SAAT CN SA ULUS Yazan: WYüzbaşı F. W. von Herbert oot Mudafoıabınoloı Dir İNGİLİZ ZABİTİ| Çeviren: Nurettin ARTAM Annem sevinç göz yaşları döküyor sarsıla sarsıla Olup bitmiş bir hâdiseden ders- ler, neticeler çıkımk, kehanetler savurmak benim işim değildir. Fa- kat yalnız Plevne muharebesi için değil, bütün Türk-Rus seferi i ıçın bir |" türk atalar sözünü hatırlatmağa müsaa- de edilmesini isterim: *“Düşman karınca ise fıl gibi zan- neyle!” Esirlik hayatımda geçen hâdi hıçkırıyordu son defa olan silâha sarılmamızdan bir fayda çıkmayınca; ne de tanrı- ları andıran çelik ve demirden adam ofke ve teessürle hıçkırdığı zunın zo— A Terfilerine kazat ve inzibatı bir mâni olmayan muavin, hâkim ve müd- deiumumilerle hâkim sınıfından sa- yılanlardan 1938 senesi sonuna ka- dar terfi müddetlerini bitireceklerin listesi Adliye Vekâletince hazırlan- mıştır. Kendilerini terfie-şayan gördük- leri halde bu listelerde isimlerini bu- lamıyanlar bir ay içinde ayırma mec- lisine yazılı olarak itiraz edebilecek- lerdir. 5 inci derece müddei umu- milik sınıfma aid defter : bir damla yaş g $ Ben karlarla örtülmüş sessiz o- valara doğru ilerleyen arkadaşların ölümün donmuş kucağına ebediyen gömüldükleri, gözlerini orada ebe- diyen kapadıkları da ağla- lerden bahsederek kosh bir cild yazabilirim. Maceralarımdan bir kısmı gayet eğlencelidir. Çünkü esarette geçirdiğim üç ay içinde ba- şımdan geçen aşk maceraları, on- dan sonraki ömrümde geçen aşkla- rımdan daha fazla olmuştur. Buradaki hayatımın bilhassa baş ta- rafı ise, aradan kırk bu kadar sene geç- miş olmasına rağmen hâlâ bugün bile beni titretmektedir. Fakat bu ayrı bir hikâyedir. En kuvvetli olduğu zaman sayısı 48,000 kişiye varan Osman paşa ordusundan ancak 15,000 kişi Rus- yaya gidebilmiş, bunlardan da an- cak on iki bini ana vatanlarına dö- nebilmişlerdir. Güvenilir türk kaynaklarından öğrendiğime göre 1898 senesinde Fakat çocukluğumda görmeğe a- Işştığım yollar, işaretleri, avlen, ya- pıları ve manzaraları tekrar görün- ce ağladım. Sakin bir nisan akşamı, güneş batacağına yakm, altımdaki trenin freni gıcırdayarak Jlol NYT dur- BAA R. B şmuavini A- rif Cankaya, Zonguldak müddeiumu- misi İsmail Hakkı Özkan, Aydın müd- deiumumisi Ahmed Reşid Maykut, Afyon müddeiumumisi Mehmed Tev- fik Erinç, Sırvas müddeiumumisi Os- man Asım Dilli 6 ınci derece müddei umu- milik sınıfına aid defter : Kastamonu müddeiumumisi Ah- med İlhami Sarıcıoğlu, Eskişehir üddei i Ragıb Canonyıl, Bur durmuştu; Platformda bütün bir yıl iz- tirablar çekerek benim dönüşümü Allahdan ümidini kesmi- yerek büyük bir sabır seven bir ka- dımın tevekkülü ile, beklemiş olan kadını görmüştüm. Onu geçen bü- tün vagonları hasretli gözlerle bi- rer birer araştırır görünce bu kadar kahır ve felâket görmüş olan göz- lerimiz göz yaşları perdeleyiverdi. O kadar hıçkıra hıçkıra ağladım ki göğsüm parçalanacak sandım. Göz- vatanıma türkiyede Plevne muhariblerinden | lerim yaşlı yaşlı, anamın benim için ancak 6000 kişi hayatta idi. Bugün (1911) bunlırdan yaşayanların yü- zü geçtiği B sebebi 1877 ıenonnde bile Osman paşa or- dusunun mühim bir kısmının ihtiyat efraddan ibaret olmasıdır. Kendime gelince bütün bu sefer- lerde başımdan geçen maceralar ve tecrübeler beni o kadar mukave- metli bir hale getirmişti ki Bükreş- uzanmış olan kollarına atıldım. Gençliğin verdiği aldatıcı bir çıl- gınlık içinde ve kendi kuvvetime gu— venerek ondan ayrılmış, gitmi: haniye müddeiumumisi Osman Hay- dar Aktan, Başmüddeiumumi muavi- ni İbrahim Nazif Çağlayan, Kırşehir müddeiumumisi Mehmed Emin Sami Özkaya, Şebinkarahisar müddeiumu- misi Kadri Kayaalp, Erzincan müd - deiumumisi Abdülkadir Kadri Turan, Karaman müddeiumumisi Ali Rıza Günal, Edirne müddeiumumisi Meh- med Edib Bayazıtoğlu, Konya müd- deijumumisi Mehmed Sabri Yoldaş, İstanbul müddeiumüumisi Mehmed Hikmet Onat, Balıkesir müddei Terfilerinde bir mâni görülmiyen Hâakim, muavin ve müddeiumumilerin listesi umumi başmuavini Fikret İlseven, Isparta müddeiumümisi Hasan Bas - ri Arıtan, Kayseri müddeiumumisi Mehmed Senai Meriç, Samsun müd- deiumumisi Mahmud Celâleddin Tok soy, Başmüddeiumumi muavini Bur- haneddin Eneralp. 8 inci derece müddei umu- milik sınıfına aid defter : Uşak müddeıumumııı Ahmed Kn- sım Ünal, O k Ahmed Nezihi Erinç, Gemlik müd- deiumumisi Ali Ekrem Köksal, Ber- gama müddeiumumisi Mehmed Ek- rem Günay, Nevşehir müddeiumumisi Halil Hilmi Ugur, Elmalı müddeiu- mumisi Emin Nami Güven, Sinob müddeiumumisi Ahmed Kenan Kutlu İstanbul müddeiumumi muavinlerin- den Ahmed Nureddin Serer, Rize müddeiumumisi Mehmed Salih Tüm- ay, Mardin müddeiumumisi Mehmed Asım Erkan, Bitlis müddeiumumisi Mehmed Nuri Pekin, Başmüddeiumu- mi muavini Orhan Nezihi Babaoğlu. tAddai 9 uncu derece müddei umu- milik sınıfına aid defter : Elbistan müddeiumumisi Mehmed Şerif Kırkağaç, Kiliş müddeiumumisi Abdülhamit Sabit Güney, Çivril müd- deiumumisi Mustafa Hilmi Yavuz, Re- şadiye müddeiumumisi Ali Nazmi Ki- per, Haymana müddeiumumisi Ahmed Cemal Tümer, İzmir müddeiumumi muavini M. Sedat Çumralı, Dersim müd deiumumisi Veysi Sezar, Keskin müd deiumumisi Mehmed Üstüner, Bayra- miç müddei isi Osman Cemalet- misi Mehmed Cemil Altay, Kırklare- li müddeiumumisi Mehmed Cemal Günay, Ankara müddeiumumisi Meh- med Bahaeddin Arıkan Amasya müd- Şimdi ise onu özliyerek, onun sevgi- sini takdir ederek geri dönüyordum. Fakat sevgi hiç bir zaman ölmüyor. Annem, sevinç göz yaşları dökü- yor, sarsıla sarsıla hıçkırıyordu. Fa- kat artık ığlırnıyıoı.lıtı, çünkü ben kendi te geçirdiğim hafif bir rahatsızlık müstesna, hiç bir hastalık yüzü gör- Rio .de Janeiro'da geçirdiğim sarı humma ile cenub Afrikada atlattı- ğım bağırsak hııtııhiı bıııdın ha- riçtir. ilrde v Frar zi Bunun dışında onılı bîı surette soğuk bile almadım. Böyle bir har- bin kafamda ve ruhumda yaptığı sarsıntılar da hamdolsun, pek ça- buk zail olmuştu. Çünkü tehlik nerede bulunduğunu anlayacak ve nereden yardım geleceğini kesdire- cek kadar zekâm ve tahsilim var- dı. Laborare et orare “çalışmak ve söylemek” benden