14 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 1

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Adımız, andımıgflır. ON ALTINCI YIL No: 4868 Za —_____?—o —— Kzam K YmLE e nn z Gündelik SÖZÜMÜZ VE GÜCÜMÜZ * Bugün türk ulusu iki köklü “Vasıfla uluslararası münasebetler- e kendini göstermektedir. Bun- ’—f_dan biri ulusumuzun kendini Müdafaa için sarsılmaz bir azim sahibi olarak hürmet edilmeğe lâ- ıy bir kudrette olması, diğeri u- ı;'““mllzun dostluklarına ve itti- ; 'k!_“'mı, ahval ne olursa olsun, .değ'âmez bir sadakatle riayetkâr ğına inanılmasıdır. Türk va- ulusun bu yüksek vasıfları Üvencine dayanarak ilerlemekte- **vp Ulu Önder Atatürk'ün, ulusa o- an bildiriminden aldığımız bu ve değerli sözler dış sıya- ğ"mlm ana çizgilerini pek güzel meürtmektedir. Artık bütün acun da iyice anlamıştır ki Türkiye dış Siyasasında en büyük ideyel ola- Tak barışı korumak ve sağlamlaş- Tırmak amacını gütmektedir. Fa - kat barış nasıl korunur, nasıl sağlamlaştırılır? Bir şeyi yalnız İstemek yetmez, —Onu realite &lanma çıkarabilmek için gerekli ©lan düzenleri de bulup kurma - l'd" İşte Türkiye bu bakımdan uluslararası durumuna göre en doğru ve çıkar yollardan yürü - Mmüş ve kendisinin olduğu kadar #cun barışının da — korunmasına Yardım etmiştir. Büyük türk devriminin başarıcı Ve yaratıcı gücünün ana temelle- tinden biri de onun ülkeci olduğu b yaşayışın ve realitelerin çe- tin ,erekenlerini 3'65 öngıde tu- tan derin bir görüş ile işleyip ça- bir düşünce ve bir duygu ile barı- şan korunmasını hep birden isti- yecekleri güne kadar kendi gücü- müzle kendi çevremizde barışı ko- rumaya çalışmak bugünün en çı- kar yoludur. Onun için ulusal gü- fümüzü artırmakla - başkalarının kendimize karşı olan - saygılarını da artırmış ve böylelikle de barış ümüzün yayımını kolaylaştırmış unmaktayız. Türk gücü b_anı ğüuidür. Barışı gerçekten istiyen er ulus bunu böyle bilir. Türk gücü kadar değerli olan başka bir şey de türk sözüdür. Türk ulusu ötedenberi uluslarara- S1 yaşayışında sözünün eri olmak- & ün almıştır. Türkün sözü tür- ün onurudur. Sözüne güvenilen adam, sayılan adam olduğuna gö- Ye sözünü tutmak kişinin kendi gücünün artması demektir. Kişi- ler arasında denenmiş olan bu du- Tum uluslar arasında da böyledir. Uluslararası geçimi daha yüksek ölçüde verilen söze bağlıdır. O- fun için uluslar arasında da sö- Zünün eri olmakla ün almış ulus- lar tarihin her çağında saygı ile anılmışlardır. Hiç kuşkusuz deni- ebilir ki, türk ulusu bunların ba- $ında gelir. Bugün sıyasal durum ne biçim Alırsa alsın, Türkiye'nin verdiği Sözü tutacağını bütün acunun bil- Mesi onun gücüne özel bir değer vermektedir. Bu acunda her şey, Sayı, terazi veya metre ile ölçül- Mez, elile tuttuğumuz ölçülerle Siçülemiyen öyle gücler vardır ki, ün onları azımsasak bile yarın Anımağa, ve önlerinde eğilmeğe Zorluk duyarız.; Söz gücü de bun- âr arasındadır. Öbür iç ve öZ gü- c“d.