27 Mart 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2

27 Mart 1938 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

—— - — p LA gn e ÜĞK , 27-3-1938 Bugünün meseleleri e Fransız parlamentosunun, “Topye- kün harp kanunu,, lâyihasını önümüz- deki hafta içinde müzakere edeceğini, A birkaç gün evelki gazetelerde okuduk, ’., Her memleketin mevzuaları arasındaki y * ana kanunlardan birisini teşkil eden .. bu kanunun hangi hükümleri ihtiva et- tığini, demokratik prensip ve sistem- lerle idare edilen fransız idare maki- nesinin bu kanunu nasıl tatbik edece- ğini müzakere neticesinde öğrenece- ğiz. O vakit bu meseleye ayrıca bir ya- zı ile temas edeceğim. Fakat, mevzu, mahiyet itibariyle, her millet için en hayati meselelerden biridir. Cihan harbının ortaya attığı en karakteristik j hakikatlerden biri de şudur : “Muhare- T be, askeri bir mevzu olduğu kadar, iç- timal ve iktısadi bir vakıadır.,, ğ Artık, harp İlyada destanında oku- B duğumuz gibi, yalnız (Aşil) ile (Hek- tor) ün boğuşmasiyle yahut on doku- zuncu asrın sonlarına kadar olduğu — gibi sivil halkın seyirci vaziyette kala- — Tak yalnız iki taraf ordularının çarpış- — masiyle halledilecek derecede basit bir iş olmaktan çıkmıştır. Cihan har- bında Almanyanın hududlardan ziya- |. de içtimai ve iktısadi yüzlerce sebep - Ki - lerin tesiriyle içinden yıkıldığını he- pimiz hatırlarız. Cihan harbının devam ettiği sıralarda Hindenburg, harbı bir sinir meselesi olarak görmüştü.. Kimin siniri kuvvetli ise harbi o £ d ber —< Topyekün harb şında bulunacağından istihsal kudreti derhal azalır. Buna mukabil istihlâk artar, Cihan harbı istatistiklerine gö- re, elbise ve ayak kabı istihlâki normal zamanlara nazaran beş misli artmıştır. Maden sanayiinde ise, istihsal Al- manyada yüzde 40 ve İngilterede yüz- de 20 azalmıştır. Zirai istihsal ve is- tihlâk muvazenesi, diğerleriyle kıyas kabül etmiyecek derece bozulmuştur. Cihan harbında eğer Amerika Avrupa- ya fazla mikdarda zirai maddeler gön- dermemiş olsaydı, harbın yarattığı fa- cialar bugünkü ile kıyas kabul etmiye- cek derecede müthiş olacaktı. İşte bu- nun için harp başlar başlamaz, hükü- met ve halkın vaziyetin icap ettirdiği şekle intibak etmesi için muhtelif te- şekküllerin önceden, en esaslı hesap- lara göre hazırladığı kadrolar içinde derhal fevkalâde vaziyete uyması, bu yeni taazzuv içinde çalışmağa başlama- sı ve bu suretle fevkalâde vaziyeti fev- kfılğde tedbirlerle karşılaması gerek- tir. İşte (topyekün harp) kanununun vatandaşa yüklediği vazifeler, aşağı yukarı bu çerçeve içindedir. Başka memleketlerdeki yeni cere- yanları yakından takib etmekte olan hükümetimizin bu hususta icab eden tedbirleri göz önünde tuttuğu muhak- kaktır. Bununla beraber bir harp zuhu- runda, bütün milletin tayyare hücum- diyordu. İhtiyar mareşalın bu görüş- K lerinde şüphe yok ki bir isabet vardır. Sinirin kuvvetli olabilmesi için, mad- di ve manevi bütün kuvvetlerin bir a- henk içinde tanzim edilmesi icabeder. Ş Manevi kuvvetin sarsılmasında iç hayat V taki anarşinin çok büyük tesiri görülür. Umumi harpta seferber edilen insan- ların yekünu 70 milyon kadar tahmin edilir. Bu, Avrupadaki umumi nüfu- sün yüzde 20 sidir. Eğer tali ve mu- kadderat devletleri yeni bir cihan har- bına sevkedecek olursa artık harbın çehresi 1914 dekinden çok farklı ola- caktır. Muzaffer olmak, davâyı kazanmak i- çin her millet bütün maddi ve manevi kabiliyetile savaşa atılacaktır.İşte bu- nun için yeni bir harpta, askerlik yaşı dışında bulunan ihtiyarlarla, kadınla- ları karşısında alacağı tedbirleri bil- mesi gibi, iş sahasındaki faaliye- ti 0 zarürete uygun bir hale koy- masını da kendiliğinden bilmesini istemek bir memleket borcudur. Fran- sa gibi en liberal memleketlerde bile, devlet, yeni izdivaçlarda verilecek cihaz arasında bakır kap ve kacakların tercih edilmesini para yardımlariyle teşvik etmişti. Bugün, bunun tabii bir hal aldığı görülmektedir. İnsanlığın barış ve sükün içinde in- kişaf edebileceğine sarsılmaz bir inan- la bağlı bulunan biz Kemalist rejim çocukları, bunu bir akide olarak tanı- rıiz. Ancak daima realiteye kıymet ver- mek ve ondan ilham almak ta en temel- li prensiplerimizdendir. Dünyanın en nikbin insanlara bile itimat vermiyen yeni gidişi karşısında, hepimizin uya- nık bul ve hükümet bir taraftan rla- rın, çocukların, çiftçilerin, fın ve herkesin iradelerinin yalnız bir vazifesini'yaparken. diğer taraftan da htelif kültür mü lerimiz vası- noktaya mü ih olarak ve şekillendirilmesi zarüridir. Harp mil- letlerin hayatında fevkalâde bir hadi- sedir, Harp ile beraber memleketin en zinde ve mustahsil uzuvları silâh ba * y tasiyle bu maksat etrafında daima tel- kinler yapılmasının en muvafık oldu- ğu kanaatindeyim. 5 Necib Ali Küçüka — GeneralDirik düngütt Bir izde bu - SAA Su mahsulleri projesine yeni hükümler Ekonomi Bakanlığı, su mahsulleri kanun projesine yeni hükümler ilâve Tunan 'Trakya umum müfettişi General Kâzım Dirik dün akşamki ekspresle İs- tanbula hareket etmiştir. Sayın General istasyonda, İç Bakanlık ileri gelenleri, mebuslar ve şahsi dostları tarafındari uğurlanmıştır. General Dirik, Trakya kalkınması- na aid meseleler etrafında Başbakanı - mızla ve bakanlrla temaslar yapmış, bü- yük muvaffakiyetlerle tatbik edilmek - dir. Bu hükümlere göre İstan- buldan başlamak üzere türlü ihraç şe- hirlerimizde balıkhaneler kurulacak ve balık tuzlama transit mahalleri ay- rılacaktır. Bu transit mahallerine tuz- lanacak balıkların kullanılacağı kap- lar ihraç edilmek üzere resimsiz gi- recektir. Transit yerlerinde tuzlana- cak balıkların tuzları yabancr memle- ketlere satılan tuzların satış fiatı ü- zerinden alınacaktır. * ŞEHİR HAYATI Rakamlarla Türkiye Sinan günü Ankara Halkevi büyük türk mima- rr Koca Sinan'ın 9 nisan 1938 cumar- tesi gününe rastlayan 350 inci ölüm yıldönümü törenini birkaç aydanberi hazırlamaktadır. Halkevi bu törenin mimarın büyüklüğiyle ölçülü olması- na bilhassa itina ediyor. O gün saat 15 de törene Sinanın hayatına aid kı- sa bir musahabe ile başlanacak, Bunu Sinant yetiştiren muhit hakkında bir konferans takib edecektir. Bundan sonra büyük mimarın Trakyayı süs- leyen şaheserlerini kendi tabif çerçe- veleri içinde gösteren bir sinema gös- terilecektir. Halkevi bu münasebetle 80 parça- ya yakın eserden mürekeb bir Sinan sergisini de hazırlamaktadır. Bu ser- gide Sinanın belli başlı eserlerinin büyük ağrandismanları, röleveleri dopyapozitifleri teşhir edilecektir. Aynı gün törenden sonra serginin de resmi küşadr yapılacak ve sergi bir hafta devam edecektir. Ankara Halkevi o gün törene ge- lecek olanlara Sinanın en güzel eser- lerinden ikisinin tabedilmiş fotoğra- filerini hatıra olarak verecektir. Bugünkü konser F B ŞN Sağlamlar - sakatlar Biz sağlam bir milletiz, görünür kusurlarımız azdır. Bilhassa vücud- da iz bırakan salgın halinde hasta- lıklarla bugün esaslı bir savaş yapıl- dığından, harb ve kazalar harici, sa- kat vatandaşımız pek kalmıyacak demektir , Türkiyede kaç vatandaşın sağ- lam, kaçının sakat olduğunu merak ettiniz mi? On binden fazla nüfuslu yerlerde oturanların yekünu, 2 mil- yon 734.732 dir. Bunlardan 1 milyon 431.536 sı erkek, 1.303.196 sı ka- dındır. Erkeklerden 1.404.741 i sağ- lam, 26.795 i sakattır. Kadınlarda ise sağlam miktarı 1.285.724; sakat 17472 dir. Nüfusu 10.000 den az olan yerler- de, bilhassa köylerde, sakat nisbeti, şehirlerden fazladır: on binden az nüfuslu — yerlerde 6.449524 erkek, 6.806.354 kadındır. Erkeklerde sa - kat 160.022; kadınlarda 111.388 dir. Nüfusu on binden fazla olan yerlerde sağlam yüzde 98.4; sakat yüzde 1.6 dır. Nüfusu an binden az olan yerlerde is:, sağlam olan 98; sakatlar yüzde 2 dir. Bir de bütün Türkiye nüfusuna bak : 16.157.450 vatandaştan Bugün saat 11 de C ş lığı Flarmonik orkestrasına bağlı sa- lon orkestrası Halkevinde bir konser verecektir. Orkestra B. Necib Aşkın- in idaresindedir. Program şudur: 1 — Orpheus in der Ünterwelt Ouverture - Offenbach 2 — Satz üuas der Sinfonie Nr, 3 Felix Mendelssohn Bartholdy 10 dakika dinlenme.. 3 — Der Nusknacker, Tschakowsky 4 — Sing, Sing, Sing Vögelein Paul Preil 5 — Zweite ungarische Rhapsodie Franz Liszt. İstanbulda Et satışı bir. misli yükseldi İstanbul, 26 (Telefonla) — Bugün İstanbul mezbahasında kesilen ve ke- silmiş olarak şehre getirilen hayvan - ların cinsini ve mikdarını bildiriyo - rum: Karaman 1028, dağlıç 56, kıvır- cık 97, kuzu 2797, keçi 30, oğlak 4, sı- ğır 75, dana 21, manda 8. Bu suretle bir günde şehrimizde 315.677 si sakattır. Bu mikdarın 186.817 si erkek, 128.860 1 kadın- dır. 100 erkekten 2.4 ünde; 100 kadın- dan 1.6 sında görünür sakatlıklar var- dır. Kadınlardaki sakat nisbetinin, erkeklerden mühim mikdarda az ol- duğunu görüyor musunuz ? Şüphesiz ki bunun belli başlı sebebi harb ve askerlik vaziyetleridir. Fakat ka- dınların erkeklerden daha çok yaşa- malarını ne ile tefsir edebiliriz? Er- kek vücuduna göre daha nazik ve narin olduğunda hiç şüphe etmediği. miz kadın vücudu, her zaman erke - ğe göre daha iyi ve müsbet vaziyet - te oluyor , Acaba tabiat da kadın vücudu- nun muka: izliğini bildiğind. onlara karşı daha centilmence mi davranıyor dersiniz ? Devlet kırtasiye eşyası dışarıda kullanılmıyacak Finans Bakanlığı, Türkiye'cüum- iyeti hükümeti ibaresini her ’türlii kırtasiyenin hariçto grdiri nan şahıslar ,tarafından kullanılması- nr önleyecek tedbirler almıştır. Bu tedbirler Başbakanlık tarafından bü- tün devlet dairelerine tamim olun- . Bu göre - ellerinde 4116 baş hayvan lmış ktad Geçen senenin aynı gününde 695 i ka- raman, 104üdağlıç, 12si kıvırcık, 1746 81 kuzu,35isığır, Si dana, 6sı manda ve 3ü malak olmak üzere 2606 baş hayvan kesilmişti. Belediyenin kurduğu teşekkül ticari mahiyette olacak İstanbul, 26 (Telefonla) — Şehrin kasaplık hayvan ihtiyacını temin et- mek üzere belediyenin kurduğu yeni teşekküle aid talimatname ve proje tasdik için bakanlığa gönderildi. Be- lediyenin verdiği malümata göre ku- rulan şirkete milli bankalardan hiç devlet kırtasiyesi yakalananlar hak- kında derhal kanuni takib yapılacak- tır. biri dahil değildir. Belediye teşekkü- lü kurarken, İstanbul kasapları türk anonim şirketi ile, şirketin dışında kalan ve toptancılığı öteden beri ken- dilerine meslek edinen diğer toptan- erlarla iş birliği yapmayı düşünmüş- tür, Şirket kurulduktan sonra kasap- lık hayvanların yalnız bu şirket tara - fından getirtileceği de doğru değil- dir, Ticaret serbestliği tamamen baki AĞA Prof. Pi'&orın beşinci konferansı Preistorik sanat eserleri Sayın bilgin dün halkevinde, bu husustaki keşifleri anlattı Profesör Pitar dün saat 16 da halk- evinde beşinci konferansını vermiş- tir. Seçkin bir dinleyici kütlesi tara- fından takib edilmekte olan bu seri konferanslardan dünkünde profesör Pitar şunları söylemiştir : Preistorik sanatın ilk defa olarak keşfi tarihinin yüzüncü senesini pek yakında tesid etmek kabil olacaktır. Bu keşif Cenevre civarındaki Fran sa topraklarında Veyrier'de vaki ol- muştur. Preistorik sanat eserleri bakımın- dan dünyanın en zengin memleketi o- lan Fransada, önceleri, ne bu ilk keş- fin ne de bunu takib eden diğer ke- şiflerin farkına varılmadı. Orinyasiyen'lerin heykeltraşlığı ve gravürü keşfetmiş olduklarını söyle- miştik, Fakat bunların sanatları mag- daleniyen'lerde bulduklarımız kadar kemale varmamıştır. İlk işe yarar keşifler İlk işe yarar keşifler 1871 - 1875 ta- rihleri arasında olmuştur. Bügün preistorik — mobilier — mobilye sanatını en iyi gösteren ko- leksiyonlara malik olmak şetefini iki müze paylaşmış bulunuyor. Bunlar Paris civarındaki, Senjermen, müzesi ile Britiş müzesidir. Senjermen müzesi, öbürkünden kıyas kabul etmez derecede zengin- dir. İki hususi vası) Preistorik sanatta mağaralar sana- tı, mobilier sanatı olmak üzere iki hu- susi vasıf farkolunur, Bilhassa kendilerinden bahsetme- miz icabeden — Magdalaniyen — ler perdah ve cilâ taşları, kargılar, ok fırlatıcıları ve hançerler... gibi kul- landıkları bütün şeyleri süslerlerdi. Oyma ve kabartma bir takım zinet eşyası icad ettiler ve bunları pantan- tif olarak kullandılar, Aynı yiz, Bundan başka hayvanların istira- hat halinde resimleri yapılmamış ol- ması da ayrı bir hâdisedir. Bu resim lerde Ren geyikleri otlarlar, koşarla: veya ölürler, hiç hareketsiz değildir « ler. Atlar dört nala giderler. Harikulâde bir sanat “Altamira,, mağarasındaki bizon- lar sıçrar vaziyette resmedilmişler- dir. Süsledikleri eşya üzerinde grup halinde resimler ve sahneler nadiren görülmektedir. Maamafih bazı atlar ve Ren geyikleri grupları gibi, hep hareket halinde olmak üzere, fevka- lâde sadeleştirilmiş resimler de var- dır. Bunlardan birçok misaller zik- retmek lâzımdır. Bunu çok isterim. Fakat bu bahse ayırabildiğim konfe- rans müddetinin darlığı dolayısiyle sözlerimi kısaltmak mecburiyetinde- yim, Doğrusu mağaralar sanatı harikw- lâde bir şeydir. Hele bu sanatkârların ne kadar güç şartlar içinde çalıştık- larr düşünülünce, bunların yaptıkları resimlerdeki şekil ve vaziyetleri na- sıl hakikate bu kadar mutabık olarak yapabildikleri suali varit oluyor. İki türlü eser Mağaralardaki — magdaleniyen re- sim ve gravürlerinin en kuytu yerler- de ve ekseriya bu mağaraların methal lerinden 500-800 metre içerlerde ya- pılmış olduğunu unutmıyalım. Sanatkârların küçük kandillerle etraflarını aydınlattıkları tahmin o- lunabilir. Fakat şaşılacak şey, onların bu kadar az ışık veren vasıtalarla yap- tıkları resimlerde hayvanların - tabif nisbetlerini muhafaza etmeye muvaf- fak olmalarıdır. Mağaralar içindeki sanat eserleri iki türlüdür. Bunların bir kısmı çizi- lerek yapılmış eserlerdir, diğerleri taştan, tahtadan, Ren geyiği boynuz- larından ve fil dişinden de bir takım oymalar ve kabartma işleri yaptılar. Fakat bunlar ne birer âletti. Ne de müzeyyenattı, Ehemiyeti piyesler “Meydana çıkarılan bu son piyesler preistorik sanatın izahı noktasından çok ehemiyeti haizdirler, Temsil edi- len resimler hemen tamamile hayvan- lardır. Pek az olarak nebat resmi yap- mışlardır. Hele insan resmi enderdir. İnsan resimlerinin bu eksikliği, âdeta hemen hemen yok gibi oluşu be- şeri, sanatkâr olmaya sevkeden esbabı anlamak, daha doğrusu anlamaya ça- lışmak bakımından da ayrıca dikkate şayan bir vâkıa arzeder, de boy k yapılmış olanlarıdır. Bazan gravürlerin üzerine boya sü- rülerek bunları daha parlak bir hale getirmişlerdir. İki türlü boya ÜÖ L.. <C — GA L larını gezip dolaştım. Doğrusu insan bunlara hayran olmaktan kendisini a- lamıyor. Hele bu mağaraların içinde bulunan sanat eserlerinin çok eski o- luşları, onları vücuda getirmek husu- sunda çekilen güçlükler ve bu kaya- larda yazı ilham ettikleri esasları dü- şünülünce insanın takdir ve hayran« lığı bir kat daha artmaktadır. Renkli resim yapmak için sanat- kârlar ancak iki boya tedarik edebil- mişlerdir. Biri “peroksit dö manga- nez,, madeninden elde ettikleri siyah boya, ikincisi de aşr boya dediğimiz Eğer bu sanatı heyeti iyesile tedkik edecek olursak, vehlei ülâda nazarı dikkatimize çarpan şey, bu sa- natkârlarda mutad olan realizmdir. Onların bu sanatları o kadar kuvvetli idi ki, yaptıkları hayyan resimlerini tayinde hiç tereddüde düşmemekte- te olan plânlarının yeni cepheleri üze- rinde izahat vermiştir. Generalin, bu memleket parçası üze- rinde başarmaya gittiği büyük mesele- ler ve bugüne kadar olan verimli çalış - manın bir bilânçosu mahiyetinde olan yımızda okuyıcıkıı'ııız. Kamutay çağrıları " X Dahiliye encümeni 28.III.1938 pa- | zartesi günü saat 10 da toplanacaktır. x X Maliye encümeni yarın umum heyet içti: d 1 k sonra tır. X Arzuhal encümeni yarın saat 10 da toplanacaktır. H A _ı»/ Bahar başladı Dün şehrimizde hava bulutlu ve ha- fif rüzgârlı geçmiştir. Günün en dü- şük ısısı sıfır, en yüksek ısısı da 17 de- 0 recedir. Yurdun Trakya, Kocatli, Ka- radeniz kıyıları bölgelerinde hava çok bulutlu, diğer bölgelerinde hafif bu- — Jlutlu geçmiştir. 24 saat içinde yağışla- h) tın karemetreye bıraktığı su mikdarı — Dörtyolda 14, Adanada 2, İslahiyede 1 kilogramdır. Erzurumda karın kalınlığı 9 santi- metreye inmiştir. Yurdda en düşük 1sı- B lar sıfırın altında olmak üzere Bursa A ve Afyonda 1, Eskişehir ve Yenişehir- ç y N ğx> b de 3, Van ve Kütahyada 5, Erzurumda — 10, Karsta 15 derecedir. En yükıek' 1si- lar da Diyırbakn'dı 16, Balıkesirde, Antalyada 18, Bodrum ve Adanada 20 — derecedir. y Bir ordu ve bir demet gül! Baharı, kışın soğuk ve kasvetli günlerinden sonra geldiği, bize par- lak güneşi ve renkli çiçeklcr'ı'lg bir« az huzur ve saadet getirdiği için se. veriz, Kışın fazla olmadığı, kar yağ- madığı senelerde otların ve çiçek- lerin de fazla büyümediğini hatırla- yacak olursanız, ana tabiatın da ba- harla kışı ödemek istediğine hük- medersiniz, Nasıl baharı kıştan sonra özli- yorsak, renkten, kokudan ve güzel şekillerden doğan hafif şiiri de sı- kıntı ve ıstırab çektikten sonra ara- TIZ. " Avrupa, korkunç hareketler için- de ve tehlikeli kararlar arifesinde- dir. Kulağınızı ve gözünüzü aynı günde Çine, İspanyaya, Viyanaya, Prag'a, Litvanyaya, Lehistana, Dan- Yon çirmiş ve bunun neticesi olarak al- - Para işleri ve hicret ! nında hafif bir çizgi kal: A Güzel aktris, bunun üzerine "Yahudileri pek tazla sevmediği vâ açmış, yapılan muhakeme neti- — halde, her nedense, İsrail oğulla- inde ingili hk A bu ka- — yınm, tarihine merak sardırmış bi zaya sebeb olan şoförü on bin lira para cezasına etmiştir. Bir çizgi için bu kadar para faz- la değil mi? diyeceksiniz. Fakat ya bu çiıgi, güzel aktrisin alın ya. zısını değiştirecek bir hattı butlan ise.... Ölümün çaresi, ölüme çare ! zig'e, Memel'e çevirmek buriye- tinde bulunuyorsunuz. Siyaset cilvelerinin uyandırdı- ğı bu kadar telâş ve heyecan içinde biraz şiir ihtiyacı duyarsanız bir Avrupa gazetesinin yazdığı şu sa- tırları okuyunuz : Viyanada Nazi şeflerinden biri- si, büyük kabristanda kimsenin bil- mediği ve anlıyamadığı meçhul bir mezara bir demet gül bırakarak Al- manyaya dönmüştür. Şu halde Naziler Avusturyaya koskoca bir ordu ile birlikte bir de- met gül de bırakmış oldular. — T. İ. Bir çizginin cezası ! sear K doaC bt eee Silviya Reynold isminde bir ak- istanbul ga maen — Diri. sinde şöyle bir makale başlığı gör- düm: “Çocuk ölümlerinin sebeb ve çareleri.,, Bu iki terkibi parçalarsak şöy- le olur: “Çocuk ölümlerinin sebe- bi” , “çocuk ölümlerini P , “Ölümün sebebi,, doğrudur; fakat “ölümün çaresi,, denmez, *“ölüme çare,, denir, İçtimafi ve sıhi bir l ”- le alan bu makaleyi yazan bir he- — Siz onun ne dediğine bakın; müddeti de yattığı için, serbest bı. rakılmıştır. ş Serbestlik iyi ama, şu söz, bun- dan sonra, cüce Simon'un kula- ğında küpe olmalıdır : — Bir daha boyundan büyük iş- lere karışma ! Mardik : Eğer rahmetli Ahmei -a. vanı- dınızsa ve Kadköyünü biliyorsanız ğ dır. Mardik, Ahmet Ra. dostum, son hâdiseler dolay dedi ki : — Yahudilerin bütün hayatına bakınız, onları ya hicret eder, ya- hud para ve maliye işlerile uğra- şir görürsünüz. Bu iki hal, iki İsra- il peygamberinden kalma iki yadi- gârdır : Hicret, peygamber Musa'nın on. larr Mısırdan alıp çıkarmasile başl ; hâlâ d ediyor. Maliye işlerile uğraşmak da pey- gamber Yusuftan kalma bir yadi- gârdır. Malüm ya, Yusuf, Mısırda Firavunun bir rüyasını tabir ettik- ten sonra orada maliye nazırı ol. muştu.... Cüce Simon serbest ! Beyoğlunda bir gece cesaretin- den değil de, korkusundan cebin- deki tabancayı çıkarıp karşısında- ki hayalete sıkan cüce Simon'un halı i bitti. diline bak ! :'-ı Çünkü hekimler bile bir hastayı muayene ederken en önce diline K akenl, _trl:.-l“ıâflıh-' bil & ge İstanbulun en kısa boylu adamı boyu ile mütenasib bir ceza yemiş, 23 gün hapse mahküm olmuş, bu sime âşık bir adamdı. Onun ölümün- den sonra da gazinosunda Rasimin bir nüktesinden bahsetmeden; onun ha- yatına dair bir hatıra latmad diğer bir nevi madenden çıkardıkları turuncu renk boyadır. Bunların kimyevi tahlilleri yapıl- mıştır. Şimali İspanya'da Şimali İspanyada dünyada eşi ol- mıyan çok güzel bir sanat eseri var- dır. Bu freskin 14 metre uzunluğu vardır ve bunun üzerinde birçok cins hayvan resmi muhtelif vaziyetlerde gösterilmiştir. Bilhassa bunların için de, bizonlar harikulâdedir. Aynı devrin ispanyol ve fransı: boyalı resimleri mukayese edilecek olursa bunlar arasında pek vazıh fark lar görülür. Burada bir ispanyol re- sim sanatı ile bir fransız tersim sana- tından bahsetmek mümkündür. Dordogne'da küçük bir vadi için- de bir kaya sığınağı vardır ki, bunun içinde de ötekiler kadar harikulâde bir eser bulunmaktadır. Bu eser kal- ker üzerine iri kabartma halinde iş- lenmiş bir sıra at - gravürü - dür, Bu- na kaplan atları diyorlar. * Aal biti gün geçirdiğini sanmam. İşte Kadıköyünün bu kocaman sa- kallı, rind, deryadil, ve hoşsohbet ga- zinocusu da hayata göz y uş ve Mag yen periyodu bu sanatın da tamamiyle ortadan kalktı- ğı görülüyor. Bunu takib eden Peri- yotta bunlara ait hiç bir iz bulunma- bir bakımdan son yaprağı da kapan- mıştır. Dostum Ercümend Ekremin an- lattığıma göre Mardik, son dakikala- ietadi dır. Ne olmuştur? içtimat ve siyasi hâdiseler mi? Zihniyetin de- ğişmesi mi? Yoksa kendi hayat tar- zını, ruhi telâkkilerini icbar eden ye- ni bir halk mı ortaya çıkmıştır? Şimdilik bu hüsusta bir eser kar rında şu vasiyette bul, : -—Ahmellluimiumuır;ndın teneke toprak getirip mezarıma dö- künüz ! Mardik, şimdi, üzerinde büyük Düzeltme Evelki günkü sayımızda on milyon lira sermayeli bir buğday ofisinin ku- bir ği hakkında bir haber neşret- teneke toprakla örtülü olarak ebe- diyet uykusunu uyumaktadır. Ölünceye kadar süren bir - sevgi- nin ölümden sonra da devamına ne miştik. Bu ofis sermayesinin on mil- yon ve icabında on beş milyon lira o- labileceği metinde tasrih edilmişken bir yanlışlık olarak başlık “bir milyon,, şeklinde çıkmıştır. Özür diler, tashih ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: