ULUS (ATATÜRK'E DAİR KİTAPTAN) İNSANLIĞI | Ya Yazan : | YAKUP KADRİ KARAOSMANOĞLU Bis içind b bir otelin iy e eri salonunda... Büyük bir masa Büyük Nâsir ve Rom: Yakup Kadri Karaos. R er nu, aşağıdaki sütunlarda oku- rum olduğu İş için çin değil; Arne hem tahlil ve ik em inductişn ve yakm kabiliyı it yyiz slarımandır) son derece e kirli ve geniş görüşlü olmasından- di. Ruhu ve fikri akım dar ka- lıplar içine sok a Öle ti mek O'nun engin vicdanının kabul tmiyeceği bir adaletsizlik ve man- kul luk halini alırken, öbüründe tıksızlıktı. Onun için - kendisini nevi ve dimaği hazlar ruhlara & yakından tanıyanlar bilirler - Mus- muzlu; ürperişini verirdi. ila Kemal, hiç bir zaman bir emir damın son yıllarında, © ve cebir adamı olmamış; arkadaşla- fi ları, bana, İ ki bir i ili x ki İsâ, dinini (tıpkı Sokrat gibi) havarlerine > sof başında top: anıp Verdi- hep bir arada yemekler y hiç pislik da. mürit e başında in kâinat hakkında, Mn hakkın - da, fena ve baka halkında en derin, Misi yeniği ve bir fer. nün kevni ve külli hâdi- şıyı İarı, yarın bel ceksin!,, e şakalaşmıştır. (2) tatürk'ün sofrasından e he- pimizin ruhunda v ğında, nice ie tatlı ve e ve rici hatıralar; hayata ve insanlığa dair nice ie ar Lİ “ A aç i, ga ; Must rün EN o seferlerini, o iel rini, psi birbirinden canlı fık- slm ar bollarımı, vecizelerini zaptedip Er sem (Sok « ratın Apologyası) heri e) ları gibi bir bi idi ri LİN e, iffete, namusa, vefaya ve bunların akı fazahatlere dair muayyen fikirleri vardı. Bu bahi p ken- iie yapmak hası eni (2) Eski yunan âdetlerine göre matem siner olarak saçlar kesilir. bi, nra kendi öle. ye yirdiyan iii aa nin çirkinleşeceğine acıyor. ir Mustafa Kemal, tâ nçlik demle a hususi ii etrafındaki ded e i > disini çok içki e mi ittiham eiüleri İçe sofa ularp ae» | Yaşıyan Mustafa Kemâl min gözü önüne m Cz rn âni dudaklariyle son fâni söz celerine düşkün mü dediler? Burla- larak söylediği şu ol! vi rı halk ile uk ve halkın içinde — m söylediği şu olmuğturz yapmıya başladı. Memleketin her | | şelerine kadar, çalgı, in, dokuzu beş geçerken O, bill duran bir iğ ansi- , yarısından dımanlık ie olr “Çan. zın kekiği M4 çağlığı ie kö; Zran kırılan bir e İbi anlak deki öde dimeallr Ki emi Yi e © | gösterdiği her dakikada olduğu gi- nz eş © O| Bi Sonteşrinin onuncu günü sabah en leyin dokuzu beş geçe başlarımızı ez İ önümüze eğip sustuğumuz dakika. m | darda da O'nu duyuyoruz, O'nu işi- lim il, | diyoruz; O'nu dinliyoruz. mcelslerini andırırdı ve birinde ma- |, Geni, arasam çek sn bra bar suvai zevkler bir diyoniziyak coş - | Zanmızın kırıldığı, “ayağa y diye haykıracak son Krizi (0) Bazı kimseler vardı ki, Mus- susturulduğu, vatan rüzgârlarının tafa Kemal'i yaşa; A tara. el bile Hanı dığı zaman: konuşma tonlarında, tavur ve hare- | — Artık Türkiye'nin sesi duyul- ketleri ei e ekeni Za b lar, beni rimde daima bir ta - N enleri susturan ve sindiren © kım gül, lü ye kuklalar öniriii yap » | ölmez sesi, ebediyet Misarlarının mıştır. ötesinden de kendisini bize ve bi. tercih eylemiştir. Zaten bu usulle hatalarını, bizzat mm tasdik #ttiremediği muhaliflerini; (bun r, bir ei görmüş olsalar bile) mağ - lp telâkki etmez; onlarla dalma satını arardı illiğini görünce © ürk'te ki bu münazara ve di - u yeni göm. Kafasının rn e kri, her niyeti, her maksatı Li hususi e vuku bu- lan uzun münakaşa ve müzakere - lerden sonra tatbik sahasına çıka - rırdı. (O'nu, bilal Ağ Gok mn benzetmekten ket ndimizi ala - yacağız. > “Thöse” 5 ek iğ alma bu il K bütün büyük va Şara a ME dir ki en gisi her zile “evet!,, denilmesinden nun olmazdı. Bunun aksine 1 4 inatçı iddiacıları, ken. di düşüncesine a zıt fi- kirleri müdafaa ettirmekten hoşla - nırdı. Bir akşam, le biriyle, ir küçük devl bir şid- li münakaşasını patırlıyorum, nuşuyor, ara sıra elini masay: ruyordu. Muhatabı ise, bundan hiç müteessir görünmüyor, ilmi ydi <Eİp'o na acıyorduk. İstikbalini düşmüş sanıyorduk. bu memur bu hâ- diseden bir ka im di dildi. oldu. Zira, Atatürk, mi inatçılığına Kami bir ka - rakter mânası vermiş ok şüyu bulduğu d cuğu bir hamlede Reşit Galibi Eu, ei bay kaldırdılar, Musta, Milli Şef, Ebedi Şef'in cenazesini takip ediyor YANKILAR : & ru /etçe mâtem ettiğimiz bugü- b her dakikasında gönlümüzden izan re 5 yaşları kirpiklerimi- irebilr ve gi . Fakat kulaklarını- ağı ile bir sekiz milyon ağız, 0- mun Mesel Kelimeleri ve cümle: leri ile konuşmak: Şerefli bayrağımız gönderinden parglanarak ira sar ter ili ü, kışlalar, kilit vurul Kuğu ia 1 Ağri YAŞAMA ad Seçik ölmüştür? denildiği zaman bu ölüme inan- ryan, bu bihtana karşı ayaklanan n ilk ve en büyük türk O olmuş- . Biz, bugün onun öldüğüne bilirie? 'nografya müzesindeki *Jahtin Yi mermerine alnınızı dayayı- A e kemikten fâni Mustafa Kemerin, Hani ire orada bir a- bütün allam hü. harareti, bütün enerjisi ile ya- yor, Mezarını vatan bahçelerinden de- an giçeklerle sarıyor, ma on 5: fakat ö- hatırası ekiz m im Fânt mezar, kaazliğ yurdu in eğimde ebedi ella Büyük Atam, sınırlarını düşman gizmeletine yasak si eiğimiz vata- kucağında, her biri cümburiye- in, hüriyetim. istiklâlin, bulâsa se. sü peri yün e iş i , bazan teselli ve ümit verici bir bekişiyle nin bütün bu kul tsal emanetlerinin kaleleşmiş birer ml olan on albinde mesut vi Aylı, yıldızlı ve aa okla bayrak. Tarumızan a gölge: ve va er ardan emrinde on sekiz mlyonlak yi ordu-millet bu hazin yildönüm. topuklarını biribirine e gala selâmlıyor; unutulmaz emek- İz kahramanlıklarını anız olan Şefimizin ” Bugün mezarının üzerine yıkar. alıp götüren tabiat, birkaç ai son- ra e vi ilir. kutsal h ii) GaheEiE başını koyduğumuz andla- ülkülerimiz, ümitlerimiz var: pağrem Mustafa Kiral Ebi yaşı. İyecek andlar: ve ve raraTarimiz. Teri i bah »diverişlerinin da rivayet olunan nâgihani ikbal te- cellilerinden ne farkı vardı? O, bi- zim için yolumuz üstünde kendisi ne her vakit rastgelmemiz mümkün olan vefalı bir Hızır veya munis bir nın sergüzeştine ö b zetmemi; eyi EE yor ki,, Mus temalı, imla da da ya biz çe bal bir efsa, olmaktan Iu aşçi an ve şevketleri, azamet ve mik 7 lerini kamaştı, sanli ileriye dkp vi biz b ha- n tama « ışkırmak isteyen kaynar ruhlar - dı. Fakat İsa'nın “fârizi” ve şark mu- Fal GE “hamervah” namını Tedi kei elere bu kutsi perişan- n künhü ina, Zımız ölçülerle olmadığını bu faslın başında da söylemiştim. Hangi paikolojik tah- ğine varabilir? Varsak bile ie an» r yü benzetemeviz indürücü, göz karartıcı de- uçurumlarında O'nun ins- sanki garip timsallerini bu- luruz. Bunlar, içinde yayadığımz Hb pi kaş ii nlar; bi olmadıkları rı meçhul iğ ll sa b hasıl olun