kabancı Postası Lavalin R Bugünlerde Roma, bundan yirmi yıl evel İtalyayı paylaşmak için çarpışan güçlerin karşı karşıya duruştukları bir alan haline girdi. İytilâf uluşlarının İtalya'ya karşı bol keseden söz verme- leri, Avusturya, Macaristanın ezilece- ği ve Bismark'ın dediği gibi darma da- ğin olacağı umudiyle İtalya'yı savaşa #ürükledi. Savaş sonunda İtelya mira- sını aldı. Aldı ama kendisine verilmesi vadedilen lokmaların en büyüğü olan Dalmaciya eksikti. Faşizm ile güçlerdirilmiş olan İtal- ya'nın dış sıyasası ilk yıllarını, bekle mek ile geçirdi. Silâh gücü düşük, içi birleşik olmuyan İtalya'ya işlek bir dış sıyasa gütmek zor geliyordu. Yalnız ce nupta, şimali Afrika'nın geniş çöllerin de gınırsiz, sonsüz bir çalışma, uğraş- ma alanı bulmuştu, Ekinli ve verimli olan şimali Afri- kanın, İngilttere, Fransa ve İspanya"- dan artık kalan hemen hemen rss1z, sü- suz, madensiz, ormansız, kömür yahut da petrolsuz topraklarının uçsuz — bu- toma seyahati lar ki, bu yüzden Fransaca, itaiyanla- Ta karşı Akdenizdeki üstünlüğünü gü- nüu birinde kaybetmek kaygusiyle ital yanlara karşılık olarak gemi yapmak mecburiyetinde İtalacaktır. Bir yön - den bu işler olup bite dururken, ital - yanların yapılarını bitirdikleri deniz tayare filoları fransızların sarsılmaz bir biçimde olan Akdenizdeki yerini ve başsaten şimali Afrika ve Asya yol- larını tehdid etmeğe başladı. Fransız dış işler bakanının Roma-yı dolaşmasına gelelim: bu dolaşma, fran sız - italya dostluk münasebetinin bağ- lanmağa olgun bir biçime girdiği gün yapılacaktır ki bunun bu günlerde ola cağı her iki yönce de umulmaktadır. Bugünkü vaziyete göre, italyanlar artık kendilerini Tuna mıntakasında sağlam toprak üstünde görmiyorlar. Çünkü Macaristan yönünü tutarak reviziyon için çalışmaktan ise Fransa ile dost geçinmeği daha kazançlı görmektedir. ler. FÖLKİŞER BEOBAHTER'den caktır geniş İtalya'yı aldatmaktan ba- | Veh ve ingiliz kömürcü- ka bir şey yapmıyordu. Bugünkü şart- lara göre bu çöl topraklarının pek az bir yeri, İtalya'nın çalışma ve İnsan artığını barındıracak bir çelimdedir. ftatya'nın savaştaki kazanıcının özü Avusturya - Macaristan monarşisinin göküp devrilmesi üzerine şimal ve ba- *tr şimaline doğru sürülen sınırlar dola yrsiyle biraz daha emniyet altına gir - miş olmasıdır. Batı şimalinden, birleş- me sistemleri ile bütün Avrupaya sö- zünü dinleten ve dolayısiyle yeni do - ğan ulusal İtalya'nın doğu şimalinden her hangi bir yayılmasına duvar olan, büyük, güçlü Pransa durmadan bâtı şi. malinden korku yağdırıyordu. Fransa nın, ne İtalyanın üsünden ve nede es- kimiş donanmasından ve hele hava gü cünden (savaştan geri kalmış kullanıla maz bir biçimde topu topu 35 tayyare) korkacak hiç bir şeyi yoktu. 1925 - 26 nın görünüşü İşte böyle idi. İtalya donanması - bitkinliği, kıs- kıvrak bağlılığı duyuyor, ancak bu bağ- ları bir türlü kırıp atamıyordu. Tıpkı büyümek istiyen fakat, ancak boğula cak ölçüde dar bir kab içine tıkılmış bir kişiye benziyordu. Bu iç ve dış sıkm- tısını çeken İtalya yalnız kendine ya - rıyabilecek isleri yapryordu. Donanma- gını yeniden yapıyor, üsünün sağlam kalmış çekirdeklerini, git gide büyü - yen, teknik bakımdan yüksek güçte bir kurum biçimine sokuyordu. Ve her şeyden önce Balbo'nun enerjik idaresi altında yeni bir hava donanması kur- du ki bu, birkaç yıl içiade Avrupa'da gün geçtikçe saygılı bir yer tutan bir ünsur olmuştur. Yazımızın özünü, Laval'in önümüz- deki günlerde Roma'yı dolaşması do- Jayısiyle fransız - itlayan münasebet. lerinin inkişafı teşkil ettiğinden sözü- müzü gene fransız - italyan karşılıklı bağlantılarına döndürmek istiyoruz, Fransa, Almanya'yı kabil olduğu ka dar uzak bulundurmak maksadiyle ken di faydaları için İtalya'yı Tuna boyla- tına göndermekte en büyük kazancı gö rüyordu. Fransız - italyan münasebeti nin bu safhası, işlerin — gidişini — göz önünde bulunduran bir kimse için çak enteresandı. Çünkü Pransa'nın, gütmek te olduğu büyük dış sıyasasiyle İtalya nın daha çok inkişaf etmesine engel olup olamıyacağı veya dayanmaktan vazgeçilip geçilmemesi Tüzım - geldiği belli olmryordu. Çok geçmeden taviz. Yere Tazı olmanın, sonu gelmiyecek bir yola çığır açacağı Fransa'da da anla- şılmış oldu. Bundan dolayı hiç bir şey verilmedi. İtalyanlar, Tınus'ta, Çad gölü sabasında beklediklerini alama- yınca apışıp kaldılar. Hattâ italyanlar bu alacakları yerler için Tuna munta- kasında reviziyonlardan bile vaz geç- meğe hazırdılar. Bu gidiş öyle bir öl- Çüyü buldu ki, Macaristan'da da yavaş yavaş reviziyondan vazgeçme sıyasası baş gösterdi. Bütün bu gibi İtalyan vazgeçişleri- nin geçici olduğu Paris'te de biliniyor du. Fransa kendini yeniden geriye çe- lerinin anlaşması 7 ilkkânun tarihli Taymis gazetesi şu başmakaleyi yazıyot: Lehistan'ın ve İngiltere'nin kömür madeni sahibleri arasında değerli bir an laşma olmuştur .Sekiz yıldanberi Le- histan kömürcüleri öteden beri ingiliz kömürünün rakibsiz kaldığı piyasalar- da bizimle şiddetli bir rekabete giriş- miş bulunuyorlardı. Hele 1926 yılmda sekiz ay müddetle ingiliz kömür saha- larının duraklaması tehlilerin pek işi- ne yaramış, bu esnada İskandinavya kömlür piyasasını derhal ele geçirmek hususunda hiç geri kalmamışlardı. Almanya'nın kömür iddalâtı üze- rine ambargo koyması üzerine yukarı Silezya'da bulunan kömür madenlerinin piyasası elden çıkmış ve bunlara deniz yoliyle varılacak bir pazar temin etmek gerekleşmişti. Bu kömür, ucuz demiryolu navlunu ile ingiliz kömüründen boş kal ııq olan pazarlara kolayca girebiliyor- oıçıı sene İskndinavya İle İngilte- renin akdetmiş olduğu titaret anlaş- ması da lehki kömürcülere yeni bir dar be indirmiş oldu. Fakat gayretli adam- lar olan lehliler, bu sefer de dada uzak memleketlerde bizimle rekabete - giriş - tiler, Bunlar, Akdenizi aşarak cenubi Amerika'ya kadaz uzandılar. İngilterenin olduğu gibi Lehistan- ın ökonomik hayatında körmür ihracatı ehemmiyetli bir mevki tutar. Ve bu sa bada bir buhran, bütün ökonomik duru mu sarsabilir. Bünun için iki ülkenin kömürcüleri de biribirini harab edecek şekilde reka- bet yapmaktansa iki tarafın da menfaa- tine uygun bir şekilde bir anlaşmaya varmanın daha faydalı olacağını düşün düler. Hentiz anlaşmanın bütün teferruatı anlaşılmış değildir; fakat gerek ingiliz, gerek leh kömürlerinin ihraç tonajı ve Hiatları üzerinde esaslı anlaşmalar olmuş tur. Fiatlar bir nisbet içine almacak ve tekabet yüzünden istenecek bir fiat ta kiplerden hiç birisinin zararını mucib olmıyacaktır. Bu anlaşma, kamunun iyiliği için ya. pılmış bir antaşmadır ve bundan sonraki günlerde daha fazla faydası görülecek- tir. « BADT T Halid Ziya Uşşaki zade Hepsinden Acı Bizde modern romancılık ve hikâye- ciliğin büyük karucusu ve daima bu ç- ğarın başında kalmış olan Bay Halid Ziya ustamız yeni küçük hikâyeleri Hepsinden Acı adı altında toplamıştır. Edebiyat merak- lısı olanlar için bu baber, bir müjde teş. lıdır. lıenı dağıtıldığı yer Sühulet m.ıı—ıv-ı-wmwıw -_ qnlık—vııııdılılnıqh Acun cereyanları ve yahudiler Amerikanın caki Berlin sefiri Cey- mis V. Cerad yabhudilerin hararetli bir dostu olmakla ün almıştır. Bu adam, bundan bir müddet evel kendilerine bir- çok yahudilerin komünist olduklarını söylemiş ve yahudilikle komünlstliğin müteradif olap eolmadığını sormuştu. Bundan başka yahudi büyükler bu cereyana karşt durmadıklarını söye liyen eski sefir demişti ki: “— Günün birinde Amerika, yahudi ıirkile komünistliğin aynı manaya pel- diğine kanaat hasıl edecek olursa o za- man, Amerikada yahudiler aleyltinde uyanacak olan cereyan vaktile çarlık Rusyasının hâdiselerini gölgede brraka. bilir. Yahudilik bir kültür. kurmak, bir millet yapmak amacındadır. Şu halde kültürü ve devleti yıkmak istiyen ko- münizm ile hiç bir alâkası bulunmamak lâzım gelir M. Cerard'a bu kanaati veren Nev- york'ta yapılan bir komünist toplantı- gında bulunması olmuştur. Orada bu- lunanların ekserisini yahudiler teşkil ediyordu. Ayni mevzu Üzerinde yahudi mu- harrir ve bukukçulardan Samwel Unter. miyer de bir yazı yazmıştır. Nevyork'ta yahudi kültür ve sanatın- dan bahsetmek maksadiyle çıkarılan O- pinion gazetesinin bir takım yahudi yazrcrları da bu mevzuu ele almaktadır- lar. Bunlara göre bugünkü dünyada fa- şizm cereyanı bütün ekalliyetleri ve ekalliyet dinlerini silip süpürmek gay- retile hareket etmektedir. Bu vaziyet karşısında erkinsel (liberal) ve kökel (cezri) hareketlere yahudiler de karış. mak zaruretinde bulunuyorlar. Meşhur alman — yahudi — yazıcıla- rından Arnold Zvayg da Şikağo'da çı- kan bir yahudi gazetesinde neşrettiği bir makalede bugün Avrupanın birçok n memleketlerindeki — ulusçuların eğer aksülâmellerinden korkmasalar, bütün yahudileri sınırları dışma atmaktan çe- kinmiyeceklerini yazmıştır. Amerikada çeşid çeşid renkte göm- dek giyen faşist kurumları vücüde ge- tirilmistir. Buniarın da gücü yetse ilk taaruz hedefi olarak yahudilere çatacaklarını ve onları tasfiyeye kalkışacaklarını ya. hüdiler biliyolar. Opinion gazetesi, dili müsamahasızlığın bir akrebi kadar keskin olanı Haham Stefen Voyz'un oğ- lu erkinsel kafalı Ceymist Votermen Voyz tarafından meşredilmektedir. Bu gazetede Pits imzasile çıkan bir makalede bugün acuna dal budak sal- mış olan yhudi düşmanlığının sebebi ökonomik olarak gösterilmektedir. Ve modası geçen kapitalizm sisteminin kudretini elde tutabilmek için faşizm kılığına büründüğü söylenmektedir. Bu mkalenin yazıcısına göre faşiz. min ekalliyetlere hücüma kalkışmisı bu esaslı maktadı Öörtbas edebilmek içindir. Maykel Alper isimli bir başka yahu- di yazıcısı: “ben de bu hususta Pits ile ayni fikir ve kanaatteyim. Yahudi düş- manlığı kökünde bir ökonomik hâdi. sedir, Kapitalizm ortadan kalktığı 2a- man bu düşmanlıktan da eser kalmıya- caktır. Onua için eğer yahudi, mevcu. diyetini muhafaza etmek istersa kapi- talizm rejimini ortadan kaldıracak olan hareketle elbirliği etmelidir.,, diyor. Gene M. Alper diyor ki: “Buhran daha ilerlediği ve derinleştiği zaman ökonomik mücadele kapitalizm ile sos- yalizm arasında değil, faşizm ile ko. münizm arasında olacaktır. Bü takdirde orta sımıf kuvvet mu- vazenesini elinde tutacak ve mücadele- nin getirdiği sozdan o istifade edecek. tir Böyle bit mücadelede yahudiler, fas şizmin tarafını vuracak olurlarsa o za- man yalnız ökonomik varlıkları değil, kültürel vırukhn da —bvohuhıu aü Onları faşizme karşı antak komünizm kurtarabilir.,, Amerikadaki yabedi hahamlarından Eâvar İzracl de yazdığı bir yazıda or. ta sınıfa mensub yahudilerin en fazla kapitalizmden gelecek tehlikeye ma- ruz olduklarını ve faşizme yardım mecburiyetinde kalacak - olurlarsa baş- larıma her türlü felâketin geleceğini yazmaktadır. Bir başka muharrir, Filip Bemş- tayn ise komünizmin de, faşizm gibi yahudilik için bir felâket olacağını söy- Jemekte ve yahudilerin daha ziyade iş- çilik âleminde soysal kurumlar vücu. de getirerek varlıkların: devam ettirme- lerini tavsiye etmektedir. (Litereri Daycest — Amerikâ) Sar ve Saymen Londra: 6. Sonteşrin Liberal Kurkası parlamento Üüyesi Mabone, parartesi günü hariciye baka- nı Saymen'e, Sar'da yapılacak olan ple- bisitin tarzı hakkında her hangi bir an- laşmanın yapılıb yapılmıyacağını sor- muştur. Con Sâymen verdiği cevabta: Sar plebisit komisyonu bu yıl temmuzunun birinde işine başlamış ve uluslar cemi- yeti konseyi tarafından plebisite neza- ret ve idare vazifesile tavzif edilmiştir. Bu kurum plebisit için gereken tedbir- leri alacaktı. Plebisit dolayısiyle do- Han birçok meseleler, 21 sonteşrinde toplanacak olan uluslar konseyinde gö rüşülecektir. Demiştir. Alâkadar devletlerin plebisite mü- dahale etmeleri mevzuu bahsolup olma dığı hakkında Mabone'nin başka bir sorgusuna da, böyle bir şeyin mevzuu bahs olamıyacağını, ancak Landsburi'- nin bu iş etrafında sormuş olduğu tor - guya, sorgu müddetinin sonunda cevab vereceğini söylemiştir. İşci muhalefet lideri, Landsburi'nin, Sar havzasında asayişin korunması me- selesi etrafında beyanatta bulunup bu- lunmıyacağıı sorğusuna Saymen şu ce- vabı vermiştir: * Sar havzasında asayişin korunma- sından mesul, bu vazifeyi muvaffaki - yetle başarmakta olan Sar sahasının hükümet komisyonudur. Sar hükümet komisyonunun, asayişi koruma — için gücünün yetmediğini gördüğü bir vazi- yetin olmaması gerektir; umarım ki, böyle bir vaziyet de olmıyacaktır. Sar sahasının hükümet komisyonu, uluslar cemiyeti koönseyine, katf zaruret tak- dirinde asayişi korumak için, Sar saha- sr sınırları dışında, fakat komşu smnır - lardaki devletlerden asker çağırmak hakkı olduğunu daha 1926 yılında bil- dirmişti. Konsey, komisyonun bu rapo- runu & mart 1926 da aldı. Parlamento- nuz bundan da anlar ki, bu hususta Britanya askerinin müdahalesi biç bir vakit mevzuu bahsolmamış ve tarafı - mızdan da böyle bir şey akla getiril - memiştir. Pransa'nın, Sar'ın garp sı-. nırlarına dayanan kısımlarında fran- sızlar tarafından alınan tedbirler, sırf ihtiyat tedbirleridir. Söylediğim gibi, Sar komisyonu üzerine almış olduğu işi başarmakta gücü yetmiyerek yardı- ma müracaat etmek mecburiyetinde ka lacağı ahvalden başka, hiç bir zaman, - asayişin korunması için Sar'a dışardan asker sokmak mevzuu bahs değildir.., FÖLKİŞER BEOBAHTER'den BADT YEZ KAT Çocuk bakımı hakkında öğütler Çocuk Esirgeme Kurumu (Hi- mayei Etfal) annelere çocukları- mın bakılması usullerini gösteren süt çağındaki bebeklere - birinci aydan başlayıp 12 inci aya kadar ne şekilde bakılacağını bildirir. İstiyenlere her ay için bir öğüt parasız olarak gönderilir. Ankara- da Çocük Esirgeme Kurumu Baş- kıılıimı lııı ııııH.ııplı adres bil- ü Bt Bulgaristanın komşula ile konuşmaları Örop Santral gazetesinde M. Jorl Bulgaristan'ın Balkan anlaşmasına yer — kınlaşma yolunda Yuposlavya, Romatt ya ve Yunenistan'la yaptığı konuşma * Tarı anlattıktan sonra sözü Bulgeristâ" min Türkiye ile olan — konuşmalarını — getirerek diyor ki: . 'Türkiye ile Bulgaristan arâ” — sında bir dostlük antlaşmısıyla — bil ticaret mukavelesi yapılmasından Vt bir bulgar başvekilinin Ankara'da çok — Tesmi ve samimi bir tarzda karşılanıntlı! — Sından uzun zaman sonra Sofya ile Af kara arasında geçici bile olsa bir bulat tun, bir anlaşamamazlığın çıkması İf kânsız gibi görünüyordu. Pakat iş böy te değildir. Bazı vakaları boş yere izarll etmeksizin, son günlerde bulgar - bağr vekilinin misalini gösterdiği açık #Öf Yölükle söylenek gerektir ki, türk gü zeteleri Bulgaristan'a hitaben bazı tâ” vizler yapmaktadırlar. Bu tavizleriti . hakir olup olmadığını burada araştır* — maksızın kısaca söyliyelim ki bu gate' telerin hücumları en ziyade bulgar *H nırlarının içimde olan türklerle bulgaf — hükümetinin kanunlarına karşı gelme dikleri Için Makedonya İhtilâ? komitt si gibi dağıtılıp — sıkıştırılmıyan — bazf Makedonya mültecilerinden müreki kurumların yaptıkları işlerden, b mevcudiyetlerinden ve umum! — suretit bulgarların türk topraklarında gözleri — olduğu şüphesinden ileri gelmektedil. Bazı türk mehafilinde bu yüzden mü * balagalı bir korku gösterilerek biraf suni tarizler yapıldığı inkâr olunamaf: Balkan — uluslarının — barışlandırılması — için, bu iş bakkında bir türk gazeteci * — sine bulgar başbakanı tarafından verir — len mufassal izahatın, Türkiye efkâri umumiyesini tamamen .-w ü nı temenni edelim. Far Batan denizaltı gemileri- | nin içindekileri kurtar- — mak için yeni bir buluş İsviçreli bir mühendis, şimdiye kâr dar denizaltı. gemilerinde kullınlhı kurtarma âletlerinin en iyisi olduğu söylenen bir âlet yapmıştır. Denizaltı gemisi her hangi bir € bebten ötürü suyun yüzüne çıkı içinde bulunanların hepsi, geminin 00 tasında bulunan sarnıç gibi yere gif * mektedirler. Hususi bir makine işleti” Tince, kurtarma âleti geminin gövdesi” den ayrılarak suyun tazyikile d yüzüne çıkmaktadır. Bu âlet sayesinde, denizaltı nin dayanabileceği her hangi bir d Tikten kurtulmak mümkündür, Yap tecrübeler, bu âletin bütün ihtiyi karşıladığını göstermiştir. Adi larda da kurtarma âleti, ambar, kt ve saire gibi kullanılabileceğindem ”” âletin gemiye takılması, yerden de * sarraf temin edecektir. Zira bu ; gemide ayrıca bir kaza halinde Sti lacak hususi yerler yapmak gerci yecektir. Buna göre, kaza olunca müreti kendi kendisini, başka bir yardım rekmeksizin, emniyete Şimdiye kadar, bilhassa açık Ğ bu imkânsızdı. Kurtarma âleti * ka gibi kısa bir zaman içinde yüzüne çıkmaktadır. Gemi çok yat miş olsa bile, alet gene işli) Alet suyun yüzlüne varınca, mü? bat bunun dışmda pupaya — peri provaya da havayı aletin içine 6© ğe yarıyan filitreli bir boru Bu iki direğin arasına da bir teni takılarak etrafla konuşu tir. 100 beyğir kuvvetinde bir âletin içinde stok ııuııdı gti Mmüşteil mevad, sastte 33 y bir sürat temin etmektedir. N'“" A cağı yiyecek ve içecek, Üç günl Mürettebat üç gün içinde ya tarafından kurtulacağına veya varabileceğine göre bu kadar ve içecek kâfidir. Aletin biçimi © zetle yapılmıştır ki, fırtinalı U da bilesu yürzünde biç bir riğ | karşılaşmadan ,ııımıı. ğ g a