18 Şubat 1941 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y B —a AAA Z —e aa —e eZ L LA Ç ULUS hS ( HAYAT ve SIHAT î MA Okuyucularla hasbihal... Bugünlerde gelen okuyucu mek- cupları çoğaldığından bir kaçına bir- den cevap yazmak zaruri oldu. Sayın okuyuculardan bazıları, ga- zetelerinin sütunlarını bir dispanser gibi zannederek mektuplarında bir- çok tafsilâtla anlattıkları rahatsız - lıklarına çare soruyorlar. Meselâ Ankara'da (E.T.) diye imza eden bir zat, kilosunu ve iyi bir pehlivan olduğunu anlatarak, hastalık dedi - ği haline gazeteden devâ istiyor. İ- pokrat hekimden sonra en büyük üstadımız Calinos hekim gençliğin- de pehlivanlara hekimlik ettiği için genç olsaydım, ona benzemek belki pek hoşuma giderdi. Fakat gençlik benden pek uzakta kaldıktan baş - ka, zaten, büyük üstadımız hekim - liğini gazeteyle değil mektupla bile yapmazdı. Daha önce de yazmıştım, gazete- lerini tedavi yeri zanneden sayın o- kuyucular kıymetli vakitlerini kay- bediyorlar. Böyle, şahsi dertlarini emktupla tedavi ettirmek' istiyen o- kuyuculardan hepsine birden vere- bileceğim cevap hemen hususi he - kimlerine gitmelerini tavsiye etmek- Ankara Hukuk Fakültesinde, a- dını ve sanını, numarasını bile, ya- zan bir genç -şükürler olsun, bir ra- hatsızlığıma ilâç değil- zihnini kur- calıyan bir mesele üzerine cevap is- tiyor. Bu genç, tohumsuz hayat ol- madığını, daha orta mektepteyken öğrenmiş, fakat, şimdi zihninde bir düşünce belirmiş : Acaba, bu kai- denin istisnası yok mudur, içerisin- de hiçbir tohum bulunmıyan bir top raktan ot biter mi, diye soruyor. Burada, bir aralık hatırlattığım ve hocasının tavsiyesi üzerine man- tık derslerini üç defa tekrar oku - duktan sonra mantıkı anlamış olan eski medrese talebesinin hikâyesini bir daha hatırlamış olsanız gerek - tir. Bu-gencin hocası olsaydım, orta mektepte okuduğu biyoloji kitabını hiç olmazsa bir kere daha kendi ken dine okumasını tavsiye ederdim. İyi bir hukukçu olmak için de, iyi bir başöliye olmak zarar vermez. O kitabı tekrar okuyup bitirince- ye kadar kendisini meraktan kur - tarmak üzere haber vereyim ki, ha- yat kanunlarında -dil kaidelerinde olduğu gibi- istisna yoktur. Zaten dil de hayatın bir işi olduğundan dil hocalarının istisna dedikleri şeylerin ıırçelıteu ııhsnı mı, yoksa ayrı ay- rı kaid pekeyi ayırdedilemez. Dunyınm ıımdıkı şırtlıı'ı altında ot b dü - şünmek bile ilme karşı iymansızlık gibi olur. Bu türlü iymansızlık insa- na öteki iymansızlıktan daha büyük zararlar verir. Kendisinin tohumsuz iği toprağa tohumlar başka topraklardan hava ile gelmiştir. Ni- tekim, bir üzüm kütüğü hiç hava a- lamıyacak surette cam içerisinde yetiştirildiği vakit o kütüklerin üzü- münden şarap çıkarmak imkânı yöok tur. Şarap mayası bile kendi kendi- ne hasıl olamaz ... Bugün cevap vermek istediğim mektupların arasında hepsinden en- teresan olan, yine Ankara'dan (A. B.) imzalı mektuptur. Bunu gönde- ren sayım zat, ilkin buradaki yazı- ların “ bir kisım mahdut kimselerin anlıyabilecekleri tarzda ve şekilde,, olmalarından dolayı onları okuduk- ça sinirlendiğini habâr veriyor. Bu zatın telâkkisi doğru olsaydı, yazı- larım için en büyük iltifat olurdu : Bir kısn-n mahdut kimselerin anlıya- bil i tarzda yazabilmek yazı â- leminde pekaz kimseye nasib olur. Öyle yazıları ancak yüksek fikirli muharrirler yazabilirler. Bu sütundaki yazıların o merte - beden pek geride bulunduğunun de- Tili, bir taraftan muharririne cevap evrmeğe yetişemiyeceği kadar mek- tup gelmesi, bir taraftan da (Ulus) nüshaları yetişmiyormuş gibi başka şehirlerde birkaç gazetenin o yazı- ları, kimseye sormadan, kendi nüs- halariyle teksir etmeleridir. Onun için bu zatın iltifatına hak kazana - madığından dolayı gerçekten müte- essirim, Bu zat, gazetede mevsim hasta- Iıklarından, vitaminlerden — bahse - dilmesini istiyor. Bunlardan daha önce haylice söz açtığım için, baş- ka okuyucular arasında bu yazıları toplıyan bazı muzipler bulunma - saydı eski yazıları tekrar ediver - mek pek kolay olurdu... Sayın zatın, bu yazıları okuduk- ça sinirlenmesine karşı tesiri hiç şüphesiz bir ilâç haber vereyim : Yazıların muharriri gibi yapmak. Ben de yazılarımı hiç okumam. İnsan eline aldığı bir gazetenin her tarafını okumağa mecbur tutu- lamaz. Vakit geçirmek için okuya - cağı kıtıpları bulunmaua, gaıete— lerde hiç sinirl eneyi kısım ilân sayfalarıdır... Malatya ve Kütahya umumi meclis toplantıları başladı ANKARA; 17. a.a. — Malatya ve Kü- tahya vilâyet umumi meclisleri toplantı- larına başlamışlardır. Umumf meclisler bir yıllık icraat rapor- larını tasvip eylemiş ve büyüklerimize kar- şı derin bağlılık hislerini izhar ederek ilk son vermişlerdir. Vichyde nazırlar meclisinin bir toplantısı Vichy; 17. a.a. — Nazırlar meclisi, dün Cenubi Amerikadaki İngiliz heyeti Vanezuelada Caracas; ı7. a.a. — (Royter) : Cenubi Amerika'yı ziyaret olan Harp sahnelerinden ensfanfaneler İngiliz kıtaları Libya'da yaptık- ları harekât esnasında italyanlar- dan mühim miktarda esir almış- lardır. Yukarıdaki resim, esir o- lan italyan yerli askerlerinin yi- yecek isteyişlerini göstermekte- dir. İngiliz kıtaları Tobruk'ta italyan bahriye askerleri de esir etmiş- lerdir. Yandaki resim de bir esir kampına sevkedilmek üzere Tob- ruk sokaklarımdan geçen italyan deniz askerlerini gösteriyor. Lord Vellington riyasetindeki İngiliz ti- caret heyeti Vanezuecla'da beş gün kalmış- tır. Bu müddet içinde heyet âzaları Vene- zuela hükümetinin misafiri lardır. İngiliz heyeti, hükümet erkânı ile ve endüstri şefleriyle birçok müzakerelerden sonra elde edilen neticelerden ve her ta- .rafta nazi Almanya'ya karşı, İngiltere'ye gösterilen ' dolayı öi yetini beyan etmiştir. Heyete, harbiye ve maliye nazırları ile Venezuela'daki İngiliz dosluk cemiyeti tarafından pek parlak ka- buller tertip edilmiştir. Vi i b cemiyeti tarafından mareşal Petain'in riyasetinde l içtimaf meselelerle işsizliğe, iptidat mad. delere ve istihsâl işlerine müteallik mese- leleri müzakere etmiş ve hükümet teşki- lâtında yapılan değişiklikleri nazarı iti - bara alarak umumi kâtipliklere âit kanun. da bazı tadilât yapılmasına karar vermiş- tir. heyet şerefine verilen öğle ziyafetinde Franko - Pölain arasındaki görüşmenin akisleri Bern, 17 a.a. — (Havas) Gazette de Lau- sanne, Montpellier görüşmelerini — bahis mevzuu ederek diyor ki: Fransa, Mareşal Petain'in şahsında yük- sek bir diplomata maliktir. Fransız - İspan- yol görüşmelerinin yapılış tarzında göster- diği meharet, bunu ispata kâfidir. Mareşa- liın general Franko ile sağlam dostluğu ve halkın tecelli eden heyecanı (Critica) muharriri söylediği nutukta demiştir ki : “İngiltere ile Venezuella'nın — idealleri birdir. Venezuela gazeteleri, İngiltere'nin zaferini samimiyetle ümit ediyorlar. ,, — Alâ. — Evet. renktedir. ile yarattığı hava, ne Fas'ta, ne diğer bir yerde herhangi bir anlaşmazlıkla karşılaş- mamak için, zamanı gelince iki memleketin kardeşçesine bir işbirliği yapabileceğini gös- — Dosya yazı masamın üzerinde kaldı,.. termektedir. ÜND abe Dü Hür Fransız kuvetleri de ka'da cereyan etmekte olan har- be geniş ölçüde iştirâk etmkte- dirler. Tebliğlerde sık sık bu ku- vetlerin elde ettikleri zaferlere rastlamak kabildir. Yandaki re- simde, Hür Fransız kuvetlerine mensup bir süvari müfrezesinin çölde ilerleyişi görülmektedir. İngiliz kuvetleri Libya'daki hare- kât esnasında mühim miktarda italyan harp malzemesi de ele ge- çirmişlerdir. Bunların sayılması- na devam olunmaktadır. Aşağı- daki resimde, Bardiya'da iğti- ( RADYO TÜRKİYE (Radyo Difüzyon Poıu!l TÜRKİYE A"”ı,.. Radyosu — Dalga uzunluğu — 1648 m. 182 Kes./120 Kw. BI.T m. 9465 Kes./20 Kw, T. A. P. 16.74 m. 15198 Kes,/40 Kw., T. A. & SALI : 18. 2. 1941 Proğram ve memleket saât Müzik : Cazbant (Pl), Konuşma : (Çiftcinin saati), giği Müzik : Çaftcinin saati - KMM Müzik : Piyano Resitali * Ştatzer, Memleket saat ayarı ve Ajans bi berleri, Müzik : Radyo Fasıl Heyetl Radyo Gazetesi, ’ Müzik : Radyo küme heyeti * sik proğram, Konuşma : ( Hukuk İlmini Y;ç Kurumu adına doçent Nihat “Umumi intihaplar karşısın' tandaşın vazifeleri,, ), l’ Müzik : Radyo Salon O (Violonist Necip Aşkın v — Lehar : Üç kadınlı adaf retinden Vals: Yaban ıuîüvM 2— Joh, Strauss : Viyana meleri (Vals), 3— Brusselmans : Felemenk d* Aşk Gölü, 4— Heuberger : Şark'da :ÜM Dans eden genç kızlar, 5— S. Rachmaninov : Pri:f, 6— Moussorgsky : Chovi Operasından dans, 7— Lehar : Cloclo Oper'd’ Potpuri. Memleket saat ayarı, Ajans HŞ leri;- Ziraat, Esham-Tahvilât: biyo - Nukut Borsası (Fiıl;w Müzik : Radyo Salon Or Proğramının devamı, 23.00 Müzik : Cazbant (Pl), .? 2425/23.30 Yarınki Proğram ve K ayallı 18.00 18.03 18.30 18.45 19.00 19.30 19-45 20.15 20.45 21.30 21.45 22.30 22.45 Kıral Alfons'un sıhaî Bern, 17 aa. — 13 üncü Alfof sıhhi vaziyeti biraz iyileşmiş V€ kıral gea>yi nisbeten iyi geçi Kıraliçe Viktoria, dün akşam odasından ayrılarak otele dönmM*? Bir sene eveline kadar sabık Alfons, yeniden İspanya tahtınâ * mak ümidini muhafaza etmll' yeni rejimin ham hareketi bllwaf kân ver . Aile j üncü Alfons için derin keder * leri teşkil eylemiştir. Yeni kıral ” zedi P-ens Don Juan 27 yaşındat” üî%&k Afri- (enova hombardımanınâ ölenler ve yaralananlar Roma; 17. aa. — (D. N. B.) : Resmi bir tebliğe göre, ıeçerll"'d giliz harp gemileri tarafından Cef yapılan bombardıman esnasında K ölmüş ve 272 kişi varalanmıştır. '&ııı.-ı_._..__.._.—— ea nam edilen iki italyan tankı gö- | gömmmmannmn BUGÜN ülüyor. Bardiya limanı da ikinci ÜY L eeei F ULUS Sınemasınd“ KA Fransızca (0) GECENİNİ RÜYASI Şiirlerle süslenen bir fantazi ' Aşktan ilham alan bir hayât manı . . . Kudretle süslenef — || süper film... Baş Rollerde : y Lesilie Howard - Bette Da”” | Olivia de Hoviland Ayrıca : # Yeni Paramont Jurnal | Seanslar : " 14.30 - 16.30 - 18.30 ve Zİ —a — Telefon: — Taınam... dedi, Şimdi yızııhanemde. Ben de bir bahane ile oradan ayrıldım. Bundan istifade edin. — Gizleneceğiniz yeri tesbit ettiniz mi ? Kabı sarı — Biliyorum. Anladım. Yazan : Maurice DEKOBRA Samih TİRYAKİOĞLU Çeviren: Dışarıya çıktı. Sybil koltuğunda oturmuş olduğu bhâlde yalnız kaldı, yerinden kımıldamadı. Yere dü - şen bir adamın, döşemenin üzerinde yuvarlanan bir şişenin gürültüsünü işitti. Genç zabitler, gece izinle- rini hayli neşe ile geçiriyor olmalı idiler. Holtzdorf biraz sonra tekrar göründü: — Madmazel Belkis, dedi. Başıma geleni gördü - nüz mu? Rennizek zil zurna sarhoş olmuş... Onu ayıltmam lâzım... Bana biraz daha müsaade edin de kapıcının odasına kadar inip adamcağızdan amonyak isteyeyim... Beni burada bekler misiniz? — Rica ederim, buyurun! sizi burada uslu uslu bekliyeceğim. Holtzdorf kapıyı kapadı. Uyumak üzere olan ar - kadaşlarını salonda bırakıp koridora geçti. Bir oda - nın kapısını yavaşça açtı ve sivil giyinmiş bir adam - la karşı karşıya geldi. Kulağına fısıldıyarak1 Taharri memuru koridorda süzüldü, yemek odasın- dan geçerek dar bir koridora daha girdi. Bu koridorun nihayetinde, üzerinde müstatil şekilde camlı bir pen- çere olan bir kapı vardı. Bu sayede de çalışma odasın- da olup bitenleri kendini göstermeden görmek kabil- di, Taharri memuru sessiz sedasız küçük bir iskemle- ye çıktı. Karanlıkta gizlenerek Sybil'i gözetlemeğe başladı. Sybil, hâlâ koltukta oturuyordu. Arkasını korido - run kapısına çevirmişti. Kımıldamıya da hiç niyeti yoktu. Ev sahibinipn vaziyeti onu düşündürüyordu : Herşeyden önce, zihni içki ile bulanmış olması lâzım- ken, mülâzım fon Holtzdorf'un bazan gayet mantıki konuştuğuna dikkat etmişti. O, Sybil'de, bir rol oy- nadığı hissini uyandırmıştı. Sarhoş bir adam umumi- yetle tayyareciliğin müukadderatiyle alâkalanmaz ve milli müdafaa sırlariyle böyle oynamaz. Acaba Holtz- dorf bu vesikaları niçin ortaya çıkarmıştı ? Aklından bu düşünceler geçerken Sybil dosyaya bakıyordu. Bu sarı zarf onu âdeta manyetize — etmiş gibiydi. Birdenbire işi anladı. Bu o kadar aşikârdı ki,: onu tecrübe edıyorlardı. Yazıhınenin üzerinde duran kâğıtlar bir “ yem ,, di. Bundan nasıl şüphel - mişti ? Holtzdorf'un ortadan kaybolmııı bır bahane- den ibaretti. Bu dosyaya dokununca tuzağa düşmüş olacaktı ! Tehlikeyi önceden sezdiği için büyük bir memnu - niyet duydu. Fakat bu memnuniyet kısa sürdü, çünkü onün yanı sıra da gayet endişe verici bir fikir, zih - ninde belirdi ! Onu tecrübe ettiklerine göre, bu Vi- yana'da kendisinden şüphe edildiğini de göstermiyor muydu ? Eğer şüphe ediliyordiyse, vazifesini ifa et- mesi büsbütün tehlikeli bir hal alıyordu. Kapunun arkasına gizlenmiş olan taharri memuru onu gözden kaybetmiyordu. Dört dakika geçmiş ol - masına rağmen, dansözün, şumenin üzerinde duran dosyayı almak için bir hareket yapmak şöyle dursun, ondan yana bakmadığını bile görerek hayret ediyordu. Birdenbire Sybil'in koltuğundan kalktığını gördü. Avın havalanacağı çalılığa dikkatle bakan, pusuya yatmış bir avcı gıbi kadının hareketlerini daha iyi takip etmek için ıyıklnrı.nın ucuna basarak yükseldi. Fakat onun masaya değil, şömineye doğrulduğunu gördü, Orada Sybil aynaya baktı ve gayet tabii bir edâ ile, yüzüne yavaş yavaş pudra sürdü. Dudakları- nın rujunu tazeledi, pudra kutusunu bileğine asılı du- ran ipek çantaya itina ile yerleştirdi ve döndü. O sı- rada da mülâzım fon Holtzdorf kapıyı açtı : — Matmazel Belkis, dedi. Sizi böyle yalnız bırak- tığımdan dolayı tekrar özür dilerim, Fakat hep kaba- hat o herifte ,«» Sybil şöminenin önünde ayakta idi. Ev ııth" sözlerini işitmemiş gibi cevap verdi 1 — Müsaadenizle size bir nasihat vereyim mi ? — Ne söyliyeceğinizi biliyorum; — dostlarımı dı*’ iyi seçmem lâzım değil mi ? — Hayır,... Daha ihtiyatlı olmanız ve dışarıyâ ?y tığınız zaman mühim kâğıtları yazıhanenizin iiî“w de bırakmamanız-lâzım. — Mühim kâğıtlar mı ? v Ve sanki unutkanlığını * birdenbire ııımııyon’“'ıı' gibi, mülâzım haykırdı : .,g'. — Evet, evet! Hakkınız var matmazel!... H MA katen affedilemiyecek bir şey! Bana ciddi şeylerİ tırlattığınız için teşekkür ederim. — O halde azizim, bunları çabuk kilit altına altf A Anlıyorsunuz ya. Askeri kâğıtlarınızın benim LİF hiçbir kıymeti yok, fakat belki daha meraklı kimseler bulunabilir ! Haydi bakayım, şimdi b”::'g telime götürün. Çok yorg ve uyl ta duracak halim yok ! skook ol f Saint-Etienne katedralının saati sabahın biı'î!ıi lıyordu. Miralay fon Pennwitz nezaretteki bür0*' dl’! hâlâ çalışıyordu. Birisi kapıya vurdu. Nöbetçi Z" ı,& lisi, mülâzım fon Holtzdorf'un geldiğini haber V Miralay : — Buyursun, dedi. M Genç tayyareci göründü. Aldığı talimat muc ü İrtani j YASK LA vazifesi hakkında tekmil haberi vermeğe geliy9' , — Sonuü yaf ğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: