CENUB MEKT UBLARI ADANA Bizim Cenubumuz vrupanın şimalinde ve ortasında oturan milletlerin cenub'a has - zetleri vardır. Cenup, çünkü, tarih memleketidir. Diyonisos kültüne kendilerini vermiş büyük - Avrupalılar arasında, Wagner'i, Göthe'yi, Nictsche- yi gösterebiliriz. Bunlar “cenup has - talığı” nın en büyük musablarıdır. He- e Göthe ve Nictsehe Bunları bu hastalık, bir aşk gibi, bir iptilâ gibi yakalamış ve güneşin salta- nat sürdüğü diyara sürmüştür. Ve de - nebilir ki ,güneş, bu iki b Jarını ısıtmıştır. Her ikisi de, şimale gençleşmiş ve değişmiş olarak dönmüş- derdir. Ve, aldıkları harareti - gönülle- — rinde, emdikleri ışığı - gözlerinde, öl- dükleri dakikaya kadar muhafaza et- . Sonraları, bu cenup aşkı, gittikçe daha büyük yığınlara bulaşmış ve bun- — dan “turizm” dediğimiz alelâde güneş Bu cenup aşkı, sade - avrupalılara “mahsus bir hal değildir. Amerikalıların da kendilerine mahsus, bugün son de - tece zengin ve muhteşem bir cenub'lar Yi vardır. Ruslarn cenüb'u Kırım ve Kafkas- “ya'dır. Bizde, cenub diye bir şey taay - Yün etmemiş olmakla beraber, kurulan türk devletleri, daima bu ihtiyact düye muşlar ve kendilerine bu iklimi veren toprakları ellerine geçirmişlerdir. “Anadolu'daki türk devleti, bugün, kendi hududları içindeki toprakları ve iklimleri fethetmeğe başlamış, yeni ma- ada bir “fatih devlet” dir. Yalnız bu fütuhatın istikameti, eskiden olduğu gibi satlıma ve genişliğine değil, de - Tinliğinedir. Ve şark - garb, şimal - cer “nup mefhumları, yeni türle inanının di | : j b sürdüğü yerlerin vücud için ve ruh için ncler ifade ettiklerini kendi edebiya - tımın hiç bir kitabında hiç bir türk Göthe'si veya Nietsche'sinden okumuş değilim. Böyle olmakla beraber, Ankara'dan Adana'ya gelişim, sadece bir iklim de- — Giştirmesi olmamıştır. — £ Cenuba yaklaştıkça... Bo e adanalılar biliyorlar mı, gu günlerde Ankara bir kar ör - tüsü altındadır. Ben de onu öyle bi - zaktım. Kayseri'de kar iki misli idi. Niğde'de kar aynı fakat ayaz daha acar- di Ulukışla'da, bir değişiklik yoktu. Fakat Torosların Akdenize bakan yüz- lerini geçtikçe, kar ve soğuğun heybeti küçülmekte, zulmü azalmakta, kahrı yumuşamakta idi. Hele karlar , dayak “ yemiş gibi, bölüm bölüm, lime lime idi. Hacıkırı'nda, bu yükseklerde cereyan eden esrarlr ve ulvi mücadeleyi, “Gü - neş Sultan” tamamen kazanmış ve gü zel ülkesinin sınırlarına, âdeta 1lık di- — yebileceğim rüzgârlarını, serhad beyi zayin etmişi Yalnız vücudumda değil, beynimin içinde de bir değişikliğin — başladığını — geziyordum. İçimde bir kimyagerin eli zerrelerimi karıştırıyor, onların üzerine / bir şeyler döküyor ve kanımın cevvali- yetini arttırıyor gibi idi, Aynı zamanda — bütün beşeri hassasiyetlerimin, kış yü- zünden içine sindikleri müdafaa siper- lerinden uğrıyarak, çevik hareketlerle — ve geçen yazki hattâ geçen baharki zin- delikleriyle bayalimi ileriye doğru sü- tüklediklerini duyuyorum. Ne tuhaf bir| kimya ve fizik hâdisesinin, kendi ken- dime hem mevzuu — hem seyircisi ol- / muştum. Derimin altında akan bir de - Te mi vardı ve bu kıştanberi ” donmuş dere şimdi buz kalıplarını sürükliye - rek sıcak bir denize doğru çözülüyor- u idi ki ben, böyle, kış ile bahar ara- #ındaki mesafeyi, aynı memleketin için. Biz yukarıda nebatlarımız- da birlikte kendi kabuk- larımız içinde büzülür ve doğru kaçarken, Adanada Portakallar, mandalinalar dallarında kızarıyor, in- sanlar paltosuz geziyor, sobasız yaşıyor. ve kuşlar ferah ve neşeli uçuyordu. —a — BURHAN BELGE Hayır, bu mucize'yi yapan, sadece cenup idi. Güneşin saltanat sürdüğü cenub. Bizim cenub ve bizim güneş. Yani, Adana! Yukardan aşağıya.. iz yukarlarda nebatlarımızla bir- te kendi kabuklarımızın içine de büzülür ve nüsgumuz, köklerimize doğru kaçarken, Adana'da, portakallar 've mandarinalar, dallarında kızarıyor; insanlar paltosuz geziyor, sobasız yaşı yor ve kuşlar ferah ve neşeli uçuyordu. Bu ne güzel memleket dedim ve i- gittim ki ve gördüm ki buranın topra- t bütün topraklar arasında bir “record- man” dır. Burada fasulyanın iriliği bir ankaralı genel direktöre en güzel nük- telerinden birini söyletmiş. Ve ben bir dahana gördüm ki, bir fakir aileye tam bir hafta yetmesi lâzımdır. Sonra - bir acaib nebat gösterdiler. Bir mistik ola- cak bu nebat ki, tam on beş yıl boy #erptikten sonra bir mehtablı gecede bir 'tek sarı çiçek verip ölüyormuş.. Adma “sarr - sabur,, diyorlar. Ve asmalar gör- 'düm dostlar ki, onların hikâyesini din- Temelisiniz: Biz ankaralılar, bir dal üzerine tit- reriz. Bizde ağacın fanatizmi / vardır. Siz hiç bir ağacın, herhangi bir lata gi- bi destek olmasına rıza gösterebilir. misiniz. Burada o canım dud. ağaçları- a böyle kullanıyorlar. Ama ne> için, hangi maksadla? Burada her dut ağacı bir asmna taşıyor. Asma, dut ağacı ka- dar kalın ve ikisini, bir adam kucaklı yyamaz. Fakat bunlar da öylesine asma ki, her biri, mahsul saati çalınca, 5000 okka üzüm verirmiş. Bu mübarek yükü ULUS 11 SONKANUN 1937 PAZARTESİ iç - HABERLERİMİ Avukatlar kanunu projesi Hasıtlanınış bulünan avakttler kananı grojeslni bir ea daha ööcden geçlir iek üzere muhtelif barolardan devet e- dilen avukatlarla adliye vekâleti erkâ- "undan mürekkeb bir komleyon teşkil e- dileiştir. Komisyon yarı ilk toplantısı. t adliye vektletinde yapacaktır. Bursada kaymakamlar toplantısı Bursa — C. H. P. vilâyet kongresi münasebetiyle şehrimize gelen kayma- kamlar vali B. Şefik'in reisliğinde muh- telif toplantılar yapmışlardır. Toplan- tılarda köylerin “yol meseleleri, zirai sanayiin temini çareleri, köylerin iktı- Sadi, içtimai, medeni — vaziyetlerinin yükseltilmesi ve köy mektebleri üze- rinde görüşmeler yapılmış, kararlar a- immıştır. ——— düt ağaçlarına taşıtığoı'ar. Ve bunları beraber dikiyorlar. Belki de beraber yi yorlar. Dutu üzüme karıştırarak. Bah- iyar insanlar! Ve bu faslı / Bitirmeden, — şunu da söyliyeyim. $ ikinci kânun günü, Ada- 'nanın insanları mahsülleri kadar güzel- di. Ne yaman coş'üler ve Toraslarla Antitoros'ların ötelerine me manalı se lâmlar yolladılar. Cenub edebiyatı B : öiyramın geeti de güzel geç ti. Bir baloda bulunduk. Ve göre dük ki, her yerin olduğu gibi Adana- 'zun da en asil mahsulü, kadınlarıdır. Güneş, bu memleketi baharda ve ya- zın en nadide bir atkı gibi örermiş. Kış bu atkıya dokunamıyor. Toroslar beri- şimalin ayazlı nefesine yasaktır. Cenub'un, bizim cenub'un hikâye - si, şimdilik burada bitsin. Biz ankara - hlaz, bir bozkır edebiyatının başlangıc n yapmış İnsanlarız. Gecikmeksizin, bu- ma, bir “cenub edebiyatgı bir “Ege ede- bir “Kop dbğr ve Pasinler ede- . Edebiyat, ger- çek edebiyat, tabiat' kucaklayamadıkça yaşayamaz. Yavan ve iğreti kalsa bile bir şeydir. Ekseriya, özentiden öte gi- demez, Edebiyat'ımız, tabiat'ımızı - kucakla- masını öğrenirse, türk memleketi ile türk insanını yarı yarıya yaratmışız de- mektir. Türk Kimyagerler Birliği umumi kongresi Türk kimyagerler birliği umumi kongresini Kayseri mebusu Dipl. kimya- ger Salih Turgayın başkanlığında yap- Tuş ve İstanbul şubesi kongresince dele- ge olarak gönderilen Dipl. kimyager Ce- mal Sancar'ın da iştiraki ile çok mühim maddeler üzerinde kararlar. almıştır. Kongre yeni idare heyetine gayelerine irişmek üzere gereken direktifleri vere miş, esas ruznamesinde de bazı ön değişiklikler yapmıştır; birliği adı yal- nuz diplomalılar aza olabildiğine göre “Diplom” kelimesini de ekliyerek “Türk - Diplom - kimyagerleri” birliği diye de- ştirilmiştir. Dr. Avni Refik Bekman, reis olmak üzere Hikmet Uluefe, Nüzhet Çelim, İz- zet Erksal, ve Necdet Göknar merkez dare heyetine seçilmişlerdir. Büyüklere telgrafları çekilmesine karar veri- lerek kongreye nihayet verilmiştir. Yurdda hava durumu Son yirmi dört saat içinde yurdun Trakya ve Ege mıntakalariyle Marmara Sahilleri ve orta Anadolunun garb ve şi- mali garbi çevresi yağışlı geçmiştir. Ya- aş orta Anadoluda kar ve karla karışık yağmur, diğer mıntakalarda yalnız yağ- mur şeklinde olmuştur. Yağışların met- re murabbama bıraktığı su Muğlada 40, Hayraboluda 25, Nazillide 25, İspartada 20, Haymana ve Beyşehirde 18, Bursa- da 16 ve diğer yerlerde 1 - 14 kilogram arasındadır. Hava suhuneti evelki güne nazaren Trakya ve Ege mintakasından başka yerlerde 2 - 4 derece arasında - sınmıştır. Dün en düşük suhünetler fırın altında Diyarbekir ve Sivasta 10, Malatyada 11, Erzurumda 15, Karsta 20 miyle sıfırm üstünde cak suhünetli 14, Dörtyolda 15, Antalya ve Risede 16 deri Dün Ankarada suhünet sıfi ı Üstünde 4 dereceye kadar çıkmıştır. Hukuk Fakültesinde konferans Bugün saat 17.30 da hukuk fakülte- sinde profesör Yusuf Kemal Tengirşenk tarafından “hukuk ve iktisad” mevzulu bir konferans verilecektir. lerinden N. M PENZER “Harcm” isimli bir kitab bastırdı. Bu kitab osmanlı saray ve tarihine, kadınlar saltanatı “Harem, türk tarihinin büyük gün- lerine mahsus bir mücsscse d © günlerde türkder azametli bir im- paratorluk kurmak, düşmanları ya- tıştırmak ve yeni memleketler zap - tetmekle o kadar meşgul idiler ki ha- remde geçirilecek zamanları yoktu.” Takvimin ıslahı. Avrupa — gazeteleri, bugünlerde, takvimin ıslahı lüzumundan sık sık bahsediyorlar. Bu, daima tazelenen eski bir ba - Mesela Mastrofini'nin değiş - mez yılı vardır ki bir pazar — günü başlar, 7 günlün 52 hafta, yani 364 gün sürer. Armelin'in takvimi her biri 91 günlük üçaylardan ve her üç- aylar da ikisi 30 ve biri 31 günlük ay- lardan mürekkebtir Auguste Comte takvimi beheri 28 günlük 13 aydır Yılda 4 fazla gün vardır. ve bunlar tatil sayılır. de, takvimin aynı günü, bir gecede al- mıştım? ilâh. Asker, top, tank, mitralyi h, denizaltı, torpil, bomba, güll diki çocuklar beşikten iner bunlarla oynamağa başlıyorlar. Milletler Cemiyetinin barb ruhu- mu öldürmesinden korkan — milletler ordudan sonra gençlikleri, ondan son- 'a on iki yaşında çocukları, nihayet oyuncakları silâhladılar. Bu terbiye ile yetişen nesil üzerinde zeytin dalı veya ananevi sulh perisinin -kanadı 'me tesir yapabilir? Kaldı ki şimdi dik- tatörler zeytin dalını da süngü or- manlarından koparıyorlar ve sulh pe- Tisinin yüzüne gaz maskesi takıyor - Şikâyet mi?.. — « ve nihayet, beceriksizlere, ah- maklara acımaktan biktim. - Baya kim acıyor ki? | Bernard Shaw'un sözü lar! belki bir gün Mary yeni ve daha büyük bir eşe ka- vuşmak üzeredir. Cunard Line kum- panyası şimdilik 552 ile numaraladı- ı bir tramsatlantiği tezgâha koydur- muştur. Yeni gemi tezgâhta iken 45 b a karekayen AM . miştir. Eskisi 2.700.000 liraya sigor- talanmıştı. Bu seferki sigortada defa olarak harb rizikosu da dikka- te alınmıştır. Hükümetin bu inşa do- layısiyle kumpanyaya gösterdiği ga - ranti 740.000 ingiliz lirasıdır. Bu ra- kamları düşünerek vapurun kaça mal olacağını hesab edebilirsiniz. Gözlerinde 5 leri 3 - ve bizim e- ki tabirle ve tersine olarak, şeşi beş - görme hatası olan bir çocuktan bah- sedilirken Bernard Shaw fikrini söy- lemiş; — Bu çocuğu hiç düşünmeden din kundüracısı olarak - yetişi Deliler ve yalancılar. Bir amerikan doktoru “sabahları soğuk su ile duş yapanların hepsi de- lidir? diyor. Bu hükmünde doktor Atinadaki güzel sanatlar sergisi İstanbul, 10 (Telefonla) — Atina- da kurulacak olan Balkan Güzel Sanat- lar ve Neşriyat Sergisine Türkiye de büyük ölçüde iştirâk edecektir. Sergiye aid tertibata İstanbul Say- lavı Salâh Cimcoz ve Maarif Vekâleti 'namına da Selim Nüzhet nezaret ede- ceklerdir. Sergi 12 kânunusaniden 15 şubata kadar devam edecektir. Karadenizde fırtma var İstanbul, 10 (Telefonla) — Dün ak- şamdanberi Karadenizde oldukça şid- detli bir fırtına başlamıştır. Birçok ge- miler Boğazdan Karadenize çıkama mışlardır. Karadenizdeki gemiler de li- manlara sığınmışlardır. Orta Anadolu- da kar ve tipi fazladır. Zilede kar bir metreyi bulmuştur. Samsundan kalkan tren Çamlıbelde kalmıştır. Bütün köylerle münakale kesilmiştir. Büyük derede dün iki ev birden yandı İstanbul, 10 (Telefonla) — Bugün Büyükderede bir yangın oldu. Saman sokağında Azize isminde bir kadına ai ev birden tutuştu. Bunlardan birin- de mübaşir Mehm zi Niyazi oturmakta &i evden çıktığı şimdiki halde bilinmi- — — —Xangın ar samanda büyümüş ve iki €v tamamen yanmış ve etrafa si 'ne meydan verilmeden itfaiyenin gay, retiyle söndürülmüştür. Mübaşir Meh- medle müvezzi Niyazi sorgu altına a. Tınmışlardır. Evlerin iki de sigortalıdır. Bir hollanda heyeti geliyor İstanbul, 10 (Telefonla) — Memle ketimizdeki büyük sanayi ve ingaat iş Jeciyle meşgal olmak eee aler Kaşldimı kağerakak bi Hallenda heti gehrlieir ze gelmiştir. Bu heyette büyük Hollan. da malt teşekküllerinin " mümeesilleri ile ticaret ve sanayi erbabı bulunmak. tadır. Heyet temaslarda bulunmak üzere Ankaraya hareket etmiştir. İtalyanın Ankara elçisi geliyor İstanbul, 10 (Telefonla) — İtalya- 'nın Ankara Elçisi B. Galli bu sabahki ekspresle şehrimize geldi. Sefaret ve kaosolosluk erkânı tarafından karşılan. di ve Ankaraya hareket etti. Yeni japon elçisi İstanbul, 10 (Telefonla) — Japon- 'yanın şimdi Türkiyede bulunan elçisi istifa etmiştir. Yeni elçi birkaç güne kadar şehrimzie gelecektir. Almanlar bizden mal almak istiyorlar İstanbul, 10 (Telefonla) — Alman firmaları memleketimizden - portakal, mandarina, kuru üzüm, incir, kuru kayı #a ceviz içi, fındık, zeytinyağı Kamutay çağrıları Dahiliye Encümeni 1-1-1937 pazası fazla ileri gitmiyor mu? Çünkü, yataktan kalkar kalkmaz soğuk suyun altına koştuğunu söyli » yenlerden çoğu, sadece, yalancıdır. tesi günü saat 10 da toplanacaktır. *l * Arzubal encümeni bugün saat onda toplanacaktır.