Harb zamanlarında, dolayısiyle, çok defa gi maş birçok gizli — sebetle Vüm / Gizli celse kas Adliye kuvvetinin en yüksek kontrolörü olan halk salondan çıkarılmıştır. — Avukatlar protesto ediyorlar. Işık, bol ik istiyorlar. Halkın arkalarında — gaevcut olması onlara cesaret verecek (. Ve birdenbire bu boşluk, bu süküt kapılar, ve hâkimlerle po- © sağ'ın avukatları “bu yeni bir Droy- meselesidir” diye haykırdılar. muhakemeler Ja bu kanaati doğrurmuş olan da Drey- n 1884 de yapılmış olan muha- “ Dreyfüs'ün mahkümiyetinde ken- de suçu vardır. Çünkü mahkı Je pek beceriksiz. ve mütereddid Sabik ln-ıuııuı. Farmason, “ordu. — örmarkar gunklammaa b eyal temyir mahkemetinin bep yenere tasdik etmiş olduğu 'de, kendisine imad Tuçu heyecani- - reddetmesine muhakemede bir şimaladamı 'ağır ve seksiz davranmış ve aleyhinde bir tesir hasıl etmiş- Dreyfüs vııiııluw. n : ri her kese açık ydı, halk önünde kendilerini daha lafaa edebilecekler miydi er buna, “adamına göre" r. Bazı suçlu ve avu- gazeteler zaman gizli muhake- serbest davranmakta- Va celse üsülüne, en fazla bu- /tmeyeceğim ahlaki dava- katıra golir. Müthiş surlar' ama, gizli muhakeme usulü /da, bizi garib bir tesadüf birakmaktadır. Meşhür yalı casuslar " davasında, müsande ettiği profesyonel: 'den başka hiç bir fransız bulunma. önlerinde kapalı buldular. lik casusluk zannı altında 've bir doktor, bir kimyager, ltraş, bir dişci, bir boya tüc- , bir kazancı, bir kadın mus ve talebelerden ve rom soslovak, letonyalı, sırp, yugos- , rus, Kanadalı ve Birleşik Ameri- h adamlardan mürekkep olan suç- bu pek gizli celseleri, başından kadar takip ettiler! Mukabil luk teşkilatile ve emniyet memur- tanımak ve bunların üsüllerini ek ve serbest brakılır. bra- lardı. Bilâkis, casuslara, mukabil ca- Hunluk teşkilâtına karşı ihtiyatlı dav vanmaları öğretil ' Hari'nin gizli muhakemesi v gizlilik resmi tekniği vaktı geç- M Yavalar hakkında mer'i tü casuslu k n muhakemeler kaydetmişi tasında bir ikemeli i, dev Fransı yazı neşreti tulmaktadır. Harp zamanında Pari harp divanları tarafından görülmüş uk muhakemelerinin evra kanı tetkik etmek istedim. Harp bakanlığına dedim ki: “ Ma- iddinsında olan bir sürü neşriyat yapılıyor. Gene Hari'nin masum öldüği Piyer Lönnar için de vaziyet böyledir Kimse bu casusların düşmana har sırları teslim etmiş olduklarını söyle medi, çünkü 1935 de arşivleriniz 1916 vi anırları kadar kapalı di maktadır. Fakat kati bir red cevabı aldım, bu doşyaların tamamen gizli olduğunu söyledi Aradan yir tarak “ yüz başı siz bi iye haykırdı. Muhakeme şüpheli İddiaların hilafına olarak, Mata ittifakla mahküm edilmedi.Bir. rey farkl bin en heyecanlı zamanında bu vaka çok düşündürücüdür. 'az kalam beraet 'ya kurban gitmek ihtimali fazladır. Piyer Lönnarın gizli muhake Piyer Lönnar da casusluk rosunda memurdu. Casusluk yüzünden mahkemeye verilmiş veye hüküm giy miş olanların çoğu esasen bu büro'nun memuru bulunuyorlardı. Piyer Lönn- aid ehemiyetli sırların ULUS Gizli Mahkemelerin Sırrı nuşulması sli olarak yapılır. Fakat adliye tarihi sulh zamanlarında da yapıl- sarlarından Pol Allar, bu müna iştir. Hulâsa ederek aşağıya koyuyarı ar, şefi yüz başı Ladu'nun emrile, i- kinci büre hesabına, Berlinde vazife ile bulunan / Türklerle temasa girdi. Onlara - tekliflerde bulundu. Fak, zonra nasıl bir vaka geçti? Davasın sürdüğü 38 gizli celse zarfında ma: sum olduğu hususunda israr etti. V. zifesini sulistimal etmemiş olduğunu söylüyordu. Fakat vaziyet birdenbire değişti. 34 üncü celsede mahkemeye yeni ir vesikâ geldi. O zamana kadar id. ia makami, maznunun aleyhine kuv- vetli bir delil bulamamiştı. Dav: rüp gidiyordu. Ortaya çıkarılan vesikanın, Al- manlar tars boşaltıp kaç tulmuş olduğu ileri sürülüyordu. Bu vesika 1915 nisanında Alman- iye müsteşarı Von Jağov ta- dan Brükselde Baron Von Lan- ken'e gönderiliyor. ve ondan franı gazetelerinin satın alınmasına de geniş projelerle kendisine oğlu Piyeri göndereceği Alfons Lönnar hakkında malumat istiyordu. ya konulan vesika, haş- basit bir kopyeden ibo. bir emniyet ti oldu. ğw" kaydiyle mahkemeye göndel ti. İşte böyle belirsiz bir vesika Piyer Lönnar'ın i zeldi. Fakat sonradan anlaşıldı ki bu ve sika, önce söylendiği gibi Brükselde bulunmamış, bir alman memuru ta: rafından Berlin Hariciye dosyasından çalınarak fransız emniyetine pek pa- halıya satılmıştır. Halbuki, böyle bir vesikanın paraya tamaan alman me- muru tarafından uydurulmuş olması ihtimali vardı ü mına hükmedilmesi için için kâfi bir sebeb olmalımıydı. Sonra- dan Piyer Lönnar'ın masumluğunu belirtmek için yapılan bir toplantıda Pol Bonkur da düşüncede bulunmuş- 27 SONKÂNUN 1936 PAZAR'IESİ Hava hücumu hakkında Evelki akşam Ankara rad verilen konferar İç dem'in, u errafında verdiği ilk iki müuştuk. unda S akanlık Seferberlik Şubesi Direktörü B. Hasan Fehmi Süer- Ankara radyosunda ha va hücumlarına karşı korunma konferansı - okurlarımıza — sun- Öteygün verilar bu konferans v'da mevzuun ehemiyeti bakımın- dan yazıyoruz: Hava tehlikesine karşı şehir ve inşa- at plânlarında yeni esasların nelerden tespit ederek bütün plânları bu esaslara göre tanzim etmek pasif müdafaa - bakımından pek - büyük ibaret olacağını Bu yeni esaslara / göre kurulmuş bir yehrin, bir fabrikanın bir sanat evi hava hücumlarına - karşı dayanık! nisbeten çok fazla olacağına şüphe yok: tur ür planlı şenir planını cink bakımından bir çök esasların kat nazarına alınması icab edeceği tabi- idir. Modern bir şehir - kurmak için gi önünde bulundurulması — gereken bu esaslar şu süretle hulasa edilebilir- 1 — Seyriseter; 2 — Sıhat; 3 — Ekonamiş 4 — Güzellik Çok mühim olan bu esasların en » şyında yeralması lâzım gelen diğer bir esası da (emniyet) meselesidir. Eski zamanlarda insanlar, kendileri- 'ne barınacak kasabalar, şehirler kurar- ken dalma bu (emniyet) işini önemle düşünmüşlerdir. © zamanlar için en büyük tehlike ka- radan geldiği için; kasabalar ve şehirler.| bu tehlikeye karşı müdafaası kolay —» lan yerlerde kurülmüş ” ve bazılarında kaleler, surlar, siperler ve hendekler de isc en büyk tehlike, havadan geleceği için; şehir ve kasaba pilânları yapılırkan en evvel düşünüler Bu hususta göz önünde bulundurul. ması icab eden birinci esas: düşman i ehemniyetli ve cazib olan hedeflerin. bir İTALYADA Noye Zürher Saytung — gazete Romadan yazılıyor: İtalya, biç bir tezahürde - bulun. anadan, hattâ halktan bile temamiyle izli tutarak, öyle bir ekonomik — endüstriyel bir mücadeleye bu mücadele, kendi ekmeklerini, ken- ileri temin edebilecek bir hale sokan 'buğday mücadelesi” inden daha de- 'Tin mana ve eheminiyettedir. Bu ikin- €i mücadele, İtalyayı, petrol ithal kurtarmak gayesini güdmekte- Bu - daürenin - vazifeleri — şanlardır: leket içindeki petrol istihsalile, dışardan satın alma işinin tanzimi; Piyasaya satışa çıkarılacak olanların, her şeyden önce askeri önünde tutularak, kontrol altına alın- ması, dışardan satın alma ve iç piya- tespitiç bu tedbirleri, şüphe yoktur ki büyük bir cüreti ifade ediyor. Çünkü, bu güne kadar, petrol ithalâ- ka ve İngilterenin petrol kodamanla- rına kafa tutarak, petrola di bi fiat koyamamıştır. Habeşistandaki petrol imtiyazları dolayisile, bir çok dedi kodulara se- bebiyet vermiş olan Riket bile, Muso. Tininin bu istiklâl ilânı hakkında şun- Jarı söylüyor: Musolini, bir çok tehdidlerle tica- Teti öldürerek, İtalyaya petrol ithal e- den büyük şirketleri kendine düşman etti... Hele hızmetlerine en çok muh- taç olduğu bu sıralarda, artık onlar. PETROL MÜUCADELESİ dan yardım umud etmesi bir çı lik olur. Riket bu sözlerile, Afrikadaki ha- reketi günün birinde akamete mah- küm edebilecek petrol tehdidi / karşısında, büyük - petrol şir ketlerile, İtalyanın iyi geçinmek za- rüretinde olduğunu söylemek ist Filhakika Musolini, petrolu dev. let kontrolu altına almakla, büy reziko'yu üzerine almış bulunuyor. Büyük petrol şirketlerinin biribir İyrle çekmışan ietafakileri yüküedi rabistanın ateş tufanı alt 1 gelmiyen isyanlar içinde ya- şadıkları ve büyük devlet politikası- nın, kısmen de petrol menfaatine tabi oludğu düşünülecek olursa, hiç şüphe yök ki, Musolininin jesti hakikaten hayret uyandıra; Çünkü bu talya hari olduğu Anlaşılar — Musoli tartarken, devletlere vvetlere karşı İtalyanın istiklâ. lün etmesine İtalya ulusunun ha- yatı kadar ehemmiyet vermektedi Hesaplarını yaparken, psikolojik foktörlere kadar ekonomik - ölçüleri ele almıyor. Musolini, İtalyada yeni bir petrol nizamını kurmak cesaretini göstermiş- tir. Çünkü, uzun yıllardanberi biribir- lerile boğazlaşan petrol şirketlerinin İtalyaya karşı cephe almak için bir türlü anlaşamıyacaklarını, daha önce- den kestirmişti. En can alacak bir an- da, bunlardan her hangi bir gurup, koca İtalyanın petrol piyasasını ele geçirmek için kurdukları cepheden ayrılacaktır. Bunun içindir ki, Musolini, ne pet- rol kodamanlarının gücenmelerinden, todan korkmuyor. Ro- a dolaşan hüküm- Standard. çerekse Ruvayal Düç şirketlerinin İtalyaya trol vermemeleri gibi, güç bir vazi- yet karşısında bile, petrol ihtiyacını, Venezveladan getirecekleri petrolla kapayabilecekleri söyleniyor. Bundan başka, Cenuhi - Amerikadan petrol getirmek üzere japon gemilerini de kullanabileceklerinden bahsediliyor. Ancak, Musolini açtığı bu petrol mücadelsi ile nereye varmak istediği belli değil. Çünkü, İtalyaya petrol is- tihsal eden bir memleket denem Sicilya adasında devede kulak kal Tinden çıkarılanlar ile Obruzzen'de is- tihsal edilen petrol, bir yılda 13.000 tonu bile geçememiştir. Buna karşı I- talyanın bir yıllık petrol ihtiyacı 1-500.000 tondur. Her ne kadar Arna- vutluktan ton petrol ala- çağını hesaba katabilirse de, bu mik- dar, vaziyet üzerinde tesirini göstere- cek mertebede bir şey di u tesisat, İtalyada rantabl olmuya- cak kadar büyük sermayeye lüzum göstermektedir. Bütün bu mülâbazalar dolayisile, İtalyaya, dışardan petrol ithal etmek- ten başka bir çare kalmıyor. Peki böyle| olunca da, İtalyanın, yabancı mgmle- birine yakın - bulundurul yarak şehrim muhtelif yerlerine dağıtılmasıdır. Şu hale göre ilk önce bu hedeflerin nelerden ibaret olabileceğini t mek faydalı olur. sıralanabilir. A — Hava kuvvetleri, fabrikaları ve köprüler ve tüneller; € — Limanlar, terse kezleri, fabrikalar ve imalâthaneler; D — Cephanelikler, askeri sanat ev- deri; E — Hükümet ve kumandanlık da- ireleriş G — Postahaneler, evseseleri; H — Siloler, anbarla, depolar, —» polar; 1— Elektrik, bava gazi, ve su mücr- seveleri, fabrikaları ve depoları; Çekici şehirler Şimdi bir de hangi şehirlerin dü w için daha ehemiyetli sayılacağını tetkik edeli Bir şehrin nüfusu ne kadar fazla o- darsa; idari, sanayi, ekonomi ve askeri kurumlar ne kadar çok olursa © şehrin düşman için o kadar cazib bir hedef tep- kil edeceğine şüphe yoktur. KĞT YTSEL K Z ordunun her snef ihtiyat zabitlerinin 'en fazla bulunduğunu ve bir seferberlik vukuunda köylerden, kasabalardan ge- len ikmal efradının, en çok toplandığı 'yerler olmakla beraber çok zaman taşı- zun döküm noktalarını da ihtava ettik. derinden, — bunların hava hücumlarına ve serom mü- olan hedefler tesbit edildikten sonrr va bücumlarınn zararlarını en az haddi- 'ne indirmek için gör “önünde bulanta- Yulması gereken esasları gu süretle v- ralayabiliriz: Yeni esaslar 1— Ehemiyetli hedefler; yehir için de veya yakininde biribirinden o kadar » zak olmalıdırki bir hava hücumunda bun- lardan yalnız birine etilacak bombalar- dan, ayaı zamanda diğerleri de müteemir olmasın. Biliyoruz ki, bir hedefe atılan bom- baların hepsi o hedefe isabet etmez, bir goğu yakınlarına ve/ bazan da epice u- zarlarına düşer. ği Somu yarın ——— ketlerden petrol thalinden vaz geçme- anlaşılmaz bir tezad halini almaz mı? Musolininin açtığı yeni mücadele, öyle kaşla göz arasında bitirilebilecek bir mücadele olmuyacaktır. Bu müca- dele, bugün, adım adım ilerliyor. Ve her şeyden önce, Musolini, petrol ka- rarnamesi ile, büyük petrol şirketleri- nin burunlarını kırmış oldu. Bu şir- ketler bugünkü günde hâlâ İtal petrol aatıyorlar; ancak, bu satışlar rını memleketin korporatif ekonomik bünyesine uydurmak mecburiyetim- dedirler. Burada temin edildiğine göre, bu süretle, spekülasyon — ve fiatları yük. seltme imkânları ortadan kaldırıda- bilmiştir. Bu intikal devresinde İtak yaya lâzım olan şey, iyi ve ucuz mal satın almaktır. Onun için İtalyanlar bu maksatla, petrol istihsal eden tekmil ülkelerde, bir sürü kontrol teşkilâtı, alım, satın alma büroları kurmuşlar. der.