Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
HU Hİ SÜÜ LRERARA | sağlık verilirdi. ; duğu gibi, ne oldukları da grtterrme HAYAT ve SİHHAT Vitaminlerden yeni haberler inlerin ehemiye - Sağlık için vitami Çocukların tini tabil biliyorsunuz. gidalarında v'ıîîminler bulunmayın- BN k staletarlari büyüy.mezlet. .Bu. Yüklerin yedikleri yemeklerde vita- min bulunmazsa türlü - türlü |...ııı- lıklara tutulurlar. Vitaminlerin îe. #idleri olduğunu ve her birinin ll harfleri sırasile sayıldığını ve aynı harfe bağlı vitaminlerden b.-'d.:; hın tekrar çeşidlere ayrıldığını elbette bi kumuş veya düy- Z ette bırjtnrıftı? Mi Bi, Bi B* Vitamini v.s... Vitaminlerin keşfi zaten yeni ol- anlaşıla- Mmadığından pek yakın yıllara ge_lın: ceye kadar âdeta esrar POYdG." :İ tında kalmışlardı. Yalnız hangi tür- lü gıdalarda bulundukları, bı'yıdgı tecrübelere göre, gösterilir, bir de canlı oldukları tahmin edilerek, mik- Yoblar gibi yüksek bir sıcaklıkta, ı(;- lef olduklarına hükmolunurdu. O- aÜ üdünden mahrum ka-> n için anne südün südünün isterili- lan uklara inek ze edilmeden içirilmesi lüzumlu ol- duğu söylenilir, çocuk olmayanlara da vitaminden mahrum için, salata ve turp gibi den ve yemişlerden bol çiy sebzeler- bol yemeleri Amerikalı hekimler vitaminler bahsile çokça uiı-ııtılı.lırmdım. ııı:ı'ıı- nın halkı da yemek tarzlarını he ııı:ı inin sözlerine uydurmağı sevdik - lerinden, yemeklerin başında ordövr denilen çiy yemeklerden çokça ye- mek modası böyle çıkmıştır. Şimdi sadece Amerikada değil, her' memle- kette şöhretini korumak 'iıtıyen her lokanta müşterilerinin önüne, yeme başında, altlr üstlü sıra sıra tabak- lar dizilmiş bir, iki, üç nrıbıxlı tür- lü türlü ordövr, yani çeşid çeşid vita- Min getirir. Vitaminlerin keşfinden çıln'mş'o- TERAEK kalmamak |i â A vitamini, sütte, tereya- ğ::l’:.vl: yumurta sarısında olduğu gibi hayvanın karaciğerinde ve taze, kuru sebzelerin bir çoğunda bu_l_u- nan vitamin 120 dereceye kadar bu:'- bütün, 130 dereceye kadar da h'ıylı- ce dayanıyor. O halde bu mevsimde lahnayı musakka halinde yome.qu onun turşusunu yemek arasında vıt_ı- min bakımından fark yok demektir. Bizim yoğurt kaynamış _ıı?kl_e yıı?ı.l » dığı halde onda A vitamininin flı?. bulunması da bunun sıcaklığa da- ğ österir. "şî;ıgi:ıt: ondan biraz dı.ı_hı yayıl- mış olan B vitamininin de yıîkıek de- rece sıcaklıkta kıyhlmlc_lı.gmı tec- rübeler gösteriyor. Onun için, hıvı.ıç yemeği severseniz, Onu ımttlı»kı çiy olarak yemeğe mecbur doı'ı_lıınıı_ c vitamini yapılan tecrı.ılı_el.ıf-q., sıcaklıktan müteessir .olur gibi görü- nüyorsa da limondaki H_O dereceye kadar dayandığını gösteriyor. Zıl:ıen Jimonu kaynattıktan sonra yemel e- re sıkmak âdet olmadığına göre... Öteki vitaminlerden ve onların a - aşk duygusunu uyındmışı, kısır kalmamasını temin ininin yüksek derece;ie klığa dayanıp dayanmadıkla- :,ı::hnğ şimdilik bir haber yoktur. Fakat insanın yüreği yandıkça _ı;lı duygusunun artmasına göre bu vita- minin fazla sıcaklıkla k.ı?holmıyı- cağına şimdiden inanılabilir. Zaten eski atalarımızın pîıımııiıy: ekleri icad ettikten sonra da, P :ıi;irirken pirincin kabuklarını ayır- madıkça, yahud nbzedon mıhrlııı: kalmadıkça, vitaminsizlik hııtı' ık- larına tutuldukları hakkında târıhle bir haber yoktur. A, — Keymakamlar arasında lan bu çiy y rın da pek Müşteri lahna kabak salatası gibi çiy Mmeşgul olurken bifteği k işine gelmişti. Çünkü ı,u;:r':ıu yahud taze yemeklerle kızartmağa “*tahat rahat vakit kalacağı gibi, tur- lar — daha vitaminle- ir $ de — iştah aç- iduklarından — onla- »ve salata İç Bakanlık tarafından hazırlanan amlara aid tayin kararnamc- si yüksek tasdike iktiran etmiştî.r. Yerleri değiştirilen ve yeniden tayin edilen kaymakamlarımızı yazıyoruz: Tetime kaymakamlığına Bingöl kaymakamı BB. Necati, Egil kayma- kamlığ Islâhiye kaymak Va- hib, Feke kaymakamlığına Vakfıke- ka; Dir 'vrupalL Gözü A Yazan: H. Lechenperg Futbol üç yüz altmış ayak uzunluğunda ve yüz altmış ayak genişliğinde bir müstatil üstünde oy- nanır, Futbolda olduğu gibi her iki tarafta kale- ler (Goals) vardır : Yirmi ayaktan fazla bir yük- seklikte iki kale direği. Bu iki direk arasında on sekiz ayak altı pusluk bir mesafe olup yerden on ayak yüksekliğinde ufki bir lata. Bu iki direği bir- birine bağlar. Geniş dılılardan her birinden otu- zar ayaklık bir mesafede sahanın bir yanından ö- bür yanına (Şu halde geniş dılılara amud) iki ka- le hattı var (out hattı). Geriye kalan yüz yarda- lık saha, araları beşer yardalık, yirmi hat ile dai- ma geniş dılılara amud ayrılmış. Öyle ki butün sa- ha beheri beş yarda genişliğinde ve yüz altmış ka- dem (sahanın bütün boyu) uzunluğunda parçalara ayrılmış görünüyor. i Bu sahada iki takım oyuncu karşı karşıya geli- yor. Bizim futbold ÇW ; KŞK DA VKÇ tekabül eden sırada Amerikada yedi oyuncu vardır : End, Tackle, Guard, Center, Guard, Tackl:, End. Centerin arkasında Guard terback durur. Bu- nun da her iki yanında ve gerisinde iki haf bek bu- lunur. Ve nihayet Centerin ve GuarterLackın tam arkasında ve ötekilere nazaran biraz daha geride Fullback vardır. Bu'ttabii klâsik olan duruş şekli- dir. Bugün her takımın kendisine göre bir si İ kendisine göre bir yer alış şekli vardır. Hafbekler ekseriyetle Guarterbackın yanındadır. Takım hü- cuma geçerse fulback de Guarterbackın yanına gi- der. Şu vâr ki bu yedi kişinin oyuna, söylediğimiz şekilde başlaması zaruridir. Oyun dört defa birer çeyrek saat sürer. Her çeyrekten sonra kaleler değiştirilir. Tabii filen oy- nanan oyun saati hesab edildiği ve çeyrekler ara- sındaki her türlü teneffüsler (Time out) lar bun- lardan tarh edildiği için-her oyun umumiyetle iki veya iki buçuk saat kadar devam eder. Her takımın hedefi topu mümkün mertebe çok kere mukabil takım kale hattınm ardına koyabil- “mesi ve yahud kendi kale çizgilerinin ardına topu mukabil takımın koymasına mani olmağa çalış- — 29 — / Çeviren: Kerim Bükey Dünya şampiyonu O'Mallony Newyork Madison Sgutre Garden'de Jim Londos'la güreşirken. Bacağın biri nerdeyse kırılacak. Güreşçi sancıdan avaz avaz bağıri- yor. Fakat bunun hepsi resimde görülenin yarısı kadar tehlikeli değil! cakları arasında Guarterbacke atar. Guarterback topu ya kendi tutar ve yahud geri veya ileri ko- şabildiği gibi kendi oyuncularından birisine de ata- Remografide bir unsur: mesken Fransız teknik dergilerinden bi- rinde bir yazı, nüfus ve mesken me « selelerini biribirine şöyle yaklaştırı- yor: “Memleketimizde doğum felâ - ketli bir şekilde azalıryor. Yapılan hesablara göre, şayed doğum son senelerdeki nisbeti muhafaza ede- rek azalmakta devam edecek olursa 1985 de 550.000 ölüme karşı 125.000 doğum vuku bulacak ve Fransa böy- lece bir ihtiyarlar yurdu olacaktır, 1860 da 20 ilâ 60 yaşlarında 10 kişiye mukabil dört ihtiyarımız var « dı. Genç aileler dünyaya çocuk ge« tirmemekte inad edecek olurlarsa, 1940 da on kişide altısının ve 1970 de sekizinin birer ihtiyar olduğunu göreceğiz. “Bu müdhiş içtimai hastalığın $i « fası tenasül bereketini temin edecek şartların tesisindedir: Büyük şehir « lerdeki apartmanlarda, tavan arala- rımmda veya kenar mahallelerinde ço« cuk büyütülebilir mi? Fransada nü « fus kesafetinin aynı nisbette muha « faza edilebilmesi için her ailenin üç çocuğu bulunması şarttır. Bunun ma- nâsı, muvazenenin, çocuksuz bir aile k da en az altı çocuklu bir âile ile temin edilebileceğidir, Çok co- cuklu aileleri geliniz de apartıman « larda barındırınız! s *“Doğ azalışı lesi mes- ken meselesile münasebettar olarak henüz-ciddi surette tedkik edilmiş değildir. Fakat bu hususta bir anket lsaydı bahçeli aile yuvası' nın bilir. Ancak Guarterbacl ifesi topu mertebe ileriye, hasım kal doğru gi i te- min etmektir. Yani dört defada cemşan on yarda uzaklığa, götürmek lâzımdır. Muvaffak olamazsa mukabil taraf topu alrp oyuna başlar. Bütün takı- mım hedefi, tabiatiyle, Guarterbacke bu işi yapa- bilmesi için yardım etmelktir. Yani bunun ve ya- hud tapu kendileinden her kimde ise onun yolu- nu açmaktır. Bütün mukabil tarafın hedefi de bu işe —mani lmaktır. Mukabil fım hedefi, şu halde elinde topu olan her hasmı ve icabında bütün h l ümkün olabileceği kadar çabuk ve hep biredn Her (Touchdown) topun çizgi isinde —yere konması altı puvan sayılır. Buna muvaffak olabi- len takım (tıpkı ragbide olduğu gibi) topu saha- nın ortasından mukabil tarafın kale direkleri ara- sındaki yan latanm üstünden geçirmeği tecrübe eder. Ve buna “Trynfor point”-derler. Bu puvan kapma tecrübesi muvaffak oldu mu bir puvan da- ha kazanılır. Şayed top oyun esnasında sahanm da ayak vuruş ile mukabil taraf kalesi üs- rın arkasından gelecek biftek kayış gibi olsa da l pek bakılma Ordövrler iştah açtıktan başka yemek yiyene keyif ve neşe de ver- *dikleri için bu modanın devamı sağ- kımından daima arzu edilecek ıı?y:';i yalnız, ifrata giderek mide- yi bozmamak şartile.. : çiy ’e:ı;:::", etlerle sebzeleri ve ;?;ıîı yemekleri de, büsbütün vita- Kikasia diye;;bir tarala b MASe e lâzım olduğu yeni t kimyaca ter - laşılıyor. Vitaminlerin 1mağa başla- kibleri birer birer anlaşılı erinde bu- dığından beri onların ÇE lunan esrar I""':l".,ı ”ıeî rin du. Bir taraftan vitamin'e lıkta telef olduklarını zi bazıları- Gimediğinden biç olmatlt. D ç nın sıcaklığa daya ıkı."meülı sı- yenler vardı. Yüksek İşgeka j edilmişlerdir. caklıkla yapılan yen lara hak verdiriyor. i tecrübeler On-| Y bir kaymakamı Zeki, Nızıngye kay- Larlığına Behisni kay Ne. or ni aşarsa üç puvan sayılır. arkikaraağaç kay Iıziî"n îa Bedii, Bünyan kay. makamlığına Delice nahiyesi dî_re:- Fakat bu nadiren vaki olur. Geriye bir de, keza çok az vaki olan “Touck back” veya “Safety by Sürmene ı, ğ vilâyeti maiyet memu ;:i.;lr."ğb:iîı: kıy:nkım!ığmı Kırklar- eli vilâyeti maiyet memuru Tevfik, Sivice kaymakamlığına Kemah kay- makamı Vasfi, Çiçekdağ kaymakam- lığıma Gürün kaymakamı Fahri, Vak- f£rkebir kaymakamlığına Kuyuluhisar kaymakamı Hüseyin, Sarayköy kay- makamlığına İç Bakanlık mahalli i- dareler köycülük şubesi şefi Meh- med Ali, Pazar kaymakamlığına eski Cihanbeyli kaymakamı Rasim tayin törü Kâzım, l —— Ankara tahsilât direktörü Ankara tahsilât direktörü B. Müey- ed İzmir tahsilât direktörlüğüne naklen ve terfian tayin edilmiştir. , Di 47 arardı. Beyninde üzü s: Knevbortun y Timkânı var Mi Dir ışık çaktı: ÂC: | ar TDI ü;"ışı vaktiyle söylemiş ol;l:ğu blılr 8öz hatırına geldi: SampsoPr' ü g:m , kendi yazdığı bir piy;ste._ büyük am Casmır temsil ederken H40 GN Di istemişti. Longvalin pbüyük am nın kim olduğu mal — Longyali bir de di, Kapıyı boş yere ;aldılar. oktu. ; : Ja: Knevbort polislere t Lo:iıîı:rî;:ı Yatak odasının pencereııtnd eniıir Tz Pencere aydınlıktı. 'ıkî:omiıeri Mmaklıkları yardı. Polis SE a Pencereye bir taş atâr camı kat gene ses çıkmadı. L a iyor, t ğuv ::ssizlik hiç hoşuma gitmiy' İ etti : Polis âmiri de ilâve €ti? e :Sıiııî:şadnr benim de h:ığı;m;.ı gx'ı_ Miyor, Smit, penr.ereyi aç nız, bakalım. — Açayım mı ? Ürer . ben göreyim, de- Ses seda kı- ? |lismemuru * meyiz. Üst kat pen- | makaraya bakıyordu. — Evet, çabuk - çeresi i lonun pen Bir an sonra sa'0" : ke taki keP' b demir çubukla içeriden kapalı idi. Po- eai irini tecrübe edelim, (â:- e in maymunla kır.!ı. l old! kat pencerelcnn— aşmış den birini çmmem ak ötekiler de içeri girmiş- pısi açılari lerdi. Memur : — Zannıma di. yowk. a r emir verdi : — Bir lamba yıhnu." Lamba yanınca komis! T; reği asılı duran âş:iel “ile makaraya ları çatıldı : — ğ l“!-“-I'Bl::ı’u bu? Bunun gördüğü hizmet olahilir ? ne_Iık Knebvort bağırdı : — — — İşte, Briksanın rovelveris. Ş Komiser ona dikkat bile etmiyere 1 evde kimseler — Etrafı arayınız. Belki bir $ey eği lursunuz. Bütün dolabları açınız. Di- PP ts” kalır. Bu da şöyle olur : Eğer bir takım kendi kalesi civarma sık D ve iliçihamlelarü hasım tarafın bir “Touck down” yapmasından kinilirse topu kapıp kendi kale h l yere devirmek, yere düşürmektir. Topu elinde tu- tan adam topu yere düşürürse top “ölü” sayılır. Ö- tekileri yere y TJamakla da bunl. topu elin- de tütari adama yardım edememeleri temin olu- nür, Topu alan tarafda, bilmukabele karşı taraf- dakileri yöka düşürmeğe ,cabalar. Kendi. tarafl düki topu taşıy a h Be b kalmamasına ve kolayca öne doğru koşabilmesine çalışır. v | Büyük tehlike » “Şu halde,” diye hulâsa ediyorum, “esas itiba- riyle Amerikan futbolunda aşağı yukarı bütün o- n M koyabilir. Eskiden böyle bir vaziyet hâdis oldu mu top “Out“ oldu denir ve işin içinden çıkılırdı. Fakat böyle bir hareket “Touck bâckm” sui is- timal edilm ve divar çekilmesine sebeb verdi- İîiçhyuıibi'rhîdcmyık“ullnqvobu gibi kendikendine “Touch down” yapılan her seferde mukabil tarafa iki puvan verilmesine karar veril- Oyun şöyle devam eder : İki taraf sahanın ortasında söylediğimiz şekilde yer alır. Her iki mukabil hücum hattınım (ki bu hatta, biz hücum hattı diyelim) arasında ancak bir kaç santimetre vardır. Topun hangi tarafın a- lacağı kura ile belli olur. Topu Center alır ve ba- yuvarlanıyorlar demek... ?” üniversitelerden birisinde bulunuyo- daki adamla, A- En“meıI:ur ruüz, Bul: rikada futbol tak Coach d le oturuyoruz. Bir odanın içindeyiz we karşımdaki adam cahil bir Avrupalıya Amerikan futbolunun esrarmı faş ediyor. Bir şartla. Ismi söylenmiyecek. Doğrusu, aşağıdaki söylediklerine nazaran, bu şartın koşulmasına aklım pek yatmıyor değil. “Evet” diyor “çözülmüş bir yumak gibi. Kafa göz yarılması tabit hallerden sayılır” “Peki bu futbolun esasında mı var ?” (Sonu var) -. lacağı kolayca meydana çıkardı. “Aileleri meskenlendirme işinda başka memleketlerde ne kadar ko- laylıklar tahakkuk ettirilmiş olduğu- nu anlatacak değiliz. Yalnız hatırla- talım ki ikamet için ev yaptırmak is- tiyen evsiz ailelere bazı bankalar lüzumlu sermayenin 76 70 ini ver« mektedirler.,, Bu satırları okurken hep Ankara« yı düşündüm, Şehirler doğum nisbe- tinin esasen düşük olduğu yerlerdir. Ankarada; ise gençleri 1 diklerini, evlilerin ailelerini getirte « mediklerini biliyoruz, Bu yazıyı ve bu misali karşı karşı- ya koyunca nüfus davâsı ile mesken eli daki yakımlık büsbütü tebarüz etmiyor mu? Profesör Vag- ner'in teklifleri bu bakımdan da dik- kate lâyıktır. — N. Baydar İnzıbat kuvvetlerine aid müşte- rek vazifelerin tayini nizamnamesi Dün jahndi genel & ğ da komutan general Nacinin reisliğin- de bir komisyon toplanmıştır.. Komis- yona iç bakanlıktan vilâyetler idaresi, emniyet işleri ve hukuk müşavirliği, ile milli müdafaa bakanlığından, ge- nel kurmay başkanlığından adliye ba- kanlığından, grman koruma ve güm- rük muhafaza komutanlıklarından bi- rer delege iştirâk etmiştir. Komisyon emniyet ve teşkilât vazifeleri kanunu mucibince hazırlanan inzibat kuvvet- lerine dair müşterek vazifelerin tayi- nine dair nizamname projesinin müza- yonda müzakeresi en kısa bir zaman- da bitirilecek ve proje tetkik edilmek üzere devlet şurasına verilecektir. ğ varlara vurunuz. Buralarda Tüdorlar zamanından kalma böyle eski evlerde gizli kapılar vardır. . Araştırmalar bir netice vermeyince komiser, tasalı bir hal ile, çengelli ma- karanın önüne geldi. Polislerden biri içeri girerek garajı bulduğunu söy- ledi. Bu, üp uzun bir bina idi. Fakat kapı- sı açılınca içinde herkesin bildiği, mo- dası geçmiş, eski otomobil bulundu. Otomobilin arka tarafındaki sağ- lam divar bir başka parçayı da gizle- mek lâzımdı. Zira dışarısı ile içerisi â- rasındaki mesafe farkı büyüktü. Jak Knebvort aradaki bölmeye vu- rarak : — Tuğla değil, tahta dedi. Bir köşede bir zincir sallanıyordu. Bu zincirin hiç bir vazifesi olmadığı sanılırdı. Fakat iyi bir tetkik netice- sinde bu zincirin, kabaca boyanmış 0- lan tarafı tavana girdiği görülüyordu. Zincire asılınca aradaki bölme hemen ikiye ayrıldı. İç tarafta üzerine bir ör- tü konmuş bir başka otomobil görün- dü. « Knebvort örtüyü çekti : — Tamam, o araba!... Komiser sordu : — Hangi araba ? — Kafakesenin kullandığı araba. Briksan, kafa keseni tevkif etmek iste- diği zaman herif içinde idi. Briksanda evin bir tarafında olmak lâzımdır. Şa- yed kafakesenin eline düşmüş ise Al- lah yardımcısı olsun | Hepsi birden, garajı brrakarak, çabu- cak eve döndüler. Çengelli makara bir mıknatıs gibi gene onları kendine çek- ti. Polis komiseri, bird e yere çö- bi ——— —aaaıııı.—-——-—aaaz Longval mefrurane : — Buda benim icadımdır, dedi. Mişel Briksan başını çevirdi, ve mah zenin öte başına baktı. Orada gördüğü meldi, seccadeyi çekti, altından kapak göründü. Kapağı kaldırıp delikten içe- îı bakan komiserin yüzü spsarı kesil- — Çok geç kaldık: Yazık, çok geç kaldık!... XLI Ölüm Korkudan yarı çıldırmış bir adamın bağırdığın işitmek zevksiz bir şeydir. Briksanın sinirleri çok kuvvetli ol- mükla batab İstne hükmedibilmek için tırnaklarını kelepçeli ellerine ba- tırmağa mecbur oldu. — Longval, dedi. Size haber vere- yim ki... Size haber vereyim ki Long- val, bu işi yapacak olursanız dünyanın lânetini ebediyete kadar üzerinize cel- bedersiniz | İhtiyar, sakin bir tebessüimle ikinci esirine dönüp baktı, fakat hiç cevab vermedi: Kolları arasındaki yarı bay- ğın koca adamı, bir çocukmuşçasına ko laylıkla kaldırarak yüzü koyun sahan- lığa yerleştirdi. Hiç acele etmiyordu. Briksan, onun bu sakin hallerine baka- rak, duymakta olduğu canavarca zevki anladı. Longval, makinenin etrafında bir devir yapıp başın geçtiği deliğin üst kısmını kaldırdı. Bir tıkırdı işitil- di ve bu kısım olduğu yerden kalktı. bütün kanını başına sıçrattı. Bu manzarayı sinirlerinin fazla gerili- şinden ileri gelme bir galta görüş, bir hayalet sandı. Adel! Evet, Adel, toz toprak içinde, fakat iyice görünüyordu. — Kımıldarsanız sizi öldürürüm, di- ye bağırdı. Evet, bu hayalet değil, bizzat Adel'- di, Briksan bütün kuvvetini toplıyarak önce diz üstü ve sonra ayak üstü kalk- Hir C Longyval sesi işitmiş, geriye dönmüş- ü. ti Sevimli bir tavırla: — Aman bayancığım, ne güzel te- sadüf! dedi. her zaman, mesleğimin en büyük ffakiyetinin, rahmetli Şarl Hanrininki gibi, bir kıraliçenin e- lime düşmesi sayesinde tahakkuk ede- ceğini düşünmüştüm. Hakikaten gü- zel tesadüf! Longval, üzerine çevrilmiş olan ro- velver tehlikesini hiçe sayarak yavaş yavaş, yüzü neşe içinde, beyaz ve u- zun elleri sanki değerli bir masifiri karşılamak için ileri doğru uzatılmış, Adelin üzerine yürüyordu. Briksan, boğuk bir sesle bağırdı: — -Ateş ediniz! allah rızası için a- teş ediniz. tetiği çekti. İçine toprak dolmuş olan küçük tabanca ateş almamıştı. Adel kaçmak için geriye döndü, fa- kat ihtiyarın kolları çoktan kızcağıza sarılmıştı. Longval, bir eli ile Adelin başını göğsüne doğru çekti. — Bakın ne iyi olacak: bizim dul kadın, dul erkek olacak ve siz de onun ilk karısı olacaksınız. Adel şimdi, Longvalin kolları ara- sında gevşek, bütün mukavemetini kaybetmiş, bir paçavra gibi idi Acaib bir hareketsizliğe düşmüştü; aklı ba- şında idi ise de ne kımıldayabiliyor, ne de konuşabiliyordu. Briksan, elle- rini kurtarmak için boş yere uğraşır- ken Adelin bayılması için içinden dua ediyordu: her ne olursa olsun, hiç olmazsa başına gelecek olan felâketin dehşetine şahid olmamış olurdu. İhtiyar, kafasını kaşıyarak mırıl- dandı: — İlkin hanginizi alayım? bayanın size yol göstermesi muvafık olursa da... Sonra, sahanlığa bağlamış oldu- ğu Sir Gregorinin hareketsiz. duran vücuduna 1 ve başın geçtiği deli- ğin üst kapağını indirdi. Eli, bıçağı harekete getiren kola gitti. Sonra, ge- ne durdu; hasta beyninde mühim bir” meseleyi halle uğraştığı belli idi. Ma- kinenin kayışlarını çözüp Gregoriyi yere yuvarlayarak: Adel, bir an tereddüd etti ve sonra (Sonu var)