—i--VAKIT 13 Kânunuevvel 193) smmm - Bir tayyare trenden hatta ayaklarınızdanda emindir Tayyareci Vecihi B. dün Halk evinde! EEE e bir konferans verdi vecimi 5. ve Konferansta Dün, kıymetli tayyarecimiz Ve- cihi bey halk evinde kalabalık bir dinleyici kitlesi huzurunda tay- yarecilik mevzuu etrafında bir konferans vermiştir. Vecihi bey çok alâka uyandıran sözlerine şöyle başlamıştır : “Muhterem ahbaplarım; Konferans ismi altındaki bu toplantının mevzuunu tayyareci- lik teşkil ediyor. Her şeyden ev- vel şunu söyliyeyim ki fikirlerimi memleketim halkına aşılayabil- mek benim için en büyük bah- | tiyarlıktır. Biliyorsunuz ki insan- Jarda'çok uzun asırlardan beri ha- vada uçan kuşlardan mülhem olarak uçmak hevesi uyanmıştır. Fakat tarih, ancak 7-8 asır ev- bulunanlarsan bir grup sanları artık nazarlarını : havaya çevirmişlerdir. Tabiatile bizde bu insanlardan aynı değiliz.. Bir tayyare düşmez efendiler. Onu tutan, satıhları vardır. Ha- va vardır.. Pervanesi vardır.. Bir tayyare kanadı bugün, insanla- rn ayaklarından başka birşey değildir. Tayyare vapurdan, trendeh, otodan, hatta daha ile- ri gideceğim, ayaklarınızdan da- ba emindir. İşte bu kanaatin hakim olduğu zamandır ki bizde | de tayyarecilik daha çok inki- şafa mazhar olacaktır. ,, Bu sözlerden sonra seyahatine ait intibalarını anlatan Vecihi B. konferansından evvel kendisile görüşen bir muharririmize de- miştir ki: — Şurası muhakkak ki ilkba- harda bir tayyare ve havacılık veline ait hatıraları tesbit ede- bilmiştir.,, | Vecihi bey, bundan sonra memleketimizde yedi asırdanbe- ri bu sahada yapılan teşebbüs- leri anlatmış, öf'da, Taşkent'te, Istanbul'da bir çok misaller getir- miştir. Bu arada İstanbul'da dört asır evvel Hezarfen Abmet çe- lebi adlı bir vatandaşın Galata kulesinden yaptığı bir kanatla sendini boşluğe bıraktığını ve güzel idaresi sayesinde Usküdara kadar uçabildiğini kaydetlikten sonra demiştir ki; Bu insanlar eğer bu teşebbüs- lerinde o zaman rağbele mazhar olsaydılar, şeytanın arkadaşı ol- makla ittiham (edilmeseydiler, yalmz Türk havacılığının değil, bütün dünya milletlerinin hocâ- lari olacaklardı. Doğrusunu söylemek lâzımge- lirse tayyareciliğimiz eyi bir va- ziyette değildir. Kim arzu et- mezki bu kadar genci sinesin- de taşıyan Türkün de tayyareleri olmasın.. Türk kendinde bu ka- biliyetin mevcut olduğunu varlı- ğile isbat etti.. Bugün dünya in- masum mektebi tesisine çalışacagım. Ihtimal bu sahada bir neşriyat | silsilesi de vücuda getireceğim... Kalamış koyunda yapacağım tay- | yarelerin adedini şimdiden tesbit | etmek kabil değildir. Seyabatime geline;e bunuda henüz tamamile bitirmiş değilim. Daha Anadolunun garp kısmile Trakyayı dolaşacağım. Ancak bu seyahat için daha bir haylı zaman vardır. Şimdiki halde uzun müddet İstanbulda kalmak niyetindeyim. ,. Mehterhane taburu teşkili haberinin aslı yok Dünkü refiklerimizden biri As- keri müzeye merbut olmak üzre mehterhane taburu tesisinin dü- şünüldüğünü © yazıyordu. » Bu hususta Askeri müze müdürü kendisile görüşen bir muharriri- | mize demiştir ki: — Böyle bir tasavvurun mev- cut olduğundan haberim yoktur. Ve biz, mehterleri böyle bir te- şekküle rapletmeği O hatırımız- dan bile geçirmedik. SES GENE Koşunuz ve Görünüz KAPLAN ve ARSLANDAN mürekkep mükemmel, muhteşem bir grup Kaptan Laflores'in idaresinde yarın akşam Ferah Irlandada |. Silâh Kaçakcıları Dublinde gayri kanuni askeri bir teşkilât vucuda gatirmiye ça- lışmak ve bu maksatla silâh ve mühimmat toplamak töhmetile Georges ve Charles namında iki kardeş hapis cezasına mahküm edilmişlerdir . Birincisine beş, | ikincisine üç sene verilmiştir. | Bunlar şuradan buradan tedarik ettikleri silâhları Dublinden bir | kaç mil uzakta bir mağarada gizliyorlardı. Mağaranın kapısı çahlıkla örtülü olduğundan bu- rasını hariçten görmek mümkün olmuyordu. Çalılığın arkasında da | ayrıca bir demir kapı vardı. Bu kapı o suretle yapılmıştı ki ya- bancı bir elin ona dokunması bütün depoyu uçurmak için kâfi idi. Mağaraya girebilmek için ka- aki gizli tertibatı kaldırmak âzımdı. Bunu, kapıda bazı tehlikeli ma- rifetler olduğunu anlıyan bir mu- tahassıs yapmıştır. Askeri müzede Kristof kolombe ait harita yok Kristof OKolombun haritası bulunup (o bulunmadığını tespit i etmek üzre Askeri müzede bir İ heyet teşkil edildiğini yazmıştık. i Bu heyet dün tetkikatını bitir | miş ve Askeri müzede böyle i bir haritanın mevcut olmadığı neticesine varmıştır. Müze möü- löğü Londradaki neşriyat şirke- tine cevabını yakında bildire- cektir. i Fransız tiyatrosunda Raşit Rıza ve arkadaşları Bu akşam Beşte gelen vodril 3 perde Nakleden; Kemal Rayıp B. Flar'ar 40.7$- 100-150, Localar 400 » 500. Yakında ; Dercirhane Müdürü, Bu gün Melek Elhamra Sinemalarında Istanbul Sokaklarında Türkçe sözlü Mükemmel filmini görünüz Darülbedayi Terasilleri Bugün akşarı saat | İsynbu Belediyesi 21,30 da ç bir İnk Derdi azan: # Müsahipzade Celâl Halk gecesi. Yakında: MAYA | Oyundan sonra ! hususi tramvay. Şehir Tiyatrosu ul | İ, İ Tİ GLORYA'DA Bu gün Sayani bayrat bir film DAVID GOLDER HARRI BAUR tarahndandan İdveten Fox dünya havadisleri Tuvsa: taş çatlasa buradam yola geti- Sinemada başiyor. MEMURLA SN mim Müellifi : Nizamettin Nazif Ey Yehova / gözlerini kör et ki . ON BEŞİNCİ KISIM Keranın ölümü Yeniçerilerin maaş aldıkları gü- nün üzerinde tam kık sekiz saat geç” mişti. 7 Alfonso, odada bir aşağı, bir ku. karı dolaşıyor, arasma anlaşılmaz sözler söyliyerek yumruklarını sıkt - yordu. Anası kapıda belirince: — Nihayet gelebildin. — dedi — Kadın Kanter içindeydi: — Amaaan. Öyle terledim terledim ki... — Vazgec geverelikten de (anlat bana.. Ne oldu? Konutuhildin mi? — Evet, : — Muvafakat etti mi? — Tamâmiyle.. Hepsini kabul! etti, Fermanlar yarın elimizdedir.! O zaman bir tek işimiz kalır.. Hüseyin paşanm evinden kızı kaçırmak.. Sen de derhal vola çıkarsın. Alfonso odada bir müddet dotastı: — Peki ama, Halil paşa muvafakat edecek mi bu işe? , ' — Valide sultan emrettikten sonra ona haltetmek düşer., — Bana kalırsa, Kaymakamın gön- Tünü yapsak fena olmaz. — Füraza ne yapalım? — Biraz para. Mücevher falan... Kern cevap vermedi. Alfon&o gene odada dolaşmıya başladr. Kera bu sabah, saraya gitmiş, Al- fonsonun Venedikte yaptığı alış veri-i $i neticelendirmek için valide sultanı dolaha koymustu. Valide Sultan, ne dediyse hepsin; kabı etmişti ama; eh ne de olsa gene içinde hir şüphe var - dr, Adına Halil denilen “şu sadaret kaymakamı, dik kafalı inatçı herifin biriydi. Bir de ters tarafı tutacak o- öyle Alfonsonun rilemezdi.. Binaenaleyh, ! fikrini kabul etmek için çok düşün - medi; — Hakkın var yavrum.. — dedi — Ne yapıp yapıp. bü adamin gönlünü etmeliyiz. Benimle beraber gel de bazı şeyler seçelim. Haa bak az kal! sm unutacakiım. O Merkado köpe» ği de artık gehermiştir. Bu gece bir çaresine bakmalı. Hava kararınca le şini denize attırıveririz.. Alonso, çilli suratını pis pis bu - ruşturarak güldü: — Heh heee! Ne biçim kardeşti bü! Ya gu ka- dmda evlât şefkatı denen şeyden bir zerre de mi yoktu? Kera bir şiltenin altından büyü- cek bir anahtar cıkardı. Azizeyi Der. viş paşaya getirdikleri gece yatırdığı odaya girdiler. Gizli merdivenin ka - pağını örten halıyı (OKera kaldırdı. kapağı Alfonso açmıştı. Alt kata o- radan da bodruma indiler. Meşe ka- pıyr, oğlan şöyle bir sırtladı: — Sapa sağlam. — diye mırıldan. du.— Kera alışkın o bir hareketle kilidi! açtı; mermer odaya girdiler. Girdi - ler ama, girer girmez ikisi de beyin -| lerinden vuçulmuş . gibi “olmuşlardı.! Alfonso duvara daayndı, eğer kucak:) Jamamış olsaydı anası sırt üstü yere yuvarlanacak, belki de bir yeri kırı lacaktı. İ O altın yığınlarının yerlerinde yak| ler esiyordu. Elmas ve inci çekmecele rj kırılmış, iclerinde ne varsa hepsi alınmıştı, Bir kenarda, Üç karış kutrunda bir delik vardı. bir şey yoktu... Bir müddef gözlerini baş sandık lardan ayırmadılar. Neden sonra Al fonsa: — İşte. — dedi — Buradan girmişler. Kera cevap vermedi: (o Bir saniye içinde bunamış gibiydi. — Ya Merkado? —Diye murıldan -| dı —O mel'un nerede? Aah yezit! Ni-! hayet bunu da yaptı bana ha. Alla-| hım sen bilirsin. Ey Yehova! Merka.; do kulunun gözlerini kör et de şu za! yallı anacığının altınlarını sefayı ha- tırla yiyemesin.. ; Başka hiç, ama hiç Merkado kulunü! camı kırılmık fenerin ortasmd Rossamı : Münif Fehi” 4 Kim bilir, burada daha #0 y kalacaklar ve birbirlerine yasi / yanıp ağlaşacaklardı. Fakat da gizli merdiven gıcırdadı * tü çıkararak inen sekiz on © ile oğulün karşısına damdii 4 gibi çiktevrdiler. Runların da yeşil tuğlu kavuklar ve wzün kılıçlar vardı. ) Ve bir tek kelime söylemeli rayt elden ayaktan yakaladı! / diveni çıkmıya başladılar. ALS hiç bakmamışlardı bile. Yandi Tanı korka korka arkalarmdaf ” kalmıştı. Acaba anasını ne gi rüyorlardı? Kimdi bu adamlı”, Tecessüs korkuya galehe 48 men merdivene sarıldı. Kapat y Tunduğu odaya vardığı zaman kırık işitiliyor ve kalın bir s€ vermiye çalışıyordu: — Ağlama hatun! Seni veni dimiz çağırıyor. Belki bir Tüf? yacaksın.. Neden fenaya ye “Vezir çağırıyor... Bunü Alfonso rahat bir nefes almış” g Eeh.. Demek ki iş oluyormü zir anasını niçin çağırabili hakkak Valide sultan meseleYİ sine açmış, o da nmvafakat y Ooh! Bir belâya uğramışlı işte bir lütfe de uğruyorlardi kim delmişti bu deliği ve i misti Merkado? Y o kadar part dar mücevher ne olmuştu? N Bir taraftan yeis, bir tarali mit esasen bozuk olan âsahmı te daha bozmuştu. Bir kenara rek dalga geçmiye başladı. a Kerayı verir çağırmıştı; hafızlar salan söylememişli kat ne vezir Keranm Yüzüm müşti; ne de Kera veziri. man yumuşak huylu bir ata mişlerdi; ve bu at vezirin arti ne geldiği zaman muhafızlar bire hayvanlarmı dört nala rak ortadan kaybolmuşlardif gibi yapayalnız kalırermişti. O zaman. Nefeden çıktık £ olmıyan yirmi otuz kişi, hiç dr karmadan palalarını — sıyt hep birden Yahudi karsi hilecum etmişlerdi. Bu iş © 4 olmuştu ki, ihtiyar kadın, "© bilmiş, ne de hir söz söyli ef Hemen bir kaç dakika içim a yakları dibinde bir yığın Ki nüvermişti. Eğer bu sırada oradan bif geçmiş losaydr: şu İsi yapa ler olduğunu derhal anla; Ve bu adamlar kaçmadıl8” bir müddet de tekmeledikte” ancâk intikamını alabilmiş dı ki, biçaklarından sızan yalıyarak vezirin sarayında Dört tanesi selâmlıktan dılar, diğerleri bahçede kal Binadan içeriye girenler zirin huzuruna çıktılar. Bunal cü ortanın çorhacısi, baş çavuşu ile samsuncu başka kim olabilirlerdi Vezirin odasında macun nı bıraktıkları günün gecesi. kusuna yattıkları zaman hiyanetlerini gözlerile # rd derhal icaplarına bakmış!# Şimdi de üçüncü ortam" #ine sürülmüş olan lekeyi lerdi, erin Halil paşa, çılgın bir oi / sini ayrr ayrı kucakladı” Kv — Ağalar? — dedi — Li rTmız.. İstiyen alsn! Kutular şiltenin üstün” r yorlardı. 0 Zorbalar, birbirlerine “giç FK müddet yalandılar ami, Pi menhus macunun bir Ü ) ç kacak cesareti kendisini