Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
YONECUSEUCODACUNANANUNCUNADARAUNDAKSUCEUSGCAĞUCAĞNUCUNNECABACGGDEANENSEEESENA, DTULGAU, NM ŞL ER OLLLLLLL ID L LLLLL L L L LLELDLLLALILLI ıf- OELLLLLLNR OLLLLLLI “izaananen ULALLI Sokak ve spor terbiyesi Penceremden, apartmanın arka tarafındaki arsada küçük bir topla futbol aynıyan çocukları seyrediyorum. Bir bağrışma, bir kıyamettir gidiyor! “Ulan endbol oldu, diyorum sana!"”, “Ne endbolu be, çek a- rabanı”, endbol olan, geçmişi....,, Bunlar'onla on üç yaş arasında körpe yavrulardır ki, bir hayat de- vam edecek itiyadların edinildiği çağda, ailelerinin alâkasızlığı yü- zünden, sokağın çamurunâ düşmüşlerdir. Sporumuzun terbiye ve ahlâk seviyesi daimi şikâyet mevzularımız- dan biridir. Stadyomlarımızın bir kavğa ve döğüş meydanı değil, dü- rüst ve centilmen gençlerin bedeni kabiliyetlerinin ölçüsünü verdik- leri bir kültür sahası olmasmı istiyoruz. Fakat bu şikâyet ve temenni- lerde bulunurken, spor meydanlarını dolduran gençlerden çoğuna en taze çağlarında nasıl itiyadlar aşılanmış olduğunu hiç düşünüyormu- Z.? Söğüşerek, döğüşerek spor sahasında ilk adımlarını atan bu yavrular içinden yarm stadyomlarda şöhret kazanacak futbolcular, hiç olmazsa onları tribünlerden alkışlıyacak seyirciler çıkmayacağını kim iddia e- debilir?. “Kar Ahmed, ye Mehmedl,, nidalariyle sporcuları öldüresiye çarpış- maya teşvik eden, beğenmedikleri, bir kararı için hakemi döğmeye kal- kışan kalabalıkların terbiye noksanlarından herşeyden önce sokağı mes- ul tutmalıyız Sokağın bir kere tahrib ettiği maneviyata, tekrar asli safiyetini iade etmek ve ahlâk telkinlerini onun üzerinde bina etmek imkânsız dene- cek kadar müşkül bir iştir. Onun için değilmidir ki, sporumuzun seviyesinden şikâyetlerimizin ve bu seviyeyi yükseltecek terbiyevi yazılarımızın müsbet tesirlerine bir türlü şahid olamıyoruz? Çocuklukta alınmış kötü ihtiyadların, na- sihatler ve ahlâk dersleriyle düzelmesini beklemek bir hayaldir. Sporla alâkalı kalabalıklarımızın, daha doğrusu umumiyetle halkı- mızın içtimat terbiyesini forme etmek işinden, sokağın oynadığı birinci derecedeki rolü gözümüzden kaçırmamalıyız. Evde gürültü ve rahatsizlık olmasın diye, çocuklarının serseri köpek- ler gibi, bütün gün sokaklarda sürünmesine, seviyesi şüpheli arkadaş- larla toz ve çamurlar içinde yuvarlanmasına müsaade eden ana ve ba- balara, ne büyük bir gaflet içinde bulunduklarmı ve evlâdlarma olduğu kadar memlekete karşı da nasıl bir suç işlediklerini anlatabilsek ! Yarinki türk cemiyetinin temelini teşkil edecek olan çocuklarımızı, sokağın zararlı tesirlerinden korumak için, hangi çarelere baş vurmak lâzımgeldiğini elbirliğiyle aramalıyız. — YAŞAR NABİ Köy kalkınma programı Eğitmenlerin sayısı bu yil “-1.600 e çıkarılıyor Aldığımız malümata göre Ziraat Bakanlığı, büyük köy kal- kımma programının tatbikinde kendilerine önemli vazifeler veri- lecek olan köy eğitmenleri sayısmım arttırılmasına karar vermiş- tir. Geçen sene yetiştirilen 100 eğitmenden köylerde müsbet ne- ticeler alınmış ve eğitmenler sayısı bu sene altı yüze çıkarılmıştı. Bakanlık, Kültür Bakanlığı ile de temas etmek suretiyle önü- müzdeki devrede eğitmenler sayısını 1.600 ze çıkarmağa karar Pa lkaetdira amatör mıyacak bir şekilde temsil et hnesi, son iki d fesyonel tiyatro ve teşekküllerinin geniş imkân ve zengin eleman kad - rolarile çalışarak meydana getirdiği eserleri ankaralılara tiyatro arat- kted; ır, DA beri te pFö- M Yoi kâfi gelebil lere 9500 kişi gelmiştir. Bu yılın açılış temsili olarak sahneye konan “Vatan ve vazife,, adlı eser ışık ve temsil bakımından gençlerin müsbet ve başarıcı istidadlarını g k bir muvaffakiyetle oynanmıştır. Eser gör- düğü rağbet üzerine arka arkaya on iki defa temsil edilmiş ve bu temsil- Ankara halkevinin bundan sonraki tiyatro faaliyetlerinin daha ümid verici ve mütekâmil olacağında hiç şüphe yoktur. Yukarıdaki resimde bu piyesten bir sahneyi görüyorsunuz. OA B. Vedad Uşaklıgil'in LA L cenazesi getiriliyor Tirana, 11 (A.A.) — Arnavudluk a- Jjansı bildiriyor: Türki: Tirana elçiliği başkâtibi Vedad Uşaklığil'in tenazesi, dün burada askeri merasimle kaldırılmış ve merasimde kıralın bir mümessili ile hükümet âzaları, elçiler ve elçilikler erkânı ve müteveffanın dostlarr hazır bulunmuştur. Camide namaz kılındıktan ve müteveffanın mezayasını tebarüz ettiren nutuklar söylendikten sonra, naaş, Draç'a doğ - ru yola çıkarılmıştır. Draç'tan vapur ile Türkiyeye naklolunacaktır. Kamutay çağrıları X Adliye Encümeni 13.xı1.1937 pa- zartesi günü Umumi heyet içtimam- dan sonra toplanacaktır. X Dahiliye encümeni 13-X11-1937 pazartesi günü saat 10 da toplanacak- tır, X Vilâyetlerin hususi idareleri ka- nunu muvakkat encümeni 13-XII-937 pazartesi günü heyeti umuümiyeden sonra toplanacaktır. vermiştir. FTULDLULL Bu suretle eğitmen sayısı her |Z z sene bir mikdar daha arttırıla- rak en kısa bir zamanda 40.000 köyümüze yeni ziraat usullerini öğretecek, köylümüze her hu- susta öncülük edecek birer eğit. men temin edilmiş olacaktır. Dün Kültür Bakanı B. Saffet Arı- kan, Ekonomi Bakanı ve Ziraat Ba- kanlığı Vekili B. Şakir Kesebiri ziyâa- ğAnkcra okurlarımızoğ EBize mektub veya telefonlaz Eadreslerini bildiren okurla-Z Erımızın evlerine her sabahX E“Ulus” gazetesi bırakmakz Eiçin tertibat aldık. Hava açık geçti Dün şehrimizde hava açık geçmiş, ısı gece 1, gündüz 15 derece olarak kaydedilmiştir. Dün yurdun Trakya mıntakasında hava kapalr, Kocaeli, E- ge mıntakalarında bulutlu, diğer bü- tün kalarda açık geçmiş, yurdun hiç bir yerinde yağış olmamıştır. Dün en düşük ısı Karsta sıfırın al - tında 5,en yüksek 1sı da Antalyada ZTelefon No: (1061) Z F ret etmiş ve eğitmenler işi etrafında | “gpgglAINAIAKAAAANAAMAA AAA AA AAA A KN görüşmüştür. Veterinerler kongresi dün toplandı Türk Veterinerler cemiyeti dün türk tiftik cemiyeti binasında yıllık kongresini Yozgad mebusu ve türk veterinerler cemiyeti Fahri azasından Türkiye Tiftik Cemiyeti Başkanı B. Süleyman Sırrı İçyüz'ün başkanlığın- da yapmıştır. Cemiyet umumt kâti- bi Muzaffer Bekman idare heyetinin yaptığı işleri ve teklifini havi bulu- nan raporunu okumuş, rapor kabul edilmiştir. Teklife göre her sene bir veteri- ner günü tesid edilecek ve bugünde veterinerlikte kullanılan alât, müs- tahzarat, cihazlar, aşı ve seromlar, kitab ve mecmualar ve hastalıkların hayvanlardan insanlara ve hayvanla- ra intikalini gösteren Mulajlar teşhir edilecek, meslekt filmler çevrilecek, mütehassıs profesörler — tarafından kıymetli mevzular üzerinde konfe- H bti AA ü B aA içketin bütün Haikr bu işlerle İlgilen” dirilecektir. Aynı zamanda modern veteriner ilminin memlekette teces- süs tarihinde meslek kurulunun yıl- dönümünü kendi aralarında tesid e- deceklerdir. B. Baldur Fon Şirah İstanbul'dan ayrıldı İstanbul, 11 (Telefonla) — Alman- ya gençlik terbiye dairesi Treisi B. Baldur Şirah, bu sabah 10,30 da tayya- resile Yeşilköyden Bükreşe hareket etmiş ve birçok zevat tarafından uğur- sıfırın üstünde 21 d dir. Muahedelerin Hukuk ilmini yayma kurumunun bu yıl için tertib ettiği seri konferansla- rın birincisini dün Ankara halkevinde İstanbul üniversitesi rektörü profesör B. Cemil Bilsel vermiştir. Konferans- ta birçok mebuslar, profesörler, tem- yiz ve şüra azasiyle hukuk muhitine mensub birçok zevat bulunmuştur. Halkevi konterans salonunun tama- men dolmuş olması, bu konferanslara gösterilen geniş alâkayı ifade etmekte idi. (Muahedelerin yolsuz tasdiki) mevzulu konferans bir saat devam et- miş ve sonuna kadar alâka ile dinlen- miş, sürekli alkışlarla karşılanmıştır. Cemil Bilsel, muahedelerin yolsuz tasdikinin enternasyonal hukukta yeni ilgiler yarattığını ve bu sebeble Anka- radaki konlerans için bu taze mevzuu seçtiğini söylemiştir. Protesor, yolsuz tasdikten «vel tas- dik üzerinde şu kısa mukaddemeyi yapmıştır. Klasık tarifine göre tasdik, uclegcaelur Huzaranmış mudücaclerin devlecçe kabulü demektir. Ve tasdik bir tormalite olmayıp muahedeye var- lığını veren bir esastır, Hilnaxıka Dir Profesör Cemil Bilsel'in dün verdiği konferans yolsuz tasdiki lâzım gelir. Halbuki devlet ani.yasasıs na göre bu salâhiyete sahibtir. Bu mev- zuu hukukçular şöyle tefsir etmişler- dir: 18 inci madde gizli muahedeleri menetmez, Bu sebeble anayasayı ta” dil eden bir hüküm değildir. Ikinci misal beynelmilel iş bürosu- nun üçte iki reyle karar almasıdır ve kararlar imzalanmamaktadır. Meselâ Fransaya göre bir muahedenin tasdik olunabilmesi için bir delegenin imzasi şarttır. Fransız hukukçuları tasdiki hariciye vekâletine bırakmak suretile Milletler cemiyetinin bu hükmünü ko- rudular. Üçüncü misal : 1924 de konseyde Yü- nanistan mümessili ve konseyin reisi olan Politisin beyanatı üzerine Millet- ler cemiyeti, kendisiyle Yunanistan- daki bulgar ekalliyetleri hakkında bir protokol imzaladı. Bu protokol hemen imza ile beraber tatbik olunacaktı. Yu- nan meclisi bunu reddetti. Ve mesele o zamanın başvekili Venizelos'un, mec- liste, bunun hukukan mevcud olmadı- ğina aid sözlerile kapandı. Pero ile Şili arasındaki Salamon deregenin sozüyle devlet bağ, dı. kaukuku âamıne ile husuüsiye arasın- daki bır tark da budur, 17 ınci asırda bir doktrin olarak munakaşa edilen bu mevzu, parlmanter rejimlerin tesisiy- le tamâmen katı ve zaruri bir mahiyet almıştır. 18/8 Berlin muahedesinde tasaıka ehemiyet verilaigi gibi 1905 de Lâahey dammı yakem divanı da tasdikin zarurı bir unsür olduguünü kabul etmiş- tir. Beynelmilel adâlet di da Lozano muahedesinin Pero y na aykırı olduğu halde Pero tarafın- dan reddedilmediğini ve son ihtilâfta bunun tadili istenildiğini mühim bir misa| olarak izah eden profesör bu mevzuu etraflıca aydınlatmıştır. Bu misallerle vasıl olunan netice şu- dur; muhtevanın anayasaya uymama- dan dolayı hedel ber de- ğildir, diye mutlak bir hüküm verile- bazı istisnalarla beraber, tasdikin mu- ahedeler için elzem bir şart olduğu kabul olunmuştur. 1928 de Havanada toplanan ameri- kan devletieri de velev zikredilmemiş de olsa da, muahedelerin tasdikle me- ri olacağını tasrih etmişlerdir. Profe- sör, yolsuz tasdiki üç şekil altında tahlil etmiştir: 1 - Rezervle tasdik 2- Muahedenin muhteva itibariyle a- nayasaya aykırılığı. 3- Tasdik formalitesi bakımından a- nayasaya aykırılığı . Bunlar üzerindeki tahliller şöyle ya- pilmiştir: barla Ya'RAŞTAMIZ Ve'şartsız kabul'olu- nür veya red, yahud da tehir edilir. Bir kısmı kabul ve bir kısmı reddeylemek muahedenin bütünlüğüne aykırı olur. 2 - Muhteva itibariyle anayasaya ay- kırılık. Profsör bu şekli evvelâ misallerle izah etmeği tercih etmiştir. Alınan mi- saller şunlardır: Milletler cemiyeti paktının 18 inci dedsine göre delerin meriye- ti için bunların cemiyet genel sekre- terliğince tescil ve neşredilmesi şart- tır. Cemiyet azâsı bir devlet, anayasa- sına göre gizli muahede akdi salâhiye- tini haiz olabilir ve yaptığı gizli mua- hede, pakta göre hükümsüz sayılmak Yine dün Zirat Bakanlığı müsteşarı B. Nakinin reisliğinde eğitmenler işi ile meşgul olmak üzere bir komisyon toplanmıştır. Komisyon Ziraat Bakan- lığı ziraat genel direktör vekili BB. Tasarruf - Arttırma Sekizinci ulusal ekonomi ve ar- Selim, Kültür Bakanlığı ilk tedrisat genel direktörü İsmail Hakkı ve Zira- at Bakanlığı köycülük şubesi direktö- rü Reşaddan mürekkebdir. Diğer taraftan Ziraat Bakanlığı ge- çen yıl ve bu yıl yetişen eğitmenlere 35800 kilo buğday tohumu, 31500 kilo arpa tohumu dağıtmıştır. Bu tohum - lardan Trakya eğitmenlerine 9700 ki - 1o buğday ve aynı mikdarda arpa, An- kara eğitmenlerine 6600 kilo buğday yine aynı mikdarda arpa, Adap T ve Bursa eğitmenlerine 7500 kilo buğ- day, Eskişehir, Kütahya ve Afyon e- ğitmenlerine 12000 kilo buğday, 15200 kilo arpa tevzi edilmiştir. tırma haftası bugün başlıyor. Şim- diye kadar milletler arasında dola- şan şöyle bir ata sözü vardı: “Yahu- di gibi kazan, bulgar gibi sarfet!,, Buna mukabil, osmanlı miras yedi- liği, bir insanın eline geçen paranın millet servetinden bir parça oldu- gunu hiç bir zaman anlıyamamıştır. “Sultanahmedde dilenip Ayasofya- da sadaka v k,, tâbiri büsbütü boş yere uydurulmamış olsa gerek- tir. “Türkler misafirperverdir!,, Bu cümleyi bir çok yabancı kitabların- da görmüşsünüzdür. Fakat osmanlı- lık bu milli meziyeti de çığırından çıkartmıştır. Dünkü rejimin itiyad- larına uyarak ötekine berikine sof- ralar donatan adamlara çok rastla- A Yurddaş! Az para ile çok gıda: — Bu sır, kuru yemişlerimiz- de var! Yurddaş! Elma ve portakalı bugün doktorlar yalnız en iyi ve faydalı grda olarak tavsiye etmekle kalmıyorlar, onları bazı hastalıklarda ilâç yeri- ne bile veriyorlar. Yurddaş! Arttırma, bir alışma -;i- dir. Çocuğunu küçük yaştan arttırmağa alıştır. İspanyol romancısı Blasko İba- nez'in bir romanında Madrid'de “üstad” unvanile anılan kumarbaz bir kahraman vardır. Bu adam, dai- ma şu vecizeyi tekrarlar : — Para kumar oynamak içindir; ondan artanını yiyebilirsiniz! Romandaki bu kahraman hayali, bu vecize uydurmadır. Fakat osman- lı terbiyesinin yarattığı miras yedi ei Uumudearn Doksan yaşında ölen şair Doktor kusçuklu riakkı, uunkü “Akşam” da yazdığı bir sıhat yazı- sını şu beyitle bitiriyordu. Bir nim neş'e say bu cihanın baharını Bir sagari keşideye tut lâlezarını, Aynı gazetenin bir başka sayfa- sında da şöyle bir yazı vardı: “Ge- çen hafta, Paris'te Bohem hayatı ya- şair olan Ponchon doksan yaşında öldü. Otuz sene evvel doktorlar, ağ- zına bir damla içki korsa bir iki ay- dan fazla yaşayamıyacağını şaire dostumuz Fahreddin Kerim olmak üzere, bütün Yeşil aycıları mem- mez, ber de denilemez. İç hukuk- la dış hukuku ayıranlar için muteber olabilir. İç hukuku üstün tutanlar meri olmamasını, dış hukuku üstün tutanlar ise meri olmasınt kabul etmiş olurlar. Şu halde böyle bir meselede mevzuu ortaya koymak ve enternasyonal mah- kemelerin kararlarını beklemek lâzım- dır. 3 - Tasdik formalitesinde anayasaya aykırılığa gelince böyle muahedelerin meriyeti meselesi de ilimde münakaşa halindedir, Enternasyonal mahkeme- lerden kararlar çıkmış değildir. Düşü- nüşler şöyle hülâsa edilebilir * A » Muahede devlet reisinin tasdiki ile muteberdir, Diğer formaliteleri araş tırmak karşı devletin iç işlerine müda- let reisine aiddir. Birçok anayasalar da bunu ona bıirakmiştır. B - Muteber değildir. Çünkü âkid devlet, karşı tarafın tasdik formalitele rini bilir, bunun tamam olmamasiyle yaptığı muahedenin hükümsüz olduğu- nu anlar, C - Böyle bir muahede enternasyo- nal sahada müteberdir, dahili hukukta değildir (italyan mektebi) bu mekte- be göre iradenin beyanı devlet reisine ve teşekkülü devlet reisiyle meclisine aiddir. D - Her hâdiseye göre hüküm ver- melidir, Sayın profesör bu mevzuda yakın osmanlı tarihinden üç misal almış ve bunlara temas ederken çöken idarenin zaaf ve tereddisi sebeblerini de canlı bir surette izah etmiştir. Balkan har- ta- “ Birçok insanlar, bu işe devam | bından sonra Edirnenin istirdadını ta- etmek veyahud vazgeçmek kararı- | yin eden muahede ile Trablus garb nı bilmek için, birisine gönül hedel tasdik formali kaptırıp kaptırmadıklarını tam vak- | mamlanmadan tatbik edildiğini ve son- tinde öğrenmek isterler. Bunun için | radan meclisce tasdik edildiğini izah yapılacak basit bir tecrübe vardır: Bunun en büyük alâmeti insanın kendi kendine kaldığı zaman bir ka- dını hatırlayıp onunla konuşmak ar şiddetle duymal Bir kadın, yanmızda değilken onunla konuşmayı canmız çekiyor mu, an- layınız ki ona gönlünüzü kaptırmış- sınızdır.” Rir tirvaki divar ki! eden profesör daha çok 1915 de Trak- yadaki bir ktsrm türk arazisini bulgar- lara terkeden muahedenin yolsuzluğu üzerinde geniş izahlarda bulunmuştur. Arazi terkini tazammun ettiği halde hudud tashihi ismi verilen ve meclisin tasdikinden geçirilmeksizin tatbik e- dilen muahedenin milletçe tasdik edil- memiş olmak itibariyle Lozanda hü- kümsüzlüğü istenilmiş ise de osmanli nun etmiyeceği şüphesizdir. Medrese odalarında ! Süleymaniye'de bir medrese oda- sında oturan iki arkadaş l içdll.ı '*l.llllıl_" ! Geç vakit fazla gürültü çıkardıkları için oda- başı kendilerine ihtarda bulunmuş. Onlar da bu ihtara — içerledikleri için aralarında bir kavga, bir d"ğii!— tür, başlamış. Bitişik odada oturan bir_ba;kn İnrıcı. gürültüyü duyun- ca b yet var, havaya iki el silâh etmiş. Polisler, kalretl 3 L ı lemişlerdi. Şair bu iyeye ku- asmamış, otuz sene daha yaşa- » lak mıştır İşte size içki lehinde bulunan bir şairin beyti ile makalesini süsliyen bir türk doktoru ve içki aleyhinde- ki doktorların tavsiyesine kulak as- mıyan bir fransız şairi. bütün bu kahramanları toparladıkla- rı gibi karakola götürmüşler. Hâdisenin hayret edilecek tara- fi yok; “işin medreseye düşmesi” bizde eski tâbirlerdendir. .. e Bir gönül tecrübesi! tipi elinde para da bu hayali kahramanı gerçek- leştirmişti. Yeni rejim ise her yaşta türkün tutumlu leket I lerinden birisi sayıtyor. Uzağa gitmeğe ne hacet! Ekono- mi ve artırma için osmanlıcanın bul- duğu “tasarruf,, kelimesi bile “har- camak,, manâsına gelen “sarf,, dan çıkmış bir kelime değil mi idi? —T.-İ. B la beraber, eski şairleri miz içinde bu iki telakkinin ortası - nt bulanlar da yok değildir: Mey içmek intihar etmek demektir gerçi bittedric lmak evlâdır, dilersen iç! Beytinde olduğu gibi. İşte size içki hakkında bir sürü mülâhaza ki hiç birisinin, başta Düsü İl verem mı, kaptırmadınız mi? Mühim me- seledir ve bunu çok defa kendiniz de farkedemezsiniz. Fakat bu me- sele, bugüne kadar, ağır başlı adam- ların uğraşmaya tenezzül etmedik - leri hafif mevzulardandı. Şimdi te- lâkki değişmiş olacak ki belli başlı muharrirlerden Winifred Kirkland, bu bahse dair şu satırları yazıyor: Inhisarlar idaresi, artık tiryaki- lerimizin yalnız sade tütün ve düpe- düz cigara ile tatmin edilemiyeceği- ni düşünmüş olacak ki pipo tütü- nünden sonra Sigar da çıkardı. Bu gayretlere teşekkür etmesi tabif olan tiryakilerimizden bir ta - nesi, tütün hakkında yazdığımız bir fıkra dolayısiyle bize gönderdiği bir mektubta küçük bir şikâyette bu- İunuyor ve diyor ki: “ Ben pipo içiyorum ve yerli pi- po tütünlerimiz o kadar hoş gi- diyor ki arada strada elime ingiliz - amerikan tütünü geçerse onu içti- ğim zaman yadırgayorum. Fakat uzun bir müddettenberi havası alınmış ve üzeri lehimlenmiş H n b Ç| H - L tir. Üzeri kalaylı kâğıdla sarılmış ufak kutular da Ankara'da çok ça- buk kurumakta, toz haline gelmek- tedir. Neden bu lehimli kutular pi- lisinin bunu reddetmemiş olması sebebiyle iddialarımız kabul olunma- mıştır. Böylece yurdun bir ucuna gider * ken her gün üzerinden birçok kayıd - larla geçtiğimiz aziz bir toprak elden çıkmıştır. Sayın profesör, 1908 inkılâbının kanunu esasi talebiyle yapıldığı hal- de, bu muahedelerin tasdikinde - oldu- ğu gibi ona riayetsizliğin osmanlı dev- letinin izmihlâl tarihinde yeri olduğu- nu tasvir etmiş ve şu sözlerel konfe- ransını bitirmiştir ; * Tarih dünya 'mahkemesidir, Ma- zi istikbale bu mahkeme önünde hesab verir. Cumhuriyetin onuncu yılında A“ tatürk tarihine yeni türk devletinin olt beş yıllık hesabını açık alınla verdi: Büyük Şef. ikinci on yılım beşincisine ayak basarken hergün şereften şeref€ ilerlettiği yeni Türkiyenin bu merha* lede de hesabının ne olacağını son nut” kunda gösterdi, Atatürk rejiminin mu* yasaya çıkarılmıyor?” hedelere riayet etmek ve ettirmek iti” bariy! de itibarı büyüktür.”