Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
— mek üzere Ankaraya yaptığı ULUS v ŞF 28-4-1938 | Atina basınının dostane neşriyatı Başbakanımız diyor ki: "Yapılan tezahürler, aradaki dostluk ve ittifakı tasdik eden hakiki bir halk referandumudur.,, Atina, 27 (A.A.) — Atina ajansı bildiriyor: Bütün gazeteler, Türkiye Başvekili ile Hariciye Nazırınım Yu- nanistana gelişlerini selâmlamakta, huduttan Atina'ya kadar hal- kın samimi ve hararetli kabulünü tebarüz ettirmekte ve esasen Metaksas'ın Ankara'dan dönüşünde Yunanistanın her tarafından elen Başvekiline gelen hararetli mesajlar ile tasvib edilen türk - elen mütmmim anlaşmasının bu suretle bir kere daha halkın yük- sek tasvibine mazhar olduğunu kaydeylemektedir. nt Başvekil Celâl Bayar'ın A: Ajansına ve Atina Ajansına vermiş olduğu beyanatları da uzun uzadıya Yunani bütün kal gelen ve samimi ve candan hissiyatı bildiren mesajlar ile elen milletinin tasvibini | $ bulunmaktadır. A ından tefsir eden gazeteler, aynı d türk vekillerinin hududdan Atinaya kadar bütün yolda gördükleri muhte- şem kabul ile bütün istasyonlarda ya- pılan heyecanlı tezahürler hakkında tafsilât vermekte ve Dedeağaç, Gü- mülcene, İskeçe, Dırama ve diğer şe- hirler belediye reislerinin nutuklarını neşreylemektedir. Hakiki bir referandum Proia gazetesinin hususi muhabiri nin bildirdiğine göre halkın bu hara- retli ve samimi hüsnü —kabulünden pek ziayde mütehassis olan Başvekil Celâl Bayar, “bu tezahürler, iki mem- leket arasındaki dostluk ve ittifakı — tasdik eden hakiki'bir halk referan- dum'u teşkil eylemektedir.,, demiştir. Messaje Daten gazetesi diyor ki: “BB, Celâl Bayar ve Rüştü Aras'ın milletimizle temas halinde olarak ge- çirdiği 24 saat zarfında türk devlet adamlarına karşı gösterilen samimi ve hararetli tezahürler, bizim için pek tabitdir. Türk - Elen antantı, şarkta ve Balkanlarda daimiliği temin edil- miş olan bir vaziyetin temel unsurunu teşkil etmektedir. — İnkişaf eden güzel bir eser İki memleket zimamdarları, bugün, üzerinde çalıştıkları eserin inkişaf et- mekte olduğunu görmek ve bu eserin her iki milletin tasvibine istinad ey- lediğini hi kle durlar Kendisinin de söylediği veçhile türk- elen yaklaşmasının ilk günleri işçile- rinden biri olar B. Celâl Bayar, bu Türk - elen munzam paktı imzalandı (Başı 1. inci sayfada) ben ilk görüyorum. Bunu memleketime götüreceğim, memleketime anlatacağım, onlar da hiç şüphesiz heyecanıma ve şükranı- ma iştirâk edeceklerdir. “Türk - Elen dostluğu daimi kalacaktır” 'Türk - yunan dostluğu daimidir ve daimi kalacaktır. Çünkü kuvvetini her iki memleketin esas menfaatlerinden alıyor. Çünkü memleketlerimiz yaşa- mak ve mesut olmak için lâzım gelen her türlü evsafı haizdirler. Bir devlet adamı olarak bu dostluğun mütemadi- yen tealisine çalışmayı birinci derece- de emel, zevk ve vazife bileceğiz. Kıymetli arkadaşrm general Metak- sas'ın Büyük Şefim hakkındaki te- menniyatı bizi her zamanki gibi fev- kalâde mütehassis ve minnettar etmiş- tir. Kendilerine arzı şükran ederim, Yaşasın büyük dostluğumuz! Kardeş yunan milletinin büyük ve birleştirici şefi Haşmetli Kıral