17 Şubat 1939 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— ULUS 17 -2 - 1939 İnsan ve küllür : Sanat Cebeci'deki sanat mektebinde, havası nak münasebetler, iltisaklar ve insi- devlet, yarınki tiyatro ve oper sanatkârlarını yetiştiriyor. Bunların nasıl ve şimdiye kadar ne nispette yetiştirildiğini bir fırsatla görmüş olduk. Önce ikinci sınıfın tiyatro dersine girdik, Hoca, talebesine Göthe'nin “Egmont” piyesi hakkında izahat weriyordu. Talebeye suali şu idi: — Orta çağı modern çağdan, sizce ne ayırır? Talebenin cevabı: ol- lar neticesinde, “roller” belire- biliyor ve biribirine karşı ayrıldıktan sonra biribiriyle “sahne” yi yaratı- yordu. di. Hakiki “tiyatro,, idi, Asaleti'ni temsil ve ispat eden “tiyatro” idi. Gördüğümüzden gurur duyduk. Bu kadarını kim bilir ne büyük emek- lerle meydana getirenlere karşı min- net duyduk. Milletimizin bu sahada- ki istidadından dolayı da, yarm'a o- — Skolastiğin tasfiye edilmiş ması. Sual : — Bunu yapan nedir? — Rönesans Ve hoca Egmont'un yaşadığı de- wir hakkında şu sözleri söyledi: — Egmont, bir milli kurtuluş kah- ramanıdır. O sıralarda Felemenk, is- panyol istilâsı altında idi. İspanya i- se, kudretinin en hudutsuz, en ta- mam devresini yaşıyordu. Değil mi? Hangi güne kadar? Cevap:i — İngiltere ile çarpışıp mağlüp ol- duğu güne kadar. Böyle, bu türlü izahatla devam e- den “Egmont” piyesinin tahlili bit- ti ve talebe “Romeo ve Jülyet” in son perdesinden bir parçayı oynamı- ya hazırlandı. Az sonra, piyes kadar muntazam lan gü arttı. , Çıktık, büyük konser salonuna girdik. Necil Kâzım'ın bir çifte telli- sini 70 kişilik orkestra prova etmek- le meşguldü.Burada, henüz cümleler üzerinde çalışılıyordu. Maestro, ay- nı cümlenin içine, orkestranın kâh şu kâs bu kısmını sokmıya çalısıyor - du. Kulağı çalınanda, hafızası çalm- miş olanda, gözleri notgdaki deruni hususiyette; dörde, beşe, sekize böl- düğü orkestrayı, az sonra bir tek cümlede lâzım geldiği gibi bir tek âlet halinde toplıyacağından emin kdi, Buradan da çıktık. Şan derslerini dinliyecektik. Merdiveni çıkarken daha, sesler geliyordu. Dissipline ge- tirilen taze, âsi, coşkun sesler. Ara- larında çiyleri, biraz daha pişmişle- ri, olguna yakın olanları vardı. Bir odaya girdik. Hoca piyano- bir prova karşısında duk. #“jest” ve “mimik” iyi idi. Fakat söz” kusurlu idi. Çünkü hocanın te- siri haricinde kalryordu. Kusurlu de- dikse, sakm bir Manakyan hitabet ve belâgati yapıldı sanmayınız. De- ğil, hattâ cümle halinde, hiç de fena sayılamazdı. Fena olan, tek tek keli- melerin telâffuzu idi. Çocuklar, ke- limelere, lâzım gelen hece incelikle- rini ve bunların muhassalası olan ka- rakter ve tannaniyeti veremiyorlar - dı. Konuştuğumuz türkçenin “çiy- nenmiş” gibi bir tesir yapması nedir, hep biliriz. Hitabet ve tiyatro'da, ke- Hmeler, katiyen çiğnenmemeli, a- nun başında idi. Genç tenor, ayakta. Hiç bir karışıklık olmadı ve ders de- vam etti. Genç adamın göğsünden bir solfejdir çağladı.Bir daha, bir da- ha, daha tiz perdeden daha pes per- deden... Genç ciğerlerle genç hançe- re arasında sanki bir yarış vardı. Hoca bu talebesini bıiraktı ve bir genç kızı yanma aldı. Ve bütün bir şarkı dinledik. Türkçe, Şaşırdık. Ho- cayı ve çocukları tebrik ettik. Ve bu güzel mektebi bırakıp git- tik. **& Bu devlet, neler başarabildiğini Karşımızdaki sahne, “tiyatro” i- . Yeni Süirt valisi B. İzzettin Çağpar Emniyet U. Müdür muavini B. İzzettin Çağpar Siirt valiliğine tayin olundu Emniyet umum müdür muavini B. İzzettin Çağpar Siirt valiliğine tayin olunmuş ve tayin yüksek tasdika ik- tiran etmiştir. B. İzzettin “Çağpar'ın valiliğe tayiniyle Emniyet teşkilâtı- mız değerli bir şefini kaybetmiş, fakat bir vilâyetimiz de imarcı bir vali ka- zanmış olmaktadır. B. İzzettin idare makanizmamızda birçok vazifeler görmüş, Üsküdar ve Vize kaymakamlıklarında, Trakya u Mmumi müfettişliği yazı işleri müdür. lüğünde ve Dahiliye Vekâleti mahalli idareler umum müdürlüğü muavinli- ğinde bulunduktan sonra son vazife- sine getirilmişti. Üsküdar kaymakam- lrğında bulunduğu sırada Üsküdar'ın imar işlerini muvaffakiyetle başar. mış, halkın sevgi ve muhabbetini cel betmişti, eğer farkma varmıyorsa, bu, başar- , vurdun şurasına burasına - yapış malı ve savti birer sert ve dik cisim ve heykel gibi, birer âhenk tanesi gi- bi, biribirinden ayrılmalıdır; en ace- le söylenmesi lâzım cümlelerde bile. Bunun haricinde, karşımızda ya- pılan provanın, mektep görmüş genç — istidatlar tarafından yapıldığı bes- Çi e belli idi. Jest, mimik, ses, söz gibi mnsurlar arasındaki devamlı ve oy- mıya başl dıkl çokluğu karşısında onlarla uğraşmıya vakit bile bulamamasındandır. Her hafta, muntazaman, bu güzel mektebin konserlerine giden, sevgili İnönü! Bu mektebe karşı olan sevgi, alâka ve himayen ne kadar asildir! Bu yurdu tepeden tırnağadak değiş- tirecek olan ruh, oradan dağılacak- tır. Burhan BELGE Kızılay'ın yardımları An 16 aa. — Haber aldığımıza göre Kızılay cemiyeti tarafından Cüm Fizik ,Kimya, Matematik ve tabii ilimler kitapları üzerinde tetkikler Maarif vekâleti üniversite ve lise Pup ürekep dört komi yon teşkil etmiştir. Gazi Terbiye ens- mualliml huriyet Halk Partisi Ankara içtimai muavenet komitesine beş yüz lira, Şi- H yer sarsıntısı felâketzedelerine iki bin lira, İspanya dahili harbi dolayı- siyle Fransa'ya iltica eden felâketze- delere iki bin beş yüz lira yardım ya- pılmıştır, Bir Limited Şirket fesholundu Etibank ile Sümerbank tarafından tesis edilmiş bulunan Türk - İngiliz ticaret ve finansman korporasyon li- titü plantılarına başlıyan bu dört komisyon ayrı ayrı fizik, kim- ya, matematik ve tabif ilimler kitap- ları üzerinde tetkikler yapmaktadır- lar. Yakında çalışmalarını bitirecek © lan komisyonlar tetkikleri neticesini birer raporla Maarif vekâletine vere- ceklerdir. Vekâlet bu raporları tetkik ten sonra bu dört ders kitabmın de- ğiştirilip değiştirilmemesi hakkında bir karar verecektir. Diğer taraftan haber aldığımıza göre bugün saat 13,30 da şehrimizde- ki orta mektep ve liselerde bulunan türkçe muallimleri kız lisesinde bir toplantr yapacaklardır. Bu toplantı- B.İ Çağpar'a yeni vazifesin- de muvaffakiyetler temenni ederiz. HAVA di A Dün hava karlı geçti Şehrimizde hava umumiyetle çok bulutlu, ve hafif karlı geçmiş rüzgâr şimali şarkiden saniyede 7 metre ka- dar hızla esmiştir. En yüksek 1sr 6 de- rece olarak kaydedilmiştir. Yurdda hava Kocaeli Orta Anadolu ve Karadeniz kıyıları bölgelerinde ka palı ve yer yer yağışlı ve diğer bölge- lerde umümiyetle çok bulutlu' geçmiş tir. 24 saat içindeki yağışların kare metreye bıraktıkları su miktarı Ay- dın'da 22, Bodrum ve Karşıyaka'da 13, Kütahya'da 8, Rize'de 26, Giresun da 24, Zonguldak'ta 21, diğer yağışlı yerlerde de 1-7 kilo gram arasında- dır, Ğ Rüzgârlar bütün bölgelerde şimal- den saniyede en çok 7 metre kadar hızla esmiştir. y En yüksek ısılar Bodrum ve Siirtte 11, Islâhiye'de 12, Antalya'da 16, A- dana'da 17 derece en düşük ısılar da da türkçe kitapları etrafında bir ko- nuşma yapılacaktır. Yozgat'ta 6, Ulukışla, Srvas ve Vanda 7, Erzurumda 8, Karsta 14 derecedir. İstanbul mektupları : İstanbul şehrinin büyük meseleleri Muhterem Lütfi Kırdar, şehir mec- lisinin son toplantısında İstanbul'un büyük meselelerini şöyle tesbit etti: 1 — Ekmek, su, et, süt, gıda madde- leri fiyatları, temizlik, kanalizasyon, yol, ışık, ağaçlanma, mezarlıklar me- seleleriyle, spor sahaları, sanatoryom, hastane, ilk mektep, hal, tiyatro, otel, gaznoi ilâh gibi umumi binalar mese- lesi, İstanbul'un tarihi, tabil ve iktisa- di şartlarına göre; bir turizm, sayfi - ye, ticaret - sanayi ve liman şehri ola- rak tanzimi meselesi. İstanbul plânı - nın tatbikr meselesi. 2 — İstanbul belediyesinin 6 milyon liralık geliri, İstanbul şehrinin gün - lük hizmetlerini bile görmeğe kâfi de- ğildir. Yalnız sur içindeki kaldırımsız yolları yapmak için 44, yalnız kanali- zasyon tesisatını tamamlamak için 200, yalnız su işini halletmek için de daha 10 milyon lira lâzımdır. 3 — İstanbul şehirlisi bazrşehir hiz- metleri için hiç ödemez. Bazıları için de pek az öder. Meselâ; İstanbul bele- diyesi şimdiye kadar kanalizasyon i- çin 10 milyon sarfetmiş buna mukabil bir tek mülk sahibinden 10 para bile a- lamamıştır. Halk temizlik için beledi- yeye 360, ışık için 210 bin lira verir, belediye her ikisi için, 705 bin harcar. Sur içindeki yollar için istanbullular hiç ödemezler....ilâh... ilâh.... 4 — Muhterem Lütfi Kırdar'ın an - cak yüksek meziyetli idare adamları - na nasip olan bir cesaretle — ve ıslâ- hat vâdiyle — ortaya koyduğu şehir meselelerinden biri desşudur: İstanbul belediyesinin bilhassa he- sap ve imar teşkilâtı iyi değildir. Be- lediye vergilerinin ancak yüzde yet - mişi tahsil edilebilir. İmar işlerine ay- rılan tahsisatın büyük bir kısmı da kadro ve maaşlara sarfedilir. Valinin bu dört maddede hülâsa et- tiğim, İstanbul meselelerini hal için şehir meclisine teklif ettiği tedbirler de şunlardır: 1 — Vergi tahsilini tanzim etmek, 2 — Mezbaha, hal, otobüs ilâh gibi gelir temin edecek tesisatı için istik- raz yapmalı, 3 — Belediye hizmetlerinin halk ta- rafından eksiksiz ödenmesini temin i- çin, hafif belediye vergileri tarh et - 4 — Şehiri güzelleştirecek ve şehir halkımmnın kültür seviyesini yükseltecek tesisat için hükümetten yardım iste- mek. Bu dört maddenin dışında kalan, şe- hirin diğer iktisadi meseleleri hakkın- da valinin nutkunda pek az izahat var- dır. Vali, kısaca; “İstanbulda süt meselesi artık bir serbest rekabet mevzuu olmıyacak, gi- da maddeleri fiyatlarını ucuzlatmak için hafta akşam pazarları, mıntaka halleri tesis edilecek, ekmek, et mese- leleri de, devlet ziraat kurumunun yardımiyle halledilecektir.” Demiştir. Nutuk, bilhassa İstanbul belediye - sinde idare ananesinin değiştiğini gösteren bir vesika olarak kıymetli- dir. Lütfi Kırdar, büyük şehir mese - lelerini en küçük teferruatmna kadar, İstanbul şehirlisinin tetkik ve müna - kaşı ar iş, imkânları imkân - sızlıkları, şehirliye ve belediye idare- sine ait iki taraflı mesuliyetleri bir vazife, bir karar ve bir beraber çalış- Yazan: Neşet Halil ATAY ma mevzuu olarak şehir halkının ve belediye idaresinin gözünün önüne koymuş ve bu süretle İstanbul'da me- suliyetlerin fısıltı ile izahı ananesini önlemiştir. Bir semtte yol yapılır, birinde yapıl- maz, fısıltı. Bir sokağa lâmba asılır ö- tekine asılmaz fısıltı. Depolar buğ - dayla dolu olduğu halde fırınlarda ek- mek bulunmaz fısıltı. Kimsenin bu işlerin, hattâ küçük sa- lâhiyetli bir memurun, takdirsizliği, beceriksizliği, anlayışsızlığı, yüzün - den yapılabileceğini söylemesi hoş gö- rünmezdi, İdeal vatandaşlık gibi, ideal şehir - lilik de, şehirlinin kendisini şehir iş leri hakkında düşünmeğe ve konuşma- ğa salâhiyettar hissetmesiyle başlar. Bence nutkun, Lütfi Kırdar tarafın dan salâhiyettar daireye tekrar tetkik ettirilmesi icap eden noktaları şunlar- dir: 1 — İstanbul belediyesi, fiyatlar me- selesini daha esaslı bir şekilde tetkik etmeli ve pahalılık tedbirlerini bu tet- kikin sonuna .bırakmalıdır. İstanbul meyva hali yapılırken, Ulus'da çıkan bir yazımda, belediyenin hal ile bera- ber müstahsiller kredisi meselesini de halletmesi zaruretinden bahsetmiş ak- si takdirde bugünkü vaziyetin ictinap edilmez bir netice olarak gelip çata - cağını yazmıştım, Bu bir tefeül ve gu- rurlanmıya değer bir iş değildi. Eski kabzımallar sistemi, bilhassa bir kredi sistemi idi. Belediye ise bu sistemi kaldırıyor ve yerine yeni bir şey koymuyordu. Ben sadece buna işaret etmiştim, Muhterem Lütfi K.rdar me- seleyi bu noktadan tetkik edebilir, 2 — Gıda maddeleri fiyatını ucuz - latmak için, mıntaka halleri açmak iyi, akşam ve hafta pazarları tesisi usulü iptidai ve şehir menfaatleri bakımın - dan zararlı bir usuldür. Bu usul taam- müm eder ve bugün dükkâncılık eden bir çok müteşebbisler, işlerini bırakır pazarcılığa başlarlarsa o zaman bele- diye geliri Lütfi Kırdar'ın son nut- kunda söylediğinden daha fazla nis - hatlael A, M Di Bidle kân kirası, belediye ve devlet vergisi ödermediği için maliyeti ucuzlatması şehirlinin hayatında pek az lehde fa - kat şehirin hayatında pek çok aleyh- te tesir yapar. 3 — Fiyatı, hayat seviyesini düşüre- rek, mustahsil ve satıcı kazancını mü- Köylüye tohumluk dağıtılıyor Köylümüzün iyi kaliteli ve fazla randımanlı buğday yetiştirebilmesi ve bu suretle buğday cinsini ıslâh ede bilmesi için Ziraat Bankası yurdun müuhtelif köşelerinde çiftçimize ucuz fiyatla tohumluk buğday dağıtmağa devam etmektedir, Ziraat Bankamız halen Ankara, Afyon, Eskişehir, Yoz- gat, Boğazlıyan, Emirdağ, Haymana, Polatlr Sandıklı'da tohumluk buğday dağıtmasına faaliyetle devam etmek: tedir. Bundan başka banka, yabancı mem- leketlerden yurdumuza gelen müuha- cirlerle yiyecek ve tohumluğu noksan bulnan köylülerimize yiyecek ve to- humluk tevziine de hararetle devam etmektedir. Zitaat Bankasının muha- cirlere ve yiyecek ve tohumluğu nok- san çiftçilerimize şimdiye kadar yap- mış olduğu buğday tevziatının yekü- nu elli milyon kiloyu geçmiştir. , b S e 6 Zeytinlerimiz için yeni bir piyasa Son yedi sekiz senedenberi hiç ih. racat yapmadığımız Romanya piyasa- sında da zeytinlerimiz tanınmağa baş lamıştır. 938. yılı zarfında Romanya- ya 750 ton kadar zeytin ihraç edil- miştir. Önümüzdeki mevsim içinde ihracatımızın artacağı ümid. edilmek. tedir. Hiç ihracât yapılmıyan bir memlekete az da olsa ihracat başlan- maş olması zeytinlerimiz için ümid verecek bir piyasanın daha elde edil- mesini temin etmiş bulunmaktadır Mısır hükümetinin de yurdumuz- dan zeytinyağı ve zeytin alması ehe. miyetli miktarda artmaktadır. Haber aldığımıza göre bir sene içinde Mı- sır'a 230 ton kadar zeytin sevkedil- miştir. Halbuki 937 senesinde Mısır'a olan ihracatımız yalnız 36 tondan iba retti, Zeytinyağı ihracatımız da yavaş yavaş artmaktadır. İstikbalde Miısır piyasasının zeytin ve zeytinyağları- mız için ehemiyetli bir ihraç memle- keti olacağı ümid edilmektedir. Buğday ofisi silo ve stokunu teslim aldı * B Yedi d i Ziraat Bankası ta rafından muvaffakiyetle ifa edilmek- te olan buğday işleri yeni teşekkül e- den buğday ofisine verilmişti. Birkaç danberi muhtelif heyetler vasıtasiy temadiyen azaltarak l k, şe - hirde bir refah değil, akışı kolay ko - lay değiştirilemiyen bir sefalet âmili olur. Belediye fiyat siyaseti kre - ayı le yapılmakta olan teslim ve tesellüm muameleleri sona ermiş bulunmakta- dır, Ziraat Bankası buğday işlerine ait stoklar ile buna müteferri diğer disizliğin, lığın, çokluğunun sebep olduğu maliyet art- malariyle mücadele etmeli, normal ve geçindirici fiyatı tesbite çalışmalıdır. Koluna 25 kiloluk bir ıspanak sepeti veya yoğurt tenekesi geçirmiş, çıplak ayaklı, sefil kılıklı, gıdasız, sermaye- siz pazarcı veya ayak satıcısı tipi! Şe- hir refahrı için, belediyenin bence, or- tadan kaldıracağı ilk şey budur. 4 — İstanbul'da süt meselesi çok fe- na bir tecrübe geçirmiş, şehire hilesiz süt vereceklerini iddia edenler şehiri haftalarca sütsüz bırakmışlardır. Bu meselenin bir serbest rekabet mevzuu olmaması çok doğru, fakat buna göre tanzim çok güç, çok ihtisas istiyen çok külfetli bir iştir. Yalnız çok iyi teşki- lât bile kâfi değildir. Cok iyi elema- na da ihtiyaç vardır. Muhterem Lütfi mited şirketi her iki banl müşte- rek muvafakatiyle feshedilmiştir Şir- ketin tasfiye muamelelerini ifa ve ik- mal için Sümerbank avukatlarından B. Salim Tamer ile Etibank avukatla. 'rından B. Ziya Erkmen tasfiye memu ru olarak intihap edilmişlerdir. a : İ ğ Maliye Vekâletinin bir kararı Maliye Vekâleti devılet uhdesinde vergide kayıdlı kıymeti b!xlunln mu- kataalı ve icareteynli gayri menkuüller le mübadillerden metruk mukatn.lı ve icareli bulunan gayri menkullerin kıymetlerini tesbite karar _v .ıt.ır. Vilâyetler bu kıymetleri bu.' ay için- de Maliye Vekâletine bildirmiş ola- caklardır. ——— Yeni bir yumurla ihraç merkezi kuruluyor Öğrendiğimize göre İktısat Vekâ- leti iç ticaret umum müdürlüğü yeni- den Ünye'de muvakkat bir yumurta “ihraç merkezi kurmağa karar vermiş- tir — Yeni ihraç kontrol merkezi 20 mart 1939 tarihinden itibaren işe başlamış . e Sieha eli üi Kitaplarımız Burhan Belge, dünkü fıkrasında biribirimize hitap makamında kul - landığımız kelimeleri ıırılıyoı_'du. Fıkrıyı okur okumaz, Nasuhi Bay - dar'ın evelki günkü fıkrasını hatır- ladım. Arkadaşımız, bu fıkrasında görüştüğü bir dostunun yazılarımız- daki ciddiyetten, ağır başlılıktan şi- kâyetini naklettikten sonra, gene ciddi bir mübahaseye daldıklarını ve birbirlerinden hemen hemen göz- leri yaşararak ayrıldıklarını anlatı - yordu. Burhan'ın “monşer” den başlayıp “ulan”a kadar uzanan türlü hitap - ları sıralıyarak yazmıya başladığı bu fıkrayı okurken, “İnsan ve Kül » tür” sütununda Baydar'ın dostu ta- rafından arzu edilen neviden ?ir fıkra çıktığına hükmedesim geldi. Fakat baş tarafı bizim hafif ifa - demizi andıran bu fıkra sonunda gene Burhan Belge'nin ağır başlı, hâkimane üslübu ile bitiyordu. Mu- harrir, hem muhatabımiza karşı bes- lediğimiz hisleri, hem de kendimi - zin terbiye ve bilgi seviyemizi gös- | - teren bu hitapları bol bol kullanma- aç ŞA T 'Ulawmğfvn ULsun mızın aleyhindedir. Ya bunların el hareketleriyle mü- terafik olarak kullanılanlarına ne demeli ? Sonra bu hitapların telâffuz şek« li, hecelerine verilen larla öy- le mâna değiştirişleri vardır ki sor - mayın! Meselâ : — Canım! hitabını altı, yedi tür- lü söyliyebilir, böylelikle altı, yedi türlü mânaya getirebilirsiniz. — Canım! dedim de hatırıma bü- yük şair Abdülhak Hâmid'in zarif bir nüktesi geldi : Rahmetli üstad, türkçe imlâda b “h” ile ktalı “hr” da pek fark gözetmezdi. Bir gün be- gendiği bir kadın isminin sonuna noktasız “ha” ile bir “hanım” yaz - mıştı. : T: " t ee üstadım, dedi, hanım ke- — Aman imesini nokt, Nok- ta koyacaktınız ! — Bunun üzerine Abdülhak Hâmid, kalemi eline alırp: - peki, demiş; “hanım"” kelimesinin üzerine değil, altına bir nokta-koyarak : — Canım! şekline koymuş ve dos- tuna sormuş ; — Şimdi istediğiniz oldu mu ? > RAL. Sonuna kadar! — Ispanya'dan gelen haberlerde şu cümleye rastlıyoruz: Tatlı bir kira! Bir takım şehirlerimizde, hele İstanbul'da uzakça sayfiyelere çı- kanların gizlemiye de, açığa vur- kıymetleri ve bu arada Derince, Eski- şehir, Konya, Afyon, Polatlı, Ankara, Yerköy, Sıvas silolariyle Balıkesir, Akşehir, Çerikli, Yerköy ve Şefaatli- deki buğday ambarlarını ve bunlarda- ki diğer kıymetleri toprak mahsulleri ofisine devretmiş bul k tadır. Kırdar'ın pürüzsüz işliyeceğine şah- sen kani olmadan, hiç bir tarz halle fakat ini pek ie- derim, 5 — Et meselesi, İstanbul'da şimdi- ye kadar fena idare edildi. Büugünkü i- dare de iyi değildir. Tecrübe, satıcılar bir tarafa, alıcıları da memnun edeme- miştir. Kimse tarifeden fazla ödeme - den istediği et parçasını alıp yiyemi- yor ve istediği yerde istediği eti bula- mıyor, İstanbul belediyesi, hayvan ye- tiştiren, hayvan tanıyan, besliyen, hayvanı en uzak Anadolu vilâyetlerin- den İstanbul'a kadar öldürmeden, za - yıflatmadan, fazla nakliye ödemeden, ekseriya yürüterek getirmesini bilen, mıya da pek - kıyış; dıkları bir dertleri vardır: Eşin, dostun; - bildiğin, tanıdı- ğın sık sık ve çok defa da gece yatmak üzere yaptıkları ziyaret- | ler! Amerika'da olmuş bir hâdise öğreniyoruz: Lester Ric isminde bir amerikalı, ailesiyle birlikte kendisine ait küçük bir sayfiyeye gittiği zaman, evi bal arıları tara. fından istilâya uğramış buluyor. Fakat bu fuzuli misafirler, yu- karıda anlattığımız misafirlerden daha insaflı çıkmışlardır. Çünkü çekilip gittikleri zaman evde 100 kilodan fazla bal bulunmuştur. 'Tatlı bir kira sayılamaz mı? Gükxlori wsrivar: — Şimdiye kauar Franko'yu ta- olan bir takrm devletler, r çu-pqıulılu!' Pek âlâ, pek güzel! Fakat asıl söylenmesi lâzım gelen nokta, şu Son uzak tanımak kararını vermek hakkın- da müzakerelere devam ediyorlar. — Tanıdılar mı? — Hayır daha tanımadılar ama, lart ihmal ederek bu işi hal- ledemez. Ne kendi teşkilâtımın ne de hiç bir resmi teşkilâtın memur kad - Ti da bu nevi el lar yoktur. Bence, belediye bu işte de maliyeti arttıran sebepleri tetkik etmeli, müca. delesini bu noktada teksif etmelidir. 6 — İstanbul'da ekmek meselesi, an- tak bir değirmen - fırın kombinası ile halledilebilir. Bundan başka emin bir hal tarzı yoktur. (Ulus)da bundan ön- ce çıkan yazılarımızda İstanbul'da ek- mek pahalılığına, kredi azlığının, mü- tavassıt çokluğunun un ve ekmeğin iptidat tarzda imalinin sebep olduğu- nu izaha çalışmıştık, Muhterem Lütfi Kırdar, henüz İstanbul'un ekmeksiz günlerini görmedi, Görürse, teklifi - mizin aynı zamanda idari ve siyasi se- bepleri olduğunu da anlıyacaktır. Böyle bir kombina yapmak para me- selesi değildir. Lütfi Kırdar'ın nut - kunda söylediği #ibi bu gelir getiren işlerden biridir. Tesisat kredisivle de ir. banka- P Pla y Ad FEĞ.CEF n A ae ge £ zır:ırlrf'?n

Bu sayıdan diğer sayfalar: