——— *7 ->-1937 IS İCITL | Akdenizde İngiltere ve İtalya lideri talya — faşist Musol!.! Trablus garbta on gün süren seyahatini bitirdi. Musolini, olduğu üzere, bu seyahatini, Trablus garbın Mısır sınırından, Tunus sı - nırına kadar uzanan iki bin kilomet- reye yakın bir otomobil yolunu aç - mak için yapmıştı. Akdeniz anlaşma- sının imzalanmış bulunmasına rağ- men, İngiltere ile İtalya arasındaki Münasebetlerin yakm tarihini hatırlı- yanlar, bunun İngiltereye karşı bir nümayiş mahiyetini alacağını sanmış- lardı. Musolini, bu seyahatinden san- sasyon bekliyneleri bu defa hayal su- kutuna uğratmıştır. Filhakika seya - hat haddi zatında sansasyoneldi. İtal- malüm yadan nadir zamanlarda dışarı çıkan Musolini, bir harb gemisine binerek Trablus garba gitti ve İtalya mi hendisliğinin şaheseri olduğu bil len yol üzerinde Mısırdan Tunusa ka- dar seyahat etti. Musolini geçtiği yer- lerde büyük tezahürlerle karşılandı. Fakat Musolini, sansasyonu - arttıra - cak söz söylememiştir. İtalyada bir- kaç yüz dönümlük bataklık kurutul - duğu zaman bunu büyük tezahür ve- silesi yapan faşist lideri, iki bin kilo- metrelik yolu açarken yeni bir nüma- yiş yapmak fırsatını kaçırmayabilir- di. Musolini seyahatinin İngiltereye karşı bir nümayiş mahiyeti almasın - dan çekinmiş, hattâ Trablus garbta bir ingiliz gazetecisine verdiği beya - natta ingiliz - italyan dostluğundan bahsetmiştir. Büyük ve ehemiyetli ingiliz gazeteleri de seyahat hakkın- da menfi tefsirlerde bulunmaktan çe- kinmişlerdir. Bununla beraber, ingi - liz kamoyunun seyahatı mahsüs bir asabiyet içinde takib ettiği de muhak- kaktır. Ve Musolininin diğer memle- ket sömürgelerinde yaşayan müslü - manlarla kendi sömürgelerindeki müs- lümanlar arasında bir mukayese ya - pıp da kendi müslümanlarının daha rahat olduklarını söylemesi üzerine az kaldı gürültü kopacaktı. Fakat Centilmen anlaşması buna mani oldu. Binaenaleyh seyahat gürültüsüz geç- miştir. Fakat bu centilmenliğin arkasın - dan ingiliz - İtalya rekabeti belirmek- tedir. İngilterenin deniz silâhlarını arttırmak için yaptığı son hamle, İtal- ya tehlikesinin dikte ettiği bir zaru - retten doğmuştur. İtalyanlar buna karşı, tedbir almaya başlamıştır. Bü- yük faşist kongresinin verdiği karar - lardan başka İngilterenin şarki Ak - deniz ile muvasalasını kesmek - için bazı İtalya adalarını tahkim etmeğe karar vermiştir. İtalyanın hâkimiyeti altındaki memleketleri gösteren bir haritaya bakılacak olursa, İngiltere için vaziyetin ne kadar nazik olduğu anlaşılır. İtalya Brener geçidinden başlıyarak Akdeniz içine uzanan bir yarım adadır. Bundan sonra çok dar bir geçid geliyor. Sonra büyük Sicilya adası. Bu ada da gene İtalyanın sahib olduğu Afrika sahillerinden oldukça dar bir geçid ile ayrılmıştır. Sonra Trablus garb Kufra vahalarına kadar uzanıyor. Ve yeni eline geçen habeş imparatorluğiyle beraber Mısı- rı sarıyor. İngilterenin şark ile garb arasındaki muvasalasını temin eden Sicilya adasiyle Afrika sahilleri ara- sındaki geçidi kapamak için İtalya - nın büyük bir donanmaya sahib olma- sı lâzım değildir. Denizaltı gemi ve tayyare kâfidir. Yani İngiltere tehlike, İtalyanın coğrafya vaziyetin- den doğuyor. Garibtir ki İngiltere, 1911 senesi sonbaharında İtalyanın Trablus garbta yerleşmesine en çok yardım eden devlettir. O zaman kar- şısında rakip olarak Almanyayı gören İngiltere, İtalyayı ittifakımüsel'esten u- zaklaştırmak için böyle bir politika tabiyesi kullanmıstı. Fakat ingiliz si- yasetine karşı çok uysal davranan İtalyanın, bir zaman gelip de İngil - tereye kafa tutacağı o zaman görül- memişti. Nasıl ki 1890 senesinde He- ligolandı almanlara verirken bu taş yığınının, on beş sene sonra, bir asır- lhık ingiliz deniz hâkimiyetini tehdid eden bahriye üssü olacağını gömemi lerdi. Fakat bir defa bu tehlikeyi göl dikten sonra bunu bertaraf etmek iç İngilterenin yaptığı hamle, bugünkü hasa A. Ş. ESMER 'ni andırır. V Kİ DIŞ HABERLER ' Hükümetçiler Madrid cebhesınde ileri harekete devam ediyorlar Franko kumandayı bizzat eline aldı Franko'nun alman asker şapkasiyle çıkarılmış bir resmi Londra, 24 (Hususi) — Madridden alman haberlere göre, cumhuriyetçi kı- talar, Madrid civarında Guadalajara mıntakasında ileri hareketlerine devam etmektedirler. Bir avcr müfrezesi epey- ce ilerlemiş ve istikşaflar yapmıştır. Hükümetçiler, Padilla ve Hita'ya ka- dar yürümüşlerdir. Fakat âsi karar- gâh bu haberi yalanlamakta ve hük metçilerin burada bozguna uğradığını bildirmektedir. Madrid müdafaa komitesi şu tebliği neşretmiştir: Guadalajara bölgesinde : liyet vardır. Kıtalarımız devam etmekte ve son defa alınan mev- zileri kuvvetlendirmektedir. Tayyare lerimiz birçok istikşaf ve bombardı- man uçuşu yaparak düşmana büyük za- büyük faa- tazyiklerine yiat verdirmişlerdir. Düşman tahkima- tr zarara uğramıştır. Düşman tayyare- Fransız Parlamentosunda B. Blum 215 reye karşı 362 reyle güven kazandı Müzakere sabaha kadar sürdü Paris, 24 (Husu- si) — Dün akşam saat 23 de toplanan parlamento — Klişi hâdiseleri — dolayı- siyle açrlan müza- kereye sabah saat altıya kadar (bizim saatimizle 8 e ka- dar) devam etmiş- tir. Birçok mebus- lar hükümetin le- hinde ve aleyhinde söz söylemişlerdir. Halkçılar cephesi partileri delegeleri tarafından bir tak- rir verilmiştir. Bu takrirde şöyle de- nilmektedir: “Parlamento da- hilde sulhun hafazasının ve de- mu- mokrasi müessese- lerinin normal fa- aliyetinin — zarurt şartı olan kanuna hürmet dairesi da- hilinde herkesin hürriyetini temin et- mesi için hükümete itimad beyan eder ve buna başka herhangi bir şey ilâvesi- ni reddederek müzakere ruznamesine geçer.” Müzakereler sırasınra radikal say- lavlardan Kolomb, Klişi'de yapılan gös- terileri anlatarak bu gösterilerde bulu- nanların kütle halinde gösteriye davet edildiklerini söylemiş ve demiştir ki: “— Eğer devletin genel kuvvetleri bu işe müdahale etmemiş olsalardı, fransız sosyal partisi mensubları katli- âm edileceklerdi. Şu halde hükümet genel kuvvetleri vazifelerini yapmış- lardır. Komünistlerden B. Duklo, Klişi hâ- diseleri mesullerini 6 şubat hâdiseleri mesulleri arasında aramak lâzımgeldi- ğini ve işi kışkırtanların Dö La Rok'un dostları olduğunu söylemiştir. Bundan sonra fransız halkçı partisi başkanı B. Doriot söz almış, ve komü- nist partisine hücum etmiştir. Doriot evvelâ, bir fırkanın hattâ yeniden teş- kil edilmiş bir birlik dahi olsa feshedi- lemiyeceğini, çünkü aksi takdirde bi lik azâsının kanunsuzluğa sevkedilmiş olacağını söylemiştir. Hatib bundan sonra, komünistleri halkçılar cephesini sovyetlere götürmekle itham etmiştir. Komünistlerin komünizm tahrikâtı yapmak için 17 senedenberi Moskova. dan 250 milyon frank almış olduklarını söyledikten sonra eğer Sovyet Rusya- doğru Komünistleri şiddetle tenkid eden halkçı partisi başkanı Doriot nın nakdi yardımları olmasaydı, Hu- manite gazetesi, şimdiye kadar intişar- da devam edemezdi demiştir. Radikaller namına söz söyliyen B. Kanmpinşi, radikallerin hükümetle ko. münistler ve sosyalistlerle mesai birli. ğine devam edeceklerini bildirmiştir. Ve demiştir ki : “— Fakat, hürriyet, yalnız bir fır- kaya hasrolunmıyacaktır. Ortada mev- zuu bahis olan yegâne mesele, iktidar mevkiini ele geçirmek için kullanıla- cak usul meselesidir: Şiddet şiddete müracaat bahsinde katiyen müsama- halı davran:lmamalıdır. Eğer fransız sosyal fırkası, kanun- suzsa, hükümet çabuk ve şiddetli hare- ket etmelidir. Eğer Dö la Rok bir fe- sadçı değilse, bütün politik partiler rüesası gibi kendisinin himaye edilme- si icabeder. Bu Kichy'nin komünist mebusu B. Homel, işe karışmış, sağ ce. nah sonu mebusları, kendisine söğme. ğe başlamışlardır. Bunun üzerine bir gürültü çıkmıştır. esnada Hatib, komünist fırkasının fransız sosyal fırkası tarafından yapılacak nü- mayişin menedilmesini istemiş ve fakat dahiliye nazırının bu talebi kabul et- mek istemediğini söylemiştir. Nihayet gürültü, artmıştır. Sonra muhtelif takrirlerin reye konulmasına geçilmiştir. Nihayet reye müracaat edilmiş ve parlamento 215 reye karşı 362 rey ile leri Madrid ve merkez cephesinin muh- telif noktaları üzerinde Alkala ve He- naros üzerine tesirsiz birkaç bomba at- mışlardır. Düşman tayyareleri, avcı tayyarelerimiz tarafından — görününce derhal çekilmişlerdir. Merkez cephesinin diğer bölgelerin- de kayda değer bir şey olmamıştır. Havas ajansı muhabiri, dün akşam Aravaca mıntakasında hükümetçiler ta- rafından yapılmış olan taarruz hakkın- da aşağıdaki malümatı vermektedir: Taarruz, Frankistlerin bütün mevzi- lerine karşı yapılan kısa, fakat şiddet- li bir topçu ateşinden sonra başlamış- tır. Topçu ateşinden sonra milisler, Carogreun şimalinde ufak bir tepeyi a- şarak meyilli araziden inmişler ve Po- zuelas ve Carogne yollarının birleştiği noktaya doğru ilerlemeğe başlamışlar- dır. Frankistler, bunun üzerine milis- lerin yollarını kesmek üzere bir baraj ateşi açmışlardır. Askeri mehafil, hükümetçiler tara- fından yapılmış olan taarruzun tâbiye bakımından hiç bir manası olmadığını yalnız malümat elde etmek üzere esir almak için yapılmış bulunduğunu söy« lemektedirler. Diğer taraftan Salamankadan alınan malümatta âsilerin birçok cephelerde kayda değer hiçbir hâdise olmadığını bildirdiklerini göstermektedir. Yalnız Sovno mıntakasında hükümetçiler bir ta- arruza teşebbüs etmişlerdir. Fakat bu taarruz püskürtülmüştür. Tebliğe göre hükümetçilerin Madrid — cephesinde yaptıkları taarruz da püskürtülmüştür. Salamankadan alınan bir haber, fe- na havaların her türlü piyade yürüyü şüne mani olduğunu bildirmektedir. Topçu kuvvetleri, dün Jamara mıntaka- sında, hükümetçi siperlerini bombardı- man etmiş ve büyük hasara sebebiyet vermiştir. Tayyareler, Alcale ve Ke- nerasda mühimmat fabrikalarını bom- bardıman etmişlerdir. Paristen bildi- rildiğine göre Pöti Pariziyen gazetesi, Londradan şu haberi almıştır : 'Guadala- jara mıntakasında General Bergenzoli- nin yerine cephedeki askerlerin kuman- danlığını bizzat General Frnako almış- tır. Fransızların yardımı Roma, 24 (A.A.) — Giornale d'İtalia gazetesi, İspanyada, B. Eden'in Avam kamarasında söylediği gibi, italyan or- dusuna mensup teşekküllerin mhuarebe etmekte olmadığını bildirdikten sonra hükümetçiler tarafından Fransa hudu- du yoluyla celbedilen birçok zabit, as- ker ve malzemeyi gösteren bir liste neş- rediyor. 230 zabit, 5290 asker, 5150 tü- fek, Fransada yapılmış 75 bin otobüs, fransız markalı 20 bin rüvelver, 1800 ton teçhizat, 15 fransız tayyaresi, 125 bin litre benzin, 5 bin gaz maskesi ve 400 kamyon. Hükümetçi gemiler bombardıman edildi Salamanka, 24 (A.A.) — Âsi gemi- ler limanları ve hükümetçi harb gemile- rini ateşe tutmuşlardır. Caspe ve Sas- tagodaki düşman fabrikaları ve kışlala- rı tahrib olunmuştur. Blum kabinesine güvenini tir. bildirmiş- Blum kabinesi için menfi tahminler Paris, 24 (A.A.) — Radikal sosyalist partisinin eski genel sekreteri B. Mil- hand, “Er Nuvel,, gazetesinde memle- ketin reyini göstermesi için parlamen- tonun dağıtılmasını istemektedir. Ami dü Pöple gazetesi diyor ki: *“Halkçılar cephesi kabinesi, manevi sermayesini tüketmiştir. Fransayı istik- balde artık Blum kabinesi değil, hâdise- ler idare edecektir. Eko dö Pari “duruksama,, politika- sın:n ölmüş olduğu düşüncesindedir. Le Jur gazetesi, Klişi hâdiselerinin iyi bir tepkisi olacağını ummuş olan kimselerin hepsi de hayal inkisarına uğramışlardır. Pari Midi gazetesi, kabinenin B. Blumun zabıtaya karşı hiçbir tedbir al- mıyacağını söylemesi üzerine yalnız 12 kadar radikal - sosyalistin reyleri kaybetmiş olduğunu yazmaktadır. 7 ATIRIM Balkanlarda doıtluk ve birlik CUMHURİYET'te Yunus Nadi, Romanya Dış Bakanı B. Antonesko - nun Ankara ziyareti dolayısiyle Tür - kiye ile komşu Romanya arasında mü- nasebetlerin her zamankinden daha dostça ve samimi olduğunun bir kere daha tebarüz ettiğini ve yakında Ro- manya Başbakanının da Türkiyeyi zi- yaretiyle Başbakanımızın Bü Belgrada yapacağı seyaha! anlaşması devletleri arasında bi ve dayanışmayı kuvvetlendirmeye yarı. yacağını kaydederek, Avrupa politi- kasında her gün vukua gelen bin tür- lü sarsıntılar içinde Balkan anlaşma- sının sağlam ve kuvvetli vaziyetini hiç bozmadığını anlatarak, Bulgaris- tanın da bu anlaşmaya girmesini ve bu suretle de Balkanlarda sulhun büs bütün sağlamlaştrılmasını temenni e- diyor. * TARİHİ ROMAN VE TARİH. CUMHURİYET'te Peyami Safa, son zamanlarda memleketimizde ta « rihi romanlara rağbetin pek fazla arb tığını, tarihi hakikatleri tahrif eden bir sürü neşriyat meydana geldiğini kaydederek, ancak asıl tarihle ne ka- dar az meşgul olduğumuza işaret &- diyor, ve tarih kurumunun faaliyeti de olmasa, bu vadide hemen hiç bir şey yapılmamış kalacağını söylüyor. Ve tarihimizi aydınlatacak büyük mü - verrihlerin yetişmesini temenni edi « yor. x* HATAYDA İKİ YÜZLÜ POLİTİKA SON POSTA'da Muhiddin Birgen Hatayda sömürge memu:! rının, yer- li tahrikçilerle elele vererek takib et- tikleri iki yüzlü siyasetin tahlilini ya- pıyor, bir yandan Cenevrede müzake- reler devam ederken, bir yandan da, güya bu müzakereler üzerinde tesir yapmak maksadiyle Suriyede çevrilen entrikaların dostlukla telif edilemiye- cek olan garib karakterine işaret edi- 'or. Ş Muharrir, türk milletinin - izzeti nefsine karşı komşu ülkede her gün vaki olan tecavüzlerin fena bir oyun olduğunu ve her tahammülün de bir hududu bulunduğunu sömürgecilere hatırlatıyor. * HOLLANDA İLE TİCARİ MÜNASEBETLER TAN'da Ahmet Emin Yalman, Hol- landa murahhaslariyle imzalanmış o- lan ticari anlaşma dolayısiyle, biribi- rinden uzak iki memleketin bu ticari münasebetler sayesinde - biribirlerini daha iyi tanımak ve biribirleriyle meşgul olmak fırsatını bulacaklarını kaydederek, iki memleketin menfaat- lerine uygun bir işbi kurmak im- kânmın mevcud olduğunu ve şimdi bu yola girilmiş bulunduğunu söyliye- rek başlamış olan münasebetlerin an- cak en emin bir şekilde inkişaf edebi- tebarüz ettiriyor. * BALKAN BOZĞGUNU KURUN'da Asım Us, gazetesinde Balkan bozgununun sebebleri hakkın- da başlıyan bir tefrika - dolayısiyle yazdığı yazıda, Balkan bozgununun sebebleri türk milletince çok iyi anla- şılmak lâzım geldiğini, çünkü bu harbta türk ordusunun değil, çürümüş ve bozulmuş osmanlı idaresinin mağ- lüb olduğunu, bu hakikatın sonraki harblarda türk ordusunun yarattığı kahramanlık destanlariyle bir kere daha isbat edildiğini anlatarak bu büyük tarihi dersten lâzim gelen in « tibahın alınması için, Balkan harbını ve ne şartlar içinde geçmiş olduğunu iyice bilmek gerekliğine işaret ediyor. leceği İstanbulda ULUS ğ Satılan yerler Köprüde: Kadıköy iskelesinde Beyoğlunda: Haşet şubelerinde Bayazıt meydanında: Aksaray Top- kapı tramvay yeri tütüncü Hamdi İshak Sultanahmet Ayasotya karşısında: Tramvay durağında tütüncü Kâmil,