e VT e Ş “ 8 EYLÜL 1935 PAZARTESİ ’ımhıı!uzıhm köşeler Doğunun en büyük şehri olan Diyarbe- ... Y1" kiri biliyor Uraylar bankası toplantısı - birçok garbaylarımızı şehrimize topladı. Bu fazsattan faydalanarak büyük şehirleri. meizin şarbaylarından memleketleri hak. krnda bilge istedim. Bu yazımızla okur- harımıza Diyatbakiri ve Diyarbekir nra. yımı tamtıyoruz; Diyarbekir şarbayı B. Şeref Uluğ diyor ki> — 935-uray büdcesi 347.000 lira- dir. Bunun 163.000 Tirası nomal büdce, geriye kalanı şehrin Uray- lar bankasından elektrik enstalas- yonu için borç ettiği paradır. No- mal büdcemiz 2 sene evel 85,000 li- ra idi yani 2 sene cve! halk ancak bu kadar para ödeyebilmişti. Hal- kın bu ödeme kapasitesi 2 sene | | Diyarbekir şarbayı Şerel Uluğ çinde hayli genişlemiş ve gç-. sene 117,880 lira ve bu sene yukar- da da söylediğim gibi büdcemiz 163,000 liradır. Bayındırlık işleri: Diyarbekirde bu sene bayın- dırlık işlerinde büyük bir çalışma göze çarpıyor: Parası halk ta- rafından ödenmek suretile büyük bir halkevi yapılıyor. Salanu 1,000 kişi alabilecektir. Bu yapının dı- varları çatıya yaklaşmıştır. Bun- 'dan başka modern bir bayındırlık binası yapılmaktadır. Uray önün- den (Mirdinkapı) ya giden cadde- nin kaldırımları tamamile sökül- müş ve yeniden döşenmekte bu- Tunmustur. Dörtyol ağzı ile (Urfa kapısı) arasındaki yol da kısmen parke yapılacak, kısmen - onarı- lacaktır. Şimdi bu yol eksilt- mededir. Atatürkün hatırasını ta- şıyan (Saman köşkü) ile bitişi- gindeki (pamok) köşkünün satın almma işi bitmiş ve urayca bu köşklere el konulmuş olduğundan buradaki yapılacak işlerin projesi- ni hazırlamak üzere güzel sanat- lar akademisi Bayındırlık profesö- rü B. Arif Hikmetin getirtilmesi- ne çalışılmakta bulunmuştur. B. Arif - Hikmet >ojeleri hazırlayın- ca işe başlanacaktır. Diyarbekirde yapılmakta olan idroelektrik enstalasyonu artık so- na gelmek üzeredir. 3-4 ay sonra Diyarbekir de medeniyetin bu be- musunuz? yaz ışığından faydalanacaktır. E* lektrik işi hiç bir şahsa veya şir- kete verilmiş değildir. Bunu uray kendi üzerine almıştır. Bundan başka şehrimizde bu sene bir süd çocuğu bakımevi açılması karar- laştırılmış ve sağlık bakanlığı ta- rafından doktoru tayin edil Devlet demiryollarile yapılan bir uzlaşma sonunda içme suyu olan (Hamravat) suyundan günde 8 metre kübe kadar istasyona veri- lecektir. Buna karsılık Devlet de- miryolları 2000 m, uzunluk ve 300 santim genişliğinde boru vermeği üzerine almıştır. Bu borular Yolçatıda rayın Di- yarbekire girmesini bekliyorlar. Borular gelir gelmez şimdi olan demir boru enstalasyonunu iki ki- lometre daha kaynağa dağru iler- Tetmiş olacağız ve bu gidişle varı- lan en son nokta da 800 metre ka- resinde bir depo yapılacaktır. Bu depo sayesinde Diyarbekirin Bağ- lar mevkii yeşil alan haline getiri- lecektir. Halkevinin önündeki a- landa Atatürk anıtı dikilecektir. Şimdiden konkur şartları hazırlan- mıştır. Bir aya kadar ilân edile- cektir. Diyarbekir kanarasına sa- niyede 30-40 litre çevresinde temiz ve büyük bir su aktığı için kanara- mızda temizlik en son dereceyi bulmüustur. Yalnız bazı ikinci dere- cede noksanlarımız vardır. Onları bu sene tamamlıyacağız. Barsak- evi, deri kurutma yeri için yapıla- ra başlanmıştır. Kanaramızin büd- cesi 40 bin liradır ve yılda 45-50 bin arasında hayvan kesilir. Gene bu yıl Mardinkapıda Ab- dipaşa harabesile önündeki arsayı birleştirerek bir semt parkı yapı- lacaktır. Diyarhekirde kanalizas- yon işi iki uram ayral olmak üze- re bitmiştir. (Alipaşa ve yahudiler uramları) Bu suretle Diyarbekir di- ğer bütün şehirlerin önüne geçmiş bulunuyor. Şehrimizin nüfusu 40 bin etrafındadır. Fakat yalnız (4) bin ev vardır. Diyarbekir surlarla çevrilmiş az geniş bir alanda ku- rulmuştur. Halkın bir çoğu maz- gan denen fakir apartmanları di- yebileceğimiz bir takım evlerde o- turur bu evlerin her odasında bi- rer ayle oturur ve bazı evlerde de birkaç ayle birlikte otururlar ta- biiğ kendi evlerinde yalnız oturan ayleler de yok değildir. Bunları söylemekliğimden ve ilk görüşte 4 bin ev ile 40 bin nüfus arasında bir nisbetsizlik göze çarpıyor da onun için. Diyarbekirde - bir lise, bir sanat okulu ve yalnız beş ilk okul vardır .Bir ulusal kitapsara- yımız ve Ay ve Yıldız adlariyle i- ki spor kulübümüz vardır. Diyar- bekir gençliğini üç yesde bulabi- lirsiniz. Okulunda, spor kulübün- de veya halkevinde veya kitapsa- rayında. Gençlikte okuma aşkı çok kuvvetlidir. Ulusal kitapsaray def- terine yılda kitap okumak için 40 bin kişi İmzasını atmıştır ki bu 40 ULUS . BOLUDA ABAND KAMPI Bolu (Özel) — Bu yal Bolu halkevi, yalnız Bolu- sinin dilinde bu zevkine doyulmaz civa yığınında güneşin doğuşunu bir daha nun değil bütün türkiyenin €en güzel | seyretmek hasreti vardı. * a : Bolumun sihirli gölü gölü olan Aband kıyılarında on gün- lük bir kamp yaptı. OÖn gün deyip de geçmeyiniz. Aband eteklerinde çam- lardan sözülen kokulu rüzgürı içecek onun nurlu ve berrak sularında balık- lTarın ve ay işığının - oynayışını seyre. derek geçirilen ön gün, İsviçre ve İs- koçya gölleri kenarında bir yıllık öm- re bedeldir. Oraya gidip te dönenlerin hepsinin Adand'da bir gerinti 1300 metre yüksekliğindeki ve dört yanı çamlarla, çimenlerle renk ve khe- ku ile çevrilmiş Aband gölü me kadar Bolunun ve bolularım ise, o kadar da türkiyenindir. — Onun kıyılarını otel- ler, köşklerle süslemedikçe, orayı tü- ristlerin bir uğrağı yapmadıkça içimiz rahat etmiyecök. Yakında, büllür bir potada sallanan civa kadar cünbüşlü gölge akisleri ile tamınan bu gölü her- gözünde sonsuz bir hascet vardı. Hep- | kese duyuracağız. Ankara hapisevindeki - Ankara hapis yurdunda Ankara halkei bundan bir süre önce Ankara hapisevinde bulunan hapisleri okutmak için lâzım ge- len tedbirleri almış ve işe başla- mıştı. Sıkı ve sürekli bir çalışma- dan sonra okutmak için ele alman yüz hapisten ellisi az bir zaman i- —— bin kişilik bir şehir için dikkate değer bir istatistiktir. Hayat ucuz- dür. Yalnız bu yıl biraz pahalılaş- mağa yüz tutmuştur. Diyarbeki- rin çıkatı yağ, KOyun, mazı, ba- dem, hububat kısmen pirinç biraz ipek, barsak, kitre ve saire gibi tüccar eşyalarından 17 kalem- dir. Şehrimizin çıkatı giretinden daha fazladır. İşte bunun içindir ki halkın her yıl biraz daha yüzü gülüyor ve uray büdcemiz her ge- çen yıl biraz daha artıyor.,, lemekten korkmazsınız değil mi? okutma işi ilerliyor. okuyanlardan bir grup. çinde istenen dereceyi bulmuş ol- duğundan öteygün bunlar üzerin- de sınaçlar yapılmıştır. Sınaçta ilk Ööğretmen ispekterlerile halkevi komite üyelerinden bir çoğu bu- hunmuştur. Bu elli kişiden 38 i sı- naçlarda kazanarak kendilerine vesika verilmiştir. Aynı zamanda derslerinde gayret gösteren ve de- rece alanlara da gömlek, çorap, kasket, sabun ve saire dağıtılmış- tır. Okutulan bu hapislerin üzerin- de halkevi öğretmenleri bunların iyi birer vatandaş olmaları için sürekli tavsiyelerde ve telkinlerde bulunmuşlardır. Ankara halkevi şimdiden aldı- gt tedbirlerle az zaman içinde bü- tün Ankara hapisevinde hapisleri okutacaktır. £ bulununuz ve sonra Bi SAYIFA 5 * RADYOLAR ANKARA 19.30 . Edebiyat saati 19.40 . Musiki; Uwi Cemal: Ağlama yar ağlama , Halk türküsü Vlvi Cemal: Zeybek Cemal Reşit: Parça ÜUlvi Cemal: Piyano 20. . 'Transmisyon 2020 - Plikla orkestra konseri 20:40 - Haberler İSTANBUL Bayanlara jimnastik derti. Ba- yan Azade Tarcan Fransızca ders Bethofen ikinci senfon Romen halk musikisi, Estega. ga orkestrası. Haberler Bayan Bedriye Tüzün. Türk. ge sözlü eserler. Radyo caz ve tanga orkestraları, San haberler - Borsalar. Piyano solo. Profesör — Ferdi Tatser, Muhtelif plâklar. — —<— Boluda panayır Bolu, 8& ÇA.A.) — Bolu pana- yırı dün açıldı. Bu sebeble büyül pehlivan güreşleri yapıldı. Tekir- dağlı Hüseyin pehlivan başı ka- zandı. Panayır iyi geçiyor. Yarın bitecektir. Ayın onunda Mudurnu ve ayın 24 ünde düzce panayı açılacaktır. Bu panayırlar üçer gün sürecektir. Bu yıl panayırlar daha rağbetlidir. 18.30 1850 1910 19850 2020 20.30 2135 21.50 22.20 Muğlanın tütün ürünü Muğla, 8 (A.A.) — Son yazı- lan tütün yazısına göre, bu yıl il içindeki tütün rekoltesi 2,5 milyon kilodur. Ürünün nefaseti diğer yıl- lara göre daha fazladır. Kumpan- yalar ve tekitler yönetgesi etüd gezileri yapmaktadır. Bu yıl tü- tün ürününün az olmasından piya- sanın erkon açılması ve nelaseti do layısiyle de fiatların yüksek olma- 81 umulmaktadır. Son düzeltmelere gör Kılavuzdaki yeni kelimeleri Nasıl kullanmalıyı: Bu adla çıkan kitapta (Ulus) daki (Kılavuz dersleri) -toplanmış ve en son türkçe yazılardan örnek- ler konmuştur. Kitabın sonunda 32 sayfalık bir endeks vardır. Burada kılavuzdaki birçok yeni kelimelerin türkçeden osmanlıcaya ve osmanlı- cadan türkçeye karşılıkları gösteril miş ve bunların Öörnek yarılarda hangi sayfalarda kullanıldıkları da |aıım edilmiştir. Kitap 168 sayfa. İtr. İstanbulda Ahmet Halid ve An- karada Akba kitapevlerinde S0 ku- ruşa satılmaktadır. ideyim.. Vâdediniz ki YLUS'un romanı; Levis ve İren Yazan : Pol MORAN Türkçeye çeviren: Nasuhi BAYDAR Levis, İren'in bileklerinde mor bilezik. ler resmediyordu. — Sizinle burada kalmak istiyorum. Ar- tık gitmiyeceğim. Ayaklarınızın altma ya- tıyorum. Söyleyiniz bana... — Bırakınız beni. — Bırakınız da sizi yıkayım, yeniden kurayım.. Sesleri boğuk, alçaktı; şimdi kafa ka! ya çekişiyorlardı, keçiler gibi.. İren Levis'i — boks diliyle “kendisine takılıp kalmama- ı için,, — kolunu iyice uzatarak uzaklaştı- rıyordu. Levis, ilk önce, İren'in üzerine atılma- max istemişti. Sonra, iyi olmadığını bisset- tiğini de bir defalık vazgeçmeği düşündüğü bu usule gene kendini kaptırmıştı. e yakayım, İ _!ı_i.şika yatağın ünerıne düştüler. Tefrikr - * S ren, bir güvenlik kilidi gibi bir ayağını öte- kine kinetliyerek bacaklarını kıstı. — Beni bırakınız. Levis dizlerinin bütün yükü ile basıyor- du; İren'in gömleğinin eli altında çatırda- dığını duydu; ikisinin de kalpleri çarpıyor- du. Yüzleri, bu kadar itişmeden dolayı, kıp- kırmızı idi. Levis, kadının bir kolunu arka sında, ötekini çenesinin altında sımsıkı tu- tuyordu. Firketeler yağmur gibi yağıyordu. * Gömleğin mavi kordelaları omuzlardan sıy- yıldı. Öyle bir bağırdı ki Levis kalktı, geri çe- kildi. Bunu hiç bir kadın için yapmamıştı. — Aifediniz beni. ş Bir ravnd'u bitirmiş iki boksör gibi iki- si de soluk soluğa idiler. İren ı dö- küp yeniden düzeltti; yüzü, saç bolluğu a- rasından bir kurşun külçesine oyulmuş glğl. bütün çizgilerile göründü; bu hal bütün benliğini değiştiriyor, olduğu gibi gösteri- yordu. Levis: » — Tabiiğ, artık biribirimizi görüp gö — Niçin? Sizden bir korkum yok ki. Kaynayan su gibi titriyordu. — Bana yakınlık duyduğunuzu da söv. — DÜ DAT A AA ğ A — Hayır. — Darıldınız mı? — Sizden iğrenmeksizin burada bulun- duğuma kızıyorum. — Saçlarınızı kestirsenize, — Hiç bir vakit. — Son bir bir çift olmamızı, bir fir- ma olmamızı düşünüyor musunuz? — Hayır. Hele böyle bir şeyi hiç düşün- müyorum. Gidiniz. * Levis, önünde, merdivenin uçurumunu gördü. Bir kaç basamak indikten sonra, fransız çapkınlığıyla döndü: — Bu biçim gitmek istemiyorum. Bana alıp götürebileceğim, sizin olan bir şey ve- riniz. Mendil değil, mendil uğursuzdur. Me- selâ bana sutiyengorjunuzu veriniz; para cüzdanımda saklarım. İren, dili tutulmuş gibi, şaşkım şaşkın, baktı. O vakte kadar böyle bir adam gör- — Hiç olmazsa Paris'te oturan ve sizi seven, sizi tanıyan bir dost adı söyleyiniz ki, zaman zaman, kendisi ile hakkınızda ko- muşabileyim. — Pariste kimseyi tanımıyorum. — Öyle ise bana bir vaitte, bir tek vaitte ! Triyesteye hareketinizden önce bana tele- fon edeceksiniz.. Segür 55-55 kolay bir nu- mara, değil mi? İren, yanakları ateş içinde, gözleri dim- dik ilerilerde, merdiven başında duruyor ve artık otunla konuşmıyacağını, başının ha- reketlerile, anlatıyordu. Levis'in merdivenleri indiğini seyretti. XHT Bir kış havası, kertenkele cinsinden hay vanların yeniden canlanmalarını kolaylaş- tıracak sıcak boğular.. Sedirler üzerindek! örtülere dökülen gizli ışıklar gibi, asfalta çarpıp kırıları erguan renginde ark Iâmba Tarı.. Otobüsler, farlarının aydınlığını tahta kaldırımlarda ıslatıyorlardı. Viktorya hizalarında Levis, bir yahudi virtüozun çaldığı keman nağmelerini andı- ran sesler çıkararak ve dört yanlarına, tro- lelerine geçtikleri yan mahallelerden takıl- mış yaprakların kokularını yayarak ilerle- - yen tramvayları ile Taymis nehri kıyılarını buldu. Nehirde büyük mavnalar uyukluyor- lardı. Sisin gözlerden sakladığı dikili taş kar- — şısında, öte kiyıda, Lipton çay fabrikasının — kulesi dikiliyordu. (Sonu var?