SAYIFA 6 Kısa tefrika Hitlerci genc kızlarla ber HIT. — “KAMP KIZLARI ARASIN- DA BİR PARİSLİ KIZ Rotenklempenov, içinde ancak otuz genc kez bulunan küçük bir kamp. Hal- buki Ve, 80 genc kız barındıran başka büyük kamplar var. Tuğladan yapılmış binanan önünde bir Hitler bayrağı dal. alanıyor. Arkada ufak bir bahçe va Ğm,. bellemişler ve allahın fasulya, tahna gibi şeyler dikece Kamp pefinin Üç tavuğa ile iki tane - Fak tavşanı var. Herhalde bir domuza, Bonra da bir ineğe sahib olmağı düşü- Öüyoc. Böylelikle kamptakiler hüküme- izniyi Hin verdiği kupkuru yiyeceklere bir şey- ker daha ilave etmek çarelerini araştırı- yorlar. Mutlakta, kocaman tencerelerin ö- münde, yemok pişirmeğe memur iki genc kız çalışıyorlar. Sırtlarında iş elbisesi yar: Mavi bir buluz giymüşler, saçlarını da kırmızı bir mendille sarmışlar. Bu İki remk hiç de biribirine uymıyor. Se- şöyle olacak; Bu renkler kuvvet, cesaret, ne- bebini sorsanız cevab şüphesiz ge alâmctidir. Bu Üç şey de, nazi genc kızların başlıca meziyetidir! Kızların bu kıyafeti, Moskova'da gördüğüm ba- zi işçi kızlarınkine benziyor. Bana şefakat eden kızlâar,aynı “Hail Hitler, nidasiyle ve alelâde bir sesle köyde belki'on kişiyi selamladılar. Mut- faktaki genc kızlar, içeri girenleri, baş- Tarını bile çevirmeden aynı şekilde se- lamlıyorlar, Bu kelimeler Tarda bizim “bonjur übali bir şekil almış, mın, faraza arkadaşiyle şöylece bir ko- Yaşasın Flanden! Bugün ne yemek var? Tav. şanlar otların hepsini , gi- artık ağız- kelimesi gibi la- Bir fransız kızı. PuşMAsNI tasavvur ediniz! yemişler nilmiye mecburiyet olmıyan otomobil- ler müğterilerinin hemen hemen de sekaci yüz. ni kaybettiler. 'Onun içindir ki, bu ufak masraflar bile bizi sarsıyor.. Hazirandan sonra Biliyorsunuz ki belediye haziranda Rusya'dan getirtmekte olduğu otobüs- leri işletmeye başlıyor. Böylelikle An- kara piyasasında sayı bakımından cn gök olan kaptıkaçtılar sahadan çekili- yorlar demektir, Sayısı yüz elliyi aşan bu araba sahibleri daha şimdiden gide- cekleci yerleri hazırlamakla meşguldü ler, Birçokları memleketlerinde az iş olması dolayısiyle Ankara'ya gelmiş ve çoğu yabancı olan kaptıkaçtı sahibleri gene ya eski yerlerine dönecekler ve yahut da demiryolu üzerinde olmıyan şehirlere gideceklerdir. Bu gidişin an- karalılar için eyi veya kötü olduğunu zaman gösterecektir. ilmamması görekei birkaç nokta Unu Ankara içinde işliyen otobüsleri İs- tanbul ile mukayese etmek bizim kö- tülüğümüzü tebarüz ettirebilmek - için daima bir miyar oluyor. Gerek fiat bi kımında:; pp yapı ı olazak gösterilen İstanbul otobüsl dir. Yalnız bu mukayeseyi yapanların ynuttukları bir şey vardır: gerek mantazam se k bakımındı İstanbul'da hiç bir otobüste kal dakikası geldiği zaman boş bir yer gö- gemersiniz. İnsan sayısı Ankaramızdan daha çok fazla, ve nihayet bir ticaret ve hareket merkezi olan İstanbul oto- büsçüleri taşıdıkları yolcudan aldıkla- gı para ile götürdükleri mesaleye göre “Ankara'dan şüphesiz daha çok ucuz ve muntazamdır. Bunu inkâr etmiyoruz. Baş gitmek, dolu gelmek mestlesi.. Yalnız siz bizim Yenişehire işliyen Kaptıkaçtılara dikkat ediniz: Sabahlı yin Yenişehit'den bit yolcu akını var- “dir, Akşam da akkine olürak eski şehir- den Yen taşınır, Sabahleyin Yenişi yölel al- maya giden kaptıkaçtılar boş gider, dö- Tu gelir; akşamları ise dolu gider boş Kelir.. 'Tabif böyde olunta bir gidiş veya ge- Tişe, gidiş - geliş masrafı birden biner. *Ve hakikaten 12,5-15 gibi mesafeye gö- irt döğru yeltü kalabalığı ULUS ULUSLAR VE YAŞAYIŞLARI dip bakayım; sen yeni gelen kıza bir çift lastik ver. 38 numara giyiyor. Va- şaşın Flanden!,, Zaten etraftaki kızlar Hitlerin adı- nı duyutca değil, içlerine yeni bir kız * hem de fransız kızı - geldiğini işitin- ce başlarını kaldırıyorlar! İşçi kızlar tarlalardan dönmeğe baş- ladrlar, Bazıları kıta eteklik, bazıları altına uzun bir laciverd pan- mişler, Bu pantalon jimnastik- ten sonra ismmmak için, yahut da dışar- da daha tahat çalışmak için giyi Kıztar bir taraftan terli yüzlerini yorlar ve çamurlı lastik çizmeleri: karırlarken öte taraftan da merakla ba- na bakıyorlar. Bakışlarında, acayip bir hayvana bakarken duyulan merakla be- raber, hakkımda eyi duygular beslenil- diğini gösteren bir hal var, Zaten kızlar aralarında çok eyi geçiniyorlar. Hepsi etrafımı almışlar, kim olduğumu öğren. mek, beni de hemen kendi yaşayışları- na iştirak ettirmek için çırpr r. İçlerinden Maria adir bir tanesi bana yaklaştı, Bu kız evelce birkaç ay Fran- sa'daki Dijon üniversitesinde okumuş ve oldukça eyi fransızca konuşuyor. O- nu kendime arkadaş olarak seçtim. İçini çekerek: — Demek parislisin, öyle üi? dedi. Ben Paris'i bilirim. Sen Jak soka da oturmuştum. Ötekiler de konuşuyorlar: — Parislisin, ha? Ne talilisin! Paris çok güzelmiş! Orayı görmeyi 6 kadar istiyoruz ki... Kızlar güzel değil. Parlak burunla- rında bir parçacık bile pudra yok, Saş- larr itina iktlsa güzel olacak. En fazla tuhafıma giden, tombul yanaklar re ç 't olan bir para da ancâk idare e- der ve vaziyeti kurtarır, Sayı fazlalığ Devlet mahallesinde yapılardan bir kısmı bitipte bakanlıklar yenişehirdeki binalarına yerleşince bu hat üzerinde işliyen otobüslerin fazlalığı büsbütün kendini göstermiştir. Arabalar pek na- dir olarak tam yolcu sayısı olan beş ki- Şi ile hareket edebiliyorlar.. İki yolcu bulmak bile bir şans eseri oluyor. Bu hat üzerindeki araba sahibleri mesela 40 a indirilse 6 zaman 10 kuruş, hat 7,5 kuruş bile kâfi gelir. Zaten artık bu hesablara lüzum kal- mamıştır. Belediyenin haziranda işi e- line alması dileriz ki otobüsler için o- Halkın menfaati, istirahatı için çalışan bir ku lan şikâyetlere bir son versi.. rum olan belediyenin bu isteği yerine getirmek için var güciyle çalışacağına hiç şüphemiz yoktur Bizim olmıyan biricik şey Otomobil ve otomobile lâzım olan her y vidasına varıncıya kadar bizim değil- dir. Bütün paramızı dışarıya çı otomobilciliğin yurdda " geniş bule bir yerli | , benzinine ve en ufak aran alanlar ökonomik bakımdan istenilecek gildir. İstanbulda ku tik fabrikası, dayanıklık bakı- 4 ünlü firmalar kadar piyasada a- rarılan lastikler çıkaramıryorsa da yerli mâlı olması dolayısiyle gene tercih et- lan mek ve yabancı mâalından üstün tutmak gerekliğini biliyoruz. Yalnız reklam ve sermaye noksanını bu yerli lastik fab rikamızı yetecek kadar piyasaya tanıt- tırmamaktadır. Tren * otomobil rekabeti Derhal söyliyebiliriz ki tren son ten- zilatından önce bize hiç bir sarar ver- miyor, hattâ rekabet edemiyordu. Son fiat düşürüşünden sonra bizim üstün durumumuz ona geçti. Yol üzerinde o- lan yerlerde yalnız tenzilatir tarifeye dahil olmıyan eşyayı nakletmekle ikti- fa ediyoruz. Yalnız bazı yerler var ki tren, dolaşıp gidiyor. Ötobüsler kestir- me yoldan gittikleri için zamandan ka- zanıyoruz. Öyle sanıyorum ki, bol sermayeli ve muntazam bir şirket demiryolu olmıyan yerlere muntazam seferler yapsa mu- hakkak kazanıt. Yokma demiryol - oto- büs rekabeti bence dalma trenin üstün- lüğiyle sonuclanan bir uğraşmadır., ile şişman göğüsleri. Bu umumi lıktan haric kalanlar ancak 17 yaşında- ki küçük kızlar. Hepsi de bana kom man yapıyorlar “ne kadar incesin! Sen hiç kamp kızına benzemiyorsun. Zaten burada kalırsan vücudunup biçimi ça buk kaybolur. Ben iki ayda on kilo ale dim.,, Hepsi gülüyor ve mevzun endam- larını kaybettikleri için hiç biri müte- casir değil. Zaten buna çare bulmanın da imkânı yok ki! Çalışma kampların- dâki hayatı anlatırsam bunu siz de dir edeceksiniz. IV, — BAYRAĞA SELAM Kampta çalışan her kıza günde 56 fenik (28 kuruş) veriyor. Erkekler 68 fenik (34 kuruş) alıyorlar. Bu para ile hükümet de çılgınca masraflar yapı- lamıyacağını kolayca anlarsnız! Bundan başka bilhassa alman — işçi kızlarının kuvvetli bir iştihaları olduğunu ve h sokak başında bir “ev kadını yetiştirme mektebi,, olduğu halde Almanya'da ye- mek pişirmenin ne demek olduğunun i de buna ilave edin. Velha- sil, kamplardaki yiyecek berbad, hattâ bilinmediğ sıhhate muüzir bir şey. Sabahları saat yedide kahvaltı yapı- liyor. Verilen kahve, boyalı sudan baş- ka bir şey değil. Kahvenin yanında da siyah ekmek var. Buna margarin veya yemekte kullanılan bildiğimiz sadeyağ sürülüyor, (Tereyağ bile kimsçe bilmiyor.) Saat onda bir çor- ne olduğunu ba veriliyor, öğleyin de sebze haşlama- St? Bu, patates veya labnadan yapılmış bir şeydir. Bazan bunun içinde ufacık yağ pa: dilimleri bulunduğu da vakidir. Saat dörtte, ye- niden kahve ve yağlı ekmek, bazan da çok az miktarda marmelat. Saat yedide, larr veya jambon patateş ve beyaz. peyni ve fcenk lahnası, Hepsi bu kadar. Ne et, ne yumurta, ne balık, ne meyva, ne de taze sebze var. Bira, süd ve şarab da yok. Velhasıl, yorucu bir günden sonra k, kanı, — sinirleri kuvvetlendirmek için hiç bir şey yok. Yalnız açlığı unutuncaya kadar siyah ekmekle patates yiyen genc kızlar, ada- lelerden gelmiyen zararlı bir şişmanlı- gauğruyorlar. yabut patates kalori, vitemin alı Yemeğin tatsızlığını unutmak için, bir günlür içinde her fırsatta yapıldığı gibi yemekte de merasim yapılıyor. Gong ini gören bir tavanımn tersine vu- rularak herkes yemeğe çağrılıyor. Bü- tün kızlar yemekhaneye girerek otura- takları yetin önünde duruyorlar, Kam- pın elele tutuşup hep bir ağızdan bağırıyor- lar: “Memleketimiz mesud olsun !, Yemek bitince gene — herkes elele tutuşup: "Teşekkür ederiz!,, diye bağı- rıyor, Kime? Allaha mı, aşçıya mı, yok- sa Mitler'e mi? vazi bir işaret verince, bütün kızlar Yemekten sonca akşam — toplantısı yoksa, saat dokuz buçüktan — itibaren kapın şefi man herkes, günün en büyük merasimi yatl, emrini veriyor. O a- ne hazıtlanıyot: Bayrağa selam! bütün 14 ŞUBAT 1935 PERŞ ;er sekiz gün Marş bittikten sonra herkes kolları- vu kaldıcacak uzun Lir hitler selamı ve tiyor. Derin bir süküt içinde yalnız di cekten indirilem ve devşirilen bayrağın sesi duyuluyor, Bayrak sarıldıktan sön- , Askör gibi yaşıyan alman kızları kızlar sessiz sessiz, kollarında gamalı haç işareti bulunan caketlerini giyiyor- lar, Şef kapıyı açıyor ve hava yağmur- lu, rüzgârlr, yahut katrlı olsun, herkes dışarıya çıkarak karanlıkta kampın! ö bür ucundaki bayrağa doğru - gidiyor. Bayrak direğinin etrafında kızlar bir halka yapıyorlar ve "bazırol,, vaziyetin- de duruyorlar. Onun üzerine Şef, o gün- kü marşt söylüyor. Bu marş, büyük me- rasim günlerine mahsus — olan alman millt marşı veya nazilerin Horst Wes. sel led marşı değildir. Söylenen şarkı lar, Hitlerin iş başına gelmesindenberi yapılan yüzlerce şarkı arasından seçi- liyor. İçlerinden bazısı Hitleri methe- diyor, bazısı da “uyanan Almanya,, dan bahsediyor. Çalışma idaresinin kendi marşı da var, ra gene herkes yemekte olduğu gibi el- ele tutuşuyor, ve biribirine sokularak bugünkü birleşmiş Almanyayı temsil ediyor. Sonra yirmi beş ses birden ba- gırıyor: “Allah rahatlık versin!,, halka bozülüyor, yarına kadar disiplin yok. Bütün kızlar bağırarak, gülerek yatak. hanclere doğru koşuyorlar, Yatakhanelerde, yerlere serilmiş ot minderler var. Kamp yeni ve fakir ol- duğu için henüz kışlalardaki gibi “ran- za,, tedarik edilememiş, yastık yerine de küçük bir ot minder, Çarşaf — yok. İki üç tane sert ve koyu renkte asker battaniyesi. Fakat yorgun insanlar ça« bük uyurlar, Onun için biraz sonra her- kes derin bir uykuya dalacak ve bu, ya- rın sabah şefak vaktine kadar sürecek. Kamplarda yaşıyan alman kızlarından iki grup Ankara Belediyesinden: Sokak adı Ulu kapı caddesi Dumlupmar dökmeci Se Hacı Halil Ma. Halilağa UL CİNSİ Adi kaldırım tarnir inşâsı tamiri S0 » canlar Ma. Göztepe So. Hacı Mehmet efendi sokağı 1 — Yukarda keşif bedelleri ve adları yazılı sokaklarda âdi kaldırım insa ve ettirilecektir. Keşif Bedeli a YK 1320.00 23940 118.52 102.37 247.80 2028.09 tamır 2 — Keşif ve şartnamelerini görmek için fen kalemine. gelinecektir. b n 3 — Eksiltme açıktır. 18-2-935 tarihine rastlıyan pazartesi günü saat 11 de Fen Mü- dürlüğü odasında yapılacaktır. 4 — Muvakkat teminat ayrı ayrı yüzde yedi buçuktur. (235) i—418