yari” 5 0 e gee F ON ALTINCI YIL. No: 5072 Gündelik DOĞUDA Başbakanımızdan sonra, hükü- met arkadaşlarının birkaçı daha doğu illerimize — gitmektedirler. Türkiye'nin hiç bir tarafında ve hiç bir halk parçasında geriliğe ve yoksulluğa göz yummamak, yurd ve yurddaş acısını benimsemek u- husal cumuriyetçiliğimizi eski re- jimlerden ayıran başlıca vasıflar dandır. Biz yurdda bir sınıf hesabına sömürgeci bir politika değil, geniş ve tam mesuliyet ir yurd sıya- sası gütmekteyiz. Bizden hiç kim- se imkânsızlığı istiyemez. Fakat elimizden geleni her tarafa ve her- kese az çok yetiştirmek, medeni- yet ve genlik savaşını bü halk ölçüsünde yürütmek yükümü al- tındayız. İki usul vardır: Biri büdce ve iş imkânlarını göstererek, hiç bir şey yapmamağı, yahut pek az şey yap- mağı tabiiğ görmek ve göstermek, öteki de yalnız yapılması lâzımge- len şeyleri düşünüp, onları başar- mak için, imkânlar yaratmak, an- dımıza göre yollar ve çığırlar bul- mak! Bizim yıllardanberi — çıkardığı- mız kanunlar, kendi - şartlarımızı göz önünde tutarak, küçük büyük yönetim adamlarımıza hizmet ara- mak, hizmet bulmak ve hizmet yapmak fırsatlarını hazırlamıştır. Köy kanununa bakınız: Bu kanun bol para değil, kuvvetli, iş bilir ve iş görmeği sever adam bekliyor! Netekim Anadolu'da yer yer gör- düğümüz kalkınma hareketleri ile, yer yer rastladığımız hareketsiz- Tikler, para mantığı ile değil, an- cak işseverlik ve işbilirlik mantığı ile izah olunabilir. Antalya ovala- rında kanallar eğer yalnız bayın- dirlik büdc zsinden imdad bekle- miş olaydı, daha çok uzun yıllar bu ovalarım sıtmadan kurtulacağı ve su yüzü göreceği yoktu. İş olmı- yan yerde para düşüncesinden ön- ce, adam düşüncesine saplanmak, genc, yılmaz ve yorulmaz hizmet cumuriyetçileri kadrosunu tamam- lamağa çalışmak daha doğru olur. Demiryolu ve limanlardan uzak- l ğ genclerimizde bir hastalık halini almıştır. Ordu- nun yaptığı gibi, doğu illerinde hizmet, ve yalnız hizmet değil, iş başarmak ve iş görmek, bütün devlet cihazında, ilerlemek ve ye- tişmek için şart olmalıdır. Doğu numarası iyi olmuyan, hayatının sakatlanmış olduğunu bilmelidir. En güzel Avrupa şehirlerinde ataşemiliter olan genclerimizin, Anadolu içinde, alabildiğinize - zakta, bir tabür veya alaya staj için çağırıldıklarında, bunu şevk ile karşıladıklarını — hep biliyoruz. Çünkü bu genclerin bütün ilerle- me imkânları, hizmet mantığına bağlanmıştır. Hizmet etmek ve hizmeti başarmak halkalarından yapılmış bir zencir! Niçin her meslek için böyle ol- masın? F.R. ATAY , .& Türkiye birinciliklerinin final maçı Adımız, andımızdır. Fenerbahçe Türkiye şampiyonu oldu İstanbul, 8 (A.A.) — Türkiye futbol birinciliği turnovasının fi- nal maçı bugün Taksim sladyo - munda, büyük bir kalabalık önün de oynandı. İstanbul şampiyonu ile İzmir şampiyonu Altınordu'yu karşılaştıran bu maçın uyandır - dığı ilgi, stadyomu ağızağıza dol- durmuştu. Kalabalık içinde, Tüze Bakanı B. Şükrü Saraçoğlu ve Sovyet Büyük Elçisi B. Karahan da bulunuyordu. Alana önce Altın- ordulular çıktılar ve alkışlar ara - sında halkı selâmladılar. Biraz sonra da Fenerliler gözüktüler. Tören kısa kesildi. İki - takım karşılaştığı zaman Altmordunun şu şekilde dizildiği görüldü: Sabahaddin Cemil Ziyâ Vedad Adil Naci Naci, Mustafa, Said, Tevfik, Mazhar, Hamdi. Fenerbahçe de şöyle bir kadro çıkarmıştı: Hüsamettin Yaşar Fazıl Cevad Esad Reşad Niyazi Şaban A. Rıza Naci Fikret Yargıç, Sadi Karsan idi. Yan yargıçlığı ödevini iki birinci sınıf yargıç Şazi Tezcan'la Nuri Bosuf almışlardır. Alan güzel, hava güneşsiz ve rüzgârsızdı. Oyuna Altınordulu - Jarın bir hücumu ile başlandı. Ce- vadın, bu akını kestiği ve topu Ali Rıza'ya verdiği görüldü. Ali Rız» kısa bir driblingden sonra topu Şaban'a geçirdi ve Şaban birinci dakikada, sıkı bir şutla takımına birinci golü kazandırdı. Birinci dakikada kazanılan bu göl ve bu golden sonra başlıyan Fenerlilerin üstün oyunu, Altınor- dulu oyuncuların maneviyatını kır- mıştı. Gerçekten Fenerliler, çok güzel anlaşan bir ovunla, yardım- c1 hattınm da katıldığı hücumlar ( Sonu 3, üncü sayfada) Baron Zantbergin ölüsü bugün mem- leketine götürülüyor Ankaralılara, usta bir uçma - am heyecanlı hareketlerini göste- rirken, acıklı bir kaza sonucunda ölen Holanda'nın değerli uçmanı Baron Fon Zantberg'in cenazesi bugün saat dokuzda Nümune has- ta yurdundan kaldırılacaktır. Ölü alayı Samanpazarı — Anafartalar yoliyle Kamutay'ın önüne oradan otomobillerle uçak alanına götü rülecektir. Oradan Fon Zant berg'in ölüsü, Bay Filips'in gön - derdiği üç motörlü Yunkers uca - ğiyle saat onda memleketine ha - reket edecektir. Subay olan Baron'a süel tören yapılacaktır. Bir bölük asker, kırk polis, ve süel bando bulunacaktır. Sü bakanlığı yönetgerleri , - nerallerle merkez komutanı, ha va subayları ordu adıma ve ilbay hava kurumu oruntakları, güven lik direktörü şehir adına, değerli uçmanın ölüsünü selâmlıyacak - lardır. Türk ordusu, türk hava kuru mu, basın, Foker, Rols Roys Fi- lips, Kürtis, İstanbul Palas, Yun kers, Holanda elçiliği Hasan Ha - let, Sü bakanlığı hava fen danış manı B. İstefan'la diğer birçok kurumlar için çelenkler konacak- tır. Eskişehir'de uçaklarımız Ba- ronun ölüsünü selâmlıyacaktır. Bugün üçüncü sayıfamızda de - ğgerli uçman için bir yazı bula caksmız. arar a ar an ar aR aRen aK ARaR SA aR aR ae 46 S 20 İLKTEŞRİN-PAZAR | Gerel nüfus sayımı Bugünkü nüfusumuzun sayısmı, vasıflarını bilmek devlet ve ulusa yarınki ihtiyaçlarımızın neler olacağını ta- nıtâcak, onları karşılamanın çarelerini öğretecektir. Başvekâlet İstatistik Umum Müdürlüğü öi b Bekl e Ha selöeeir 5. Lavrensin vasiyet- namesi Londra, 8 (A.A,) — 1926 yı - lında yazılmış olan tanmmmış Al - hay Lavrens'in vasiyetnamesi ile malların bütünü 7041 in- giliz Uralık Bir dağer göstermek tedir. Albay Lavrens parasını ve m ' larını Kembriç üniversitesi profe- sörlerinden kardeşi Arnold Valter Şav, ve arkadasları avukat Con Snov, ve Rişard'a bırakmaktadır. Lavrens, Lolehill'deki evini ve Şelley'in şiirlerinden nadir bir nüshayı Risard'a bırakmıştır. Albay Lavrens- vasiyetname sinde, kendi eserlerinin neşri için tâhi Hosart'la uvn<masını karde sinden istemektedir. ——— e — e | . Afyon merkez komi- ği e tesinin raporu Cenevre, 8 (ALA.) — Alfyon sürel merkez komitesi, büyük Bri- tanya delegesi B. İtal'in başkanlı ğgında toplanarak, konseye verece ği raporu kabul etmiştir. Komite, tahdid mukaveleleri nin yeritiminin ilk yılında uğra nılan güçlükleri incelemiş ve mu kavele gereğince konulan amba: go sisteminin hosnudluğa değer sonuçlar verdiği düşüncesinde bu- lunmuştur. Komite, aynı zamanda bir çok önemli afyon yüklerinin gönderil dikleri yerlere gitmeyip, kaçak .4- retiyle başka verlere gönderilmek üzere yarı olda cevrilmiş olmala- rı ihtimalinden doğan durumu da incelemiştir. Komite, ihtiyaçları mahdut ve tekrar ihrae tecimi olmıyan mem- leketler için verilecek önemli bü- yük izinlere daha fazla dikkat edilmesi tavsiyesinde bulunmuş - tur. Bu bakımdan yapılan incele - meler, 1934 yılında bütün dünya için elde edilen morfinin, yalnız 1933 yılına nisbetle değil, ondan önceki yıllara nisbetle de aşağı se- viyede bulunduğunu göstermekte dir. Komite, elde edilen sonucla * |. rın ihmel edilecek gibi olmadığı düsüncesindedir ÇöRiCü ö Ö eee S S İADĞÜL MÜĞ 9. EYLÜL, 1935 PAZARTESİ Fenerbahçe Ti “Habeşistan'a İrak a benzer bir şekilde italyan egemenliği verilmesi ileri sürülü - Italyan egemenliği yor — Baron Fon Zantberg'in ölüsü bu « gün uçakla Holanda'ya gönderilecek. Her yerde 5 kuruş ——— Hâl_ıeşistan’da kesin bir Yeni düşünülen anlaşma formülü budur. - İtalyan propaganda bakanı italyan Paris, 8 (A.A.) — Maten gaze tesi uluslar sosyetesi çevenleri ta- rafından düşünülen projeyi izah etmektedirler. Bu gazeta diyor kiz “ Mesele, Irak'taki rejime ben- zer bir rejimin yani, Negüs'ün, egemenliğini korumakla beraber, İtalya'nın Habeşistan toprakları- mı süel şekilde kontrol altına alma sını ve Habeşistan'ın iç ve dış iş lerine bakmak hakkı verilmesini sağlıyan bir nevi mandanın İt;! radyoda, amerikalılara davasinı anlattı. ya'ya önergeyi ve Habeşistan'a kas — bul ettirilmesidir. Bu proje henüz pek önemlidir ve hiç şüphesiz, B. Musolini tara « fından rerldedilecektir. ; Eğer; Musolini; uysal görün < memekte ısrar edecek olursa, ko« mitenin, konseye, uzlaştırma öde« vinin yarıda kaldığını söylemek « ten başka yapacak işi kalmaz. © iye şampiyonu oldu — * zaman, Adua yenilmesinin öcü alır — nıncaya kadar işi kendi halıne bi- — ve tam manasiyle ortaya (Sonu 2. inci sayıfada) Tarih bahisleri aA ANITLARIMIZI KOR e Türkler osmanlı devrinin - ilk zamanlarında, yani türke, türklü ğe değer verdikleri müddetçe de çok güzel, çok sanatlı anıtlar ya - vatmışlardır. Bunlar arasında da pek büyük camiler, sanatı pek yük- sek türbeler, güzelliği bütün ince ruhluları, sanattan anlıyanları sa- atlerce oyalıyan çeşmeler, sebiller gibi eserler .vardır. ki bunlar, türkün buluş kabiliyetinin yüksek. liğini âleme yayan anıtlardır. Bunları yapan usta mimarlar hep türktür, türklükten feyzalmış- tardır. O zamanlarda Avrupa'da okumak yoktu. Bunlar eserlerini hep kendi görüşleri, kendi düşü - nüşleriyle ortaya çıkarmışlar, kur: muslardır. Resmini okurlarımıza sundu - ğumuz Edirne'deki ünlü (Selimi- ye) camisi de en değerli, en yüce türk amtlarından biridir. Bunu Kayseri'de Muncusun'da doğmuş UYALIM. MEÜRiZi olan (Koca Mimar Sinan) yap - K mıştır. Bu değerli yapı ustası (mi- mar) o zamanlar dünyanın en bü- yük kubbesi olarak tanınmış olan İstanbul'daki (Bizans) lılardan kalan ve Fatih tarafından camiye çevrilen ( Ayasofya) nın kubbesi- le'böy ölçüşmek için bu camiyi — -. aparken'kubbesini hem yüksek, hem de geniş tutmuştur. Kendisi: “— Ben Edirne'deki Selimiye camisini Ayasofya'dan daha bü- yük yaptım ve kubbesini Ayasof- ya kubbesinin yüksekliğinden on bir zirâ ve genişliğşinden de altı zirâ ziyade eyledim.,, demiştir. Buna karşı Selimiye camisinde Ayasofya'nın kaba ve küt duru - şundan eser görülmez. Çok ince' ve zarif derusu omu Ayasofya'dan çok vükseek bir eser olarak t e. maktadır. e