18 TLMMUZ 1835 SALI BHavacılık haberleri İtalyan havacılığı Buyuk yazı ve konferanslarımda, Üzerinde öncm vererek durduğum ital- son birkaç aydır aldığı erini pek çok artırmış ol- duğunu göstermektedir. Bu yüksek de- kerinden ayıdır ki, bu yazımda, ital- yan uçakçılığının dününü ve bugününü inceliyerek okurlarıma sunmak isteğini düydüm. İtalyan havacılığı, daha genel savaş- ta, uçmanlarının taşkın — atılganlıkları ve cesareti ile kendini belirtmişti. Bu- munla beraber, genel savaş çağında ha- va endüstrisinin, ulusal teknik — bakı- mindan, tutar tarafı yoktu diyebiliriz. Eski Kaproni fabrikası bir yana bıra- kılırsa iyi uçak yapan büyük ve ulusal bir kurum gösterilemezdi. Lakin dün- ya harbının ortaya attığı hava araçı il- tiyacı, bu ulusu yabancı tiplerde uçak- lar yapan birçok fabrikalar — kurmağa zorlamış ve böylelikle meydana — gelen we iki yönlü çalışan bir endüstri ayda bin uçak yapacak bir kerteye ulaşmış- tı. Savaş sonu, İtalyayı baştanbaşa sa zan kargaşalıklar, ordu gibi uçmanları da dağıtmış, fabrikaları kapatmış — ve devlet uçaklarının kilo ile rastgelen ta- rafından satılmasına sebeb olmuştur. İtalyayı ayağa kaklırmağa savaşan faşizmin italyan havacılığını her şey- den önce ele alarak ona önem vermesi- nin sebeblerini araştırmak, bugünkü durumu anlamlandıracağı için, çok ye- rinde ve doğrudur: İtalyan bavacıları- nın yüksek harbcı kapasiteleri, genel #avaşta kendini pek parlak bir şekilde göstermişti. Faşirm, gencliğin hava a- tacına olan ba sevgi ve yatkınlığını u- Tusal sovgoya temel yapmağı — kendine baş iş edinmiştir. Gerçek, — italyan uç- manları, genel savaşta, gerek Avus- turya - macar uçaklarına, gerek yardı- ma gelen alman uçmanlarına karşı çok büyük başarılar kazanmışlar; alman ve avusturyalılardan daha çok, düşman u- çağı düşürmüşlerdir. 26 birincikânun 1917 de, saldıran 33 Avusturya macar uçağından Vi tanesinin birden italyan avcıları tarafından düşürülmesi, cş- siz bir başarı olduğu için, iyi bir örnek diye gösterebiliriz. Hava harbı bakımından, uçmanların yüksek kapasitelerini anlatacak — daha birçok örnekler vermek mümkün bulun makla beraber, yukardaki örneğin ye- teceğini sanıyor ve italyan havacıları- mnın düşman kara orduları karçısında yapabilmiş olduklarını anlatmağa geçi- yorum. 18 haziran 1918 de Avusturya ordu- ları Montello'da ilerliyordu, ordu bo- zulmuştu; italyan uçmanları geçit yer- kerine, düşman yol kollarma alçaklar- dan saldırarak Avusturya — orduların! Gdurdurmuşlardır. O günkü harb çok çe- tin olmuş ve meşhur italyan avcısı Ba- rakka (34 uçak düşürmüştü) da © gün yer ateşiyle vurulup ölmüştü. İtalyan uçmanları, italyan kara ordusunun &- kıştığı her yere yetişmiş ve büyük İş- ler görmüşlerdir. 23 mayısta 130, 19 a- iustosta 208 uçak yorulan kara ordusu- nun tutunmasında muvaffak olmuş ve 24 ağustosta Rombon'un geri almması in yapılan hücumun — başarı ile bit- mesinde, harba karışon 233 uçak etkili olmuştur. Harbın iyi bir sonuca varacağı umu dunu, garb cephesinde bağlamış olan, yani kendi elinde umud veren hiç bir kuvvet kalmamış bulunan — bu ulusun genel savaş tarihine “biricik yenilme- miş ulusal kuvvet,, olarak bıraktığı yal. nız havacılığı olmuştur derken yanılmı yorum sanırım. Görülüyor — ki, havacılı- ğı yükseltmek kararını verirken ulu- sunan havacılık tabiiğ kapasitesine ve genel savaş tarihine bakmıştır Bundan başka ve aynı derecede &- nemli olan etkenin, bütün dünyada öl- mez bir san kazanmış olarak Öölen gene- ral Douhet olduğunu da söylemeliyiz.. “Harbım hava ordusu İtalya ile bitirilmesi,, fikirlerini ortaya atınış olan bu gene- ral yazıları, raporları, yılmaz ve yo- rulmak bilmez özel çalışmalariyle mem- lekete hava ordusunun önemini anlat. muş, büyük italyan — havacılığının bu- günkü duruma erişmesinde etke olmuş- tur. Büyük — harbtan sonra — dür- madan — ileri — giden — italyan ha- vacılığınım batı ve orta Avrupanın an hiyarak çalışan en kuüvvetli bir varlığı olduğunu söylemeğe lüzum vardır. Git- tikçe korkunçlaşan kalitesi üstün İtal- yan uçakçılığıdır ki Fransayı ve Pran- saya bakarak yolunu sapıtmış olan bir sürü devletleri doğru yola, zorla getir- miştir, demek lâzımdır. Şimdi Fransa, kuvvetli endüstrisi ile kendini kurtar- mak için geceli gündüzlü nasıl ve ne yolda çalışıyor; parası az, endüst ulusların hali neye varacak?!. Bunları bu yazıda araştırmıyacağız, Biz, konu muza dokunduğu için burada, italyan havacılğının Avrupada yaptığı önemli etkiyi göstermeği yeter buluyo- ruz. İtalya, ulusun havaya — yatkınlığını genel savaşta, ele geçirdiği başarıları ve büyük Douhet'nin yarattığı harb e- saslarını göz önünde tutarak ve anlı yalnız yarak hava ordusunu ve hava endüstri sini kurdu.. Bugün, malzeme vererek alınmış üç tanecik w çak bir yana bırakılırsa, İtalya'da yar bancı yapısı tek uçak ve tek motör kal fabrikasına cski mamıştır. Bu, hava cndüstrisinin — ge- nişliğini, boyunu ve kuvvetini anlatır. Teknik verimi anlatabilmek için kı- saca şunları söylemekliğim yetecektir sanıyorum: Bir uçuşta on dört bin kiln- metre uzağa saatte 400 kilometre hızlâ gidebilecek üç motörlü uçak — italyan yapısıdır. 3.5 ton ticaret — bomba yü. künü bin kilometreden uzağa — saatte 350 kilometreden artık bir hızla taşıyan üç motörlü uçak gene italyan yapısı- dır. Stratosferde kolaylıkla uçmak yo ULUS Tarım Bankasının alacakları Öteygünkü sayımızda köylü - | nün Tarım Bankasına olan borç - Tarından 15 bölüye ayrılacak olan- lar hakkında bankanın aldığı ka rarlardan önemli hükümleri yaz - mıştık. Bugün bu hükümlerden köylüyü ilgilendirecek değerde o Janları yazmaya devam ediyoruz: Kıymet takdiri: Taşıtsız malların “ferağ inti - kal,, ve başka — esilenmelerinde banka alacaklarının karşılığını ko ruma için bir kıymet takdiri for- ü Bu formüle gö- lüğe girmesi ta- rihi olan 24 haziran 935 den önce bankaya ipotek edilmiş bütün ta- şıtsız mallar ile bu kanunun gere- ğince, bankaya rehinli hükmüne giren arazi hakkında bankanın o sıradaki “mevzuatı,, sayılacağına göre, bu gibi arazi kıymetlerinin takdirinde bugünkü genel kara - rın kıymetine bakılacaktır. Kanun gereğince bankaya re hinli hükmüne giren öteki taşıt - sız mallar hakkında biri il genel kurulundan ve ötekisi tecim odası ve oda bulunmayan yerlerde u raylarca ve üçüncüsü de o yerin en büyük finans işyarlığınca bir yal için seçilen — ve hakyerinde “tahlif,, edilmiş üç kişilik bir ko- misyonun takdirine bas vurula - caktır. Bu komisyonun bulacağı kıy - met 14 temmuz 931 tarihli ve 1837 sayılı kurağ kanununun hükümle- Tine göre bulunacak kıymeti geç- miyecektir. Kanun gereğince, kurağın, ü rüt gelirinin on misli. kurağın ——— — ——— lunda en çok ve anlıyarak, gizlice çalr şan İtalyan havacılığıdır. Ve unutma- malı ki yalnız bir devletin Stratosfere egemen olması, dünyaya egtmen olması demektir. En uzun uçuşları, harb araç- lariyle yapanlar italyan uçmarılarıdır. En iyi mallarını hüyük bir hava or dusu yapmak peşinde durmadan çalı- şan italyan devletine vermek zorunda olmasalar, başka ulus uçak fabrikaları- nın italyan fabrikalariyle kalite bakt mından karşılaşmalarına bir türlü im- kân bulunmıyacaktır diyebiliriz. Devlet adamları, geletek yıl, hava kadrosunu en hızlı bombardıman uçak lariyle dolduracaklarını ve hava ordu- sunda modren olmiyan gereç kalmıya- çağınt resmiğ olarak söyliyorlar. Bn İtalya'da havaya verilen yüksek önemi ve havadan bekleneni anlatır. Biz, teknikte ve endüstride olduğu kadar harbalıkta da ileri, örnek —bir italyan hava ordusunun daha den var olduğunu söyleyip eyi ve üstün yapmak, başkalarımdan ge ri kalmamak dileklerimizin, bize de, böyle ve bu kadar sağlam bir havacılık kazandıracağı inancını da içtem duy- maktayız. İstiyoruz, bunu da başaraca- eZ Şakir Hazim GÖKMEN bugün duürürken hakikiğ kıymeti olarak kabul edi- lir. Bir kurağın geliri, nomal şart larda ve genel olarak kiraların nis- betine ve aynı cinsten kurağların gelirine göre belitilecek, fabrika, atölye ve değirmenlerin gelirleri- nin tasımlanmasında içerlerindeki sabit gereçler ve yaraçlar da göz önünde tutulacaktır. Ancak yılın belli zamanlarında işliyebilen de- girmenlerin işleme sürelerine aid gelirleri yıllık sayılır. Bu kıymetlere hiç bir şekilde iytiraz edilemiyecektir. Fakat ko- misyonun koyduğu kıymet, kurağ kanunu hükümlerine göre buluna- cak kıymetten üstün olmıyacak tır. İl merkezlerinde bulunan şu - beler, il genel kurulunun toplan - tısında ilbaylığa baş vurarak bu işlerden anlar ve sözüne, tasınına güvenilir iki tasıncı seçtirecekler ve isimlerini şube ve sandıklara bildireceklerdir. Senetlerin hazırlanması ve yol bağışıkları: Taksitlendirilecek ana borçla- rın mikdarı saptanarak, gereken bildiriğlerden sonra altı ay içinde ilgili borçlular veya kefiller tara fından baş vuranlara, borcun ipo tekli veya zincirleme kefilli aldu- ğuna göre ayrı ayrı senedler ya- pılacaktır. Kooperatiflere devredilmiş a - lacaklardan bu - bölülendirilecek olanlarla, “tefevvüz,, edilmiş top- rakların sahiblerine geri verilmek suretiyle yeniden bölülendirilmek üzere kayıdlara alınacak olanlar için borcun 931 senesi envanterin de yazılı bulunduğu borcun cinsi- ne göre belgit alınacaktır. Bildiriğ tarihinden başlıyarak birinci altı ay içinde bölülendir - mek için gelmeyip de ikinci altı ay içinde baş vuranların istekleri, ancak birinci bölüyü peşin verir - lerse kabul edilecektir. Bu ikinci altı ayı geçirenler haklarını kay- bedeceklerinden “takibat,, yapıla- caktır. Bankanın önemli alacaklarını uzun zaman belgelemeye yarıya * cak bu belgitler noterden onayla nacaktır. Bu belgitlerden ipotekli olanlar dört ve zincirleme kefil - likler üç adet olarak hazırlanarak biri noterde kalacak, ikincisi borç- lulara verilecek, üçüncüsü de ban- kada saklanacaktır. İpotekli se - netlerden bir suret de tapu yönet- gelerine verilecektir. . Sigorta kurulu toplanıyor Ekoonmi Bakanlığı sigorta in- celeme kurulu bu ayın birinci gü- nü Ankarada toplanacaktır. JAYIFA 5 Polisle. Çubuk barajında bir işçi boğuldu Çubuk barajında çalışan işçi- lerden Karapürçekli Hacı yıkan « n?ak için dereye girmiş, yüzme bılmgdiği halde derin yerlere doğ ru gitmiş ve boğularak ölmüştür. Sabah erken ve ıssız bir yerde ve kimseye haber vermeksizin yıkan: dığından kazayı kimse görmemiş ve adamcağıza yardım edileme miştir. Genel savamanlık işe el koymuş ve cesede bakılarak gö mülmesine izin verilmiştir. Bir çocuk yaralandı Ötey gün Samanpazarından Mukaddem yoliyle durağa giden 431 sayılı şoför İbrahimin kullan- dığı otomobil yol üzerinde oyna - makta olan beş yaşımdaki Hüse « yine çarpmış ve başından az ya » ralamış ve polis goför İbrahimi yakalamıştır. İki yankesici yakalandı Bir, iki gün önce Atpazarında manifaturacı Veysinin dükkânma alış veriş edecekmiş gibi giren Ahmed adında biri satıcının diğer alıcılarla uğraşmasından faydala- narak bir top keten aşırırken tu- tulmuş ve polis eliyle tüzeye ve- Almiştir. e.*. Şurada burada gezerek ördek satan Mustafanın yanına ördek satın almak bahanesiyle yaklaşan öteki Mustafa zavallı satıcının ce- binden 450 kurusunu aşırmışsa da parayı harcamaya vakit bulma « dan polis kendisini yakalamıştır. Atıçla yaralanan çoban Keçiörende Koççıkaz yöresin - de Ali Rızanın çobanı Salahaddin Tüfekçi deresinde sığır güderken bulduğu atrcı taşla ezmiş ve pat- hyan atıcla hafifce varalanmıstır. Açık teşekkür Ansızın ölen eşim, kardeşim ve babamız Çoruh saylavı Meh « med Ali Okarın cenazesinde bu - lunan, yazı ve tel yazısı ile ve kendi gelerek bu büyük acımızı paylaşan arkadaşlarına ve yakıne. larımıza ayrı aycı teşekküre im - kân bulamadığırcızdan gazeteniz- le bu vazifenin ifasma delaletinizi dileriz. Eşi kardeşi İclâl Sıdika çocukları Celâi, Mün- tekim, Türkân Rabia —— ae A —e A ——— ULUS'un romünu San Michelenin kit:bı Türkçeye çeviren: Nasihi BAYDAR Yazan: Aksel MUNT Bando, yorgunluktan yarıyarıya ıul'mı_; olduğu halde, sabahleyin gelip, her yılki gi- bi, gene penceremin önünde — “Serenada d'addio,, yu çaldıktan sonra, mızıkacıların her biri elleriyle beni ve yanımda, pijaması içinde pencereden sarkıp kıhkahedın kırı- lan Hanri Ceyms'i selamlıyarak, düşe kalka, merdivenlerden indiler, gittiler. Z La festa di Sant' Antonyo da böylece bitti. Tefrika: 129 OTUZ BİRİNCİ BÖLÜM Deniz yarışı Yazın tam ortasında uzun ve parlak, le- kesiz güneşli bir gündü. İngiltere - elçiliği Roma'dan inip karargâhını Sorrente'de kur- muştu. Elçi, Vittorya otelinin balkonunda, başında gemici kasketi, ayna gibi pırıldayan körfezi yelpazelemekte olan mistral rüzgâ - rını, monok'unun ardından - gözleyordu. A k yaklarının dibindeki küçük limanda sevgili kotrası Ledi Hamilton demir üstünde, ken- disi gibi, harekete sabırsızlanıyordu. Lonl Dafrin onun resmini kendi ;lım_lı_ ve bir kişilik, hızlı giden bir gezi gemisi halinde, üstün bir becerik ve teknikle gene kendisi donatmıştı. Bununla Okyanus'u geç- mekten çekinmiyeceğini sık sık söylerdi ve parlak diplomasi başarılarından çok bunun- la öğünüyordu. Bütün günlerini gmiıin_d' geçirirdi ve yüzü bir Sorrente gemicisinin- kinden daha kararmıştı. Çivita Vekya'dan Punta Likoza'ya kadar olan kıyıyı benim kadar iyi tanırdı. Bir gün benimle Mesina: ya kadar yarışma bahsine girişti ve dalgalı bir havada rüzgârı arkadan eserken utandı- racak gibi geçtiği için pek sevindi. Ona “hele bekleyiniz, parçalı yeni hun- yer'imle ipek miznam gelsin,, dedim. Kap- riye bayılıyor ve pek çok yerler görmüş ol- duğu halde San Michele'nin bütün gördüğü yerlerin en güzeli olduğunu söyliyordu. Ada- nm uzun tarihi hakkında pek az bir şey bi liyor, fakat daha çok şeyler öğrenmek için bir talebe kadar hırs duyuyordu. Ben de tam o sırada mavi mağarayı göz- den geçirmekle uğraşıyordum. Mastro Niko- la beni, anlattıklarına göre yerin dibinden, Dameküta ovasından altıyüz ayak yukarda bulunan Tiber'in köşküne giden ünlü yeraltı mahzeninden, iki defa yarı baygın bir halde çıkarmıştı. Ben, sabahtan akşama kadar, bütün gün- lerimi mağarada geçiriyor ve Lord Dafrin de, kotrasının küçük sandalı ile gelip çalışı- a aç şımı seyrediyordu. Mavi sularda zevkle yı- kandıktan sonra sırlı tünelin karşısına ge- Çip saatlerce Tiber'den ve Kapri'nin sefahat- lerinden bahsediyorduk. Süeton'un bütün de- dikleri gibi, kızlarla oğlanları boğmadan ön- ce bu toprakaltı yolu ile mağaraya inmiş ol- duğunu iddiaya kalkışmanm — abdalca bir şey olduğunu Lord'a söyledim. Bu yol, in- san eli ile değil, deniz sularının kayalardan Yavaş yavaş ve yıllar uzunluğunca — sızma: sından meydana gelmişti. Ben onun - içinde hayatım pahasına olarak, yüzükoyun sürüne sürüne seksen metre kadar ilerlemiş ve onun herhangi bir tarafa çıkarmadığına inanmış: tım. Mağaranın romalılarca bilinmekte ol- duğunu onların çağından kalma birçok du- var yapıları ispat ediyordu. Ada, o zaman- danberi, on altı ayak kadar daha suya bat- mış olduğundan, o vakitler mağaraya, şim- di sulat altında görünen büyük kemerden girildiğine şüphe yoktu. Lord'un küçük san- dalının gectiği küçük delik, eskiden mağa- ranm hava almasına yarıyan bir pencere idi. Bedecker kitabının “mağara 1826 da al man resimcisi Kopiç tarafından bulunmuş- tur,, demesi yanlıştı. O, on yedinci asırdan- beri Grotta Gradula adı altında tanılryordu ve 1822 de kaprili balıkçı Angelo Ferraro ta- rafından yeniden keşfedilmiş ve bundan İr- layı da, yaşadıkça almak şartile, kendisine ay- ü Hık bağlanmıştı. Tiber hakkında dilden dile dolaşan ve gelip geçen nesillere Taçit tarafın dan nakledilen iğret masala gelince: Na polyon'un dediği gi cisi,, ve Tiberin de en büyük suçlandırıcısı olan Taçit'in söziyle bu büyük imparatoru alçak hir adam olarak tanıtmak, tarih'a en ağır yanlışlarından biri sayılmak lâzımdır. Taçit parlak bir yazardı, fakat yazdıkları tarih değil, tarihiğ romandı. Kapri selahat- leri hatkındaki yirmi satırlık yazısını an- cak, kendisinin de bağlı olduğu retorikçiler mektebinin tiran tipini gösteren tablosunu tamamlamış olmak için yazmış olması ge- rektir. Taçit'in bile bu dedikodulara pek ku- lak asmadığı, Tiber'in büyük bir imparator ve büyük bir insan olduğu hakkındaki düşün- cesini “büyük imparator ve büvük insan o- larak hayran olunacak bir adamdı,, demesin: den anlayabiliriz. St»ton bile Tiber için an- lattığı en iğrenç hikâyeler için “anlatılma- sı ve hele inanılması zor seyler,, demektedir. Çoğu kendi zamanında yaşamış olan ve şom ağızların anlattıklarını bir araya toplamak için en yetkili sayılmak lâzımgelen tarihçi- lerden hiç biri Kapri sefahatlerinden, biraz- cık olsun, bahsetmemişlerdir. (Sonu var) DÖNi D eeei Düi Mi