hei E KAR S B UL üeklkı VYE Ve LT “1-3-1938 boratuvarı şefi, arkadaşını buldu: “— Hakkınız varmış, dedi, Bu kür- dan ağzında iskorpit hastalığı olan bir adama aiddir. “— İskorpit hastalığı mı? “— Evet, iskorpit hastalığı... Artık işiniz kolaylaştı demektir. Çünkü bu hastalık salgın halinde değildir. Çok azdır. Fakat hasta olanlar, muhakkak | kendilerini tedavi ettirmek lüzumunu duyarlar. Artık işin bundan sonrası si- ze kalıyor..” b Kasabanın komiseri, on gün sonra üteh, emniyet unu karşı- sında görünce, heeycanla sordu: “— Nasıl, buldunuz değil mi? “— Gene katiyetle evet diyemiyece- ğim. Fakat artık beraber çalışacağız. Dişlerinde iskorpit hastalığı olan biri- sini arayacağız.” Kasabanın doktoru, muayene defter- lerini karıştırdı, düşündü: “— Hayır, dedi. Ben, bir seneye ya- kın zamandanberi büradayım. Böyle bir hasta tedavi etmedim.” Komiser, mütehassısa dedi ki; ğn';— Size, katilin bu kasabalı olmadı- 1 tahmin ettiğimi söylemiştim. Ay- ni kanaatte israr edeceğim.wxğir âe milâyeti araştırmak lâzım.... Hacı Yu- nus ağa duyulur diye faiz işlerini ka- sabadan ziyade vilâyetteki müşteriler- le yapsa gerek...” Ertesi günü iki emniyet adamı, vilâ- yet sıhhat müdürünü ziyaret ediyor- lardı. Meseleyi dikkatle dinleyen sıh- hat müdürü, döktorların, hastalarının isimlerini ve koydukları teşhisi mun- tazamen kaydettiklerini, bu itibarla istediklerini öğrenebileceklerini söy- ledi; “— Böyle bir hastanın baş vura- bileceği iki doktorun isimlerini size vereyim,” Dedi. * & * İki memur; vilâyetin bütün doktor- larını dolaşmışlar fakat iskorpit has- talığı çeken bir hastaya rastlayama- mışlardı. Ellerindeki listede, ismi ya- Zılı olan doktorlardan sonuncusunun muüayenehanesinin merdivenlerinden çıkarken, mütehassıs, arkadaşıma de- di ki; “— Dostüm, eğer aradığımızı bura- da da bulamazsak, katilin bu civarlı ol- madığına hükl lâzım gelecek...” Burada, aaşğı yukarı on seneye ya- kın bir zamandanberi bulunan doktor, emniyet memurlarının arzularını din- leyince, hiç defterine bakmadan onla- Ta cevab verdi:; “— Evet, size, iskorpit hastalığı çe- iken bir hasta ismi verebilirim. Fakat bu zatın, söylediğiniz hâdise ile asla alâkası yoktur. — “— Kim bu adam? “— Rasim bey.... Komiser, yerinden sıçradı: “— Hangi Rasim bey? Fabrikatör Rasim mi? “— Evet, yayla peynir fabrikası sa- hibi Rasim bey... Tabit onun katil ol- duğunu iddia edemezsiniz ya..” Komiser hiç cevab vermeden emni- yet mütehassısının yüzüne bakıyordu. Doktor, fabrikatör Rasim için ona şun- ları söyledi: “— Rasimr bu vilâyetin en tammmış tüccardır. Çok zengindir, büyük bir peynir fabrikası vardır. Temiz bir a- damdır. Böyle bir işi işleyeceğini...” Mütehassıs memur, çok heyecanlı o- lan doktorun sözlerini gülerek kesti: “— Fakat doktor, o kadar telâşlan- mayınız... Biz, Bay Rasimi katil diye hemen gidip yakalayacak değiliz... Dünyada iskorpit hastalığına tutulan- lar çoktur. Yalnız bir hak meselesi ba- his mevzuudur. Tabit kendisine bir şeyler bahsetmezsiniz.” * * 4 Doktordan ayrılınca, mütehassıs ko- misere dedi ki: “— Dostum, ben uzak yerlerden ge- len bir peynir tüccarı olarak B. Rasi- mi ziyarete gidiyorum. Sen de emni- Hayatı ucuzlatma! (Başı 1 inci sayfada) maları lehimizedir. Hükümet de, bu hususta kendine düşen vazifeyi yap- makta, gerek inşa malzemesini ve ge- rek makineleri gümrüksüz olarak id - hal etmekle bilânçolarda amortismanın az bir yekün tutmasını temine çalış- maktadır, Kâr'ın azlığı müstehlik lehinedir, ve masnu maddelerin satış fiatında kâr unsuru rekabetin fazlalığı ve aynı eşyayı imal eden fabrikaların çokluğu ile yer almaktadir. Ekonomi Bakanlı- ğının sanayi sahasında gerek imal ve gerek satış rekabetinin mevcud olma- sına ehemiyet verdiğini biliyoruz, Me. selâ, hususi ellerde bulunan fabrikala- rın rakibleri olmadığı takdirde yeni fabrikaların kurulmasını teşvik edi- yor; bundan başka, yüksek satış fiat- larına tesadüf ettiği vakit maliyet ve satış fiatlarını kontrol kanununa isti- nad ederek satış fiatlarına narh koyu- yor; çimentoda, amerikan bezlerinde, ev sanayiinin ehemiyetli bir kıymeti olan dok ın ham maddesini teş- kil eden ipliklerde, geçen sene çivi ve çivi telinde, bu sene kömürde ve kokda olduğu gibi... Maliyet fiatlarının teessüsünde müessir olan nakil ücretlerile vergile- ri de zikretmeliyiz, Gerek demir ve gerek deniz yollarımızda nakil ücret- leri oldukça indirilmiştir. Bu yolları ellerinde bulunduran idareler lüzüm görüldükçe ve imkân bulundukça ta- rife tenzilleri yapmaktan da geri kal- mıyorlar. Vergiler hakkındaki politi- kamızın esaslarını hep biliyoruz . Görülüyor ki hayatın ucuzlamasını temin edecek tedbirler da masnu eşyaya teallük edenler hakkında da gi- rişilmiş esaslı teşebbüsler vardır. Bu teşebbüsler, hayat pahalılığına tealluk eden diğer sahalarda da bu suretle ta- hakkuk ettirilecektir, e —— Almanyada Tekaüde sevkedilen generaller vazifadan ayrıldılar | Berlin, 28 (A.A.) — D.N.B. bildiri- yor: 4 şubatta tekaüde sevkedilen ge- neraller, bugün onduda fili hizmetleri- ni bitirmişler ve vazifelerini kati ola- rak devretmişlerdir. Bu münasebetle, muhtelif garnizon- larda, ordu, Hitler ve yeni nasyonal sosyalist devlet arasındaki sıkı bağları tebarüz ettiren şenlikler vukua gel- miştir. riti çıkan sigaradan ikram ettiği de gözümden kaçmamıştı. İskorpitli olan hasta; ihtiyar faizcinin katili idi... Bir akşam üzeri idi. Onu evinde zi- yaret ettim. Peynir tüccarı sandığı be- ni tekrar karşısında görünce şaşaladı. Yanına yaklaştım, Kartımı uzattım: “—— Sizi tevkif ediyorum!” dedim. Sapsarı oldu. KGözleri, yuvasından fırlamış, bana bakıyordu: “— Niçin, niçin, nereden biliyorsu- nuz, diye kekeledi. “— Siz katilsiniz. Hacı Yunus ağayı siz öldürdünüz!” dedim. Hiç cevab vermedi, olduğu yere yı- ğıldı. Bayılmıştı..,, dakak Mü n hususi hâtıra defterin- yet müdürünü gör, bir sivil arkadaş şu Rasim beyin işlerini tahkik ettir- sin?... “— Hangi işlerini? “— Para vaziyetini... Bakalrm. Hacı Yunus ağadan faizle para alabilir mi, alamaz mı? Akşama doğru buluşan iki memur, ne iş gördüklerini birbirlerine anlattı- lar. Mü komisere, B. Rasimin işlerinin son zamanlarda bozuk oldu- ğunu tesbit ettiğini söyledi: “— Bana 300 teneke mal veremedi. Sonra asıl mühim bir noktayı daha tesbit ettim.” Ve cebinden yarısı yanmış bir siga- ra çıkardı: “— Bu tütün, sardalya kutusundan çıkan izmaritin tütününün aynidir. Katille Bay Rasim, ayni sigarayı içi- yorlardı,” DELAL Hâdisenin bundan sonrası çorap sö- küğü gibi gitti. Mütehassıs, vakanın raporunda işin sonunu şöyle anlatı- yor: “— Fabrikatör B. Rasimin işinin bozulduğunu pek kolaylıkla tesbit et- tim, Bankalarda kredisi dolmuştu. Ha- linden bedbin olmuş, ve biraz ürkek bir adam tavrı vardı. Fakat onun suç- lu olduğunu anlatacak delili şöyle bul- dum: B. Rasimin, hâdiseden iki ay ka- dar evel, pek uzak olmayan vilâyetler- den birinde iki evi satılmıştı. Bunu a- “lan kimdi bilir misiniz? Hacı Yunus ağa... Bana, sardalya kutusundan izma- de, bu cinayete aid şu notlar vardır: “— Hacı Yunus ağa, tam bir tefeci idi, Rasime evvelâ istediği kadar para vermiş, sonra onu sıkıştırmış. Evleri- ni elinden almış, iflâsla tehdi ediyor- du., Rasim, hâdisenin olduğu büyük e- razisini ona devretmek için kasabaya gelmiş, orada buluşmuşlardı. Fakat Hacı Yunus ağa; çok aşağı bir fiat vermişti. Rasim, ticari şerefi kırılma- sın diye onu açıkça sattıramıyordu. Teessür ve âsab bozukluğunun acı bir reaksiyonuyle Rasimin aklına onu öl- dürmek geldi. Hâdise günü Rasimin erazisini görmeye gitmişlerdi. Rasim, kasdi olarak işi o gün geciktirdi ve ak- şam geç vakit beraberce kasabaya dö- nerlerken, arabayı şehrin yakınında savdı. Tam sahil boyunu geçerken da- ha evel cebine yerleştirmiş olduğu yol çantasındaki bıçağı çekerek onun sır- tına bütün hıziyle sapladı. Bir daha sapladı, bir daha sapladı.. Beni âsıl hayrete düşürten, hayatın- da ilk defa kan dökmüş olan münevver bir adamım, cinayeti, saklayabilmek i- çin, kasab gibi onu doğraması, Daşını gövdeden ayırması, bir rakı şişisiyle dekoru tamamlaması idi. Rasim bun- ları neden yaptığı hakkındaki sualle- rime cevab veremedi. Mazurdu, oyun- ları, zabrtayı şaşırtmak, ele geçmemek için, o anda bütün benliğini &aran bir hissin tesiriyle yapmıştı. Bu hissin adı nedir, bilir misiniz: ölüm körku- su ve yaşamak arzusu...,, J Yü vaziyeti nası ENTERNASYONAL POLİTİKA Fransız gazeteleri umumi İ görüyorlar? Paris, 28 (A.A.) — Paris gazetele- ri bu sabah, fransız ve ingiliz politi- kaları zaviyesinden enternasyonal va- ziyeti tetkik etmektedir. Eko dö Paris gazetesi yazıyor: Tahlil neticesinde, kollektif em- niyetten baki kalan şey, İngilterenin orta Avrupa hakkındaki temayülleri - ne bağlı bulunmaktadır. İnfirad taraf tarlarının tekrar etmelerine rağmen, İngiltere, Hollanda, Belçika ve Manş sahili işlerine olduğu gibi Tuna işle- rine de alâkasızlık gösteremez. Nevil Çemberlayn, kardeşi Osten'in son nut kunda İngilterenin kendisinden bek- lenen şeyi yapacağını söylediğini u- nutabilir mi? 17 şubatta bir sual orta- ya konuldu. Kendisi bize bir cevab vermeğe borçludur. İspanyaya gelince, ingiliz plânı, bik iki hükümetten birine ya- bancı memleketlerden malzeme almak inhisarı verilmek suretiyle gönüllü- lerin geri çekilmesine muvaffak ol- duğu takdirde, hileden başka bir şey olmıyacaktır. Figaro, yazıyor: Vakıalar biraz yüksekten tetkik edildiği takdirde, semereli bir ingi- liz - italyan müzakeresi için icabeden şartların toplandığı görülüyor. Zira, ne bir tarafın, ne de öteki tarafın bir şeye ihtiyacı yoktur, iki taraf da ya- ni politik fikir ve ruhla hareket etti- ği takdirde, bundan Avrupa için çok iyi şeyler çıkabilir. Fakat bu politik fikir bir taraflı olur ve müzakereler akim kalırsa, birçok fena şeyler çıka- caktır. Buna binaen, büyük bir dip- lomatik imtihana girmekteyiz. diyor ki: niyetin iflâsını ilân, pratik bakımdan sun bir anlaşma içinde kendi emniye- ti çarelerini araması lâzım gelip gel- miyeceği hakkında bir karar vermek mecburiyeti karşısında idi. Meclis bu suallere açık bir suretle “hayır,, ce- ç y Populer gazetesinde Leon Blum| uzl! B. Celâl Bayarla İran başvekili arasında telgraflar (Başı 1 inci sayfada) hükümetinin maruz kaldığı mateme samimi bir surette iştirâk ettiğine inanmalarını Ekselansınızdan rica e- derim, e CELAL BAYAR Ekselans Celâl Bayar Başvekil Ankara Hariciye nazırı Ekselans Samiy'nin mümtaz şahsiyetinde maruz kaldığı- mız müellim ziyâ münasebetiyle, Ek- selanslarının izhar buyurdukları kıy- metli sempati nişanesinden ve cumhu- riyet hükümetimin matemine iştirâ- kinden derin bir surette müteheyyiç olarak, çok samimi teşekkürlerimin ka- bulünü ve imp luk hükümetini teşekkürünün büyük dost memlekete iblâğ buyurulmasını nica ederim. BAŞVEKİL CAM Yeni muahedenin hükümleri (Başı 1. inci sayfada) 30 teşrinievel 1930 tarihli türk - yunan dostluk, bitaraflık, a Rak, ve mesi ile 14 eylül 1932 tarihli sa- / Meclis, Fransanın da ingiliz hü-| mimi anlaşma misakına munzam kümetinin yolünu takib, kollektif em- müahedename. 'Türkiye ile Yunanistan kendileri - mil_letler femiyeei paktı ile orada ak-| nj teyemmümen birleştiren bağları da- tedilen diğer husust paktlardan vaz | , . ziyade tekâmül ettirmek arzusu ile geçilmesi ve bundan böyle totaliter | » ütehassis oldukları ve kendilerini mü- devletlerle her ne pahasına olursa ol- tekabilen taahhüd altında bulunduran Roma'da, gönüllülerin geri alm- ması hakkında anlaşma tahakkuk et- tiği takdirde, Akdenizde İtalya « Fransa Modüs Vivendisinin tekrar teessüsüne, İmparatorluk — meselesi halledilmek şartiyle muhalefet edil- karşılıklı iyi niyetin, Musolini'nin bahsettiği italyan - fransız münase-, betlerindeki —soğukluğun — ortadan kalkmasiyle biteceği mütal dadır ve İtalyada bu iyi niyetin mevcud ol- duğu bildirilmektedir. Prag, 28 (A.A.) — Ceteka ajansı- nın bildirdiğine göre siyasi ve iyi ha- ber alan mahfiller fransız parlamen- tosunda dış politika hakkında cere- yan eden müzakerelerin —Avrupanın istikrar ve asayişini zıman altına a- lan fransız - ingiliz ittifakının sağ- lamlığını teyid ettiğini beyan etmek- tedirler. Fransa kati anlarda bir fikir bir- liği vücuda getirmesini, bütün mane- vi kuvveti ve bütün kudretiyle adalet ve sulha hizmet etmeği bildirmekte- dir. Bütün gazeteler, Delbos'un Fran- sayı Çekoslovakyaya bağlıyan teah- hüdlerin sağlamlığı hakkındaki beya- natını ehemiyetle kaydeylemektedir- ler. Mardinde bir adam yanarak öldü Mardin, (Hususi) — Şehrimizde fe- ci bir kaza oldu. Bir adam alevler için- de yanarak öldü. Yaptığım tahkikata göre, vaka şu şekkilde olmuştur. Mardinde eskiden kalma bir adet var- dır. Kışın soğuk günlerinde bazı evler- de (Tandır - Kürsü) kurarlar. Savur kapısı mahallesinden Halil Bekki adın da bir adam da henüz iyi yanmamış kö- mür ateşini kürsüye koymuş, ve beline kadar kürsüye sokularak yorganı ba- şına çekmiş. Aradan biraz geçince kö- mür kendisini çarpmış ve ayağıyle kür sünün altındaki mangal devrilerek et- raf yanmağa başlamıştır. Evde kendi- sinden başka kimse bulunmadığından zavallı adam eşyalarla birlikte alevler içinde yanıp ölmüştür. Mardinin evle- ri taştan olduğu için yangın gece kom- şular tarafından görülememiş. Sabah- leyin evden müdhiş bir duman çıktı- ğını görenler içeri girince her tarafı yanmış bulmuşlardır. miyeceği kanaati vardır. Roma, birâz | | — Birinci Madde — İki yüksek âkit taraftan biri, bir ve- ya bir kaç devlet tarafından sebebiyet verilmiyen bir taarruza uğradığı tak - dirde diğer yüksek âkit taraf, mezkür devlet veya devletlerin askerlerini, si - âhlarını, harb mühimmatlarını geçir - mek veya erzak, hayvanat ve saire te - darik etmek ve nihayet ricat halindeki ordularını geçirmek ve yahut askeri ke- şiflerde bulunmak üzere kendi toprak- larından istifade etmesine icabında si - zâlarıyle yaptığım görüşmelerden u- memleketimize gelen ve dört günden- rak bulunmakta olan elen başbakanı Ekselans Metaksas ile Romen Dış ba- kanlığı müsteşarı Ekselans Komnen y dün akşam saat 20.20 de mihmandarları iki taraflı ve çok taraflı muahe.de: an - | ve refkatindeki zevat ile birlikte hu- laşma ve uzlaşmaları her hangi bir su- | £ .<: trenle İstanbula hareket etmişler- rette ihlâl etmiyecek munzam bir mu- | gir, ahedename akdini arzu ettikleri cihetle aşağıdaki hükümleri kararlaştırmışlar- | yem mümessilleri, istasyonda Başba- Yunan başbakanı (Başi 1 inci sayfada) üzerinde de ne derece tam olduğu bir derece daha sabit olmuştur. Bu sahada müteaddid nazik lere temas ettik ve müttefik surette ve sarih olarak gerek memleketlerimizin, gerek umumi sulh davâsının menfaat- lerine mutabık kararlar aldık. * perver olan bu güzel hükümet merke- ind inderdiğimiz laml: antantı memleketleri oku- rI Ban:ın Müşterek hattı hareketimizin daima, bugün selamladığımız iyilik verici ne- ticelerin aynını vermekte devam ede- ceğine kati kanaatim vardır. Ekselâns Metaksas'ın türk gazetecilerine söyledikleri Ekselans Metaksas, türk matbuatına da aşağıdaki beyanatta bulunmuştur: — Türk buatının güzide silleri vasıtasiyle Yunanistanin dostu ve müttefiki asil türk milletine hara- retli selamlarımı gönderiyorum, Asil türk milletinin yüksek zimam- darları ile her yeni temas, ünyonumu- zun derinliğini gittikçe daha bariz bir surette göstermektedir. Büyük memleketinizden, bu derece misafirpjerver güzel hükümet merke- zinizden ve Ulu Şefiniz ile ve aynı za- manda başvekil Celâl Bayar, hariciye vekili Dr. Aras ve hükümetin diğer a- nutulmaz hatıralar götürüyorum.” Balkan antantı daimi konseyinin 6 ıncı toplantısına iştirâk etmek üzere beri hükümet merkezinin misafiri ola- Dost ve müttefik devletlerin muhte- Asker kuvvetleri lâhla mümaneat ederek bitaraflığını Fransız'dış politikası müzake- muhafaza etmeyi teahhüd eder. ç İkinci Madde releri Çekoslovakya'da nasıl Hi k Gkit taraftarı biri üçüncü karşılandı ? bir veya bir kaç devlet tarafından has- mane bir harekete uğradığı takdirde di- ğer âkit taraf vaziyete çare bulmak ü- zere bütün gayretlerini sarfeyliyecek - tir. Bu gayretlere rağmen muharebe bir emrivaki olacak olursa, her iki âkit ta - raf, kendi yüksek menfaatlerine uygun bir hal süretine vasıl olmak maksadile waziyeti hayırhahane bir zihniyet ve i- tina ile tekrar tetkik etmeyi teahhüt e - derler, Üçüncü Madde İki yüksek âkit taraf, kendi top - rakları üzerinde diğer memleketin hu - zur ve emniyetini bozmak veya hükü - metini değiştirmek maksadını güden te- şekkül ve tecemmularım vücud bulması- na ve ikametine ve gene diğer memle - kete karşı propaganda ve yahut herhan- gi bir başka vasıta ile mücadele tasav - vurunda bulunan sahis veya tecemmu- ların ikametine aslâ meydan vermemeği teahhüd ederler. Dördüncü Madde Yüksek âkit taraflar karşılıklı, iki veya bir çok taraflı olmak üzere akdet- tikleri halen meri taahhütlerinin işbu muahedename hükümlerinden ayrı ola- rak tesirlerini tamamiyle icraya devam edeceğini kararlaştırmışlardır. Beşinci Madde Tasdiknamelerin teatisi tarihinden itibaren meriyete girecek olan işbu hedi on sene müddetle akdo- lunmuştur. İnkızasından bir sene evvel yüksek âkit taraflardan hiç biri canibin- den feshedilmediği halde aynı müddet- le meri kalacak ve hep bu suretle de - vam eyliyecektir. Yüksek âkit taraflar 30 teşrinievvel 1930 tarihli türk - yunan dostluk, bita- raflık, uzlaşma ve hakem muahedena - mesi ile 14 eylül 1933 tarihli samimi anlaşma mi meriyet V üddeti Soyetlerde yeni tevkifler Moskova, 28 (A.A) — Royter bildi- riyor: İki martta askeri mahkeme ö- nünde mühim bir muhakeme başlaya- caktır. Maznunlar tedhişçilik, Sovyet- ler Birliğini tahrib ve bilhassa Uk- ranyayı, Gürcistanı, Azerbaycanı, Er- menistanı ve Viladivostoku Soövyetler Birliğinden ayırmak teşebbüsile itham ediliyorlar. Maznunlar 22 kişidir. Bun ların arasında Buharin (Pravda baş muharriri ve eski icra komitesi âza- sından), Rikof (eski icra komitesi re- isi), Yagoda (eski Gepu reisi), Kris - tinski (eski hariciye komiser muavi- ni), Rakovski, Rosenholtz ve İvanof da vardır. Dört doktor, profesör Levin, Plet- nef, Kasekof ve Maksimof da suykasd- cılık ve Maksim Gorki'yi Gepu reis. liğine Yagoda'dan sonra gelen Menz- linski'yi, devlet plânları dairesi reisi Kufbişef'i zehirleyip öldürmekle it- ham edilmektedir. Muhakeme aleni olacaktır. Tas ajansının verdiği tafsilât Moskova, 28 (A.A) — Tas ajansı bil- diriyor: Sovyetler Birliği iç komiser- liği “Sağ cenah ve Troçkistler bloku,, ismi verilen suykasdcı grup hakkında ki tahkikatı bitirmiştir. Tahkikat, bu grupun Sovyetler Birliğine düşman o - lan bazı yabancı devletlerin casus teş- kilâtları tarafından tertib edildiğini göstermiştir. Suykasdın bir çok idarecileri, bir çok yıllar bu casus hizmetleri için ça- lışmışlardır. Suykasd fikrinin başında dün akşam Ankaradan Bu kadar hararetli surette misafir- | yucularınıza iletmenizi rica ederim, * Ekselans Metaksas Ankara görüşmelerinden büyük memnunlukla bahsediyor ve Romen delegesi hareket ettiler Ekselâns Metaksas kan Celâl Bayar, dış işleri bakanı Tev- fik Rüştü Aras, İç işleri bakanı ve Parti genel sekreteri Şükrü Kaya, ve- killer, Riyaseti cumhur başyaveri Ce- lâl Üner ve husust kalem direktörü Süreyya Anderiman, Başvekâlet müs- teşarı, Ankara vali ve belediye reisi Nevzat Tandoğan, Ankara garnizon kumandanı general Kemal İGökçe, kor- diplomatik, Dış işleri bakanlığı ve e- len, romen elçilikleri erkânı Ankara merkez kumandafır, emniyet müdürü tarafından selamlanımış ve mutad me- rasimle uğurlanmıştır. Aynı trenle elen ve romen matbuat mümessilleri de İstanbula hareket et- mişler ve istasyonda türk meslekdaşla- rı tarafından uğurlanmışlardır. Grazta naziler büyük bir nümayiş yaptılar b nin müdahalesi üzerine vaziyet biraz yatıştı (Başı 1 inci sayfada) tir. Graz sokaklarındaki polis kuvvetle- ri takviye edilmiştir. Fakat ortada va - ziyetin fevkalâdeliğini gösteren başka bir alâmet yöktur. Stirya'nın muhtelif noktalarında toplanan nazilerin Graz'a gelmelerine mani olmak için bu sabah Viner Neust- tadt'dan gönlerilen askeri takviye kıta- ları pek kalabalık olan kafilelerin şehre girmesine mani olmakla iktifa etmiş- lerdir. Dün sabah şehrin üzerinde uçan tayyareler Graz civarında Thalerhaü tayyare mektebinden, gelmekte idiler. Bunlar bombardıman tayyareleri de- ğildirler. Nazi içtimaları dağıtıldığı esnada Stirya'nın muhtelif noktalarında ba- zı bâdiseler cereyan etmiş, fakat kim- seye bir şey olmamıştır. Hükümet makamları vazifesinin ifası esnasında ordunun gösterdiği disiplinden memnuniyet beyan etmek tedirler. Grazda alınan tedbirler sayesinde na- ziler aşayişi bozamamışlar ve Alman- yanın yeni bir müdahalesine sebebiyet verecek hâdiseler çıkaramamışlardır. Graz, Avusturyanın Münik'i! Graz, 28 (A.A.) — Royter ajansı — muhabirinin bildirdiğine göre, Styer nasyonal sosyalistleri, ' Graz'ı Avus- | turyanın Münih'i yapacaklarını söy- liyorlar ve hattâ müfritler Viyanâ üzerine bir yürüyüşten bile bahsedi- yorlar. —a ve Gorki'nin öldürülmeleri tertibatın! millet düş Troçki bul a e idare etmişlerdir. Bu işte mahkemeyt sevkedilecek olanlar şunlardır: Troçkinin 1921 den beri yab bir casus teşkilâtile alâkadar olduğu sabit olmuştur. Blok şeflerinin ekserisi, sa- botaj, iftirak, tedhiş icraatına Troçki, Buharin ve Rikof'un emirlerile ve ba- zı yabancı devletler kurmaylarının ha- müteallik hükümlerine rağmen, işbu muahede gibi aynı müddet zarfında meri olacağını kararlaştırmışlardır. zırladıkları geniş mikyasta plânlar da- iresinde devam ediyorlardı. Buharin, Rikof, Yagoda, Krestinski: Zakovski, Rosenholtz, Feyzullah Ho- caef, Şarangoviç, Zubaref, Bulanof, Le* vin, Pletnef, Kakakof, Maksimof V© Kriuçkof, | Muhakemeye 2 mart 1938 de Sov ” | yetler Birliği temyiz mahkemesinin 357 Müttehimler, Kuybişef, Mejinski keri kolleji önünde başlanacaktır. L