11 Ocak 1937 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

11 SONKANUN 1937 P Dün Ankara çok carlı ee &GDOr günü N . yaşadı B Ilık bir güneş altında Dikmen sırtlarında kayak sporu yapanlar Dikmende Kayak sporu dün çok rağbet gördü | Havanm bir bahar günü gibi ılık oluşu kar üstün- « geçen haftalara nazaran çok artırmıştı. Sabahın çok erken saatlerin- den itibaren kayaklarını emuzlarına almış muntazam ( kıyafetli erkek ve kadın sporcuların kırlara açıldık- f ları görülüyordu. Otobüs ve Ankaranm maruf kaptı- ; kaçtılarıyle kafile halinde uzak yerlere, Elmadağına gidenler de vardı. Kalabalık en çok Dikmen sırtlarına toplanmıştı. Gençler Birliği ve Ankara Gücü kayakçı- ları burada idiler. Ziraat Vekilimiz B. Muhlis Erkmen ve çocukları da Dikmene gelmişlerdi. Ziraat Enstitüleri talebeleri ve Altınordu kulübü tepelerde kay- mışlardır. Hususi kafileler ve Halkevi sporcularından de spor yapmak istiyenlerin sayısmı mensubları Çankayani arkasındaki r arearem ee 25 kişilik bir grup Beynam ve Elmadağına kadar git- mişlerdir. SOKAK KOŞUSU - | ! iw Ziraat Vekili B. Muhlis Erkmen Dikmen sırtlarında Müsabakaları Ankaranın sporseven halkı heyecanla takib ettiler Mıntaka atletizm ajanlığının üç ka- tagori üzerine tertib ettiği sokak koşu- su zevk ve alâka ile takib edildi, Sekiz kilometrelik — ilk koşu saat 10.30 da Halkevi önünde başladı. Bü- yük ve yetişmiş atletler arasında yapı- lan bu yarışa on sporcu girdi. Halkevi- Samanpazarı - Cebeci « Fidanlık - Ye- nişehir - Bakanlıklar yolunu takib e- den ve Türk Hava Kurumu önünde bi- ten koşunun birincisi Ankara Gücün- den Şevki'dir. Derecesi 28.09 dakikadır. 28.39 dakikada Muhafız Gücünden İs- mail ikinci ve 29.09 dakikada gene Mu- hafız Gücünden Mustafa üçnücü oldu- lar, Küçükler arasındaki 4000 metrelik koşu da Halkevi önünde başladı. At- letler Yenişehirde Bakanlıklara kadar giderek yarışlarını gene Türk Hava Kurumu önünde bitirdiler. Teknik ne- tüceler: Birinci - Mahmud (Muhafız gücü) 15.03 dakika İkinci - Adnan (Demir Spor) 15.30 dakika Üçüncü - Edib (Ankara Gücü) 15.48 dakika, Büyükler arasında yapılan 3090 met- relik sürat koşusunun netice.. ,..lur: Birinci - İhsan (Demir Spor) 18.42 İkinci - Ahmed 13.04 Üçüncü - Ahmed (Muhafız Gücü) 13.32. Müsabakaları Ankaranın sporsever (Muhafız Gücü) Dünkü sokak koşuların dan bir enstantane Demir Sporun ekzersizi Son günlerde muhtelif spor şübele- rinde olduğu gibi, futbol sahasında da faaliyetine şahid olduğumuz Demirsopr kulübü yeni elemanlarla kuvvetlendirdi- ği takımını denemek üzere bir ekzersis maçı yapmış ve bazı kulüblerden ayrı- lan oyunculardan mürekkeb kuvvetli bir takımı 2 - 4 yenmiştir. İçlerinde değerli istidadlar bulunan Demirsopr takımı a- henkli ve güzel bir oyun çıkarmıştır. halkı heyecanla takib etmişlerdir. Spor- cu vekilimiz Ali Rana Tarhan da mü- sabaka yerinde bulunmuşlar ve gençle- rimizi tebrik ederek taltifte bulunmuş- lardır. Karlar içinde yuvarlanan bir çocuk Güneş - Fenerbahçe muhteliti İstanbulda Romanya takımı ile 2-İberabere kaldılar İstanbul, 10 — Romanyanın profes- yonel C.F.R. takımı bugün ikinci ve son maçını taksim stadında Fenerbahçe - Gü- neş Mmuhtelitiyle yaptı. Hava ve saha çok gayri müsaiddi. Karla karışık bir yağmur durmadan ya- ğiıyor, yer yer göl olmuş ve bir çamur deryasına dönmüş saha çizgileri gözük- miyen bir meydanlığa dönmüştü. Bütün bunlara rağmen, Güneş-Fener muhtelitinin, bir gün evel 4 - 1 yenilen Galatasaray - Beşiktaş muhtelit takımı- nın intikamını alacağı tahmin edilen me- raklılar stadı doldurmuş bulunuyordu. 'Takımlar biraz gecikerek saat 15 de sahaya çıktılar. Merasim kısa sürdü. İ- ki takım karşılaştığı zaman, muhtelitin bütün tahminle rhilâfına şöyle teşkil e- dildiği görüldü. Hüsamettin - Faruk, Fazıl - Yusuf, Aytan, Reşad - Naci, Esad, Melih, Re- bii, Fikret. Bu takımda Niyazi gibi, Rasih gibi, Cevad gibi, Yaşar gibi en kuvvetli ele- manların bulunmayışı halkta büyük bir hayret uyandırdı. Bu hayret, bu oyun- cuların hemen hepsinin maçı seyretmek üzere stadda bulundukları görülünce büsbütün arttı. Oyun başlıyor. Hakem galatasaraylı Sadi Karsan. Oyun muhtelit takımın hücumiyle başladı. Soldan Fikretin indirdiği top a- vuta kadar uzandı. İki kulübün birleşmiş tam kuvvetini ifade etmekten uzak olan muhtelit takı- mın, vaziyete hakim olduğu ve bu üs- tünlüğü idame ettiği görülüyor. Romen- için büyük bir gayret sarfediyorlar. Oyun, vıcık vıcık sahada baş döndürücü bir süratle oyna- nıyor. Bir gün evvel çok muvaffak olan ro- ler bu tazyiki önlemek menlerin sağ muavini ve sağ müdafii, bugün Fikret'in her defasında yardığı bir gedik halinde. Bütün bu hücumlar, ortada takılryor ve romenler sayı tehli- kelerini savuşturmağa muvaffak oluyor- lar. 26 ıncı dakikada Aytan, 33 üncü da- kikada Faruk, çok sert oynayan romen oyuncularının dikkatsizliği yüzünden, sakatlanarak sahadan çıktılar. Muhtelit takım dokuz ve on kişi oynamağa mec- bur kaldığı sıralarda da Fikreti orta muavin oynatmasına rağmen romenle - rin yarı sahasında, vaziyete hâkim ol- makta devam ediyordu. Bu aralık Me- lih ve Rebii üst üste iki gol fırsatır ka- çırdılar. Bu devre bu suretle golsüz be- rabere bitti. İkinci devre İkinci devrede muhtelit şu şekilde, ufak” değişikliklerle sahaya çıktı: Sağ müdafi mevkiine Yaşar, sol ha- fa İbrahim, sağ hafa Reşad geçmişti. Bu devre hemen baştan aşağı muh- telit takımın üstünlüğü altında geçti. Çetin ve çok seri bir mücadele sahnesi altında devam eden bu devred futbol- cularımız daha yüksek bir enerji ve teknik gösterdiler. Bunun şu oldu: 1. — On birinci dakika: Nacinin attığı şüt, romen müdafiinin ayağına çarptı ve Melihe geldi. Melih acele et- meden bir plase ile bu fırsatı gole çe- virdi. 2. — 23 üncü dakika: Fikret, ro- men müdafaasını yararak kaleye giri- neticeleri yor. İki müdafi Fikreti makasa aldılar, Penaltı Ve gene Fikretin şütiyle ikin« ci gol. Oyunun 30 uncu dakikasından iti- baren hücum hattında Rebii ve Esad yorgunluk alâmetleri göstermeğe baş- ladılar. Bunun neticesi olarak romen« liler hâkimiyeti ele aldılar. 34 üncü dakikada Yaşar'ın kendi ka« lesine attığı bir golden sonra korner« den de bir sayı yaptılar ve maç bu su- retle 2-2 breaberlikle bitti. Başbetke MUHTELİF AKİSLER (Başı 1. inci sayfada) diren rivayetleri nasıl telakki et- tiğini göstermiştir. Bu yazılarda«- ki bazı dikkatler, bizi gerçekten mütehassis etmiştir. İtalya ile mü- nasebetlerimizin, bugün, Fransa ve İtalya münasebetlerinden çok daha iyi olduğunu söylemeğe lü- zum var mı? İngiltere ile İtalya arasındaki Akdeniz anlaşmasın- dan sonra, vaziyet büsbütün sara- hat bulmuştur. Savyetleri tereddüde düşürmek gayreti, Moskova'da, ancak, mi- zah sayfalarına yeni mevzuu olabilir. Fransa kamoyunun böyle asılsız şayialara değil, fakat kendi hü- kümetlerinin kırtasiyeciliğini ten- kid eden ve Türkiye ile hemen an-« laşma tavsiye eden sağduyu sahi- bi muharrir ve mütefekkirlerine kulak vermekte olduğu da mu- hakkaktır. Bazı yazılar arasında tesadüf ettiğimiz Montrö mukayesesi hak- kında bir iki söz söylemek isteriz: biz Montrö konferansına, Sancak- ta olduğu kadar sarih bir hak da- va ederek gittik ve her hususta ol- duğu gibi, uzlaşma imkânlarını barış metodları içinde aradık. Montrö'de hakkımızı tasdik etmiş olanlar, yalnız bizi tatmin etmek değil, herkese, barış metodları i- çinde uzlaşma imkânları olduğu- nu anlatmak gibi bir menfaat el- de ettiler. O zaman da tahşid ri- vayetleri çıkmış, ve Türkiyeye bin türlü niyet isnad —olunmuştu. Sancak davasında başka türlü mü hareket ediyoruz? O vakit Lozan muahedesini ilga eden devletlere verdiğimiz fırsatı, işte bugün de Fransa'ya vermekteyiz. Eğer Fran-s sa bundan istifade etmez, biz iş- tirak etmediğimiz takdirde akim kalacak olan teklifler yüzünden Milletler Cemiyeti teşebbüsünü if- lâs ettirecek olursa, bunun akıbetler rinden biz mi mesul tutulacağız? Çünkü Le Temps gazetesinin baş-« yazısı, erken bir nikbinliğin öm- rü ne kadar az olduğunu göster- miştir. Ouai d'Orsay'i bu gazete idarehanesine bağlıyan telefon hatları, acaba, bir bozukluk yü- zünden, kelimeleri ve cümleleri | yanlış mı naklediyor? ö| Bir halle varmak azmi ile bir halden kaçmak gayreti, sinirleri yıpratmaksızın ve aklı isyan ettir- meksizin, daha ne kadar çarpı- şında devam edebilir? Falih Pıftbı ATAY, bir eğlence —..

Bu sayıdan diğer sayfalar: