23 Ağustos 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

W*’ TETTETR TTT , EVTEE ısa e AA ; 23.8- 1939 D aP ŞTT ÇATT ULUS —rRR YAY [ HAYAT VE SUHRAT ) On yedi kilometre yüksekte... Bizim rahmetli Namık Kemal'in: Yüksel ki yerin bu yer değildir, Dünyaya geliş hüner değildir... Nasıhatını şimdiye kadar en iyi tutanlar tayyareler ve balonlar ol- lerin de gösterdikleri dirayeti u- h lâ d. AT SN dirayeti olmasaydı balonlar dört bin metreden yükseğe çıkamazlar- dı. Çünkü bir insanın normal halde, havanın az tazyikine ve az oksije- li|nine tah ül edebileceği yük- müuştur, gibi görünüyor. Dü balonlar ve tayyareler yeni icat e- dildikleri zaman pek de yüksek ol- seklik ancak o kadardır. Ondan da- ha yüksek yerlere çıkabilmek he - mıyan dağların y ç — hattâ İstanbul'da olduğu gibi apar- tımanların pervazlarına — çarp- tıkları halde 1909 de 450 metreye, 1913 te 6000 metreye, 1920 de 10.000, 1930 da 13.000 metreye Yyükselmişlerdi. Her tarafı hk lerin tazyik altında oksijen te- neffüs ettirmek usulü sayesinde te- min olunmuştur. Baloncu böyle tazyik altında ok- İktisadi meseleler Alman Ekonomisine ve ticaret anlaşmalarınâ hakim olan makanizma lman ekohomisi diğer millet- ler ekonomisine uymamakta ve daimi bir inkilâp geçirmektedir. sijen teneffüs etmeden yükselmek isterse, dört nihayet dört buçuk ki- “urette kapalı bir balonun çıkabil- diği, şimdiki halde en son yüksek- on yedi bin metredir... Vakıa bundan önce 33.000 metreye kadar yükselmiş olanlar varsa da, çıktık- ları yerden sağ olarak dönemedik- lerinden onların kırmış oldukları rekor hesaba katılamaz. e yül liğe varınca ilkin bütün sinirlerine bir gevşeklik ge- lir. Altı kilometre ile sekiz kilomet- re arasında yükseklikte adalelerine kulunçlar girer. Bu da tehlikenin pek yakın olduğuna işarettir... Se- kiz kilometreden daha yüksekteki Bu ek beynel ilel rası bir istilâ ekonomisi olmasında- dir. Almanya serbest bir alış vetiş- ten ziyade kendi hayat sahasına da- hil olduğunu farzettiği memleketler- de bir mübadele inhisarı tesis etmek üzeredir. Bu vaziyet karşısında al- man emperyalizminin Balkan ve Tu- na memleketlerinin diğer milletlerle olan betlerini gevşetmeğe ve az tazyika muadil hava tazyikı al- tında tutulan tecrübe hayvanları Yer yüzünde on yedi kil e| bütün Aadalelerinin felce tutulma- yol gitmek pek kolay bir işse de| sından telef olurlar. |“gök yüzünde o kadar yükselebil Bündan dolayı hayada yüksel: mek pek büyük bir marifettir. Çün- kü insan gök yüzünde yükseldikçe bir kere havanın sıcaklığı azalır. On kilometre " yüksekteki havanın sıcaklığı sıfırın altında 66 dereceye iner. Vakıa elli kilometre yüksek - likten sonra sıfırın üstünde yüz de- receye kadar çıkacağına dair bir rivayet varsa da yer yüzünden o kadar çok ayrılanlar henüz bulun- madığından o rivayete isterseniz i- nanırsınız. Şimdiki halde yüksele - bilmek için düşünülecek şey soğuk- tur, Sonra da insan havada yüksel - dikçe havadaki elektrik artar. Fa- kat bunün tesiri henüz iyice tetkik edilemediğinden — şimdilik bunun hakkında bir şey denil mek istiyen baloncu hiç aralıksız oksijen teneffüs etmeğe mecbur- dur. Fakat oksijen cihazı bozulur yahut balon herhangi bir sebeple delinir de baloncu paraşütle inme - ğe mecbur olursa?... Balondaki i- lim adamı için, yer yüzünde kalan- lara uzun ömür denilemiyeceğin- den şimdi hekimler buna çare arı- yorlar. Baloncu paraşütle birkaç saniye içinde dört bin metreye kadar iner- se bu kadar zaman dayanabilir. Halbuki paraşütün hiç ârızasız a- çıldığı farzolunduktan sonra, gök yüzünde bin metre inebilmek için 4 dakika ve 20 saniye lâzımdır. Ka- Zaten hararetin azalması ve e - 'l—'_' ’-ı | * daki taz- yik ile oksijen nisbetinin azalması yanında pek ehemiyetsiz kalır. Yükseklikte düşünülecek en mü- zanın dokuz bin metre yüksekte başa geldiğini farzederseniz dört bin metreye kadar inmek için 17 dakika lâzım demektir. Zavallı ba- loncu'ç beri; İAborat daki bu- akdettikleri ticaret #emuahedelerinin kıiymetini hiçe indirmeğe yavaş ya- vaş muvaffak olduğunu anlamamak imkânı var mıdır? Alman emperyalizmini ancak ik- tisadi sahadan yürüyerek yenmek kabil olacaktır. Binaenaleyh her şeyden evel iktisadi tedbirler almak zarureti vardır. Alman iktısadi istilâsının içyüzü leri bir sanayi memleketi o- lan Almanya iktisadi buh - ranlardan çabuk müteessir olmak- ta, fakat umumi harpten evel 25 milyar marka yükselen altın ihti- yat ve döviz mevcutları sayesinde bu buhranları kolayca atlatmakta i- di. Harp ve harbı takip eden sene- lerde bu ihtiyatlar ve ecnebi matlu- batı azaldığından buhranlardan git- tikçe daha fazla mütecessir olmağa başladı. 1929 buhranindan nasıl çıkılabi- leceği düşünülürken Dr. Şaht'ın kafasında yer alan fakat mareşal Göring'in bilâhare benimsediği ve bütün teferruatiyle tatbika girişti- him mesele budur. Beş kilometr. Yüksekte havanın tazyikı yarı yarı- ya iner. On beş kilometre yükseğe varımca da sekizde birine... Bu ka- Y a de insan yaşıya- Onun için, balonların on yedi ki- lometreye kadar çıkmakta göster - dikleri marifette onların içerilerin- de yükselen ilim adamlarının him- meti ve ti bulunduğu şüphe- tecrübelerin âkıbetine uğ ş lunur.... Bu işin ne kadar heyecan vere - cek bir mesele olduğunu takdir e- dersiniz. Hekimliğin buna 'dı bir ö bi zi üK Tp z z A Yö melidir. Ancak, görüyorsunuz, dünyada her şey biribirine bağlıdır: balonla yükselmek istiyenlerin emniyeti de siz olmakla beraber bu işte hekim- G. A, İngiltere'de gizli bir radyo merkezi Londra, 22 a.a. — Sulhçu mesajlar neşrederek ingiliz milletini Danzig için harp etmemeğe dâvet eden gizli bir radyo istasşyonu polis tarafından aranmaktadır. Evelki gece bu istasyonun neşri - yatı bir saat sürmüştür. Bu istasyo- nun yer değiştirerek İngilterenin muhtelif noktalarından neşriyat yap- tığı söylenmektedir. Yunanistan'da iki sınıf yedek subay fâlim için çağırılıyor Atina, 22 aa. — Harbiye nezareti - nin bir tebliğine göre, ihtiyat subay- ları & hükümleri ibi 935 ve 1936 senelerine ait ve bütün sınıf- lara mensup ihtiyat subay ve küçük subayları bir tâlim devresi için çağrıl- mıtşır. Bunlar, 26 ağustosta şubelere müracaat edeceklerdir. y Bu dâvetten, yalnız müracaat tari- | hinde yabancı memleketlerde bulunan lar ile muvazzaf ordudan tekaüde sev- kedilmiş ve yahut istifa etmiş olanlar müstesnadir. KÜÇÜK DIŞ HABERLER X Londra — İlford'da çıkan şid - detli bir fırtınada düşen bir yıldı - rımdan üç kişi ölmüş, 12 kişi yaralan mıştır. X Bükreş — Kıral bu sabah B. Ga fenko'yu kabul ederek kendisiyle u - zun müddet konuşmuştur. X Zürih — Emin bir menbadan öğ- renildiğine göre, Zürihli meşhur öpe ratör profesör Sanerbruch prens de Piemont'u ameliyat yapmak üzere hu- susi bir tayyare ile Romaya hareket etmitşir. X Roma — Almnğı maliye nazırı von Rosick buraya gelmiştir. X Martins Creck (Pensylvania) — Eski muvakkat Tus hükümetinin şe - fi Kerensky burada Avusturalyalı La- dy Tritton ile evlenmiştir. Kerensky 58, refikası 33 yaşındadır. X Vaşington — Şanghay'a 11 ta - banca 600 mermi ihraç etmeğe teşeb - büs eden iki japon Los Angles'deki Amerikan memurları tarafından tev - kif edilmişlerdir. BUGÜN ULUS Sinemasında 2 film birden 1 — Paris eğleniyor (Lusien Baroux - Danielle Parola) 2 — Kalpazanlar (Carol Hughes - James Nevil) Seans saatleri: 2,30 - 3,45 - 5,15 -6,30 Gece saat 9 da Paris eğleniyor Yurd Yavrularına : Kış yaklaşıyor. Yoksul kardeş- lerinizi kışm soğuktan, hasta olmaktan kurtarmak için eski elbise, ayakkabı, çamaşırları - nızı bu gibi yavrulara verilmek üzere Çocuk Esirgeme Kuru - muna vermenizi kurum say - gılarla diler . İzmir Enternasyonal Fuarını ziyaret ediniz 20 Ağustos — 20 Eylül 1939 ği aşağıdaki satırlarda kısaca iza- misine bugünkü yeni veçhesini ver- miştir. Altin stoklarına ve döviz mevcut- Yame a sakip stacdan huhranları ge- çiştirmek ve beynelmilel mübade- Fransızca Vu mecmuası bundan bir müddet evel, alman ekonomi sisteminin ve alman ticaret anlaşma- larına hâkim olan zihniye- tin mekanizmasını — göste- ren çok dikkate değer bir makale neşretmiştir. Bu makale almanların ticaret muahedelerinde nasıl “e- konomik tâbiiyet” kurmak maksadiyle hareket ettik- lerini izah — etmektedir. Muharrir bu yazısında al- man emperyalizmine karşı koymak için İngiltere ve Fransa gibi demokratik devletlerinin takip etmele- ri Jâzım gelen siyaseti de anlatıyor. Makalenin mü- him kısımlarını bu sütun- larda okuyacaksınız. ha çalışılan siyaset alman ekono - — etmek imkânı kalmadığı aşikârdır. Almanya markının milli paralara nazaran yüksek tutulan kıymeti ha- kiki bir diktatür vasıtası olmakta- dır. Almanya'nın ithal ettiği mad- deler diğer piyasalara nazaran da- ha iyi fiyatltar vermekte olduğu zehabı hasıl olmakta ise de hakika- tı halde Dinar, Ley, Leva, Drahmi Türk lirası ifadesiyle yüksek görü- nen bu fiyatlardan daha büyük bir nispette yüksek tutulmuş olan RM. kurları nazarı itibare alınınca vazi- yetin bu memleketler lehinde olma- diği anlaşılmaktadır. Öyle ki Tuna ve Balkan memleketlerinin bloke marklarla mübayaa ettiği mallardan bir çoğu Almanya tarafından daha önce serbest piyasadan satın alı - nan mallar olması gibi garibelere te- sadüf edilmektedir. Meselâ Yugos- lavların Almanya'dan Brezilya kah- vesi satın alması gibi. Ourulüyor Ki Almanya kendi ha- yat giren lede hâkim bir rol oy bilmek i- çin ham madde yetiştiren memle- ketlerle Almanya arasında parasız bir mübadele sistemi kurmak lâzım geliyordu. Bu sistem kliring siste- mi idi. Alman hükümeti kliring sis- temini serbest ekonomide olduğu gibi basit bir şekilde tatbik etmek- le kalmıyarak kliring mukavelesi akdettiği memleketlerin parasiyle alman parası arasında Almanya le- hine olan sabit bir kambiyo kuru te- min etmekten geri kalmadı. Bu mecburi kambiyo kurlarını suni fi- yatlar takip etti, O suretle ki Al- N l pa- rası üzerinde sıkı bir kontrol tesis etmektedir. İktısadi tâbiiyet Almanya ile Romanya arasında aktedilen ticaret muahedesinden sonra artık Romanya'nın tamamen kendi ihtiyariyle hareket edemiye- ceği aşikârdır. Bu muahede Alman- ya'nın kendi hayat sahasına giren diğer milletlere de kabul ettirmeğe uğraşacağı iktisadi — müstemleke hedeleri tipidir. Bu heded başlıca üç mühim nokta nazarı dik- kati celbed manya Tuna ve Balkan lek leri mahsulâtına dünya piyasasın - dan yüksek fiyatlar vermek sure- tiyle hâkim oldu. Tuna ve Balkan memleketleri pa- ralariyle mark arasındaki değişmez münasebet ve suni fiyatlar siyaseti mezkür memleketleri bir daha av- det edememek üzere dünya piyasa- sından ayırmağa kifayet etti. Milli paralar ile mark arasındaki değiş- mez münasebet markın hâkim oldu- ğu beynelmilel bir para bloku tesis etmiş ve suni yüksek fiyatlar siya- seti de bu memleketlerde dahili fi- yatlar ve geçinme seviyesini yük - seltmiştir. Almanya'nın bütün ma- nevrası Tuna ve Balkan memleket- lerini, dünya ekonomisinden ayır- mak suretiyle, kati bir şekilde ken- di iktisadiyatına bağlamak siyase - tinde tecelli etmiştir. d Ticari şeytanlık Tuna ve Balkan memleketleri arzu ettikleri maldan ziyade A.lmanya'nın kendilerine verebildi- ği ve vermek istediği malları satın, almak zaruretinde kalmaktadır. Me- selâ Yunanistan'ın şeker ihtiyacını karşılayamadığı bir sırada nerede kullanacağını bilmediği radyolar - dan külliyetli miktarda mübayaa « yapmak zaruretinde kalması, Maca- ristan ve Romanya'nın yeni teşek- kül etmekte olan sanayiine yaraya- cak ham madde aradığı bir sırada bloke marklarla Almanya'dan an - cak mamül maddeler bulabilmesi gibi. Bundan maada Almanya ken- dilerine evsaf itibariyle de istediği şartları kabul ettirmektedir. Nite- kim Yugoslavya Almanya'dan aldı- Bi makinelerden katiyen memnun kalmadığı gibi Y 'ın almış olduğu harp malzemesinin de başka ve yeni Jurnal K ç ) ltlnfl satılması, düşünülmekte: edir. oriki oki I_— Hayat sahasına giren memle- ketin bütün zirai ve iktisadi faaliye- tine alman iktisadiyatını itmam eden istihsali temin edecek bir istikamet verilmesi; 2 — İstihsalde serbest milletlerin serbest sermayesi yerine alman ser- maye ve üsüllerinin ikame edilme- si; 3 — Memleket içinde kontrolsüz .bir alman faaliyetine imkân verecek “Zone Franche” serbest mıntakalar tesisi. Görülüyor ki, Polonya, Tuna ve Balkan memleketleri Almanya'ya o- lan ticaretlerini azaltmağa muvaf- fak olmadıkça bu iktisadi tabiiyet- ten kürtulmak imkânı yoktur. Alman plânına karşı koymak ı ngiltere ve Fransa almanla- rın şarka ve cenubu şarkiye dcğr_u yayılmak siyasetine alti ay- lik ticaret muahedeleri yapmak su- Tetiyle mani olmağa çalışmakta, fa- kat bu muahedelerden pek ehemi - yetsiz neticeler elde edilmektedir. İngiltere 1938 senesi son aylarında Romanya ihracatında Almanya'dan daha önde bir mevki almağa muvaf- fak olmuş Almanya ise Bükreş ile son iktisadi hedeyi ak k ğini izaha ihtiyaç var mıdır? Tuna ve Balkan memleketlerini alman iktisadi boyunduruğundan kuratrmak için bu memleketlerin serbest döviz tedarik edebilmeleri- ne yardım etmemiz lâzım gelecek, bu da ilerde ödenmiyecek istikraz- ları tezyit etmekten ziyade kendile- rinden büyük mikyasta mübayaalar yapmakla kabil olacaktır. Nitekim yeni mukaveleler mucibince Fran- sa'nın bu sene Romanya'dan fazla miktarda petrol ve Yugoslavya'dan da mısır almağı ve İngiltere de mü- şabih mukavelelerle mezkür memle- ketlerden gittikçe daha fazla itha- lât yapmağı taahhüt etmişlerdir. Yalnız bu kabil muahede veya mu- kavelelerin gayeye erişmek için gayri kâfi olduğu artık aşikârdır. İngiltere, Fransa, Amerika birleşik devletleri ve müstemlekelerinin Tu- na ve Balkan memleketleri dış tica- retinde hiç değilse Almanya'nın mevkiine yetişebilmelerini temin etmek lâzımdır. Bu iş mezkür üç demokrat için a- navatan ve müstemlekeleri ticare - tinin 95 1 ini bile aşmıyacak hafif bir gayret ifade eder. Üç demokrasinin âtisi mevzuuba- his olan bir zamanda böyle küçük bir gayretin yapılamıyacağını iddia etmek gülünç olur. Bu fikre itiraz edecek olanlar Tuna ve Balkan memleketleri ihracatının başlıca zi- rai maddelerden terekküp ettiği ve bi leyh bu leketler ihraca- tının teşviki fransız ve amerikan çiftçisinin menfaatleri aleyhine ola- cağını söyliyebilirlerse de varılmak istenilen gaye göz önünde bulundu- 1 küçük fedakârlıkların ehe- miyeti büsbütün azalmaktadır. Bu husus için şu yolda bir mekanizma teklif edilebilir: Gerek üç demokraside ayrı ayrı ve gerekse müşterek bir idare altın- da Tuna ve Balkan mahsullerini sa- tın alacak ofisler tesis edilecektir. Bu ofisler ticari mahiyet arzetmi - yecekler bilâkis demokrasilerin te- dafüt politikalarının organı mesa- besinde resmi teşekküller olatak- lardır. Bu ofislerin mübayaa ede - cekleri ham maddeler rahatca plâse edilebilirse de gıda maddelerini bu- günkü cihan piyasası fiyatlarına gö- re, zarar etmeden elden çıkarmak mevzuubahis değildir. Ofislerin gı- da maddeleri mübayaa ve satışın - dan yapacakları zararlar ticaret ve sanayi nezaretlerinden ziyade milli müdafaa ve hariciye nezaretleri bütçelerinden karşılanacaktır. Kendilerine para ikraz ettiğimiz memleketlerin borçlarını her za- man tesviye etmedikleri düşünülün- ce teklif edilen şeklin neticede da- ha ucuz geleceği tabifdir. Bu surte- le: Alman sistemine bağlanmış olan leketlerin dünya piy d geçen beynelmilel dövizler tedarik edebilmelerini temin ederek Alman- ya'dan çevrilmelerini teshil ve iktı- sadi-siyasi ilhaklar yapmak suretiy- le evelce kabul etmiş olduğu otar- şi politikasını yarıda bırakan biz- zat Almanya'yı da ayrılmış olduğu cihan piyasasına müracaata icbar etmek kabil olacaktır. Küçük Avrupa milletlerini alman pençesinden kurtarmak maksadiyle tavsiye ettiğimiz bu tedbirler vak- tinde alınmadığı takdirde bu millet- lerin kati bir şekilde antidemokra- tik cepheye geçmelerine mümanaat edilemiyecektir. ; Küçük devletlerin sanayileş- mesine yardım etmelidir lmanların cenup ve cenubu şarki Avrupa'sındaki iktisa- surteiyle buna mukabele etmiştir. Fransa ile İngiltere Yugoslavya - dan daha fazla zirat mahsul alabil- mek maksadiyle bir muahede aktet- mişler, buna mukabil Almanya ye- ni bir alman - yugoslav ticaret mu- ahedesi aktetmek üzere müzakere - lere girişmiştir. Görülüyor ki Ber- lin'in hareketleri demokrat millet- — ğer milletlerle olan mübadelel di müdahalelerine mukabil yalnız ticari bir rekabet yapmak kifayet etmez, Almanya'nın gayesi, bu mem- leketlerin sadece dış ticaretlerini kendi inhisarına almak suretiyle di- kurmuştur. Bu teşkilâtta ötedenberi İstanbul'a ikinci hava faarruzu İstanbul, 22 (Telefonla) — İstan- bul bugünlerde ciddi bir hava taarru- zu tehlikesi beklemektedir. Trakyada manevra yapan hava kuvetlerimiz dün işlerini bitirmişler ve bugünü is- tirahatle geçirmişlerdir. Yarın sabah İstanbula bir hava taarruzu daha yap- maları ihtimali vardır. Bu münasebetle bütün pasif ko- runma ekipleri seferber bir halde bu- lunmaktadırlar. Bunlar yarın erken- den vazifeleri başına giderek verile- cek alârm işaretini bekliyeceklerdir. Hutğy'dq vakıflar teşkilâtı Antakyadan haber aldığımıza gö - re, vakıflar umum müdürü B. Fahri Kiper bir hafta Hatayda vakıf işle - riyle meşgul olmuş ve yeni teşkilâtı 'Hatayda vakıf işlerinde çalışanlar da liyakatlerine göre yer almışlardır. Umum müdür şimdiye kadar ih - male uğramış ve bakımsız kalmış va- kıf müesseselerini tesbit ettirmekte - dir. Bu tesbitten sonra yapılacak pro- grama göre imar hareketine geçilecek tir. Vakıflar umum müdürü B. Fahri Kiper Ankaraya uğrıyarak İzmire gi- decek ve fuardaki vakıflar pavyonu - ve mahalli bazı vakıf işleriyle meşgul olacaktır. a Tırhan Akdenize ilk seferini yapıyor İstanbul, 22 (Telefonla) — Alman- ya'dan yeni gelen Tırhan vapuru bu- gün Akdenize ilk seferini yapmış ve Mersine hareket etmiştir. Tırhan dö- nüşte Kıbrıs'a uğrıyarak İzmir fuarı- na gelmek istiyen kıbrıslıları İzmire getirecek ve dönüş seferinde de götü- recektir. Tırhan'ın bu seferi yalnız bir defaya mahsus olacaktır. İncir ve üzüm piyasaları açılıyor İzmir, 22 (Telefonla) — İncir piya- sası yarın sabah Ticaret Vekilimizin huzuriyle açılacaktır. Yarından sonra da üzüm piyasasının açılma töreni yapılacaktır. k > Yunanistan'da bir yanar dağ faol'ıyeâe Atina, 22 a.a. — Santören yanar dağı adasının etrafında birkaç gün - denberi devam eden volkanik hâdise- ler ziyadeleşmiştir. Bu ada üzerindeki “Küçük Aya- Yorgi limanında hararet derecesi 56 ya çıkmıştır. Limanın sağ tarafındaki rıhtım, su altında kaybolmuştur. Kra- terin etrafındaki çöküntüler de devam ediyor. Ankara Borsası 22 Ağustos 1939 Fiyatları ÇEKLER Açılış F. Kapanış F. Londra 5.93 5.93 Nevyork 126.675 — 126.675 Paris 3.355 3.355 Milâno 6.6625 — 6.6625 Cenevre 28.6225 — 28.6225 Amsterdam — 67.80 67.80 Berlin 50.815 50.815 Brüksel 21.5175 — 21.5175 Atina 10825 — 1.0825 Sofya 1.56 1.56 Prag 4.3425 — 4.3425 Madrid 14035 — 14.035 Varşova 23.7875 — 23.7875 Budapeşte 24.455 24455 Bükreş 0.905 0.905 Belgrad 2.8925 — 2.8925 Yokahama 62 62 Stokholm 30.5725 — 30.5725 Moskova 23.9025 — 23.9025 ESHAM VE TAHVİLAT Sivas — Erzurum ortadan kaldırmak olmayıp ayni zamanda her türlü servetlerinin iş- istlmenni de t iandiat lerin münferit teşebbüslerini daima akim bıraktırmaktadır. Kredi politikası yanlış bir poli- tikadır. Mallarını satın alamıyaca - ğımız milletlere kredi açmak bun- ları Boyuna borçlandırmağa ve ala- caklılarından zamanla soğutmağa sevkeden ve hiç bir muvaffakiyet tm bi inhisar ettirmektir. Almanya bu la leketlerin hiç sanayileşmemesini ve tamamen toprağa merbut bırakılmasını ve ya- hutda daima alman piyasasının en i- yi alıcısı olarak kalmasına imkân verecek cüzi şekilde sanayileşmesi- ni terviç etmektedir. Halbuki bu Hattı İs. II. 20.05 - 20.05 Cümhuriyet Merkez k 108.25 108.25 ( Peşin ) retiyle iktisadi istiklâllerine ve bin- netice kati bir şekilde siyasi istik- lâllerine sahip olmaktır. Tuna ve Balkan memleketleri halkının geçinme seviyesini yüksel- tecek, bu memleketlerin iktisadi re- fah ve istiklâl ve binnetice siyası istiklâllerini temin edecek olan sa-

Bu sayıdan diğer sayfalar: