SAYIFA ULUS 14 İLKKÂNUN '. - - di Garpta fikir hareketleri AMERİKA MANZARALARI: BİRLEŞİK DEVLETLERİN CENUP EYALETLERİNE AİD İÇTİMAİ VE ÖKONOMİK BAZI MESELELER, - Birleşik Devletler cenub — kısınının aklim şartları dolayısiyle huşusi bir ökönomik vaziyette bultradı Zu ve zen- eilerin © havalide pek kar. lık olduğu malümdur. Amerika'nın bu tarafların- da bir yolculuk yapan fransır muhar- rirlezinden M. Chadourne, cenub eya- letlerine aid bazı içtimai ve ökonomik meseloler hakkında “Revue de Poaris, ye şu güzel yazıyı gönderiyor: Çarlston. — Gönub şehirlerinin en mühimlerinden olan Çarlston şehrinde “modern,, olarak bazı sokak başlarında etomobil benzin tulubmalarından baş- ka bir şey görülemez. Sokakları bâlâ 18 inci asırdaki manzaralarını muhafa- za etmektedir. Güzel evlerin dışında de zencilerden başka kimse görülmez. Bu Çarlston zencileri pek sevimli - dir. Bir protestan kilisesi ve divanı basamaklarına çömelmiş şişman bir zen- € kadını çiçek satıyor. Başma sarık geklinde bir ber sarmış yahud bir fötr Şabka geçirmiş ihtiyar zenci kadınları Üzerleri çiçek ve sebze İle süslenmiş tekerlekli masalar şeklinde arabalar tü tüklemektedir. Bu şehrin beyazları nerede Ne ya- parlar? Beni şehir dışına doğru götü- rTen şoföre soruyorum. Aldığım — cevab şudur (aynen tekrar ediyorum) : — Buranım yerlilerini mi soruyorsu - nuz? Onlar “tarihf,, kalmak iİstiyorlar. Nevyork dostlarımdan birinin beni tavsiye ettiği Miss Parker de diyor ki: — Filhakika biz burada sanayiden ve büyük teşebüslerden çekiniriz. Pa- muk fiatının düşmesine rağjımen bu ha - vali buhrandan, sanayileşmiş diğer eyaletlerden daha az müteessir - oldu, Pamuk müstahsilleri iIstihsali azalt- mak mecburiyetinde kalmışlarsa da za- rarlarını bostan mahsulleri yetiştirmek suretiyle yarı yarıya telâfi ettiler. Vak- tiyle pamuk ekilen yerlerde şimdi la- hana yetiştiriliyor. Miss Parker bana, eski âdetleri ta- mamiyle muhafaza eden “plantation, farın, yani çiftliklerin hayatından bah sediyor. Buhrandan evel büyük şehir- lerde yerleşmek üzere çiftlikleri terke- eden gençler şemdi bu alle ocakların - dan uzaklaşmar almuşlar. Genç kıza şöyle bir sual soruyorum: — Ya zenciler? Zencileri severmisi. niz? y Miss Parker tatlı tatlı gülümsiye - rek cevab veciyor; — Ferd itibariyle severiz. Hepimi » zİ zenci dadırlar büyüttü. Çiltliklerde ve hattâ şehirlerde hizmetcilerle efen- diler arasında cinsi bağlar teessüs et- miştir. — Böyle olduğu halde zenciler ay- rı yaşamakta, cemiyet dışında — tutul - makta devam ediyorlar, Garlarda, tren- lerde kapılarında “renklilere mahsus,, yazılar tabelalar taşıyan kanunlar ve vagonlar gördüm. Bu ayrılığı ber za- man kabul edeceklerini zannediyormu- sunuüz — Şimdilik kabul ediyorlar gibi gö - rünüyor.. Tabil buradakilerden bahse- diyorum. —Bir çok okulları olduğu halde çocuklarını göndermezler, yük- selmek bususunda hiç bir gayret gös- termezler. Çarlston'da doktorluk, avu - katlık gibi serbest mesleklere giren zenciler parmakla gösterilebilir. Onlar da ya Nevyorklu, yahud - Şikagoludur. Bundan başka zenci işçilerle beyaz iş- giler aynı Ücreti alırlar. — Rey verirler mi? — Birlik kanunu rey vermelerine müsaiddir. Fakat eyaletin kanunu onla- rı, esas teşkilât kanunu hükümleri hak kında küçük bir imtihan vermeğe mec- bur tutar. Hemen hepsi ya bu imtihan. da muvaffak olamaz, yahud girmekten vazgeçer. Bugün her hangi bir ihtilâf mevcud olduğunu zannetmeyiniz. Re - kabet ve hattâ düsmanlık yalnız - zen- €i çiftçi ve işçilerle “fakir beyazlar,, arasında mevcuddur. Zaten mesele bu yüzden vehamet peyda ediyor. Filhaki ka cenub eyaletlerinde , artık “fakir,, beyazdan başka bir şey yoktur. Büyük pamuk limanr. — Old Man nehrinin kenarında kurulmuş ve - tesi- satı on altı kilometre Üzerinde uzanan Cresceut-City Nevyark'tan sonra Ame- “rika'nın en muntazam Hmanıdır. Son senelere kadar Birleşik dev)te- lerin eheminiyet iytibarile ikinci lima- mı olan Crescent-City'de bugün garib bir faaliyetsizlik var. Sebebi nedir? Yoksa pamuk ticaretinde yeni bir dur- gunluk mu var? 'Ticaret birliki azasından olan ve ba- na arkadaşlık eden bir zat: — Hayır, diyor; geçen mevsim ve- rimi buhrandan evelki verim seviyesi - ni bulduğu gibi haricten alman pa- muk mikdarı gene buhrandan evelki mikdarı hemen hemen buldu. İşletilmi. yen topraklar Üzerinden prim alan mls tahsiller işletilmesine misaade edilen topraklarda istihsali kuvvetlendirdiler. Fakat istihsal fazlalığına rağmen bu “pamuk Jimanı,, ikinci mevkiden be- şinciye geçecek. Sebebi? Sebebi şu: — Navlun masrafı, liman resimleri pek yüksektir. Yani, hayran olduğunuz bu muarzzam tesisatın ceremesini çeki- yoruz. Gemiler, tesisatı daha ibtidaf fa kat resimleri daha mutedil olan liman- lara gidiyor. Fakat bu halin, yeni tesi- sat ve yeni inşaat yapılmasına mani ol- duğunu zannediyorsanız — yanılıyorsu - nuz. Şimdi “Sanayi kanalı,, nı göre- ceksiniz. Filhakika biraz ilerde gördüğümüz bu kanaldan en büyük eşya ve yolcu ıa,îkd geçebiliyor. Arkadaşım ba- na kanalın faydalarını anlatırken “hu- dutsuz bir sınal inkişaf için ölçüsüz bir su cebhesi açtığını,, söylüyor . Hiç bir buhran, hiç bir mani karşı- sında füture düşmiyen bu Amerika ya. pıcılarının cüret ve semahatine hayran oluyorum. Demin gerdiğimiz ve uyku- ya dalmış görlünen muazzam liman kâ- fi gelmiyor mu idi? Beni — gerdiren — arkadaşım bir senedenberi — binlerce — işçinin yap - tığı İinşasttan bahsediyor, Misisi - pi mehri ürerine — kurulan ye « ni köprüleri göstermek istiyor yalnız New Orleans şehrindeki beş büyük bankadan ancak ikisinin iflâstan kurtu Jabildiğini, bunlardan birinin mevdust sahiblerine ancak *6 48 nisbetinde te- diyatta bulunabildiğini, pamuk fiatının ancak hükümet tarafından müstahsille- re verilen primler saycsinde düşmedi - ğini hatırlatmakta fayda var mı? O da bunları biliyor ve bildiği halde doğdu - gu şehrin istikbali hakkındaki, ban- kaların kurtarılacağı ve ileride yatırı- lacak sermayelerin verimli olacakları hususundaki Ümid ve inanır hiç bozul. mamıştır. Hiç bir hâdisenin eksiltemediği bu Iytimada, bu dinamizmaya kapılmamak çaresi var mı? Bu toprak ve bu insanlar muvaffakiyetsizliği kabul - etmiyecek, hattâ ihata edemiyecek kadar zengin ve kuvyetlidirler. Büyük çiftliklerin feci vaziyeti — gezmekte olduğum Houma şehti, şe- ker sanayli sayesinde zengin olmuş.. Bu şehirde iymal edilen şeker mikdarı bütün Louistiana eyaletinde çıkan şe - ker mikdarından yüksektir. - Belediye relsi bana bunları anlatırken büyük ka- mış istihsal topraklarının feci vaziyeti. ni söylüyor. Pamuk istihsalini nizam altına alan N. R. A, şekerle meşgul ol- mamıştır. Nazır. Tügwell, Antilla ve Küba şekerlerine karşı kendisini ancak yüksek tarifelerle müdafaa edebilen şeker sanayiine karşı müsaid bir vazi- yet almak istemiyor. Buhranın başladı- ğt 1929 senesinden çok eveldenberi bü. Yük borclara girmiş ve rekabetten mü- teessir olmuş bulunan müstahsilleri bir taraftan buhran, diğer taraftan kendi- lerine yardım eden bankaların - iflâsı yüzünden en feci hale düştüler. Şeker kamışı yetişen büyük arazi parçalana rak bankaların eline geçti. Belediye re isi diyor ki; yerli ahaliden kimsenin elinde toptak kalmadı. Bir çoklarında eski sahibleri ayda 70 dolara işçilik ediyor Bunun üzerine muhatabıma soruya- rum: ? — Madam kşi şeker istihsali kâr ge- tirmiyor, niçin terkedib de toprakları ve işçileri meselâ hbostan mahsulleri yetiştirmeğe kullanmıyorsunuz — Ce - nub vilâyetleri va'nız ziraatle uğraşsa daha elverişli o'maz mı? Belediye rcizi yu cevabı verdi” Yabancı Postası A!meanya barış istiyor; fakat.. Ünlü ingiliz yazıcılarından Mr. Vard Prays Deyli Meyl gazetesinde yu kardaki başlık altında şu yazıyı yazı yör: *“ Beş hafta sonra Sar'da plebisit ya pılacak, Avrupa'nın en zengin kömür kaynaklarına sahib olan bu mıntakada oturanların üçte ikisi o gün verecekleri reylerle sıyasal geleceklerini tayin et- miş olacaklardır. Bu, ölen Reisicüm - hur Vilson'un “kendi bakkında karar,, prensipinin son bir geçit resmi olacak tır. Bu prensip yüzünden Avrupa'nın neler çektiği hatırlardadır. Bundan birkaç halfta evel bu plehi- sit meselesi Avrupa'nın en tehlikeli iş- kerinden birisiydi; orada yapılan işler bir barut fıçısının yanı başında ateşle oynamak gibi bir şey sayılıyordu. Üç ay evel Sar'da bülunduğum sıra- larda orada herkes verilecek reyin, so- mnunda şiddetli muamelelere yol açaca- ğımnı söyliyorlar, bunu bekleyorlardı. Katolik Liderleri, pek tehlikeli bir iş olduğu için uluslar kurumunun ple- bisite asla kalkışmayacağını sanıyor - lardı. Eğer o plebisit gününe beş hafta kaldığı bu günde o heyecanlı günü da- ha az heyecan ve korku ile bekliyebi- Kyorsak bu, Almanya'nın sayesindedir. Fransız gazetelerinin Sar'da nizam ve asayişi korumak için iki fransız kol ordusunun amırda hazır bulunduraca- Ka yollu yaptıkları neşriyat almanları bir hayli sinirlendirdiği halde alman bükümeti bu mesele üzerinde engin bir barış ruhu ile hareket ederek - işi halle doğru yürümüştür. Geçen ayın ilk gününden - itibaren Sar'da alman komiseri olan doktor Bür- kel, Sar gınırıma yirmi beş mil yakın olan yerlerde hülcum kıtaları, siyah mu hafızlar üniformalarının - giyilmesini yasak etmiştir. Alman hükümetinin Sar'da esayiş ve nizamı korumak İçin uluslararası bir kuvvetin oraya gelmesini doğru bul- mast da yine barışa ne kadir taraftar ol- duğunu göstermeğe kâfidir . Bunu yapmak bizim için uzaktan belki kolay görünür. Fakat siz Devale- ra'nın cenubi İrlanda'da bir plebisit yapmak istediğini ve orada her hangi bir uygunsuzluk olmasın diye Avrupa- nın her tarafından asker getirtildiğini tasavvur ediniz, Rorada'da fransız ve âlman murah- haslarının müzakereleri netiycesinde almanların Sar madenleri için Pransa- ya verecekleri parayı taksiltlere bağla- ma tarzları da barış isteğinin hatırr sa- yılır tezahürlerinden birisidir. ——— — —— — Şeker kamışı ötedenberi Luisi ana eyaletinin “belkemiği,, sayılır, Kö- lelik mubarebesinden evel memleket bu yüzden zengin olmuştu. Esirlik kalktı fakat'zenciler kaldı. Louislana | eyaletinin 2 milyonu bulan ahalisinin 700.000 3 zencidir. Köylü zenciler şe. ker kamışı yetiştirmeğe alışkındır. Eli- mizdeki muarzzam tesisatı terk edeme- yiz. Bizim istediğimiz, hükümetin pa- muk müstahsillerine yardım ettiği gi- bi bize de yardım etmesidir. Zenciler. — Cenub eyaletleri halkı kendilerine zencilerden bahsedilmesin- den hoşlanmazlar. Buna rağmen — bana arkadaşlık eden yerlilerden birine bu bahsi açtım. Bana şu veciz cevabı verdi: * Şimal ahalisi zencileri sever gibi görünürler fakat ferd itibariyle hoş- lanmazlar. Cenublular — ise zenci irkr- nı sevmeyiz fakat ferd itibariyle ica - bında takdir ederiz.,, tân vermek istemediği- mir, birleşik devletleri ikinci bir Bre zilva'ya benzetecek olan beyazlarla si- yahılar arasında evlenmedir. Bu, bizde, yasaktır. İşte bunün içindir ki'her han gi bir temas ve —nünâsebete meydan vermemek için zencileri hususi mahal- lelerinde tecrid ettik, onlar için husus! hastaneler, kiliseler, okullar yaptırdık.., Muhatıbim bunları anlatırken yanı- mızdan geçen üç güzel molez kızd ba- kıyorum. Kanunları we kadar - şiddetli olursa olsun. bu sıcak cenib ikliminde © korkulan temaslara mani olmak müm kün müdür? Fakat bütün bunlara bakıp da Al- manya'nın daima barış taraflısı olaca- ğına hükmetmek de yanlıştır. Lordlar kamarasının geçen çarşam- ba günkü toplantısında-tehlikeli suret- te barış taraftarlığı eden Vikon Sesil uluslar kurumunun dilekierini yerine getirmeyen devletler üzerinde tazyik yapmanın gerekliğini müdafaa etti. En kritik bir yılın arifesinde Al. manya Ürerine bir tezyik yapılabilece ğine inanabilmek fena bir şey değil. Geçen haziran ayında dünyanın en salâhiyetli axkerlerinden birisi Mareşal Peten bi Almanya'nın savastan önceki militarist Almanya ka- datr asker alacak kaynaklara malik ol - duğunu söylemişti. Ondan sonra geçen ay mebus M. Arşimbo alman tayyare kuvvetlerinin fazlalığı hakkında çok mühim sözler söyledi ve “orada binler- ce talim görmüş pilot ve büyük miktar da makine vardır.,, dedi. Yirmi yıl kadar önce Almanya, bü- tün dünyaya karşı bir savaşa girişti ve Belçika, Fransa, İtalya, Sırbistan, Ro- manya ve Rusya ile harbetti. Bugün orada ulusal varlık daha katileşmiş, ulu sun başına kudretli bir önder geçmiş, Almanya'nın savaş maddesi — çıkaran kaynakları daha ziyade zenginleşmiş - tir. Almanya'yı görmeğe giden ingiliz- ler, mediği kanaati ile yurdlarına dönüyor- lar. Bu intıbam doğru bir intıba oldu- ğunda şübhe yoktur. Bundan başka en görgüsüz bir yolcunun bile Almanya - da gözüne çarpacak bir hakikat — var- dır ki bu da bu ülkenin bütün Avrupa olan ülkelerinden daha ziyade savaşa — hawllf bir halde bulunduğudur, Almanya: h- Sıyasaca birleşmiştir ; Ruhca birleşmiştir; Sıkı bir disiplin içindedir. Üstlün bir surette techizatımı tamant” lamıştır. Ve bütün bunların üstünde ken sinin vaktiyle bir çok ulusları ( eden bir savaş sıtmasına kurban gll olduğuna inanmaktadır. Alman tarihinde gelmiş her — hangi bir hükümetten ziyade Almanya'nın ru bunu temsil etmekte olan Yer Hitlei tekrar tekrar tendisinin kuvvetli bal ü anlatmıstır. Bu yılın başlarında konuşurken bi na demişti ki: *“— Biz, fransızlarla savaş istemiyo: tuz. Bizim istediğimiz, onurunu seve ve üstün tutan ulusun kabul - edecej esaslar Üzerinde samimice anlaşmaktıli Bundan beşka biz, yaşamak istiyoru: İşte bu ihtiyati kayıtlardır ki eşi ğine bastığımız yıl içinde barış için bir tehlike kaynağı olabilir, Versay andlaşmasını Almanya'ya kabul ettirmiş olan devletler, Her Hite lerin istediği esasları tanıyarak Ajman yayı tatmin edebilecekler midir? 1935 yılı diplomatlarını kendisiyle uğraştıracak olan mesele budur. Eğetf onlar bunu halletmeğe muvaffak oluf« larsa 6 zaman Avrupa upuzun bir. bes rış devresine gireceğine emin olabilim Eğer olamarlarsa o zaman, barış ancali Almsnya'nın yeter kadar — kuvvetleniti dilediği şartları silâh vasrtasiyle ortas ya koyabileceği güne kadar sürecektifi Tayyare tehlikesi karşısında İngiltere Tngilterenin tayyareci generalların - dan P. R. C, Groves, Deyli Meyli gaze- tesinde şu yazıyı yazıyorı » Lehinde ve aleyhinde neler söyle- mnirse söylensin, bugünkü savaşın en te- Birli «ilâhr tayyardir. Fennin bu silaha verdiği mükemmeliyet yüzünden artık bir adaya çekilmiş olan ve elinde kuv. vetli bir donanma bulunan İngilterenin emniyet ve masuniyeti bahse mevzu o- lamaz; bu dürüm tamamile değişmiş- tir. Hava kuvvetlerinin bir yurd müda. faası için ne kadar gerekli olduğunu takdir etmedikçe ingiliz Üstünlüğü Resm ifadelere göre 1926 yılında fransız hava kuvvetleri savaş zamanın- dakinden 1500 kere daha fazla kuvvet. lendirilmişti O günden bugüne kadar Avrupada en ileri gelen hava kuvveti olan fransız tayyareciliği hiç olmazsa 1926 daki gücünün iki mislini bulmuştur. Öte taraftan Almanya - fransızlarla hava kuvvetlerini denkleştirmek — için büyük bir çalışma içindedir. Eğer bu güc engelliğini bugüne kadar elde et. mermişse pek yakmda elde edeceğine şüphe yoktur 67 milyonluk uyanık, gayretli, sa- nayide Heri bir milleti devamlı surette tadun bir vaziyette tutmağı Ümit et- mek saçmadır. Bu düşünce, barışı 1919 yılmda kararlaştırılan statüko dairesin. de ebedileştirmek hülyası kadar saçma- dır. Bugün acun, ya Versay andlaşma- sının yeniden tetkik edilmesi, yahut da yeni bir ihtilafa girişmeği kabul et. mek vaziyetinde bulunuyor. Biz Almanyadan bhava kuvvetleri büakımından geri kaldığımız. müddetçe bunlardan birincisini yapmak pek güç olacaktır; bunun gerçekliği meydanda- dır. Bir savaş vukuunda alman tayyare . leri 24 saat içinde Londra Ürzerine 60 kilotuk bombalar ve kimyevi maddeler. le gelebileceklerdir. Ondan sonra bu hücüm sürüp gidecektir. Son savaşta Londra — Üczrine gelen tayyarelerin taşıdığı bombaların mec- müu ağırlığı otuz ton kesab - edilmiştir. Hükümet merkezimizde bunun verdiği ziyan 1880 kisiye varmıştır. Bu nisbet dehilinde 600 ton bomba geleceğini hetab edecek olursak bunla- tın vereceği zayiat 37,600 kişiye vara - caktır. Sonra bugüne kadar yapılan te- rakkilerle bombaların içindeki kimyevt ve patlayıcı maddelerin müdhiş tesirle- rini de beraba katmak gerektir. Gelecek savaşlarda avrupalı komşila Jarımızın her bangi birinin tayyare hik cumsu en fazla Londraya teveccüh edecdfl tir. Zira İngilterenin bütün candamarle M Di fi bu büyük şehirde toplanmış buluf — maktadır. j Eğet Avrupa sahillerinde Tngilter” — yi döğecek büyük bir top icadedilse V& — #htiyaç zamanında bunlardan yü: g işliyeceği öğrenilse hepimiz büyük bİ telâşa düşerir. Çünkü top tecrübe Ct ğimiz, tahribatr iyiden iyiye bil " Ananevi bir silâhtır. Halbatti tayyare bombaları, top KÜZ lelerinden daha fazla patlayıcı maddt” — lerle dofudur. Tahribatı daha ziyadt *7 — Tur. Ne yazık ki hu hakikat göz uzak tutulmuş ve tutuları yanlış bi « yasa yüzünden İngiltere havaca iş derecede bir devlet haline aaımuı'“'d, 1923 yılında ileri #ürülen ve ye tekmarlanın ker bangi güçtü S TC letle hava kuvvetlerince müsavi bi iddiası, bugün tathike haşlanırsa BEYÜT bir gavret göstermek gerekliği. Hİ sında bulunuruz. çetf Bunu yapabilmek için hemen S tane yeni tayyare karargâhı h"’; gerektir. Bu ameli bulunmıyacak $8 biz, hiç olmazsa, Avrupanın ıi'““_. yareler de dahil olmak üzere, €7 p # vetli filosuna mundil bir filosunu İT da yapmak, tamamlamak yararetindi yiz. enet Eğer şimdi büyük bir azim ';”* b İi üle bu işe girişecek olursak 0N danberi ;a,înııeımiı gevşeklik ":î mal siyasetini gene telafi etmemizt ÖO — kân bulunabilir. » "Görüş kabiliyetinin yerde halk felakete uğrarm Ki