23 Mart 1936 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYFA 4 ULUS 23 MART 1936 PAZARTES MEMLEKET POSTASI: Menderes ovası sulanıyor ——H—LX— — Aydmda sürek avları dev.ım ediyor Menderes'in sulanma işini tetkik eden Aydın valisi etüd yapanlarla beraber Vilâyetimizde Menderes havzasın- da sulama işleri büyük bir faaliyetle yürüyor. Umurlu'dan itibaren, Serçe- köy, Kocagür, Şahnalı, Gölhisar, Bal- avcınm iştirakile bir sürek yaparak 12 domuz öldürdüler. Avcılar av mev- siminin sonuna kadar muhtelif bölge- lerde süreklere devam edecekler ve taköy, Tepecik tarlalarını l k üzere Aydm Ovasına Menderesten bir sul. kanalı açmak h d ki fikirler de gerçekleşiyor. Bunun için evelki zuıı vali Ö:demır Guııdıy, su mühendisi ve azala- vı gazetecilerle Umurlu'ya gitti. Ora- dan parti kamun yönkurul azaları ve şarbayla birlikte atlarla Menderes kenarına gidilerek kanalm başlıya- cağı nokta tesbit edildi. Bu kanal da kooperatif usuliyle açılacaktır. Foto- graf valinin ve beraberinde gidenle- rin Menderes kenarında tetkiklerini gösteriyor. SÜREK AVLARI: Aydın avcıları dün kamyonlarla 50 kişilik bir kafile halinde Çine ka- zasında Çöyürlük ve Kavaklı köyle- rine gittiler. Geceyi orada geçiren av- cılar hc_ Çöyürlükte 25 de köylü d I: ya indikten sonra Ay- dın ovasında da tarama yapacaklar- dır. LİK MAÇLARI: Aydın spor bölgesi lik maçlarına dün Aydın spor alanında baslandı. Saat on dörtte Çine, Karapmar, Na- zilli, Söke takımları bayraklarile a- landa yerlerini aldılar. D'n Söke - Çine ve Nazilli - Karapmar takımla- rr karşılaştılar. Maçları Söke 1-0, Na- zilli 2 - O kazandı. Yalnız, Çine takımı geçen seneye göre daha kuvvetlenmiş birçok oyun- cusu ı.ıkeı-e giden Söke takımı eski At K_. ı Aydm bölgesinde bir varlık olıı-ıl yetişiyor. Nazilli takımı çalışmaları- nın mükâfatını görüyor. Nazilli de iki takım yapılması gerçekten iyi netice- lar —ııııuı * Aydında maç yapan Nazilli ve Söke takımları - ”’â' aâ ancı g wazeâegmme Gkuduklanmn Hdi Yazan: Azaz Varkneh C. Marten Habeşistanın Londra elçisi Benim bedbaht memleketimin ha- 7rap olmasına yol açan ve orada bir- çok kan dökülmesine sebep olan har- bın Milletler Cemiyetince bulunacak bir esas dahilinde nihayete eriştiril- mesi, hiç şüphesiz, Büyük Britanya- daki habeş dostları tarafından temen- ni edilmektedir. Son aylar içinde almış olduğum birçok mektublar gayet iyi techiz e- zaladığı dostluk ve hakem muahede- sini de ayak altına almıştır. Bu paktın ikinci maddesi iki dev- leti de biribirinin erkinliğine saygı göstermeğe mecbur eder, Beşinci madde de şöyledir: *“İki hükümet, aralarında çıkacak herhangi bir ihtilafı şayet diplomasi yollariyle halledemezlerse, o zamar silah kuvvetine müracaat etmeksizin işi hakeme havale etmeği teahhüt e- derler.” dilmiş ve makineleşmiş bir ordi vatanımda yapmış olduğu tahribat ve katliamdan dolayı dünya kamaoyunun çok sarsılmış olduğu kanaatini bana vermiştir. İtalya, bu hareketleri dünya vicdanına taarruz etmiştir. Her ne kadar Habeşistanm bu harbtaki kaybı büyük ve müthiş ol- muşsa da bu, hakkın kendi tarafında olduğuna dair olan inanını sarsmamış- tır. Bu inan ve kanaat içlerinde ol- dukça ve Allah da kendileriyle bera- ber bulundukça habeşler adâlete uy- gun olmıyan bir sulhu kabul etmek- tense son adamlarına kadar harb ede- ceklerdir. Şuna kaniim ki Milletler Cemiye- tinin aracılığı ile Habeşistanla İtalya arasında su!lh müzakerelerine başla- nacak olursa o zaman bir takım şart- ları göz önünde bulundurmak gere- kecektir. Zira böyle bir konuşmanın Milletler Cemiyetinin üzerine kurul- duğu esaslara aykırı bir hava içinde gecmesine imkân yoktur. Burada en önemli nokta Milletler Cemiyetinin kendi azalarının erkin- İik ve toprak bütünlüğünü garanti al- tıma almış bulunmasıdır. Bu itibarla Milletler Cemiyeti vasıtası ile Habe- şistanın erkinliğini ve toprak bütün- lüğünü bozacak bir sulhun yapılma- 81 tasavvur edilemez. Bundan dolayı İtalyanm “fethetti- ği” daha doğrusu haksız surette ele geçirdiği toprakları muhafaza edece- ği hakkımda dolaşan şayialar gülünç- tür. Habeş erkinliği ve toprak bütünlü- ğünün Milletler Cemiyetinin garanti- si altmda bulanmasından başka 1906 yılında Fransa, İtalya ve İngiltere a. rasında akdedilmiş olan pakt, hâlâ yürürlüktedir. Bu önemli muahede de habeş er. kinliği korunduktan başka bu üç devletten birinin diğer ikisi ile anlaş- dıkça bu leket işlerine müda- hale edemiyeceklerini bildirmekte- dir. İngiltere ile Fransa, bu teahhüdle. rini ayak altına almadıkça habeş er- kinliğinin çiğnenmesine göz yuma- mazlar. İtalya Habeşistanı istilaya kalkış- mak suretiyle yalnız Milletler Cemi- yetine karşı olan teahhüdlerini çiğ- ile kla kat $, 1928 yılında im- Bu hükümlere İtalyanın hiç riayet € iyerek yalnız habeş erkek; kadın ve çocuklarını değil, birçok italyan- ları da nasıl kurban ettiğini görmek ve göstermek için hiç fazla gayrete lüzum yoktur. İtalyayı resmen saldırgan olarak tanıyan ve bu hareketi durdurmak i- çin zecri tedbirlere girişen Milletler Cemiyeti esasen, bir italyan - habeş sulhu için nasıl düşünebileceğini orta- ya koymuş bulunmıyor mu? Buna verilecek cevab basittir., Ha- beşistanca kabulü mümkün ve Millet- ler Cemiyeti prensipine uygun olarak Hal sureti şöyle düşünülebilir: 1) Şimdi habeş topraklarında bu- hunan bütün italyan kuvvetlerinin ge- ri çekilmesi. 2) İtalyanların sebeb oldukları mal ve can telefi için tazminat veril- mesi, 3) Bütün karar ve müzakerelerin milletler makinesine havalesi. ç daâ en önce yapılması Jâzım gelen bir iştir. Çünkü harbın ö- nüne geçmek için kurulmuş olan Mil- letler Cemiyetinin kuruluş ve yaşayı- şmdaki maksat budur. Bir millet Milletler Cemiyetine bağ- h kaldığı müddetçe onun ıı.ldııı.nlı- ğa uğr sı, ezilip çiğ milletlerarası namus ve şerefe hvdı olunmuş demektir. Şu halde Milletler Cemiyeti paktı ortada bulundukça İtalya ile Habe- şistan arasında ve yahut — cemiyete bağlı herhangi iki millet arasındaki anlaşmazlığın doğruca bu cemiyete havalesinden tabii bir şey olamaz. Er geç tatbiki lâzım gelen esasş ve nokta budur. Şimdi Milletler Cemiye- tinin vakit kaybetmeksizin İtalyaya karşı yapacağı bu olmalıdır. Fakat İtalya elli bu kadar milletin verdiği hüküm ve kararı dinlemiye- cek olursa ondan sonra ne yapılacak- tr? O zaman eğer hükmü veren verdi- ği hükme bağlı ise kendi polis kuvve- ti ile bunu zorla tatbik etmesi gere- kecektir. Bu da Milletler Cemiyetine bağlı milletlerin kollektif ve birleşik suret- B Habeşistanın sulh şartları « Mmleketime ordular gönderip te orada bu kadar cana kıymak, ta- miri yıllarca sürecek tahribat yap- mak yerine Avrupanın daha med2zni ve hiristiyan davranarak bize doas!/'uk ve terakki yardımında bulunması da- ha dağru olmaz mıydı? Sözün kısası, Habeşistan el'an adâ« letin yerine getirileceği, yüksek pren- siplerin gerçekleşeceği, saldırsana karşı verilen hükmün icap ederse zor« la ve zecri tedbirlerle tatbik ettirile. ceği yolundaki kanaatine sağlamca bağlı bulunmaktadır. İngiliz milletine bir takım kötü ni- yetli italyan ajanlarınm propaganda- sına kapılmamalarmı tavsiye etmek isterim. İki tarafı da dinlemeden hü- küm vermekte acele etmeyiniz! Niçin düşmanlarımız davaları ın bize karşı haklı olduğunu pösteretil. mek için milletlerarası hak yerine gitmemişler de kendileri merhame'siz birer hâkim kesilerek harba girişmiş- lerdir? Fakat, Habeşistanın İnsanlık ve medeniyet adâletinden daha fazla güvendiği bir şey vardır ki o da Alla- hın adâletidir. Bu sıkıntılı ve müthiş anında habeş milleti, ellerini ona uzatmakta ve ©- nun bağışlıyacağı sulhu ve refahı dua ve temenni etmektedir, “Deyli Herald - 17 mart 1936 Kısa Dış Haberler & Paris — Sovyet elçisi, fran- sız - sovyet paktı hakkımda B. Flanden'le görüşmüştür. * Paris — Sınırdaki istihkâm- ları teftiş eden komisyon devam eden çalışmaların iyi bir şekilde ilerlediğini tesbit ve henüz biti- rilmiyen işlerin de mümkün ol- duğu kadar çabuk bitirilmesini tavsiye etmiştir. * Madrid — Dış bakanı Lond- radan buraya dönmüştür. * Strazburg — Ren sınırı böl - gesinde, casusluktan dolayı zan altında olan birçok kimseler ya- kalanmıştır. * Londra — Griffin'de Stro « yert'de bir suikast keşfedilmiştir. Tahkikat çok gizli tutulmaktadır. * Varşova — Krakovi'de işsiz- ler, grevciler ve polis arasında çarpışmalar olmuş, iki kadın öl - müştür. Topyekün harb tefrikamız Yazılarımızın çokluğundan daola- yı “Topyekün harb” tefrikamızı bu- gün de koyamadığımız için okurları- dan özür dileriz. te harekete geçmeleriyle mümkündür. Tefrika: No, 45 —— 19 mayıs 1919 da, görünürde padişahın daları suslıyen mebilve'er -satedir. 'ANKARA Yazan Norbert von BISCHOFF Türkçeye çevtren: Burhan BELGE Yurdun yapılması ve kuruluşun başarıl- ması, buradan, Türk istikbalinin bu tepesin- den başlryacaktı. “Buğün, kuleli evin biraz ötesinde, Türk milletinin Gazi Mustafa Kemal'e yaptırdığı ve tepenin basına bir taç gibi giydirdiği ev bulunuyor. Aşağı doğru salınan merdivenle- rin ve bahce taracalarının üzerinde, tel kat-* h ve geniş cep'ıeli yapının düz bir damın al- tında beliren manzarası sade, asil, vakur ve tesirlidir. Evin şeklinde, batının en modern yapı tekniği ile bozkırlar Asyasının kübik tradisyonu İ--sursuz yerleştirilmiştir. Evin ortasında, avlu yetini tutnok ve Anadolu"- nun sıcak günlerinde serin'ik vermek üzere yapılan dört köşe havuzaun etrafında geniş koridorlar ve gölgrcîi persolalar. vardır.. O- Avrupamn en muk"" —1'-) atöl; elermde en iyi malzemeden yen! urçtır. Fekat * Birkaç seçme tablo ve sanat eseri. Muh- teşem bir kitabhane. Fakat ingilizleri Geli- bolu'da durduran ve Yunanlıları Dumlupı- “nar'da mahveden adamın evinde trofeler, sa- vaş hatıraları göremezsiniz. Asil bir zevk ile eksiksiz bir konfor, evin havasını tayin etmektedir. Yaldız ve gösterişten sakınıl- mıştır. Ne livreli usaklar ne de göz kamaştı- ran üniformalar görürsünüz. Evin sahibi za- ten, milletine azadlık ve hayat hakkı tanıt- tığı gündenberi, üniformasını çıkarmış ve milletinin karşısına o gün bugün, sade bir vatandaş kılığında cıkmıstır. Günümüzün devlet reisleri arasında, bir © vardır ki, barok yahut klassik saray debde- besinin uzağında ve yirminci vyüzyılm yapı, mobilya ve teknik derken anladığı ve yarat- tığı dekorun ortasında yaşamaktadır. Öyle ki tepedeki ev, kültürlü bir i iş adamınım, ki- bar bir yurdd>sın evidir. Bu ev, sahıbım ol- dufu gibi temsil etmektedir. Bu evde, hem sehib'nin arzu edis tarzı hem de millete ve- rilecek yurdun örne&i remizlendirilmiştir. Gazi, tepenin üzerindeki evinden,_' Yeni hayatın doğuşunu “ ve ilerleyişini ' gözetle- mektedir. Bataktan ve malaryadan kurtarıl. “mMaş topraklar üzerinde, vahdetli bir plâha göre, devlet mahallesinin, halk mahalleleri- nin, mektebler mahallesinin, bankalar cad- desinin, hastahanelerin ve çarşıların yükse- lişini görmektedir. Geniş ve artistik cadde- lerin her yana dağılışmı ve bataktan, bahçe ve parkların fışkırışını görmektedir. Eski kervanyolları üzerinde yüklü kamyonlarım doludizgin koşuşunu görmekte ve havadaki uçakların homurtusunu işitmektedir. Ve de- miryollarının, eski son istasyondan, önce doğuya doğru ta Sıvas'a kadar, sonra şimale ve Karadeniz'e doğru Zonguldak'taki kö- mür'e ve Samsun'daki tütün rençperlerine doğru uzadığını ve bir birleştirici kol ile ce- nubtaki Bağdad hattına, Mersin'e, Akdeniz- in yarınki bakır ve pamuk limanıma vardığı- nı ve bir kere daha bükülerek Ergani'deki bakıra ve doğu vilayetlerinin insan eli değ- memiş servetlerine doğru koştuğunu ve bu suretle dünkü bölümpörçük Anadolu toprak- larının ilk defa olarak hem de demir ağlarla bir vahdete kavuştuğunu görmektedir. Bütün bunlar ve bu maddi başârıların hem çıkış hem de varığ noktasını teşkil eden büyük fikir hâdisesi, tepedekı evın sahıbmm eseridir. verdiği misyonu yerine getirecek adam fa- kat hakikatte bir sürgün olarak Samsun'a ayak bastığı gün, bu eser, onunla ve onüan doğmuştur. O gün kendisi, Osmanlı İmpa- ratorluğunun korkunç inkırazı hâdisesinden ve düşman bir dünyanın elinden milletinin kurtuluş ve istikbalini, milletinin irade bir- liği, gücü ve haysiyeti sayesinde kurtarmak kararını vermiş bulunuyordu. On senedenberi durmadan harb ederek yorgun düşmüş ve bütün maddi yardım va- sıtalarından mahrum kalmış bir milletin kurtuluş savaşını zaferle bitirmesini, istikla- line kavuşmuş bir milli devletin kuruluşunu ve Türkiyenin islami kültürün sahasından çıkarak batı dünyasının içinde yer ve mevki almasını ihtiva eden bu büyük ve deviracıcı hâdise karşısında, hatıra şöyle bir avare su- al gelebilir: Ne dereceye kadar, bu hâdise, bir büyük adamın dimağında hazırlanarak onun iradesinin, cesurca hareketinin mahsu« lü olarak gerçek'e inkılâb etmiş ve ne dere- ceye kadar, aynı hâdise, zamanım perdesi are kasında ve birçok sebebler yüzünden h: *ve lanarak perdesini yırtın havsta doğması | 'n, o büyük tekadam'ın işaretini beklemistir? (Sönü var) ae İpg EEE İ a

Bu sayıdan diğer sayfalar: