Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
ULUS i - 4 MART 1937 PERŞEMBE İspanyol hükümetçileri Oviedo şehrine giriyorlar 3 üncüde ON SEKİZİNCİ YIL. No. 5601 ADIMIZ, ANDIMIZDIR HER YERDE 5 KURUŞ Karabük demir ve çelik fabrikaları Inşaai B güne kadar başlıyor Bugün şehrimize gelecek olan B. Makenzi İstanbul, (Telefonla) — Karabük de- mir ve çelik fabrikalarını kuracak o- lan Brassert firmasının dört salâhiyet- li mümessili şehrimize gelmiştir. Bun- lardan B. Makenzi gazetecilere şunları söylemiştir : “— Bu akşam Ankaraya hareket e- diyorum. Alâkalı zatlarla görüşeceğim. On beş gün içinde 50 kadar teknisiyen ve mühendis gelmektedir. Karabükde on beş gün sonra inşaata başlıyacağız. 'Tesis ve işletme işi iki senede bitecek- tir. Karabükde dünyanın en büyük fu- runlarını; modern ve teknik tesisatını kuracağız. Fabrikalar 939 senesinde tam randımanla çalışmaya başlıyacak- tır. Bu fabrikada iki bin türk üişçisi ça- lışacaktır. Atatürkün yüksek bir alâkaları İstanbul, 3 (Telefonla) -Dünkü fırtınada Dolma- bahçe önlerinde Gümrük Muhafaza teşkilâtına aid bir motor batmıştır. İçinde bu- lunanlar kurtarılmış yalnız bu arada bir -sandalcı denize düşmüş fakat o da sonradan çıkarılmıştır. Kazanın vukuunu Dolma- bahçedeki mesai odalarım- dan gören Atatürk denize düşen sandalcıyı saraya al- dırtmışlar ve sarayın dokto- runa tedavi ettirmişlerdir. Başbetke : Mısır Montrösü - Falih Rıfkı ATAY Dost Mısır devletinin istiklâli hakkındaki muahede geçen sene- nin 26 ağustosunda İngiltere Dış Bakanlığının Lokarno salonunda B. Eden ve Nahas Paşa tarafından imzalanmıştır. Muhalif İliberal partisi reisi Mahmut Paşa, muahe- denin askeri kısımlarına itiraz et- mişse de, muahede Mısır . parla- mentosu ile Avam kamarasında sonteşrin ayında tasdik olunmuş- tur. Böylece, birkaç aydanberi, 26 ağustos Mısırın milli bayramı ol- duğu gibi, İngilterenin Kahirede- ki fevkalâde komiseri de, artık, Mısır elçisidir. Mısir devletinin halledilecek iki meselesi daha var: biri Milletler Cemiyetine girmektir. İngiltere hükümeti, Milletler Cemiyetine girmek için Cenevreye müracaat etmesi hakkında, bu şubat ayı i- çinde Kahirede resmen teşebbüs- te bulunmuştur. Mısır hükümetine ilk yardım vâdinde bulunanlar a- rasında Türkiye, İsviçre, Irak ve Yunanistan vardır. Cenevre ideo- lojisini zayıflatmak azmi karşısrn- da, Mısırın azâlığı meselesi, onu müdafaa etmek ve kuvvetlendir- mek iradesinin yeni gösterilerine sebeb olmuştur. Dr. Tevfik Rüştü Aras, Cemiyet umumi kâtipliğine yazmış olduğu ve metni Le Temps gazetesi tarafından neşrolunan mektubunda şöyle diyor: “Cemiyetin üniverselliği pren- sipini ne derece yürekten istediği- mizi ve büyük Cenevre müessese- sinin enternasyonal sahadaki mev- kiini ne kadar sağlamlaştırmak arzusunda bulunduğumuzu bilir- siniz. Bundan başka, dost memle- ketin, - kovenan kendileri için bir toplanma” noktası olan - Milletler ailesi içinde kendine isabet eden yeri almış olduğunu görmek mak- sadiyle Kahire nezdinde yapmış olduğumuz teşebbüste Türkiye ve Mısırı bırleşlıren dostluk bağları da müessir bir âmil olmuştur..,, Gerek Mısır, gerek Milletler Cemiyeti hakkındaki düşüncele- rinde Dr. Tevfik Rüştü Arasın Türkiye kamıoyuna tam tercüman- lık ettiğini zikretmeğe bile lüzum yoktur. (Sonu 6. ıncı sayfada) İtalyanın silaâahlanma kararı Almanyada sevincle karşılandı Berlin, 3 (Hususi) — Büyük Faşist meclisinin kararları büyük bir ıevınçle karşılanmıştır. Politika görmenleri, alman ve italyan milletle- rinin alınyazılarının birleştiğine işaret ediyorlar. Politika mahfilleri Almanya, İtalya ve Frankist İspanyanın dünya yüzünde bir barış ve sükün unsuru olduğuna, sulh zamanında milletin seferber edil- mesinin, evvelce Almanya tarafından gerçekleştirilmiş olan bir işin tekrar- lanmasından ibaret- bulunduğunu söy- lüyorlar. Diğer taraftan Almanya, İtalyanın Akdenizde silâh yarışına kalkışmasını ve İngilterenin ileri sürmüş olduğu garb Avrupasına aid bölge paktlarına karşı çok az alâka göstermesini kaygı ile karşılamaktdır. Almanya, Berlin - Roma mihverinin kudretini ilân etmek- te ve bunu Paris - Moskova - Prağ mih- verine karşı tutmakta devamdadır. Fa- kat İtalyanın dün büyük faşist konseyi- (Sonu 6. ıncı sayfada) Cumartesiye Sehircilik ve Mimarlık SAYFASI Hatay dönüşü Görmenler bugün Ankaradan geçiyorlar Hatay vaziyetini Milletler Cemiye- ti namına yerinde tetkike memur edi- len görmenler bu sabahki Toros ekspre- siyle, Cenevreye gitmek üzere, şehri- mizden geçeceklerdir. Aynı trende Suriye vatanilerinden B. Hasan Cabiri de bulunmaktadır. Umumi sular devletin mülkiyetine geçiyor Sular kanunu projesi hazır Nehir ve kanallar için bir teşkilât kuruluyor Bayındırlık Bakanlığı Kamutayın I son toplantılarında alınan 31 milyon lira ile yapılacak büyük su programını tamamlıyan '225 maddelik bir sular kanunu projesi hazırlamıştır. Bakanlık bu projenin niçin hazırlandığını mu- cib sebebler lâyihasında şöyle izah et- mektedir: — Zirai, iktısadi, sıhi ihtiyaçları- BUGÜN Meşhur Fransız Romancısı Honor& de Balzac'ın EUGENİE GRANDET Romanını tefrikaya başladık Dilimize çeviren NASUHİ BAYDAR Bu güzel romanı bugün 5 inci sayfamızda alâka ile takib edeceksiniz. Uzüm kongresi çarşamba günu toplanıyor Başlıca üzüm ihracat merkezlerimiz den biri olan İzmirden bir manzara İktısada vekâ- leti, milli mahsul- lerimizin en iyi şartlar altında ü- retim ve ihracını Kongrenin başlıca gayesi kuru üzümlerin standardizasyonu için aimnmacak tedbirleri tesbit etmektir. çekirdeksiz temin maksadiyle yaptığı seri kongre- lerden yedincisi olan üzüm kongresini önümüzdeki çarşamba günü şehrimizde toplayacaktır. Kongrenin gayesi çekir- deksiz kuru üzümlerimizin standardi- zasyonu için alımnacak tedbirlerin tesbi- tidir. Toplantıya çekirdeksiz kuru üzüm ihracatçıları, İzmir borsasının üç dele- gesi, İzmir ve Manisa vilâyetlerindeki üzüm istihsal mıntakalarından - toplan- tıya gelmek istiyen bütün alâkalılar, İzmir ve Manisa mebusları ile üzüm ti- mızın siklet merkezini teşkil eden su işlerinin mütemadiyen inkişaf ederek teknikleşmesi, yurdumuzun toprak üs- tünde ve altında daimi veya muvakkat olarak akan ve yahut durgun bir halde bulunan i vel 1 sular dolay siyle hakiki ve hükmi şahıslar arasın. da vücud bulan münasebetlerle, bunla« rın devletle olan münasebetlerinin bü- tün teferrüat ve şümuliyle müeyyede« lere bağlanmasını bir emri zaruri ha- line getirmiştir. Şimdiye kadar ki mevzuatla suların mülkiyetinin tam ve açık bir surette müeyyedelere bağlanmamış olması şe« Kir, kasaba ve köylerde birçok ihtilâf« ların münazaaların mevcud bulunması ve bu yüzden birçok faciaların teker- rür etmesine sebeb olmuştur. Su politikasının ilk adımı: Yurdumuzun ziraf, iktısadi, sıht va. ziyetlerinde en mühim rolü olan su« lardan doğacak hukuki, idari ve teknik münasebetlerin bütün teferruatiyle bi- rer müeyyedeye bağlanması işi, başla« mak arifesinde bulunan büyük su si4 yasetinin atılmış ilk ve esaslı adımını teşkil etmektedir. Projenin ihzarında (Sonu 6. ıncr sayfada) (Sonu 6. ıncı sayfada) Fıkra: Hayat terbiyesi Bizde hayatsızlık”'ın sebe« bini, parasızlıkta zannedenler, daha w« zun müddet hayrette kalacaklardırt “—İzmir ve etrafı halkının eline bu se- ne de milyonlar geçti, Halâ şehir iç sı« kıyor!,, Fakat açlık ve korkunun bütün havayı kapladığı yıllarda Rusyayı gez- miş olanlar, bu fikirde değildirler. Ora- da insanların fırın ve tiyatro kapılarıs nın önünde aynı iştahla kaynaştıklarını görmüşüzdür. Kadın hürriyeti ve güzel sanatlar kültürü olmayan kalabalıklardan hayat şevki nasıl doğabilir? Dilimizdeki ku« ru kalabalık tâbirini, bizim sokakları« mız, bahçelerimiz, kahvelerimiz için eskisinden daha iyi manâda kullanabi« liriz. Kuru, yani kadınsız, yani şarkı« sız, musikisiz.. |Tabii saz iniltilerini murad etmiyorum.| Bu hayatın nesli cumhuriyet mek« teblerinde yetişiyor. Şarktan garba on« ların sıralarında geçiyoruz. Hayat hür« riyetinin, tefekkür hürriyetinin, — vic« dan hürriyetinin isimleri, nazariyeleriş hattâ kanunları kolay konabilir: fakat garb âlemi dahi, hiristiyan ortaçağın- dan bu hürriyetler aydınlığına geçebil- mek için onbeş asır kadar boğazlaştı. Biz bir, nihayet iki nesil sabredeceğize Dıştan içe doğru, terbiye ve ahlâkta garblrlaşarak! -« Fatay