Haz- retlerine hürmetle tazimlerimi arzet- mek benim için büyük bir saadettir. Bu yazifeyi burada ve bilhassa güzel itah da ifa k duydu- tasvibin gittikçe artan k ini öl- çecek blş vaziyette bulunmatkadır. Bugün öğleden sonra imzalanacak 0o- lan türk - elen munzam paktı, Başve- kil Metaksas'ın Ankara dönüşünde bütün Yunanistanda yapılan tasvib tezahürlerine vesile teşkil eylemişti. Halk tarafından türk Başvekiline ya- pılan hüsnükabul, bu halk tasvibinin — ikinci bir tezahürüdür. — Yaşayan bir hakikatin ifadesi Proia gazetesi diyor ki: “Türk - Elen anlaşmaları, her iki milletin hakikt ve daimi menfaatleri- B ni müdrik bulunduklarını bildirir ve bunun birer tezahürünü teşkil eyler.,, Başvekil Celâl Bayar'ın Anadolu ve Atina ajanslarına verdiği beyana- — t tefsir eden Katimerini diyor ki: “Türkiye Başvekilinin sözleri yaşa- — yan bir hakikatin ifadeleridir. Çün- — kü, Yunanistan ve Türkiye, kendi em- niyetini pek mükemmel bir tesanüldd zihniyeti ile müdafaa eden bir tek / devlet teşkil eylemektedir.,, İki ehemiyetli zyaret Elefteron Vima diyor ki: ? &. Ü ed ğum zevke pâyân yoktur. Kendisine daimi saadetler diler ve şevket ve aza- metlerinin pâyidar olmasını temenni ederim, Sözümü bitirirken ebedt olarak de vam edeceğine emin olduğum türk - yunan dostluğu için “yaşasın bu bü- yük dostluğumuz,, derim, İngiliz - fransız görüşmeleri bugün başlıyor (Başı 1. inci sayfada) liz kabinesi yarın ve öbür gün başve- kâlet dairesinde yapılacak £ SAĞ giliz müzakerelerine hazırlık olmak ü- zere harici vaziyeti tamamiyle tetkik etmiştir. Bu münasebetle Londra ile Paris tarafından müştereken tesbit e- dilen müzakere programı sabahleyin nazırların emrine amade bulundurul- muştur. Temin edildiğine göre bu kısa program hali hazırdaki bütün diplo- matik işleri ve iki memleketi alâkadar - “Bugünkü ziyaret türk larının şimdiye kadar Atinaya yaptık ları bütün seyahatlerin en ehemiyet- — Jisidir. Aynı derecede ehemiyetli o- lan bir tek ziyaret daha vardır, o da Elen Başvekilinin Balkan antantı konseyinin içtimarma riyaset etmek ve yeni türk - elen paktını parafe eyle- son se- k olan eden milli müdafaa meselelerini ihtiva etmektedir. İttihaz edilen kararların bütün nazırlar tarafından tamamiyle tasvib edildiği kuvvetle tahmin edil- mektedir. Çekoslovakyanın vaziyeti endişe uyandırıyor Südetlerin teşebbüsü — neticesinde Çekoslovakyada hasıl olan vaziyet bu- yahattir. Bugün İi munzam anlaşma, iki memleketi biri- birine bağlayan bundan evvelki dip- lomatik vesikaların tabif mütemmimi- dir ve elen - türk ittifakına, balkan — Aantantı çerçevesi dahilinde tam kuv- vetini ve bütün tabif genişliğini ver- mektedir. Yeni anlaşma Balkan paktını da kuvvetlendiriyor' İktrsad Vekili iken, elen - türk an- tantına yardımı ilk müzakerelerde bu derece semereli olan B. Celâl Bayar, elen - türk dostluğunu itmam edecek ve bunu balkan antantı çerçevesi İ- çinde sağlam bir ittifak halinde tak- viye eyliyecek olan yeni diplomatik vesikanın bütün manasını — anlatmak için tam salâhiyeti haizdir. Bılhn rada ciddi endişeler tevlid etmeğe de- vam etmektedir. Tahmin edildiğine göre Prag mümessili vasıtasiyle kabi- neye bu işin aldığı son şekil hakkında malümat verilmiştir. Diğer cihetten Lord Halifaks arkadaşlarına dün Fran sa sefiri ve Avenol ile yaptığı mülâ- katlar hakkında izahat vermiştir. Ave- BB. Celâl Bayar ve Aras şerefine verilen ziyafette B. Metaksas yeni paktın ehemmiyetini anlattı ”Bu metnin tehdid edici hiç bir tarafı yoktur ve hiç bir kimse aleyhine çevrilmemiştir,, Elen Başvekili B. Metaksas, Türki- ye Başvekili Celâl Bayar ve Hariciye vekili Dr, Tevfik Rüştü Aras şerefle- rine bu akşam büyük bir ziyafet ver- miş ve bu ziyafeti parlak bir kabul res- mi takib etmiştir. Ziyafetin sonlarına doğru Başvekil General Metaksas aşağıdaki nutku i- rad etmiştir: — Bay Başbakan, Yunanistan, benim vasıtamla, elen - türk dostluğunun hararetli öncüsü o- lan dost ve müttefik Türkiye hükiü- metinin Reisine ve ismi antantımız ta- rihinin her sayfasındaş yazılı bulunan onün güzide mesai arkadaşı Hariciye Vekiline en samimi ve en hararetli bir sürette selâmlıyarak hoş geldiniz, der. Bu selâmda bütün elen milletinin asil türk milletine karşı duyduğu kardeş sevgisini bulmanızı rica ederim. Katedilen yola baktıkça... Mesud bir surette katedilmiş ve zen- gin başarılarla bezenmiş bir yola atfı- lar. Hele şarki Akdeniz hususunda, Yu- nanistan ve Türkiye bu mıntakada sul- hun resanet buluşunu daima sevinçle' karşılarlar. Çünkü bir sulh havası için- de Elen - Türk birliği daha süratli ve daha tamam bir semere verir. Memleketimizde nasıl ebediyet pa- yidar olacaksa, sulhun dünyada da kati olarak hüküm sürmesini hararetle di - Teyerek türk milletinin büyük Şefi Ata- türk'ün srhatine, dost ve müttefik Tür- kiyenin itilâ ve refahma, sizin ve nazik zevcenizin saadetlerine, Türkiye Hari - ciye Vekilinin ve bütün misafirlerimi - zin saadetine kadehimi kaldırırım.” Hatayda seçim (Başı 1. inci sayfada) heyeti bu mütaleaya uyarak ikinci şek- li daha yerinde bulmuştur. Hatay vatandaşlığı hakkındaki iti- razlar, itiraz komitesiyle, komisyon dinde halledilecektir. nazar etmek kadar iyet verici pek az şey mevcud bulunduğu kanaa- tindeyim, Biz elenler ve türkler, men- faat ve hissiyattan mürekkep çifte te- mel üzerine sağlam surette tesis edil- miş müşterek eserimizi iftiharla sey- redebiliriz. Dostluğumuz, sekiz sene- lik hayatı esnasında, durmadan fazla- laşan kuvvetin emreylediği ve hikmet ve kiyasetin olgunlaştırdığı müteakip merhaleler katetmiştir. Aradaki anlaşmaların tarihçesi Başlangıç teşkil eden 1930 paktı, 1933 paktı ile genişletilmiş ve bir se- ne sonra imzalanan elen « türk enten- te cordiale'i bugün yarım adamızı ha- yırlı gölgesi ile kaplayan muhteşem binanın, Balkan.antantının temelle - rindeki en mühim unsurlardan biri Müjfrit propaganda yasak Seçim esnasında müfrit propagan- da yapılması menedilmiştir. Kontrol heyeti unsurların kayıd istidalarını doğ rudan doğruya kabul edecek, cemaat Mahkemelerde Yevmiyesini Ahmed, kalın lâcivert çuhadan, ta- tar ağası caketinin mevcud düğmele- rini ilikledikten sonra yavaş yavaş i- lerledi. Altı köşeli kasketini elinde e- virip çeviriyor, tepesindeki dumaş düğ meyi koparacakmış gibi büküyordu. Belli ki pek mahçuptu. 'Gözlerini yer- den kaldırmıyor, hâkimin suallerinin cevabını uzun teemmüllerden sonra ancak bulabiliyordu, Suçu çalıştığı yerden bir kazma çal- mak; davâcısı görünüşte ustası Dal- yan.. 1339 doğumlu Ahmed suçu işlediği zaman henüz 15 yaşını bile doldurma- mış; fakat adliye doktoru muayene et- miş “fârık ve mümeyyiz,, olduğunu raporlamış.. Ahmed, kekeleye kekeleye adını, yaşını ve işini anlattı. Dedi ki: — Geceleri de Ağazade hanının al- tındaki bir h de muk alamayınca kazmayı koltuklamış Fakat sapsız kazma Ahmede 14 gün hapis cezasına mal oldu şey anladığından şüpheliyim. O yal- nız taş gibi kararı dinliyordu. Yüzün- de en küçük bir hassasiyet eseri gös- termeden... Galiba işin ciddiyetine bir türlü akıl erdirememişti. Fakat jan- darma gelip de kendisini önüne kattı- ği zaman bütün faciayı bir anda kav- rayabildiğine şüphe yok... Ahmed şim- di “yatıyor.,, Yarsubay maaşları hakkında mühim bir famim Kısa hizmete tâbi olarak silâh altına alın Mukim'in manasını nereden öğren- mişse öğrenmiş.. Yeri gelince, biraz eğrilterek te olsa böyle güzelce kulla- nıveriyor. Dalyan davânın mevzuunu anlattı: — Ben yol çavuşuyum; tesviyeci- yim.. Yenişehirde inşaat üstünde du- rurum, Bu çocuk da yol amelesi ola- rak benim yanımda çalışır.. Dün bana aid bir kazmayı çaldı. Polisler elinde mümessillerinden birisi d lr suret- te obstrüksiyon yapacak olursa kendi- sine verilmiş olan salâhiyetler heyetçe geri alınacaktır. Yalnız şu vaziyet tuhaftır ki kont - rol heyetinin kitabet, tercüme işlerini görecekler mahalli hükümet mercileri tarafından seçilmektedir. Hatay meclisi 40 azâdan mürekkeb olacak Hatay meclisi 40 azâd irekkel biblerin ş b 4 an, R: ya, Tür- kiye ve Yugoslavya, bu tarihtenberi; aynı sulh ve terakki azmi ile müte- hassis bulunan ve tam ve müessir bir ahenk gösteren sıkı ve kuvvetli bir blok teşkil etmişlerdir. Birliğimizi canlandıran zihniyetin yeni bir bür- hanr olarak, güzel hükümet merke- zinize yaptığım ve hatırasını kalbim- de daima canlı olarak sakladığım zi- yaretlerimde bana karşı yapılan heye canlı. tezahürleri de kaydeylemeli- yim, Türk Elen birliğinde yeni bir adım Bay Başkan, Elen - Türk birliği yolunda mühim bir adım daha atmış bulunuyoruz. Memleketlerimiz Aarasında, 1930 ve 1933 muahedelerine mesud bir suret- te ilâve olunan yeni bir muahede da- ha aktedilmiştir. Ben, bu muahedeye, sizin ve B. Aras'ın imzalarınızın ya- nmma imzamı atmış olduğumdan dola- yı kendimi bilhassa bahtiyar addet- mekteyim. Bu muahede, birliğimizin bariz vas fi olan sulh azmiyle ve geçenlerde müttefik devletler rasında vuku bu- lup antantımızın son toplantısın- da-kibu muahede o esnada parafe edilmişti.. teyid olunan noktai nazar teatilerinden doğan şuurlu zihniyetle tasar! Ir, “Kimseyi tehdid etmiyoruz” Şurasını kuvvetle ve tam bir hulüs ile kaydetmek isterim ki,bu — metnin tehdid edici hiç bir hedefi yoktur. Hiç bir kimse aleyhine müteveccih de- ğildir. Hedefi yoktur, balkanların na- zımı olan muslihane anlaşmalar - seri- sinde diğer bir vesikadan ibarettir. An- cak bu muahedenin, sulhun muhafaza- sı, hususundaki ehemiyeti — yanında yüksek manevi bir şümulü de vardır. Bu hede, Yunanistan ile Türkiye nolun Londrada bulunması Habeşis- tan meselesile italyan hâkimiyeti hak- kında müzakerede bulunacak olan mec lisin yakında akdedeceği içtima ile ta- biatiyle sıkı bir surette alâkadar adde- dilmektedir. , Fransız -ingiliz askeri iş - birliğine doğru Hor Belişanın seyahati esnasında e- dindiği intibaları kabineye bildirdiği $ A1 antantı çerçevesi içinde Akd dev- leti hususi haysiyetleri ile Yunanis- — tan ve Türkiyenin kendilerine has bağları idame eylemesi pek tabiidir. — Yeni anlaşma, bizzat balkan antantı- — nmr da takviye etmektedir. O Balkan antantı ki elen - türk dostluğu onun başlangıcı demektir. Elen efkârır umu- — miyesi, bugün imzalanacak olan yeni — munzam paktı, Başvekil Metaksas'a K uK6 k a adl ZMN Ş Deyl Meyl gazetesnin yazdığına göre, fransız - ingiliz askeri teşriki mesaisi neticesi olarak Majino hattı boyunca depolar inşa edilecek ve bu depolara ingiliz harb levazımı stok e- dilecektir. arasındaki bağların ne kadar derin ve sıkı ve iki memleketin, birliklerini her zaman daha ziyade sıklaştırmak arzu- larının ne kadar büyük olduğunu bir kere daha isbat eder. Bu muahede, müttefiklerimiz Romanya ve Yugos- lavya ile tam bir mutabakat içinde ta- hakkuk ettirilmiş olduğunu, antantı- mızın dört devlet arasında bütün nok- talarda mevcud geniş ve samimi teşri- ki mesaiyi de tebarüz etttirir. Hayırlı alâmetler içinde doğan bir tezahür Yeni muahedemiz hayırlı alâmetler içinde doğmaktadır. Son zamanlarda Avrupanın üzerine çöken endişe hava - sı yerine mesut bir ferahlık devresi baş yetinde' olduğunu da yuınıiudır Kyir W DA P Fi ürsetkyr bi Ca e ŞT p Aynı gazete, İngil in yakında | g. ştir .Balk teşkil Al ile tekrar lmek ni- | eden devletler gi imkâr sulh dev - * letleri bundan bilhassa memnun olur- m lere göre kaydi- dir. Her intihab dairesinde ikişeT seçimi şubesi ve birer seçim bürosu kurulmuş- tur. Bu seçim bürolarına komisyon azâ- larından birer kişi reislik etmekte, ce- maatlerden birer azâ da iştirâk etmek- tedir. Kurulan büroların vazifesi birin- ci müntehibleri kaydetmek 've ikinci müntehibleri seçmektir. Ayrıca her bü- ro yanında bir de inzibat bürosu mev - cuddur, Fakat seçim bürosu reisi mu - vafakat etmedikçe inzibat büroları si- lâhlı kuvvet kullanamıyacaktır. Seçimi ihlâl edenler muvakkaten tevkif edile- bilecektir. Fesadeılar gene faaliyette Bazı fesadcıların “Sancak nüfus da- irelerinin tezkeresini taşımıyanlar se - çime giremiyecek” şeklinde yaptıkları propaganda üzerine kontrol heyeti reis- liği buna hacet olmadığını yalnız san- caklı olduğunu isbat edebilecek her- hangi vesikanın kâfi bulunduğunu bil - dirmiştir. Bu isbat şahid göstermek su- retiyle de mümkündür. İşe hile karıştırılırsa bürolarda bulu- nan cemaat mümessilleri itiraza salâ - hiyetlidir. Hataylıların bitaraf komis- yona olan itimadları büyüktür. Japonlar bir ingiliz vapurunu tevkif ettiler Şanghay, 27 (A.A.) — Royter Ajan- sı muhabiri bildiriyor : 1337 ton hacmindeki ingiliz Tung- vo vapuru dün akşam Yankçe nehrinin mansabında tevkif edilmiştir. Japon askerleri gemiye çıkarak vapurun çin- li olan mürettebatını süngüleriyle ya- raladıktan sonra esaslı araştırmalar yapmak üzere vapuru Çungming ada- daki japon üssüne sevk işlerdir. Japonlar Tungvodan bir el ateş edil diğini iddia ve vapurun gayri muay- yen bir zamana kadar mevkuf kalaca- ğını beyan etmektedirler. Bir ingiliz topçekeri vaka mahalli- ne gitmeğe hazırlanmaktadır. Japon âmiralı Hasegava, Tungvo vapurunun tevkifi hakkında — derhal tahkikat yapacağını vadetmiş, hâdise- nin kısa bir zamanda halledileceğini ümid ettiğini söylemiştir. Amiral vapurun akşam serbest bıra- kılacağına dair kati teminat vermesi üzerine ingiliz topçekerinin — azimeti şimdilik tehir edilmiştir. Bununla beraber Tungvo yarın sa- baha kadar yerine dönmediği takdirde topçekerin hareket edeceği zannedil- mektedir, görmüş yakalamışlar, şahidler de var. Davanın mevzuu sapsız bir kazmadır. Hâkim Dalyana: — Sen bu çocuktan şahsen şikâyet- çi misin? diye sordu. Dalyan bir hâkime, bir de şı k- lard maaşlı “olanlara bay rütbesiyle kıtaya girmeleri tari- hinden itibaren oldukları dai- relerce maaşlarının tam olarak veril- mesi ve şayed bu maaşlar haiz olduk- ları rütbe maaşlarından az olduğu tak- dirde yalnız aradaki farkın bakanlık büdcesinden verilmesi icab etmekte olduğu halde bu gibilere bazı kıtalarca yarsubaylık maaşlarının verilmiş ol duğu anlaşılmıştır. Yanlış muamelelere meydan veril- memek için, kısa hizmete tâbi olarak yedek subay okuluna sevkolunacak ların iyetleri ve maaş ta zavallı zavallı duran Ahmede bak- tı; başını iki yana salladı; —âdetaâ “Benden bulma da Allahından bul,, der gibi hâkime döndü: — Değilim hâkim bey, dedi. Şahsen şikâyetçi değilim.. Fakat iş bu kadarla bitse iyi.. Ah- medi Dalyan afetti ama, kanun bir mikdarları hakkında yedek subay oku- luna malümat verilmesi kararlaşmış» tır. Millt müdafaa bakanlığı, bu husus- ta bütün devlet dairelerine bir tamim göndermiştir. Bakanlık bu tamiminde yaprlacak muameleyi şöyle anlatmal D “G kte olan leden yedek türlü yak danklükima; isam, ma hırsızlığı işine âmme davâsı olarak devam etti. Dalyana gidebileceği söylendi : dön- dü, çıkıyordu. Bunu gören Ahmed de gayet ciddi, kapıya yöneldi. İş bitti, beraet etti zanetmiş.. Fakat kendisine söylendi ki daha hâkimle görülecek işleri vardır. — Ben, dedi Ahmed, yolda çalışırın. (Ahmed m harfini söyleyemiyor, hep yaparın, ederin, diye konuşuyor) Gün- de 60 kuruş veriyolar bana., Ben de 60 guruşa çalışman, 70 e başka yerde iş buldun, dedi.. Beni govermeyolar; günlüğümü de vermeyolar; ben de gazmayı alıyon, gidiyon.. Halbuki iş böyle olmamış.. Ahmedin işi astığını gören ustası, daha iyi ça- lışmaya teşvik için: — İyi çalış, sonra Dalyan ustaya söylerim, senin maaşını 60 dan verdi- ririm, demiş. Hakikatte Ahmed de 70 kuruşa çalışıyormuş. ' Fakat Ahmedin lâtifeden, şakadan, teşvikten anladığı yok.. O işi hemen ciddiye almış; eğer öyle ise ben de kabul etmen.. demiş. Ama gene çalış- maya devam etmiş. Meğer kafasında bir plân kurmuşmuş.. Akşam paydosta arkadaşlariyle be- raber yola çıkmışlar.. Saman pazarına kadar güle eğlene gelmişler.. Fakat Samanpazarında Ahmed bir toparlan- mış: — Amanin çocuklar, demiş, ben ke- 'semi iş yerinde unutmuşum. Alıyın da geleyin.. Ve koşa koşa Yenişehire dön- subay okulunu bitirerek kor birlikleri ne verilen ve hizmetlerini bitirdikten sonra salrverilmiş olan yarsubaylarm dan bir kısmının künyelerine göre si« yor ise de, hiç birisinin ne memuriyet maaşlarının mikdarı ve ne de askerlik vazifelerini yaptıkları müddetçe ken- dilerine memuriyet maaşlarının veri- lip verilmediği malüm bulunmadığı gibi bazılarının memuriyetlerinin de- ğişmiş olması da varid olacağı cihetle kanun isteklerine uygun hareket et- mek üzere: A - Vekâletler ve diyanet işleri reis- liğindeki memurlardan kısa hizmete tâbi olarak yedek subay okuluna sevko l ların iyet ve ları mik darları hakkında alâkalı makamlar ta- rafından doğrudan doğruya yedek su- bay okulu komutanlığına malümat ve- rilmesi, B - Verilmiş olan bu malümattan sonra şları lanl keza yedek subay okülu komutanlığına ma- lümat verilmesinin usul ittil ös cab edenlere bildirilmesi lâzımdır.,, Evlenme tellâllığı — yapan bir ruh Evlenme, ruhun dellallığı ile bile meydana gelmiş olsa, d. lr ve da- müş.. Yol kenarında duran kazinay kolktukladığı gibi dönmüş.. Koyun pazarında bir polis Ahmedin malını şüpheli bulmuş.. — Ne o koltuğunun altındaki? diye sormuş, Ahmed, kemali ciddiyetle: — Kazma, cevabını vermiş. Ve hemen arkasından samimiyetle itiraf etmiş ki bu kazmayı çalmıştır. Ve cürmü meşhud kanununa göre mu- amele yürütülmüş.. Şahidler de var.. Zaten bu kadar külfete ne hacet? Ahmedin inkâr ettiği filân yok ki.. Çaldın efendim, deyip, başka bir şey demiyor. Fakat şahidler kazmanın elli kuruş bile etmiyecek kadar kıymetsiz bir mal olduğunu söylediler. Ahmedin su- çu bu suretle biraz hafiflemiş oldu. İcabı düşünüldü. Suç üç aylık hapis cezasını istilzam ediyor. Fakat değeri S0 kuruş gibi cüzi olduğu için cezanın üçte ikisi indirildi. Bir ay kaldı. Ah- med de daha 15 yaşını doldurmadığı için bu bir ay da yarısından aşağı düş- tü, kala kala on dört günlük bir ha- pis kaldı. Ahmedin bu indiriş çıkarıştan bir yanıklı olmuyor. Nitekim Budapeşte mahkemelerinde görülmekte olan bir ayrılma davâsı da bunu isbat ediyor, Davâcı kadındır. Günün birinde, kocası, sessiz sadasız kendisini bıra- kıp gitmiş ve bir daha geri dönmeği aklına bile getirmemiş. Kaçan koca, bu kaçışına sebeb olarak, karısını bir spirtizma seansında tanıdığını ileri sürmüş. Bir gün, seanslara devam e- den bir ruh, ona, şimdi kendisini da- vâ eden kadınla evlenmesini söyle- miş, o da bu emre itaat etmiş. Fakat, birbirlerine uymadıklarını ve ruhun sesi sandığı şeyin karısmmın bir desi- sesi olduğunu anlamakta gecikmemiş. Ancak bu geciken idrakin de bir fay- dası olmamış. Mahkeme heyeti düşü- nüp taşındıktan sonra, kendine koca arayan bir kadının buluşuna, ruhla- rın âleminde de had ve hudud olma- dığına, bilâkis kadının bu küçük de- sisesine cevaz olduğuna hükmederek, kadının bu hareketi, ne maddi ve ne manevt vasıflariyle kocasının hayal inkisarını mucip olmadığını ve şayed böyle bir şeye sebebiyet vermiş olsay- mış, kadın terkedilmeğe müstahak' o0- lurmuş mütaleasında bulunmuş! yedek subay okulundan çıkarak yarsu-” v"