27 EYLÜL 1935 CUMA B. FeridCelalin açış sövlevi Dün Halkevinde, dil ba yramını kutlama törenini, Ankara HalP-vi Başkanı B. Fer id Celal Güven şu söylevle açtı: Sayın Bayanlar, Baylar, Üçüncü yıldönümünü — kutla- mak için toplandığımız bu dil bayramı gününde arkadşlarımızın ana dil için hazırladıkları söylev- lerden önce birkaç söz söyleme- me izninizi dilerim. Arkadaşlar: Osmanlı imparatorluğunun as- la bağışlıyamıyacağımız - suçlar- dan birisi de türkün ana diline karşı gösterdiği dikkatsizliktir. İmparatorluk bir türlü bu dikkat- sizliğin ne derece korkunç bir şey olduğunu anlıyamamıştır. Bu su- retle halkla devlet gün ve zaman geçtikçe biribirinden ayrı, biri di- gerinin derdinden, diğer — öbürü- nün yapmak istediği şeylerden habersiz kalmışlardır. Osmcanlıca dediğimiz ve bir türlü halkın diline geçmeyen, u- yamıyan bu uydurma dil bir boş bulunmanın eseridir. Netekim 08- manlıca, kitab yazı dili olarak dar bir tabakaya sıkışmış kalmış ve zaman zaman kendi içinde karı- şıklıktan karışıklığa düşerek bir türlü belli başlı çeşnisi sürekli bir varlık olamadığı gibi halk bu kek- re ve çetrefil dile dilini uydur- maktan sakınmış ve kaçmmıştır. Eğer halk böyle bir sakınkanlık göstermemiş olsaydı ana dilin bu günkü izlerini kolayca bulamaz- dık. Bundan üç yıl önce, türkün u- lusal varlığını het yanda olduğu gibi kültür ve sosyal alanda da sağlamlaştırıp yerli yerine yerleş- tirmek için tedbirler alan, yol gös- teren ulu önder Atatürk, türkün duru, yüksek zengin dilini yaban- cı dil salkınlarından bir el önce kurtarmak için ulusun okur yazar- larını bu savaşa çağırdı. Bu savaş kolay bir savaş de- ğildi. Alışkanlıkları sökmek onun yerine yenisini koymak için bü- yük uğraşmalara ihtiyaç vardı. Fakat önderimizin şimdiye ka- dar gözüne kestiripte yerine ge- tiremediği hangi iş vardı ve yap- tığı işlerin hangisi kolaydı? O bu milleti karanlıktan, bunaltılardan geriliklerden kurtarmak n çe- tin işleri başarmak için yaratılmış bir büyüktü. Dil işlerinde de onun büyük- lüklerine, yol bulup gösteren var- izimize düş- tük, Günden güne süzülerek duru- laşan, öz kaynak çeşnisini bulan i kalmıyan bir dille ko- başladık, ana dil kelime- leri yerlerini alıyorlar. Dizi olarak kullanılan sözler uzun - bir ayrı- lıktan sonra sevgisinin güzelliği- nin bolluğu ile gelip dilimize yer- lesiyorlar. Halk kendisine kendi dilile kendi konuşuşu şekillerile söyle- mesini bilmiyenlere — karşı çetin- dir. Osmanlı imparatorluğunun sarsılıp yıkılmasına sebeb - olan seylerden birisi de bu dil - ayrılı- gı olduğuna şüphe edilemez. İm- paratorluk kendi sınırları - içinde yaşıyan diğer ulusların dil ayrı- lığı üzerinde bir parça — durmak yükümü omuzuna almamakla kal- mamış bir yandan da öz yığınla arasında bir dil ayrılığı yapmış tır. Halka sesini, fikrini, duygusu- nu duyurmasını bilmiyen halkın iç sezişlerini uyandırıp onları bes- h ve harcketli bulundurulması gerekliğine inanmıyanlar, halkı kendi köşesinde dermansız bitra kanlar nasıl olür da onlardam bir şey umarlar, onları kendilerine yar ve yakın görmek isterler. Çok şükür ki halkın uzun asır- lar kol ve emeklerinden geçinme yolunu tutanlar dilini kendi dü- şünce, kendi ters anlayıslarına uv durmamışlardır, elleri buna yet- memiştir. Dil birliği ulusun en kuvvetli yanıdır. Herhangi bi - topluluğu işe yaramaz ve kolayca içine gi- rilebilir bir şekle sokmak için en eyi usul o topluluğun içine dil a- yırtını sokmaktır. Ne kadar acı ki imparatorluk bu işi de yapmış türk ulusunun varlığına bir yan- dan da onu dil ayrılığına düşür- mek süretile kıymıştır. Birkaç yıllık uğraşma dilimizin sonsuz güzellik ve zenginliğini ortaya çı- karmıştır. Büyük bir ulus olan türkün tarihi ve soysallığı gibi dilinin de büyük, geniş eski olma- sı kadar tabil ne olabilir, Rüzgâr bir yerden tohumları nasıl alıp yüksek dağlardan ovalardan aşırarak bir ülkeden diğer ülkeye götürüp yayarsa, türk akınları, türk akınlarile dünyayı kucaklı- yan türk soysallığı, türk dilini de en yüksek yerden en engin yerle- re kadar akıtmış, dağıtmış, tohu- munu diğer ulusların dillerine at- mıştır. Çok geçmiyecek duru, çağıltı- hı, kaynağı elmas gibi göz ve gö- nül kamaştıran ana dilimiz, türk dili, dillerin en alımlısı en cana yakını olduğunu ve bu dilin dil- ler anası olduğuna dünya çok geç- meden inanacaktır. Var olduğu gibi dilimize dönen ana dilin tüm- den konuşulduğu - yazıldığı gün, geriye attığımız uydurma, o ne olduğu bellisiz dilin çirkinliğine bir defa olsun dönüp bakmağa gü- zel duygularımız dayanamıyacak- tır. Dil devriminin türk ulusuna ve- receği sayısız faydalara onun de- ğer biçilmez kuvvetine içten ina- narak bağlıyız. Dilimizdeki ya- bancı alışkanlıkların üzerinde u- yuşup kalmak devrim alanında şahlanımış bizim gibi bir nesle el- bette yaraşmaz. Biz yapılamaz, olamaz denilen şeyleri yapan bir önderin ordusuyuz. En kuvvetli yanımızda imkânsızlıklara diz çö- kertmektir. İşte bugün bu uğurlu dil bay- ramını önderimizin yüksek şere- fine, yüksek varlığına gönlümü zü, gönlümüzdeki şükranları bağ- lıyarak başlıyoruz. ULUS Yeni öğretmen - F lerimiz Bu yıl öğretmen okulundan çı- kan gençlerden Ankara ilbaylığı emrine verilenler şunlardır: , Edirne kız öğretmenden Şük- riye, Huriye, Edirne erkek öğretmenden; Hidayet, Adem. İzmir kız öğretmenden: Melâ- hat Zehra, Sıdıka. Bursa kız öğretmenden Fatma Semiha, Nezihe, Muazzez, Leman Sabiha Sultan Konya kız öğretmenden: Kad- riye, Mebrure, Münire, İstanbul kız öğretmenden : Ze- kiye, Mübahat, Hayriye, Pakize, Konya erkek öğretmenden: Necmi, Remzi, Şevki, Sıvas erkek — öğretmenden: Mehmed: Mehmed Mahir İstanbul erkek öğretmenden: M, Kemal, Satılmış, Hulüsi, M. Altay Yusuf Balıkesir erkek öğretmenden: İbrahim, Bekir, H. İhrahim. Adana erkek öğretmenden: Cahit Önce yükümsel hizmeti olan- lar sonra kalacak açıklara neha- riler atanacaktır. Finans yönetgeri geldi Finans bakanlığı yönetgeri B. Faik Baysal dün sabah şehrimize gemiş ve öğleden sonra işe başla- mıştır. Yurdda dil bayramı Özel aytarlarımızdan ve Ana- dolu ajansından aldığımız haber- lere göre, yurdun her - tarafında dil bayramı büyük bir coşkunluk ve sevinçle ve geçen yıllara göre çok daha parlak bir şekilde kut- lanmıştır. Boluda bir köy yandı Bolu, 26 (A.A.) — Geredenin Ahmetler köyünde dün gece bir yangın çıktı. 15 ev, 30 samanlık, 15 ahır tamamen yandı ve yalnız bir ev kurtarıldı. Köylünün zahi- releri ve eşyaları da yandı. Yangın bir ahırdan ve köylü- nün hayvanına gece çıra ile bakar- ken otların tutuşmasından cıkmış- tır. İstanbul gazetelerinin başyazıları N deki — başyazısında| Cumhuriyet say Yunüs Nadi İtalya — habveş anlaşmazlığının son du. rumu etralında şunları yazıyor : “İtalyanın uluslar sosyetesi tarafından gelen ilk uzlaştırıcı önergelere karşı red ile muakebele etmiş ve aymı zamanda her ihtimale karşı savaş hazırlıklarını çoğaltmış ve sıklaştırmış — olduğunu gördük. Bu, böyle olmak için İtalya. nın kendisi hakkında en nihayet süel tedbirler alınmıyacağına emin olması ve yahut bu yolda çok kuyvetli umut. lara veya vaidlere mafik bulunması la- zundı. Fransızların uluslar sosyetesi genel kurulundaki sözlerine rağmen ka- ti bir karar almamaları ve gevşektikle. vi İtalyanın cüretinin başlıca sebebi ol. masıdır. Çok haksız bir işte uluslar sosyete- sini layık ve lazam olduğu kadar tut - mamakla Fransa, hem İtalya, hem bin - mnefis kendisine fenalıklar etmekte ol. duğunun farkında değil midir acaba? Buna ihtimal vermek havsalaya sığını. yor. Artık dört gözle dikkat olunacak eldi çattı. İnsanlığın tazi tarok zamanlara yetiştik.,, daki — başyazısında ı A N Bay Şükrü Esmer) » mesele etrafında şunları yazmak : tadır: "İngiltece Hood ve Retown gibi en kuvvetli zarhlılarını Akdenize geçirdi. İki üç hafta zatfmda İngilterenin Ak- günle miden ve>ı deniz donanması iki misline çıkmıştır. Böyle bir vaziyette Musolininin Habe- şistanda bir savaşı girişmeğe cosaret e. deceği şüphelidir. Fakat şimdi büyük devletlerin diplomasisi, projesini koru - yarak Musoliniyi içine atıllığı teşeb- büsten kurtarmak noktasındı toplanmış. ter. Beşler komitesi güya — Habeşistanın istiklâlini koruyan bir şekil buldu. Şimdi de Musolinin prestijini koruyan bir şekil bulunursa, Meseleyi İngilte. tenin sıyasal amaçlarına uygun şekil. de halletimek için bütün engeller orta. dan kalkmış olur. da B, Asım Usi KURUN #ire x: “Tik dil ve kılavuz çalışmaları baş. | larken osmanlıca lugatler ve konuşma ile yazı dilimizde yer bulan birçok ke- limeler öz türkçe sayılmıyor. Tabil ola. rak bunlara da öz türkçe lügatinde yer verilmek istenilmiyetek karşılıklar 2. ranıyor'du. Halbuki kılavüz — üzerinde çalışmalar ilerledikçe yabanet: kökler. den gelme sanılan bir çok — osmanlıca kelimelerin öz türkçe olduğu anlaşıldı, Bu suretle türk dil devrimi için yeni bir fazliyet wfku açıldı. Şu halde Türk tarihi araştırma kurumü da yeni çalış- malariyle kendi malımızdan, kendi ta. şavvurumuzdan ci çektiğimiz kelime. deri meydana koyacak, bunlar dil bakı. mından hayata aramıza dörimeseler bi- le türk dilinin asilliğini isbat bakımin - | dan tarihimise bir hizmet olacaktır.. Meksika ulusal bayramı dolayısile verişilen telgraflar Meksika ulusal bayramı dolayı- siyle Meksika Birleşik hükümet. leri cumurluğu başkanı ile Cumür Başkanımız arasında çekilen - tel. graflar: Meksika Birleşik hükümetleri cumuriyeti başkanı $. E. General Lazaro Cardenas Meksiko Meksikanın ulusal bayramı mü. nasebetiyle Son Ekselansınıza sa- mimi tebriklerimi sunar ve şahsi saadetleri ve Meksikanın bayındır- lığr bususundaki hararetli dilekle. rimin kabulünü rica ederim. Kamâl Atatürk Son Ekselans Kamâl — Atatürk Cumur Başkanı Ankara Meksikanın ilânı istiklâlinin yıldönümü münasebetiyle gönder. i>mek Jütfunda bulundukları tebrik telgralından dolayı teşekkürlerimi sunar ve türk milletinin refah ve ikbali ile şahsi saadetleri için bes- lediğim satnimi temennilerimi ar. zederim. Lazaro Cardenas Tarım Bakanının etüdleri Giresun, 26 (A.A.) — Tarım Bakaniyle birlikte şehrimizde bu- lunmakta olan tarım uzmanları üç kola ayrılmışlar ve incelemelerde bulunmak üzere bugün Piraziz ve Kesap ilçe ve kamunlarına gitmiş- lerdir. SAYIFA 3 İÇ HABERLER Trabzon bölgesinin ordumuza armağanı: On uçak Erzincan, 26 — Dün buraya ge- len on uçak adlarını almış olduk- ları Trabzon, Sürmene, Rize, Ho- pa, Gireson, Görele şarlarını dola- şarak üzerlerinde uçuşlar yapmış ve bildiriğler dağıtarak dönüp gel- mişlerdir. Uçakların saat 16 bu- çukta alanda binlerce halkın, ko- mutan ve subayların, il başkan ve işyarlarının katılmasiyle çok par- lak olan ad konma töreni yapıl- mış, söylevler verilmiştir. Uçaklar yarın Diyarbekire dö- neceklerdir. Törende uçakları ad alan yerlerin delegeleri de bulun- muştur. ... Giresun, 26 (A.A.) — Bu sa- bah sekiz buçukta üç uçaktan ka- tmç bir hava filomuz şehrimiz zerinde çok alçaktan turlar yap- mış, sokakları dolduran ve pence- relere koşan bütün şehir halkı sı- cak bir ilgi, büyük bir sevinç ve heyecan içinde uçaklarımızı can- dan selamlamışlardır. Uçaklarımız şehir üzerine başbakanımız İsmet İnönünün hava tehlikesini bildi- ren kıymetli sözlerinin bazı par- çalariyle türk hava kurumunı hava tehlikesinin bilinmesi ve hava kurumuna her yurddasın vor dım etmesi hakkındaki sözleri yazılı kâğıtlar atmışlar ve Trab- zona doğru yollarına devam et- mişlerdir. Habeşistan elçisi Habeş orta elçisi B. Berhan Markos ötey gün İzmir vapuruy- la İstanbuldan Pireye hareket et- miştir. B. Markos bir ay kadar Yu- nanistanda kalacak, orta elçilik işlerini işgüder sıfatile B. Petri- dis yönetecektir. ankara şebti mezatlığı krökileri yarışıdası dün yapılmıycır. Yarışımaya 12 amimar gitmiş olup banlardan $ sı viyanslı, biri almandı: Bicinciliği Prof: Martin Elzesser, ikin Dr. İng, Frams Rayıli ve arkataş fmimar Jozef Şilhol, üçüncülüğü de mimar Affan Sagal ve arkadaşı mimar Nasa, meddin kazanmışlardır. Asadıdaki resimler, birinciliği kazan an projenin vor rektividir.