SAYIFA 4 İhtiyatkâr bir nikbinlik 6 şubat tarihli "İhtiyatkâr nikbinlik,, başlığı altında yazrlan bir baş yazıda deniliyor ki: Taymis gazetesinde *İngiliz — Fransız anlaşmasile alâ- kadar olan her ülkede bugünlerde ihti- yatkâr bir nikbinlik hüküm sürmekte. dir. İngilterede bu hususta daha dostça tezahürler oluyor; diğer taraftan Rut- yada can sıkıntısı olduğu tahmin olu. nabilir. Londra anlaşması üzerine öyle de- nilebilir ki garbta bir gedik kapam- makta, fakat şerkta bir gedik genişle. mektedir. Bugünkü günde Fransa ile Almanya bitibirlerine yaklaşıyorlar; fakat Almanya ile Rusya biribirinden wzeklaşmaktadırlar. | — Esasen Almanyada Hitler rejimi tarafımdan komünistlerin idamı üzerine Motkova ile Berlin arasındaki müna- gebetler gerginleşmişti. Ölen B. Bartu a bu durumdan istifade ederek Rusya. ya doğru yanaşmak istemişti. B. Laval de selefinin tuttuğu yolda yürümüş ve fransız dışarrişler bakanı İle B. Litvinof arasında ilk kânun ayın- ga yapılan anlaşmada her iki Gevletin biribirlerinc danışmadan bir üçüncü Gevletle müzakereye girişmemeleri ka- sarlaşmıştır. Bu istişare andlaşmasına sonra Çe. koslovakya devleti de girdi. Daha son- #a küçük anlaşma devletleri, B. Laval. Gen, kendisinin bir şark andlaşması ya- pulincıya kadar Almanyanın silahlan- Masına müsaade etmiyeceği vâdini al. Buşlar, bu işte Fransa ve Rusya kadar kendilerinin de alâkadar olduklarını bildirmişlerdi. Bu sebeble B. Laval, Londraya gel- Yiği zaman cileri bağlı olmasa bile, ta. Mamile serbest de olmıyarak gelmişti. Rusyaya ve küçük anlaşmaya karşı gi- dişmiş olduğu taahhüdlerden dolayıdır ki fransız dışarrişler bakant Londra an- Jaşması tebliğine şark andlaşmasına gir. mek kaydının konulması hususunda 15- Yüç etmeğe mecbur olmuştur. Bununla beraber bu tebliğe konu. han "serbest müzakerelere girişmek im- kânı,, kaydr B. Laval'i Rusyaya karşı giriştiği taahhüdlerden az çok kurtar- mış, Almanyaya hava pâyı vermişse de bütün bunların B. Litvinofu edip etmediği ayrı meseledir. temin Şark doğusu andlaşması alman ulu. #una hiç bir şey demez, Bu andlaşma konuşmaları ilk günündenberi almanla: zın hoşuna gitmemiştir. Esasen © sıra. larda Almanya, bu andlaşmıya kendisi girmese bile Rusya ile Fransanın ken- di aralarında bu anlaşmayı yapacakla: Tını öğrenmiş bulunuyordu. O zmandanberi bu işe Vülhelmştra. 4€'u Üstü örtülü bir Fransız — Rus bir- Hği gözile bakınıştır. Alman kafasına girmiş olan bu kuşkuyu söküp atabil. gael: için pek ustaca bir sıyasa kullan- mak gerektiği muhakkaktır. Bu tebliğde yapılan yanlışlardan birisi de Ortaavrupa için Romada söz- K yapılan anlaşmaya — dair içinde ima. klar bulunmasıdır. Almanya, tabit, Avusturyanın top- vak bütünlüğünü taahhüd edecek olan bir andlaşmıya müsavi şartlarla çağrıl. gmaktadır. Esasen almanların Avustur- yanın içeri işlerine karışmamak husu» gumda bir taahhüde girişmeğe istekli oldukları da anlaşılıyor. Fakat geçen ayın sonlarında Al. Mmanya, Roma'ya bir nöta vererek bir fakım malümat istemiş, bir takım sor- gular sormuştur. Bu sorgulardan bir #akımının zaman kazanmak dileğile so. tulmuş olduğu görünüyordu. Meselâ, Büyük Britanya ile İsviçrenin neden böyle bir andlaşmayı imzalamağa davet #dilmedikleri soruluyordu. Halbuki İs- viçre başka memleketlerin bütünlüğünü Yaahhüd altmma almak itiyadında bulun- Buyan bir ülkedir. İngiltere ise Avus. turyanın bütünlüğünü el birliği ile ko- tumak dileğinde - olanlarla beraber ol. Almanya bundan başka genel bir an- W dayma yapılınca Fransa — İtalya anlap» l Yabâncg ggîe_telerdş okgğığıi:!arî Britanya - Fransa 6 Şubat 1835 tarihli Noye Zürher Çaytung gazetesi yukardaki - başlıkla yazdığı bir baş yazıda diyor ki: Avrupa sıyasasının son günlerdeki meseleleri etrafında Büyük Britanya ile Fransanın menfaatleri biribirlerine €eş olduğu ve bu menfaatlerin korunma- &ı için birlikte bir sıyasa gütmek lazım geldiğinin isbatı icab ediyorsa, Londru görüşmeleri hakkında neşredilmiş o- Tan tebliğ bunu isbata yetecek kudret- dir. Bu tebliğ Avrupanın bugünkü sı. in yapılmış Her iki hükümet reviziyon düşüncesile ha. rveket ederek, uzun müddet devam ede- ceği de pek belli olmıyan bazı faydalar elde etmelerine rağmen, hayal arkasın- da koşanların başına — geçmek süretile yasal nizamını korumak i olan bir. program da sayılabilir. daha birkaç ay öncelere kadar revizi. yon sıyasasını güden İtalya ile de an- Yaşmışlardır. kâdar barış. sunlar, amacı, Avrupa- Önderleri istedikleri tan bahs ededi nn bugünkü sıyasal nizamını altüst et- barış mek olan Almanya, andlaşmalı mevcud nizama i ya — Fransa iş birliği mına aykırılık etmektedir. Böyle bir mac işe ne bir sübjektif suvaş isteği ve ne de müsavi askerlik ve silahlanma hakkı olan bir Almanya demek olmadı- Ki gibi Avrupanın şimdiki sıyasal ni- zamını da altüst etmesi de icab etmez. Buündan dolayıdır. ki, Almanyanın is. tekleri, Londza tebliğinde Versay and- lJaşmasının beşinci faslının kaldırılması nı göz önünde tutan Britanya — Frön- sa iş birliğinin gayelerine gun gelmektedir. Üze det israr edilmek istenilen fakat genel bir silahs tirilmesine imkân kalmıyan Almanya'. hakkındaki büyük savaştan sonra lanma yapılmadan devam e' nn — silahsızlandırılması ortaya iş olan Avrupa devlet sistemlerinin ilmasına ilk zamarlarda büyük karâintı tehl lerövi azaltmak maksesdıma Hirmet ede- sağlamlaştı mrmasını ifade Büyük bilirdi. Almanyanın bağı eden bu garantiyi, Fransa ve ız mın ortadan kaldırmış olmala. rı, geriye kalan başka sıyasal gayele- rinden de vazgeçmiş olduklarının bir itadesi demek deği!dir. Bilâkis, müşte. rek menfaatlerinin dile iş birliğini daha sıkı bir duruma sokuyorlar demektir. Bu süretle düşü- nülmüş olan garanti korunması maksa- projesine, yahut Lu projenin de katılacağı türlü andlaş. malara daha milessir 1925 te Lokarno misakı bugün de, İngiltere ile Fransa Almanyayı birlik. bir biçim verile- bilmesi için, yapıldığı zaman olduğu g te çalışmaya çağırıyorlar. Lokarno misakına ulusal alman partisinden daha büyük bir muhalcfete geçmiş olan nasyonal sosyalişt rejimi- nin herhangi bir Lokarno mini kati sürette reddedeceğinde tered. düt edilmemelidir. Bundan doalyı da geniş anlam ve durumda bir Britanya — Fransa garanti proje hemen hemen bir hayalden başka bir şey olmıyacaktır. Bütün şümulile bugün karno misaktna bile yeni Almanya ta. asa biçi- mert olan Lo- bammül etmemektedir. masının hükümden düşüp düşmiyeceği- ni de öğrenmek istiyordu. Bundan baş- ka “müdâhale ötmemek,, kaydının adam akıllı, tavzih edilmesi dileğini de gös » teriyordu. »»» Bugünkü günün en mühim sıya- sal hadisesi, silâhların tahdidi konuşma- larmım bir sonuca vardırılması, garbav- rupasında bir hava andlaşması yapılma- #1, Almanya'nm tekrar uluslar derneği « ne bağlanması meseleleridir. Diplomasiye yükletilen bütün bu va- zileler, güç ve engin olmakla beraber, İngilterenin tavsiye ettiği gibi bu işe gi- rişmek mümkündür. Meselâ hava andlaşması için yakın « dan alâkadar beş devletin Lokarno'da ol- duğu gibi bir yuvarlak masa konferansı halinde oturup bu işi konuşmaları müm kündür. Başka şekiller de - bulunabilir. Fakat işin güç tarafı şudur: şimdi bu andlaşma müzakereleri Almanya'nın kuv vetli bir hava filosu bulunduğuna göre yapılacak. Halbuki Versay muahedesi - nin beşinci faslr kaldırılmadıkça Alman- ya'nın resmen bir tayyare filosu yoktur. Her halde Avrupa diplomatları Lon- dra'da esasları kurulan anlaşmayı ger « Dostlar arasında: Fransız saylavlarından Leon Blum, — Şunu bana söyler misin Piyer - Etiyene Ya Almanya hayır, imleri caklırdır. Şark çekleştirinciye kadar birço çözmek mecbuiyetinde k: Lebistan'ın da Almanya gibi Andlaşmasina girmekten vazgeçip ayrı ca saldırışmamak andlaşması imza et - mek fikrinde olduğu malümdür. Bu iş yeni başlamıştır; önü engeller çıkacaktır. Bütün bunları mü » gavi şartlar içinde konuşmak ve Londra esaslarından aytılmamak şartiyle bun - ları devirmek imkân altına girebileceği unutulmamalıdıı. Ortada bütün bir Avrupa anlaşması ve istikrarı bahsın mevzuu olduğuna gö- re ufaktefek kayıbı veya kazancı hesaba katılmamalıdır. Devletler nazariye ve tatbikat saha- ında biribiriyle müsavi bale getirilme « dikçe harbın önüne geşilemiyecektir. Londra esaslarının tatbikat sahasına geçirilebilmesi her halde hem cesaret, hem de sabır ister, Lokarno andlaşmasının konuşulması bile altı aydan fazla sürmüştü. Bu defa- ki İş ise ona nisbetle çok daha güç ve karığıktır. Yalnız ne var ki bugün biran evel refaha ermek ve ortalığı yatıştıra- bilmek için her tarafta kuvvetli bir istek hüküm sürmektedir, aşbakan Flanden'e: Almanya ve Avrupa- nın doğu cenubu 28 Sonkânun tarihli Fölkişer Beo - bahter yukardaki — başlıkla yazdığı bir yazıda diyor ki: Istanbulun dünya sıyasasındaki fev- kalade ehemmiyetini daha bundan yüz yıl önceden takdir eden adam Moltke. dir, Tarih ona hak verdi. Almanya- arn sıyasal birlik için yaptığı savaşlar» dan başka, Viyana kongresindenberi ya- prlan bütün savaşlar, Avrupa ile As- yayı ayıran iki boğaz ile Balkan yarım adasını ele geçirmek içindi. Sultan sarayında nüfuzlu bir dzrum tutabilmek için 19 uncu yüzyıl içinde Rusya ile batıam iki büyük devleti bir- birlerinin varlıklarına kıyarcasına bo- gazlaştılar. Batı devletleri, Kırım'da döktükleri kanlar, yaptıkları büyük fe- dakârlıklar sayesinde rusların boğaz - lara yerleşmelerinin önüne geçebildiler. Bat bu iki büyük devleti Türkiye. yi, boğazların bitaraflığını muhafaza etmeğe memur ettiler. Karadeniz bir rüs — türk gölü olmuştu. Rutya ise Akdenize çıkmak arzularından vazgeç- mek mecburiyetinde kalmıştı. Buna karşı da batı devletleri kendi- xıd diyecek olursa ne yapacaksın? * (Gresguvar'dan) “ 14 ŞUBAT 1938 PERŞEMBE lerine Akdenizin doğu taraflarında Bi fuz miztakaları temin etmişlerdi. — * Bu dorumda Pransa batının hıristi yanları üzerinde kendi kültür mürkuzüt nu kullanmak amacında idi. İngiltert isc, Hindistan yolunu güven altına a7 mak istiyordu. Bu arzusunu Süveys Kf nalının aksiyonlarını eline — geçirmeke Fransayı yavaş yavaş anlatarak Mrsırf da büsbütün işgal etmek suretile getf gekleğtirdi. Rusya prestijini çok kay * betmişti. 1850 nin sonlarıma doğfU, ber tarafta, batı liberallerinin doğuya karşı kazandıkları parlak zaferden babe sediliyordu. 1808 Londra dünya panâr yarı Liberalizmin — bemen hemen bif sembolü olmuştu. Bütün Lu olan bitenler karşısında iki alman büyük devletinin ve orta Avrupanın duürümü ne halde idi? Yalk nız Prusya değil -ki o zamanlar doğüu ile hiç bir alâkası yoktu.Avusturya dâ bitaraf bir tavır takınıyorlardı. Belki dc bu iki devletin bir çok yıllar Bal- kanlarla alakadar olmaları tuhaf görü- lebilir; ancak, unutulmamalıdır ki, © sıralarda Tunanın alt tarafları Osmanlı İmparatorluğunun ülkelerinden sayılır yordu. Yunanistana bakmıyalım; ondan başka da Balkanlarda hıristiyan bir devlet yoktu. 1860 dan dünya savaşına kadar ge çen yıllar içinde, Türkiye devlet ida- resinden ayrılan ve yavaş yavaş Balkan yarımadasının şimal kısmına kadar ya- yılan Avrupanın doğu cenubundaki ülkelerden, batı diplamatlarının profese birer deneme tahtası durumuna düşen düzü- nelerle yarı ve üç çeyrek müstakil deve letler meydana geldi En büyük toprak ve diplomasi oyunlariyle değil, savaş ça« tışmalariyle düzeltiliyordu. Rusya bir çok defalar Akdenize çık- mak denemelerinde bulunduktan sonra, 1877 de Türkiye ile savaşa girişti. Sask vaşı kazandır orduları Balkanları aşa« rak İstanbula dayandı; ancak Avrupa diplomasisi ona bu savaşın verimini yee dirmediler. Batının iki büyük devleti Türkiye e nin profesyonel koruyucusu rolünü oye namakta çok hevetli davranıyorlardı, ama Kırım savaşından sonra durumda epeyce değişiklikler oldu. Yepyeni bir güc ve söz geçiren- varlık olarak Ale manya İmparatorluğu ortaya çıkmıştı. Hakiki bir bitaraf olarak (Ancak batt devletlerinin bitaraflığı gibi — değil) Bişmark ustaca idaresile her iki doğu devletinin aralarını buldu. Balkan yı Tımadasının sıyasal olarak yeni bir tak- sime uydurulması sonucunda da bir ka$ onyıl barışa yardım edilmiş oldu. Tür- kiyeye Balkan yarımadasının yalnız ots ta parçası kalmıştı. Buna rağmen ba- ti taralında Adriyatik kıyılarını ve Ka radağdan Epire kadar olan yerleri de muhafaza ediyordu ki, gene bir Avrue pa devleti olarak kalmıştı. 1878 Berlin köngresi dolayısile kas zantlınış olan uluslararası xaygiya Tağe men, ondan sonra gelen yıllar içinde, Almanya, Avrapanın doğu cenubunda yahut da batı Asyasında kayda değer bir nüfuz kuramadı, Bismarkın güttü sıyasa çok titiz bir güc denkleşmesi yasası idi. İşlok bir doğu cenübu sıya. sası çevirmedi ve zaten çevirmek de is« temedi. Rusyadan yüsün çevrilmesi ve Avus turyaya dönmesi ise Bismarkın iş bas yönel iktidarlarr denemek için sıyasa işleri şından çekilmesinden sonra olmuştur. Alman sıyasası Avusturyayı aşarak İs tanbula ve oradan da Asyaya geçmek gayesini güdüyordu. Almanya Türki- yede âdeta bir parazit tesiri yaptı; Tu« tunabilmesi için hem boğazlardaki hemi de Balkan ülkelerindeki diplomasi ile uğraşmak mecburiyetinde kaldı. Buna bir de doğu cenubunda dun mak, dinlenmek bilmiyen çalışan ve binbir entrika çeviren uluslararamı sere maye gruplarınım mümessilleri ile uğe raşmayı katmak lazmdır. Eğer ki ald man diplomasisinin bir muvaffakiyet! diye kayd değeri varsa, sözümona als, denilen varlık da topu topu bir Bağdat demiryolu kurabildi, Bu meselede de en ufak bir muvaffa« kiyetsilik ile kazşılaşınca âdeta alman yurduna yüz karâsı olacak ölçüde ve Almanya zararına olmak üzere derhâl devletlerin finans - gruplarile münase- betlere girişti. Üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra diplomatların kalem ile yaptıkları mü cadeleler bir silah savaşına döndü.