Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ı* e lönii ü SiĞLAR KA TLAĞ, : S EREN SÜ A SN ( HAYAT VE SIHAT ) Piliç etının hikmeti Bodur tavuk her dem piliç, der- yediğinden artırır. ler. Fakat öyle piliçin eti yenil İyi bir makiyaj yapmışsa, daha zi- yade, seyredilmiye yarar. Eti yeni- lecek piliç, yumurtasından çıktığın- İnsan vücudunda gıda işlerini tan zim eden mühim bir âmil, B 2 vita- minidir. Ana ve baba, bilhassa ba- ba, bu vitaminden az yerse çocuğ danberi ancak beş hafta y o- lan piliçtir. Onun kızartması kıvır- “cık koyunun külbastısından daha Tezzetli olur. Daha genç pilicin eti fazla yumuşak ve tutkal gibi oldu- ğundan hoşa gitmezse de, beş altı haftadan sonra da, hattâ tavuk ve- ya horos olduğu zaman da gene lez- el da'o vit aüi cağı için o tohumdan doğacak çocuk ancak kız oluyor. Vitaminler bilgisi çocuğun neden kız veya oğlan oldu- ğu meselesini, bakınız, ne kadar ba- sit hale geliriyor: B 2 vitamininden az yerseniz çocuğun kız olması ih- lımılı çok. Piliç etinde de bu vita- zetle yenilir. Yalnız, iki y d sonra kart tavuk olunca artık suyu alımmaktan başka işe yaramaz. Dünyanın her tarafında piliç eti- ni pek severler. Onun gördüğü rağ- betten tavuğa da hisse düşer. İkisi de her yerde makbul tutulur. Avru- palılar da piliç etini ve tavuk etini pek sevmekle beraber onların yiye- bildikleri yumurtaların bile en taze- leri bizim Karadeniz kıyılarından .gönderilen yumurtalar olduğu için piliç eti,ıi pek seyrek görürler. O- nun en çoök yenildiği memleket bi- zimki olsa gerektir. Bazı zamanlar- da piliç koyun etinden * daha ucuz geldiğinden et lokması istiyenler o- nu tercih ederler. Daha kolay haz- medilir diye anneler çocuklarına pi- dığı için insanlar, daha çok kız çocuk yetiştirmek ü- zere piliç etine rağbet ediyorlar. Kız çocuğun insan cemiyeti için, ya- ni insan neslini devam ettirmek için, daha kıymetli olduğunu tekrar an- latmıya da, tabii lüzum göstermez- siniz... Ancak insanlar eski zamanlarda erkek çocukları tercih ettikleri hal- de, daha ziyade kız çocuk yetiştir- miye sebep olın piliç etine rağbet nereden $, diye düşünebilirsi- Âskeri bahisler: Muhtelif memleketlerde Havataarruzlarına karşı tedbirler Yunanistan'da : Bu sene Yunanistan'da ilk defa ola- rak memleketin her tarafına şamil u- müumi pasif korunma tâlimleri yapıl- mıştır. 5 temmuzda başlıyan bu denemeler- de, şimdiye kadar tatbik olunan ölçü- lerden daha ileri gidilmiş ve bilhassa halkın geniş mikyasta ilgilendirilme- si suretiyle onun yetiştirilmesi göz ö- nünde tutulmuştur. Yunan yüksekkumanda — makamı, halk için mufassal tâlimatlar neşret- miştir. Dört kısma ayrılan bu tâlimat- larda, (hava taarruzlarının nasıl ya - pıldığı, binaların nasıl korunacağı, yangına ve şahsi korunmıya dair ted- birler) den bahsedilmiştir. Tatbikatın neticeleri hakkında henüz haber alı- namamıştır. Yugoslavya'da : 'niz: tubııt insanlardan daha pek çok akıllı olduğu için piliç etine bü- yük lezzet vererek insanları o etten yemeğe sevketmiş. İnsanlar, erkek çocuk kuvetli olur, zahmete kadın- dan daha ziyade dayanır, diye er- liç yedirirler. Evde biri hasatl, ca piliç suyundan çorba içirilir, has- talığın nekahat devri gelince eti ye- dirilir... Piliç etine karşı gösterilen o bü- yük rağbet acaba neden? Beslemek bakımından piliç eti sı- kek çocukları tercih ettikleri vakit- lerde de tabiate insan neslini devam ettirmek için kız çocuklar daha lü- zumlu olduğundan... Bununla beraber, erkek çocuklar için lüzumsuz denilemiyeceği şüp- hcıızdır. Çocuğunuzun erkek olma- ğır etinden, hele koyun etinden, hiç aşağı kal Azotlu ddeler sı- sığır etinde yüzde 18, koyunda 17 olduğu halde piliç etinde 27 ye ka- dar çıkar4Yağlı maddeler de sığır- da 10, koyun etinde 11, fakat piliçte 12 dir. Vakıa, mağdenler cihetinden pi- Hiç eti haylice yavandır. En lüzum- Tu on iki mağdenden beş tanesi ek- sik oldul başka bul ları az nispette çıkar. Piliç taze bir hayvan olduğu halde, nesiçlere gençlik ışı- ğt veren manyezyom bile 94 ancak 0,006 miligram. Halbuki ineğin da bu mağdendi 0,028 miligram bulunur. Vıtıımnlef bıkımmdın dı pilıç etı pek y Bi den ıncık yüzde 50 ölçü, B2 vitamininden gene hiç, C vitaminin- den de piliç üç aylık olduğu vakit ancak yüzde 4 miligram. ü Fakat ıııhç etinin hıkmetı tım da x lesileti z Çünkü piliç eti yiyenlerin çoc:ıklırı bir oğlana karşılık iki kız oluyor. Sebebini biraz izah edeyim: Heı-keı bilir ki kıdmlırm ıııelı- y alerü işi er dı- ha yavaş gider, Bunu unutmuş ol- sanız bile kadınların erkeklerden yavr Hi KİK vdıhı az iştahla daha az yemelırî. beraber erkeklerden daha semiz olmaları, kadınların vücudu daha az gıdaya muhtaç olduğunu anlatmıya yetişir. Kadın vücudu az sarfettiğinden hem az yer, hem de sını i pastırma yer- siniz: onun sarmısağında B 2 vita- mini bulunmazsa da sığır etinde pek çoktur. Ğ, B Sovyet kılalarımanevra yapacak Moskova, 3 a.a, — Krassnaya Svjesda gazetesinin bildirdiğine göre, son zaman- larda Moskova ve garp askeri mıntakala- rında olduğu gibi, Siber ve Odesa mımnta- kalarında manevralar icra edilecektir. Kiralık bina Atatürk Bulvarı üzerinde Sarı köşk ci - varında evelce İtalya sefirinin ikamet- gâhı olan tekmil konforu havi büyük bina bütün müştemilâtiyle birlikte kiralıktır. Görmek istiyenler, içerisinde bulunan bek- Çiye icar hakkında görüşmek üzere İş Ban- kasında Hukuk Müşavirliğinde Edip Mel- tem'e müracaat. Telefon: 1372 Bugün ULUS Sinemasında 2 Film birden 14,30 - 17,30 ve 21 de Seviştiğimiz geceler - 16 ve 19 da Tabanca kanunu Gece 21 de Seviştiğimiz Geceler ve MİKİ Yugoslavya pasif korunma makamı, halkın havaya karşı korunmak için a- lacağı tedbirler hakkında gazetelerle mufassal neşriyat yapmış ve bilhassa şehir halkının seyrekleştirilmesi hak- kında dikkate şayan tavsiyelerde bu- lunmuştur, Bu hususta şu tedbirler tavsiye olunmaktadır: “Siyasi vaziyetin gerginleşmekte olduğu bir devirde şehirleri terkle köylere çekilmek faydalıdır. Hemen her şehirlinin bir köy veya bir kasa- bada akrabası bulunabileceğinden bu gibi zamanlarda akrabaların yanına gitmek, büyük Şehirlerden, demiryol boylarından ve memleket hudutların- dan uzak yerlerde yaşamak tercih o- lunur. Şehirleri terkederken birlikte alı- nacak eşya; en ehemiyetli ve lüzum- lu şeyler olmalıdır. Zira ancak bun- ların birlikte taşınması kabil olabilir. Bu eşya şunlardan ibaret olmalıdır: Yağmura mütel il palto (muş, ba), lâstik veya diğer kaba . ve daya- nıklı bir ayakkabı, battaniye veya sair bir örtü, ğgıdalı ve dayanıklı yol azı- ğı, yol parası (bü Dara el çantaların- da değil en emin iç ceplerinde taşın- mali.) » Bütün bu eşya, battaniye içine sa - rtlhı olarak arkaya bağlanabilecek tarz- da hazırlanmalı, ve her ihtimale karşi sirtta eller boş buîunmalıdır Yukarıda yazılan bu tavsiyelerin fie maksatla yapıldığına dair gazetelerde izahat yoktur. Görünüşe nazaran elle, rin serbest bulunması tavsiyesi, gâz maskesinin derhal takılabilmesini te - min maksadını gütmektedir. Pasif korunma seyyar sergisi : Bütün memlekette halka gösterilen seyyar bir pasif korunma sergisi evelâ Belgrat ve Agram'da açılmıştır. Sergi pasif korunmanın ve askeri Almanların işgali altında bulunmıyan Fransa'da Mektepler büyük merasimle açıldı Londra, 3 a.a, — Lef ajansı bildiri- t Vichy'deki amerikan muhabirleri- ne nazaran, işgal altında bulunmı - yan Fransada mekteplerin açılması büyük merasimle icra edilmiştir. Tedrisata başlamadan evel hocalar ve ilk mektep muallimleri talebeyi toplıyarak fransanın halihazır vaziye- tini işaret eden ve bütün fransızların memlü bulunmaları lâzim gelen vatan perver hissiyat hakkında nutuklar söy lemişleridir. Mareşal Petain'in rodyo ile verilen ve genç mekteplileri feda- kârlık hislerine davet eden nutkun- dan evel bir çok kimseler söz söyle - miştir. Carnot lisesinin açılış merasimin - de bulunmuş olan Nevyork Herald Tribune gazetesinin muhabiri, bir ho canın bir an gelerek şöyle haykırdı - ğinı yazıyor: “Fransanın bitmiş oldu ğuna, Fransanın ölmüş olduğuna ina- nıyor musunuz? Sesleri derin bir te - essürle dolu olan talebe, hayır.,, diye haykırıyor.., Aynı gazete, B. Pierre Laval'in | Transocean alman ajansi muhahirine yapmış olduğu ve alman radyosunun neşretmiş bulunduğu beyanatı veri - yor. B. Laval şunları söylemiştir: “— Fransa, ingilterenin, yahudile- rin ve Farmansonların tahakkümü al- tında yaşadıktan sonra, şimdi zafer- leriyle avrupanın idaresini eline a - lan almanya ile anlaşmağa çalışıyor. İki millet arasında yeni bir harp ihti- mallerini kökünden söküp atmak için Fransız-Alman barışına çalışmak ye - gâne gayemdir.,, korunmanın bütün safhalarını ve taf- silâtını. taşımaktadır. Agram'da mahalli pasif korun- ma tedbirleri : Ağgram pasif korunma komisyonu ( ki ayni zamanda pasif korunma işleri ni idare eder ) şu kısımlara ayrılmış- tir t 1 — Hava haber verme ve alârm hizmeti kısmı, 2— Hava korunmasına uygun inşaat kısmı, 3— Gıda maddelerinin temini hiz meti kısmı, 4— İtfaiye hizmeti kısmı, 5— Tahliyö ve seyrekleştirme hiz - meti kısmı, 6— Diğer teknik hizmetler ( talim ve terbiye, pasif korünma propagan - dası, zehirli gaz hizmeti ve malzeme tedariki hizmeti gibi ). Romanya'da : Bükreş belediye reisi, neşrettiği bir emirle, halkı, bodrum katlarının tah . Hiyesi ve buralardi Siğindklar yapmak- la mükellef tutmaktadır. Mayıs iptidasında Bükreş'te ışık - ları söndürme ve pasif korunma tat - bikatları yapılmıştır. Almanca “Gazsehutz ünd Lufts- chutz” mecmuasından Ameleye ucuz “ekmek fedarik edilecek İstanbul, 3 (Telefonla) — Dün vilâyette kaymakamlar, belediye iktısat müdürü ve değirmencilerin iştirâkiyle vali ve beledi- ye n.-îu me( Kırdarm nyaıeulnde bir vilâyeti haricinde büyhk şose ve yol in « şaatında çalışan ameleye mahsus olmak ji- zere ucuz bir ekmek tipi tesbit edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu karara göre Top - rak mahsulleri ofisi bu yerlerdeki amele- ye gönderilmek üzere değirmenlere ucuz buğday verecek, değirmenler de bu buğ - dayları öğüttükten sonra gene ucuz fiyatla b kal İi Pti d YAK Cebinde 39 lira çıkan dilenci İstanbul, 8 (Telefonla) — Ahmet adında 70 yaşlarında bir adam Samatyada dilenir- ken yakalanmış ve üÜzerinden 39 lira çık- mıştır. Bunun daha evel de gene dilenir- ken yakalandığı ve o zaman da 140 lirası bulunduğu anlaşılmıştır. Üçüncü sulh ce- zada muhakemeye sevkedilen Ahmet, pa- râları Kırklarelindeki oğluna götüreceğini BÖYİ ir. Şahitlerin dinl: için mu- hakeme başka güne kalmıştır. Mısır kabinesinde | değişiklik yapıldı Kahire, 3 aa. — Geçen hafta bir kabine |buhranı husule getirmek imkânlarını gös- | teren müşkülâtın başvekil tarafından ber- taraf edildiği zannedilmektedir. Bir yük - sek memurun Reuter ajansına bildirdiğine nazaran, kabinede tadilât yapılarak Sabri paşa başvekillikten maada hariciye ve da- hiliye nezaretlerini de deruhte etmiştir. Maliye nazırı, vaziyetten çok memnun bu- lundukları söylenilen Saad partisi meya - nından secilecektir. Veft partisi hariç tu- tulmaktadır. Söylendiğine nazaran, yeni kabinenin teşkilinden maksat, müşkül o- lan harp vaziyetinde azami neticeleri elde etmektir. İstanbul'a gelen Leh mülteciler: İstanbul, 8 (Telefonla) — Romanya'dan buraya gelen 1700 Polonyalı mülteci, bir Yunan vapüriyle Akdeniz'e hareket etti. Hindistan Büyük Britanya'ya font ve ham demir veriyor Simla, 3 a.a. — Haber: alındığına göre, Hindistanın ingiltereye, ayda 50,000 ton teslimat yapılamak üzere 300.000 ton font ve ham demir verme si hakkında bir itilâf husule gelmiş - tir. Ayrıca İngiliz hükümeti İrak, yakın şark, Kenya ve Ouganda'nın bugünkü çelik ihtiyacatının Hindis « tanca temin edilebileceğinden de ha- berdar edilmiştir.Bu ihtiyaçlar tatmin edildikten sonra Hindistanda bir sene için ayda 10.000 ton hakiktf çelik ve 10.000 ton da hurda demir kalacak - tır ki bunları Büyük Britanyanın em- rine vermiş bulunmaktadır, Kaloriferli kiralık apariman Bakanlıklar karşısında Karanfil soka- ğında tekmil konforu haiz Karanfil apart- manının dâaireleri kiralıktır. Her zaman görmek ve gezmek kabildir. Müracaat mahalli: İş Bankası binasında birlik iktısat şirketi. Telefon: 1091 — 3358 —i RADYO TÜRKİYE (Radyo Difüzyon Postaları) TÜRKİYE Radyosu — ANKARA (Dalga Uzunluğu ) j 1648 m. 182 Kes./120 Kw. 817 m. — 9465 Kes/ 20 Kw.T. A. 19.74 m. 15195 Kes./ 20 Kw.T. A. ÇARŞAMBA : 4/9/1940 7.30 Program, ve memleket saat ayarı 7.35 Müzik: Hafif müzik (P1.) 