İspanyadaki harb -Enternasyonal vaziyet git gide Le Temps gazetesi, İspanya hâdi - aelerinden dolayı, enternasyonal vazi- yetin, gitgide daha endişe verici bir Manzara aldığı düşüncesindedir. De- miz müdahaleleri, çok tehlikeli şartlar içinde, teselsül etmekte ve Avrupa sul- u, iki taraftan birinin gemileri tarafın dan yapılacak fazla cüretkârane bir ha. zekete kurban olmak tehdidi altında bulunmaktadır. Diğer taraftan General Frankonun ordularına yardım maksa » diyle Kadikse on bin italyan gönüllüsü n çıktığı haberi enternasyona! mah- fillerde heyecan uyandırmaktan — geri kalmamıştır. Almanlar, Palos ticaret “gemisinin uğradığı akıbeti cezalandırmak mak- Sadiyle her türlü tedbirleri — almaya kendilerini hakir görmektedirler. Ve alman basını, iki muharib tarafa yar- dim meselesiyle, bu deniz hâdiselerini biribirinden ayrı işler olarak - göster » meye çalışmaktadır. Ttalyaya gelince “bazılarının farzet- meye meyyal oldukları veçhile, İtal - — yanın, İngiltere ile akdetmiş - olduğu “#on uzlaşmanın zihniyetine aykırı ha- reket etmiş olduğunu düşündürecek he- “müz hiç bir alâmet yoktur. “gentle “ment's agrement” in metni iki hüküme. “tin “Akdenizde milli arazi hükümrani- Si hususunda statükoyu tadil etmek ve tadilini görmek için hiç bir arzu “ile Kont Ciano arasında - teati edilmiş “olan mektuplarda, İngiltere elçisi, itah- yan hükümetinin İspanya ihtilâlinden evvel, ne de sonra Gencral Franko ile Akdenizde statükoyu değiştirecek müzakerelere girişmemiş olduğunu ve — üstikbalde de böyle müzakerelere giriş. “miyeceği hususunda verilmiş olan te- “aminatı hatırlatmaktadır. İtalyan hari - ciye vekilinin cevabı bu mütaleayr te iyid ediyor. Bundan açıkça şu manâ çı- kayor ki “centlement's agrement,, İs - panyanın bügünkü topraklarının ta - “mamiyetini muhafaza — hususunda — bu prensip anlaşmasını ihtiva etmektedir. — #aakt bu, İtalyanın İspanyada vaziye- — tün inkişafına karşı kayıdsız kalacağı - “mr ve General Frankonun hükümetine maddi ve manevi yardımlardan çekine- ceği manasını ifade etmez., Roma ve Berlin, İspanyada, komü- mist veya anargist, ihtilâlci bir devle - tin kurulmasına manı olmaya azmet - e b niyetlerini saklamı - yorlar. Böyle bir hareket için de en endişe verici bir şekil alıyor LE TEMPS GAZETESİNİN MAKALESİ uygun çare General Frankonun müvaf- fakiyetini kolaylaştırmaktır. - İspanya topraklarında iki mistiğin mücadelesi Avrupa sulhu için tehlikelerle dolu - dur. Bu tehlikeyi önlemek için - karış- mazlığı bir realite haline getirmekten başka çare yoktur. , Fransada - Patronlar ve işçiler Marienne'de Emmanuel Beri, fransız patrenlarının, B. Blum'u ye katiyen göstermiyecekleri ka- dar büyük tavizlerde bulunmuş ol- mülinün rağman, işşilerin, Pisin kabinesine karşı taleblerini büsbü- iktıdar mevküne geleliberi grev- ler hemen biç eksik - olmamışt Aynı şartlar altında, Laval kal 'nesi zamanında, bu grevler der- hal dururdu. * Fransada, insanlar — aras daki münasebetleri gitgide fazla bulandıran bir itiyad var. Dostlarını tazyik etmek ve düş - manlarına karşı daha müsamaha- h davranmak sağcıdan diha 'ganizasyonları arasındadır, Blum hükümeti dış siyaset se smda, bu cihetten bir. tehlikeye maruz kalmıyacak kadar sarih muvaffakiyetler kazanmıştır. Bu İşte herkesin sorduğu sual bu- dür: Blum kabinesi hasımlarının , yoksa dostlarının mı darbele- Ti altında yıkılacaktır?.” ——— | Fransanın Berlin Elçisi Berlin, 10 (A.A.) — Fransa'nın Ber- Tin elçisi B. Prancois - Poncet pazartesi günü Paris'e hareket edecek ve ikinci kânunun 16 ımcı günü Berlin'e avdet et- miş bulunacaktır. 11 SONKANUN 1937 PAZAPTESİ / İngiliz sol partileri cephesi mi? Noye Zürher Saytung gazetesine Londra'dan yazılıyor: Parlamentoda dört mebusu bulunan müstakil işçi partisi, geçenlerde, ko- münistlerle sosyalist birliğine çalış mak teklifinde bulundu. Sosyalist bir- liği, bu tekifi 16 sonkânunda toplana- cak olan konferansta tetkik edecektir. Komünist partisi de ayrıca bu mesele ile resmen meşgul olacaktır. Bugüne kadar söylenmiş olan sözlerle bu mese - le hakkında kati bir hüküm yürütme - 'nın imkânr olmamakla beraber, bu üç grupun, işçi partisinin muhalefet tak - tiği ile hareket etmekte oldukla lümdur; fakat parlamentodaki işçi hi bi ile bu partiler arasında çok geniş ölçüde görüş ayrılıkları vardır. Son / seçimlerdenberi parlı yona alınacak kabiliyette görmüyor. Partinin Edinburgdaki son toplan - tısında, komünistlerin parti - birliğine alınmaları için yaptıkları müracaat ço- Bunlük - tarafından - reddedildi. 1931 buhranından evvel işçi hareketine bağ- Janmış olan müstakil işçi partisi, azâ- sının sayısı gittikçe azalan bu / hare ketten ayrılmış ve 1933 sonbaharındaki ve Vil - 'yam Mellors'un reisliği altında - bulu- 'nan işçi partisi namzetlerine rey ver miştir. Şimdi bu parti işçi partisi bi liğinde bulunmakta ve Makston tara - öi İi birllğime” yapdliğik BAA karşılaşmaktadır. Müstakil işçi partisi, — neşrettiği beyannamede, işçi partisinin son kon - gresindenberi, partinin demokrat ol - miyan politikası aleyhindeki cereyan - darım gittikçe daha kuvvetli bir şekli almakta olduğunu, bu itibarla, parla - mentodaki hizbe, ergeç hakikt bir sos yalist politikasının hâkim olmasına ça- Tışacağını bildiriyor. Bu mülâhaza dol: killer, sosyalist biz rümektelirler. Müstakiller, komünistleri pek be - nimsemek istemiyorlar; ancak, İspanya harbı, Sövyetlerle/ birlikte yürümeği zaruri kıldığı müddetçe, her türlü ten- kidden çekiniyorlar. Müstakil işçi partisi, mutedil bur- juvalarla çalışmayı sınıf mücadelesinin bir zaafı diye — telakki — etmektedir. Komünistler ise, Edinburg'daki hezi - metlerine rağmen, hâlâ bir “halk cep- hesi,, kurmağa uğraşıyorlar ve bu cep- henin meydana gelmesi için, hattâ dok- trinlerinden bile fedakârlık yapmağa ha-| zırdırlar. Bu vaziyet karşısında, el liğiyle hareket edebilecek derecede fi kir ayrılıklarını azaltmanın imkânı o- dup olmuyacağına intizar etmek lâzım- dir Roma Paktı sacamamamAAmAARARRmRR, İngiltere ile İtalyaarasındaki münasebetlerin tanzimi 5 sonkânun 1937 tarihli Noye başmakalesini İn; Bu yazıda, ingiliz - *.. Avrupadaki politika vaziyetinin son aylardaki temposu —müzakerelerin çabuk bitirilmesini icab etmiştir. Dip- Tomatların halletmek mecburiyetinde güçlükleri Taşmanın metni, iki devletin yalnız ver Akdeniz devleti olarak biribirleri - 'nin menfaatlerini gözetmek ve — bu “menfaatlerin hiç bir suretle telif ka - bul etmez,, bir şeklide olduğu reali sinin de hududunu aşmaktadır. Ancak, Roma ile Londranın, müs takbel münasebetleri etrafında yaptık- Jarı anlaşmanın bugünkü şartları, bun- dan seksen yıl evvelki şartlara benze - memektedir. O tarihlerde, İngiltere, bütün dün- ya denizleri üzerinde kurmuş - olduğu hegemonyasiyle, herkese üstün bir hâ- DİL KÖŞESİ: “Gazetecilerin bilgisinin azlığın - dan şikâyet ediliyorsa, insanlardan ço- Zunun gazete ve gazeteci hakkındaki bilgisi daha çok az olduğu.” “Daha çok az,, değil “çok daha az”. “Asırları koynunda saklıyan şu ka- de duvarları, sabahın pembe tüllere sa- rılmış altın işıkları altında, akşamın içinde başını göklere atmış bir dağ manzarasını andırıyor. 1 — Işığın, bir cisimmiş gibi tüllere sarılması hiç de hoş bir değil. 2 — "Başını göklere atmış" pek garib bir tabir. İnsanın gözle ine gökle re fırlatılan kesik bir baş manzarası ge- liyor. 3 — Sonra neden “bir dağ,, değil de, “bir değ manzarası, nt andırı. yör> “Kudurmuş fırtmalar gibi kükre - yib gelen insan sellerine karşı bir dalga kıran vazifesini asırlarca omuzunda şe- refle taşıyan bahtsiz kaleler...” “Bir dalga kıran vazifesini görmüş olan” demek durürken vazifeyi kalele 'TİN omuzuna taşıtmak, hayli garib bir ifade tarzı! Kibrit kutuları etrafında yapılan şikâyetler tetkik ediliyor Kibritlerin eksik ve bazı kutularda göplerin bir kısmının cczasız veya az czalı çıktığı etrafında gazetelerde ç- kan haberler Gümrük ve İnhisarlar Ve- kâletince nazarı dikkate alınmıştır. Ve- kâlet kibrit inhisarı türk anonim şirke- ti nezdinde bulunan hükümet komise- rine keyfiyetin tahkikini ve neticesi- 'nin vekâlete bildirilmesini - emretmiş- vr. tere - İtalya anlaşmasına tah: lyan anlaşmazlığımın makta ve şunlar kaydedilmektedir: irher - Saytung gazetesi de etmiştir. tarihçesi — yapıl- kimiyet elde etmişti. Ve tarihlerde İtal- yanın adeta bir hamisi vaziyetinde idi. nn ondan sonraki - yıllarda cişaf bu vaziyet üzerinde büyük bir değişik- lik yapmamıştı; hattâ cihan harbr başı ladığı zaman bile, Britanyanın deniz. lere hâkimiyeti, o kadar sarsılmaz bi realiteyi ifade ediyordu ki, birçok yast müşahidler, İtalyanın, eski müt - tefikleri aleyhine dönmüş olmasını bu realiteye atfetmişlerdir. Fakat, harbın cereyan tarzı, bu şart- larm değişmez şeylerden — olmadığını isbat etti. Ve harbın üzerinden çok geçmeden, İngiltere, Vaşington and - laşmasında Amerikanın donanma mü - savatını kabul etmesiyle, ezeldenberi elinde bulundurduğu deniz hâkimiye - tinden vazgeçti. Ankara ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30 / Plâk: 'Türk musikisi ve halk şar. kıları 12.50 Dahili ve harici haberler 13.00 Muhtelif plâk neşriyatr AKŞAM NEŞRİYATİIr 19.00 “Türk musikisi ve halk şarkılarr (Satiye Tokay ve arkadaşları) Arapça neşriyatı Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza Sesgör- ve arka- daşları) 20.15 İngilizce dersi (Azime İpek) 2030 Plâk: Dans musikisi — 20445 Gazete hülâsaları ve ajans “ha- berleri Stüdyo salon orkestrası Yarınki program ve - İstiklâl marşı İstanbul ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30 Plâkla türk musikisi 12.50 Havadis 13.0$ Plâkla hafif müzik. 1325—14.00 Muhtelif plâk neşriyatı AKŞAM NEŞRİYATİI: 18.30 Plâkla dans musi 19.30 Çocuklara masal: . Galib tara- fından. 20.00 - Rifat ve arkadaşları tarafından 'türk musikisi ve halk şarkıları Safiye ve arkadaşları tarafından türk muüsikisi ve halk şarkıları Saat ayarı ve Şehir tiyatrosu dram kısmı tarafından bir temsil Ajans ve borsa haberleri ve erte. tesi günün programı, Plâkla sololar SON 19.30 1945 21.00 22.00 20.30 2100 22.00 22.30 2300 Tefrika. NO: 121 BİLİNMİYEN Yazan: Dr. ALEXİS İNSAN XU Şahsiyetin inkişafı Modern hayatla standartlaşmış olan insana gahsiyetini iade etmek lâzımdır. Cinsler, yeni- CARREL retmenler, entelkütüel rollerini ekseriya mem- nuniyet verici bir şekilde yapmaktadırlar. Fa- kat çocuğun ahlâki, estetik ve dini faaliyetleri- ni geliştirmek de zaruridir. Ana babanın, terbi- 'ye davasında, kendilerini " kurtaramayacakları mak imkânı bulunamaz mı? Böylece proletaryar 'yı ortadan kaldırmak kabil olurdu. İnsanlar, - Zaman, son derece kalabalık sürüler halinde de- ğil; küçük gruplar halinde çalışırlardı. Her ferd, kendi grupunda, kendine has insanlık kıye den, sarih surette tarif olunmalıdır. Her ferdin, iltibasa mahal kalmaksızın, erkek veya dişi masında aldığı terbiyenin onu, diğer cinsı Türkçeye çeviren: NASUHİ BAYDAR metine sahib olur, bir makine çarkı olmaktan çıkıp ferd olurdu. Bugün, proleter, derebeylik bir vazife vardır ki buna önceden - hazırlanmış olmaları lâzımdır. Genç kızların ” zamanlarınım Hastaya, muhtaç olduğu şimik madde- — *enasüli he çoğu, çocukların fiziyolojik ve zihni tetkikine — zamanmda esirinki gibi aşağı bir seviyededir. leri — yidirmek / veya içirmek, ona/ hakiki - YAYT Yeamayüler, Zini Yaşdlr v l y ebiye usülüne hasredilmemiş olması tuhaf Tıpki onun gibi, bunun aksine olarak, küçük hatini vermez. Uzuvlara, bu şimik maddeler vü- ıt etmekten alıkoymasında — ehemiyet —& Silmidir? Kadm, yalnız çocuk doğurmak de- - sanat sahibinin, günün birinde, patron olmak vardır. Ondan sonra da” kendi fe bususi ve çeşidli zenginliği mesi gerektir. İnsanlar seri halinde iymal olun- muş eşya değillerdir. Onun şahsiyetini yeniden in mektebin, fabrikanın ve büronun çerçevelerni kırmamız ve teknolojik medeni, tin prensiplerini fırlatıp atlamız - icabetmekte- cudda bizzat iymal edecek kabiliyeti iade etmek “ düzmdır; fakat güddelerin tagdiyesi - bilgi- #i, bunların ifraz maddelerinin bilgisinden çok daha güçtür. Şimdiye kadar biz kolay bir - yol takibettik. Bundan böyle, ta içimizin - bilinmi- yen mıntakalarına temas etmeliyiz. Tıbbm te- #il onları yetiştirmek olan tabii vazifesinin ba- ına tekrar getirilmelidir. Mekteb gibi, fabrika ve büro da tahavvül et- mez müesseseler değildirler. Bir zamanlar, öy- le bir hayat şekli mevcud idi ki işçilere ev. ve tarla sahibi olmağa, evlerinde istedikleri saatta gibi meşru bir ümidi vardır. Gene tıpkı bunun gibi, köylü de toprağının, balıkçı kayığının sax hibi olup, ağır işler görmekle beraber, kendi kendilerinin efendisidirler; - Zamanlarna — te- mellük etmektedirler. Endüstri işçilerinin çoğu da böyle bir istiklâle ve böyle bir haysiyete ma- “rakkisi daha iyi ve daha büyük hastanelerle da- — di Va ea eee wbi çlbağa, aekikemi b v L A L n Bdi p z lanmağa, eksiksiz iş meydana getirmeğe, yarat- 'İk olabilirler. Bü) yonların uçsuz. — ha büyük ecza fabrikaları inşasından doğmaya- —— Böyle bir inkilab imkânsız olmaktan çok u- —ma şevkini tatmağa imkân verirdi. Bugün. bu — Bucaksız bürolarmda, şehirler kadar geniş mas caktır. Bu terakki, muhayyele sahibi bir kaç â- limin zuhuruna, laboratuvarların sükünu için- — (e kendilerini tefekküre verebilmelerine, şimik — bünyelerin ötesinde uzvi ve zihni esrarın keşfi- 'ne tâbidir. Sihatın fetih ve zaptı vücud ve ruh hakkındaki bilgilerimizin iyice derinleştirilme- sine tevakkuf etmektedir. zaktır. Terbiyenin yenileştirilmesi, mektebi ta- dil etmeden tahakkuk ettirilebilir. Bununla be- raber mektebe atfetmekte olduğumuz kiymet de değişmek iktiza etmektedir. Biliyoruz ki in- sanlar, birer ferd oldukları için, kütle halinde yetiştirilemezler; mekteb ana baba tarafından verilen şahsi terbiyenin yerine geçemez. — Öğ- #azalarda memurlar, fabrikalardaki işçiler gibi, şahsiyetlerini kaybetmektedirler. Fülen bunları da proleter olmuşlardır. Sanılır ki modern iş teş- kilâtı ve kütle halinde istihsal insanm tekâmü- lü ile telif olunamaz. Şayed mesele böyle - isa Ffeda edilecek olan insan değil medeniyettir. —Sonu vara faydaları, çalışanlara iade etmek lâzımdır. Elek- trik enerjisi ve modern makineler sayesinde kü- çük sanatlar fabrikadan kendilerini kurtarmak kabiliyetindedirler. Bü, 'k endüstri de merke- ziyetinden kendini kurt. wmazmı? yahud, mil- letin bütün delikanlılarını, kısa bir müddet, bir askerlik hizmetinde imişcesine, orada - çalışır-