daha ağır hasta olanları bile tedavi etmiştir. * * * 3 nisan 1878 rım kredi sınr yapmıştır. Kooperatif, geçen yıl içinde ortaklarına 550 bin lira mikda- rında yardımda bulunmuştur. heyeti ve mürakip raporları, landıktan sonra yapılan seçim neti- cesinde bazır küçük farklarla eski ida re heyeti ibka edilmiştir. ydım. SON “Plevne müdafaasında bir İngiliz Zabiti tefrikamız burada bitiyor. Bundan sonra, Plevne ordusunun ' u & 4 9 Gi Akhisar kooperatifi Akhisar (Hususi) — Kazamızın mühim bir kredi müessesesi olan Ta- .|Doğu, Mersin müddeiumumisi Mus- deiumumisi Mustafa Asım Soysal, Trabzon müddeiumumisi Salih Esad, 7 inci derece müddei umu- milik sınıfına aid defter : Yozgat müddeiumumisi Abdulna - H AAnİ ; tin, Yenişehir müddeiumumisi Halil Timoçin, Karacabey müddeiumumisi Ahmed Fazlır Erel, Akşehir müddei- umumisi Ridvan Pınar, Pazar müd- deiumumisi Hasan Tahsin Özer, Şar- köy müddeiumumisi Cemil Ulusal, Van müddeiumumisi Cemal Bilgin, Nazilli müddeiumumisi Mehmed Kâ- mil Ülgen, Bursa müddeiumumi mu- avini Ömer Fehmi Doğan, Islâhiye müddeiumumisi Osman Nail Özkan, fi, Akkı Kozan bhul miüddet ? Mah- si Mehmed Emin Ferdi Oral, Bandır- ma müddeiumumisi Şefik Orbay, Ko- caeli müddeiumumisi Halil Hamdi müddeiumumisi Mehmed Ramiz Tür- kay, Tokat müddeiumumisi Ali Öze- ren, Başmüddeiumumi muavini Meh- med Ali Davran, Manisa müddeiumu- san İhsan İdil, Edirne müddelumu- AAA aüi Madelr mrfaman | Fğ;!t 'Tüzel, Yalova müddeilumumisi mut Celâleddin Kuralmen, Karadeniz Ereğlisi müddeiumumisi Ahmed Na- ci Tözün, Foça müddeiumumisi Ha- Atila Yurdakul Anatürk, Ankara mü- deiumumi muavini Mehmed Nevzat Tüzünkan. misi M. Rifat Güllü, Ankara müddei- (Sonu var) kooperatifi genel İdare onay- Ne yurdumdan ve beni sevenler- ı!en ayrılır, onlara veda ederken, ne b dan geçen anlatılmaz izti- nblm çektiğim zaman, ne kederi- mizi ve neşelerimizi kendileriyle| geceli gündüzlü paylaştığım sevgi- Hi arkadaşlarım birbiri ardınca şe- hid düştükleri vakit; ne benden da- ha sağlam yürekleri olanlar ümid- vedâ etmesinden doğan acılarımıza iştirâk ile bizi teselli eden, telgraf ve mektublarla acımıza ortaklanan ve Aleni teşekkür Yavrum Emel'in ani olarak hayata Hai bulunmak zahmetini ih siz ve çaresizlik içinde bunaldıkl zaman, ne de tali, şehid düşmüş bu- arkadaşm katılmış elini seon defa olarak sıkmağa bile imkân bırak- dığı, müsaade etmediği anda, ne tiyar eden arkadaşlara ailemizin şük: ran ve minnetlerini sunarım, Seyhan Mebusu Hilmi Oran AAECAKALARAMAA. Hulâsa IBoyarlardan Volkof'la Moskovaya ge- len Alyoşka isminde bir çocuk, oradı baba- sından mütemadiyen dayak yediği için e- winden kaçan Aleksaşka adında diğer bir gçocukla hayat arkadaşı olmuştur. Bu esnada çar ölmüş ve yerine küçük bir çocuk olan Petro geçmiştir. Ölen Çarın Sofiya ismindeki haris kızı da prens Golicin'i sevmekte, imparatoriçe ilân edilmeği istemektedir. Rusya feci bir haldedir. Baş yoktur ve herkes biribirinin aleyhindedir. İşte bu va- ziyetten istifade eden Sofiya taraftarları aylıklı yabancı askerleri önayak ederek bir isyan çıkartmışlar ve halkı buna teşvik için de çareviç İvanın öldürülmüş, Çar Petronun da bu âkibete düşmek üzere bu- lunduğunu işae etmişlerdir. Fakat bunlar sağdır. Ancak Streliçler kümandanının oğlu olan genç bir prens ih- tilâlcilere kırbaçla hücum ettiğinden biraz yatışmış olan bunlar önlerine geleni üldü- rüp saraya [ırıyorlar Bunun neticesi ise Sofiya'nın imparator- luk naibi ve İvan'ın da çar ilân edilmesin- den ibaret kalıyor, ve Rusya gene eski ha- le avdet ediyor. Bir gün, Alyoşka ile Alek- saşka, bir nehir kenarında balık tütarken, karşı kıyıda, Çar Petroyu görüyorlar.| kaçmağa hazırlandı. Fakat, Aleksaş- kanın gözlerinde kurnazca bir parıl- ti peyda oldu. “Dur, dur, ne zaman olsa kaçarız.” diyerek oltasını tekrar suya daldırdı, ve çocuğa gülümsiye- rek bakmakta devam etti: — Senden korkduk, — kafakesen.. Ne diye orada duruyorsun? Seni arı- vlar. — Kadınlardan saklanıyorum. — Bana bak.. yoha sen bizim ça- nııuzm — Evet, öyle.. Ne olacak? — Eğer bize şekerleme verirsen — haydi, ne duruyorsun, koş, getir — sana bir oyun gösteririm. Petro gülmeksizin ona bakıyordu. Aleksaşka külâhını çıkardı. içinden bir iğne aldı: — | — Bu iğneyi gördün mü? Onu tire- si ile birlikte yanağımdan geçirece- ğim, hem acımıyacak, hem kanamıya- cak. Petro sordu: — Doğru mu söylüyorsun? — Vallahi. İstersen sana bacağımla bir haç işareti de yaparım. Aleksaşka bunu söylerken hemen oturdu ve dediği gibi bacağı ile is- tavroz çıkardı. Petro buna da şaştı. Sonra ters ters: — Bir çarın şekerleme peşinde koş- tuğu görülmüş şey değildir, para ve- rirsem iğneyi geçirirmisin? — Vereceğin para gümüş olursa üç defa geçiririm, — Sahi mi? Petroğ okadar merak etti ki, göz kır pacak kadar kendini kaybetti. Kalktı, halâ telâş içinde bağırıb çağırarak onu aramakla meşgul olan kadınlara bir baktı, küçük bir köprünün bulundu- ğu yere kadar kıyıdan koştu. Alek- saşkaya üç adım kalınca durdu. Suyun üzerinde mavi kelebekler uçuşuyordu. Yıldırımla yanmış bir ağaç ve bulutlar suya aksediyordu. . ağacın YAKUNAAUKUKUNAKAKUK AAA CAKU KA AU UA AA UKUA A KOU AGA KUUK UNUKUN CUG CU UK CU KA R U RAA UDU Yazan: Alexis Tolstoi No: 17 *“u' / YavSI j | temsil edilecektir. banka lımüem%âğhw;î_ dür B. Yusuf Ziya yaptılar. Toplantıda bugün Almanya- Belgradda Enfernasyonal bir havacılık sergisi Naib prens Paul'un himayeleri al- tında olmak üzere Yugoslavya kıral- lığı hava kulübü, Belgradda 28 mayıs- tan 13 haziran 938 tarihine kadar de- vam etmek üzere ilk defa olarak bir enternasyonal havacılık sergisi tertib etmiştir. Serginin 12 den fazla şubeleri, Bel- grad fuarının pavyon ve binalarında Ziyaretçilere hoş bir vakıt geçirtmek için bir çok eğlen- celeri ve paarşüt kulesi bulunan bir park kurulacaktır. Sergideki şubeler şunlardır: Sivil hava gemileri: kara tayyaresi, deniz tayyaresi, otojir, elikopter, plâ- nör, kabilisevk balon ve balonlar, Askeri tayyareler ve silâhlar, Tayyare motörleri, Paraşüt, pervane, borda ve matör a- telyeleri, buji, tulumba, manyeto, kar- RADYO Ankara : Öğle Neşriyatı: , 6 yüntetir pll neşriyatı — 12.50 Plâk: Türk musikisi vi halk şarkırları — 13.15 Dahili ve harici hif berler, Akşam Neşriyatı: AA N riyatı — 18.45 İngilizce ders: Azime İPJ — 19.15 Türk musikisi ve halk şarkılâ «Makbule Çakar ve arkadaşları) — 20 Saat ayarı ve arabça neşriyat — 20.15 Tü | müsikisi ve halk şarkıları (Melek Tokgöl ve arkadaşları) — 21.00 Solo saksofon: Ni? hat Esengin — 21.30 Plâkla dans musiki 22.00 Ajans haberleri — 22,15 Yarınki pro ram. İstanbul : Öğle Neşriyatı: veze Tei musikisi — 12.50 Havadis — 13,05 Pi türk musikisi — 13.30 - 14 Muhtelif neşriyatı. Akşam Neşriyatı: ) Tiyatri . O Tnkılâb def' si: üniversiteden naklen Receb Peker fından — 18.30 Plâkla dans musikisi — 10! Konferans: Çocuk terbiyesi, Ali Kâmi yüz tarafından — 19.30 Beyoğlu halke gösterit kolu tarafından bir temsil — 19 Borıı haberlerı — 20 .00 Muzaffer Güler V€ bürator, yangın söndü 1 türk tirğ” | me cih I, kompressör, meteorolojik servis âlet- leri, ilk madde ve tayyare inşaatı için malzemeler, telsiz cihazları, fotoğraf cihaz ve âletleri, avadanlıklar, makine- ler, otomobil, kamyon, traktörler işa- ret âletleri, balisaj ve tenvir malzeme- leri, mahrukat, yağ ve ilh, Nakliye ve turizm tayyareciliği, Passif ve aktif müdafaa: Aktif müdafaa: Top, makineli tü- fek, ışıldak, kamyonlar, işitme âletle- ri, Passif müdafaa: Sıhhiye arabası, ilk yardım tesisatı, sığınak, gaz mas- kesi, tülumbalar, muhtelif cihazlar, kımyevi istihsalât, teçhizat ilh, İtfaiye kolu: Cihazlar, malzeme, a- vadanlık, kamyonlar, teçhizat ilh, Model tayyare ve plânörler (ama- tör işi), Havacılık basın ve edebiyatı, Kartoğrafi ve fotogrametri, Propaganda ve istatistik, Denizbank idare meclisi 10 martta toplanacak İstanbul, 3 (Telefonla) — Deniz 'in reisliğin dan gelen umumi müdür muavinlerin- den Tahir Kevkeb'le gene Almanya- dan dönen Harun, Hamdi Emin Çap ve hukuk müşaviri İsmail İsa bulun- muşlardır, Muavinlerden Tahir Kevkebin ban- kacılık, Harunun teknik, Hamdi Emi- nin de işletme kısımlarını idare etme- leri kararlaşmıştr. Umumi müdür 10 martta Ankarada toplanacak olan idare meclisinde ha- zır bulunmak üzere hafta başında An- karaya hareket edecektir. B. Selâhattin Çam Londraya gitti İstanbul, 3 (Telefonla) — Merkez bankası umum müdürü B. Salahaddın hılk ıarlulın — 20.30 Hava rıyom Ömer Rıza tarafından arabça 20.45 Vedia Rıza ve arkadaşlan türk musikisi ve halk şarkıları (Saat — 21.15 Mustafa ve arkadaşları tarafı türk musikisi ve halk şarkıları — 21.50 KESTRA: 1 - Keler Bela: İnstspi ver;ure 2- Borel - Clerk: lllııııdı M ur, 3- Csardas, 5 - Tosıı Seıreue - 224! haberleri — 23.00 Plâkla sololar, opera Vf operet parçaları — 23.20 - 23.30 Son habet” ler ve ertesi günün programı, Avrupa : UrurRa ve OPERETLER: 19 Prdg ” 19.10 Münih — 20 Frankfurt — 21.10 Budi” peşte — 21.30 Strazburg — 24 Stut Frankfurt. ORKESTRA KONSERLERİ VE SEN: FONİK KONSERLER: 12 Münih — ul' Laypzig — 16 Kolonya — 20 Varşova 20.30 Sottens — 21 Brüksel, Milano —îlı’ Paris - P.T.T, ODA MUSIKISİ 23.15 Lüksemburg: SOLO KONSERLERİ: 14 Prağ, Stuti gart — 15.25 Hamburg — 16 Milano — 35% Prağ —17 Berlin, Paris - P,T. T. Stuttgart — 18.10 Hamburg — 18.15 BI'J. lav — 18.30 Kolonya — 21 Berlin — Zİ. Königsberg — 22 Stokholm — 22.30 - Mü' nih, Stuttgart. NEFESLİ SAZLAR (Marş v. s.): Berlin ve diğer alman istasyonları — 8 Kolonya, Stuttgart — 12 Hamburg, Layf” zig — 19.10 Breslav, ORG KONSERLERİ VE Ki 18.30 Königsberg — 19.35 Viyana — Kopenhag — 21.10 Breslav, HAFİF MÜZİK: 6.30 Breslav — : Frankfurt, Breslav — 10.45 Hamburg * Berlin, Frankfurt — 13.15 Münih — l: münster — 17.10 Mıimh — lB Benü_ı; nigsberg — 18.30 Frankfurt — 1910 3 lonya, Laypzig — 1915 Stuttgart — Berlin, Kolonya — 21 Roma — 21.10 FI'U: furt — 21.30 Stuttgart — 22.30 Berlin 22.S0 Stuttgart — 23 Münih. HALK MUSİKİSİ: 11.30 szımnn’ 19.10 Frankfurt. DANS MÜZİĞİ: 19,10 Berlin — a$, Königsberg — 23 Floransa, Roma — .—'j Budapeşte — 23.35 London - Regional ” 23.55 Droitwich — 24 Lüksemburg. ? Talebe kampları çoğaltılacak ! İstanbul, 3 (Telefonla) — Orta teblerin jimnastik muallimleri buzw maarif müdürünün reisliğinde - to| narak bu sene açılacak talebe k:ııııı»'ğı hakkında konuştular ve kampların $ ğaltılmasına karar verdiler, ı_ Edebiyat fakültesi sekreterliğ” Çam bu sabah Ankarad e geldi ve Londradaki bankacılar heye- tine iltihak etmek üzere bu akşamki İstanbul, 3 (Telefonla) — Edebiy? fakültesi sekreterliğine yüksek musl” lim mektebi ikinci müdürü Ekrem F': ekispresle hareket etti. şid tayin edildi. K Ill_lllllllllllllllllllllllllllllllllllllllll TLLLİLULLLLUL U L Bir muharebe sahnesi iğneyi üç defa yanağından geçirdi. Kan çıkmadı. Yanağında yalnız kirli üç delik görünüyordu. Petro, hayran hayran bakıyordu. Sabırsızlanarak: — Ver iğneyi bana! dedi. — Peki ama? Nerede param? Aleksaşka, rubleyi yere düşürme- den havada yakaladı. Petro iğneyi al- dı, kendi yanağını delmeği tecrübe etti, muvaffak oldu, iğneyi geçirdi, gülümsedi, kıvırcık saçlı başını bir muzaffer tavriyle kaldırarak: — Tıpkı senin gibi, tıpkı senin gi- bi! dedi. Ve çacukları orada unutarak, koşa kaşa, belki de boyarlara ayni şeyi yap- tırmak için, saraya gitti. Ruble yepyeni idi. Üzerinde çift başlı kartal, arkasında naip Sofiya vardı. Aleksaşka ile Alyoşka ömürlerinde bu kadar büyük paraya sahib olma- mışlardı. O zamandanberi, Yauzanın kıyılarına gelmeği âdet işl Fakat Petroyu anctak uzaktan göre- biliyorlardı. Bazan bir midilli ile do- laşryor, arkası sıra dört nala bir sü- rü muhafiz koşuyordu. — Bazan da, gö 'dı. | h;ndinlnkl (&bi ııafnnlır ııyinmuı n - omuzlarına tahta tüfekler — takmış çocukların başında trampet çalarak geçiyondu. Etrafında ayni muhafız- lar, eski kaftanlarının geniş yenleri- ni sallayarak, telâşir telâşir dolaşryor- lardı. Bir kamış ağacının altında otu- rup ona bakan Aleksaşka: — Boş şeylerle uğraşıyor, diyordu. Yaz sonuna doğru, Aleksaşka çin- genelerden, sıska, beslenmemiş bir domuz gibi kıç kemikleri fırlak bir ayı yavrusu satın almağa muvaffak oldu. Alyoşka, onu, burnuna geçiril- miş bir halkaya bağlı ipinden tutup gezdiriyordu. Aleksaşka şarkı söylü- yor, raksediyor ve ayı ile güreşiyor- du. Fakat sonbahar gelince, Mosko- va sokaklarında ve meydanlarında ça- mür diz boyu yükseldi. Artık hiç bir yerde raksetmek imkânı yoktu. On- ları, ayı yavrusu ile izbalara da kimse almıyordu. Ayı ise çok yiyor ve ne- reye uzansa, kışlık uykusuna başla- mak istiyordu. Ayıyı, zararına sattı- lar. Kışın, Alyoşka, ne kadar yırtık pırtık geyinmek mümkünse o kadar kötü giyenerek dilencilik eti. Aya Frabe ve Labre klisesinin yanında, Aleksaşka, soğuğa rağmen, yarı beli- dilsiz, kötürüm ve meczub gösterib dileniyordu. Böylece bir hayli para kazandı. Allaha şükür, kışın epey- ce para toplanmış oldu. Ve tekrar yerler kurudu ağaçlık- lar yeşillendi. Kuşlar ötüşmeğe baş- ladı. İş, iki çocuğun başından aşıyor- du; şafakla beraber sisli nehirlerde balık tutmak, gündüz pazarlarda do- laşmak, akşam, civar ormanlarda, kuş- lara tuzak kurmak gibi işler.. Bazan tanıdıklar, Aleksaşkaya: — Dikkat et, diyorlardı, baban se- ni, ne zamandır arıyor, öldürecek. Aleksaşka, cevab olarak sadece ye- re tükürüyordu. Fakat işte bekleme- diği bir anda babası ile karşılaşıver- di, Eski Basmannaya sokağını bir ba- şından öte başına kadar koşarak geç- mişti. Bacaklarında tutukluklar baş-, lamıştı. Artık dönüprarkasına da ba- kamıyor, sadece, çizmelerin gürül- tüsünü, babasının ıslık çalan nefesini işitiyordu, “Adam öldürüyorlar” diye bağırdı.: 'Tam bu esnada, yan sokakların bi- rinden, yalpa vura vura bir araba çıktı. Arabayı dört nala giden arka arkaya koşulmuş iki beygir çekiyor- du. Atlardan öndekinin üzerinde, ço- raplı ve geniş kenarlı şapkalı bir Al- man vardı. Aleksaşka bir hamlede, a- rabanın arka tekerlekleri arasına a- tıldı, sıçrayıp dingile oturdu. Bunu gören babası “dur!” diye hıykn-dı ne kadar sıplak ıoyumk hm P A LN MAhın,onıhü*hmg lllllllllIlIlllIllllIIlllllllllllllllM Danila, küfürler ederek yuvarlandı, araba geçti. Aleksaşka, oturduğu yerde ) dan soluyordu. Buralardan il olduğu kadar çabuk uzaklaşması || zımdı. Pokrof kapısından sonra, * , ba, dümdüz bir yola saptı, sürati ç| tırdı ve yüksek bir çitin önüne y ce durdu. Kapıdan bir yabancı ”| bir sual sordu. Aarabadan, yüzü ”| ruş, fakat saçları papas saçı 5İ zun bir baş uzandı: — Franz Lö For! dedi. Kıpı açıldı ve Aleknşkı M ım yabancılara hallesi olan Kukuy'da buldu. Te lek kumları çıtırdatıyordu. Evli tatlıbir 1şık süzülüyor, alçak maklıkları, muntazam kesilmiş ' ları, direkler üzerine konulmll! ah yuvarlakları aydınlatıyordu. Evİ€ önlerindeki bahçelerden, çiçek” güzel kokuları duyuluyordu. ŞU burada, evlerinin önlerine, kapt * lerine oturmuş, başlarinda el ÖFi külâhlariyle almanlar, pipolarm? yorlardı. ğ Akşam serinliğinde, neşeli £ zaman zaman bir keman veya bir | sesi duyuluyordu. “[ Aleksaşka başını sağa sola ©' ı bakarak düşünüyordu: “AllahıM' 4 hoş bir hayat.” Araba ilerledik$? t rafta ışıklar pırıldıyordu. Dört * (Somü V )