16 İLKKÂNUN 1934 PAZAR ;ğlıl; köşesi, Çocukları koruma işi Hekimlikteki işlerimizin birisi has- taları tedavi etmek ise öteki de hasta- ları korumaktır, hastaları koruma İşi- ni ketimler yapmakla beraber hükümet onu murakabe eder. * Çocukluk devresinde hastalıktan ko- ruma büyük bir yer tutar; bu devirle- rini yaşıyan yavrular yalnız ateşli - bu laşıcı hastalıklardan değil kendilerine gelebilecek olan müzmin bir takım has talıklardan da korunmalıdır; yani bir çocuk dünyaya ayak bastığı günden başl yarak bir hekimin gözü önüne gel melidir; onun bulaşıcı hastalıklardan nasıl korunacağından başka giyinişi, yemesi, içmesi, sokağa çıkması, temiz- a her şeyi bakım altına gir- ni bir çocuğu yalnız bulaşı- €i hastalrklardan koruma ile kalm wyrp Bununla beraber asıl sağlığı koruma yellarına bağlı olup olmadığını bilmek gerektir. Sağlığı koruma kurallarma göre ve ilmt bir surette büyütülmüş bir süt ço- cuğunun sağlık derecesi ile gelişigüzel büyütülen bir süt çocuğu arasında dağ- lar kadar fark vardır ve bu fark, besbel Wdir ki ikincinin aleyhinedir. Birincisi hiç br hastalığa yakalan- mıyarak ilk yaşını bitirdiği ve yahut ancak nezle gibi ufak tefek bir İki ra- hatsızlık geçirdiği halde ikincisi anâ. rachitisme, ishaller, bronchopneu- monie'ler gibi oldukça mühim hasta . lıklar geçirir ve bazan da ilk yaşına bile vasıl olmadan dünyadan göçer; bu anababanın acısından başka yürd için de maddi ve manevi bir sermaye kay. betmek demektir. Cumurluk hükümetimize - gelinciye kadar çocuklarla uğraşmak pek - gelişi güzel bir sev idi: O zamanın payitaht olan şehirde hiç bir amaç gözetmeden mnasılsa bir çocuk hattahanesi yapılmış. tır oraya, belki bazı iltimaslı, çocuk- lar alınır ve bakılırdı ve çocuklarla uğ- raşma yalnız buraya tahsisx edilmişti. Yurdun asıl kaynağında, Anadolu'da, çocuklara bakma, onların sağlıklariyle uğraşma pek geri brrakılmıştır. Cumurluk kurulduğundanberi yur- dun gerekli olan yerlerinde, hemen he- mecn her büyük şehirde yer yer, çeşit çeşit çocuk kurumları açıldı ve çocuk. ların gerek korunması ve gerek bakıl. masına abay edilmeğe başlandı. $imdi yurdun hemen her toplu ye- rinde birer dispanser eröche, bakım yeri, çocuk polikiliniği ve Wliniği vardır; Buralara yalnız hasta çocuklar değil sağlamlar da gelir ve sade hastalık ba- kımı değil sağlık gidişleri, mamaları, büyümeleri göz önünde bulundurulur. Bu gibi yerlerde, tabiidir ki, birer çocuk hastalıkları mütehassısı vardır; önceden çocuk bekimi parmakla gös- terilecek kadar seyrek olmasına karşı şimdi hemen her mühim yerde, yukar. da saydığımız kurumların başında biret mütehassıs vardır; her iste olduğu gi. bİ çocuk koruma isinin de mütehassıs. far tarafından çevrilmesi — işe bir kat daha üstünlük vermektedir. Önceleri hafk yalnız hasta çocukla- mie, rını hekime gösterirken artık şimrdi sağlam çocukları da göstermekte ve maması ve gidişi hakkında hekimden salıklar istemektedir; bu suretle çocuk bekimi yalnız bakım yönünde değil gocuk koruması ve bakımı alanında da bir yer sahibi olmuştur. Yurdun geleceği çocuklardır; öyley- se geleceği anıklama kgerektir. Yarına Üzüntüsüz bakabilmek için çocukların sağlıklariyle pek yakından uğraşmak gerektir. İşte bunun içindir ki cumur- Tuk çocuk sağlığı ile gereklendiği ka- dar yakından, pek yakından uğraşmak- tadır; çocuk doğar doğmaz onun sağlır ği ile meşgul olan yalrırz anababası de- Bil aynı zamanda hükümettir de; go- cuk evinde değil yurdda doğar; ev de yurdun bir parçasıdır. Evde olanbiten soysal ve sağlık işleri yurdu da alâka- landırır; bundan dolayıdır ki doğum, evlenme, ölüm ve sgaire gibi bütün sağ - hk ve soysal değişiklikler hükümetin kontroluna bağlı kalmıştır. Çocuk koruma yükümü son yıllar- da açılan bir takım kurumlar ile sıkı bir saretto teftiş edilmekte ve bu su - retle yurd yavrularının hastalıkları ve sağlıkları hekimlerin — gözünden hiç bir suretle kaçmamaktadır. Çocuklarda hastalık azalınca ölüm de #zalmış demektir; işte hükümetimi- zin bu iyi görüşleri sonuçlarıdır ki ço cuk ölümü bizde de Avrupa'nın ileri memleketlerinde olan bir sayrya düş- müştür. Burada halkın yeni türk harflerine olan bağlılığını da kaydetmelidir; bu harfler sayesindedir ki maarif birde Yayılıyor ve halkın okumağa ve yazma- Ba isteği artıyor; bu da çocuk ölümünü azaltacak büyük bir yol açıyor; eskiden çocuk karumasma ait yazılan kitapla - rın hiç bir okuyucusu yok iken şimdi bu gibi yazılar hattâ köylerde bile ka- pışılarak okunmaktadır. Cocuk bakrmını yaymak için yalnız okuma ve yazma yolları ile kalınmıya- rak bunlarla beraber gezici çocuk ser- gileri de kurulmuştur. Bu sağlık sergi- leri köy, köy, dolaştırılmakta ve bir he« kim tarafından köylülere gerekli bilgi- ler verilmektedir . Kız okullarımızın bir sınıfına çocuk bakımına ald dersler konmuştur; bu gibi dersler ebe okullarında, küçüly sağ. lık okullarında da vardır. Bütün au kutumlar son yıllarda ço- Cuk korumasının her yönden kavrandı- Bını çocukların ölümüne karşı her yan- dan anıklarılmış olduğumuzu göster - mektedir. © helde yurduün geleceği çocukla - tim slinde olunca hiç korkmayalım: vurdumuz yükseliyor.. Prof. Dr. İHSAN HİLMİ —H BU GECE ACIK ECZAHANE Adliye Sarayı karşısında ANKARA eczahanesidir. g—— Memleket Postası Tirenin yeni düzen TİRE — (Hususi) — Yeşil Tire'. nin en bellibaşlı dileği de elde edilmiş. tir. Ötedenberi şehrimizin en mühim derdi su idi, temiz ve güzel olarak Gü. me dağından getirilecek suyun projeye göre dün akşam eksiltmesi belediye sa- Jonunda yapılmıştır. Su şirketleri arasın- da çok hararetli olan bu eksiltme sonu. cunda 95.900 liraya ünlü şirketlerden (Pontamuson) şirketine verilmiştir. Bir buçuk yıl içinde tamamiyle bitecektir. Fubuşla savaş yapılıyor. Kaymakam ve Jandarma K. bükü- met hekimi tarafından kurulan fuhuş- la savaş komisyonu kanunun çerçevesi içinde çalışmaktadırlar. Öteye beriye dağılan uygunsuz kadınlar bir mahal- leye toplattırılmakta ve bu yoldan dön. meleri için çareler aranılmaktadır. Gir- Hacılar'daki yeni belediye yapısı N ryandevu evleri araştırılıp bulunmak- ta ve büyük cezaya çarptırılmaktadır. Bu yerinde olan iş kentimir halkını çok sevindirmiştir. Düzenlik işleri çok başarıklı gidiyor Kezamıza yeni gelen Jandarma ku- mandanı Bay Halid, çok çalışkan bir gençtir. Bir buçuk ay içinde büyük ba- şarıklıklar göstermiş yükümünü yap - mıştır. İlk işi bekçi kurumunu düzelt- mek olmuştur. Başta Kaymakamlık ol. duğu balde gehir ve köylerde düzgün kılıklı ve disiplinli bekci kurumu ya- pılmıştır. Herhangi “bırsızlık ve öldür Ul n Romanı: 4 Tefrikat 32 Benim Günahım . (MEA CULPA) Yazan. ANNIE VIVANTI *O söylerken hiç bir şey ıı:ı!amn - makla beraber başı enerjik bir Surette “evet,, işareti yapılmakta olan şoförü göstererek: — Şgrıgdı diyor ki endişe etmemelisiniz: Sımnail iyi bir tercüman mış. Pşllı- hı ve melekleri şahid gösteriyor ki o hanımlar iyilermiş ve çölde imişler. Orada bir müddet.... ya - ni dönünciye kadar kalacaklar Bir müddet şâşa kalmış bir Susmadan sonra Lady Taylor sor — Fakat ne vakıt gittiklerini enebilir miyim? Tabit o gece değil.. çünkü öyle geç vakıt... Ahmed sorup öğrendi; sonra e etti: ' ven ” Diyor kı çöle zaten gece gi- gm;wmçoım lrmuş, İtalyanca aslından ti Ht Üürkçeye çeviren: NÜSHET HAŞİM SİNANOĞLU Sonra bol bol ilâve etti: — Diyor ki bir tercüm: iyi bir tercüman “"lyorm::.; S::ı Mahmud'muş. O sizi, Sitt'i ara- mak üzere çöle gödlrehiıixmi* Dört günde yahut beş günde, ça- dırlar ve develerle Sitt'i bulacak. mışsınız. Hem de Mahmud az pa- ra alacakmış. İki kadın biribirleri ile istişa- re ettiler, Astrid için içleri biraz rahatlamıştı. Gidip onu çölde ara- mak fikri Lady Taylor'un hiç te hoşuna gitmiyordu. Doğrusunu söylemek lâzım ge lirse, Elsy bu maceraya can ata - caktı; ama annesi onu bundan vaz * Düşün; Eleyi- bir. Astrid'i “ölde arayıp dürürken o dönmüş gülümsiyereok verilen bekçileri. meler derhal meydana çıkarılmakta ve suçlular adliyeye verilmektedir. Tele- fon işleri de yoluna konulmuş ve köy- leri kaza merkezine bağlıyarak düzgün- çe konuşulmaktadır. Bayındır bir nahiye: Hacılar, Kayseri'nin 15 kilemetre kıblesinde (eskiden adı Hacılar) olan şimdiki (Atalar) adında 1000 küsur evli bir köy vardır. Burası esk''enberi bu kadar ka- labalık bir köy olduğu halde hükümet tarafından hiç te benimsenmemiş ve ahali kendi halinde bırakılmıştı. Erciyes'in dibinde olan bu köy hal- kı bu güne kadar hiç bir yönden ileri gidememişti. Cumurluk idare kurulduk tan sonra burada belediye ve nahiye kurumları yapılmış ve köy bir kasaba haline 'getirilmiştir. Yıllardanberi unutulmuş olan bu güzel yurd parçası çok şirin bir hale getirilmiştir. Kendi varlığı ve varida. tiyle mükemmel bir belediye binası ve kasabanın ortasında bir Atatürk parkı ve bu parkın ortasına büyük (Ata- türk'ün) büstlerini dikecek tertibat ve yapı işlerini meydana getirmiştir. Bu hususlar için nahiye müdürü H. Ton- kuç ile Belediye heyetinin pek çok hiz metleri ve gayretleri görülmüştür. ÇAĞRILIŞ Bugün saat 10 ve lâte Kuruk- tay Adliye Encümeni toplanacak- tır. Üye Saylavların gelmeleri di- lenir. ,—.. Cümhuriyet Halk Fırkası Gru- pu İlk tedrisat Encümeni bugün saat 14 te toplanacaktır. Arkadaş- ların gelmeleri rica olunur. .— Bütçe Encümeni bugün saat 14,30 da toplanacağından encü- mene mensub azanın gelmeleri rica olunur. SAYIFA 5 Soyadı alanlar Akalin — Umum baytariye depo kim yageri Ecz. Kimyağer yüzbaşı Dr. Selim * Ertan — Maliye bakanlığı memurin kefalet sandığı muhasebecisi Bay Y. Zi- ya ve oğulları Sıvas yol inşaat şirketi eski tamir atölyesi şefi Bay Reşad, Piya de mülâzimlerinden Bay Cevad. Arık — Türkiye Ziraat Bankasında Fonde dö Puvuar Hakkı. Yalgın — Bayındırlık bakanlığı şir- ket ve müesseseler genel müdürü Bay Etem. Gür — Umum baytari deposu müdü rü miralay Bay Bekir Togay — Bomonti fabrikast memur larından Hüseyin ve Lâtif kardeşler. Yurdsever — Ankara hukuk faklilte &İ son sınıftan Şevki Atam —'Arnavud köy belediye heki mi Mitat, D. D. Y, malzeme kalemi âml ri Edib. D. D, Y. mağaza memuru Ne- dim, Cümhuriyet merkez bankası me- muru Vedid, Çocuk Selma, Esenkut — Büyük Erkâniharbiye- den Miralay Bay Kenan. Menguc — Büyük erkânı harbiye- den Miralay Bay Feyzi. Akol — Büyük erkânıharbiyeden bin başı Bay Bedri Tokgöz — Büyük Erkânı harbiye-' den binbaşı Bay Ömer, Solu — Büyük Erkânr harbiyeden yüzbası Bay Şeref. Dorman — Büyük erkâmharbiyeden yüzbaşı Bay Zekdâi Arat — Büyük erkânıharbiyeden yüzbaşı Bay Cemal Tecoman — Büyük erkânı harbiye- den yüzbaşr Bay Kemal Zebo — Büyük erkânıharbiyeden yürbaşı Bay Şemsi. 32 inci piyade alayından soyadı alan lar: Tanyel — BI. 10. Kumandanı Ahmed Krahasan — BI. 10 zabit vekili M. Çetin. Özkan — BI. 10, mülâzım Basri Alagöz — Bi. 11 zabit vekili Cemal Kurtuluş — BI. 9 Kumandan vekili Necati Özbek — Bi. 10 gedikli çavuşu Fu- ad Gümrük ve İnhisarlar Vekâleti mu hasebe müdürlüğü memurlarından Soy adı alanlar. Ergin — Muhasebe müdür muavini Emin, 3 Aygen — Hükmü, Türkay — Muhasebe mümeyyizi Azmi. 4 Kongur — Muhasebe mümeyyizi Necmi, Baysal — Muhasebe Mmümeyyizi Fahri. Kürt — Muhasebe tetkik memuru Asım. Titunay — Muhasebe tetkik memurv Aziz, Aydın — Muhasebe tetkik memuru Ziya. Kut — muhasebe tetkik memuru Yakub. İlter — Muhasebe tetkik memuru Nadir. Muhasebe mümeyyirzi olabilir.... tam da Longfellow'un “Evangelina,, st gibi... Nihayet cömertce bir bahşiş ile Ahmed'i savdılar. Şoföre de daha cömertce bir bahşiş verdiler. Fakat beriki hiyeratik ve ulvi bir tavırla etsiz elini kaldırarak bah- şişi reddetmek gibi kibarca bir jest yaptı. O zaman iki kadm, te- şekkürlerini nasıl ifade edecekle- rini bilemiyerek, o kara eli tuttu Tar, kuvvetli kuvvetli ve uzun uzun — sıktılar. N Barudi, — eğilerek, lütfedilip dokunmasına müsaade edilen eli dudaklarına götürdü. Yalnız kalınca, Elsy ile anne- si, heyecanlı gülümseyerek ve gözlerinde yaşlarla sarmaştılar. Demek o fantasitik, o acayip As- trid, norveçli talebe kızlarla, ter- cüman Smail'le, develerle ve aşcı ile, sağ salim çölde idi. Konsolos- lukla polisi harekete getirerek de di kodulara ve iskandallara sebeb olmak tâzım değildi. Hattâ Nor- man'la John'un mektublarına da buna dair bir şey yazmak doğru olmazdı. Onların huzurunu boz - mak faydasızdı. İki kadın bir şey yapmamaya kimseye bir şey söylememeye, sabredip kaçağın dönüşünü bek « lemeye karar verdiler. Daha emin olmak için Elsy, Semiramis Hotel'e telefon etti; norveçli — talebelerin gerçekten orada oturup oturmadıklarını ka- pıcıdan sordu. Evet. Ama şimdi artık orada değildiler. Çölde birkaç gün ge- çirmek üzere develerle oraya git- mişlerdi. Adı Smail olan bir tercümanı kılavuz olarak almışlar mı idi? Doğru, almışlardı. Acaba, Shepheard's'da oturan sarışın bir genç ingiliz kızı onlar- li? Semiramis'in kapıcısı bunu te- yit edemiyecekti; ama mümkün- dü. Elsy, annesinin yanına içi ra- hatlamış olarak döndü. Hepsi, şoförün anlattıklarına tamamı ta- mamına oyuyordu. Lady Taylor, — Saf bir ruhu olduğu zaten yüzünden okunuyordu, — dedi. Şoför Barudi (tercüman Sma- iPin yeğeni idi; onun için malö - matı vardı), Semiramis Hotel'de oturan norveçli hanımları gerçek ten çölün smırma kadar götür - müştü. O, oriyantal akıllılığı ile, bili- yordu ki, bir kimseye bir kova va lan içirmek istenirse, ona birkaç damla hakikat katmak münasıb olur, XXI Astrid pencereye dayandı. Alk- şam olmuştu bile, Shepheard's Hotel'in bahçesindeki büyük ağ lar, gökün inci renkli kurşuniliği üstünde kararıyorlardı. O gece için noel ağacının ha - sırlanmakta olduğu aşağıdaki sa- lonlardan, zaman zaman, müzik fıkırtıları ve şen kahkahalar tâ ona kadar geliyordu. — Sonu var -