ü_" ki, dış gücleriyle boy ölçü- sebilir. Türk ulusu bu gücünün a- ni da uluslararası geçim te- Azisinin gözüne atmış bulunmak- tadır, 7ali Masıd ALSAN . K. (T)-zalp Kurultay Başkanı- mız Aydında İzmir, 13 (A.A.) — Bir kaç günden- beri şehrimizde bulunmakta olan Ku - rultay Başkanı General Kâzım 'Onlp yanında saylav arkadaşları ve İzmir Va- lisi General Kâzım Dirik olduğu halde bu sabah Aydın'a hareket etmiştir. Kâzım Özalp Alsancak durı.ğmdı mülki ve askeri erkân - ve memurin ve kurumlar üyeleri, belediye başkanı — ve diğer bir çok kimseler tarafından uğur- Lanmıştır. Bir asker kıtasiyle bir polis müfre « zesı uğurlama resminde hazır bulun - muştur. Kâzım Özalp Aydın'da bir gece kal- dıktan sonra Denizli, Isparta , Burdur yoluyla Antalya'ya gidecektir. xxx Aydın, 13 (Özel bildiricimizden) — Başkan Kâzım Özalp bugün İzmir'den ayrılarak on üçte Aydın'a geldiler. Be- raberlerinde refikaları, kâtibleri, Hıy_ » dar Rüştü Denizli, Halid Beyazıt, Rasih Antalya, Hayrettin Bılılıoıir._ .Kemıl 'Turan İsparta vardı. İzmir Valisi Gene- ral Dirik de birliktedir. Başkanı Aydın ( Sonu 5 inci sayıfada ) Bay Karahan merke- zi icra komitesi üyes! Bay Karahan Moskova, 13 (A.A) — Sov- yetler Birliği Ankara Büyük El- çisi Bay Karahan, Sovyetler Bir- liği Merkezi İcra Komitesi üyeli- ğine seçilmiştir. Bay Karahan ay- nı zamanda Ankara büyük elçili- ğini muhafaza 'edecektir. Sanfransis - ko, 13 (A.A) — Bahriye bakan « Lığına aid olup |. yaptığı manev - ralardan — dön- mekte olan Ma- kon ismindeki gezer balon San fransisko'dan 160 kilometre mesafede deni « ze inmek mec - buriyetinde bu - lunduğunu tel - sizle bildirmiş « tir. Savaş gemi- lerinden alınan duyuklara göre balonda bulu - nan 19 zabit ile 83 asker kuru_ı_rıl- mıştır. Balon henüz suların üze- rinde yüzmektedir. Macon balonu 1933 nisanında Nevjersey kıyılş- rında batmış olan Akron'un bir eşi idi. Acunun en büyük balonu nasıl düştii? Sanfransisko, 13 (A.A) — A- cunun en yüce hava gemisi ve Â- En bülyük balon düştü Bir kaza sonunda düştüğü bildirilen Makon balonu, yu- karıya resmini koyduğumuz al) biraz daha büyük eşi di. T, R, Aras İstanbula gitti Dışartişler Bakanımız Bay Tev- fik Rüştü Aras dün_ıkşı.mkl tren- le İstanbula gitmiştir. Ü4 İtalya - Habeşistan Adisababa'da neticesiz - konuşmalar yapılıyor. Roma, 13 (A.A.) — Röyter Ajansı muhabirinden: Resmen bildirildiğine göre, Adisababa'da devam edilmekte bu- lunan müzakerelerde ehemmiyetli hiç bir inkişaf görülmemiştir. İtalyan istek- lerinin sarih mahiyetine dair çıkan du- yuklar asılsızdır. İki Fırkanın seferber edilmesi keyfi- (Sonu 2 inci sayıfada) ların Zeplin bal merikan savaş donanmasına da - hil olan Makon balonunun, ma - nevralar sırasında Kaliforniya a « (Sonu 2 inci sayıfada) 14, ŞUBAT 1935 PERŞET4.:.. Bükreş, 13 (A.A) — Hükümet buğday ti « caretini inhisar altına almak tasavvurunda- dır. Buğday inhisarı devlete mühim gelir te« min edecektir. Buna karşılık petrol, şeker ve kahve inhisarı projesinden vazgeçileceke Her yerde 5 kur!g_ -— e YENİ TEFRİKAMIİZ San Michele'nin kitabı Doktor Aksel Munt kitabını anlatıyor * Benim, uzaklardaki şimal memleketimde, kır saçları Rât dan bembeyaz, sakalları kırağılı ihtiyar kumbaracılara bena ziyen — yılların ğ başı da hâlâ azçok ör selemiş olduğu — çamlar, çocuklutı , öbet bekliyorlar...,, - San Michele'nin kitabını tasnifte mü- nakkidler büyük güçlük çekmiş görünü- yorlar ve bu hale ben hiç şaşmıyorum. Onlardan birkaçı buna “kendini anla- tış,, ; bir takımları da “bir doktorun ha- tıraları,, dediler. Bana kalırsa o ne bu ve ne de öteki- dir. Muhakkak ki - en gamlı ve en hare- ketli parçalarını bile unutmıyacak — ol- saydım - hay ihini y k için beş yüz sayıfaya ihtiyacım olmazdı. Be- nim bütün diyeceğim şudur ki hiç bir vakit kendi hakkımda bir kitab y ğ sonra dünyanın gürültüleri söner ve of« manlarla tarlalar, parlak kuş sesleriyle; türkü çağırmağa başlar; dost hayvanlar; anladığınız şiveler ve sözlerle neşelerik ni ve hüzünlerini anlatmak için size doğ« ru gelirler; her şey sustuğu vakit, etra« fınızdaki cansız “şeyler bile, uykulart içinde, mirıldanmağa başlarlar. Bazı münaklidI in yaptıkl gibi bu kitaba “bir doktorun hatıraları,, adı« nı vermek bana münasebetsiz görünü« yor. Tabiidir ki maneviyatını sağlamlaşı tırmak için, kendi kendisiyle ve belki de * zararına k lak z & K niyet etmedim. Bütün kaygim, b tersine olarak, baştan — sona kadar, bu yuzuhsuz şahsiyetten kendimi kurtarma- ğa çabalamaktı. Bununla beraber bu ki- tab, şayet bir “kendini anlı lmuş » satışındaki yükseklikten i ga baş- daşlariyle eğl k i bir kim« se gibi, bir hekimin de hakkıdır. Ancak, hastalariyle alaya hiç bir hakkı yoktur, , Onlarla beraber gözyaşı dökmek da« ha kötüdür. Sızlanan bir doktor eyi bir dol değildir. Zaten, kocamış bir sa« İryorum - bir insan için kendine dair ki- nat adamı, hatıralarını yazmak için iş« kemlesine ot dan önce, bunu iki ke« tab yazmanın en sade biçimi başkaları- nı düşü ğe çalışmaktır. Yapılacak şey, koltuğa gömülüp, kör göziyle, geç- miş hayatına bakmaktır. Bunun daha e- yisi otların üzerine uzanıp hiç düşün - (| ydna E ŞN | L (| YA z Binz . Asılsız bir duyuk * Vergilerin indirileceği duyuğu doğru değil Bazı İstanbul gazetelerinin vergile « -rin indirileceği hakkındaki duyukları YA | Mlıi_'ınl lığı müst Bay Faik şunları söylemiştir: * — 1934 büddesi tahkikatına göre tahsilâtın fazlalığı dolayısiyle bazı ver- gilerin indirileceği hakkındaki yazılar idusu aldatmaktan başka bir şey değil « dir. Bugüne kadar varidat farkı g ne getirmek suretiyle vergilerin indiril- mesi ne düşünülmüş ve ne de bahse mev zu olmuştur. Bu gibi, yurdda herkesi alâkadar eden bir duyuk yazılırken bir- Si Tahllemi ebaki Dd yapız Ch toslrin gön 5 1 çok gerekli ve doğru bir harekettir.,, n d Guelüa Anketlerimiz. Ankara şoförlerile bir konuşma Büyük bir şehir olmak - istidadını gösteren Ankara'da otobüsler, tramvay olmadığı için biricik nakil vasrtası ola- ık kalmışlardır. Yenişehir, Cebeci, Sa- manpazarı gibi semtlerde oturanların sayısının artması ve buraların büyük birer (semt) haline gelmesi, yazın da (Sonu 5 inci sayıfada) Haziran yaklaşryor. Kaptı Kaçtıların Ankaradan ayrılma günleri yaklaşı re düşünmek gerektir. Onun yapacaği, h'll"ömllll LeL £ !'. PI lmnı L P ; L L Ç| (P Bm nun daha eyisi hiç hatıra yazmamak,; ölüleri rahatlarına ve dirileri de hulya« larına bırakmaktır. Bir kişi de San Micele'nin kitabına “ölümün kitabı,, adını veriyor; bu, bels den ancak vakit vakit çıkar... — »e Münakkidlerden biri, San Michele. nin kitabında “meslekten olan müellif. ler için, hayatlarınınr sonuna kadar, he« yecan verici hikâyeler yazmağa yetecek türlü lar,, bulunduğı m miştir. Ben bu mevzuları, değerleri her ne ise, memnuniyetle kendilerine bırar kıyorum. Onlara artık ihtiyacım yoktur, Edebi gayretlerimi, bütün bir ömür u4 luğunca, yazmakta harcamış oldu*mdan artık o ömrün sonunda, he« “ecan verici hikâyeler sınamağa kalkı. şacağımı ummam. Eyi ki bunu daha ön« ceden düşünmedim, çünkü, o takdirde, bugün vardığım yere erişemezdim. Mu« “hakkak ki, koltuğa oturup heyecan ve« rici masallar y k hay l nı bir araya toplamak için ter dökmele« ten; hastalıklarla ölümü anlatmak on « larla savaşmaktan; korkunc entrikalar uydurmak onl! — tarafından habersizce Aevrilmekten çok kolay bir iştir. Ancak, meslekten olan müellifler, eserlerinin unsurlarını acaba ncden kendileri bulup meydana getirmiyorlar? Böyle yapanlar ne kadar azdır! Okurlarını kötü yetle« * sürükleyip götürmekte ısrar eden ya« zarlİrr, oralara bizzat pek nadir giderler, Hastalıklarla ÖLÜMÜN mütehassısları, rom: kah olan kadı i verdiği hastahaneye ender uğrarlar. ÖLÜMÜ, nazım ve nesirlerin- de KURTULUŞ gibi anan şairlerle fi« lozoflar, bu en eyi dostlarının adını işit« mekle, ekseriya, sapsarı kesilirler. Bu eski bir hikâyedir! 'T8€ çocukluğundanberi, nefis mısra- larla, ölüm için derin derin içini çek- miş olan bugünkü İtalya'nın en büyük şairi Leopardi, koleralı Napoli'den, iğ- renç bir korkuya kapılarak ilk kaçan a- dam olmuştur. ÖLÜM hakkındaki dü- şünceleri kendisini *'- “ölmez,, saydır- mak gerek olan büyük Montenyn bile, Bordo'da veba çıkınca oradan bir tavşan gibi fırlayıp kaçmıştı. Şopnhavr, bu. ih- tiyar küskün, hayatı inkâr etmeği bü- tün öğrettiklerinin kilidtaşı haline ge- tirmiş olan bu, son devirlerin en büyük filozofu, ÖLÜM söz konuğu olur olmaz sardı. Sanırm ki en kanlı savaş ro- manları, uzün çaplı alman toplarının (Sayıfayı çeviriniz) Tarının son

Bu sayıdan diğer sayfalar: