10 İLKKANUN 1934 PAZARTESİ aftalık yabancı postası Fransada sıyasal fırkalar Bundan aşağı yukarı otuz yıl önce, Merkr> sağ cenahının sol kanadına men- Mub M, Şarl Bönua, aynıt entelek. tücl yasal zümreden olup merkez Bol cenahının sağ kanadına mensub o- lan M N arasında ne gibi i sormuştu. M. Pu- da, alabildiği- Ne M. Bönua, ne M. Puankare din- katolik olmadıkları gibi sofu tillerdi, İkisi de liberaldi. Hattâ © zamanlarda, M. Bönua soysal bakrm- ığı çalışmalar dolayısiyle, M. nkare'ye göre daha sola meyyaldi. Hulâsa onları gayet ince bir tel ayırı- Yordu. Birisi mutedil bir sağ cenah a damı, öteki de mutedil bir sol cenah â- Gdamı idi. Aralarındaki ayrılığı yapan Gda din meselesi Idi. Seven taraflarında bazı evler vardır. Yağmur yağdığı za- Man damdan akan sular damın bir ta- Tafından Atlantik denizine, öte tarafına dan da Akdeniz'e giderler. Bu iki adam da bir tek eve benzetilebilir. Fakat bu Evin, suları sağa ve gola ayıran çatısı erinde herhan bu ayır: Ki bir tem haline Yaşayışı bundadır ve bundan anlaşılır. partiler, menfaatlerden ziyade ıygular, düşünceler, irsiyetler ve yüzünden — gruplanıyordu. la cümhuriyetin yeniden kuru- luşu zamanlarına yetişmiş bir tek eski fırka, radikal fırkası, bugün de yaşı- Yor. Radikal fırkasımım tarihi, massonik temelleri, okuma işlerine verilen ehem. Miyet ve tam bir Iâiklik ülküsünü güd. Mmek bakımından Fransa'daki din savaş- ları tarihinin bir yaprağıdır. — Niçex “Pransızlar bütün ulusların en dini ©- lanıdır.,, demişti. Fırkaların bu “coğrafya,, sı, İmpara. torluğun düşmesinden sonra altmış yıl kadar, yani iki göbek müddetince sür. dü ve bugün ortadan kalktı. Bugün, Yaktiyle Bönua ile Puankare'nin arası. Bi açan din meselesi yoktur. Birkaç yıl- danberi fırkaların “yeniden tasnifi,, la kıtdısı moda olmuştu. Bunu istiyen ve Süşünen genclerdi ve eskiler, ihtiyarı 'ar bundan korkuyorlardı. Bugünlerde ini bakımdan değil sıyasal bakım " &; “Slica fransız sıyasal fırkalarından Mikal sosyalistler başkanı M. Eryo G Otoritenin kurulması bakımından ,_ğ* başlandı. Böylelikle cümhuriye- Z, tarihinin yeni bir kurununa gir- Tit oldu. ._L'lıııı, 1934 yılının bitmek Üzere ol han . Bügünlerde, ortadan kalkacak o #aki fırkalarla, daha kök tutmamış yeni fırkaların müştereken mevcud ol- duklarını göz önünde tutmak gerektir. Bazı şehirlerin eski plânlarını daha an- Jaşılır bir hale gokmak için, bunların üzerine, şeffaf kâğıd üzerine yapılmış yeni plânı koyarlar, Fransa'nın sıyasal coğrafyasında da giden fırkaların yeri- ne gelenleri güsteren buna benzer bir dır. Bski fırkalar elan ka- nun! memleketi teşkil etmektedirler, Yeni fırkalar ise kanuni memleketi tem sile başlamakla beraber, bilhbassa, doğ- rudan doğruya memleket demek olan bir “hakiki memleket,, in derinliklerin- de biribirlerini bulmağa, anlamağa ça- lışıyorlar. iki türlü memleket demek olan bu iki türlü firkaya ayrı ayri bak- mak gerektir. Kanuni memleket — demek “seçen, memleketle, bunların seçtiği adamlar. dan, yani parlamentar memleket, yahud memleketin parlamentosu — demektir. | Parlamentarizm, Lul Filip zamanına göre memlekette daha çok yayılmış ol- | masına rağmen, memleketin her tara- frna yayılmıyor, — yalmız reşid yaşına varmış erkek fransızlara, daba doğru- su bunların büyük bir kzamma kadar varıyor, Bu fransızlar ise, mensub ol- 'ukları belediye Gdalresinin veya na' çare bulma Başlıca #ransız sıyasal fırkalarındaz sosyalistlerin başkanı M. Leon Blum yenin ahalisinin azlığı ve fakirliği nle- betinde güclü olan, kanunf memleketin birer cüzidirler. Parlamentoda, erkek seçicilerle seçim dairelerinin büyük bir kısmı temsli! edilmekte, fakat her se- gim dairesinin sıyasal azlıkları, kadın- ları, aileleri ve menfaatleri resmen tem- sil edilmemektedir. Vakrâ eyi tahlil e- dilirse ve dolambaclı yollardan dönüp dolaşılırsa şüphesiz orların da temsil edildiği sonucuna varılır, Fakat efkâ- Ti umümiye ikide bir de sol cenah ko- Mitelerinin iki yüz bin Üyesinin idare ettiği bu beş milyon reyden mürekkeb “kanunt memleket,, ile, 40 milyonluk nüfus ve iki yüz milyar altın franklık menfaatleri olan “hakikt memleket,, bi- ribirlerine uydurmak için yapılacak 18 lahat projelerinden daima bahsedildiği- ni İşitir. “Kanuni memleket,, Üzerinde yapıla: cak herhangi bir çalışma veya değişik- lik için eyi kurumlandırılmış fırkalar gerektir. Fransa'da ise kuvvetle kurum- landırılmış iki fırka vardır: Bunlardan birisi, M. Eryo'nun başkanı olduğu ra- dikal fırkası, öteki de M Leon Blum'e un başkanı olduğu sosyalist fırkasıdır. Mebusan ve âyan meclislerinde de ek- seriyet bu ikl fırkanın birleşmiş yekü. nundadır. Bu fırkaların yıllık kongre. leri, biraz daha müstakil olan âyan üye. terini değilse bile, kendi fırkalarından olan saylav ve bakanları kontrolları al. tında tutarlar. Ascl sryasal çerçeveyi tan,, Jarla radikal komlte. litan,, Tarla sosya- yapan, leri ve bilhassa, " list kongreleridir. Sosyalist fırkasının solunda, eski işçi fırkasından artmış o- lup Paris'ten seçilmiş olan birkâç kişi haric, Moskova'ya bağlı olan kununlfx fıtkası vardır. Söylediğimiz birkaç ki- şi ise “proletaryen,, birlik adını — taşı- yorlar. Radikal fırkasının sağında, ka- toliklerden mürekkeb ve eski bıristi- * ULUS Sağları temsil! eden M. Tardiyö yan sosyalizminden kalma, fakat ek tiya radikallerden ziyade mutedillere katılan Demokrat popüler fırkası var- dır. Bunlardan sonra da daima “eol,, etiketi altında bâşlayıp çoğalan, popü- ler, demokratik, repübliken ve hattâ ra- dikal ve sosyalist adlarını taşıyan fir- kalar başlar. Bu iki sonuncu fırka, di- siplinli ve resmi olan asıl radikal sox- yalist fırkalarına katılmadıkları için onlara “mutedil,, adı veriliyorsa da on- lar bunu kabul etmiyorlar. Saydığımız ufak fırkalardan hiç biri, “muhafaza- kâr,, olduklarını söylemezler. M. Tar- diyö yalnız parlamentoda bu fırkaların | liderliğini yapmaktadır. Fakat bu li- derlik vaziyeti, “militan,, lar ve kone grelerce kontrol edilmiş ve kurumlan- dırilmiş firkaların — İiderleri olan M. Eryo ile M. Blum'un vaziyetine benze- mez, 1924, 1928 ve 1932 de yaprlan genel seçimlerde radikaller — ve sosyalistler ekseriyeti kazandılar ve bir kartel ha- | Nnde birleşip ikinci skrüten'de müşte- rek muvaffakıyetlerini temin — ettiler. Ekseriyeti elde edebilecek — vaziyette olmalarına rağmen bu üç seçim devresi- nin hiç birinde iktidar mevkiine gele- mediler. Çünkü, evvela: — sosyalistler ekseriyetini kendilerinin teşkil edecek- leri hükümetten — başka bir hükümete girmek istemediler ve ikincisi de “ka- nunf memleketin, güvenini kazandıkla- Tı İçin iktidar mevkiine getirilen ra- dikaller, hakikt memleketin güvenini kazanamadıkları için — tutunamadılar. Hakiki memleketin bu güvenini ancak savaştanberi “ulusal birlik,, hükümet- leri yapılarak bu birlikleri temsil eden Puankare ve Dumerg — tarafından elde edilebildi. Kanun! memleketle bakiki memleke- tin biribirlerine olan zıdlıklarının en acık olarak görüldüğü — anlar ikidir: Bunlardan bi , kanun? memleket ta- rafından iktidar mevkiinden uzaklaştı- rılan M. Puankare'nin, frangım düşme- sini durdurabilecek bir adam olarak te- lTakki edilip hakikt memleket dan iş b tarafın- a getirildiği 21 temmuz 1926 püni teki ise 6 subat 10934 günü- dür. O gün kanun! memleketi temsil e. denlerin 1 — Memleketi ahenkli bir ekseriyete dayanarak idare edememele- ri, 2 — On sekiz ay içinde altı tane ka- bine huhranı olmasşı, 3 — Panama teza- Jetinden sonra en hbüyük rezaletler olan para iskandalları ile belli olan zâfr üze- rine sağ cenah birliklerinin yaptıkları kargaşalıklar neticesi hakiki memleke- tin haşnudsuzluğunun ortaya çıkması: dir, Bunun tabit hal çaresi, 1926 da ol- duğu gibi, fırkaların Üstünde ve hakiki memleketin güvenini kazanmış bir “ha- kem,, tarafından — yeni bir kabinenin kurulmasıydı. Kanuni memleketin hakikt memle- kete olan üstünlüğü evvela yukarda an- Tattıklarımızdan ileri gelmektedir. İkin- Cisi de, kanuniyeti temsil ettiği, kanun nu eğasinin ona kanuniyeti vermiş ol- duğu içindir. Hakiki memleketin üs- tünlüğü ise, her söne yaprlan — sıyasal mahiyette seçimlerle iş başına getiri- lenlerden ziyade, Soğrudan doğruya de- rin bir insanlığa ve daha hakikf gücle- re dayanmasından ileri — gelmektedir. Kanunt memleketle ne olduğunu açık- ça anlatabiliriz, amma hakiki memleketin ne olduğunu açıkça anlatabilmek zor- dur. Tabif her fıtka “hakiki memleket,, biziz diyecek. Sağ taraf: - çünkü, di- yecek bizim temsil ettiğimiz menfaat- ler daha çoktur. Sol taraf ise - çünkü, diyecek, biz sayı itibariyle en çok olan kimselerin menfaatlerini temsil ediyo- ruz. Bununla beraber, hakikt memleketle kanuni memleket arasında, kanuni mem- leketin fırkalarına göre daha basit olan ve fakat, mebıslar meclisinin cüxleri olmaktan ziyade derin cereyanlara ve efklrı umumiyenin hassasiyet halleri- ne daha eyi cevab veren fırkalar da gö- rülür. 6 şubatta doğan sonuclar daha u- zun müddet inkişaf edecek ve yarımki fırkaları idare edecektir. Bunlar da a- tağıdadır: 1 — Radikallerden ayrılarak komü- nistlerle birleşen sosyalist fırkasının, birleşmeleri devirmesi, ki bu yüzden bir sol cenah blokunun formülü, radi- kallerle sosyalistlerin birleşmesine ve- rilen ad olan “kartel, formülü yerine, M. Berjöri'nin çıkardığı” “tek cephe, formülü olacaktır. 2 — Ufak bir parçasının - sosyalist- lerle olan teması muhafaza etmek — is- tediği ve büyük — bir kısmının ise M. Eryo'nun etrafında toplandığı radikal fırkasının parçalanması, ki sonuncu kı- &ım ulusal bir “Santr parlmanter,, e ka- tılarak onu genişletecektir. 3 — Dü mazlıklar, din “imdad,, ala: lerden yavna anlaşama- doğan zıddiyetlerin ndan, “büd,, alanma ge- ger gibi görünmesi. İmtidad alamı, fran- SıIz tarihinin sonu yani kilise ile Mik- liğin, dindarla —Iâikin çarpışması idi. Sıyasal hayatın aşağı yukarı bu alan- dan çekildiğini söylemiştik. Fakat iki büyük ulusun kuvvetiyle — beliren ko- münizm ve faşizm Avrupa'da, ancak dinlerinkine — benzetilebilen, (yahud, dini? alanda olan) bir yayılma kuvveti kesbetmişlerdir ki bu yüzden din wa- vaşları yakmda yerlerini sıyasa savaş- larmma bırakacaktır. Bu yüzden de, Fransa ile diğer serbest memleketlerde fırkaların değeri artacaktır. Maddi güc- lerden teşekklll eden birlikler, kanunf nüfuz birlikleri olan komite veya kad- rolara göre daha fazla ehemmiyet al- maktadırlar. Umumt savaş için yapılan kurumlar, seçim savaşı — formülünden dışma çıkmaktadırlar. 4 — 5 birinci teşrin 1789 dan 4 ey- 1âl 1870 e kadar blltün ihtilallerini, in- kılablarını taşraya kabul ettiren ve Ü- çüncü cümhuriyetin 1871 den 1902 ye kadar süren otuz yıllık sryasal bilgi ve ustalıklar kendisine yalnız kanunt nü- fuz payını biraktığı Paris şehri sıya- sal hayatta da, entelektüel hayatta yap- tığı imtiyazlı bir nevi rebberliğe yeni- den dönüyor. Parlamento taşra demektir. Bunun için, parlamentoya muhalif bir cereyan tabiatiyle — payıtaltın bir tahakkümü şeklini almaktadır. M, Şeron'un Paris- te hiç sevilmemesi, biraz da onun mad- deten ve manen taşrayı temsil etmesin- den ilerl gelmektedir. Payrtahtın bu ta- hakkümü, henüz kendisine gerek nlan adamları — bulmuşa benzememektedir. Zaten Paris, bir adamın arkasından yü- rümekten ziyade bir atın arkasında yü- Tür gibi göründüğü, general Bulanje" nin intihab günü olan 27 ikinci kânun 1889 danberi, böyle adamlar bulamadı. $ — Parlamentoya girebilen - kıral- İek fırkası, Aksiyon Fransez'in eyi © re edilen propagandası ve M. Morra". nn otuz yıldanberi süren şahst nüfuzu sayesinde, gencler arasında göze çarpar terakkiler yapmış ve efkâri. umumiye ile esaslı bir temasa girmiştir. Bütün bu sebebler yüzünden parl- manter mekanizmaların — dışına çıkan fırkalar, daha sert formüller yoliyle da- ha büyük kümeler halinde yeni ve eks- tremist bir tasnife gireceklerdir. Fakat yukarda saydığımız beş nokta Üzerin- de ekstremizm manilerle karşılaşacak- ter. Çünkü: 1 — Siyasa ile uğraşan — fransız, ot- ta halli fcansızdır. Orta balli fransız SAY ise hiç bir zaman müfrit sol cenaha gir- memiş dalma sol cenahta — kalmıştır. Kartel, aşağı yukarı sosyalizmi radika- lizmin içine alırken, tek cephe sosya- lizmi komünizmin içine almaktadır. Bu sonuncu hereketin, efkârı umumiyenin derin bir hareketine uyması şüphelidir. 2 — Radikalizm, ancak eski fırka, yani cümhuriyetin ananevf fırkası ol- duğu için zaman zaman muvaffak ola- bilmiştir. İlerde bir muhafarakir ra dikallik ortaya çıkacaktır, hatti şimdi den çıkmıştır bile.. Esasen radikal fır- kasının şimdi geçirdiği kriz - kısmen, dinle savaşmak olan programını, kilise ile hükümeti biribirinden ayıran ve ©- kul meselesini de “tek okul, usuliyle hallederek tatbik edip bitirmiş olma- sından ileri gelmektedir. Onuün şimdi yapacağı şey, ortaya koyduğu işleri ko- rumak, kanuni memlekete — dayanarak eskiden Gizo'nun yaptığını cümhuri- yetçi bakımdan yapmaktır. 3 — Fransız ihtilalinin fikirleri h lâ yaşıyor ve acunda (tabil daha Fazla Fransa'da) Marksist ve faşist ihtilal. lerin fikirleriyle aynı derecede saygı görüyor. Bu değişik alanda, nüfuzların ve akidelerin gidip gelişlerini bekliye- lim. 4 — Taşrayı peşinden sürükliyecek olan Paris değil, bir Paria — kıralıdır. Şimdi ise Paris kıralı yoktur. Sağ ce- nah frangızlarının taşryacakları rozet “Liktör demeti,, değil (Aksiyon Pran- sez müstesna) Diyojen'in feneri ola- caktır. $ — Kırallık taraftarı fırkada bir- çok otorite fırkaları arasında ufak bir otorite fırkasıdır. Bu otorite fırkaları- nın sürekli bir anlaşma yapmaları im- kânsız değilse de çok güctür. Şimdiki- ne benzer vakalarda, otorite fırkaları- nn birleşmesi 1848 de vücuda gelmiş, bundan da ikinci imparatorluk çıkmış- tır. 1878 te birlik vücuda geldiği için bundan da cümhuriyet doğmuştur. Ay- nt sebebler ihtimal gene aynı tesirleri doğuracaktır. Wuvel Rövü Fransez'den Fransa'nın ittifak sryasası Fransanın eski Roma sefiri Hanri dö Juvenel ile bir görüşmeden: Bütün değişmelerde hiç sarsılmayan fransız sıyasal prensiblerinin temeli bir cümle ile tarif edilebilir: Bir tek hek. tarlık yabancı toprağında bile Fransa. nın gözü yoktur. Fransa amırlarını ka- & diye telakki etmektedir. Bizce her. hangi bir Avrupa harbr demek 1918 ga- libiyetinin veriminden olmak demektir Bunun bu türlü ifadesi bile bizim barış İsteğimizin içden gelme olduğuna bir belgedir. Ancak Fransanm, sükünunu gaybet. miş olan bugünkü Avrupanın doğurmak ta olduğu kaygulardan daha başka dertleri vardır. Fransız nüfuz sahası şimal de- nizinden tâ Kongo'ya ve oradan da şi- mali ve orta Afrika'daki müstemlekelere ve manda sahalarına varmaktadır. Bu blokun korunması ve onun yaşayış zarır retlerine karşı konulması, Fransanın dış sıyasasına, fevkalade bir teblike görme - den birakamıyacağı belli başlr bir isti. kamet gütmesin? emretmektedir, ki bu da, Fransanın şimali Afrika ile olan ir- tibat yolları Üzerind> bulunan ve iki lâ. tin kızkardeş olan talya ve İspanya 'e dostca ve birlikte çalışmak sryasasıdır. İşte bundan dolayı da fransız bloku ha- yati menfaatlerle hir lâtin, yani Fransa. İtalya, İsnanya blokuna bağlıdır. Bu blokun kültür sahasında da ehem. miyeti vardır, Mesela onun sayesinde tam manasile ve hakiki bir uluslararası hukukunun meydana gelmesi imkânı olmuş olacaktır. Roma hukuku okulun- dan doğmuş olan lâtin fikir dünyası, her şeyden evel hukukt mahiyeti haizdir. Diğer taraftan, böyle bir şey gerek. deki yüz yıl içinde aynı inkişafın seyrini takib edecek olan Amerika uluslarına dayanacaktır. a Fransız dış sıyasasının değişmez $- millerinden biri de dostluk ittifak mis. temidir. Pransa, imzasını asla inkdir et.