Bir haftadan beri ne kadar mesud- du. Nili ile beraber evine neşe Ve ha- yat gelmişti. Her sabah, t?thv ruh C:k- $ayıcı bir sesin söylediği şarkı ş ııle Bözlerini açıyor, onu, yYaz melte.mımn tatlr esintisine açtığı pencerenin ba- sında, havayı dolduran kuş seslerine ahenkli sesiyle cevab venrke.n_bul.u.. Yordu. Tıpkı bir kuş gibi mini mini ve sevimliydi. Onun için ona İspi- noz” adını vermişti. : — Benim sevgili ispinozum, diyor- du, benim sevgili ispinozum, sen ha- Yatıma karışalıdan beri, ben yeniden doğdum, mesudum ve saadetimin tek sebebi sensin, senin hayat kadar güzel neşendir. Adetâ bir rüya gördüğümü sanıyorum ve bu rüyanın hiç bitme- Mesini istiyorum. Fakat bu bir rüya değil, işte sen yanımda, yanı başım- dasın. Elimi uzatınca senin altın buk- kşayabiliyorum. Senin — gü- ırık pırıl yanan gözlerinin kirlerinden, erin- den yıkanıyor. Mutlaka bilmek istiyordu. Ve şimdi, şimdi ki o yanında yoktur, hay.atm— da ne kadar büyük bir mevki işgal ettiğini daha iyi anlıyordu. N Nilinin başına bir felâket gelmiş l korktu. Karakola koştu. Fakat ne söyliyeceğini bilemiyordu. Aradığı kadının ismi bile ona meç- huldü. Sadece Nili diye onu tanımış- t. Fakat Nili, hüviyetini teı'bıte ki: fi bir isim değildi. Onu, haricr ;ekl.ı ve elbiseleriyle komisere tarif etti. Komiser, iyi bir adamdı. Bu toy gen. cin haline ve telâşına bıyık altından gülmekle beraber, merkeze telefon et- ti, vakayı Aanlattı. Sonra Necdete döndü : - n — Sizi merkezden görmek istiyor- lar, Bu bayan hakkında malümat ve- recekler. > Necdet şapkasını kaptığı gibi oda- dan fırladı. Yoksa onun başına bir işey mi gelmişti ? i bilir ? Merkez âmirinin yanına girdiği ca- d dehil Bu sözlerinden de tahmi ceğiniz gibi Necdet, hislerini ölçülü # L man heyecanından titriyordu. Kend sine gösterilen koltuğ oturdu. Bura- yazmakla me 1 olan zat zi- Bi ylfl] bebini öğ!i“, de, “Sizin satırlarla ifadeye alfşxk $ beraber, şair ruhlu bir gençti ve ka. dınsız, aşksız, sadece hulyalarla baş başa geçmiş uzün bir hayattan sonra, şimdi, Nilinin şahsında, kadınların en uysalma, en neşelisine kavuşmuş olmaktan doğan sadetini nasıl ifade sini bilemiyordu. —— odîğlee%ini alelacele bitirdikten sonra, artık akşamları evine her zamankin- den daha erken koşuyor, Ve Ielıe_n pa- ketlerle dolu bulunuyordu. 'l'-;'e':::ıîil;: nun şen ruhunu daha fazla_oâı'îı_'i Ha mek ve onâ kendisine ş:"'"'n îı Tp ; içi y detin mükafatıfu :âf,mv Ş ç Tirüyle ğ bilemiyordu. VE ; îîişğtî;ıniırdî de. En sevdiği arkîîaı:l:_ rıma buharikülâde r, onun, nasıl bir ğ;’l'i'l'lde yoluna çıktığını Ve Katlan kendisine âşık olarak evine g SK ve onun olmaya Taz! olduğun:“ e tiyor, güzel bir kadına bu ka ç Yük ve fedakârca bir aşk ılbanâ“ olmaktan koltukları kabarıyorCe. yıkak Fakat tam sekizinci günün sabahı Necdet, gözlerini şarkısız :ıç;ı;!aknlıai hayrete düştü. Acaba vakit Pe” .| onun uyanmasında elik işine mi ko. zunun bir ke- tan fır- ladı. Salona koştu. sevgilisini uz:;:g: bulamayınca banyoya baktı, n;ı utfağa Köz attı. Fakat hayır, kadxrlımu;m ; yerde yoktu. Acaba N© © hşs v Gardropda mantosunun ve ılipini Kü da bulunmadığını görünce rîm S Tak sardı. Demek ki dışarı çg ğ Fakat böyle habersiz ııeı-ııykt Ş SAa !m- me'tmesindcn tak, böyle birden bire eti tok meraklandığını, €V€ V mez kendisine telefon © Ra bih etti, ve mektubü masan göze görünür bir Şeki! dikten sonra, işine glıttıç. o , saatleri iple SAKB line alryor, fakat Nilinin! aPiT bir sesle karşılaşınca tl:nw ea ee A bk' oden çıkırdx. hyarak eve geldi. Cebin! dSi Dikiş 1 anahtarla kapıy! açtı. Gişi ebie Yoktu. Demek ki Niıimxıiıâe M Miyet kesbediyordu. B; geldiği g dönmemek üzere, tIPT . ( binoz bi a nt açık bulân bir İSPİLOA ; 'n' -kîıi u. Fakat' nereye editi. Her te- :ndığımz kadının ismi neydi ?: dıy: sordu. Necdet, gene utanarak : Nili' dedi. Amir, bir dakika duş Acaba d kaza, kim | Andaç NÖBETÇİ ECZANELER Pazar : İstanbul eczanes” Pazartesi Merkez "” Salı ” Çarşamba — Yeni ve Cebeci eczaneleri Halk ve Sakarya Perşembe Cuma Ege eczanesi Cumartesi Sebat ve Yenişehir eczaneleri HALK ve YENİ SİNEMALARDA MATİNELER Cumartesi 13.00 1445 18,45 21.00 18.45 21.00 «00 Pazar ve cumartesi günlerinden başka HALK sinemasında hergün halk matineleri: 12.15 Film değişme günleri: Pazartesi ve Cuma LÜZUMLU TELEFON NUMARALARI Yangın ihbarı: 1521. — Telefon müracaat şehir: 1023 » 1024. — Şehirlerarası: 2341 - 2342, — Elektrik ve Havagazı Arıza Me- müurluğu: 1846. — Mesajeri Şehir Anba- rı: 3705. — Taksi Telefon numaraları: Zincirlicami civarı: 2645, 1050, 1196. — Samanpazarı civarı: 2806, 3259. — Yeni- şehir, Havuzbaşı Bizim taksi: 2323 — Havuzbaşı: Birlik taksi: 2333 — Çankırı caddesi, Ulus taksi: 1291. OTOBÜSLERİN Tik ve Son SEFERLERİ Sabah Akşam İlk Son sefer sefer 645 23.00 Ulus M. dan K. dere'ye 7.15 23.20 K. dere'den Ulus M. na 7.25 710 23.30 23.30 20,00 20.30 Ulus M. dan Çânkaya'ya Çankaya'dan Ulus M. na 7.30 8.00 6.00 6.30 6.30 7.00 7.00 7.00 6.30 Ulus M. dan Dikmen'e Dikmen'den Ulus. M. na” 21.30 20,30 21.00 20.30 20.30 Ulus M. dan Keçiören'e Keciören'den Ulus M. na Ulus M. dan Etlik'e Etlik'ten Ulus M. na Ulus M. dan Cebeci'ye Cebeci'den Ulus M. na Cebeci'den As, fabl. ra As. fabl. dan Cebeci'ye Yenişehir'den Ulus M.na —— S. pazar'ndan Akköprü'ye 6.30 Akköprü'den S. pazarı'na Yenişehir, İstasyon ve Ulus M. dan Yenişehir'e — 7.00 her saatr beş gece muntazam seferler vardır. Pazar günleri ilk seferler birer saat sonra başlar. Akşamları Ulus meydanından Yeni- şehir'e ve Yenişehir'den Ulus meydanma gidecek otobüslerin hareket saatleri, sine- maların dağılış saatlerine tâbidir. POSTA SAATLERİ Posta saat 19 a kadar İstanbul cihetine mektub kabul edk:rd.ırdır ütlü 18 e e FBi TREN SAATLERİ : Her sabah 8.20. Her akşam 19.15 ve 19.45 de (salr, perşembe, cu- martesi Toros sürat.) 1715 7.10 7.15 9.45 Haydarpaşaya * Hergün ;).35 (Kayse- , Sıvas, Amasya hat üzerindedir). ERERKESUCAR |ç Z ter Kırıkkaleye rayotobüs. » GÜNLÜK: “Arabi - 1356 1 Zilhicce s. D. Gündüz. 7 09 Samsun hattına 15.00 16.05 Rumt - 1353 İkinci kânnl 20 8. Di Akşam 17 27 bül çe bile İngiltereyi taklide karar ver- bu “Nilüfer” olmasın. Nili Nilüfer'in küçültülmüş şekli olabilir, dedi._'Son— ra dosyaları karıştırarak, ona bir re- sim uzattı. Evet bu tâ kendisiydi, sevgili ispinozunun tâ kendisi | Emniyet âmiri izah etti : — Efendim, bu, sabıkalı bir hırsız. dır. Ne zamandan beri polisçe aranı- yordu. Tevkif etmişler. Şimdi mer- kezde olması lâzım. Görmek ister mi. siniz. Necdetin benzi sapsarı idi. Yüzün- den kanın çekildiğini hissediyordu. «“Lütfederseniz, dedi, çok müteşekkir olacağım.” Az sonra, bir polisin refakatinde odaya sevgili ispinozu giriyordu. Genç kadın onü görünce soğuk kanlı- lığı bozmadı : 1 i — Ah, beni mi arryordun, dedi, ne avrucuğum, — görüyorsun ki, k bir kadın değilim. Üzül- düşün kü sana pek pahalıya ::î :;:;ordşum, ve yanında ğaha f_u- la kalmamış olmam gene senin lehine gbmablur öylemedi, söyliye- Necdet BZ ;ğ:ây aERE. hüklkat medı-nıi)ğ'ş saadetinin korktuğu - gibi Tin'kısa rüyadan başka bir şey olma- yışına ağlıyordu. HİKÂYECİ payım yi sana lâyı 5 kuruşla Aç bir çocuğu doyurabilirsiniz i Genel cuk Esirgeme Kurumu : eıîîzi her sene olduğu gibi bu ıı.-f :e de Ankara ilk okullarındaki .zıyî ve kimsesiz (585) çocuğa her ğj.m ete Ji sıcak öğle yemeği vşrmfkte Di ğ Bir çocuğun bir günlük yemıî ekmeği ile beraber beş kuruş tutm;“ Z tadır. Her vatandaş Kuruma beş : yardım etmek surenyle. yoksul ş:: yavruya kan ve can vermiş olur. Kurumun dükkân ve mağazalarda bulunan kumbaralarına beş ku:ış :; mak suretiyle yapılacak yardım bu güzel maksadı temin eder, Çapraz kelimeler N 5 k. R i K a D A v A R A N D 3 A N 5 O N ö R B 60 43 © W & 1 A <oi riniciz o D U N U A A T 6 E U $ Dünkü çapraz kelimelerin halledilmiş şekli LÜ RLINL IK M A |) Yazan: Pierre Dominigue İspanyol harbı sona yaklaşıyor mu? cumhuriyet generallerinden Rojo'nun hayran olunacak bir manevrası ile baş- lamış ve şimdi de ihtilâlciler lehine düz gibi görünmekte bulunmuş olan Teruel muharebelerindenberi iki ra- kibin biribirini mahvetmek için &ar- fettikleri gayretler sanki gittikçe faz- lalaşmaktadır. Pek tabiidir ki, yalnız harbe sokulmuş olan kıtaların cesame- ti, malzemenin ehemiyeti, mücadele- nin devamı arasındaki farklar göz ö- nüne getirilse bile Teruel harbı Ver- dun harbına kıyas edilemezse de is- panyol harbının, fransız - alman harbı cinsinden olduğu muhakkaktır. Tah- min edilebilir ki iki tarafın ihtiyatla- rı da bu harbte çabucak tükensin ve biz, harbın kati dönüm noktasında bu- lunalım. Devletlerin vaziyeti Esasen bunu devletlerin almış ol- dukları vaziyet isbat etmektedir. Sov- yet Rusya ile Fransa yalnız Barse- londa mümessil bulundurmakta devam ettikleri, Almanya ile Italya Salaman- ka'da kendilerini temsil ettirdikleri halde lideri Ingiltere olan üçüncü bir grup da - burada siyasi, şurada tica- ri - mümessiller kullanmak suretini tercih etmiş bulunmaktadır. Ancak, Salamanka hükümeti nezdindeki tica- ri mümessillerin, bir cihetten de, ha- kiki mahiyetleri gizlenmiş, siyasi mü- messiller olduklaârı malümdur. Budapeşte konferansından beri Ma- İspanya harbi sona yaklaşıyor mu? Askeri hareketlerin daha fazla ciddileşmesini beklemek mümkündür La Tribune des Nations'dan: Hattâ kıymetli ordu şefleri de vardır: general Miaja ve Rojo gibidir. Bun- lar meslekten yetişme generallerdir. Cumhuriyetçiler fransız hududlarına dayanmaktadırlar. Malzemeyi kimden ve nasıl alryorlar? bu bir meseledir. Denildiğine göre Katalonya fabrikala- rr onlara, toplar ve tayyareler müs- tesna, hemen her şeyi temin etmekte- dir. Tayyarler de, toplar da onlara ya- bancı memleketlerden gelebilir, İs- panyanın altın stoku bunların elinde- dir ,ve bu stok henüz tükenmemiştir. İhtilâlciler, cumhuriyetçilere fransız hududlarından geçip gelebilecek olan lzemeyi mühi kte olmalıd lar ki - mühim inşaatın yapılmakta bu- lunduğu - Puigcerda istasyonunu ge- çenlerde şiddetle bombardıman etmiş- lerdir, r- Anarşistler, komünistler, demokratlar. Buna şunu da ilâve etmelidir ki cumhuriyetçilerin siyasi siması bir se- ne evelkinin eşi değildir. Müfritler oldukça şiddetli bir surette uzaklaştı- rılmışlardır. Komünistler, anarşistler- le troçkistler üzerinde çalışmış, ve sonra, demokratlarla mutedil sosya- listler de komünistleri sıraya girme- ğe zorlamığlardır. Bu hareketin başlı- ca âmili, - bilhassa ikinci devresinde - Barselona, Valansiya ve Madrid'de u- mumi selâ hükümeti addol bir hükümetin diktatörü değilse de nazı- mı sayılan bay İnlacio Prieto'dur. Bu dan anlaşıldığı üzere daha ileri gitme- miştir. Avusturya dahi Salâmankada ticari mümessil bulunduracaktır. Çe- koslovakya, Almanya tarafından ihlâl edilen menfaatlerini korumak baha- nesiyle, bunları takib edecektir. Hülâ- sa, iki tarafı da kollayan devletlerin sayısı gittikçe çoğalmaktadır. Madrid ve Barselona arasında Gene Teruel harbına avdet edelim: bu harb o derece ehemiyetlidir. ki cumhuriyetçilerin zaferi, ihtilâlcilerin caristan, bay Dö Kanyanın beyanatın- | hareketin enternasyonal bir ehemiyeti vardır, Zira Madrid'de ve hususiyle Barselona'da yapılmığş olan müfrit zü- lumlardan dolayı yonal kamu- tay cumhuriyetçilerden oldukça yüz çevirmişlerdi. B, Prieto'nun politikası onları tekrar cumhuriyetçiler lehine celb edebilecek midir? bunu ileride göreceğiz. İtalya ve İspanya İspanyada harbın devamı İtalyaya hizmet etmemektedir, İtalya da İspan- merkezi — Avrupa — imparatorlukları mağlub oldu. İspanyada da böyle ola- caktır. Günün bütün hâdiseleri hakkında, dünya gazetelerinin mütalea ve tefsirlerini aksettiren aşağıdaki basın hülâsaları, Anadolu A jansı- nın bültenlerinden alınmaktadır # Fransa En mühim netice Popüler gazetesi diyor ki : “Son toplantının en mühim netice« si, Fransa, İngiltere, Sovyetler Birli- ği Aarasında mevcudiyeti görüken zımni anlaşmadır. Filhakika, BB. Del- bos, Eden ve Litvinif'un nutukları, birbirleriyle tebdil edilebilecek ma- hiyette değildir. Aralarında farklar yardır. Yalnız her üçü de Milletler Cemiyetine itimad göstermekte, Mil. letler Cemiyeti usullerini en iyi usul olarak telâkki eylemektedir. Her ü- çü de Milletler Cemiyetini yaşatmak istemekte ve paktta tadilâtın aleyhin- de bulunmaktadır.” İngiliz ve fransız arzuları arasındaki fark Maten gazetesi diyor ki : “İngilizler, ekserisi dominyonların siyesetinde de esas teşkil eden Ce- nevre siy i idame kle be. raber, Almanlar ve İtalyanlarla ser- bestce ve müessir bir tarzda görüşe. bilmek için, her şeye rağmen, kâfi bir hareket serbestisi istemektedir. Fransanın arzusu da budur. Yalnız Fransa, daha sarih bir surette, enter- nasyonal taahhüdlerinin hiç birinden kaçınmak istememektedir. B. Delbo- sun muvaffakiyetle tetevvüç edeceği- ni sandığımız devamlı ve cesaretli si- yasetinin esası, teorik prensiblere sa. dık kalmak suretiyle realist bir siya- set takib eylemektir.” İngilfere Van Zeeland raporu ve in basmı B. Van Zeeland'ın “enternasyonal ticaretteki engellerin umumi surette azaltılması ihtimalleri” hakkındaki raporu, İngiliz gazeteleri tarafından sempati ile fakat ayni zamanda ihti. yatkâr bir surette karşılanmaktadır. B. Van Zeeland'ın bu husustaki salâ- hiyetini ve “Times” gazetesinin de. diği gibi “kıymetli yardımını” teba- rüz ettirmekle beraber, gerek sağ ce- ya da paraca, i ve mal zayiata uğramaktadır. Bu sırada İngil- tere, Salamankada vaziyetini temin ve ÖON krü letnadi ümidlerini uzun zaman için y- le kırıp bir uzlaşma sulhuna imkân verebileceği gibi ihtilâlcilerin zaferi de cumhuriyet kollarını ikiye bölüp Madridin teslim olmasını intaç edebi- lir. Zaten, bütüncü devletlerin bun- dan bekledikleri ve bununla hazırla- dıkları da, muhtemel ki, bu olsun. O kdirde, hiç şüphesiz, gi l Fran- koyu tanıyacak devletlerin sayısı iki ve hattâ üç misli çoğalacaktır. “Mad- rid onun elindedir” sözleri en iyi ba- hane olacaktır, Alman - İtalyan yardımı İşte bu sebebledir ki almanların ve italyanların ihtilâlcilere son ümidle- rini bağlayarak onları öyle geniş öl- çüde harb malzemesi ile techize uğra- şıyorlar ki bu malzeme sayesinde Te- rüel al kla kalmayıp Franko ordu- S ©O 4i ©6 W B y a — Soldan sağa, yukarıdan aşağıya: 1 — Partimizin okları, 2 — Doğrunun zıddı. - 3 üst tarafı - burası değil, 4 — Kısa kesilen bir nevi erkek saçı. 5$ — Oynamak. 6 — Ka - Veteriner 7 — Bir nevi pı * gülle atar, 8 — İskambilde horya - kü beyi. 9 — Ayakta çıkan katı ur - paşanın kı- salmış şekli. larının denize ulaşmaları da kabil ol- sun. Görünüşe bakılırsa bu hususta en çök gayret gösteren Bay Musolinidir. Gazetelerden bir çoğu, şimdi, italyan ordusundan da gönüllü yazılmağa baş- landığını yazdılar, Bu iddia henüz su- but bulmuş değilse de general Fran- konun kullanmakta olduğu her türlü malzeme ve hususiyle hava malzeme- si tamamiyle İtalya ve Almanyadan gelmekte, ve bol bol gelmektedir. De- Şayet Franko — 6 ay, bir sene son- ra — bu mücadeled ib çıkacak o- nah gerek sol cenah gazeteleri, vakra aralarında muhtelif ince farklarla, bu vesikada münderiç tavsiyelerin ve bil- hassa Amerika birleşik devletleri, İn- giltere, Fransa, Almanya ve İtalya daki el ik yaklaşma tavsi- lursa İngiltere faaliyete geçmek için vakit kazanacak, ve Franko da ona dönmek için vakit bulacaktır, Ve İ- talya, bu harb devam ettikçe ve Pire- nelerden Almeria'ya kadar olan sahil rakiblerinin elinde bulununca Akde- nizde hiç bir ciddi harekete geçmiye- cektir, Ninayet, merkezi Avrupada tehdid olunan, Habeşistanda dayanılmaz güç- lükler altında ezilmiş Italyanın İspan- yadaki sarfe mecbur olduğu gayretle- re zor tah ül edebileceği anlaşılır. Ispanyol harbının bu tezahürü, mu- hakkak ki, en ehemiyetlilerinden biri- dir. Gazetelerden biri, geçenlerde, İ- talyanın İspanyada 80.U00, Trablusta 60.000 ve Habeşistanda 200.000 kişilik kuvvetleri bulunduğunu hesab ediyor- du. Bu, 300.000 ilâ 350.000 kişi demek- tir. Bu kadar kuvvet, maliyesi gittik- çe zayıflayan ve hayat sıkınıtısı git- tikçe fazlalaşan bir millet için büyük yüktür. Netice ; Hülâsa, İspanyadaki askeri hareket- lerin günden güne ciddileşmesini bek- lemek lâ Jır. Cumhuriyetçiler için can sıkacak nokta, Japonyanın Çinde nüdiğine göre, cumhuriyetçiler de da- ha az ve keyfiyet bak dan da daha ilerl i için gittikçe meşgul olan Sovyet Rusyanın Avrupa işlerinden qağx malzeme mevcudur. Fakat cum- huriyetçi hava kuvvetlerinin daha ge- çenlerde Salamankaya kadar gitmiş Türkiye İş Bankasından: Şubelerimizde altın üzerine muameleye başlanmıştır. 1 1 onların İspanya havalarından koğulmuş oldukl ö j! günden güne alâk ı kesmekte olma- sıdır. Fransa ise karışmazlık politika- sına riayete her gün biraz daha fazla sadakat göstermektedir. Bunların ak- sine olarak - gene tekrar edeceğim - çok uzaktır. * Cumhuriyetçilerin şansları Cumhuriyetçilerin elinde bulunan arazi ve nüfus rakiblerininkinden az olmakla beraber zafer talii gene ol- dukça büyük, ve hele bir kaç aydan- beri daha büyüktür. Bunların 1936 da yalnız milisleri vardı; Bay Musolini bu işe iyice sarılmıştır, ve bundan sonra da sarılmakta devam edecektir. Görünüyor ki ihtilâlcilerin zafer talii daha fazladır. Ancak, ci- han harbında da kim kehanette bulu- nabilmiştir? ilk önce tali Fransa a- leyhinde idi, Marnm harbından sonra Almanyanım aleykime döndü, daha son- ra, 918 başlangıçlarıma kadâr devam e- den istihaleler neticesinde Fransa ve 1938 son kânunda orduları vardır. müttefiklerinin mağlub olmak üzere yesinin filiyat mevkiine çıkarılması bahsindeki siyassi güç şartları da ile- ri sürmektedir. Umumi kanaat şöyle hulâsa edile- * bilir : “Söz, şimdi otarşik devletle- rindir.” Tam bir devlet adamı zihni- yetiyle yazılmış... Taymis gazetesi, diyor ki : “Bu rapor, derin bir tetkike ihtiyaç göstermektedir. Bütün kabahati eko. nomik nasyonalizme yükletmek sure- tiyle halen mevcud tezddı daha ziya. de fazlalaştırmadığından ve bundan kaçındığından dolayı cidden tebrike şayandır. B. Van Zeeland, raporunu tam bir devlet adamı zihniyeti ile yapmıştır. Rapor, her türlü tek ta- raflı doktrinci ve profesyonel düşün- celerden âridir.” « Tetkik mahsulü bir rapor Deyli Telgraf and Morning Post diyor ki : #L “Rapor, cidden büyük ve derin bir tetkik mahsulüdür ve meseleyi çok sarih bir surette ifade eylemektedir. Fakat Amerika birleşik devletlerinin belli başlı Avrupa devletleri ile sıkı bir işbirliği yapması teklifine gelin- ce, bu hususta kati bir teşebbüse gi- rişmeden evvel, geniş fikir taatisinde bulunmak lâzımdır.” IlMıR Enternasyonal Fuarına Hazırlanınız 20 agustos 20 eylul 1938 3 sen