— 6 — VAKIT 2 Kânunsani Şöphem yoktu, matbuat hakkın- da çok şiddetlitedbirler alınma- sını tavsiye edenler vardı. Bura rağmen Başvekil Hz. nin gelip mesuliyeti üzerine (Oalması ve matbuat hürriyetini tahdit elmi- yeceğini söylemesi büyük bir fa- zilettir, büyük bir teminattırigü- rültüler). Ağaoğlu Ahmet B. bunu kay- dettikten sonra Başvekilin be- yanatımı tasvıp ve bu facia kar- şısında bütün vicdanların isyan ettiğini söyledi ve bu tetbirlerin almasında berkesin mülttehit olduğunu bildirdi. Yahya Galip B. “Kurşehir,, — Biz zaten müttehidiz. Ağaoğlu Ahmet B. — Kork- ma azizim, sözden korkma, ben söyliyeyim, Başvekil kadar mü- tahammil olunuz. Yahya Galip B. — Haddimiz mi efendim, herkes noksanını, haddini bilmeli! Ağaoğlu Abmet B. devamla— Bu facianın bertaraf edilmesi yolunda çalışmak vazifesile mü- kellef olan bir amirin Omev- cut (olduğunu, O mübevverle rin irşat vazilesini lâyıkile yap- madıklarını, bu hususta &limlerin münevverlerin, mubarrirlerin çok enn lâzimgeldiğini söyledi. e: — Menemende ?abilin başı kesilirken tasvipkâr © olarler biliyor. Efendiler korkmak lâ. “ zımgelek asil bu badisedir. Eu haleti ruhiyenin karşısında ben kendi nefsime kendimi çok kü- çülmüş bir vaziyette gözdüm. | Manevi mesuliyetin bir kısmının | da bana geldiğini bissetlim. İ Ali B. “Rze,— Elbette. Ağaoğlu Ahmet B. — Sende gösterdim. Sen bundan istifade mi edeceksin. Ben burada sen- den daha çok fazla vazifemi ifa etmişim, bunu bilmeli idin. Ei- maenaleyh ben kendim misal o- larak gösteriyorum ve diyorum ki, bu mem'eketin münevver zÜmeresi, mvalimi, âlimi, geze- - otecisi hüiâsa bir memleketin münevver gençliği vorifesini ifa etmemiş ve etmemektedir. Lu moktai nazardan diyetum ki ken ben mes'ulüm. Hepimiz mes'u'üz. menfaatlerimizi unutarak çalış- mak lâzımdır. Bu suretle hükü- metin yardımına koşmalıyız. A- sıl mesele o irtica ruhunu öldür mektir. © Refik Bey (Konya) — Bravo, bravo. ; ” Abmet B. — İşte, muhalifler l e robu öldürmek için çalışıyor» Ali Saip B. Ağaoğlu Ahmet Beyden sonra kürsiye gelen Ali Saip Bey,de © şunları söylemiştir: — Muhterem arkadaşlar; Ak- © met Bİ. vazifemizi yapamadık, - yapmadık, diyor. Hepimiz mes'- ulüz dediği için söz almak mec- buriyetinde kaldım. Efendiler, hadise çıkan Menemende bun- dan üç ay evvel Ahmet B. se- yahat etmişti. Hadise çıkan yer- lerde o şehidin kafası takılan bayrak onları istikbal etmişti. Ben isterdim ki Ahmet B. kür- siye çıktığı zaman, Efendiler bu teşkilât yapılırken etrafımızda toplananlar, bizi bayrakla kar- şılıyanlar mürteciler imiş, desin. Bize, çok iyi bir teşkilât yaptık, © Cümbhuhuriyeti muhafaza e'ece- © ğiz deyen adamlar meğerse ka- “Sk susamış ve Yazandaşların ka- manı emmek istiyormuş. Binaen | 1931 aleyh bu kürsiye geliyorum. Siz | den afdileyoum; deszlerdi ken- disinin elini öpecektim, Ağaoğlu yerinden bağırdı: Sen- den mi af dileyeceğim?.. Ali Saip B. — Hayır benden değil, milletten af dileyeceksin. Efendiler, Ahmet B. yalnız matbuat büriyetine dokunulmı- yacağı için Beşyekil Paşaya te- şekkür etti, Efendiler matbuat kuriyeti diyoruz. Rica ederim, müsaade ederseniz size ufak bir hikâye arzedeyim: Bir muhtarla bir bekçi kavga etmişler. Muh- tar bekçiyi dövmüş, Muhtarın düşmanları bekçiyi teşvik elmiş- ler: Git hükümete müracaat et, hakkını iste, demişler. Bekçi ar- zahalciye gelmiş. Bana bir arzu- kaça yazarsın demiş. Arzuhalcide beş kuruştan yüz kuruşa kadar arzubal yazarım demiş.Öyle ise bana yöz kuruş- luk cinsinden yaz demiş. Ağaoğlu— Eu Arap hikâyesi. Ali Saip B. — Hayır, bu si- zin hikâyenizdir, dinliyeceksin. ( Hendeler ) Ali Saip B. , devemla— Ar- ruhalci yazdığını okuyunca bekçi ağ'amıya başlamış ve : “ vah, vah bana zulmetmişlerde benim hakerim yokmuş, demiş. Efen- diler bugünkü gazetelerin vazi- yeti budur. Rejimi kuvvetlendi- ren gazetelerin satışı malumdur. Fakat muhalefet yapanların va- ziyeti malum. Bunun akıbeti de budur . 31 martı da bunlar çıkardı'ar. Mütarekede, istiklâl o harbinde aleyhimize huvvet sevkedenler bunlardır. Devriş Vahdetiyi de bunlar çıkardılar, Binaenaleyh efendiler, asıl bunlara çare bul mak; lâzımdır. Yoksa Ahmet Be- yim deliği gibi, bunlara doku- nulmadığı için teşekkür ederim demek doğru değildir. Muhterem Arkadaşlar : Ben, hürriyeti matbuztın düş- manı değ'lim! Gazetecilerin düş- manı değilim. Gazeteciler, rejimi müdafaa eden irsınlar, bizim dilimizdir, kafamızdır, dımağı- mızdır. Asıl benim düşmanlığım, rejimi yıkmak istiyen hain gaze- tecilerdir. (öravo sesleri ve alkışler) Ağaojlu Ahmet B. yerinden: aferin! Reis — Başka söz istiyen yok- tur; İdarei Örfiye ilânı hakkın- daki hükümet tezkeresini reyinize yo.um. , Tezkere reye kondu. Mütte- fikan kabul edildi, Kararname tamim edildi Ankara, 12 (Telefon) — Ojfi idare kararnamesi bugün vilâ- yet'ere tamim ecildi BAŞVEKİLİMİZ TEŞEKKÜR EDİYOR Ankara, 1 (A.A.) — Başvekil İsmet! P. Hz. yeni yıl münasebetile telgraf! o Yepi Neşriyat: ve mektupla aldığı tebriklerden müte iz hassis olduklarının ve ayrı ayrı cevap ivermeğe ii Vapurcularım bir müracaatı Apkara, 1 — Istanbul vapur- cular birliği İktisat vekâletine m Lİ İN ni pm o Bulmaca e 12.34 5676901 2DOoO AMAR EM ya Evvelki bulmacamızın hal- ledilmiş şekli 123456 7891011 LOL ANN bugünkü buimacamız Soldan sağa yukardan aşağıya: 1 — Buyünün en gizel gazetesi (5) 2 — Yu (4), Romanyalı (4) 3 — Hayır (2), işleme (3), serra maz har ol (2) 4 — Ile (2), nota (2) $ — Avrupa dağlarından biri (3) 7 — Futbolda bir ıstılak (3) 8 —Sen (9), B. (2) r —Ve(4).ak(2),7?(2) 10 — Kültür (4), şimsek (4) M1 — Koru < 46) a m ———— Altay takımı Yunanis- tanda Atina, 1 (Apo) — Yünanista- pın en kuvvetli üç takımı olan (Panatinaikos), (Olumbiyakos) ve (Apol'on) takımlarile üç maç yapmak için buraya gelen İzmi- rin Altay takımı Yunan sporcu- ları ve halkı tarafından parlak surette karşılandı. Altay sporer- ları Yunan atletizm birliği tara- fından misafir edildi. Bugün ilk maçı Yunanistan şampiyonu (Pa- natinsiosi takımile vapacaktır. Marie Wekteplerde terkos suyu iç'lmiyecek Yapılan sıhhi tabliller netice- sinde terkos suyunun içilebilecek bir su olmadığı anlaşılımışlır. Buna rağmen birçok resmi ve hususi mekteplerde talebeye terkos suyu veriliyor. Eu hususta bir çok şikâyetler yapılmıştır. Hatta bazı meklep- lerin iyi su menbalarına yakın olmalarına rağmen çoçuklara ter- kos suyu içirilmesi garip görü- lüyor. Maarif idaresi mekteplere tebligat yapmış ve talebeye ter- kos suşu içirilmemesini bildir- miştir. v GÖRÜŞ Bu edebiyat ve sanat mecmuasının imkün bulamadıklarından,| #nci ok kiymetli Yeri teşekkür ve tebriklerinin #blâğına Aİ şasitevi olmak üzeçe iotişan etil FI şBadolu Ajansını tavsit buyurmuşlar: dır, mi Ziya, Ahmet Hamdi; Şehzade Bur han, Ahmet Kutsi Beylerin makaleleri! vardır. Bundan başka musiki ve resme! dair yazılarla yeni neşriyata ait len Kitler bulunmaktadır. Karilerimize tavsiye ederiz. “İLLUSTRATİON DE LA GUİE RENOYFE,, Geçen senedenberi Fransızca çıkan müracaat ederek Rüsumata güm- bu mecmuanın Nocl nüshası çıkmıştır, rük resminden borçlu bazı va- Münderecatı arasında Türkiyede şi- purcuların bu borçtan afledil. |mendifereilik hakkında mühim bir ya- melerini istemiştir. | DAVETLER | Valebe birliği kongresi zı ile bir çok güzel Ankara resimleri vardır. Bundan başka (Boğazicinden Sen nehrine) isimli şayanı dikkat bir yazı da vardır. Nazmi Nuri Beyin Türkiyede sana- Mili Türk talebe birliği kongresi çi isimli makalesi ile tiyatro ve sine 2901 cuma günü srat id te Türk oealma yazıları ile çıkan bu mecmun bun- Kında toplanacaktır. dan sonra ayda iki defa çıkacaktır. Asmalımesçit! Romanımsı hakikat, ” dü Birinin elinde ustura, ötekinde kâ pının anahiarı, Bahir ile metresi Daha fazla ehemmiyet verme- | den oturduk. Beş on dakika geçti, Nuşi gelmiyordu. Yarım saat geçti gelmedi. Oğun yerine somurtarak Necip geldi. Tabit aleltsul kaybet- mişti, Hiç bir o kelime söylemeden köşesine çekilip yattı. Server Bedi: — İşte, dedi, böyledir. Hepi- mizin neşesini kaçırır. Bende gidiyorum. Bu esnada, aşağıdan Nuşinin sesi, kahkahalarına O karşaak yükseldi: — Memduh, diyordu, kaçma, gel, gel, Valiz.. Sonra, güm! diye kapanan s0- kak, kapısıın sesi.. Nuşinin kahkahaları bir müd- det daha devam etti, kesildi. Merdiven başından seslendim: — Ne o, Nuşi? — Geliyorum, diye cevap ver- di ve anlattı, Şeyh Memcduhla, | daha bize gelmeden evvel Nuşi işi pişirmişler. Şeyhin tabiatı, münasebetlerini daima gizlemek, ve bu gzeyiştende ayrı bir zevk almak olduğu için bize söylememiş ve “gidiyorum,. diye baher verdikten sonra Nuşinin odasına inmiş, — Soyundu, dedi Nuşi, ben aşağıya bira almak üzere indim, geldim içmeğe başladık. “Ona işkanbil falı baktım, tekrar bira almağa indim. Biraz daha beyza çektim. o Olururken birdenbire kalktı, giyindi, valizini aldığı gibi çıktı gitti, Giderken bana korka korka bakıyordu. » Bu meselenin sırrım ertesi gün Şeyh Memduh anlattı: — Birader, oturduk. Bana ipekli bir de pijama verdi. Oda da sıcak. Içki de var. Keyf ta- mam. Fakat “dur sana fal ba- kayım,, dedi, kâgitları açtı, ma- carca, Almanca, Fransızca karı- şık bir lisanla yarım saat bir şeyler anlattı, Sonra aşağı indi, karşıki odalara gitti, Bir elinde beyza şişesi, öte kinde bira, “sus,, diye işaretler ediyor. “Ne var,, dedim. Kapıyı gösterdi. Yavaş yavaş yürüyerek ku oğım kapıya daya- dı, dinledi. İçimden “eyvah di- yordum, beyzrnın tesirile kadr va evham bastı. Sonra bizim Bahrinin geçirdiği Macera aklı ma geldi. — Hangi Babrinin? — Tanırsın, tek gözlüklü, ha” ni bir Rus melresi vardı. — Evet, tanıdım. Detektif Bahri, — Evet. O bir akşam metre- sile beraber beyza çekmişler, Otele, yatmaya gitmişler. Odaya girince metresi islik çalmıya başlamış Bahri pençere- leri yoklamış; © evhamı malüm Tam © pencereden bakarken sokaktan bir ıslık çalınmış. Bah- ri hemen pencereleri kapamış, kepıya bücum ederek kilitlemiş. — Niye? — Aklına metresi bir sürü a- damlarla birleşip onu kesecek. Islıkla da muhabere ediyorlar, — Ne diyorsun, — Vallahi öyle, Bilmezsin o ne evhamlıdır. Fakat o böyle 5 şiddetle kapının anahtarını | ca, metreside ondan şöpb miş. Çünkü oda evbamlı. öyle olmasa buluşurlar mi? — Sonra. — Sonra “anahtarı ver, miş, Babri büsbütün şöpbelei vermemiş. O vermeyince ki şüphelenmiş ve çavtasmdan ustura çıkarmış. — Ey? — Ey si sabaha kadar B elinde anahtar kapı dibi metresi ustura ile yatak başi sabahlamışlar. İşte bende akşam kafa tütsülü olduğu Nuşiden “ya beni boğarsa,, di i korktum ve valizi alınca yallı * Editle artık münasebeti İ çok ilerlemişti. Bu küçücük : daki zekâya hayran oluyord Yalnız şu vardı ki, onunla m sebetimiz pek masum bir fiğ | ileri geçmiyordu. Düşünüyordu Jorjet beni vücudu ve kal sile talmin etmişM. Piri eti doyurmuş, Edit iss sadace ; kâsile beni çekiyordu. Halbu Artık Madam Roza bile b müsadekâr ve hatla himaye davranıyordu. Bir gün beni sabibemiz çağırdı: — Madam Roza. dedi, hakkında benden malümat iste — Ne gibi? — Ailen ve kazancın... — Ya... — Sonra, kazancının ehem yeti yok dedi, acaba Kolo gelmeğe razı olur mu? ği Anlıyordum. Güldüm. Ev hibesi: — Fena bir fırsat değil, d kız fena değil, hemde zengi Ben senin yerinde olsam.. — Ne yapardın? — Evet derdim. Demek, Editle münasebatıf tehlikeye giriyordu, Müphem # cevapla işi savsakladım. (Bitmedi) Beşoğlu 2 inci sulh hukuk m mesinden; j Mustafa Beyin Beyoğlu m kinazi camsati, Kadıköyde derede kapalı fırın sokağında W Sütlüce Karaağaç caddesinde ş Hasan Muammer Beyin hanesinde nan ve Meliha H. ve efendiler ale) Arnavut köyünde Ambarlı dered& numaralı arazinin izalel şuyuu hs” da ikams eylediği davanın cereyf' den mahkemesinde o müddeialeyi vaki olan tebliğata rağmen ye gelmedikleri cihetle h tihaz olunan muameleli gıyap k8” nın ikametlerinin meçhuliyeti le 15 gün müddetle ilânen rasına karar verilmiş ve bu hü merasimi kanumiye ifa edilerek # keme 17 bönünusani $91 cumarte$ nü saat 1390 a talik kılınmış old dan slâkudarının müddeti muaf” zarfında itiraz etmedikleri ve m mede hazır bulunmadıkları usulün 408 inci o maddesi vakıaları ikrar etmiş addoli iğ makamma kaim olmak üzer€ olunur. , Kayıp Maaş cüzüanlarmızı ve mühür kavbenik, Hiç kimseye borcumu madığı gil: yenilerini oçıkarscığımı Hükümlerile yoktur. Şahsene, M Merzuka, Perihan ni