Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
İA H S d ü DAİA CN İ volamlbat . TDdA ÇA M L AF UU AU O ULUS PUU HAYAT ve SIHHAT “irxannanaf” Yemeklerimiz neden Yağlıdır? j _Biz" yemeklerimize koyacağımız Yi V“E_dhn bol ve ucuzca bulamadı- Mmız için şikâyet ederiz. Yabancı- rın her birinin günde yedi sekiz kilo yağ y ğ b lduğ rivayet ederler, eski zaman ruslarının da ;.' da bizim y klerimizden ye- olkı“i vakit bunların fazla yağlı .lmumdın şikâyet ederler, Zaten S aturka ahçıların en büyük ustalı- S1 bol yağlı pişirmektedir. Bunu, es- ! zaman padişahlarının sarayla- î'_ı_'d' yemeklerin İlezzetini işiten Öylünün : — Desene ki safi yağdu !... si de gösterir, Alaturka yemeklerimizin yağlı- leketlerinde çok yağ yemeğe alışık olduklarından, garb memle- ketlerinde bol yağ bulamadıkları va- kit ispermacet mumlarını yedikle- ri bir masal olsa bile, beyaz rusla- rın buralarda açtıkları lokantalar- da onların milli yemeklerinden t?t: mayı merak-ettinizse hamur işini batırmak için önünüze bir çıı'ı:k erimiş yağ getirdiklerini görmüş- ünüzdür. İ ;'Hşuı. şüphesiz, bir tesadüf ese- ' değildir. Memleketimizde büyük, ıuçük_duuluımn çoktur da on- atın südünden yağ yapıyoruz, zev- hum' de yağı çokça yemeklerden “"'hlyor, diyemeyiz, çokça yağlı ;"'""iz davarların çokluğundan ü':?dl. onların etinden de çok yer- Zi Halbuki biz — avrupalılardan :: aZ et yeriz. ©€r memleketin yemek tarzı Mutlaka o memleketin iklimine, Avasına bağlıdır. Bir kere, halk €ketinde bulduğu şeyleri ye- mecbur olur. Bizim toprakla- :.""_" çok ve türlü türlü sebze ye- istirdiği için sebzeyi çok yeriz ve daha avrupalıların — sevdiklerinden , a ziyade severiz. Sebze yemek ğ"' çokça y'ığı lüzum vardır ama, Bizim memleketimiz - şükürler - ol- sun - buzdan adalar üzerinde ya pek soğuk istepler ortasında değil- sede, ayni KTT l ketlere nisbetle çok — soğuktur. İs- tanbulün iklimi tâ şimalde Kopen- hag iklimine muadil olduğunu ki: tablar yazar. Ankaranm- İstanbul- Dil tetkikleri “Saniye,, Ötedenberi kullandığımız saniye sö- zü “zamanın küçük bir parçası” mana- sına türkçe bir kelimedir. Onu, eski- den, Seconde kelimesinin tam terceme- si arapça bir söz olarak iyzah etmek gayreti gösterilmişse de bunda isabet olmadığı birazdan meydana çıkacak. tır. “Kamus Tercemesi”nin bu kelimeye verdiği tek mana şudur: “Şol koyuna denir ki min gayri illetin boynunu e- yip büker ola”. Kelimenin türkçe olduğunu derhal görmek için Güneş - Dil metodiyle a- dan daha soğuk olduğ da biz biliriz. Böyle soğuk topraklar üze- rinde yemeklerimizi yağlıca yeme- miz tabiidir. Koyun etini, yığîy'l_o yendiği için, yağsız yenen sığır eti- ne tercih edersek, patlıcanın imam bayıldısını beğenir ve pirince bolca yağ katarak plâva kaşık atar, şeke- ri de yağlıca hamur işleri içinde se- versek hiç şaş lıyız. İklimimi böyle ister ve zevkimizi ona göre alıştırmışızdır. Frenklerin az yağlı klerinin | alışarak bu- i Zim yi yağlı olm & bu da büsbütün izah edemez. A- _'?!lılılır çok sebze yetiştirmesi- ©8rendikleri halde onlardan bir ı:gf“"l çiy yahud haşlanmış salata ılın_de yerler. İngilizlerin de seb- c:k""!i sade suya haşlatarak yiye- &l leri zaman - sağ yağlı bir nevi y '&âta yer gibi - üzerine biraz tere- &81 koyduklarımı bilirsiniz. şıı halde bizim yemeklerimizin Yağlıca olması sebebini başka yer- © aramalıyız. Benim düşünüşüme pöre bu sebeb memleketimizin bu- ::'ݓݓ coğrafya vaziyetine | göre ğ ha çok soğuk olmasındadır. So- Uğa karşı insanı en iyi koruyan gı yl_idır. Bunu insanlar tabii ola- Fak- bilirler ve şimaldeki - soğuk TMmemleketler halkı daima yağlı ye- rada da alafranga yemekleri öven- ler bizim iklimimizin tesirini hatır- larına getirmiyenlerdir; meğer ki Avrupalılardan bir çoğunun yap- tıkları gibi, yemek tabağını bekler- ken, ekmek üzerine bol bol tereya- İ lizini yapalım : * () (2) (3) Saniye: ağ-bas-tan( —ang, ağ, ay) & © tiyteğ (1) Ağ: Alelitlâk zaman manasına ana kök. (2)As: Oldukça geniş bir sahaya i- şareteden bu unsur burada zaman mefhumunu yayarak küçültür. (3) An (—anğ, ağ,ay): Bu küçük zamanı isimlendiren ek. Bu üç unsurdan teşekkül eden keli- meyi Türkçede ayıralım : — San — io;, parça (Radloff; Büyük Türk gati) P Çang — toz, parça (Radloff; Büyük Türk Lügati) ğı sürerek yemek lü ilâve etsinler. Bu sözlerden çıkarılacak netice- yi de kolayca tahmin edersiniz : Kışın soğuğa karşı dayanıklı olmak için yağlıca yemekler tercih edilme- lidir. Hele zayıflamak modasına uymak istiyen bayanların kışın yağ- lr yemeklerden sakınmaları tehlike- li olur. Bizde tombulca güzellerin ötedenberi daha makbul olması gene iklimin verdiği tabit zevk ne- ticesi olsa gerektir. rağbet ederler. Eskimola- çei ğ vv 'rl_yungı./ dur çei"u"ldı' : - Kazanan numaraları sırasiyle neşrediyoruz Büyük ikramiyeler bugüne kaldı luT“,k hava kurumu tayyare piyatigo- müun 24 üncü tertib ikinci çekilişi bu- 34 â Yapılmıştır. 3000 liralık ikarmiye Yük j Numaraya çıkmıştır. Diğer bü- ikramiyeler yarın devam edilecek D çekilişe kalmıştır, 5 lira kazananlar : 26 26 4709 13446 16687 17187 22867 2 665 27370 30747 00 lira kazananlar : 2421 2042 3846 3977 5974 6562 ımî 7928 9034 9537 10313 10617 272 13986 14534 18072 23631 25112 7 27475 27524 29623 34055 34312 20 lira kazananlar : 11375 9198 9361 10974 11027 11680 7 14841 15742 18259 18492 22299 320 6 23504 23682 24623 25218 25830 %53 32142 32297 32759 34244 34623 38 34725 35069 37548 bi 0 lira kazananlar : Zsâî 313 788 2223 2532 S7ga 2876 3002 3019 3659 Riş 6246 7083 7670 7691 7769 9242 7883 7996 8627 8656 9175 Tüşsç , 9583 9914 9925 10054 10352 144 0 11026 11033 11646 13830 14319 S1 14484 15205 15250 15433 15467 18433 16429 16733 17723 17960 18262 20802 18604 18839 18949 19884 20270 20324 20346 21075 21312 21521 26 ğ 22889 22909 23632 24426 25920 3014ş 27465 27960 29093 29485 30018 3129 ğüzoa 30258 30676 31290 31476 33872 31576 31881 32821 32533 33133 35807 34023 34042 35186 35202 35655 38291 6720 36951 37009 37251 37777 3 n 38202 38453 39106 39704 39784 '33'“ kazananlar : 1929 ,319 dizi 1455 2004 1957 2406 2694 4479 2948 3184 3316 6200 1394 5564 5664 8481 2220 7822 7857 8200 8319 9920 9970 8852 9026 9482 9681 15309 lısm 10410 10462 10656 10671 13759 12524 12586 13137 13552 14987 1 60 13947 14434 14404 14910 5184 15753 16046 16163 16519 2553 5421 1764 2700 3790 5765 1850 2888 3804 6215 19552220099 22508 22732 23374 23556 23918 24406 24569 24589 24794 24921 25130 25233 25259 25450 25484 25534 25833 25954 25078 26332 26654 26926 »27407 27584 27791 27848 27894 27953 27982 28098 28259 28260 28288 28361 29071 29417 29772 30101 30148 30449 30749 31062 31561 31707 31936 31976 32229 32465 32528 32793 33233 33343 33491 33665 33681 33757 34670 35593 35908 36156 36277 36316 36328 36333 36334 36415 36443 37219 37575 37889 38251 38467 38639 39300 39301 39724 39750 — Misakı milli kamunu kongresi toplandı Dün Misakı Millt kamonu C. H. P. ilçeyönkurulu saat 15 de Işıklar caddesindeki binasında yeni yıl kon- gresini yapmıştır. Bundan sonra yeni yıl için bir başkan ve iki sekreter seçimi yapıl- mıştır. Başkanlığa intihab edilen Hayrul- lah eski senenin çalışma ve hesab ra- porlarını kongre üyelerine ar: i Çağ — Zaman Say — ,, (Lügati Şinasi; Türk Dili) Sö — Vakit (Uugur İndeksi) Sin — Cüzgi (Radolff) Sö k — Tenakus etmek (Uygur) Sön-mek — Ehemiyetsiz olmak (Radolff) Böylece (San) sözünün “zaman par- çası” manasına türkçe bir kelime oldu- ğu anlaşılıyor. Bundan sonra gelen, (4) İy : Bu zamân parçasını tayin; ve (5) Eğ: Soneki de isimlendirince, (Saniye) “Küçük ve muayyen bir zaman parçasının adı” olur. Şimdiye kadar Türkçe ile alâkası hatıra bile getirilmiyen bu sözün öz türkçe olduğu bu suretle meydana çı- kınca, insan araştırmayı başka kelime- lere de teşmil etmekten kendini alamı- 'or. Y_Sal!se kelimesi hakkında Kamus'ta İ PAURN İ7 narlarından boynuz gibi tümüp çıkmış taş olacaktır ki yanına iki ayrıca taş çatıp öcak etmekle ol üçüncü olup ü- zerlerine tencere vazgğederler.,, Görülüyor ki (salise) nin Arap di- linde, zamanla, uzaktan veya yakın- dan hiç bir ilgisi yoktur. Halbuki ufak bir araştırma, gerek (sağat) ve gerek- se (salise) nin “zaman” ve “sayı” anla- mına Türkçe olduğunu gösterir. Bu hakikati anlamak için aşağıdaki analize bakalım : () (2) (3) () I — Sayı (ğ) : ağtastay 4ığ II — Sayış t » Y ut x tış IIl — Sağış —i »t w 'tağ iğ IV — Salis ; »*twtalb(ğ) *ış 'Türkçe olduğu ve “zaman ve tadât” anlamına geldiği malüm olan baştaki üç kelime ile aarpça sanılan dördüncü- sü arasındaki fark (3) numaralı unsu- run (ğ/1) farkından ibarettir. Fakat Türkçede, yine vakit manasına olan ve “Divanı Lügat-it-Türk”te geçen (öz- lek) sözü ile yapılacak bir karşılâştır- ma, (8/1) değişiminin Türkçede çok defa vaki olduğunu gösterir. Buna zamanın küçük bir parçasını ifade eden (soluk) sözünü de ilâve e- delim : ) (2) - (3) (4) Sayı(ğ) : ağ H as * ay 4 ağ Salis t BF n F YS pti Özlek : öğ t ez b el * ek Soluk : oğHt 08t ol * uk Anlaşılıyor ki (salise) kelimesinin orijinel şekli, sonunda tayin eki ile, (Sağışağ) iken (salışağ, salısa ve sali- se) tekâmülünü geçirmiş Türkçe bir kelimedir. Şimdiye kadar verilen tafsilât (sa- ğat) sözünün de kendiliğinden anlaşıl- masını temin etmiştir, kanaatindeyiz. Kamus'un : “cedideynden yani leylü tir, Bundan sonra, T ibi ce dilekçelere geçilmiş ve ayrı ayrı nehar dan bir cüzğe denir ki devrei feleki âzam muktazası yirmi dört cüzuğ itibar olunmakla her cüzğe sağat itlak olunmuştur” diye tarif et- tesbit edilerek aşağıdaki h ı karar verilmiştir. Kaza kurulunda 200 kadar mek- tebsiz çocuğun okuması için bir mek- teb yaptırılması; karanlık sokakların aydınlatılması, otobüs ücretlerinde tenzilât yapılması, fakir aile ve ço- cuklulara odun ve kömür dağıtılma- sı için Kızılay tarafından yardım e- dilmesi, şehrin muhtelif yerlerine al- tr umumi? helâ yapılması, hizmetçi davasının halli ve bunların bonser- vissiz bir yerde çalıştırılmamaları, piyasada bilhassa yiyecek ve ;yaka- cakların maktu fiatla satılması. 180 ığlu 17269 17450 17704 17809 250 18552 18629 18657 18934 Bundan sonra yeni idare heyeti seçilmiştir. tiği bu kelir yukarıda “vakit” ve “adet” anlamında olduğunu gördüğü- müz (Say - sağ) sözüne bir (at) ekinin ilâvesiyle teşekkül ettiği meydanda- dır. Bu dinamik bir zaman mefhumunu ifade etmekle bearber bu mefhumu gösteren âlete de ad olmuştür. (Dakika) kelimesi için Kamus'un verdiği iyzahat şudur: (Bd-dekike) sefine vezninde dakikin münnessidir ve hayvan nevinden koyun ve keçi kısmına ıtlâk olunur.... Ehli nücum 18- tılâhında altmış cüzüğ iğtibar olunan bir d in altmış cüzğünden bir cüzğe ıtlak olunur”, (Ed-dekik) emir vezninde una ıtlak olunur. Tahin ma- nasına ve anca nesneye denir...” Derhal söylemeliyiz ki Türkçe (da- görülex' hat şudur “üç c i ir ve Arapların salıset-u! esati Kavll- lerinde (salise) den murat, dağın ke-! sözünün araştırılmasından çıkan bazı neticeler Yazan: M. A. Ağakay kika) sözünün manası “muayyen za- man” demektir. Kolay iyzah edebilmek için etimolo- jik şeklini yazalım : () (2) (3) (4) (5) Dakika : ağtadtaktığtağ İlkiki unsur: ağad Z ad “zaman” manasını verir. Nitekim : Ot—zaman (Büyük Türk Lügati) Öt— ,, (Divanı Lügat - it - Türk) Ut— ,, (Orhon Yazıtları) Üçüncü unsurun katılmasiyle mey- dana çıkan (adak) ta zaman demektir (Radolff; Büyük Türk Lügati). Dördüncü (1ğ) unsuru zaman mef- humunu tayin eder. Beşinci (ağ) da kelimeyi isimlendi- rir. Bu suretle (dakiğağ, dakika, dakka) muayyen bir zamanın adı olur, Not. Cüzüğ, dane, habbe ve hubu- bat iyle (dakik) sözünün de Türkçe olduğuna şu kelimeler delil- dir : bi Dıka (ğik) # nokta Dıkım — Jlokma Diki (ğ,k) — cüzüğ, dane, habbe Tike (ğık) # cüzüğ, lokma. Tikü (g,k) — » » Dığıl — habbe Not. İhtimamla mülâhaza veya na- zar etme manasına olan (dikkat) sözü de Türkçedir. Dilimizde mevcut olan şü kelimeleri analizliyelim : Atik : ağtat tikt. Edik seğtedi T. Edkü — : »etedik Ht üğ İdkü :iğtid,, Huğ Edikmek : eğtedit ,, Ha Dakmak : ağtadtak>t.... Dikkât ; iğtidtik*ik (iğ)tat Kelimeleri teşkil eden unsurların mağna ye rolleri : (D Ağreğ: iğ : ışık, zekâ, tayakküz: (2) Ad,at,ed,id; ana mefhumunu dinamizm ve faaliyetle vasıflandırır, (3) Ak, ik : mefhumun tahakkuk et- tiği obje veyasüje . | tü (4)üncüunsurlar kelimeleri isim- enlulili, T t Bu suretle meydana “faal bir zekâ ve tayakkuz sahibinin adı” ayarında bir mağna çıkar, (Dikkat) teki (at) ünsu- ru bu mağnanın aksiyonunu gösterir. Şimdi kelimeleirn, orijinel anlaml rını köntrol için geçer arını kaydedelim : SAT D Dakmak : ehemiyet vermek (Orta A- nadolu). Edikmek : Muvaffak olmak (Uyğur İndeksi). İdkü —< akâl (Pavda dö Portey) Edkü : ferasetli (Pave dö Kortey). Edjk * çalışma, faaliyet (Radolff) Atik — : mahir, müteyakkız, seriül intikal (Radolff; Türk vs.) ta Dikkat : tayakkuz, ehemmiyet ver- me, ihtimanila - mülâhaza V.s. Bizim kullandığımız (tetkik) keli- mesi de Türkçedir. Bunu göstermeden evvel arapça (tedkik) — kelimesinin mağnasını Kamusta ayıralım:, “(Et- tedkik) tefğil vezninde bir nesneyi gereği gibi dövüp hurdu haşhaş eyle- mek”. Bu mağnanın bizim (tetkik) ünün anlamı yaniında nekadar bi- mağna kaldığı meydandadır. (Atik), (etik) sözlerini biliyoruz. Bunların başına . (t) gelerek (tetik) kelimesi teşekkül eder ki “çalak, zeki, müteyakkız” demektir, Bilindiği üzere (t) unsuru kelimenin anlamına hare- ket, yapıcılık, dinamizm verit. (Etik) sözündeki anlam (tetik) te fâaliyet ha- lindedir. 4 | Kelimedeki “zekâ ve tayakkuz faali- yeti” süjeden objeye geçerse, ki bunu kelimenin gelecek bir (ik) un- suru gösterir, (tetik -- ik, tetkik) olur. Türk dilinin teşekkül kaidelerine üy- ğun olarak meydana çıkan 'bu söz, A- rapçadaki, “bir nesneyi hurdu haşhaş edinciye kadar dövmek,, mağnasına (tedkik) değil, bilâkis “bir nesneye zekâ ve teyakkuzun, ışıklarını tevcih “anlamını kendi yapılışında taşıyan (tetkik)tir. Fenerbahçede fener İstanbul Fenerbahçe fenerinin ö- nünde bulünan kayalığın küçük me- rakibin seyriseferini , güçleştirmekte ve bazan kazalata da sebebiyet ver- mekte olduğunu göz önüne alân Eko- nomi Bakanlığı, bu kaya üzerine bir fener | l '&ar vermiştir. Kaya feneri denilen bu fenerin ev- safı enternasyonal mevzuata uygun bir şekilde kırmızı renkte şimşekli olacaktır. Fener 937 finans yrlı için- de tamamlanarak yerine konulmuş o- lacaktır. Çin'le Sovyetler arasında askeri Bir pakt mı? Hankov, 11 (A.A.) — “Ha- vas, Burada ısrarla devam e- den ve fakat sıhatımı tevsika imkân olmıyan bir rivayete gö- re Çin ile Sovyetler Birliği ara- sında askeri bir pakt dün imza- lanmıştır. Resmi mahfillerde bu h | ; bafağice diliyor. Umumiyetle iyi malü- mat alan mahfiller ise bu pak- tın yarın, 12 kânunuevelde yü- rürlüğe gireceği tasrih edili- yor. Nankinin düşmesiyle de harbin bitmiyeceği anlaşılıyor (Başı 1. inci sayfada) Nankindeki japon menbalarından gelen haberlere göre muharebe acı bir şekilde devam etmektedir. Çin kuvvet- leri çok şiddetli mukabil taarruzlar yapmaktadırlar, Kızıldağ üzerine yer- leştirilmiş olan japon topçusu Nankin surlarını bombardıman etmektedir. Şunghang kapısı civarında da mu- harebeler devam eylemektedir. Çinli- lerin Taijung ve şimali şarki kapısın- dan tardedildikleri rivayet edilmek - tedir. Japon orduları başkuma »danı ge- neral Matsui'nin bugün törenle Nan- kine girmesi bekleniyordu. Çinlilerin gösterdikleri şiddetli mukavemet kar- şısında bu tören suya düşmüştür. Japonlur adım adım ilerliyebiliyorlar Japonlar şehrin biricik küçük nok- tasında yerleşebilmişlerse de son 24 saat zarfında terakkileri ancak adım adım olabilmiştir. Japon takviye kuv- vetleri alelacele Nankine gönderil- mektedir. Cenub kapısından şehre girmiş olan (1 Gün Içi Amerikalı Mislerin tedbiri Lisenin ilk smıflarında bulundu- ğum günlerde ilân olunan meşruti- yetten aklımda kalan 31 mart hâ- disesi ve fes boykotajıdır. 31 marttan hayalimde kalan manzara ise, moda caddesinde, kal- dırıma sırt üstü yatıp telgraf telle- rine ateş eden avcı taburu neferle- Fes boykotajmı şöyle hatırlı- yorum : Yerlerde yırtık kırmızı fes- ler ve başlarda ay yıldızlı beyaz fesler, ve sonra, Arnavudluğa gön- ” | k üze B ı_:ı p | iği büyük bir beyaz fes stokundan bin- lerce lira kazanıp birdenbire zen- gin oluveren Faslı bir komşunun e- vindeki sonsuz neşe... Meşrutiyetin ilk faciası 31 mart, ilk komediyası da boykotajdı. 1937 nin facialarmdan biri Uzak Şarkta devam ederken Amerikalı- lar da -öğreniyoruz ki- japon ipek- lerini boykotaja başlamışlardır : Kolombiyadaki Collöâge Stephens ĞA , pony çin. T vaz geçinceye kadar ipek çorap, ipek gömlek, ipek entari giymeme- ğe karar vermişlerdir. Şimdi Ko- limbiya şehri sokaklarmda pamuk çoraplı ve yün caketli genç kızlara sık tesadüf edilmektedir. Boykotaj hareketinin şefi olan Mis Helen Hay, daha bugünden 1200 taraftar bulmuş ve bütün Amerikan kadın- larınım bu yolda kendilerini takib- te gecikmiyeceklerinden emin oldu- ğunu söylemiştir. Japon ipeğine boykotaj ilân et- mekle Amerikalıların japonları Çin- den geri döndüreceklerine inanır« mısınız ? Japonyanın Amerikaya ipekli ihracatı mikdarı nedir, bilmi- yorum, Fakat bu, azımsanamayacak kadar çok olsa bile, Amerikalı mis« ler ipek çorap ve ipek gömlek giy- memekle ipek fabrikalarında - çalı- şan japon kızlarının ekmeğini - ya- ni pirincini - belki biraz azaltmak- japonlar geri püskürtülmüştür. Bu meyânda çinliler dört japon tankını zaptetmişlerdir. Japon menbalarından alınan haber- lere göre şehrin cenubu şarki kapısı alınmıştır. Çinliler dayanacaklar Çinlilerin şimdi uzun ve muannida- ne bir l gö kleri tah- min edilmektedir. y Japon tayyareleri şehrin içindeki Çin mevzilerini bombardıman etmiş- lerdir. Nankin yabancı mahfillerinden ge - len malümata göre son vaziyette hiç bir değişiklik yoktur, Japonlar kendi kuvvetlerinin Nan - kin ile Vuho arasında bir noktadan Yangtse nehrini geçerek Pukovu tut - maya çalıştığını haber vermektedir. Japonların Çindeki hedefleri - nedir ? Şanghayda çıkan Takunpao gazete- sinin iyi bir menbadan öğrendiğine göre, japon hükümeti Çindeki askeri harekâta nihayet vermek ve bütün gayretlerini o havalinin iktisadi ve siyasi kontrolünün teşkiline tahsis et- mek tasavvurundadır. Söylendiğine göre Japonya milli bir hükümet ku- rulmasını teşvik etmektedir. Japonya'da vaziyet Londra, 11 (Hususi) — Japonların Şanghay ve Nankinde elde ettikleri muvaffakiyetlere rağmen, bazı haber- ler Japonya'da vaziyetin pek de par- lak olmadığını anlatmaktadır. Harbın Japonyaya yüklediği ağır masraflar, japon maliyesinde akisler uyandır - makta gecikmemiştir . Şiddetli mali tedbirler Doömei ajansının Tokyo'dan bil - dirdiğine göre, japon maliye bakanı, harice her türlü sermaye kaçmasının önüne geçmek maksadiyle döviz ve para üzerindeki kontrolu alâkadar e - den kanun ve nizamnamelerde tadilât yaparak kontrolu daha ziyade kuvvet- lendirmeye karar vermiştir. Ezcümle, yabancı esham ve tahvi- lât ile yabancı memleketlerde her ne- vi mal satın almak ve elde tutmak, hü- kümetin müsaadesine bağlı olacaktır. Seyahat masrafı olarak çıkarılmasına müsaade edilecek paranın azami mik- darı bin yen olarak tesbit edilmiştir. Japon halkının ve askerlerinin maneviyatı Japon halkının maneviyatı da bo- zuktur ve gerek halk, gerek asker a- da, hükümetin bugünkü emperya- lits ve militarist politikasını hoş gör- miyen büyük bir zümre vardır. Şanghaydaki son çarpışmalarda ölen veya esir edilen japon askerlerinin ü- zerinde, bu bakımdan dikkate değer propaganda evrakı da bulunmuştur. Dikkate değer vesikalar Japon gazetelerinden birisinde fo- tografisi l bu vesikalard ” ta müessir olacaklardır ! Ancak, şu da akla gelir ki zama- nımızda ekonomik tazyik silâh taz« yikinden hiç aşağı değildir : Ada- larına sığamayan Japonya niçin har bediyor ? Fes boykotajından sonra . Avus« turya - Macaristan i ©n sene yaşayabildi. İpekli çorap boykotajı, japon izmini haksızlığı karşısında duyulan isyân hissinin bir ihtarı sayamaz mı- yız ? —N.B. birinde aynen şöyle denilmektedir: “Çin, japon militarist ve kapitalist- Terinin istilâsına uğramıştır. Biz (yani japonlar) ise japon militaristlerinin tazyiki altında bulunuyoruz. Çinliler- le birleşelim ve japon militaristlerini mahvedelim..,, Gene fotoğrafisi neşredilmiş başka kâğıdlarda da şu cümleler okunmakta- dır: “Japonya ve Çindeki kardeşler; Ça- buk birleşelim, bizi tazyik edenleri, bi- iz istilâ edenleri mahvedelim ve hakiki hürriyete doğru ilerliyelim.,, *Japon militaristleri daima sizi taz- yik edip memleketimizi mahvediyor- Mütre “Emperyalist istilâ harblerini bir memleket içi inkılâbı haline çevire- lim.,, “Enternasyonal adâlete uygun ola- rak, derhal Çindeki kardeşlerle elele verelim.,, Bu dikkate değer vesikalar, Çinde haberden japon askerlerinin bir kıs- mına hâkim olan zihniyeti çok iyi gös- termektedir. Japon gazeteleri sinirli Bütün japon gazeteleri halka Nan- kinin zaptedildiği hissini vermeğe ça- lışmaktadır. Bununla beraber kamoy, mareşal Çang Kay Şekin istifa niye- tinde olduğu ve mücadeleyi terkedece- ği hakkındaki haberleri tekzib etmesi, Çin kıtalarının japon generalı Matsui nin ülti cevab ver i ve bütün,japon halkı Çang Kay Şekin tes- lim olmasını beklediği halde japon hü- kümetinin mücadeleye devama karar vermesi dolayısiyle ,asabiyet izhar et- mektedir. Şimalde vaziyet Pekinin siyasi mahfillerinde, Çinde harbın devam etmesine rağmen yakın- da yeni bir hükümetin kurulmasına in- tizar edilmektedir. Bu hükümetin ko- mintang ile hiçbir alâkası olmıyacak- tır. Hükümet, büyük bir ihtimalle Pe- kinde yerleşecek ve bu şehir Çinin merkezi olacaktır. Söylendiğine göre bu takdirde japonlar, şimal cephesin- deki askeri hareketlerine nihayet vere- ceklerdir. : Hzlükünüe eai b ) a üü Düi ÖĞÜt ü < l ür Ü hd le 5 ÇARÇ AA "e