4 Şubat 1935 Tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4

4 Şubat 1935 tarihli Ulus Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYIFA 4 Bir yugoslav gazetesi ve yeni Türkiye Belgrad'ta ingilizce olarak çıkan Balkan Herald gazetesinde V. B., Met- ta İmzasile yazrları bir makalede liyor ki: deni- *“Geçen on sene içinde Türkiye es- ki devirde bir asırda başarılamıyacak kadar işler başarmış ve bu Ülkenin bu- günkü çehresi tanınmıyacak kadar de- Hişmiştir. Bundan yüz yıl önce türk erkeği batı medeniyetini kabul etmesi imkânı elmıyan bir kaba sofu, türk kadını da Kimseye görünmek hakkını halz bulun- mayan peçeli, örtülü ve kocasının esiri bir mabluk olarak tanılırdı. Bugün 'Türkiyede ne böyle bir erkeği, ne de böyle bir kadınr görmek imkânsızdır. Yeni Türkiyeyi yaratan Atatürk'. Yur, Atatürk, dine karşı bir savaş açma- Rorş, yalnız medenileşmek, asrileşmek Hglerinde dinin bir engel, bir pürüz ol- Maması dileğile din ve dünya işlerini biribirinden ayırmıştır. Atatürk, sul- Banların ne kadar bozuk düzen kimse- ler olduğunu görerek sultanlığı kaldır- kaştı. Bundan sonra değişmeler biribiri Brdınca sökün etti. Hilâfet kaldırıldı; Kürkiyenin reemi bir dini olmadığı ka- sarlaştırıldı. Atatürk, yurdu için faydalı olduğu- a inandığı ve gerek bulduğu her ted- birt almaktan geri durmamıştır. Bundan sonta Türkiye, cakl ve köhne kanunları da kaldırmak, onun yerine İsviçrenin medent, İtalya'nın ppeza kanunları esaslarına uygun mo- Gern kanunlar kabul etmek lüzumunu Buymuştur. Eskiden türkler, din yasak ettiği igin güzel sanatlarla meşgul olmazlar; bunu mekteblerinde öğretmezlerdi. Zi- sa dinde insan veya hayvan canlı şeyle- Fin resmini yapmak menedilmişti. Şim- Gi ise ilk mekteblere varıncıya kadar bütün türk mekteblerinde resim dersi yerilmektedir. Erkekli, Kadınir türk geneleri Ave yupaya resim ve heykeltraşlık öğrenme- İğe gitmekte ve döndükleri zaman mem- leketlerinde bu işlerle uğraşmaktadır- kar. Jozef Marks izminde bir Viyana sa- Hatküârr türk hükümetince müşavir ola- yak varifelendirilmiştir. Evskiden türk kadınları peçe takar- lar ve erkı sıkı örtünürlerdi. Bunun e- bebi, dinin kadınlara mütevazı olmağı Savsiye etmesindendir. Eskiden bir er- keğin dört kadınla evlenmesine müta- ade olunurdu. Bugün türk kadını peçeyi kaldır. mış, dörde kadar evlenmek müsaadesi kaldırılmış ve altı ile on yaş arasında. ki bütün kızlara mektebe gitmek mec- burf kılındığı gibi bütün tedris müce- #eselerinin de kapıları kızlara açılmış- tır. 'Türk kadınları her türlü meslekke» ze İntisab edebiliyorlar. Bugün türk kadınlarının arasında birçok doktorlar, #vukatlar, tayyareciler, ressamlar ve aktrisler vardır. Birçok yerlerde ço- tukları korumak için bir takım merkez. ler açmışlardır. Pek yakında siyasi vazifelerde ve #mniyet işlerinde de vazife alacaklar- Ü. (Bu yazı yazıldığı zaman Benüz türk kadınına saylav olmak bakkı veril- miş değildi; onun için B. Metta bun. Gan bahsetmemiştir — Çeviren) Osmanlılar zamanında ilk - tahsil (dint mahiyette idi ve hocaların elinde idi. Şimdi tamamile garb usulünde ya- prlan tedrisat uyanık ve münevver mu« Glllimler tarafından yapılmaktadır. Artık yeni türk mekteblerinde ne din dersleri okutulur, ne de arabca ve Harsca öğretilir. Eskiden türk çocukları Byaktopu oynamazlardı. Çünkü boca« İer, bunun insan kafasına benzediğini, #ebeble ayakla çelinemiyeceğini söy- Tek menederlerdi. Bugün ayaktopu, Beyzbol, kriket ve buna benzer birçok garb oyunları türk çocuklarının başlıca Bğlencelerini teşkil etmektedir. | İstanbulda artık bugünün ihtiyac. uygun olmryan yetmiş yıllık da. fünun kaldırılmış, yerine asrf bir rsite kurulmuştur. Bundan başka kuvetli bir terçüme heyeti de kurula» tak Üniversiteye bağlanmıştır. Bunlar, ULUS 4 ŞUBAT 1935 PAZARTES; Soın.ılı hâdisesi IYabancı gazetelürde OkudUklarlleJ B. Bernar nasıl öldürüldüf İtalyadaki kabine değişikliği Lö Tan, Paris — 26.1,35 B. Musolinin kabinede yapı ğişiklik sıyasal kriz mahiyetinde de- ğildir. Bilindiği üzere İtalya hüküme- tinde mutlak bir durluk (istikrar) vare gdır, Bu durluk, B. Musolini'nin vetli şahsiyeti üzerine kuruludur. Du- çe İtalya'nın bütün idare manivelasını, kimseden çekinmeğe me olmaksı- zın, ellerinde tutar, Bu anda Roma'da yalnız Duçe'nin politikası vardır. Bu pulılıka, günün bütün realitelerine uy- güundür ve faşist fırkasından tam bir muzaharet görür. Faşist fırkası ise ulu- sun her tarafına yayılmış olup kendisi- ne karşı yapılacak bir muhalefeti kati- yen müsamaha ile görm kuv- bur Bu sistemin faydaları olduğu gibi zararları, hemen elde edilen garantileri ve uzak bir takım tehlikeleri — vardır; fakat herkesin, bütün mesuliyeti üze- Tine almış olan B. Musolini'ye ka şartsız tâbi olmasını gerekleşti. şizm, het tütlü hürr ve demok! prensiplerini reddedi halinde daimi ve sürekli bir rej yapılan sınamalar, bu sistemin umud. suzluk anlarında kurtuluş çareleri bul- duğunu göstermiştir. Fa barış n olamazsa da n iş baş na geçtiği on üç yıldanberi, İtalya", düzensizlik ve anarşiden kurtaran, ma- neviyatr canlandıran ve sıyasayı — kâlk kındıran bir âlet olduğunu kabul etmek gerektir. w« B. Musolini'nin İtalyada tam ge- rekli bir zamanda ortaya çıktığı ve şimdiye kadar vazifesini büyük bir us- talık ve sebatla yaptığımı da kabul et- meliyiz. Adaptasyon gayretleri yeni başlıyan bolşevizmin inkişafı haric ol- mak Üzere, B. Musolini'nin yıktıktan #onra yeni bir düzen kuran, yaratan, kurumlandıran ve bunu sağlamlaştıran tam bir ihtilalci olduğu söylenebilir. Kendini tanıtmak ve muhite uydur- makla geçen yıllardan sonra İtalyan faşizmi kapitalist ve liberal medeniye- tin geçirdiği kriz esnasında ustalıklı bir teşebbüs olarak hkalmaktadır. Fa- şizm, devrimci düşünce ile otoriter dü- şünceyi kendinde crmeder fakat otori- teyi düzen, soysal barış ve ulus düygu- &u İçin kullanır, B. Musolini'nin mu- vaffak olmasının sebebini de şüphesiz bunda aramalıdır. Faşizm, yalnız İtal- ya'ya mahsus bir şeydir ve bunun baş- ka bir ulusal alana nakledilmesi ancak kötü hayal kırılışları doğurabilir, çün- kü İtalya'da faşizmin zaferini temin e- den manevi, sıyasal ve soysal gşartlar bundan sonra şüphesiz italyanlarda bu- Tunamıyacağı gibi, başka Ülkelerde de bir araya toplanamaz, Vaziyetin mutlak surette hâkimi ol- duğu ve yalnız kendi mevcudiyeti re- JHimin ve hükümetin durluğunu temin ettiği için, Duçe dalma yanma azimkâr “ve genc kuvvetler almağa, hükümet ve ——— ——— garbın ve şarkın değerli edebi eserleri. ni türkçeye çevireceklerdir. 'Tür kdili de özleştirilmektedir. Ya- ni şimdiye kadar içinde bulunan arab ve fars sözleri çıkarılmakta, bunların yerine z türkçe olan kelimeler getiril- mektedir. 'Türk şairleri artık arabcadan, fara- cadan değil, garb şairlerinden ilham a. hyor. Edebiyat, artık dini bir edebiyat değildir, Ziraat, ticaret ve sanayi, devanilı sürette inkişaf etmektedir. Hükümet, Avrupa memleketlerinden bir takım zi. raat makineleri satın almakta ve bun« ları ucuz fiatla çiftçilere satmaktadır. Sulama işleri yoluna konulmuş, çift. likler asrf bir hale getirilmiştir. Devlet, yünlü, pamuklu ve ipekli Gokumalar, şeker, bira ve saire yap- mak için bir takım fabrikalar vücude getirmiştir. Birçok yollar ve demiryolları yas pılmaktadır. Şimdiye kadar türk para- sile, türk mühendisleri tarafından 2000 mil uzunluğunda demiryolu yapılmış ol- duğunu kaydetmek lazımdır. Bütün sa- bil ticaretlerini yapmak üzere bir denir ticareti filosu vücude getirilmiştir. idarenin yüksek memurlarını ile ve faşist zihniyetile y muş kimselerden B. Müsolini geçmişi tamamen kaldırıp attığından ve yeni adamlarla yeni bir seçmeğe itina © eser kurmak istediğinden kendisi gibi ulusun içinden geler faşizm neslini devletin büyük işlerine alıştırmağa ça- lışmıştır. İşte faşizmin yüksek şahsi- yetleri arasında sık sık olan likler, Düçe'nin emci altında bakan ve müsteşarların beb olmaksızın tebdili lir. Son yapılan ve hiç min ettirmediği katine eskiden olduğu sağlam adamlar yetiş: r. Başlıca bakanlıklı deği çalışan zahiri bir - se- bundan ileri ge- yin'tah- liği de, yeni ve bir gibi, k için yapıl- una göre bu değişi lefin hiç âl manası ol, inanılabil İtalyı en olduğu gibi gün de, inin mürek lıktan yedisini B. Mu- mektedir ında da yalnı: rkes bilir. Bununla beraber, yeni yapıları de gişikliğin eskilere benzemey ye kadar yedı duürü manların iş başına getirilmiş olmala dır. Bunların böylece ön plânda görün- safhaya meleri, faşist rejimin kat diğini gösterir. Devletin korporativ tarzda kurumlandırılması işi bitemi Şimdiki parlamento ile birlikte, manter rejimin son zavahiri de ortadan kalkacak ve korporatif sistem yaşıyan Onun bir şekilde işlemesini en eyi tarzda temin bir gerçeklik haline girecektir. için B. Musolini bu sistemin eyi edeceklerini sandığı adamları etrafıma toplamıştır. Ziraat sendikaları genel konfederasyonu başkanı olan B, Razzo, bayındırlık bakanı olmaştur; eski bir mak ve sanayi genel konfederasyo- nu başkanı olan B. Bont 4 bakanı olmuştur; önce — başbakanlık müsteşarı olan B. Rossoni, şimdi zira» at bakanı olmuştur; B. Rossoni - faşiz- min başlangıcında B. Musolini'ye sa- vaş arkadaşlığı etmişti. Düçe gibi dev- rimci sendikalizmden gelen ve faşist sendikalarının kurucusu ve canlandırı- cısr olan B. Rossani, korporatizmin en çalışkan kuvvetlerinden biridir. Türen şehri podestası ve ziraat sendikaları- nın teknisyenlerinden olan B. Taon di Revel bakanlığını Müstemleke işlerinde ihtısası olan Va- tikan elçisi Kont Dövekki, kültür baka. maliye almıştır. | »: olmuştur, Bu bakanlık gencliğin fa- şist olarak yetiştirilmesile dalma meş- gul olduğundan, faşist rejimi için çok mühimdir. Diğer taraftan, eskiden kor- porasyonlar bakanı olan B. Bottai, Ro- ma valiliğine tayin olunmuştur. Duçe- nin yaptığı bu seçilişler manalıdır. ve İtalyada korporatif devrenin başladığı- nı açıkça gösterir, ——— Yeni bükümet merkezi büyük bir hızla inkişaf ediyor. 1919 yılında An- kara 20000 nüfuslu basit bir kasaba idi, Bugün 90000 den fazla nüfuslu modern bir şehirdir. Burada birçok res- mi ve hususi binalar, zarif nakil vası- taları göze çarpar. Yüksek bayanlar ta- tafından sık sık ziyafetler ve balolar verilir, Türkiye artık medeni acunun bir parçası olmuştur. Uluslar derneğine girmiş ve şarkın, garbın birçok devlet lerile dostluk andlaşmaları imzalamış- tır. Avrupada ve Amerikada toplanan bütün uluslararası fen, ökonomik ve #ıyasal kongrelere türk murahhasları gönderilir. Bu asrın başında bir türk — kızınım uluslararası güzellik — müsabakasında yer alacağını hayalden geçirmek bile müşküldü. Bugün İise Türkiye kendi kızlarından birisinin acun güzellik kı- raliçesi olmasile övünmüş bulunmakta- dır. Bugünkü türkler geriye değil, ile. Tiye bakıyorlar, Bugünkü türk, ancak insan gücünün bir kurtuluş vasıta ve garesi olabileceğine inanmıştır. Akdeniz ve İngiltere kişe Post gazetesi ingiliz say- dan Kenvorti'nin Akdeniz hak- ki bir yazısımı ele alarak diyor ki! Geçenlerde Roma'da çıkmakta olan “Affari Esteri, adındaki dışarıişler ba- *The Ninetcenth Contury and After,, başlık- kanlığının haftalık mecmuasındı li ve Lord Straholgi imza: taşryan bir yazı çıktı. Bu saylavı Comander Ken- adı olduğunu da söy- çok dikkate değer imzanın iz vorti'nin müstca lemek faydasız olmiyacaktır. Yazı sahibi ilkönce, İngiltere'nin Akdenizde hakimiyetini — kurabilmesi için, kendi ülkesine kattığı (Malta, Ce- belitarık, Pott Mahon, K tarihçesini ar brıs) yerlerin Britan- yanın dü ndan ve hele bir- in hava kuvvetlerinin in- 'a savaşıı çök devle afından sonraki durumunu — gözden Bu araştırmaların so- nucunda ileri sürdüğü düşünce, İngil- tratejik düşünceleri çer- Bu düşüncele. iya İngilter r takınacak Cet nıyacak bir hale gelecektir. Hele Cebelitarık'ın durum ktedir. Çünkü gerek İspan- ndan, gerekse lurlarsa, Malta adasile 30 kilometreyi uzaklıktaki Afrika ağır toplarla yapılacak bir imiş olacaktır, Buna bir de 1 gemilerinin erzak ve cepha- geçeceğini de an bir ne getirilmesinin önüne katmak lazımdır. Malta adası da tayyare bücümu ve denizaltr gemilerinin blokajı karşısın. da devamlı bir üssetibahri olamıyacak- göre, lâtin ulusları günün birinde İngiltere ile çalışacak — olurlarsa, ingilizlerin Ak» denizin batı tarafımdaki deniz tica» reti tehlikeye düşecektir. Kenvorti bü. yük bir soğukkanlılıkla diyor ki, İn. giltere Akdeniz yollarını bırakmalı, Hindistana ve Irak petrollarma gide- cek yolu Kap'tan geçirmelidir. Ancak, Akdenizin batı taraflarını bırakmak doğu taraflarından ayrılmak demek değildir. Bilakis bu taraflarda İngiltere derinlere kök salmalı ve haki- miyetini daha fazla güclendirmelidir. Buralarda — Hayfa liz deniz güclerinin yeni bir süel daya- &1 olmalıdır. Çünkü bu liman, düşman olabileceklere yakın bir amac olamıya- tır, Saylavın düşüncesine limanı — ingi« cağı gibi, limanın geniş olması dolayı. sile büyük donanma ve hava güclerinin korunmasına elverişli bir biçimde ku. rumlandırılması imkânları vardır. Bun- dan başka, Kerkük'ten gelen petrol bo- rusunun buraya kadar gelmiş olması, kalâde stratejik bir durumda bu- 1 bakımından da Hayfa Filistin Ie birlikte Hindistan korunma hattı- nın çok mühim bir noktasını teşkil et tiği gibi Süveyş kanalile Mısır'ın si- el kontroluna lJazım olan bir temel ol- maktadır, İngiliz saylavı, İngiltereye karşı Tatin cephesinin kurumlandırılması im- kânlarının sebeblerini anlatmıyor; fa- kat araştırmalarını en son ihtimallere kadar vardırmakta, ve böyle bir ihti- mal karşısında da Britanya imparator- huğunun korunması için çareler düşün- mektedir. İşte bundan dolayı büyük bir alanı olan ve bunun sonucunda da hem deniz- den ve hem de havadan serbestçe hare- ket etmeğe elverişli bir korunma imkâ- nını veren Venta ile Cebelitarıkın de- ilmesini ileri sürmektedir. Böyle ğiştirmenin tatbik sahasına gire mesi mümkün olamazsa, uzun uzadıya düşünmeden Cebelitarıktan vaz geçile mesini tavsiye etmektedir. Böyle olun- ca da Irak petrollarını Afrika üzerin- den dolaştırarak ingiliz limanlarına ge- mek lazımdır. 8000 mile varan Kap'» tan dolaşan deniz yolu göz önünde tu- tulacak olursa, İngilterenin, petrol bo- rularını neden Hayfa'ya getirdiği an- lamıyor. Çünkü Hayfa'dan Cebeli- tarık'a kadar en kısa deniz yolu 2000 mili bulmaktadır. Vaktile Irak petrol şirketinin ku- rulması görüşüldüğü sıralarda anlası- Geçenlerde fransızlarle babeşler a8 rasında olan hadiseyi ajans haberi ola| rak vermiştik. Paristen gelen 27.1.33 tahihli La Repüblik gazetesi, hadisenin nasıl vuku bulduğunu şöyle anlatmalı tadır: Habeşler tarafından taarruza uğre yan İsa kabilesinden sağ kalan birkaç kişinin söyledikleri sözler, bu pusu hakt kında ilk verilen haberleri tasdik mektedir. B. Bernar, Bikii adlı küçük — sınit karakolunun kumandanı idi. Emrinde mülazim Durgadi ile elli tane yerli mu- hafız vardı. Habeş Disamora kabilesis nin taarruzuna uğrıyan İsa kabilesi ci radı, kendisine çikâyette bulundu Fransız valisi, yerli kabileler sında çıkacak kavgalara katiyen karış- mamasını B, Bern mişti. Bu- nanla beraber o, mevzuu babsolduğunu emri dinlemedi, Karakolun sını mülazim Durgadi'ye b nma 18 kişi albıp bir kamy saldıranların ricat battını ke ete ara- ar'a nre Fransanın haysiyeti düşüner mek Mhafıre B. de için doğu tarafına doğru yollandı. ların her birinde onar fişek vardı. Bernar, karakolun makineli tüfeği: beraberinde götürmü: Uzun müddet çöldeki iz üzerinde yüründükten sonra yol kamyonun ge- çemiyeceği bir halde olmağa başladığından, B. Bernar ve yanında« kiler arabayı orada bırakıp — geceleyin yaya olarak yollarına devam ettiler. O sırada bir silah sesi işitildi. Bu« Nu, ikinci bir ses takib etti, Bernar yüs rümeğe devam ediyordu. Nihayet Mar« sito köyüne vardı. Çarpışmaya — başlar mak için tan yerinin ağarmasını bekles meğe karar verdi ve adamlarile berae ber siper bir yerde geceyi geçirdi. Ore talık aydınlandığı raman, kendisinden çok kuvvetli bir. grup karşısında Tunduğunu anladı arızalı buse Mubhafızlar, yanlarında çephane bus dunmadığını ileri sürerek, hücüm etmdge nin doğru olmıyacağını söylediler; fak kat B. Bernar geri dönmek istemedij Adamlarının başına geçerek makincif tüfeği mevzie soktu ve ateşe başladıar Bunun Üzcrine karşısındakiler küçüli müfrezeyi sarmağa başladılar. İkinci şarjör makineli tüfeğe takılı dığı zaman tüfek kilidlendi ve işlemi di. Muhafızlar - da cephanelerini bitis mişlerdi. Bunun üzerine boğar boğasa' gelmek gerekti. 'Tüfeğini bir sopa gibi kullanan Bi Bernar, saat sekizde bunun - dipçiği kırdı. Yakında sağ kalan birkaç muhd fız çarpışmağa devam ediyorlardı. Bi Bernar mahvolduğunu anlıyarak — vel sağ kalan adamlarının m..—mııbııu:.ıl krini umarâk onlara kaçmalarını suyı ledi. Fakat bunlar boğuşmağa devam o4, derek biribiri arkasından öldürüldülem! Saat sekizi çeyrek geçe Bernar da gırtı lağı kesilerek öldürüldü. Yüzbaşı Gödüşon'un yazdığı rapo ra göre, saldıranların sayıtı üç binden fazladır. B, Bernar 18 adamı bu kuvvete iki saat müddetle dure muşlardır. Hadiseden — sonra mevcud bütüz kuvvetlerle tayyareler vali tarafımdan saldıranları yakalamak için gönderile mişse de bunlar fransız gınırının öte taa, rafına geçmeğe vakit bulabilmişlerdir; Bununla beraber, iş diplom karşı yolu Jarile halledilmek üzeredir, çünkü yağı macılar arasında muntazam — habeş asa; kerleri bulunduğu tesbit edilmiştir. Somali'deki — fransızlarla fransızı himayesi altında bulunan halkk endişee; dedir, Yakında fransız hükümetinimn Habeşistana göndereceği bir nota T bu iş halledilecektir. — lan böyle bir düşünce akla getirilmes miştir. Sebebi de, uzun bir deniz yolu ve daha yüksek bir yekün tutan borut masraflarına karşı, vapurla taşımak dad ha ucüz diye telakki edilmiş olması dadır. İ Kenvorti'nin Kıbrıs hakkındaki telâ lifleri.de enteresandır. Yunanistanın Kefalonya adasile değişe tirilmesini istemektedir, Bu yazile meşj gul olan İtalya gazeteleri, bu yazıdakâ düşüncelerin bir hayalden ibaret oldus ğunu ve hiç bir sıyasal mantıkı olmav dığınt göylemektedirler. Bu adanm da

Bu sayıdan diğer sayfalar: