A i ) — 4— VAKIT 29 Teşrinsani Sütunlarda Seyahat Nefer ve tramvay Hıncahımç dolu bir tramvay arabasında ancak tek ayak üre- rinde duruyordu. Geniş omuzları dışarda, ve vücudunun ağıtlığı, kendi pazılarında idi. Yapıştığı demiri sıkan pençesindeki be- yazlık nekadar kuvvet sarfetti- ğini gösteriyordu. Fakat şikâyet etmiyor, kimseye “biraz daha ileriye git, düşeceğim!,, demi- yordu. Halbuki istese kalın, ge- niş omuzlarının bir hamlesile kalabalığı daha çok sıkıştırarak pekâlâ kendine bir yer açabi- lird. Bunları yapmıyor ve yalnız Mehmetçikte bulunan bir taham- müölle sabrediyordu. İşte bu aralık biletçi ahaliyi yararak sahanlığa sokuldu. Bi- letlerimizi aldık. Sonra eüssesi- nin ağırlığını tramvaydan ziyade kendi pazıları taşıyan nefere seslendi: — Asker bilet! O, evvelâ kendisine zannetme- di. Tekrarlanınca: — Ben eskerim hemşerim. Dedi. Mehmetçiğin, kumpan- yanın yeni kararından haberi yoktu. Askerden para alınmadı- ğma onu arkadaşları inandırmış- lardı. Halktan biri, biletçiye, ileriye varmamasını, bu kalabalıkta bir askerin bedava gitmesinde hiç bir mahzur olmiyacağım anlat mıya çalıştı. Fakat herif — Hayır, emir var, mes'ul | olurum! | Diye ayak diredi ve arabayı | durdurttu. Nefer hâlâ işin cid- | diyetine inanamıyordu. Kendisi- | yor, tebrik ediyordu. Onların bu hareke ne karşı diri konuşan biletçiye | lerinden yorulmuş, bıkmıştı. Ah. Keşki bakan gözleri, ağir ağır tutuşu- | yine emretseler yine ona iş yaptırsalar yordu. Nihayet, kafası kızdı ve: — Ülen senin gibi yüz adam |*“ beni indiremez. Diye haykırarak anlattı: — Ben postayım. Kumandan- İleri vakit başım salladı ve düşündü. lığa kayıt götürüyom. İşim acele, param da yok ki (uğraştı, durdu. bilet alayım. "Tramvayın durmasına kızanlar geç kalmaktan korkanlar homur- | sinde değildi... lar, kimi askeri, kimi bi- “letçiyi kabalatli buluyorlardı. O aralık yaşlıca bir zat, biletçiye: — Ben bilet alayım, arabayı kaldır. Dedi. Bunu işitince neferin hiddetten ağarmış yüzü kıpkır- mızı oldu, demire yapışan pen- çesi gevşedi ve : — Olmaz, efendi, olmaz, pa- ram yok amma sadaka da kabul edemem! Dedi ve kendini yüz adamın indiremiyeceği arabadan aşağı attı. . * 4 Kumpanya, sürü muamelesi ettiği bu halk içinde bari asker- lere hürmet etmesini öğrense. Günde beş on neferi parasız ta- şırsa neolur, Bütün mütareke yıllarımda müttefiklerin beş renkli askerini bedava taşımadı mı idi? Ahaliye yer bırakmıyan o vagon istilâsından kumpanyayı kurtaran bu Mehmetçikler değil midir? Ne- fer pasosunu şirketten bir lâtüf gibi değil, bir minnettarlık borcu şeklinde istemek em tabi bir haktır. 1954 “Kızıl Gömlek YAZAN : mein —T Leylâyı kimler kaçırmıştı ?.. Uzaktan görünüşe göre bunlar Mekkeden Medineye gidiyorlar- dı. o Acaba bunlar Mekkeden Basraya gitmek üzere hareket | eden bir kafilemi idi?.. Mehmet bunu düşünüyor ve onların bu- | lunduğu yere uğramalarını bek- liyorken bunların büsbütün kay- bolduklarına dikkat etti, Mehmet merak etti, Acaba bu kafile ne- reye gidiyordu?., Kamer çıkmıştı. Mehmet de- min beliren ve sonra kaybolan kafileyle fazla alâkadar olmadı. Şüphenin Son p u — İngilizceden Nakleden ; Hasan Şükrü Biribirlerile hiç anlaşamadılar, Çün! — Artık vakit geldi. Söylemek vaktı kü her şeyi ayrı ayrı zaviyelerden görü) çeldi. Hayatımızın en mühim dakikası. yorlardı. Aralarında konuştukları Şey-| ni Yaşıyoruz. ler mahduttu. — Evet anneciğim.. evet, — “Gelecek salı yortumuz var, çi Yatağında doğruldu, saçlarını arka- rek yiyeceğiz. gezmeğe gideceğiz. ya pine attı Ki a (Âdelaid) tab'an melânkolik bir kız- dı. Her şeye sinirlenir yüzü hiç gül mezdi. Hayatı olduğu gibi kabul etmi- yen, onu değiştirmeğe çabalıyan kimse: | lere acırdı. İnsanların yalçın dağlardan kopup gelen gürültülü selin sürüklediği çakıl taşlarından ne farkı vardı. Bu za| (Fakat annesi anlatmağa başladı. vallıların kendilerini sürükleyip geti. Gözlerini yumdu. Ağzım kapadı. Fa- ren ba iktidarı durdurmak İstemeleri|kat annesinin sesi kulaklarını tırmalı — Mes'ut dedi. Sen yollâf lir, ayak izlerinden anlarsın, Y: ayene et ve gördüğünü anlat Mes'ut ay ışığından istifade yeri tetkik ediyordu. Yerdeki mamak İçin onların üzerinden rak ileri geri giden Mes'ut onu İceğini bekliyen Mehmede ilk larını söyledi: bu yola girmeden evvel buradi 5 — Buradan bir kafile geçmiş iküf etmiş, ve ayak izlerinden gına göre burada bir döğüşme tar, Şimdi siz burada otu! bekleyiniz. Ben ilerliyerek Bir az pencereyi üçıver, Tıkanıyorum. Bak! kitabım da yere düşmüş. — Peki kızım peki. beni dinle. — Anne uykusuzum.. ne kadar garipti. yordu. Odu sessiz ve karanlıktı. Pence- e 1. İfetmek isterim, Gizli şeylerden çok hoşlanır. Küçükİreden sızan hafif bir ay ışığı annesinin) Devesine binerek hareket etti. | — pekâlâ. rüyalar onu pek meşgul ederdi.. zâif ve kuru yüzünü aydınlatıyordu. Mehmet, bir saat sonra (Mekke) Ye| | Mehmet oturdu ve Mes'ut giriyordu. (Mekke) nin kalabalık olma sını bekliyen yolcu, onun tenhalığından ürktü. Çarşılar bile gürültüsüzdü. Meh: met, ilerliye ilerliye hemşiresinin evine vardı, Kapıyı çaldı. Pençerenin birin- den birbaş göründü Mehmedi sesinden tanıyarak koştu, kapıyı açtı ve Mehme di içeri aldı, Mehmet, her şeyden evvel hemşiresini sordu: Yattığı zaman: Olanca hızile yatağından kalkmak “Erken kalkmağı hiç niyetim ânesinin ağzımı kapamak.. ve: yok, — Yeter artık, yeter. seni dinliye- Kalktığı xaman: mem, beni dertlerimle yalnız bırak... demek için içinde kuvvetli bir arza his Bm meni mağ DAN yazl > sevdiği! , Annesi bünun farka vardı. O da Bisineli bir ana idi. O da kızının sandetini dü- e amk F oEydI yn şünüyor ve bunu vazife biliyordu. Fa- ledi. Bir saat kadar meşgul J velerin ayak izlerini ölçtü, Dahi başka izler bularak onlarla du. Nihayet Mehmede dönerek — Büradan küçük bir kafi? miştir. Kafilenin iki devesi bir van taşıyordu. Bunu iki deveni izlerinden anlıyorum. Kafileye eden ve ellerinde mızrak taşi) Arıresl, babaat, kız kardeği, hizmetçi|y at sözlerini kesmedi. Söyledi, söyledi.) Nara hareket ettiler. . İkaç yaya da vardr. Bunları al emeli beri dari ön vlan PER 42 Hatta bursla bir ööğüşme, | — Art » Ne orsun. der-| o“ A, telefon?, ra e vuki , lynn le va A nan 2 mez PA ayıtırlardı. Onlârla hiç geçinemiyordu. ee LER gizi eriş el kafile bu yolda ilerlemiştir. “ Onu tahakküm ederler, kalbini kırarlar) | Hay meş ye ai dışarı çikdediğiim.) — BU Vol nereye gider? dı. Barışmak ekseriya çök güç olurdu. (”0” | ep > dece. | Belki tekrar dönerim. — Basra ve Küfeye. Fakat yine kendisini hayatın sürükle |” vet gideceğim, yavrum, gidece- Mehmet tektar çıktı. Tevmisi Küba) — Bunların buradan kaç sö yip götüren, aman dinlemiyen velveleli|” (e. ve o da kurtuldu. benin evine koştu. Ev karanlıktı. için. #<SMİS olmalarını tahmin ediyo” seline bırakır ve teselliyi ancak onda 2k 8 dekiler anlaşılan, uyumuşlardı. Meh-| — Dört beş saat evvel, i balurdu. Ertesi günü onu giydirdiler. Süsle) meş, yeri dönmek istedi. Makat işinde) — Bunlara yetişebilir siyisi a 9 Albet. Arabaya Sahası ve üimüsi 16 Me: | 4 merak ona ileriye sevketti Mihhmei — Zannetmem. Çünkü acele fi | (Rolla) nm evlenme teklifini gayet erer Babasının ; dizlerine “etini | yayı çaldı, nihayet hir hizmetçi uyan m aaa e ancak “| sakitane karşılamıştı. v mış, kapıyı açmış, ve onun hüviyetini) gün sonra ye! Hi Hiçbir şey söylememiş, yalnız dinle-| “Kİ ederim babacığım.. Geri dö-| anladıktan sonra içeri almıştı, Bu söz Mehmedi mahzun mişti.. Fakat etrafındakiler onun namı | "<lİM- e heee, Lübabe uyuyordu. Fakat Mehmet| Çünkü kendisi Medineye hemes ma söylemişler, söylemişlerdi. erdin benii. geçmedi kısım. 9PyaşyaRAmılmasını rica ett. Hizmet. mecburiyetinde idi. (Mekke) Bütün ev halkı ona gülüyor, onu öpü Onu anlıyamadılar, onun ne demek birkaç dakika sonra Lübabenin kendisi| di. Bu vazifeyi ihmal ettiği # : e belki (Ali) yi müşkül ve t istediğini anlıyamadılar. aşağıya İnmiş, hemşiresinin oğlunu kar| belk Kilisenin önünde kadın erkek, çoluk | alıyarak yukarı götürmüştü. Fakat Lü- een Nihayet çocuk büyük bir kalabalık gelini bekli- | babenin halinde mesiplik vardı. Onunjrâr verdi: ie ri in Bi psa yordu. Annesi elbisesini ve duvağını İbütün hareketleri, Mehmedin gelişinden £ — Mesut, hemşirem Ayral Esasen evlenmesine Yeğâne sebep te| - szeltti, Arabadan indiler. Kalabalığı | istiğrap ettiğini gösteriyordu. Mehmet,| firi olan bir genç kız vardı. deki bu geçimsizlik değil mi idi. geçerek kiliseye girdiler... durmadan sordu: dün mü? Evleneteğinin farkında bile olmadı.) — (olta) mihrapta idi, — Teyzel ne var? — Gördüm, efendim. Onlara nazaran evleniyordu. Küçük düğün davetiyelerini göndermek istedik ) Resmi elbisesi ve parlak tuvaleti ile) o— Bir şey yok oğlum, fakat sen niçin) o— Bu kızı bugün kaçırma | © yabancı adamın kilisede ne işi vardı.) geldin? nu kaçıranları takip etmek f Evvelce konuşmadığı, tanımadığı halde| — Sizi ve ablamı görmeğe geldim. hara yapar, — nerede oldi : İ kara, ilmek ii dam yanında niçin du-| Sonra Laylâyı görmeğe. ve bâna getirir misif Za asa By e mn 9 m er ie okadu, bir) — Benim de tuhafıma giden budur.| (— Derhal hareket ederim " k HM... - » haberler getiririm. ez daha beklivelim. Bel | şeyler sordu. O da ayni tarzda tekrar Neden? kati ki Meri m igaiekni: Ve etti, Ayak şeyleri tekrar etmek ne tu-| (— Çünkü sen bugün Leylâyı Medi) oşyide ben de Medineyt Fakât annesi hiç te beklemek niye-|haf bir şeydi. 'Drpkı papağun gibi. neye çağırttın. O da kalkıp gitti. rum; Ve seni bekliyirum. Dd Sonra papasın uzattığı defteri imza) o — Ben Leylâyı çağırtmadım, teyz€.! Bu genç kızın yanımda bir de tadılar, — Hayır oğlum, kız senin mektubu-| teyze vardı. Onu da ihmal — iu bü Cenin e e — Baş üstüne efendi il a e Mes'uda veda : — Gördüm. Senin adamın geldi e © ire Hediyeler sel gibi akıyordu. — Onları atl, Onlar benim için değil anne, yanlış gelmiş. Faknt dinliyen kim?. Arkadaşları geldiği zaman saklanır Bir gece, annesi yavaşça odasına gel araıladılâr, Tekrar arabaya mi. Ml vg b mele e Bm öne da bl deme latmak ister gibi korka korka yüzüne| cöktükleri yabancı adam İle beraber 0-| — Bu işte İyem var, o. bakıyordu. Yatağının kenarma oturdu. turdular, ben mektup yazmadım. - Evde yine o büyük kalabalık. — (Ne yüzel gelin). (Ne mes'ut gö rinüyor), (Ne talili erkek). — Haydi kızım elbiselerini değiştir. — Bugün oğlum, aşama Anlıyamadı. Fakat hizmetçilrin onu! Mehmet biraz düşündü. Onun yolda soyup giydirmeleri her geyi ona anlat.) çelirken uzaktan gördüğü hayaletler, tı.. Üzerindeki elbiselerden uzak bir ye-| muhakkak ki Leylânın kafilesi idi, re gideceği muhakkaktı. v : da yine ayni kalabalık. Yine|yorum.. d so cm öpüşmeler, ağla- Le Birag otur oğlum meseleyi anlıya DM e a a per wi maji . .İrek bir mektup vermek çel — Allah mes'ut etsin! Fm Hayır, teyze, vakit çok kıymetli. iii ni ei Sada Mehmet odadan furlâmış, hemşiresi-|du, Araba hareket etti. Yanındaki YA-İ yin evine uğramış, oradan yanıma bir bancı erkek ona bir şeyler söylüyordu. adam almış, ve hemen hareket etmişti. Şimdiye kadar yaşadığı münzevi ve tem) | Kamer yükselmişti. Mehmet, uzak: bel hayatın artık kuru, boş bir sey Ol-| şan gördüğü kafilenin hangi yolu takip duğunu yavaş yavaş anlamıştı. Artıkletmiş olduğunu düşünerek plânı ha.) | — Muaviye! f korkmuyordu. Gerçi bu ani fahavvüle xırlamış ve o yola girmişti. Yolculuk de) (— Ne istiyorsun? Pi kendisi de hayret etmişti. Fakat koca-|vam etti. Fakat bir İz bulunamağı. ma er emniyet. fn sına dikkatle bakınca bunun sebebinilmet ile adami iki yol kürşisindâ kal- m i anladı. (Rollo), rahundaki garip his-|mışlardı. Bunların biri Basraya, diğeri| — Eminsin, elçiler, de$“UĞ — Size şu tomar! yo” se daha vuku bulmuştu. Bİr ayrimi tinin dürülmüştü. nn kirleri doğru. dürdüklerini daha evvele€ Hazreti Ali, onun geri ile — Leylâ ne zaman hareket etti tey- zel za ».e. pr. >>. Gelişi Güzel çok tabii gördüğünden ke lüzum #örmemiş ve Hizmetçiler, ahretlikler 'eni belediye kanunu muci- bince belediyede yeni bir şube açılıyor. Bu şube hizmetçilerle meşgul olacak. Istanbulda bu işin o ka- dar zor olacağım zannetmem. Fakat her halde İzmirde o ka- dar kolay olmıyacaktır. Zira oradaki hirmetçilerden birisinin bir kapıda uzun müddet durması, bir defterde mukayyet kalabilmesi mümkün değildir. Hizmetçilerle yeni açılan şube rd Aba kabilesinden KU — Nereden geliyorsun?” PET” leri ve temaytilleri bir ande yok edip) Medineye gidiyordu. Mehmet, burada! İstediğini söyle! onu kendisine ilelebet bendedek kadar|durdu. Devesinden indi ve hizmetcisine yakışıklı ve güzeldi. İdöndü: