25 Ocak 1938 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

25 Ocak 1938 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

aei ULUS 25-1-1 |i A Ç İnG Yüzbaşı F. W. von Herbert Yo ha ğ Müdoıfaasınola Dir İLİZ. ZABİTİ| Çeviren: Nurettin ARTAM Bir kaskete, bir omuza, bir kaputa yirmi tüfek ateş ediyordu tuluş ümidimizi bir gün kalbimizden çıkarmıyorduk. Rus hatlarından ancak yüz yarda uzakta bulunan baş tabyada daimi olarak iki tabur bulunuyordu. Bura- ya birinci fırkadan nöbetle birer ta - bur yardımcı gönderiliyordu. Bu ta- bur, tabyanım siperlerini işgal edi - yor, daimi iki tabur ise tabyanın içinde ve gerisindeki ihtiyat siper- lerde bulunuyordu. Yardımcı tabur, her iki günde bir nöbet değiştiriyor - du. İlk teşrinin on beşinci günü, bu düşman ateşine en ziyade maruz, en ileri şerefli tehlike mevziinde nöbe - te girmek sırası benim taburuma gel- mişti, Şurasını söyliyeyim ki hem baş tabyada, hem kanlı tabyada lâğım tertibatı vücude getirildiği halde ne türkler, ne de Romanyalılar lâ- ğımlarını patlatmamışlardır. Benim baş tabyada bulunduğum sıralarda arada bir vukua gelen topçu ve pi- yode ateşinden başka hiç bir hâdise olmadı. En ileri hatta bulunan be- nim askerlerim, siper kazmak işin- de çalışan bir sürü Romanyalıyı ya- kalayıb getirdiler. Siperlerden' vü- cudunun her hangi bir kısmını gös- terenler üzerine hemen ateş ediyor- duk. Bazan bir kaskete, bir omuza, bir kaput kö yirmi tüfeğii: birden ateş ettiği oluyordu. Eğer İiyi nişan alıp da avımızı devirirsek sevincimizden haykırıyorduk. Bu lıkla hem oyalanıyor, hem de sinirlerimizi yatıştırıyorduk. Ayın on yedisinde kendi tabya- mıza döndük. Ertesi gün, muhafız- lardan ve kumbaracılardan mürek- kep rus kolordularının — Sistovaya vardıklarını ve Plevneye karşı ha- reket eden orduya yardım etmeğe geleceklerini haber aldık. Bundan başka meşhur Tadleben- muştu. Ayın yirmisinde her iki taraf da birbirini bir iki saat kadar ağır su- rette bombardıman etti. Biz, harba hazır vaziyet aldık; fakt düşman hücüm etmedi. İsabet eden gülleler- den benim taburum on şehid verdi. Benim bölüğümde zayiat yoktu, Ha- va açık, fakat soğuktu. 21 ilk teşrin — Bütün gün topçu a- teşi devam etti. Bir kaç gün durak- ladıktan sonra başlayan kar, seferin kadar d etti. Yenid Türkiye ile İngiltere arasında ittifak aktedildiği hakkında şayialar dolaş- mağa başladı. Bu defa, bu havadisin o kadar hurda teferrüatı anlatılı- yordu ki Jack ile ben de inanmağa mecbur olmuştuk. Bir iki saat müd - detle müdhiş bir heyecan içinde kal- dık. Adil Paşa, kendisine müracaat edilince, bu haberlerin yalan . oldu- ğunu bildirdi. Gece, birden bire teh- like vaziyeti ilân edildi. Benim bölü- ğüme, kırk yılda bir defa, soyunup yatmak müsaadesi verilmişti, Tehli- ke işareti verilince bütün bölük te- lâşla öyle derbeder kıyafetlerde toplanmıştı ki, sonradan, buna bü- tün gece güldük. Meselâ, bir nefer, sırtına bir kadın caketi geçirerek ye- rinden fırlamıştı. Bir başkası, fesi- nin etrafına havlu sarmış, ayakları - na çizmelerini geçirmişti. Bir üçün- cüsü, hamam havlularını sırtlanmış, gözlerine'gözlük takmış, bir dördün- cüsü battaniyeye bürünmüştü. Teh - likenin aslı faslı olmadığı anlaşıldı; biz de katılarak yerlerimize döndük. 22 ilk teşrin — Kara bir gün, Bö- lüğüm en ileri siperleri işgal ediyor. Bir kaç çerkes emrime verilmiştir. İ- leri mevzileri teftiş ediyorum, Bir kaç saat sonra döndüğüm zaman Marş Müsabakamız 15 inci yıl marşı güftesinin, şairinin emek ve heyecanı- nı uygunsuz bir beste ile a- raya vermiş olmamak için, riayeti mecburi bir takım musiki kayıdları göz önün- de tutularak hazırlı FİZİK TERİMLERİ * A Adedi — Numörigue — Sayıca Ademi istikrar — Instabilit& — Duraysız- di ık Ademi istiktap — D&polarisation — llik muvafık buluyoruz. Evvelki ilâanlarda verdiğimiz tafsi- lâtı, bu defa tanınmış beste- kârlarla temastan sonra, şu şekilde tavzih ve tasnif et- mek imkânını elde etmiş bu- lunuyoruz : 1 — Marşın bünyesi evvelce de tas- rih ettiğimiz gibi dörder mısralı 3 kı- tadan ibaret olacaktır. “A”:; Ana fikirleri ihtiva eden, baş- ta ve diğer kıtaların sonlarında birer defa tekrar edilen ana parçadır, B ve B,, “A” daki yalın mısraların izahını ve edebiyatını yapan iki kıta- dır. 2 — Hece sayısının çift olması ter- cih olunur. g 12, 10 ve 8 heceliler beste için uy- gun olanlardır. “A”. kısmının diğerle- rinden ayrı hecede yazılması musiki- de kontrastı temine imkân vermesi i- tibariyle tavsiyeye değer. 38 — Marşın iddia ve manasına uy- gun bir bestenin temini için, kullanı- lacak keli: in nihayet 4 h fazla olmamasına dikkat etmek, şair- lerimize muğlak görünecek vurgu şartlarına her kelime için bir kerre ri- ayetden kurtulmak için en doğru ve lüzumlu çaredir. 4 — Kıtalarda mısraların, ya birer aşırı, ya biribiri ardı sıra, musiki bün- yeleri ayni olmalı yani hecelerin cin- si ve nevi itibariyle aralarında muta- bakat olmalıdır. Bu itibarla heceleri dört kısma ayı- racağız: I — Uzun ve vurgulu hece, II — Uzun ve vurgusuz hece, II — Kısa ve vurgulu hece, IV — Kısa ve vurgusuz hece, Vurgu, bir kelimenin tabil ve bariz bir telaffuzda üzerinde en fazla du- rularak kuvvet verilen hece sesidir. Hemen söyliyelim ki; Uzun hece vur- gülu hece demek değildir. Meselâ vurgu kelimesinde “vurgu” “gu” he- cesindedir. “Vur” uzun hecedir, vur- gulu hece değildir. Bir kelimenin han- gi hecesinin vurgulu olduğunu, ken- i dinize ,tabil telâf la, her hecenin üzerinde bir kere durup, her hecenin bir defa en fazla hakkını ve- rerek kelimeyi söylemek suretiyle, kontrol ve tesbit edebilirsiniz. İstis- nalarının çok olduğunu peşin söyli- yerek şu umumi kaideyi kaydedebili- riz. Türkçe kelimelerde vurgu, ekse- riya son hecededir. Fiillerde, muzari ve hal sigalarında lâhikalardan bir e- velki hecede, mazi sigalarında lâhika- îım kendisindedir. Tek heceli kelime- er, h kesler bir bulgar ailesine t et- mişler, kadınlara saldırmıslar, ki- bebeği ölüm haline getirmişler, er- in ya p olarak verildiğini B yi aFi * dayı ele aldığ da öğr iştik Bunlardan anlaşılan şu idi: Artık 'Türkiye ile Rusya arasındaki harb, askeri mütehassısların âzami gay- ret ve yardımı ile bir neticeye bağ- lanmak isteniyordu. İlk teşrinin on dokuzunda roman- yalılar baştabyaya hücüm ettilerse de püskürtüldüler. Bu saldırmayı gece yeniden tekrarladılar; fakat netice gene aynı oldu. Yaralı ve ölü olarak onların zayiatf 1000, bizim 200 kiş tutuyordu. Bu müsademeler hayli çetin olmuştu. Romanyalılar, merdivenlerle tabyalara tırmanma - ğa kalkışmışlar, türkler de tüfek dipçikleri, baltalar, kürekler, hülâ - sa ,ellerine ne geçirmişlerse onlarla Rale | kafal 1nı isl Ğ;_ Buraya benim tabyamla öteki tabya- lardan imdad kuvvetleri gönderil- mişti; Fakat bunlara lüzum hasıl ol- dır. Ferik bana şiddetli bir rapor oku- yor. Ferike verdiğim cevabda her ne kadar kendi mesuliyetimi biliyor ve bundan kaçınmıyorsam da benim hâdisenin olduğu yerden bir mil u - zakta bulunduğumun ve vakadan ancak üç saat sonra haber alabildi - ğimin de göz önüne alınmasını rica ettiğimi söylüyorum, Ferik bana di - yor ki : — Gidebilirsin; böyle yapma ! Benim için mesele bitmiş oluyor; fakat çerkesler divanı harbe verili - yor ve ağır cezalarla cezalandırılı- lar, fakat bir daha yorlar. İşin kötü tarafı şudur ki bu bulgar ailesi kaçmıyorlar, müşirin müsaa - desi ile Plevneden ayrılıyorlardı. Bundan dolayı, buradan geçmelerin- de bir mahzur görülmemek icab edi- yordu. madı. Bu, düşmanın hücümla baştabya - yı almak için yaptığı son teşebbüs ol- “Beni çok mübhem telâkki ederek, benden bana (Sonu var) y göre vurgulu veya vurgusuz itibar olunabi- M lee. Yaamaalı SA7 VT KI saubDlAK TU riyle mütenazır olmaları istenen mış- râlarda ve musiki bünyeleri birbirinin aynı olması şart olan B ve B, kıtala- rında bir nevi musiki aruzuna riayet etmek, hecelerin yalnız uzun ve kısa- lıklarına değil, vurgulu ve vurgusuz oluşlarına göre de mütenazır olmala- rını temin etmek lâzımdır. Şöyle bir mısrâ alalım: Meydan, bu gök senin; çık da yüksel! Hecelerinin cins ve nevilerini tes- bit edelim: Uzun, uzun ve vurgulu, kısa vurgu- suz, uzun vurgulu, kısa vurgusuz, kı- sa vurgulu, uzun vurgulu, kısa vurgu- suz, uzun vurguülu, uzun vurgulu. 5 — Çift sayılı mısraların son hece- lerinin muhakkak vurgulu ve açık sesli harfleri ihtiva eden uzun hece- lerden seçilmiş olması şarttır. Bu kayıdlara riayet etmek ve bu suretle iyi bir besteye imkân vermek şartiyle hazırlanmış güf- teler arasından birinciliği kaza- nanın şairine telif hakkı olarak 500 lira verilecektir. Güftelerin en çok 28 şubata Kut! Adese — Lentille — Mercek Ahize — Röcepteur — Almaç Akis — Inversion — Evirtim Âkis — R&flöchissant — Yansıtan Aksettirmek — Reflöchir — Yansıtmak Alâimi inkıtat zıya — Frange — Sayaç Alâtı tecrid — Isolateur — Soyutkaç Alternatör — Alternateur — Almaşkı Amel, fiil — Travail — Çalışay Ameliyei bilyed — Manipulation — El- em Ani kırymet — Valeur istantanâe — Kıpıl değer Anod — Anode — Anot Anten — Antenne — Duyurga Arzani — Transversal — Enine, genişli- ğine » Asgari kıymet — Valeur minima — Azay değer Asli ses — Son fondamental — Ana ses Ayar — Etalon — Ayar Ayarlamak — Etalonner — Ayarlamak Aynı safhada — En phase — Aynı safha- da Basit — Simple — Basit Basit makine — Machine simple — Basit makine Baskül — Bascule — Baskül Batın — Ventre — Karın Beygir küvveti — Cheval-vapeur — Bey- gir gücü Beyti münir — Chambre claire — Aydın- oda Beyti muzlim — Chambre noire — Ka- ranlıkoda Billür — Cristal — Billür Biyel — Bielle — Biyel Boş — Vide — Boş Buhar — Vapeur — Buhar Buhar makinesi — Machine â vapeur — Buhar makinesi Buhran suhuneti — Temp&rature critigue — Kritik tempirim Camia — Collecteur — Toplaç Canibi — Lat&ral — Yanal Cazibei arz — Pesanteur — Yerçekey Cazibei umumiye — Attraction univer- selle — Evrensel çekey Cebri ihtizaz — Vibration forc& — Zo- rum vibrem Cenub — Sud — Güney Cereyanı elektriki — Courant &lectrigue — Elektrik akımı Cevvi — Atmospherigue — Havayürel Cezbolunmak — Attirer (s') — Çekeylen- mek Cidar — Paroi — Çeper Cihatı muayyen, müteveccih — Orientâ — Yönetik Cihaz — Appareil — Aykıt Cisim — Corps — Cisim Cisim, gey — Objet — Obje, nesne Çok safhalı — Polyphas& —Bolsafhalı D Dahil, dahili — Int&rieur, interne — İç Daimi — Permanent — Hepsürel Delk — Frottement — Sürtme Devam müddeti — Dur&e — Süre Devamlı — Entretenu — Süreyli Devir — Pöriode — Devir ŞA Devri hareket — Mouvement p&âriodigue — Devirli devim Devre — Circuit — Devre Devre — Cycle — Çevrim Devrei helezoniye — Spire — Sarım Devvar tulumba — Pompe rotative — Döner tulumba Kü Deymumet — Permanence — Hepsürey Dinamik — Dynamigue — Dinamik Dinamo — Dynamo — Dinamo Diyafragma — Diaphragme — Diyafram Diyoptri — Dioptrie — Diyoptri Dürbün — Lunette — Dürbün Düstur — Formül — Formül E Elâstiki — Elastigue — Sünek Elâstikiyet — Elasticit& — Süney El ile işlemek — Manipuler — Eldemek Elektriki mıknatisi — El 6ti kadar “Ulus marş mü: adresine gönderilmesi lâzımdır. — Elektr Elektriklenm'iı — Electris6 — Elektrik- Osmanlıca - Türkçe RADYO Ankara: Og]e Neşnya" 3 12.30 Muhtelif IJ neşriyatı — 12.50 Plâk: Türk musikisi halk şarkrları — 13.15 - 13.30 Dahili ve rici haberler — 17.30 - 18.30 İnkilâp der$ Güdbetik Türkçe aritmetik terimlerinin izahı. ve tahlili Büyük sikletleri B&âklll — Bascule — tartan âletlere ve rilen ( Bascule ) adının asıl lâtince manası “arkası yere vu- rulan” demektir. Biz, bizde de kullanılan (baskül) kelime- sinde mana olarak “baskı” ları yani siklet- leri gösteren âlet anlamını görüyoruz. Bi- lindiği üzere (V.4-1) eki katıldığı kelimele- rin anlamını her hangi bir obje veya suje- ye teşmil eden bir rol oynar. Meselâ : Karak — göz, nazar; karakol — gö ri: Halkevinden naklen. Akşam Neşriyatı : gam İNeştiyatı : ç se Mruhtelif fi neşriyatı — 19.00 Türk musikisi ve halk $ kıları (Servet Adnan ve arkadaşları) —İ! k Saat ayarı ve arabça neşriyat — 19.45 musikisi ve halk şarkıları (Bay Muzaffef arkadaşları) — 20.15 Sihi konuşma: Dol Nusret Kansu — 20.30 Plâkla dns musi — 21.00 Ajns haberleri — 21,15 Stüdyo orkestrası: 1 — Albeniz: Mallorca, Lehar: Ciotlo. 3 — Paderevsky: Mendl lt 4 — P. Tosti: Ridonami la calma. $ — Füufin Florentiner — 21.,55-22.00 Yarınki pro; ve İSTİKLAL MARŞI. İstanbul: d k m Öğle Neşriyatı: 1230 Plâkla * musikisi — 12.50 Havadis — 13.05 Plâ türk musikisi — 13.03-14 Muhtelif plâk nd & riyatı Hİ Akşam Neşriyatı: ,2 sopukn ll? nezaret eden Yasa — nizam, kaide; V8. Binaenaleyh (baskül — baskı ** ül) yani baskıya taallüku olan bir obje, bir âlet ma- nasına türkçe bir kelimedir. yasavul — nâzım lectrisation — 1- Elektrikleme, 2- Elektrik- lenme Elektrikiyeti miknatısiye — Electroma- gnötisme — Elektramanyetizma Elektrikiyet — Electricit€ — Elektrik Elektrikiyeti sakine — Electrostatigue — Sekinik elektrik Elektriknüma — Electroscope — Elek- troskop Elektrod — Electrode — Elektrot Emniyet nakili (Sigorta) — Fusible — Güvenge Emsal — Coefficient — Koefiçiyant Esasi — Fondamental — Temel Eşapman — Echappement — Kaçı Evveli — Primaire — Birey E Faraziye — Hypothöse — Hipotez Farklı — Diff&örent — Farklı Fasıla — Intervalle — Arlık 1- Fenni muvazene, 2- Sakin — S ikisi — 18.45 Eminönü Halkevi neşriy? kolu namımma Nusret Safa — 19 Nebil o! İsmail Hakkı refakatile türk musikisi * halk şarkıları — 19.30 Konferans: Eminöf haikevi sosyal yardım şubesi namına Di Kâzım Nuri İçgören (Güneş ve sağlık) * 19.55 Borsa haberleri — 20 Klasik türk mf sikisi: Okuyan Nuri Halil, keman Reşii kemençe Kemal Niyazi tanbur Dürrü T” ran, kanun Vecihe, nısfiye Salâhattin Caf dan, ut Sedad — 20.30 Hava raporu — 20. Ömer Rıza tarafından arabca söylev — 204 Vedia Rıza tarafından türk musikisi ve şarkıları (saat ayarı). — 2115 ORKES TRA: 1- Beethoven: F idelio, ouverture. / Massenet: Le Cid, suite. 3- Strich: Sfriff gende Knosfen valse. 4- Rubinstein: RO' manze 5- Drigo! Pas d'Action — 2215 A jans haberleri — 22.30 Plâkla sololar, operf ve operet parçaları — 22.50-23 Son haber" ler ve ertesi günün programı Avrupa: |- OPERA VE OPERETLER : 19.10 Ber" lin, Frankfurt — 19.30 Budapeşte — 20 Bref lav, Varşova — 21 Paris P.T.T., Strasburf — 21.30 Strasburg. ORKESTRA KONSERLERİ VE SEN“ FONİK ONSERLER : 14.10 Frankfurt < l9.lq Köniksberg — 19.55 Bükreş — 15 Ber B0 & We a ee camsrr:nrn — — 1- Dengebilik, 2- Sekinik Fevki işba — Sursaturation — Aşırı do- yum Fevki zeveban — Surfusion — Aşırı er- gitim Fiil, amel — Travail — Çalışay Firen — Frein — Kısma 1- Fi: 2- Fiziki — Physigue — 1- Fi- zik, 2 iksel » Fiziki mebhâsülbasar — Optigue physi- gue — Fiziksel optik Fosforesan — Phosphorescen — Fosfor- aşıl Fotometre — Photomöâtre — Fotometre, aşınölçer Frekans — Fröguence — Devinsey G me Gayri müstakir — Instable — Duraysız Gayri müttahidü AĞA h Yadeşkurun Gayrı şeffaf — Opague — Saydamsız Gaz — Gaz — Gaz Gazi — Gazeux — Gazik Gışa — Membrane — Zar Gözlük — Lunettes — Gözlük Grafik — Graphigue — Grafik H Hâdise — Phönomğâne — Olay Hâfıza — Armatüre — Armatür Hail — Ecran — Ekran Hakiki — Röel — Reel Hakiki gaz — Gaz r&el — Reel gaz Hal — Etat — Hal Hal — Cas — Hal 1- Halâ, 2- Boş — Vide — 1- Boşluk, 2- Bi oŞ Hall — Dissolution — Eritim 1- Hamule, 2- Tahmil — Charge — 1- Yük, 2- Yükleme Hararet — Chaleur — Isığ, sıcaklık Harareti mahsusa — Chaleur spectifigue — Özgül ısığ * Hararet motörü — Moteur thermigue — Isımotör Harareti tebahhur — Chaleur de vapori- sation — Buharlaşma ısığı Harareti zeveban — Chaleur de fusion — Ergiyim ısığı i lenmiş 1- Elektrikleme, 2- Elektriklenme — E- Hareket — Mouvement — Devim Hareki — Cinâtigue — Kinetik —21 gart, Viyana — 21 Prag — 22 Sottens — 22.25 Kopenhag — 23.15 Tuluz. ODA MUSİKİSİ: 12.15 Lüksenburg — 15.20 Laypzig — 24 Stuttgart. SOLO KONSERLERİ :14,10 Laypzig w 15.25 Hamburg — 17.15 Roma — 17.30 Prağ — 18.15 Sitrasburg — 19.15 Stuttgart —21.10 Kolonya — 21.15 Köniksberg. NEFESLİ SAZLAR (Marş v.s.) : 10.30/ * Hamburg — 12 Hamburg — 17 Stuttgart. İ ORG KONSERLERİ VE KOROLAR : 19.10 Laypzig — 19.30 Paris P,T.T, — 20.10 Hamburg -& 22,10 Milâno, ı HAFİF MÜZİK : 6.30 Berlin ve diğer , alman istasyonları — 7.10 Münih — 8.30 Ko- d — a a ee lonya, Stuttgart — 10.30 Frankfurt — 12 Kolonya, Münih, Stuttgart — 13.15 Münih d—iğî:.l.'ı'xen — 15 Berlin — 16 Breslav ve 19.10 KOUlONYAa, M m'â"—'l'.î'p*ı’um,'.*.î?.....-—" r 21 Milâno — 22.35 Kolonya — 23 Breslav, HALK MUSİKİSİ : 11.30 Stuttgart. DANS MÜZİĞİ : 22 Viyana — 22.30 Mü- nih — 22.40 Stuttgart — 23 Hamburg, Kra- kovi, Milano, Puznan, Vilna — 23,25 Lon- don - Regional — 015 Tuluz — 0,30 Droit- vich. » Hassa — Propri&t& — Özelik Hassasiyet — Sensibilit& — Duyarlık Hatâ — Erreur — Hata Hatti — Lin&aire — Çizgel Hat zaviyesi — Angle limite — Limitel açI Hayal — Image — İmge Havayı nesimi — Atmosphöre — Havayü- re Hayt — Filament — İplik 1- Helezon, 2- Pervane — H&lice — 1« Helis, 2- Uskur Helezoni — Sarmay — Spiral Hemahenk — Harmonigue — Uyumlu Hemzaman — Synchrone — Eşinkurun Heyet — Systöme — Sistem Hoparlör — Haut parleur — Gürsöyleç Hortum — Trompe — Hortum Hufre — Fente — Yarık Hurdebin — Microscope — Mikroskop Huruç — Emergence — Çıkış Huruç eden — Emergent — Çıkan , Husuli hararet — Calorification — Isrve- ri Hususi — Particulier — Özel Hususi müessiri lf-indi 'et — —- Bunun üzerine doktor Hikmet, hemen Parise Kendel ündükleme Hüzme — Faisceau — Huzma dair izahat istiyorsunuz. Ben size gönül verdiğim g beri ne olduğ ne yap biliyor mu- yum ki ? ... Ben, dişisinin yanıbaşında bütün gece, beyhude yere feryad eden bülbül gibiyim., Fakat, dişi kuş, erkek kuşa (sizin bana söylediğiniz gibi), nedir bu ağlayıp sızlamalar, nedir bu sebbesiz şikâ- yetler ? İşte, ben buradayım, sen de buradasın. Maksadın neyse söyle de bu complication'dan kurtu- lalım; demiyor. Onu, o beyhude ve sebebsiz şikâyet- lerine bırakıyor. Zira, o, sizden daha ziyade tabiata yakındır. .. “Eğer siz benim aşkımı anlamıyorsanız, bu, onun garabetinden ve yahud sizin ima ettiğiniz gibi çok gıllıgışlı bir şey olduğundan değil; ancak derinli- ğindedir. Öyle derin, öyle derin ki, bir türlü dibini göremiyorsunuz. Ve bu, ne karanlık şey! diyorsu- nuz. Bu kadar merakta iseniz, bırakımız kendinizi bu uçurumun içine... Ne mümkün! Siz, ona doğru, kenarından adam akıllı eğilmiyorsunuz bile, Bana, daima, karşıdan bir yabancı gibi bakmakla iktifa ediyorsunuz. “Fakat, bütün bu halleriniz ve içimdeki müthiş şüphe artık bana hiç dokunmuyor. Çünkü, ruhum, gönül âleminin öyle bir mıntakasına vardı ki, ora- da, artık, bu “erkek ve dişi kavgaları” nın, bu " BİR SÜRGÜN ge- “Aziz dostum; bu yaptığınız iş bir “Nouvelle Höloise”; bir yeni “Nouvelle Höloise” dir ! Zan- nediyorum ki, Provansa'nın üzüm çardakları al- ktası-' YAKUB KADRI zın ucunda oturuyordum., Fakat, bir kerecik olsun, benim bir yüzüm, bir vücudum olduğunu hatırla- madınız. Ben de etten ve kemikten bir mahlük lduğ tında J.J. R 'nun bu kitab k nız. Tam o rüstai peyzaja göre bir kitab ! epeyce tesiri altında kaldığınız görülüyor. Ben, onu 17 ya- şımda iken ve çok ğl . Fakat, şimdi, müsaade ediniz de güleyim. Zira, o vakit- ten beri hayata dair çok şeyler öğrenmiş bulunu- yorum., — Hulâsatan De&spreux'nün — pardon ! — Rousseau'nun, bir sinik martavalcı olduğunu bili- yorum ve gene biliyorum ki, o, bir miystigue değil, Yalnız şefkatli bir ruh kesil- dim. Siz; iyileşip ayağa kalktıktan sonra bu za- vallı ruha da aldırmadınız. Onu da çiğneyip gitti- niz, “Imdi, size ne lâzımdır ? Benden ne istiyorsu- nuz ? Size ne verebilirim ? Hâlâ bilmiyorum; hâ- lâ bilmiyorum... Rica ederim, artık bu kadar şaka elverir. Zira, bundan fazlasına artık sinirlerim bir Mystificateur dür, Hem de, aziz dostum; artık bu i hislere i lacak bir asırda yaşamıyo- ruz. Yoksa, niyetiniz, asrın hakikatlerini inkâr edip Abellard gibi bir tıra çekilmek midir ? Eğer öyle ise, bana şimdiden haber verin ki, saç- larımı kestireyim; Höloise gibi ark dan yetişe- bilmek için... Clk.n km k l nın TaArk ç azalıyor. Yalnız sevgi, her şeye rağmen yalnız sev- gi, mükâfatını beklemiyen fedakâr sevgi kalıyor. Hattâ “sevilen” bile aradan çekiliyor. Yalnız se- Doktor Hikmet, bu mektubuna üç gün sonra şu cevabı aldı : “Gerçi manastırlarda sevişenlerin ne suretle ha- reket ettiklerini bilmiyorum. Fakat, bu “tariki dünya” ların bizden daha uslu hareket edecekle- rini aklımdan geçiremiyorum. Sizinle, bir ay, he- üsaadı iyor. Beni istiyor musunuz ? İstemiyor musunuz ? Evet, veya, hayır ! Bu hafta zarfında kati, açık ve edebiyatsız bir cevabınızı bekliyorum. Aksi takdirde lütfen beni aşkınızdan azad edi- niz |” Doktor Hikmet, iki gün sonra bir telgrafa ben- ziyen şu mektubu aldı : “Beni affediniz. Son mektubumda size karşı çok “möchante” idim. Bütün o satırları bir sinirli kızım buhranlarına veriniz ve birlikte o kadar tat- h: günler geçirdiğimiz küçük” evin eşiğinde sizi has- retle bekliyen küçük Arlette'inizi bildiğiniz gibi kte d ediniz. Ben nasıl olsa ve daima men geceli gündüzlü, bütün bir ay, bir için- de baş başa kaldım. Her gün saatlerce yatağını- sizinim.” avdet etti. — XXVI — Doktor Hikmet, geleceğini telgrafla bildirmedi- ği için, Lavaliöre'lerin evinde, birden bire çıkıp görünüşü, hepsi için — frenklerin dediği gibi — hoş bir surprise oldu. Mme., Lavaliğre, gözünün ucuyla Arlette'i yok- hyarak : Ka “— Ne kadar iyileşmişsiniz ! Renginiz ne kadar yerine gelmiş ! diyordu. Arlette, şimdiden, bir nişanlı kız gibi masüm ve utangaç tavurlar alıyor; uzun kirpiklerinin altın- dan sarı elâ gözlerinin yalnız gizli parıltıları gö- rünüyordu. “— Siz gideli ne kadar oldu ?. Durun bakayım, “— Iki ay.. “— Iki ayda bu derece istifade ! Gördünüz mü ? Ben size harikülâde bir yer tavsiye ettim. Doğru- sunu söyleyin bakayım, Ara sıra beni hatırladınız mı ? “— Oh, Madam; daima... Doğrusu, bana etme- diğiniz iyilik kalmadı. Nihayet, Mm. Lavaliğre'in istediğini yapmıştı. * Yani, gerek hastalığında | isine baktıkları, ge- rek tebdili havaya gideceği yeri tayin ettikleri için l d darlığını — söyl Hattâ, bunu maddi bir nişane ile isbat için de bu yılm “crue” sünden onlara bir kasa da şarab getirmişti. Mme. Lavaliâğre mükâl in beylik L bir çok tekerrürlerle artık tükettikten sonra : (Sonu var) d 1

Bu sayıdan diğer sayfalar: