Karı koca bugün ilikin» ae eledim 2 © ğğiağl, Yel, gr ağlamak bile hakia de. Yiyecek.. Bazı gün kuru! e ih bazı gün açtır. Bi- dert ortağıdır; beraber ça eğil mi e şeyi unutur Oynaşırlar VE kimse yokken, Bicoyu içinde arabacılık oy- Bico ebe olur koşmaca Yenceredi, kâğıttan (o uçurtmaları an ya, Ptığı topaçları, makara - er taburları vardır. 2. eki kimse yok»; na ç sair zaman ağ m deliğindeki yerinde sak - inin ei geçti, a iyi mi baktılar? w şey yapmadılar. Bazı Nm hi bazı yatakta, bazı sokak- e Ekkeri günler yolladıkları iş- hasta bacaklarımın yakini. Bir kapı dibine büzü j z Len saat kalır. Gelince de den diye insafsızca döğer» Na eca m gene pek fe- ettiler ) diyor; kalın (Ne yapa - iye haykırıyordu. Haykı- bitti. İkisi de bir köşeye çe- yin çuvaldan yatağına Böyle zamanlar - aktan kurtulmak için der e , EM b rdenbire karısın “önünde Ka Bana bak dedi, Hatırrma iyi Gin başında büyük evde o May ye ihtiyarları soysak İyi amma nasıl Yapacağız? ape kolay: Bahçenin arka dan gireriz, içeri men Paraları alırız. in içinde ölüm filân var mı? Ky gara, görültü etmezlerse Miran arlarsa; tepelerine birer sopa Hek canları çıkiverir. in henüz uyumamıştı. Ne larsa işitti. Yüreği o ka- ödü se anlıyacaklar di- an kadar hepsini dinledi. azmine kadar bunların fena 3 yaptıkları işi böyle apaşi- ri İşİtmemişti. Şimdi onlardan d, hefret ediyordu. Bü ev- Mz ürperiyordu. Şu anda bu Bilir ki ağlası daha çok br dertleşir, sonra W Yapar, ipten yularmı ağzına ta- m salıverirler. Tahta- dan, ie mu getirziler? İlâç mı böyle geçti... N #elirken, hn bal) (param yok, bana pa») düşünmiye başladılar. “yatağa girerdi. içinde! geliyor. Karar düşündü: o balim; İki ihtiyarı bağ- yok... Yok.. Haykırışmıya daş Ya yar ki, nefes alızından Ham, allerımı tahmin ederdi bir dakika daha kalamazdı için canmı bile sokağa çıktı. Hava s0- İ gece karanlıktı. Nereye ii bilmiyordu. iz ursa olsun bu hi , kasi nanların yanında yaşamak; i . sokaklarda ölmek daha i e hay Belki de çalışacak bir iş bu İk kendini i, ini, Bicosunu geçindirir.! Buna rağmen kapıdan ilk adr: bu wi zaman yüreği titredi, ona çok korkunç görünü “Şişler, ejderlerle kaynasa kayboldu. ii gi yokaklerı geçti, Bilme: ği her ed kavga etmişlerdi ei .İ ru her satır bir manalı kelime olur. Yazanı N.H. gene fena halde den epeyce uzaklaştığına emindi. Yorulmuştu, bir kapının siperine girdi, Bicoyla birbirlerine sarılıp uyudular, Uyandı. Sabah yeni başlamıştı. Sokak tan daha kimseler geçmiyordu. Karınları çok açtı, © paraları d yoktu. Hüseyin o adama rasgel- mekten o kadar korkuyordu ki, açlığının unuttu, yürümiye devam etti, O gün, akşama kadar gittiler ve şehirden çıktılar. Dümdüz bir o vaya geldiler. Birkaç araba yolu| vardı, acaba bu yollardan bangi sine gitmeliydi? Yerden bir taş aldı, toprağa a tacak kara tarafı gelirse, sağdaki yolu, sarı tarafı gelirse soldaki yolu tutacaktı. Kara tarafı geldi yolu tutturdu.. Artık yürüyemiyecek kadar kar nı acıkmıştı. Bir ağacın altına ©- turdu. Bico da çok açtı. Bir ara lık köpek ortadan kayboldu. Hü- seyin şimdi ilk defa korlemıya! başladı. Çünkü Bico onun en bü- yük sevinci, cesaret vericisiydi. Bereket versin Bico çabuk gel- di, ağzında koca bir karatavuk vardı. Hüseyin onun nereye gittiğini şimdi tamamen anladı. Çalılar, arasından yakaladığı avı getirdi Hüseyinin önüne bıraktı. Halile haydi durma pişir, ye! demek istiyordu. Çalılar içine girdiler, ufak dalları topladılar, fakat şimdi de kibrit yoktu, kibrit bulmak için hiç bir çare aklına gelmiyordu, aç: lıktan ertafı simsiyah görüyordu. Tavuğu köpeğin önüne atlı:. — Haydi ye Bico dedi. Ben yi- yemiyorum, bari sen aç kalma! Faka hi, edakâr köpek tavuğa dokunmadı bile.. Onunla o kadar dert ortaklığı ediyordu da, açlık ortaklığı edemez miydi? Belki ilerde bir ateş buluruz diye Hüseyin tavuğu koltuğunun altma aldı, sersem sersem gene yola düzüldüler. Soğuktan titriyor. Aç insan da- ha çok üşür. O gün akşama kadar da aç yü- rüdüler. Hüseyinin aklına bir şey geldi. Sivri bir taş parçasile ver- den ot kökleri çıkardı, yedi. Bo midesi büsbütün bulandı ama aç durmaktan da iyi ya! ve sağdaki (Bitmedi) 2 YERYVIY 12 21 EMC YY 13 9 VYLP 14 (9 VW 15 ıs WP 16 İd nz Yukarki şeklin çerçevesindeki rak- kamlara bakiniz. 1 inci müsellesten 9 uncuya kadar: Havayı bildiren bir alet, $ uncu müsellesten 17 inciye ka dar: Aydınlatır. 25 inci müsellesten 17 inciye ka - dar: Ölmüşlere denir. 1 inej müsellesten 17 inciye kadar: Bir vilâyetimiz Çerçevedeki kelimelerin harflerin müselleslerin yerine koyduktan son ra, şeklin içindek; müselleslere de bi-/ lerin rer harf koyarsanız soldan sağa doğ öyleyse çık paraları! Adamın biri sokağın köşesini saptığı zaman bir gence teradüf etti. Genç durdu ve büyük bir nez zaketle: — Affedersiniz Beyefendi, del di, bu civardan geçen bir polis! memuruna tesadüf ettiniz mi? Adam: — Hayır, dedi, hiç bir tarafta polis görmedim. Delikanlı, bu cevabı alınca tav rını değiştirdi ve: — Öyleyse, çık bakalım para- ları! Benzeyiş tarafı Rıfkı Bey, Pİ zamandan #eri görmediği bir dostuna rast gele rek elini sıktı ve: — Ah, monşer, dedi, seni gö»! rünce derhal Necdeti hatırlarım! supiytsnuyiestnmyüstyhsyt senay Brode il hayretle'sördu: — Tuhaf şey, halbuki benim Mo benzer hiç bir tarafım ğ Rıfkı Bey gülümsedi: 3 — Öyle deme, her da bana on lira borcu vardır ww senedir israr eder, vermez de. Eğer evlenmezsemi Bütün eğlence ve çapkınlık e yatını beraber geçirmiş olan ikiğ gen konuşup hasbihal ediyorlar- Birisi dedi ki: Azizim, nişanlmın parası var. Fakat, emin ol ki seninle ev- lenmek için hem tütünü, hem iç- kiyi bırakmanı şart koşacaktır. Bu noktayı iyice düşün! amana delikanlı şu cevabı ver is — Evet, orasını bilmiyor deği- lim; lâkin eğer kendisile evlen- miyecek olursam, ii , Cigarayı bir tarafa bırak, züğürtlükten yi- yecek ekmek bile bulamıyaca- ğım. Evlenirsen, hayır! Çocuk, babasına dedi ki; — Babacığım, şimdi bana is- tediğim o şeyi yaptırmayorsu- nuz, ben de hep böyle çocuk ka- lacak değilim ya, herhalde, çü- nün birinde büyüyeceğim. O za- man her istediğimi a e miyim? Babası başını salladı: — Eğer evlenirsen, hayır çocu- ğum! dedi. Mübalâgacılar .. İki mübalâğacı bir lokantada oturmuşlar, yemek yiyorlardı. Bir tanesi atıp tutuyor, dünyada ken- disine izafe etmediği kahraman lık bırakmıyordu. Ötekinin cam sıkıldı: — Yarabbi, dedi, Yapamadı- ğın bir iş varsa onu da söyle de, gör, ben onu nasıl yapıyorum? ii Birinci mübalâğacı cevap ver- a: Fe Simdi yediğim. içtiğim şey» parasını veremiyeceğim! | | | İ Fakir ressam (Güzellik di — Size yaptığım re- simlerden birisini vereyim de şu kaşlarımın fazlasını çıkarım. Satın alacak param yok da fırça yapacağım... e em a 9 a Açık ağız Hocanın biri, sınıfta talebeni ağzı açık oturmasına tahammül edemezdi. Bir gün çocuklardan birisini ağzı açık görerek bağt dı: — Orhan! Ağzım açık! Çocuk, hiç istifini bozmadan cevap verdi: — Evet muallim Bey, rum. Kendim açtım. Uğursuz rakam Mahkemede maznunun müda» faa vekili ayağa kalkarak dvd ki: — Hâkim efendi, bütün müda faalardan sonra, sizden bir ricad bulunacağım. Müekkilim, şimdi: ye kadar 12 defa mahküm olmus» tur. Bu defa da beraet edemezse, bu on üçüncü mahkümiyeti ola: caktır. 13 rakamının uğursuzluğul da malüm. Onun için. kendisini lütfen serbest bırakınız. biliyo Acele lâzım! Kız — Sevgilim, babanı bize düğün hediyesi olarak on bin li- ralık bir çek verecek... — Erkek — O halde cicim, ni: kâhımızı saat üçte değil, saat iki- de kıydıralım. — Bu da neden? — Çünkü bankalar üçten son ra Kileri ödemezler. Duvar süsü Bir filim yıldızı hapishaneyi dolaşıyordu. Genç bir mahpusun odasının önünde durdu ve: — Vah, vah, dedi. senin oda nın duvarları pek çırıl çıplak! Dur, sana bir kaç poz resmimi göndereyim de, şuraları süsleyi- ver, Onlarda bizim gibi Çocuk sordu: Hırsızların kendi — aralarınd bir namus ve şeref saygısı var mir» dır? Gözleri iyi görmeyen can- kaz kendisini nasıl tartar? Onlar Gibi... : 3 Babası cevap verdi: 29 Satır ; — Zannetmem yavrum, onla 2 da bizler gibi insanlardır. Ah şu kara kız, tKemmiyetvekeyfiyet şu y Adını kara sakız İ — Bir fiziyeleji muallimi, mul Gibi ağzımda çiğniyorum i lit tedrisat yapılan bir mektepte Maç maç maç... $ erkek beynile kadın beyni arasın ” E da fark olduğunu uzun uzadıya Stadyomdaki SON TAŞ; İ izah ettikten sonra talebesine 4ul Bile vermez onun bana ver- i suali sordu: diği heyecan © Şimdi, bir kadm beynini Bir gün istese canı, # bir erkek beyninden daha hafif Gelse bizim matbaanın i olduğunu öğrendiniz, bundan ne Mürekkep kokan tozlu i netice çıkarırsınız? odasına... i N ea içinden bir kız ayağa £ kalktı: istese cahı, ? o — Efendim, dedi, bir çek işler ibidezizimil de olda Bimde da kemmi il, i bakılması Ya gelmem derse... m2 eğil. keyfiyete geldiği neticesini. . . Camı isterse.. Bal deyi Muharrir değil! Bir baba, büyük bir iftiharla Arkadaş yaşımız otuz, anlatıyordü: Tokuz diyoruz, ee E O — Benim oğlum vaktinin ek- Siyah üsüne i serisini yazı yazmakla geçiriyor. ke ei gönlüeine, sağ İm « > her sınıfa kr amlar tarafından büyük bir Bize ne karı, ne kiz, tiba ile okunur. Biz beygir sırtında Bir dostu sordu: Hazeri aşacağız — Maşallah, mahdum bey'n Zangır zangır titreyecek Vaiz ma io — Hayır, kantanı İM Ri b yemek listelerini yazar. We dr ii İgne yam. ; se Kırbaçlıyacağız. ye ya ettiği zaman ressam Namık İsmailin b. bi: Altımızda kara yağız raz çarpılmıştı. Li . ne yememe Fındıklıda rast gelen va, 1 lu: At, — Yarabi, ne oldu, boynu Har i böyle, rahatsız mısın? Hav.. Namık İsmail? Nazım Hikmet .— Hayır, dedi, hasta filân d ten istinsah eden: ) ğilim, İtalyanın (Piza) şehrind Toplu İğne bulunan mail kulenin resmini mak için biraz fazla stem s4 boynum ondan böyle odu y yay AL yy yy mih ip iei elim zi Me ki