— 19NİSAN 1936 PAZARTESİ Bulgarların Ege denizine mahreç istemeleri yunan gazetelerini işgalde devam Atina 19, (A. A.) — Mesaje d'Aten gazetesi, Mif gazetesinin Ege denizin- de bulgar mahreci hakkındaki makale- si hakkında tefsirlerde bulunarak, Nö- yi anlaşmasının 48 inci maddesini ha- tırlatmaktadır. Bu madde Bulgarista- a ticari bit mahreç verdiği halde Bul. garistan toprak istemektedir. Kendisi 'ne vüdedilen mahreç Bulgaristena ve- rilmemişse, bu andlaşmayı imza eden devletlerin vaitlerini tutmak isteme- melerinden değil, Bulgaristanın arazi genişletmek zihniyetinden vazgeçme miş olmasındadır ki, bunu âkit devlet- derden hiç biri hiç bir zaman kabul et. memiştir. Makalenin muharriri, Lozan kenfe- ransı zabıtlarını ve komisyon başkanı Lord Gürzon tarafından arazi ve as- kerlik meseleleri hakkında Bulge va karşı sarfedilen şiddetli sözleri h: tırlatmaktadır. Lord Köşendumdenberi dış bakanlığında müsteşar bulunan mak- nel tarafından 3 ağustos 1925 de Tay- mis gazetesinde neşredilmiş olan mek- tupta deniliyor ki “Müttefik devletler, Nöyyi andlaş- masıyla Bulgaristana Ege denizinde ti- cari mahreçler verilmesini taahhüt et; mektedirler. Bunun — bulgar sınaçları- 'nın Ege denizinde her hangi bir nok- 'taya kadar gideceği manasını tazam- mun edeceği hiç bir vakit mevzuu ba- his olmamıştır. Bu işe ait tesviye su- B. Karl Radek ediyor etinla aa Teakya baklındaki 8a İeme XNG0 zadlzgereenldei ni elkk- Bişür Bulgarlar Losanda şikiyette Tlllarik müskbe. tokmenkin Düti Haa Dakelri <anahe: slümlaşretii aai kani slaadımı Haşürlişlz vi a kileememme garlardüğen daha vüve Sişik yerler istemişlerdir. BAA ealülie a aei mttir Çürmünar t dateke kabul eli : Sakat Galgerlar; limmn. yazan: idaresinde kalı Gi iricde Miş'tür iealmlyeneı ; üaü teleiye nanlılar bulgarlara limanın idaresini miryalunun arstulusal bir idare altına konulmasına da razi olmuşlardır. Bu anlaşmaya, kat'i bir şekil veren andlaşma - projesi Bulgaristana- veril- miş, fakat bulgarlar o zaman Bulgaris- tanı merkeze bağlıyan bir koridora ih- tiyaçları olduğunu bildirmişlerdir. Bul- garistanın böyle bir iddiayı ileri miye hiç bir hakkı olmadığı için, müt- tefikler andlaşma projesini geri almı, dar ve bulgarların mantıkt olmiyan is- teklerine karşı yeni tavizlerde bulun- Yunanistan üzerinde herhan- gi bir tazyik yapmaktan kaçınmışlar. dır. Bulgaristanın Ege denizinde tica- ti bir mahrece olan hakkının tatmin e- dilmemiş olduğunu iddia etmek doğru değildir. - Yanlış kat'i sürette bizzat bulgarlarındır. in bir yazısı “MİLLETLER CEMİYETİNİN İNGİLTERE FR AYRILGĞINDAN Moskova, 19 (A.A.) — B. Ra- dek İzvesia gazetesinde şu maka- leyi neşretmiştir: dtalyanın zaferleri, milletler 'etinin yalnız harba engel ol- vada değil, da İtalya'yı zaferinin meyvaların- dan mahrum etmek hususunda da ni göstermektedir. lilletler cemiyetinin bu iktıdar - sızlığı İagiltere ile Fransa arasıı daki menfaat ayrılığından — doj muştur. Bu ayrılıktan doğmuş olan H - Laval anlaşması ingiliz - hükü- metinin tereddüdlerini — İtalya'ya açıkça göstermiş ve italyan taar- ruzunun kuvvetlenmesini intaç et- miştir. Bunun şimdiden neticesi gu cıkabil Milletler cemiyetinin ve kollek- bozgunlü- leri ve bunun milletler cemiyetini felce uğratan tesirini görebilmek- tedir. Bu hal her hangi bir. müte- arrızı teşvik edebilir, zira mütear- rız, taarruzu esnasında, iki devle- tin müşterek enerjik icraatta bu - Tunmaya - iktıdarsız olacaklarını umabilecektir. İngiltere ile Fran - sa, habeş anlaşmazlığı hakkında BUGÜNKÜ İKTİDARSIZLIĞI, ANSANIN MENFAAT DOĞMUŞTUR.” sa, bu hal İtalyanın tam zaferini, İngilterenin ağır bir. bozgununu ve netice olarak da Fransa ile İn- giltere arasında ehemiyetli bir Hattâ, bundan İngiltere'nin İtal- ya'ya karşı münferit harekette bu- lunması gibi bir netice çıkabile- cektir ki bu takdirde Akdenizde durumun bu derece had bir şekil alması İngiltere için Almanya'ya mühim tavizlerde bulunmak sıya- sasını sakınılmaz bir. hale ko; caktır.” ae Leh başbakanı Peşteye gitmekten vazgeçti Varşova, 19 ÇALA.) — Havas ajan ildiriyor: Başbakan B. Koscialkovs- Budapeşteye harcket edecekken, bu- başka bir taribe bırakmıştır. Bu ka- ara sebeb olarak birdenbire hastalandı. dt behanesini göstermiş ise de, haber a. İmdığma göre Varşovada kalması, yarı resmi, gazeta Polaka'nın İvov şiddetli bücumlar işik- bekanı B. Raczl- firele- vi dolayisiyle yapt dan ileri gelmekti lik olacağından ve ULUS Mektuplar- Gündelik FRANSA ÇIPLAKMIŞ ! (Başı 1. inci sayfada) rabı çekiyorsa, bizim isteplerimizi ve onlardan fazla orman müte - Şimdi fransız dav: edelim; delil ve tedi den geçirelim. Hangisini derdlerimize ve çarelerine uygun geldiğini göreceğiz. “... Kâğıd yapmak ken odun hamurunun yüzde 90 mı- dışardan alıyoruz. Halbuki hesab- Jara göre bundan yirmi sene son- ra dünya rezervi tükenecektir. Bu vaziyet birçok ihraççıları üre- timlerini tahdid etmeğe bile sevk- etmiştir. Hakikat odur. ki birkaç seneye kadar fransız kâğıdcıları ilk - madde bulamıyacaklardır. “Diğer taraftan Sellulos, kim- ya endüstrisinde büsbütün ye bir ehemiyet almaktadır. *” ”. Hattâ, yüzde verimi az olan| tarım bölgelerinde buğday ekimi- kaldırarak, buraları hemen lamış, hem de buğday yumak için fedakârlıklarda bu- lunmaktan kurtulmuş oluruz. Hat- 'tâ büdçenin bu fedakârlıkları ile lama masraflarını karşılarız. . Iklimimizi ve yağmurları- ymızı tanzim etmek, su ceryanları- mızı düzene koymak o kadar fe - Tâket gördüğümüz su baskınların- dan kurtulmak, nihayet Fransa'yı daha güzelleştirmek için, orman- larımızı ve ağaçlıklarımızı çoğalt- mağa, odun ve onun ürünleri menfaatlerinden daha üstün mü- Tâhazalar bakımından muhtacız. * ... Tedbirlerden biri, her tür- ü orman işletmelerini ve ağaçla- ma işlerini doğrudan — doğruya devlet emrine almaktır. * İtalya ve Amerika'da olduğu gibi, geniş mikyasta milli orman- İar vücude getirteeliyiz: Bu vazi - feyi vilâyetler ve mikyasını ufalta- rak, en küçük idare parçaları ara- sında taksim edebiliriz. Vilâyetler, şehirler, kasabalar ve köyler, ağaçlama programını muntazaman tatbik etmek mesuli- yeti altma alınabilirler . “ Hulâsa, evvela, bir ağaçlama politikasını tesbit etmek, sonra Ssüratle onun tatbikına geçmek zaruret olmuştur. ” Bu mülâhazaların büyük bir kızmının, daha. büyük, ölçülmez derecede büyük ehemiyetle mem- leketimiz için tekrar olunabilece - ğine şüphe yoktur. Devlet kontro- Tuna gelince; hattâ ısınmak- için halka - parasız - verilecek — kışlık odün . yığınlarının — dahi onun kontrolu altında, muayyen bölge- lerden ve ormanlarımızın yenileş- mesine engel olmiyacak tarzda, doğrudan doğruya onun emrinde olması lâzımdır. Her vilâyet merkezi için bir kü- (Başı 1. inci sayfada) 13 ler komitesinin italyan - habeş an- Taşmazlığı sarfedilen uzlaşma gayretleri neticesi hakkındaki rapo- Yunu neşretmiştir. Raporda B. Alk inda 13 ler. komites tebliğ edilen italyan müt rış şartları bildiriliyor: 1 - İtalyan - delegasyonu, italyan hükümetinin 8 mart 1936 tarihli tel- grafına atfen, hükümetin muhasamaz ta nihayet vermek maksadiyle hemen konuşmaya başlanması hususund. ti olarak mutabık olduğunu bildir tarafından 15 başkanına ke ve ba- mütareke hakkındaki konuşmalar sü- el kumandanlıklar arasında vuku bu- teklerin sınırını geçmektedir. başka görüşmeler, ilk barış görüşme- leri kadar sürebilir. İtalyan hüküme- tinin 13 ler komitesi tarafından yapı- lan davete mümkün olduğu kadar te- irli kılmak hakkmdaki arzusuna im- n delegasyonu hemen delegasyonu, bu görüş melerin ancak altı ay süel hareketten sonra hâdis olan durum esasına daya- nabileceğini sanmaktadır. 13 ler ko- itesi, uzlaşmaa zeminine — girmekle, —— her köy için azar azar, dönüm dö- nüm, fakat küçük büyük birer ko- ru, ve belki bunları hususi idare - ler ve köyler için ilerde en kârlr olabilecek cinslerle tanzim etmek; bunlar müsbet ağaçlama tedbirle- Onüçler raporu neşredildi ri; sonra, son ormanlarımızı kur- tarmak, işletmeyi ve her deri daha sıkı, sert ve fenni- bi Kontrol altında bulundurmak, ya- şamak için orman — mahvetmeğe mecbur olan — köyleri — serbest ve tenha topraklarımıza naklet- mek (Kocaeli ve Bolu bölgelerin- de, hattâ Torosların bazı kısıml: rında bunlar başlıca ehemiyette - dirler), kesafetli Karadeniz ta - raflarından ormanlara doğru göç akmını en şiddetli tedbirlerle menetmek, bütün bunlar mesul makamlarımız, ihtisas adamları: mız tarafından düşünülmüş şey- lerdir. Tatbik kararları için daha çok gecikemeyiz. Gözümüz önünde on seneden- beri yalnız İstanbul'un ne kadar soyulmuş olduğuna bakınız! Belki bir ev için muayyen bir toprak kısmı ayırdıktan sonra, meyvasız ağaçlardan yapılan koruları ver - giden affederk, şahsi ağaçlama te- ini himaye etmemiz lâ> zım! Hele Boğaziçinin ve İstan - bul'un diğer taraflarının henüz görünen yeşilliğini devam — ettir- l taye yerinde bir emri vaki mevcat olduğu aşikâr bir surette tanımaktadır. İtalyan de- Tegasyonu 13 ler komitesinin emri 3 - Bu sebelerden dolayı, italyan delezasyonu dürüma uygün tek usü: Tün devamlı görüşmeler olacağı ka- nantindedir. Mezkür delegasyon, 13 ler komitesinin bu görüşmelerden ha- berdar olmasına imkân verecek bü- tün vasıtaları gözden geçirmeğe ha- zır bulunmakta ve görüşmelerin cere- yanı için “Ouchy” şehrini - teklif et. mektedir. 4 - İtalyan delegasyonu konuşma- lar neticesinin italyan hükümetine milletler 'le genel duruma tekabül e- den faal iş birliğine tekrar başlamak imkânmı vereceği ümidini izhar için bu vesileden istifade eder. Raparda bundan soora B. Madariaga ile İtalya ve habeş delegeleri arasında bu tekliflerin milletler cemiyetinin daha #geniş bir ölçüde iştirakini temin edecek, tareda tadili'yapılamı güzüşmeleri adai dilmekte ve netice olarak 13 ler komi #sinden başka bir çare olmadığı bildiril. mektedir. Duram halâ 3 son kânunda 13 ler komitesi karar suretini kabal et. tiği zamanki durumun ayni: Milletler cemiyeti azâsı iki taraftan boyuna hukuku düvel prensiplerine say- — gı gösterilmediği hakkanda şikâyetler Almaktadır. Habeş hükümetinin ittiham-. yan hükümeti, hastanelerin - bombardı. man edildiği hakkındaki şikâyetlere ce- vab verdiği halde, zehirli gaz şikâyetle- rine cevab vermeye lüzam görmemekte- dir, italyan bükümeti T1 nisan tarihli bir. telgrafında, italyan sücl ? d Cuakn TAZ ezalandırmak istedikleri bildirilmekte dc, bu beyanat zehirli gaz veya baş- ka vazıtalar kullanılmasının haklı oldu. iunu gösteremez. ü cti ü munun, iki taraftan bildirilen harb hulak — İzana aykırı hareketler hakkanda millet. der cemiyeti konseyinin salâhiyetine dair ——— olan muhtirasr münderiçtir. 18 nisanda — arsıalusal kızılhaç cemiyetine bir meles *tub göndererek, cemiyetin harb halalar. 'na yapılar mühalefetler hakkındaki bel- elerini vermekten imtina etmesi dola. yisiyle/ tecssür ve tecssüf beyan ettiği kaydedilmektedir. Saate çok ehemmiyet veren Revue saati alır. Bir Revae — saati alan ne aldığını bilir. Çünkü 80 sene lik tecrübe gibi bir garantiye maliktir; Ankara satış mahalli: Rıza- Tevfik, - Saat Ticarethanesi, Bankalar caddesi &. Umuümi satış deposu İstanbul, Bahe çekapı, Taş han 1 mci kat No, 19. müşterek bir görüşte anlaşmazlar. çük orman, her kaza ve nahiye ve F.R. ATAY —s23 Tetrika: No: 38 yapacağım! bek olduklarını sanıyor. Halbuki hayat ne - şapkasından birer birer iğneleri çıkarıyordu. Evlilik ve Ötesi Yazan: Jak ŞARDON Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR — Size bunlardan bahsetmeme müsaade ettiğini, zannederim ki, tahmin edersiniz. İkinizin biribirinize söylemeğe cesaret ede- mediğiniz kelimeleri ben daha önce telâffuz etmiş olabilirim. Fakat bir yanlış düşünce- den dolayı ayrılmanızdan korktam. Şimdi, izin veriniz de bütün fikrimi söyliyeyim. İn- san, sevdikleri hakkında, ekseriya, tabiatle- rine dair edinmiş olduğu yanlış kanaatlerle hüküm verir. Fakat sizin iyi muhakeme sa- hibi olduğunuzu biliyorum. Kastanye bir e susup salonun kapısına doğru başını çevirdi; — Zannedersem annenizin sesi geliyor. Onunla başbaşa konuşacağım. Madam Katröfaj, Alber'i man yemek odasına giriverdi. — Ne güzel bir sürpriz, dedi. — Madam, size daha büyük bir sürpriz gördüğü za- Gülümsiyerek Madama baktıktan sonra: — Size damad olarak Kastanye'yi teklif ediyorum. Madam Katröfaj, kürkünün düğmelerini çözerken: — Damad mı? Fakat Kastanye çok yençtir. — Öyle mi! — Odet'le konuşmuş mu? — Hayır. Nazik bir insandır o. Madam Katröfaj Alber'e bakmadan, bez- gin bir tavurla: — Allahım, bunlar ne çocuk şeyler! — Affedersiniz, Madam. Ben sanmıştım ki... fakat beni mazur görünüz. Fikrinizi öğ- renmek istiyorum... Odet'e söyledim ki... ha- reketimi tasvib edeceğinizden emindim. Bu sırada Mersedes kapıdan göründü. Madam Katröfaj, eldivenlerini acele ace- le çıkarırken, yüzü karma karışık: bağırdı: — Bizi yalnız bırak! —Esef ederim, Madam. Fakat tamiri ka- bil olan bir teşebbüs... — Oturunuz. Alber. Hayır, sizi hiç bir suretle itham etmiyorum. - Heyecanlandım. Anlarsınız ya! insan, çocuklarının hâlâ be- çabuk geçiyor. Kendimi daha yeni evlenmiş farzediyorum... Şimdi bile babamı henüz o- damda imiş gibi görüyorum.. İçini çekti ve devam eti — Ona daha büyük bir saadet dilerim... Ben Filipi çok severim. Oğlum sayarım. Ge- çen gün, hastalandığı zaman kendisini teda- vi ederken bana öyle küçücük göründü ki öptüm!. Kocam iki gün sonra dönmüş ola- cak. Bir sabah, saat on bire doğru, gelip kendisini görünüz. Benimle görüsmüş oldu- Zunuzu ona söylemem. Pek memnun olacak- tır, eminim. Fakat bu isin ondan habersiz hazırlanıp kotarılmış olduğunu / farzedecek olursa? bilirsiniz ki pek acayiptir.. Alber, duvardaki saate baktı. — Evet, fakat ilk önce Filip'i görmeli- yim. — Evet, iyileşti... öyle ise perşembe saba- hi geliniz. Kocamla, tıpkı benimle konuştu- ğunuz gibi konuşunuz. Alber gittikten sonra, Madam Katröfaj, Odet'i çağırıp odasına girdi. Odet bir suçlu - gibi ilerlerken - Madam Katröfaj da endam aynasının karşısında, Arkaya dönmeden, saçlarını tarıyarak: — Kapıyı kapa, dedi. Alber anlattı... bi liyroam... Odet'e baktı ve sonra şezlonga otürüve- rip, bitkin bir sesl — Ne isterseniz öyle yapınız, dedi. Anasının heyecanı karşısmda Ödet lamağa başladır ve diz cöküp boynuna atıl Anneciğim! bunun sizi üzece; 'ten biliyordum! Alber söyledi.. ben istemi. yorum, — Hayır yavrum... ben sadece heyecana kapıldım... pek tabif bir şey. Bilakis pek memnun oldum... yanımızda kalırsın... emi- nim ki Filip'le bahtiyar olursun... belki pek — genç olduğunu söyliyecekler bulunacaktır... fakat yası hakkında itiraz edecek olan ben- ilim. Bütün gencliklerini bitirip tüket- miş, knedini beğenmiş, idealsiz ve sizi ezüp harab eden erkeklerden daha cok korkarım. Filip seni anlıyacaktır, çünkü genetir... bir kadın kalbinde ince, asil, heyecanlı ne var.. — sa, bütün bunları sadece küçüksiyecek d*Sile — dir, Evlendiğim vakit on yedi yaşında idim. Baban. (Sonu var) — !