—E tat EAT TAAA YERİ ETTİR Di ii ee & 5 Dinleyiniz de Kurtdereli Mehmet Pehli- Van hatıralarını anlatıyor... Kralmı? önüme serdikleri bütün pehlivanları İ yendim ve ingiltere şampiyonu oldum! 1, Maradaki güreş müsabakalarn- hakemlik eden meşhur Kurtdereli Mehmet pehlivan, memleketi olan evvel ysdolu Ajansını ziyaret oetmis burada Okendisile çok 56 Mi hatıralarma dair entere- aşti mülâkat yapılmıştır. o A- bildirdiğine göre bugün altmış! i, i tecavüz eden (koca Türk fi kendisine sorulan muhtelif hulâsatan şöyle cevaplar ver- ; Serbest güreşi yalnız seyretme. Kendim de (tatbik ettim Bu ne olduğunu pek âlâ bili - Bize Greko — Romenden daha yimdir. Bu sefer hakem heyeti- suali de sordular, muvafık ce- verdik, Hatta yağdan ve kispet- $arfı nazar edilmesinin de kabil Macağmı ilâve ettik. Koca Yusut — O büyük pehlivandr Boyca ben- a kisa olmakla beraber iri kemikli, Vücutlu ve tasavvur olunamıyacak ttecde kuvvetliydi. bir defa (o şüreştim. Sok Benetim, 20 dakika kadar uğraş sonra neticesiz ayrıldık. Bir da buluşamadık. Sonra kendisi ya, Amerikaya gitti. Avde- İn desise ağutdak UldU. Yu Yüksek pelilivan daha gelme - Dai Diğerlerine gelince Adalı ben- oldukça yaşlıydı. Kendisile uzun beri görüşmek istiyordum. tertip edilen bir müsabaka- Ahmet, Adalı ve ben hazır Ben Kara Ahmetle karşı- fakat onun (Adal ile! Yarmış.. “Biz bedavasına Adalı) tuşacağız, sen seyirci ol,, dedi. olduğu için mükâfat olarak lira kondu, pehlivanlar da bu kendileri almıyarak bize ter » İki saat süren bu çok sik; Adalı Kara Ahmetle berabere Bundan epey Ozaman sonra Adalı ile Yakacıkta karşılaştım) adli 20 dakikada mağlüp et - he, Süreşten sonra Adalı oradakiler! “Yirmi senede kazandığımı bü ço. Yirnsi dakikada elimden aldı,, de- — EPİ TFF £ ; , $ Mi. e 2 TL EŞİİİZ, 4 ” Kara e tutuşmadınız beli Bayır, hiç kısmet olmadı. Ka- it, Yene en iyi zamanlarını Avrupa- orada çok muvaffak ok fazla işrete dadandığı için Bü, $ok yaşamadı, söndü gitti, Sağıy ir insan (O azmanıyd. Geç| tu, güreşte fazla mahareti yok.! ii, Pakat 150 kilodan fazla cektiği! Müy 'akiyetlerinin büyük kıs - ve ağırlığı — sayesinde Kong Yakayı Kara Osmana © gelince Magi Kara Ahmede benzer bir — May rada yapılan son güreşleri gör İmar pehlivanları nasıl Bulu - iyi. Ny, biyi, Birinci gelen Kara Ali- Haz üstün buldum, Çoban İabangız, kazanacak kaç vazi- de Zel, İş di de bilmem neden bir hare - iL, dı. Diğerlerinde de dd var, SN Sonra Kurtderelinin Av - / lag atlarına geçtik. Anlataıya pr : » ç a NE | Kurtdereli Kara Aliyi beğeniyor,çoban için de biraz tabansız.. Diyor — Avrupaya tam 6 dafa gittim ve en çok Londrada oturdum. İngiltere de önüme çıkardıkları bütün pehlivan ları Keçes keç ken (bu kelimeyi Kurt- dereli pek doğru telâffuz ediyordu) dedikleri serbest güreşte birer birer! mağlüp ederek İngiltere şampiyonu oldum. i Bir gün meşhur Zbyskonun "Man-| çesterde olduğunu ve ortaya yüz Ji- ra koyarak beni yeneceğini herkese ilân ettiğin; haber (verdiler. Benim işlerimi o vakit İzmirli bir musevi ida» re ediyordu. Derhal Mançestere git- tim. Tam güreş başlıyacağı sirada! sahneye çıktım. Ahal beni şiddetle alkışladı, Fakat Zbysko'nun — adamı; benim alaturka güreş yapmakta 18 - rar ettiğim; ileri sürdü. Yanımdaki! musevi arkadaş derhal ileri atıldı, ve: “Kurtdereli hem alaturka, hem alaf- ranga, hem de serbest güreşte kar - şılaşmayı kabul ediyor. Zbysko han- gisini isterse biz hazırız, dedi ve şid- detle alkışlandı. Buna rağmen Zby- sko bir bahane bularak ortadan kay- boldu. Bu sebeple karşılasamadım,. Zaten Rus pehlivanlarının hiç bi- risile tutuşmam nasip olmadı. Meş -| hur Rus Aslanı Hackensmit Viyanada Adalıyla ! re kalmıştı. Beni ça- ğurdilar, ' © ; benimle güresmeklen imtina etti. Bündan sonra cihan şam- piyonluğunu kazanmış olan diğer Mus pehlivanı Padubny ile Berlinde bu- luştuk. Derhal bir güreş tertip stmek istediler. Padubuy daha evvel Rus yada yapılacak güreşlere | iştirak mecburiyetinde olduğunu ve onları bitirir bitirmez benimle karsılaşmayı kabul edeceğini söyliyerek hareket et- ti. Bir daha yüzünü görmedim. — Gürestiğiniz pehlivanlar arasm.- da sizde en büyük tesiri hangisi bı - rakımıştır? — Hiç şüphesiz Gulam. Bu bir in. san değil, bir devdi. Omuzlarınmn, kollarının adeleleri inanılmıyacak de- recede büyümüştü. Beraberinde beş altr Hintli o pehlivanla geziyor, vel karşısına çıkarılanları dakikasını ev- velden söylemek şartile © yeniyordu. Müslüman olduğunu sonradan öğren- dim, Beni yanma getirdiler. Baştan aşağı bir süzdü ve nihayet (12 daki - ka!) hükmünü verdi. Demek ki on iki dakika sonra benim de omuzlarım yere değecek, şimdiye kadar hiç uğ- ramadığım akıbet bu kadarcık bir müddet içinde benim de başıma gele. cekti! Tiyatro müdürleri yanıma geldi -| ler: “Senden bu adamı yenmeni iste. miyoruz, yalnız yenilme ve bilhassa on iki dakikadan ziyade tahammül et!, dediler. Ve arka arkaya iki pa! zar çarpışacağımızı ilâve ettiler, Güreş akşamı tiyatro mahşer gibi kalabalıktı. Bütün Fransızlar beni tutuyorlar, buna mukabil İngilizler de Hintli pehlivanı o alkışlıyorlardı. Ben verilen nasihatleri dinlemiyerek serbest güreş olmasına rağmen sah! neye alaturka kispelle çıktım. Az sonra hata ettiğimi anladım ama İş işten geçmişti. Güreş başladı. Gulam iddiasını yerine getirebilmek için ilk on iki da- kika zarfında çok zorlu (o hücumlar, çok kuvvetli oyunlar yapıyordu. Bum-' ları kolaylıkla atlattım. Bu müd. det geçip de Gulamın beni yenemediği anlaşılmca taraftarlarım çilgmca ali kışladilar. Hintli tam üç bucuk saat uğraştı, yapmadık oyun bırakmadı. Bunlar hep meticesiz kalıyordu. Nİ di BA vu sna ği sa İf Hayran şak mı? haşmetlü Siyam hü- kümdarı hz. Yukarı resimde gördüğünüz garip kıyafetli adam, Siyam kıra- lıdır. Göbeğinde sallanan altın kor- dona dikkat ediniz! Bir zaman- lar Galatayı haraca kesen külhan beyler de saatlarına böyle kor- donlar takarlardı. Siyam kıralı hı zretlörinin iki tane tenezzüh yatıyla dört gümrük motörün- den mürekkep bir donanması yardır. Arkasında duran kordonlu ve nişanlı zabitler işte bu muaz- zam donanmayı idare eden kah- raman (1) deniz kurtlarıdır. Hakikat şudur ki: bu adam, şimdi —emperiyalist (e devletlerin maaşlı bir memuru olan eski halife gibi, vatanını ve vatandaş- larını, cüz'i bir menfaat muka- bilinde Fransaya Satmış bir bet- babttır, Büyük otellerin kapıla- rındaki hademeler de depdebeli üniformalar giyerler ya.. Siyam kıralı hazretleri de işte emperi- yalist Fransanın böyle depdebeli üniformalar giyen maaşlı bir uşağıdır. Solunda duran başı açık adamda Siyam filosunun baş amiralımış.. Ne başamiral ya. sereermen ssn 030900 YAAA NAAU FAA hayet beni bir oyuna getirmek #ster- ken yaptığını bir mukabele ile Gula - mum kolu çıktı. Ben bunun farkma varmamıştım. Etrafta bulunan adâmlarım nazarı dikkati celbettiler. “Kolu çıkmışa ben” ziyor hele bir yokla!, dediler. Haki- katen Gulam artık Yalnız sağ elini kullamyordu. Solunu bir (tutacak oldum, acı bir süretie (o feryat etti. Koştular, doktorlar Muayene ettiler. Nihayet (güreşe devam edemiyeteği anlaşıldı. Ve Hintli pehlivan bundan Üç gün sonra vapura binerek memle- ketine döndüğü için ikinci karşılaş. mayı dâ yapamadım. O sırada Filizi ve Paul Ponsla beraber Hindistana gitmek üzere bana dört yüz İngiliz lirası teklif ettiler. Kabul ettim. Fa-i kat Filiz telgraflarıma yirmi günden fazla cevap vermediği için bu teşeb - büs akim kaldı. Bundan sonra Kurtdereliye şimdi nasrl yaşadığını, ve çocuklarının da kendisi gibi kuvvetli olup olmadığı. nı sorduk: — Ben köyde, Kurtderede, renç- perlikle (o yaşıyorum. Vaziyetim iyi değildi. Allah Büyük Gaziye ouzun ömürler versin, onun lâtfu sayesinde işlerimi düzeltebileceğim. Çocukları mı soruyorsunuz. Onlar çelimsiz şey ler. Zaten pehhivan karıları çürük o- lur. Kuvvetli çocuk yetiştiremezler. İyi pehlivan kuvvetli babadan değil, kuvvetli anadan gelir. Pehlivana son bir sual daha sor - duk: — Avrupa (seyahatlerinden çok para getirdiniz mi? dedik. j TÜR ük damn Klan di. zi A i KN Denizlerden © O o o Deniziere TA ERA 5 — VAKIT 24 Teşrinsani1931.—— Olunuz ! PA yy MİM Nü yy yyl GE Nakili : Ensâri Bülent esse e babi Kitabı mukaddesin bir sayfasını kabartma harflerle yazabilecek derecede pis... İDİ me Bermutat hitap hep “ J66,, | ya yapılıyordu; ve en başta şöy- le bir kayıt vardı: “ Naftalin kokan zarfları oku- duktan sonra ya yırtınız, ya ya- kınız.. Yakmak daha iyi bir şe- kil olarak tavsiye olunur. Maa- mafih yakmak imkânı bulunmaz- sa kâatları yırtmalı ve parçala” rını muhtelif yerlere atmalıdır. Bundan sonra gene “j-66,, markalı kıymetli dosta şü izahat veriliyordu: “Iskandihavyada Alman bah- riyesi lehine istihbarat yapmak vazifesiyle “K. 26,, numaralı ar- kâdaşımız bir sene evvel mer- kezce memur edilmişti, “K. 26, numaralı arkadaş deruhte ettiği vazifelerin çok ehli olan mücer- rep, mert, namuslu ve çok vazi- feşinas bir zabittir, Denilebilir ki harp, bu arka- daşımızın sakin bir tarzda çalış- masiyle ve deruhte ettiği iş- leri muvaffakiyetle başarabilme- siyle lehimize inkişaf edebilecek- tir. Fakat ne yazık ki “K.26, mesaisinin en can alacak dev- rinde tehlikeli bir vaziyete gir- miş ve düşman teşkilâtlari tara- fından âdeta muhasara edilmiş- tir, Eğer kıymetli arkadaşımız me- saisinde muvaffak olamazsa, Al- manya pek feci akıbetler karş- sında kalacaktır. Vaziyeti tetkik ettikten sonra bu işin iki türlü balledileceği neticesine vardık. 1— “K.26, yı feda etmek.. 2 — Veyahut “K.26, yı kurtarmak. Birinci şıkka göre yapılacak şey, Ingiliz hafi teşkilatına onu kolayca ve tehlikesiz olarak ele geçirmek imkânı olduğu kanaa. tını vermek ve bilhassa takip etmekte oldukları adamın, haki- katen şüphelendikleri adam ol- duğunu bildirerek bütün faali- yetlerini “ K. 26, ya inhisar ettirmek icap edecekti, Bu tak- dirde, elde etmek istediğimiz neticeye ulaşmak için “ K, 25,, |sseveeeereemeeseseume yı elim bir akıbete mahküm etmekle (o kalmıyacaktık, fazla olarak vakit de kaybedecektik. Çünkü onun yerine tayin edile- cek bir arkadaşın, bu işe alışması epi zamana mütevakkıftı. Bu şıkkı tatbike kalkışmak “K.26,, ya tevdi ettiğimiz işten vaz geçmekle bir olacaktı. Halbüki ikinci şıkkı tercih etmekte birçok menfaatler bir- leşiyordu: | 1—“K.26,, muhakkak bir | — Bu paralar uğursuz oluyor. Za» ten en büyük kısmını bizi götüren - ler alırlardı, Meselâ (o Mançesterde| üç hafta güreş etmek üzere bana 60 lira verdiler. Halbuki © yanımdaki musevi haftasını 160 liraya konturata! bağlamış. Tiyatro müdürü bunu gö- rünce bana “Niçin kendiniz gelmiyor-! sunüz da böyle vasıtalara müracaat ederek ziyan ediyorsunuz., sunlini sor' du. İyi ama benim gibi On parasız bir adam, lisan bilmeden, memleketi pa ölümden kurtarılmış olacaktı, 2— Deruhte eylediği işler arzu ettiğimiz neticeyi bize te- min edebilecekti. 3 — Beyhude zaman kaybet miyecektik, Binaenaley “K. 26,, ya tama- men benziyen bir başka arka- daşı o Iskandinavyaya © gönder. mek ve düşman teşkilâtlarına onu “K, 26,, imiş gibi ihbar ederek, “K, 26,, ya müteveccih şüpheleri onun üstüne celbetmek istedik, Ve bu vazifeyi deruhte eden vatandaşın hemen her sa- niyesi bir başka ölüm tehlikesine maruz bulunacağı için sahte “K. 26,, rolünü size tevdi ettik, Ümit ediyoruz ki “Ü-28,, in şanlı ve kahraman suvarisi bu tehli- keler karşısmda zerre kadar fü- tur hissetmiyecek ve bu vazifeyi kendisi için biçilmiş bir kaftan addedecektir. Naftalinli zarftan çıkan naf- talinli mektup, aşağı yukarı bun- dan ibaretti, iyi hatırlıyorum, altında ne birimza vardı, nede imzaya benziyen bir işaret, Mektubu derhal yırttım ve paralarla çekleri koynuma dok durduktan sonra bir saniye bile düşünmiye lüzum görmedim. Mi- ralayın uzattığı kötü bir gemici kasketini kafama geçirir geçir mez odadan çıktım, Miralayı se- lâmlamıya bile lüzum görmemiş- tini. Yarım saat sonra Kielin tuzlu su ve yosun kokan amele lokan- talarından birinde; üzeri bir ki- tabı mukaddes sayfasını kabart- ma harflerle yazabilecek dere- cede kirli bir mssanm başına geçmiş bulunuyordum. Yemek dağıtan kıza henüz bir çorba ısmarlamıştım ki tanı- madığım bir ses sunturlu bir kü- für savurarak bağırdı: (Bitmedi) Mevlüt Ani olarek vefat eden valide- miz Naime hanımın ruhuna it- haf olunmak üzere Nişantaşı Teşvikiye camiinde önümüzdeki Cuma günü, Cuma namazını mü- teakip Hafız Burhan Bey tara- fından mevlüdu nebevi kıraat olunacağını, dinlemek arzu bü- yuran akraba ve ibvanı dinear- o zeyleriz. (2062) si i Merbutnenin ailesi namına oğlu Fuat Muzaffer m maa bilmeden yalnız başma kalkar da İs tanbuldan Mançestere kadar nasıl gi- debilir? Görüyorsunuz ki aldığımız yaralar azdır, Bunların büyük bir kıs mun da bu pahalı memleketlerde ye « dik. d Tren vakt; geldiği için koca pehli- van kalktı, hepimize ayrı ayrı veda ederek daireden çıktı. İri adımlarla uzaklaşırken hepimiz zel kıyor, Türk kuvvetinin bu Z mümessilini hörmetli ediyorduk nazarlarla teşyi