— 8 — VAKIT 10 Temmuz 1931 Büyük Millet Meclisindeki Müzak ü ge 4 Üst tarafı 1 inci sayıtada; Efendiler buzün için ve yarın için! zettim, kii iktidarda olanların nüfuzu derhsijger bu mevzular üzerinde (mes'ul * Hükümeti tenkit eden bazı matbu- |Yazılacak ve yapılacak şeyler burlar Başvekil İsmet Paşa (Malatya)| zail oluyor. Esas olarak bildiğimiz #r-|ve hakikat hissinden omaadâ öğ ata” hitap - ediyorum tarzı tenkitlerin| değildir. — Muhterem efendiler; hatipler mev-İnıfları mütemadiyen terbiye ve ıslahllan küçük hisler, O ihti , Efkâr umumiyeyi bir takım iğfal zuü bahis olan meseleden heyecan veletmeğe vakit ve çare bulabiliyoruz. Wü|hâkim olursa, zaten (anlayışı KAR kâr yazılar ile mütemüdiyen teşviş ve'inffalle bahsettiler, Memlekete zarar! ytik Meclise itimadı nefisle ve cesaret! mış olan muztaripler büsbütün y geleceğine kanidirler. Bir dakika için tağlitten ve şahsi münakaşa ve sö- olmak üzere gösterdikleri misaller, teşjle söyliyebilirim ki bir muhalif cereya-| istikamete sevkolunur. Bunun İyi düşünülürse fayda © beklememek güsmelerden göreceğimiz zararların rih ettikleri esaslar intibahı muc'pür.|nın derakap vücüde getireceği bir teh-| bir misalini söyliyeyim: zaruretini kabul etmek mevkiinde kaj vehametinden ürküp ttriyerek el hirli Bütün bu tafsilâtın içinde, hükümete/like derpiş etmiyoruz. Böyle bir teh- Meselâ; bu sene bütçeyi muvas# e 2 kinin teşkil edeceği kuvvetle (o vatani teveccüh eden ilabı takdir etmiyor de|likeyi tasavvur etmiyoruz. ye getirmek için tasarruf yapmak £ den millet için bir fayda (mı yoksa! akibeti ahvalde (zararlar mi husule Millet ve memleket kümet tarafmdan binbir çareye baş vurularak çalışıldığı şu hengâmede mu halif dahi olsa matbuatımıza düşen vazife böyle mi olmali ve o yapılmalı. dır? Yoksa şiddetle arzu edilmesine rağ- men : tamamen yapılması ozamanu ve zifelerimizi başarmak çarelerini ara p bulmaktır ki aracaktır. is ve oİhtiraslara mağlüp olarak yürüme akibetinin olacağı hepimizin malümü olan ve ta- rihi de o kadar eskimiyen acı tecrü- beler ile defaatle sabit olmuştur. Binaenaleyh iş bu raddeye gelme- Zilim. Bu kadar şikâyete mahal vermek ancak bizi sahili için hükümetin bir çok tedbirlerde ekira geçirmeğe mecbur !siklik etmiş olması lâzımdır. Matbuat hürriyetinin sui istimaline "olacak hem salâhiyet (o vardır hem de fmemlekette mer'i olan kanunlar var. re Kanunların cereyam tabiisini hi (lirsiniz. Şahsiyata taallük eden matbu imkâna» ihtiyaç gösteren mali ve iktı.|den evvel Hükümetin bu bapla esas-'at ceraimi şahıslar tarafından mahke- sadi ıslahat teşebbüsleri hakkında|!ı tedbirler arayıp bulması (o hakika- melerde tahrik olunur. Hükümete taal halkı tenvir've irşat edecek makale.|ten lâzımdır. Ve bu bihakkın kendi-lük eden ceraim mahkemelerde takip ler ile yalnız zihap ve tashihine mi çalışmalıdırlar? “Zamanım zemini tahrir ve mesaisi bunlar olmak Jâzım gelirken sabah teahhur o vukua mes'uliyet ve kaydetmeyi vazifenin ifasında getirilmesi çok ağır vebali mucip (olacağını kanaatlerin|sinden beklediğimiz bir vazifedir. Ru olunur. Hakimlerin vereceği hükümler iile şikâyetler adli neticeye raptolumur- lar. Hükümetin bundan başka da salâ- hiyeti vardır, O da kendi takdirine gü olup elinize bir gazete alırsınız ba. Zaruri görür ve hükümetin bu bapta're her hangi bir gazeteyi İntişardan karsmız ki apartımanlar lisana getiril miş, beherinde kaç daire vardır? Her dairenin odalarının adedi nedir ve ki- rasr neden iharettir. Ve kimin tara- fından inşa ettirilmiştir, yolunda ga- yet mühim ve millet için güya çok faydalı malâmat vermektedir. Bu ne demektir? o Acaba ey ehali görüyor musunuz : millet iktisadi buh-! ran-içinde yaşar iken öte (tarafin semalara kadar yükselen apartıman- lar yapılıyor. Ne duruyorsunuz işte size semtlerini gösteriyor ve resimleri! ni'de yapiyoruz gidiniz (hepsini hâk ile'yeksan ediniz demek mi isteniyor? Yoksa bize böyle asri ve azametli apartımanların me lüzumu < vardır, memlekette baştan başa yapılmış ku- Tübeler içinde yaşamak bizim nemize yetmez mi demek arzu ediliyor? Apar trmanlarr lisana getirmek bu mu imiş? Tenkitlerle millet işlerini düzetmek için bulunan çareler kala kala bun- latdan mi ibâret kelm var; Beş muallim bir de müdür- deö mürekkep olan bu mektebe köyün . bütün çocukları devam eder. “iki camii bir de kilisesi var. Buranın nüfusunu Türklerle Rum- lar teşkil eder. “Koyde asayiş okadar yerinde Ki sokak kapısını açık biraka- cak olursanız hiçbir kimse gir- mez. Ahelisinin ekserisi yerlididir. Yalnız yazın birkaç kişi yazlığa gelir. Hsreket: Saat tam sekiz. Herşey hazır. Yola çıktık. Dağlara çıktıkça rüzgâr esiyor. Yolda yemiş ağaç- larına rastgeliyoruz. Bir saat sonra hava karardı. Yolumuzu şaşırıyoruz Bir saat yürüdükten sonra, Yol ikiye ayrılıyor. Birisi vadiye iniyor, diğeri yukarı çıkıyor. Ar- kadaşlarımız iki parti oldu. Dağ yoluna çıkıyoruz. Burası gittikçe sıklaşan ağaçlardan başka birşey yok.. Nihayet geri dönüyoruz. Arkadaşlarımızdan: Ahmet aşağı yolun bizi deniz kenarına götü- receğini iddia ediyor. Şimdi ses, seda, yok, bacak- larımız vücudumuzu çekemiyor. Bu sükütün içinde yalnız mun- tazam ayak sesleri Nekadar gittik bilmiyoruz. Yolda bir arabaya rastgeldik, yolu sorduk. -— Bu yol sizi Çubukluya gö- türür, buradan Poleneze gidi mez dedi. Herkes hayret içinde. Ne ya- pıkağımızı bilmiyoruz. Nihayet karar verdik. Bu yol bizi nereye götürürse gideceğiz. Yarını saatlik bir yürüyüşten sonra' Çubukluya geldik. Saat 11, Polis merkezine mü. racaat ettik. Muavin bey bizi dikkatle dinledi. Sonra: — Beyler burada yatacak bir yer yok. Fakat eğer sabaha ka- dar oturmak isterseniz sizi bu- ranın en temiz ve namuslu bir kahvesine götü:syün Oo Geceyi orada geçirirsiniz dedi. Bu tek- ne düşünüyorsa sarahaten söylemesi ne intizaren kürsüyü terkederim. (Bra vo sesleri, alkışlar). Celâl Nuri (o Bey (Tekirdağ) — Efendim; şahsıma taallük ettiği çük bir ifadem vardır. Ali Saip Beyin buyurduğu gibi (Yılmaz) gazetesi ma- hiyetini değiştirmezden evvel oraya ya zı yazmaktan vazgeçtiğimiz herkesçe malümdur. Bu gazeteye yazı yazmak- tan feragattan sonradır ki münasebet siz neşriyata girişti. Bidayette bu ga- zetenin muvafık (o meşriyatta bu lunduğu için bir limitet o sure tinde (şirket teşkili o düşünülmüş tü ve bunun içinde bir vesika imza edilmişti. Şu kadar ki, böyle bır limitedin teşkili cihetine bilâhare gi- dilmemiş ve hazırlığa dair olan bu kâ iğıt da hükümsüz addolunarak geri a- Tınmıştır. Mesele bundan ibarettir. Key fiyeti bir iki gün evvel İstanbul mat- ibuatı vasrtasile ammenin enzarma ar: i bii kabul ettik. Yorgunluktan, uykusuzluktan, o bale geldik ki akşam kahvaltısını yer yemez kahvenin muşamba sedirlerine uzandık. Sabahleyin Ertesi sabah beşte uyandık. Güzel bir kahvaltıdan sonra yola çıktık. Şimdi, karnımız tek. Sert bir yürüyüşle tekrar kampa geldik. Arkadaşlarımız bizi merak et- mişler. Mes'eleyi onlara anlattık. Bundan sonraki günlerimiz bü- yük bir neş'e içinde geçti. Okadar güzel eğleniyorduk ki, burada üç ay oturmağı can ve gönülden diliyoruz. Son gece Son geceyi daha güzel geçir- meh için gündüzden hazırlandık. Akşam olunca büyük bir ateş yaktık, Civardaki gençler de bu eğlencemize iştirak elti. Ateşin etrafında dönüyoruz, hep bir ağızdan şarkı söylüyoruz. Saat 12 de bir temsil verme- ğe karar verdik. Misafirlerimiz bu eğlenceden çok memnun. Bir taraftan gra- mofon güzel parçalar çalıyor. Kampın en güzel ve komik emg e Darülbedayi artistlerinin muhtelif | piyeslerde tiplerini canlandırdı. (Bilhassa Ertuğrul Mubsin, M. Kemal, Ga- lip, Bedia Muvahhit, Halide H. | ve Beylerin tiplerinde çok mu- vaffak oldu. Temsil başlıyor Yarım saat sonra temsil baş- ladı. Bu temsile beş arkadaş iştirak etti, Piyes ve kumediden mürekkep olan bu temsil çok güzel oldu. ( Haydut ) ların ilk perdesini oynadık. Bundan sonra ( Bir kavuk dev- rildi ) isimli vodovilin muhtelif i kısımlarını temsil ettik. Müsameremiz saat 12 ye ka- İ'dar sürdü, Bundan sonra rahat | bir uyku uyuduk. Avdet Ertesi gün son vapurla İstan- | : bula döndük. l İ Necmcitin Sabri için affınızı istirham ediyorum. Pek kü! menederek kapatmaktır. Eğer matbuat hürriyeti feyiz verecek bir tarzda de vam etmiyorsa ve bir çok mahzurları dâvet ediyorsa bundan tevellüt eder işikâyetleri derece derece kısımlara &- Iyırmak lâzımdır. Ya kanuni m tas kip ederken zabıta müddeiu: adliye ve saire tesirini göstermeğe ki- fayet etmiyor veya onlarm sahaları ha ricinde kalan meselelerde hükümet ka. Imunun kendisine verdiği (o salâhiyeti tatbikte ihmal ediyor veyahut mevcut olan dert elde bulunan salâhiyet ve mer'i olan kanunların hükümleri hari- cine çikacak kadar ciddiyet ve ehrm- miyet peyda etmiştir. Runun için hü. kümet hiçbir şey teklif etmiyor. Size bu üç istikamette cevap vereceğim, Bu defa vaziyet nedir? Hatipler muhtelif cepheden bu meseleyi izah et- tiler, Ben burada geçen sörleri dikkat le dinledim. Zaten hatiplerin gösterdi- ği endişeyi yalnız burada, Büyük Mil let Meclisinde vuku bulan müzakerat- tan değil, halktan ve bir çok vatandaş! tan da işitmişimdir. Mesele ehemmiyet) le nazarı dikkate alınacak, müstacelen düşünülecek bir mahiyet almıştır. Mi. saade buyurursanız bugünkü vaziyetin manasını izah etmek icin size biraz es; ki zamandan bahsetmeliyim. Mathuat hürriyeti ameli sahada vazıh ve kısa ketin istidadı da öyledir — bir matbu at hürriyeti diye ilk önce, mevkii tidarda bulunan hükümete karşı ulu orta ve ölçüsüz söylenebilmesi kastedi, lir. Milletlerde matbuat hürriyetinin ilk miyarı budur. Bu İmkân, katoluna» cak ilk merhaledir. Memlekette herhan gi bir gazete çıkabilsin doğruca hükü- mete karşı mevkii iktidarda bulunan kimse aleyhine — meselâ (İsmet Pa- — söz söylenebilsin bunun böyle 0-) abilmesi matbuat hürriyetinin ilk miz; yarıdır. Söylenen sözlerin doğru veya yanlış olması münakaşası ondan son-) ra başlar. Milletler evvelâ bu neticeyi elde etmek için uğraşırlar ki biz de bunun için uğraşmışızdır. Hatta çocuk luğumuzda böyle bir manzara görmek için müştak ve mütehassir günler ge çirmişizdir. Hükümetler ise, bilhassa uzun müddet söz söylemeden kapalı kalmış devirlerden sonra kendileri a. leyhine söz söylenmesine (o tahammül edemezler, Her milletin hususi istidat ları vardır, Kendi halkımızın da kuv- vetli yerleri olduğu gibi zayıf yerleris! ni de bilmeliyiz. Meselâ yazı ile göste rilen her şeyi doğru zannelmeğe mey-! yaldır. Halkımız aleyhine söz söyliyen mevkii iktidar sahibi adamın muhak- kak itibarmdan kaybettiğini zanneder. Üçüncü nokta, kapalı devirlerden sonra matbuat hürriyeti ilk devrede daima bir inkılâp vasıtası olarak Kul Tanılmıştır. Bundan da hükümetler çok korkarlar, İktidar ve nüfuzunun sarsıl! dığı bir zamanda, on beş günlük bir fır sattan istifade edebilen gazeteler mev» kii iktidardaki hükümeti devirebilirler. Bu da bu memlekette ötedenberi hevesi edilmis bir mevzu olmuştur. Bu sebep- lerledir ki hükümetler matbuatta ken- di meveudiyetlerinin ve siyasetlerinin tenkit edilmesine daima az tahammül etmislerdir. Bu tehasinin aksülâmeli o- larak matbuat hürrivetinde ilk istih- sal olunacak sev hükümet ( aleyhinsj de istenildiği gibi yazı vazmak hevesi) olmustur. Bu safha matbua* hürriyeti. nin ilk ve siyasi kademesidir. Bir millet siyasi hayatta inkisnf ve, tecrübeli ve muktedir oldukca bu siyn- <i safhavı atlatmak kolaydır. Büvük Millet Meelisi milletin mukadderatma hâkim olduğundan bor) geçen s»fhnlar! ve pecirdiğimiz teeriiheler o kadır mii himedir ki metbmat hiirrivetinin halle. İlunmaz zannolunan hu fİk sarsıntı snf hası muvaffakıvetle hatlolunmustur. Mevkii İktidarda hulunan hükürmte hatta haksız olarak nlu orta her gey | Arkadaşlarım; şimdi bundan son- olduğumuz sıf- ihalar matbuat hürriyetinin daha güç olan, daha müğlâk olan safhalarıdır. çok e.im karşı hükümetin elinde medarı tatbik! Asıl hallolunması lâzım gelen güç şey iler de bunlardır. Bilirsiniz ki propa- günda bu asrın başlıca silâhlarından- dır. Matbuat hürriyeti bugün, 100 sene evelinden daha ziyade artmış değil ay- ni kıymettedir. Tehlikesi Odaha zi- yade artmıştır. Propaganda eğer mü- İsait saha bulursa bir memlekette, bir millette yıkılamıyacak zannolunan kuvvetli bir binayı dahi yıkabilir, Muntazam, şuurlü, muayyen bir he- def aleyhine tevcih edilen propügunda nın zaman ile sarsamıyacağı hiçbir kuvvet yoktur (Doğru sesleri). Arkadaşlar; propaganda ile kavto. lunan hedefi yıkmak için hakikaten muhalif söz söylemek de lâzrmgelmez. Hatta doğru söyliyerek bimaksadın yapılan tertipli bir propaganda bir ha- il. |kikati yere sermek için kâfi gelebilir. Hiçbir memleket bütün meseleleri ni hali vi ve cemiyetin bütün ihti yaçlarına kâfi gelecek vesaiti elinde tu ihtiyacı vardır. Eğer bir cemiyetin ha- yatını mutlaka fena görmek ve göster mek İsteniliyorsa onun her muvaffakı. yetli işini ters tarafından veya eksik tarafından göstermek niümkündür. Ne kadar şuurlu ve anlayışlı olursa ol. sun, hiçbir millet muntazam, müstemir ve dalmi bir propagandanın tesiratına tahammül edemez. Bundan 50 - 100 se- ne evvelki nazariyeler nihayet fikir vü inakaşasından ibaretti. Siz söylerseniz. ben söylerim, dinliyenler, hangi tarafı doğru bulurlarsa onu kabul ederler de- nilirdi, Halbuki bugün devletler hat ta aralarında mi kurmak için yekdiğeri aleyhine pro; a yapıl msını şart koyacak kadar ileri git lerdir. Bu memleketler asırlık hürri- yet memleketleridir ki, bugün milletler tarafından yekdiğeri aleyhine malisa- bir ifade ile nasıl anlatılabilir? bu v memleketin ötedenberi emen ie yapılacak pro da'ar A m Mice dd ve in imren Bu memlekette — tabii her memle-: » © Demek'ki muayyen maksatla yapı- lan propagandaların tesiratına karşı milletin müdafaa edilmeksizin mukâ- vemet edebileceğini zannetmek hata dır. Bir cemiyetin hayatını mütemadi. yen fena gösteren bir neşriyat o mem Tekette hiçbir hayır vücüde getirmez. Gençler ve çocuklar mütemadiyen fena idare olunduklarını, her gr fe na olduğunu milletin büyük diye, İyi diye tanıyacak hiçbir şeyi olmadığını daya duya, okuya okuya yalnız bedbin ve meyus adamlar olur; milletin istik- balini idare edecek çocuklar genç yüş- larında bu kadar zehirli hava teneffüs ederek istikbale çıkarlarsa milletin a- tisinden nevmit olmak lâzımdır. (Bra. vo sesleri). Muttarit ve mütemadi fe- na neşriyat bir memlekette ahlâkı is- kat eder. Matbuat hürriyetinde bilhas- sa sulistimalâta karşı beklenen bir fa- ide vardır. Matbuat vazifelerini iyi ifa sahibi nüfuz olanlar suiistimalden te- vakki ayrıca bir mürakabe İçinde ve teyakkuza mecbur bulunurlar. Mat- buat hürriyetinden beklenen başlıca fnidelerden biri budur. Fakat şuurlu bir mürakabe ifa etmek değil de, mün- hasıran fena görmek ve. göstermek maksat olursa bununla yapılan müre- kabe sulistimalâtı tenkis etmez, bilâkis) doğru yoldan sapmağa müstait olanla rı İorsiz olmağa teşvik eder. Çünkü na muslu adamın kolayca hırsızlık ile İt- ham edilebilmesi ve hirsız muamelesi görmesi asıl hırsızları herkesin kendi- lerile beraber olduğu zannma düşürür ve hırsızlar utanacak bir mevzu kal madığını iddin ederler. (Bravo sesleri). (Alkıslar). Ahlâki meselelerde, hüküm âdil ol. mazsa hükümden beklenen netice bera kis olur. Mademki matbuat dediğimiz mevcudiyet bir mürakabe salâh eti, dia ediyor, eğer ayni zamanda kendile. rinde mes'uliyet hissini hulmazlarsa ah lâk üzerinde, fikir üzerinde, cemivet, üzerinde tesiratı tamamen akim kalır. hayır tamamen muzır ve maküs olur, Arkadaşlarım bir cok müsahedelerin. den bahsettiler, Müsaade huyurursanız tekümil ettikee ve onu are edenlerisizi teferrünta girerek vormtyayım. fu gün heyeti celilenizi ıstıraba sevkeden ve hireok vatandaslarda âvni fstırshi ve endiseyi uvandıran dert sudur. ir nevi caresizlik vardır ki. halledilemi. vor. Bu çaresizliğin nasil hir neticeve İvaracağını kimse tahmin edemiyor İk. tısadi ahval üzerinde ise menfi nesriva tm tesiri ahlâk üzerindeki terisi gibi fazladır, onun kadar tahrinkârdir. İk tısndi meseleler zaten tedhirinin bu- söyleniliyor. Ru suretle çok zaman çe-lunması, anlaşılması güç ve hir cok sr. giyor. Ne rejimin kuvveti ne de mev.|raite tâbi olan mağluk mevzulardır. 5- fesi karşısında bulunuyor. Matbuat tar değildir. Her memleketin bin tane ederse mevkii iktidarda (o bulunanlar,/P9 buriyetinde kalıyor ve birçok külfet zahmetler ihtiyar ediyorsunuz. Bi efkârı umumiye nazarında şu is mette teşrih etmek gayet kolaydır. dem ki; bu tasarruf yapılabiliy: niçin daha evvelki senelerde yapı nız. Bu tasarrufları daha evvel saydmız bugün daha çok paranız Tunacaktı. Ve bugünkü sıkratıyı çi diniz. Halbuki bu tasarrufları yapıy sunuz, fakat hususi bir buhran ii vesnitin kifayetini temin edebiln çin, birçok ihtiyacatı arzu etmiyi İkasretmek mecburiyetile (o yapıyo nuz. Tıpkı bu tasarruf şu seviyede işeti olan zevatın varidatından bir tarı azalır azalmaz, gıdasını yarı İ riya kesmeye, kısmaya mecbur olm? kabilindendir. Böyle (tasarruflar? çok elem duyulur. Çünkü yarın bu rm tatbikatı başladığı zaman bir© ihtiyaçların kasrolunduğu anlaşılaf tır. Daha fazlası lâzım olan mektep” den, talebelerden hir kısmının ihmâl! dildiği anlaşılacaktır. Daha fazlasi zwm olan hastanelerden bir kısmi tehir edildiği anlaşılacaktır ve sal Bu tasarruf ancak ıztırarlı 72) larda tevessül edilebilecek zaruri tedbir mahiyetindedir. Böyle me: lerin anlaşılması tabii istikametini tılıp da başka istikamete sevki diği vakit efkârı umumiye zehirlefi, cektir. Bunlardan memlekette fide ij gil, zarar hâsıl olur. Öyle şeyler & düm ki artık tashih denilen ji muhitten çıkmağa başlamıştır, hangi yanlış bir havadisin neşrolunf ğunu görüyorum. Güzel, yanlış işi! olabilirler. Yahut farkında değildi! Bunun çaresi, mutat olan, meden 0) İ li yi fı lan, insani olan çaresi bu işin doğrüğn bundan ibarettir demektir. Tebliği parsınız, alırlar ya İnanmadıklar! gösterirler, yahut tahrif ederek rederler. İnanmadığmnı göstermek © e ha iyi bir şeydir. Çünkü bir muka' yi davet eder fakat tahrif ederek "© p rederler. Bu zihniyet odur ki hakiki ç lerin tağlit olunmasndan hakikat ye anlaşılmamasından faide ve me st beklemek zihniyetidir. Hakikatlı iağlil olunmasından ve. hakikatle anlaşılmamasından faide bekliyen niyet mahzı şerdir. (Bravo sesleri, kışlar). Eleminizi tahrik etmemek için İbaşka misaller söylemiyeceğim. Ari daslarımız kâfi derecede misaller 8 lediler. Efendiler, duva başına te! liyorüm. matbuat hürriyetinde İnevi çaresizlik kendini göstermekte Hakikat hilâfında hâsıl olan bir ka ati tashih etmeğe imkân yoktur. PX, İher hangi bir siyasi veya iktısadi iseleyi doğru bir mette münal etmek imkânı yoktur peki tahsilde lunan talebe üzerinde, çiftinde çalı köylü üzerinde, şehirde yaşıyan tandaşlar arasında mütemadiyen hirli hava ciğerleri ( zehirlemekt, Bunun neticesi nereye varacaktır? re olmak üzere derhal hatıra gelen mizde bulunan bir salâhiyeti, yani tmak salâhiyetini tatbik etme Bunu tatbik etmedik. Vaziyete çare ş ğildir de onun için tatbik etmedik. 9 nelerdenberi ısrarla anlatmak iste | gimiz bir prensip vardır. Matbunii , hürriyeti meselesi artık bir hüküm meselesi değil bir millet meselesi Hükümet meselesi zannolunan mat at hürriyetinin bir millet meselesi duğunu söyliyebilmek için bunları 8 liyen adaman senelerce her türlü tenkt | v İspat etmesi lâzım gelmiştir. (Bra sesleri, alkıslar). Fer bundan üç, V sene evvel bir hükümet meselesi © Ğİl millet meselesidir deseydim, ev mevkii iktidarda olan adam efkârı 4 tevcih ettiğim hükümet o meselesinde cevirmek için meseleyi böyle teşrih mı sebebi İsmet paşanın bütün b Tarı millete alnının akile söyliyebilecii imtihanı gecirmiş olmasıdır ( Şidde alkışlar.) Matbuat hürriyeti demi meseleyi korkmaksızın milletin asri daresinde esaslı bir vasıta olarak almak zamanı gelmiştir. (Bravo sesi riyeti bu asrın en yeni ve en müe milli vasrtalarından biridir. Memle! te matbuat olmaksızın halk idaresin! İbulunduğunu farzetmek ihtimali yo tur. İkinci mesele şudur: Matbuat hü? riyeti; İvi kullanılmıyan yerde mei keti felâha sevketmez. Bilâkis o m yi > "red Ç de maruz olması ve bunlardan ürk yecek, korkmıyacak kudrette olduğu diyor denilecekti, Bugün vaziyeti cesaretle anlaf ri), Birinci mesele şudur: Matbuat hür İleketin batırılmasını tacil eder, Bu zıddr telif etmeğe meebursunuz. Bugü' Türkiyenin mükadderatına hâkim ol: Büyük meclisi bu iki zıddı telif