8.00 Ajans haberleri 8.10/8.20 Ev kadını — Yemek listesi 8.30 Müzik: Plâklarla hafif muııkı prof ramının devamı. 12.30 Program ve memleket saat ayart 12.35 Müzik: 1 — Fahri Kopuz - Eviç şarkı: (Iİ tan viran bağlıyım) 2 — —— Eviç türkü; (Şahane göl ler şahane). 8 — Lemi - Hicaz şarkı: her güzeli) 4 — Suphi Ziya - Hicaz divan (Dün gece yesile). 12.50 Ajans haberleri 13.05 Müzik: 1 — Ziya Paşa - Nişaburek semai: (Ey gül ne acap silsilei kiterin var). 2 — Ziya Paşa - Nişaburek (Bin zeban söylersin) 8 — Sel. Pınar - Ras Şarkı: (Aylâi geçiyor sen bana hâlâ ıeheekıinî 4 — Lemi - Rast şarkı: (Yok mu c$ na aşıka hiç ülfetin). 13.20/14.00 Müzik: Radyo salon orkestrf sı: 1 — Humphries: Eski zamanlar, — 2 — Moussorgsky: Bir Gözyaşı. 8 — J. Strauss: Dinamiden (Esra rengiz parça) 4 — Mascagni: Kavalleriya Rusti kana. $ — Paul Lincke: Olimpiyat oyum larında, Program ve memleket saat ayarı, J (Sevi 18.00 18.05 1840 Müzik: Cazband (P1.) Müzik: 1 — —— Suzinâk şarkı: gönül). 2 — Mustafa Nafiz - Suzinâk şarkı. (Sensiz bu sabah). 3 — Tanburi Ali Ef - Suzidil ağıf semai; (Kani yadı lebinle). 4 — -— Suzidil şarkı: (Her bir bar kışında neşe buldum) $ — Suzidil saz semaisi 6 — Kürdili hicazkâr şarkr: (Neşâ ile geçen ömrümü keder ettin). 7 — Hicazkâr şarkı: (Mestim bu ge ce). Konuşma (Dış politika hadiseleri) Müzik: Fasıl heyeti Memleket saat ayarı, ve ajans ha * berleri Müzik: Fasıl heyeti programının de- vamı. Konuşma Müzik: 1., Beethoven - 12 vımıl yon (Piyano ve viyolonsel), 2. Gabe riel Faure - Sicilienne, (Zar o! 19,15 19.30 1945 20.00 20.15 20.30 sut Cemil, Müzik: Geçit Konseri Müzik: Eğlenceli müzik (P1.) Radyo gazetesi Müzik: Riyaseticümhur (Şef: İhsan Künçer) 1 — C. Ancliffe: The Old Soldier (Marş) 2 — Ziehrer: Viyana kızları (vals) 38 — G. Pares: Secret du Maitre Cot nille (Uvertür) Massenet: Ta Navarraise (Fantezi) —— S —W. Nehl: Japon serenadı. Memleket saat ayarı, ajans haberlek ri; ziraat, esham - tahvilât, kambi « yo - nukut borsası (Fiyat). 2245 Müzik: Dans müziği (P1.) 23.25/23.80 Yarınki program ve kapanış, — 20.50 21.15 21.30 21.50 Bandosu 22.30 piya çarptı. Ağlıyarak kalktı. Başını avuçları içine aldı. Yandaki odaya geçti. Hıçkırarak, evelce masanın üstüne hazırladığı kibriti aradı. Lâmbayı yaktı. Ço- cuğunu yatağından kaptı Bağrına bastı. Yavrucuk, yede, büyük ve korkunç bir tehlikeden kurtulmuş gi- bi sevinçle karışık bir heyecan duyuyordu. Dakikalar geçtikçe kalbine bir sükünet, bir ferahlık yayılıyor- du. Şimdi, öbür odayı bir cehennem, burasını da bir cennet olarak tahayyül ediyordu. Cehennemden kur- tulup, cennete kavuşmuştu. Çocuk, bir iki defa daha |kesik, kesik hıçkırdıktan sonra gözlerini açtı. Sağ e- lini, annesinin yüzüne doğru uzattı. Küçük dudakla- rına tatlı bir tebessüm yayıldı. Gizella, geniş bir ne- fes aldı. Divana oturdu. Üstünü, başını düzeltti. Yav- rTusunu, dizlerinin üstünde sallamağa başladı. Gittik- çe yükselen bir sesle ninni söylüyordu. Sesinin yan- daki odadan, kocası tarafından duyul: istiyor- du. Vilmaoş, yatağın köşesine büzüldü. Titriyerek ku- lak kabarttı. Ne müthiş bir geceydi bu! Düşünüyor- Kısa bir zamanda hayatlarında ne büyük değişiklikler olmu;tu!.. Nerede kalmıştı o eski günler?.. Hem bu kadının aklında muhakkak bir noksanlık vardı.. Bi- raz evel masasının başına oturmuş, güzel güzel çalış- mağa hazırlanmıştı. Ona rahat vermemişti. Kulağına otürlü türlü şeyler fısıldamış, nihayet çileden çıkar- mıştı... Sonra da, çocuğunun sesini duyar duymaz, bir dişi kaplan kesilivermişti... Yumruklıyarak, ısırarak yataktan fırlamıştı... Artık, onun bir kıymeti kalma- mışti... Varsa da, yoksa da çowktu! Artık, bu şüphe götürmez bir hakikatti. Evelâ, çocuğun karnının doy- Ması, istirahatinin temin edilmesi matluptu. Eğer, S’Pnndın sonra vakit kalırsa, kendisiyle de meşgul olu- — nacaktı. Bu, feci bir şeydi! Bir insanın ömrünün so- nuüna kadar, kendi evinde, kendi yuvasında ikinci " Yazan: Mihaly FÖLDİ geçtikten sonra anlamıştı... Bir de, çocuk ailenin ba- gıdır, derler. Ne saçma, ne budalaca söz... Meğer ço- cuk, erkekle kadın arasındaki aşkı gömmeğe me- mur bir mahlükmuş... Fakat, her şey boş... Kendi ha- tâsını, kendisi çekecekti. Durmadan şikâyet etmenin bir faydası yoktu. Bu, hem kendi hem de karısının hayatını zehirlemekten, hayatlarının tadını büsbütün kaçırmaktan başka bir şeye yaramıyacaktı. İyisi mi, vaziyeti olduğu gibi kabul ederek, mesut ve memnun görünmeliydi. Yorganı başına çekti, Gözlerini yumdu. Uyumağa n çalıştı. Bu sefer de, içerden ninni sesi geliyordu. * Nasıl da keyfli keyfli söylüyordu. Adeta, oğlu ile onun aleyhine ittifak etmiş gibi idiler... Kim bilir, bu belki de bundan sonra hep böyle devam edecekti. Ana, oğul daima birleşecekler ve ona karşı cephe a- lacaklardı. Bu kadın, onu hep böyle oynatacaktı. Bu ikinci çocuk hakkındaki nazariyeler de, ihtimal ki; bir masaldan” ibaretti. Yoksa, bir defa kendilerini kaybetmekle hemen çöcuk olur müydu!?... Çocük uyudu. Gzella, yavaşçacık onu yatağına ya- tırdı. Geceliğinin, parçalanmış bir hale geldiğinin şimdi farkına vardı. Bu adam bayağı kudurmuştu. Odadan çıkarken sırtına yumruk bile atmıştı.. Şimd de hiç sesi çıkmadan yatıyordu. O da bir çocuktu Ona da bakmak, onun da arzularını yerine getirmek Tâzımdı. Türkçeye çeviren: F. ZAHİR TÖRÜMKÜNEY ki odaya, kocasının yanına geçti. XIX Maria'nın Paris'ten mektubu geldi. Vaftiz merasimi- nin tehirini istiyordu. Çocuğun vaftiz anası kendisi o- lacağını yazıyordu. Büyük bir paket de göndermişti. Paketin içinden, gayet şık bebek eşyaları, Gizella'ya ipekli, dantelli gecelikler, Vilmoş'a da çok zarif kıra- vatlar çıktı. Vilmoş, kaşlarını çatarak sordu : — Onun vaftiz anası olmasını sen mi istedin ? —Evet,.. — Annemin bu işe pek mı l etmiyorum. — Neden ? — Sebebini, herhalde sen benden daha iyi biliyorsun. Bu mesele aralarında müthiş bir münakaşaya yol aç. tı. Gizella, Vilmoş'un, işine geldiği yerde annesinin arzularına göre hareket etmeğe kalkıştığını, işine gel- mediği takdirde annesi tarafından verileri en kıymetli nasihatlara bile kulak asmadığını, nitekim., hâlâ üniver siteye devama başlamadığını, tahsilin, insanın diğer iş- lerine mani olamıyacağını, üniversitsdeki derslerini ta- <ip etmekle beraber, pek âlâ piyeslerini, şiirlerini dr yazabileceğini söyledi. Vilmoş, derhal mukabil taarrı 7a geçti. O da; Gizella'nın, elân vazifesinden istifa e"- memiş olduğunu, inin, onun çal şiddetle S1 ö $ B halef *emğmıwdıahıgıı,i;hıymmuuı rı'v" mamak hususunda bu derece israr göstermesinin sebep- siz bulunmadığını, bu halin haklı olarak şüphe doğur- duğunu ve kafasında gizli projeler tasarladığının açık bir delili bulunduğunu, bütün ricalara rağmen bugüne kadar çocuğu dedesine götürmediğini yüzüne çarptı, Nihayet anlaştılar. Herkes üstüne düşen vazifeyi yapa- caktı. Vilmoş, derhal giyindi, üniversiteye gitti. Gi « zella, çocuğu Loşansilere götürdü. Madam Loşansi, torununu görünce çok sevindi. Ri» casını yerine getirdiğinden dolayı gelinine teşekkür etti. Sonra biraz mahcup bir tavırla : — Kızım, dedi. Sen, çocuğu bırak ... İki saat sonra gelir alımn .. İstersen, içeride benlm odımdı otur bekle. inle karşılaş iyorum. Belki; kalbini kıracak birşey söyler... — Ben, iki saat sonra gelirim, efendim. ğ Sokağa çıktı. Niyeti bu iki saatı matbaada geçirmek- ti. Hava çok güzeldi. Yavaş, yavaş yürümeğe karar ver, di. Yolda düşünüyordu. Kayin validesi çok iyi kalpli bir kadındı. Hiç şüphesiz ki; onların iyiliği için çalışıe yordu. Fakat, ne de olsa, işin çirkin tarafları çoktu. Gelinleri olduğu halde, onu hâlâ kendileriyle müsavi bir insan olarak kabul etmek istemiyorlardı. Bir hiz » metçi gibi koltuğundan çocuğunu alıp kendisini kapı dışarı ediyorlardı. Vilmoş, kibar ve zengin bir ailenin kıziyle, ayni şerait altında evlenmiş olsaydı, ona da bu tarzda müamele yapabilirler miydi ? Buna imkân yok tu. O halde, kendisinin bütün kusuru fakır bir ;damın. bir apartman kapıcısının kızı olmaktı ! Fakat, kocası- nın ailesiyle aralarındaki bu anormal vaziyet ne vakta kadar deyam edecekti ? Basit bir ailenin kizı olmak « tan mütevellit alnına vurulan kara damgayı hayaqmıı sonuna kadar taşıyacak mıydı ? Bu vaziyet karşısında bir de işinden çıkıp, tammılye "nlara muhtaç bir hale gelmesi doğru olur muydu ? Odadan içeri girdiği zaman hayretle durdu. Masa , sında bir başka adam oturuyordu. Karol Ravberg, ev - rakların arasına gdmülmü; hararetle çalışıyordu, Pat« ronun, oğluyle bınıımı olmasına sevindi, Fakat, kalbi —. Zi v a c HÜDA L sir aa Çalanlar: Ulvi Cemal Erkin ve Me “