SAYIFA 2 Türk edebiyatı antolojisi Buğgünkü türk edebiyatı hak. kında kısa ve toplu bir malümat verecek türkçe bir antolojimiz yoktur. Türkçeyi az çok bilen yabancı- Aarın bile eline bugünkü edebiya #rmızın örneklerle şemasını çize cek bir eser veremiyecek vaziyette Bulünürken, türk — edebiyatınn memleketimizin sınırlarını aşama. maşına şaşmak yersiz olur. Eski edebiyatımız gerçi zengin- di. Fakat, bugün kısmen ölü bir ilin koynunda yatan bu zengin- diklerin, yabancı bir dile çevrili; leri sırasında değerlerinin en bü- yük kısmını, ruhunu kaybetmeme- derine imkân yoktur. Çünkü bu edebiyat zihin ve ruh haletlerinin ifadesi olmaktan ziyade en fazla #ekil hünerlerine ehemiyet ver işti. Şekil (forme), tercümede '«n az muhafaza edilebilen şey ol- duğuna göre, divan - edebiyatımı san başka dillere çevrilmiş örnek- leriyle, türk edebiyatı üzerine ya- Baricı dikkatleri toplamıya imkân yoktu ve hâlâ da yoktur. Bizim sanat kıymetine inandığımız - bu varlığın garb âlemince tanılma- maş kalmasının sebebini burada a- samak Vâzımdır. Edebiyatımızda şekilden ruha, İkabtan içe geçiş hareketi uzun bir “tarihe sahib değildir. Tercüme © Gilebilecek hakiki kıyemtler ise, aramısda daha yeni yeni teşekkül etmektedir. Şu hakle yabancılara türk ede- biyatını, ancak en yeri / örnekle- Tiyle tanıtmaktan bir fayda - bek- Hiyebiliriz. garb dilleriyle kısa birer 'türk edebiyatı antolojisi vücuda / getirmekle başlamak en doğru ha- !—lî olurdu. — Basın Genel Direktörlüğü, işte ya toplıyan büyük kıtada 212 sa- yıfalık çok temiz ve itinalı basıl- mış güzel bir eserdir. Yazıların başında muharrirleri hakkında kısa bir notis de - bulu- 'nan bu kitab, modemn türk ede yatı hakkında toplu ve öz bir gö- tüş edinmek istiyen yabancı dost larımız için mükemmel bir mater- yel olacaktır. Basım - Direktörlükleri, — her yerde, memleketi ziyaret eden yabancı gazeteci ve ediblerin kol. tuklarını, bir sürü propaganda ese- riyle doldururlar. Çoğu okunma- dan bir köşeye atılan bu eserler içinde, bir edebiyat antok ikkat ve alâ- kayı çekeceği ve yolculuğun dö- nüş kısmında ne kadar zevkle o- kunacağı kolayca tasarlanabilir. Bu antolojinin seçiş metodu ü- zerinde burada münakaşaya giri- şecek değiliz. Edebiyat kadar ni bi zevk ve kanaatlerin biribirini tutmaz hükümlerir.e tâbi olan bir başka çalışma sahası bulamıyaca- ğımıza göre, hiç bir antolojinin, herkesin nazarında tam ve eksik- siz telakki edilmesini bekliyeme- yiz. Fakat şurası da muhakkaktır ki, takib ettiği usul ve zevk öl sü ne olursa olsun, bir antoloji, hususiyle yabancı bir dille yaban- çılara hitab ettiği zaman daima faydalıdır. ibarla, bu kadar değerli bir eserin meydana gelmesini temin etmiş olan Basın Genel Direktör- lüğü, bu teşebbüsiyle yalnız ken- di propaganda malzemesini zen- ginleştirmiş olmakla kalmamış, Aynı zamanda bütün memleket hesabına eksiği duyulan bir ihti- yaca karşılık vermiştir. Aynı ese- rin ingilizce, almanca, italyanca metinlerini de görmeyi diliyelim. Y.NABİ ULUS 27 SONKANUN 1936 PAZA* İÇ HABERLER Ayvalık Halkevlileri Bahkesirde Balıkesir, 26 (AA.) — Ayvalık halk: vinden 60 kişilik bir grup Balıkesir hal- kevinin konuğu olarak - buraya — geldi. Akşam Parti tarafından 100 kişilik bir ziyalet, gece de şehir kulübü & güvare - verildi. Ayvahi dan halkevinde verdikleri ve yüzlerce halkın bulunduğu müsamere pek muvaffaki yetli oldu. Konuklar bugün Ayvalığa döndüler, Yüksek iktisat ve ticaret mektebi mezunlarının gezintisi Yüksek İktisat ve Ticaret mektebi mezunlarından 40 ki bir grup dün saat dokuzda Taşhandan hare - ket edip yaya olarak Keçiörene git - mişler, orada bir kısmı kırlarda. bir kıemı gazinoda olmak üzere öğle ye- meğini yediklen sonra gene yaya ©- larak saat 13.30 da Çubuk barajına hareket etmişler ve çok eğlenceli bir tatil günü geçirdikten sonra akşam #aat yirmide yaya olarak şehre dön- müşlerdir. Çocuk Esirgeme Kurumu- nun kutlama telgrafları Çocuk Esirgeme kurumu / genel merkezi — tarafından — hazırlanan süreti hususiyede - Viyanada / bastır lan bu çok zarif ve süslü “Lüks” kut- dama telgraf küğıdları her telgraf merkerinde bulunmaktadır. Kutlama telgrafinizin bu süslü kâğıdla muha- tabınıza verilmetini isterseniz, telgrak | müsveddesinin bir, küşesine “ “Lüka” kelimesini yazmanız ve telgraf para- Bolu Halkevinde gaz kursları Bolu, 26(A.A.) — Dün Dr. Arif Yaman tarafında: salonunda verilen zehirli korunma çarelerine dair konferansa pek çok dinleyi Yaman Ankı nu ikmal etmiş bulunduğundan, bu konferansla bundan sonra her cumartesi günü halkevinde kurs şek- linde verilmesi, bütün öğrtemen ve memurların bu kursa devamları ka laştırılmıştır. Kurs önbeş hafta sü- görenle çok alâka gösteriyor. Şeh- ve yakın otuz köy — mühtar ve ocak Başkanları da bu kürsa / devam et mektedirler. Maliye tayinleri İstanbul Pul Direktörlüğüne vari- dat Genel Direktörlüğü şube — direk- 'e tayin olunmuştur. Hııkıık İlmini Yay- ma Kurumunun Ankara radyosundaki Türkiye - İran transit vohn Tahran, 26 — Pars ajansındı İran ticaret umum dai yetli memurları, şark imi enspektörü B. Tahsin Üzer tare fından İran transit yolu / hakkınee İstanbul gazetelerine verilen beya nat dolayısiyle, İran hükümetinin bu transit yolunun — tekrar açılmasına büyük ehemiyet atfettiği ve bu muhe- sadla her iki taraftan gereken tedbir- lerin alınması beklendiğini bildir - mektedirler. Şimdi. Basra— Yafe — Hayfa — Beyrut — İskenderiye ve satasiyle değil, İranım cenubundel Koramşar — Şahpur limanları vase tasiyle transit — yapılmaktadır. Yo! müddeti ve fiatları hususundaki h berler mübalağalıdır. Hârâ memurlarının çocukları Memleket / hayvanlarının — islah maksadiyle kurulan / ve kruulmakı 'olan haralar şehirlerden uzak yerler- de bulunmakta ve buralarda çalışar memur ve müstahdemlerin gece gün düz vazife başında bulundurulmaları ve bunun için kendilerinin - hâra mer kezlerinde oturmaları zaruri/ olduğu ildirilmiş ve ancak müessese mer- kezlerinde mekteb olmadığından b memur ve müstahdemlerin çocuklar, zun tahsilsiz - kalmamalarını ve bunun meticesi olarak da mütehasaıt memur- İarın bağlanmalarını temin için mücs sese merkezlerinde ihtiyaca yetecek mekteb yapılıncıya kadar memur çe cuktarının ilk ve orta tahsillerini yap- maları için müeseseye ayrıca — bir masraf temin etmemek şartiyle müce sesenin mevcud vesniti ile en yakm şebir ve kasaba mekteblerine a sm e banae ünyleei. L Lecan aa c ESeri konferanslarndan ! | Halkevinde konferans — çük bir türk antolojisi hazırlata- uhakelr mamen yurdümüzün yoksul yavrula- || bu akşam 19,30 da Halkevi Başkanlığından: vak neşretmiştir. memurlar vyen bi ĞA Kdi || Öğretmen Bay Saffet Engin tr Anthologie des Ecrivains turcs ! Avukat B. Zühtü Velibeşe “fa- rafından Halkevinde bugün saai — Ganjourd'hui, bugünkü edebiyatı | | İnten el çektirilen memurların mı bi davacılara - derletin. yardımı, | | 1730 de (Yükeeliş mücadelemizde a a Di ka yazdarını İ vin elip edilemiyecekleri Finane bu. İ AD U E a Ve yazılarından parçaları bir ara- | kanlığmen incelenmektedir. İ aü ERaReRİ * Si e. (düşe 1 l savlade) hada tecelli ve tecessüm ettiren bir sözdür. Bunun süje veya obje- ge taallüku bile belli edilmiyerek Aamamiyle umumi mahiyette bı- yakılmış olması da muayyen bir şey olmadığını göstermektedir. Not: 1. — Bu kelime Türk leh- gelerinde epi) değişiklik göste- wir. En eski, orijine en yalsın şekli (uş) tur. Bu (uş) ile (bu) birleşe. vek (uşbu) kılığını ılıı kı (işbu) çıkmış görünür (1). Baş- Bu iki sözde gö mi, aynı kategoriden ve anlamları da bir olan iki konson arasındaki kategorik değişimlerdendir. Çovaş lehçesinde bu manada ©- larak (siyav) ve (siyava) kelime- leri kullanılır ki, şekillerine göre, daha çok (işbu) ya yakındır (2). Kazan ve Başkurt lehçelerinde (ul) gekli de vardır ki - Çağatay- cada ve eski Osmanlı metinlerin de görülen (40l) un aynıdır. Ka- zan ve Başkurt lehçelerinde (( gee deima (a) kallanlaskta Dı (40l) ve (şul) şekilleri de 0) mun birleşmesinden çei 13). Yakutçada bunun mukabili olan (sol) sözünün (« - V) Bu kelime (işbu) bahsinde analiz edilecektir. (2) Bu kelimeler de (işbu) bah- sinde analiz edilecektir. V) Radiot : Türk tehçeler lüga: ti denemesi. Ulus,,un Dil Yazıları ol) diye gösterilmesi de buna de- Tület eder (4). Yakutçada (4) ol- madığından bunun yerine (4) kul- lanılmıştır. (Şu), (u4), (oru), (oşu) (sol) ve (şul) kelimelerinin etimolojik şekillerini altalta yaz rın birliği hemen kendini gösterir: () (2) (3) (0 Şu : Uğ Huş Huğ 1 Üşsağ-bus t . 1 oğ & oş 1 oğ t Şul: Son iki kelimenin (3) ğ H uş H uğ H ul ve (4) dir (5). Not: 2. — Türk lehçelerinde bu 1 teyit eden şu kelimeler Lle I. Uş — EVan, henüz. HL Şuluk — Kendisi, ta kendi: Alâmet. IV. Şuşi — İşte o, oradaki V. Şubanmak — Takip etmek, izini kovalamak. VI Şuburmak — Takip etmek. Yakut Dili Lâ- 14) Pekarski: gati. 151 *0” bahsine bakınız. İ. Mukddemet-ül-Edep; Leh- çei Osmani. H, Radlof. IV. "Kazan lehçesi İV. Radlol. IV. “Kazan lehçesi V. Radlof, V. “Kırgız lehçes Vİ. Radlof. IV. “Kırgiz lehçes Vİl. İz — Alâmet, emare, eser, CE Not: 3. — Fransızcada işaret sı fatı ve işaret zamiri olarak kulla- ılan (ce) sözü ile bunun türlü şe- killeri, bizim (şu) ile yakından ilgilidir. Bunu iyice göstermek için, ilk önce bu fransız sözleri hakkında fransız etimolojisinin dediklı burada kısaca toplıyalı “I. Ce: (değişmez zamir olarak) halk lâtincesinde (6) “Ecce hoc” tan gelmiştir. Esi killeri “ico” ve “ice' den 15 inci asırda “ce” çıkmıştır. “Ça” tabirinin de başındaki vokal edebiyattan önceki devirde düş- 1L Ce, cet, cette, ces: halk lâ- tincesi stum” dan çık- mıştır. Eski fransızcadaki / ilk şe- killeri “icest” ve “iceste” dir. 14- 12 nci asırda bu “icest' tabirleri, genel olarak, “icelui' böyledir (87 VIL. Kamusu Türki; Türk Dili lügati; Lehçei Tatari. 16) Halk Lâtincesi (latin popu- laire), klâsik lâtincenin halk ağ- zında aldığı konuşma dili şeklinin adıdır. (7) Bu sözün başındaki (i) de sopradan düşerek “celui” - olmuş- tur. 181 Oscar ;Bloch. dictionnaire. Bu izahlardan anlaşılıyor ki te” ve eski fransızca “ice, icest, iceste” sözleri daha yakını; lâtince “ille” ve eski fransızca leri de daha uzağı işarete yarıyan sözlerdi. Bunların bizim (şu) ve (işte) ve (ol) sözleriyle bir olduğu kolayca anlaşılır. Bunlardan sözlerini ve “ce” nin “cet” vı iste, icest, iceste” “cet- illwi (İwi) * kelimelerini de (ol) sözünde analiz edeceğiz. Burada yalnız. “ce” ile aslı olan “ice” nin — etimolojik şekillerini (gu) ile ve “celui” ve “icelui” nin etimolojik şekillerini de (şol) ile karşılaştıralım: () () 4) (0 () (0 Şu Osuğtuştuğt Hot Ce Czöğtöstöğü 4e4 lce siğ t ieteğt <4. t Şol oğH oş toğt olt . * Celai : öğ 4 ö 4 öğ 4 8l Hüğ * iğ Teehuisiğ His 4 öğ t öl * öR H iB Bu karşılaştırmanın verdiği dil manazrası ne kadar açıktı (1): V. 4 gana kökünden iba- ret olarak altı sözün hepsinde bir- dir ve bir anlamdadır. 4 (8) den ibaret ola rak altı sözün hepsinde de olduk- ça geniş bir sahada ana kök mef- Humunun bulunuşunu ahlatır. (3): V. 4 & olarak her,altı söz etymologigue de la langue - tran- çatse, de isimlendirici genel bir ajan ro- künü oynamaktadı İlk üç kelimenin elemanları bu- sitiyor ve bundan (şu — oe ice) olduğu apaçık ortaya ç» kıyor. (4): V. 4 Dolarak son üç kel> menin hepsinde (şu) ile (ol) vr birleşmesini göstermektedir. Dördüncü kelime de buradı | mektedir. “Celui” ve “icelai" şe | killerinin asıl elemanları ile (şol 'vn hep bir asıldan geldiği ve her üç kelimenin (şu $- ol) dan iba- ret olduğu anlaşılıyor. Son iki kelime de bunlardan sonra gelen iki elemandan (8) Üğ: Oldukça yaygın hada tecelli eden esas mefi 'nun umumileşmiş olan manasınız taallük eylediği süje veya objeyi gösterir. (6) li Hıı manayı tayin ve ifa. rımuayyen bir obje veya termesine mukabil “celwi” nin mv. ayyen bir süje veya obje anlatma- 41 da işte bu son eklerden dolayı di Not: 4. — Kelimenin başındı ana kökün varlığı da lâtince ve fransızca sözlerin türlü söylenişle rinden belli olmaktadır. Yukardı zikrettiğimiz lâtince “ecce” şek! ile eski provansal şekli olan “agu- este", İtalyancası olan “guesto” İspanyolcası olan “aguesto” şekil- lerinin bablarında, konsonu “4 ile değismis olan ana kök kendin göstermektedir. 1.N. DİLMEN aözünün - enolizini de