SAYIFA & Ballan Pastası. ——— -— -— Türk- Yuran dostluğu Dint kisvenin mabetler dışında giyil - mesini yasak eden kanın etrafında Elen gaxeteleri tarafından yazılan ya- zılara dair “La Bulgarie,, gazetesi yu- kardaki başlıkla şu makaleyi yazıyor: * Türkiye'de muhtelif din mümes- sillerinin ruhani kisvelerini giymeleri- ni yasak eden ve son günlerde Büyük Millet Meclisine tevdi olunan kanun Yunanistan efkârında büyük bir heye- can uyandırdı ve Atina gazeteleri, türk hükümetinin aldığı bu tedbiri şiddetle protesto etmekte gecikmediler. Türkiye nin Atina Sefiri Bay Ruşen Eşrefle yaptığı bir konuşma esnasına M. Çal - daris, ruban? kisve yasağının Rum Pa paslarına da teşmilinin iki memleket münasehetleri üzerinde hasıl edeceği fena tesirlere nazarı dikkatini celbet - miştir. M. Çaldaris'in, bu mülâkat ne - ticesinde, meselenin, Ankara ile Atina arasında mevcud iyi münasebetler üze- rine tesir etmiyecek bir tarzda halledi- deceği ümidini verecek bazı izahat al- dığı söylenmektedir. Fakat bu — resmi teminatın efkârı teskin etmediği görü- lüyor. Elen gazeteleri, Türk - Elen dostluğunu kuvvetle sarsabilecek şid - dette yazı yazmakta devam etmektedir. Bu suretle, bu dostluktan ne — kal- mıştır diye soruşlara varan Hestia ga- zetesi, Türkiye'de alınan bu tedbirin bütün yunan ruhunda doğurduğu derin İğbirara tercüman oluyor ve diyor ki: * Bu meselenin, patrikhanenin manevi otoritesini ve şerefini ihlâl edecek €ehemmiyetini ayrıca tebarliz ettirmeğe kalkmak lüzumsuzdur. Patril Tubani kisvesini çıkarmak, Ortodokslu; - Yük bir darbe vurmak demektir. Çünkü Patriklik, kuvvetli düşmanlara karşı hıristiyanlığı müdafaaya yaramış olan yüzlerce yıllık bir. semboldür. ve hı- ristiyanlara karşı en vahşiyane hare- ketlerin yapıldığı zamanlarda bile sul tanların hürmetine mazhar olmuştur.., Hestia, bundan dolayı, türk projesine karşı bütün ortadoksluk Mlemini kıya- ma sürüklemekte tereddü etmiyor ve hükümet, eğer sokak iğtişaşlarının bu kadar ürnitler uyandıran türk - elen dost- Tuğunu saramasını İstemiyorsa, vazi- desini yapması lâzım geldiğini hatır - lattıktan sonra makalesini şöyle biti- riyor: “Yoksa, açıkça şunu tebarüz et- tirmek gerektir ki türk - elen dostlu - ğu yünan efkârında tehlikeli surette haleldar olmuştur.,, Bu lisanın tefsire ihtiyacı yoktur ve bu lisan açıkça gösteriyor ki türklerle elenler arasında asırlarca süren müna- zaaya bir nihayet vermesi lâzımgelen meşhur misakın akdımdenberi türk - elen münasebetleri belki en - tehlikeli devresini geçirmektedir. Bittabi, bo. zuşmanın muhakkak olduğunu ve me- selenin muslihane bir halle iktiran et mesi ihtimali olmadığını söylemek ha- talıdır. Temin olunduğuna göre, gerek Ankara'da gerek Atina'da bu yolda gayretler sarfolunmaktadır; hattâ yu- nan Elçisi M. Sakellarpulos bu mese- le için Türkiye Başbakanı femet İnönü ile de görlüşmüştür Bununla beraber Elen gazetelerinin Türkiyeye karşı yazdıkları, barışt , ve Balkan antlaşması dostlarının dikkat nazarına lüyık olmaktan hali kalma- maktadır, Filhakika bu yazılar, Balkan harici bazı mehafilin inandırmak — iste- dikleri, en sağlam anlaşmalara rağmen Balkanların bir sürpriz kutusu otlduğu “hakkındaki kanaati takviye etmektedir. Diğer taraftan, en ufak bir sınır hadi- sesinin ehemmiyetini büyütmek hassa- sı, Balkan efkârı umumiyesinin büvük bir kısmı için çok tabif bir şeydir. Son bulgar - yunan hâdisesi buna, yakın bir misal teşkil etmektedir. Bundan şu netice çıkmaktadır: Bal kan ulusları, bir emniyet havası içinde inikşaf etmekte olan münasebetlerinin istikbali hakkında bedbin olmanın ta « mamen manasız bulunduğu bir zaman. da bile, fena bir vaziyet arzeyliyorlar. Bu halde, tehlike önünde gözlerini yummak ve ateşle oynamakla itham © lunmalarına bittabi şaşmamalıdır. İşin €en acıklı tarafı, memleketlerimiz mat- buatının en mühim gazetelerinin eksa- Ti zaman bu menfaattar propagandala re gAyri şuur! bir surette Slet Mı Fanı x&mel:.ır Bilhassa memleketlerimizin — iyi şöhretlerine halel getiren bu gibi sulis. timallere nibayet vermek zamanı artık gelmedi mi? Balkan cemaatinin yüksek menfaatlerinin bu suretle temin edile- ceği mi zannolaunuyor? Halbuki bu menfaatler ancak tam bir ahenkle si - yanet edilebilir. Bir Elen gazetesi Elen - Bulgar sınır hüdisesini nasıl görüyor Atine'da çıkan Hestia gazetesinden: * Elen - Bulgar sınırı hâdisesi, iki memleket münasebetlerini bozacak ma- hiyette değildir. Fakat diğer taraftan maalesef bulgarlarla Pomak denilen bulgar türklerin arası daima açıktır. Ve bu hal ekseriya Pomakların bizim bududumuz yolıyla Türkiye'ye girmek istedikleri zaman bir takım hadiseler vukuuna sebebiyet vermektedir. Fakat, Yunanistan kendisi — ile 4tiç bir münasebetleri olmıyan bu yabancı ahaliye misafirperverlik göstermeğe mütemayil olmadığından gerek Pomak Tarın ve gerek onları takib eden bul » gar askerlerinin topraklarımızı — istilâ etmelerine mani olmak için hududumu zu daba İyi koruyabhilmek üÜzere bul- garlarla anlaşmamız gerektir. Zira bi zim toprağımızda bulgar askerleri ile bulgar tebaası arasında hakiki muha - rebe ve mücadeleler yapılması her hal de hoşa gider bir şey değildir. Karadeniz bulgar kıydarında baltık avı Bu yıl, Karadeniz'in bulgar sahille- rinde balık avr çok verimsiz. geçmiş ve her yıl muntazam surette geçen us- kumru ve palamut akınları — görülme - miştir. Bu sebepten bulgar balıkçıları çok fena vaziyettedirler. Bulgar gazetelerinin yazdıklarına Köre, bulgar İktısad Nezaretinin balık avı teftiş idaresi bu halin sebepleri hakkında tetkikat yapılmasına ve ba- Tkçılara yardım edilmesine karar ver- miştir. l a Ribli;fogfâiya Öztürkçe seçme soyadları İstanbul'da Tefeyyüz Kitabhaneci bu başlık altında herkes için faydalı bir kitab çıkarmıştır. Güzel ve abenkli ad olabilecek türkçe sözleri bir araya toplıyan ve ayrıca seçme eklerle bun- Jarın sınırsız. bir ölçüde Üretilmesi yollarını gösteren bu kitab, sayadları- nı seçmekte zorluk çeken bütün yurd- daşları metanun edecektir. Tanesi 10 kuruştur. Cemiyetimizin yaptığı eşya pi- yangosu 14. birinci kânun. 1934 tuma günü saat onda Halkevinde çekilecektir. Girmek serbestir. urip K Baş ağrılarına Diş ağrılarına A Romatizmaya K Yegâne ilaçtır. L M i İN A 2 6 ve 12 kaşelik Kutuları isleyiniz Londra göziyle Sar meselesi Jak Bordu Londradan Tan güzete- sine yazıyor: Birkaç gün önce bert, kızının, ingiliz » Lord orc Lam- dışarrişler baka- nt Sir Con Saymen'in tavsiyesi üzerine, Sar'a tahsis ettiği kitabı bana verdi. Mis Margaret Lambert'in anketi yalnız zeki “ve derin değildir, samimi ve bitaraftır da, Fransa için Sar meselesi formülle anlatılmıştır; “Bugün BSar savaştan önceki Lük- semburg ve Belçika gibi, yani başka dev- letler tarafından garanti edilen uzun doğu sınırı boyunca, küçük ve bitaraf tampon devletlerin vaziyetine Fransa memnun olur,, ve bu formülü aydınlatmak için, Mis M. Lambert, ü- çüncü cümhuriyetin takip etmek iste- diği, ve Ren kıyılarının askersizleşti- rilmesi en mühim esasını teşkil eden, yeni bir şekilde garp setini ve Roma eşiğini yeniden kurmak olan bu Ren sıyasasını doğruluk ve objektiflikle çi- ziyor, Mis Margaret Lambert son on altı y içinde Almanya'nın Sar'da manevt nüfuzunu çok eyi muhafaza etmiş ol- duğunu ve Sar'ın Adolf Hitlerle onun değersizlenmiş markı olmasaydı. 1935 plebistinde reylerinin yüzde 97 sini Almanyaya vereceğini anlatmakta güç- Hik çekmiyor. Bugün vaziyet aynı de- gildir, “Hatırlamak gerektir ki bütün Sar bir blok halinde rey vermez ve bö- tünebilir. Azlıklar mühim bir miktara varırsa, bu nokta ehemmiyet kazana- bilir.,, Ve aynı sağlam ve dürüst muhake- meyle Mis Margaret Lambert, emin o- lunabilecek biricik şeyin, plebistin Sar mescelsini kapamak şöyle dursun, bil- akis yeni bir güçlükler devresi açaca- ği olduğunu hatırlattıktan sonra ingi-. liz geneloyuna faydalı bir ihbarda bu- dunuüyordu: “M, Baldvin'in düşündüğü “gibi, biz artık denize müdafaa sınırımız gözile bakamıyacaksak ve Ren'e kadar gözlerimizi Av- rupa İotasında, hiç olmazsa bizim ta- rafımızda, barışın — devamına herhangi bir devlet kadar alâkadar olmalıyız.,, İngiliz mahicilerinin düşüncesi bu merkezde görünüyor. Mis M. Lambert küçük bir azimle bu düşünceyi ifade ediyor. İngilterede bir tek bakan, say- Jav veya gazeteci yoktur ki beni Sar üzerinde sorguya çekmiş olmasın. Hü- kümete sorulan sorgular pek çoktu. 12 sönteşrinde iki işçi saylav. Lansbury ve Cons, M. Makdonald'ı Sar polisine ingilizlerin katılıp katılmıyacağı etra. fında sorguya çekiyorlardı. 14 sonteş. rin günü radikal saylavı M. Mander, M. Eden'den hükümetin plebisitin ge. ciktirilmesini! düşünüp düşünmediğini Soruyordu. 15 sonteşrin günü de, Tord. Büzel bir girerse çevirmemiz gerekse, ,lar kamarasında, işçi Per lord Marley, Sar'a iki ingilir taburunun - gönderil. mesini teklif ediyordu. Hitler hücüm kıtalarının Sar'a sal. dırmaları ve fransız kıtalarının karşı- hik olarak işe müdahalesi ihtimallerinin İngilterede uyandırdığı heyecan kar. şısında, en küçük fransız ihtiyatsızlı. ğinın uyandıracağı fena sonucları ölç- mek kolaydır. Paris, Rozenberg kabine- sini taklid etmiş olsaydı, Sar mücadele. sine alen? olarak girmiş olsaydı, resmi bir propaganda düzenlemiş ve şiddet hare. ketlerine geçmiş olsaydı, Manş ötesin. de, Renani ihtilafının hatrrasını uyan - dırmış ve genel bir hoşnutsuzluk do- ğurmuş olurdu. Lui Bartu'nun kısa bakanlığı zar- fında memlekete yaptığı hizmetlerin en büyüğü, ölmeden önce, Sar mesele- si karşısında fransız sıyasasını, ingiliz Hükümet adamlarıncan birinin ifade. sile “Fransız diplemasisine şeref veren we ingiliz takdirine lüyık olan,, çok asil duygulu ve kibar üslüblu bir vesikada tasrih etmek olmuştur. Bu doğru <itidalin haklı mükâfeti gecikmedi. KFranta ve hükümeti Sar / hiç bir dar menfaatçi maksad takib et- mediği, kilçük Sar:ha'kını gizli ve ser bestçe verilecek reyle ve uluslararası bir garantile taliini kararlaştırmak hakkından mahrum — etmek isteme- diği için; elleri bir — kere datın temiz ve âdil kaldığı için, Peris hükümeti bugün, sıyasal prensipleri- mize uygun olarak düzenli ve serbest kline varmak için, ingilizlerin ne güvenebilir. i, fransız hukukçularının fikir- lezinin ingiliz meslektaşlarınca kabul edildiğini ileri sürmüyorum. Fransız ve inpiliz tarihçilerini, ve denirzçilerini, sanayici ve müstemlekecilerini biribir- lerile anlaşmaya ve uzlaşmaya vardır- mak ekseriya mümkünüdür. Fakat in- giliz hukukçusu ile fransız hukukçusu arasında anlaşamamazlık her zaman muhakkak ve uzlaşma nadiren kabildir. Onlar tamamile biribirlerine zıd bir şekilde görürler, düşünürler, konuşur- lar ve yazarlar. Ve bu önüne geçilmez anlaşemamazlığı izah etmek için bu iki zekânın tahlilini yapmak ve iki huku- kun tarihini hulasa etmek gerekirdi. $imdiden eminim ki M. Laval, Ce- nevre'de M. Eden'i bir statükonun kad- rosunu tarife ve Hitlere karşı bir" plebistin muvakkat karakterini tasrihe yanaştırmakta pek çüçlük çekecektir. Bu müukavemetin iki izahı vardır. Hü- kümet ve geneloy, hiç bir hükümet gü- tünün Sar ekseriyetini, istatüko lehit- de tTey vermelerini icap ettiren pek çok maddi ve manevi sebeblere rağmen Al- mariya'ya iltihak isteğini belirtmekten alıkoyamıyacağı kanaatindedir, Böyle olunca da, istatükoyu tarif etmeğe ça- Tışmak, ikinci bir plebist tasavvur et. mek — Jüzumsuzdur. — Memurlarından birini, cesareti ve şuurile memleketini ve meslekini şereflendiren bir adamı, hükümet komisyonu başkanı M. Knok- s'u, fransız kıtalarını harekete — geçir- meden ve bu yüzden aşikâr tehlikeler doğurmadan düzenin korunması ve sı- nırların sayılmasını temin etmek mad- di imkânsızlığına koymak ingiliz hü- kümetl için nazik bir hareket olmrya. caktır. Sar polisinin güclendirilmesi uluslararası ihtiyat kıtaların teşkilile tamamlanmalıdır. Böylece, rey serbes- tisi gereği gibi, Fransa tarafından de- gil, Cenevre tarafından temin edilmiş olacaktır. Fakat Mis Lambert'in söylediği gi- bi, 13 sonkânunu takib edecek günler bu tarihf günden daha tehlikelidir. Bu- rada da ingiliz düşüncesi fransız dü- güncelerine yaklaşmaktadır. Karşılıklı taahhütler k&fi değildir. Önceden ve- rilmiş garantiler gerektir. Ve ingiliz teknisyenleri şimdi, eskiden M. Pol 'Tirar tarafından ortaya atılmış bir ta- savvura yanaşmaktadırlar: Alman ve fransız hükümetleri tarafından kul- landığı reyi yüzünden maddi ve mane- vi zararlara uğrryan her Sar'lrya, ulus- Jararası Lzhey mahkemesine müracaat hakkınm verilmesi, Ve, eğer bu garan- ti, Hitler aleyhtarlarını, plebisit erte- sinin tehlikelerinden emin bulundur- mazsa, ekalliyetler pek fazla olduğu takdirde, ya kütle halinde — komşu memleketlere göç etmek, veya ayrı bir mıntakada hepsinin toplanarak Cenev- renin muvakkat murakabesi altına ko- nulmaları, Böylece görülüyor ki, Renani bir fransız — ingiliz anlaşamamazlığına mevzu teşkil etmiş olmasına rağmen Sar bir fransiz — ingiliz yakmlaşma- sına vesiledir. Bu yakınlaşma, büküme- timizin itidali ilk sebebtir. Bu yakınlaşma Cenevre otoritesi için de hayırir bir teyidtir. Uluslar — derneği plebisitin eyi cereyan etmesine ve e- kalliyetin baklarının korunmasına, Sar meselesini halletmeğe ve batıda düzeni muhafazaya muvaffak oursa, Cenevre kurumları itibarlarını yeniden kazana- caklar, barışr korumak, ve komplolara mani olmak için en gerekli zamanda faydalarını isbat edeceklerdir. Ve bü tün bunların şerefi, anlaşmaları ulus- lararası dirlik için gerekli görünen iki - büyük devletin nlııııııııu sid olıuk- fransız A tur. 13 İLKKÂNUN 1834 rı—:nşmıaü Sar anlaşmasının manası Taymis gazetesi, Sar anl: yısiyle yazmış olduğu bir baş makalt- de diyor ki: Roma'da toplanmakta olan üçler kâ mitesi, Sar meselesinde Fransa ile Al- manya arasında bir anlaşma yapmala muvaffak oldu. Bu suretle oralarda ya pılacak olan plebisit de çıkması ve teh- Tikeli neticeler vermesi ihtimali olan bir takrm hadiselerin önüne geçilmiş tir. Malümdur ki genel savaştan sonrü Sar kömür madenleri, şimali Fransa'da tahrib edilen kömür madenleri ve sa- vaş borclarına karşılık olmak Üzere ab manlardan fransızlara geçmişti; bu vâr ziyet Versay anlaşmasına bu suretle kaydolunmuştu. Bundan başka barışın imzalanmasından on beş yıl sonra pılacak bir plebisit neticesinde bu topraklar Almanya'ya geçecek olur sa o zaman fransızların bu madenleri, üç mütehassısın tayin edeceği bir fiat- la Almanya'ya satılacağı da — kararlaş- tırılmıştı. Plebisit zamanı yaklaştığı için bu işin yapılacağı tarih olmak üzere 13 ikinci kânun tesbit edilmiş ve almanların lehinde çıkarsa © zaman fransızlara paranın ne şartlarla ödene- ceği de kararlaştırılmıştır. Bundan başka, Sar'daki işçilerin vü ziyetini bu mıntakadaki asayiş, herkes sin hürriyeti gibi bir çok meseleler dt karar altına alınmıştır. Bu neticeye varan ve Baron Aİoizi nin başkanlığı altında bulunan üçler komitesi, tâli bir maliyeciler komitesi: nin ve fransız, alman mütehassısları « nın yardımiyle bir aydan beri Roma- da çalışryordu. Bundan on beş gün evel — uluslar kurumunun bir sorgusuna karşılık ola rak bu İşi halletmenin benüz armrası gel mediğini aöyleyen komite, artık Şi başarmış ve bu meselede almanları fransızların kabul edecekleri esasları uluslar kurumuna bildirmiştir. Bu anlaşmada en mühim olan tarat, bu anlaşmanın ne gibi maddeleri kav- radığı değil, bu işte bir ııılıııuyı vür rilmış olmasıdır. Bu işte fransızlarla almanların kar gt karşıya geçib görüşmeleri ve elbir- Jiğiyle harekete geçmeyi kabul etme * leri temin edilmeksizin bir anlaşma yapmak mümkün olamıyacağı pek belli. bir hakikat halinde idi. ü Her halde bu anlaşma oldu diye af* tık plebisit yüzünden hiç bir hüdise gıkmıyacağını, her tarafın — sütlimatfi — : olacağını söylemek vakitsiz bir iddiâ — eolur. Gene Almanyanın içinde ve Al4s —— manya'nın dış sryasasında bir takımi — kararsızlıklar vardır. Fakat Roma'd8 — elde edilen anlaşma, ortada mevcud — birçok korkune ihtimalleri yoketmiğ — olmakla büyük faydalar yaratmıştır. Bundari başka bu anlaşma, Fransâ ile Almanya'yı biribirinden ayıran bİF çök ihtilâfların da bu başarıcı kafa Ü — halledilebileceği ümidini —ıdwı kıymetlidir. SKU Birinci kânun sayısı Denizli Mebusu Bay Necib *Türk dili ve türk ııüıill.. ya Mebusu Bay Muzaffer'in soyu ve türk tarihi,, Bay Ali'nin “Dil inkılabımızın kara yazılariyle Bay simi, Avdoslu Bay Sait. —! seyin Namık, Profesör Fahreddin Kerim, Bay ıutl'ııl:ı ynzılın.dBlY Ferid in hikâyesi vardır. n Köycülük sey İÜĞE nine ve iskân işlerine IC" a verilmiştir. fal Cemiyetine verelim. 80 sayıfalık mecmua şayed reyler