O TPT BAYIFA 4 Yabancı Postası İhtivar Amerika'dan çer c Türkiye'ye 1934" gazeresi Paris, 21 Sonteşrin 1914 “Vaktiyle Birleşik Amerika devlet- lerinin Ankara Büyük Efçiliğinde bu- Janmüş olan General Charles H. Sher- rile meslok itibariyle ne asker ve ne de diplomattir. General Sherrill'in "Mus- tafa Kemal” adlı cserinin fransızca ter- eümesi, Plon kitaphanesi tarafından neşredilmiş olup daha şimdiden canlı bir muvaffakiyet kazanmış bulunmak- dadır. Kaba şakalar yapmasını seven- ler, General Sherrill'in tetkik mahsullü fikirlerdez mahtum bulunuşunun kendi sini, Sakaryada muzafler okluktan san- ra Lozan muahedesinin mesud ilhamcı S1 olan şahsiyetin hakiki çehresine daha iyice nüfuz etmeğe, daha ziyade müste- id kılmıştır, diyeceklerdir. Halbuki hakikat bu merkezde değil- dir. Terakkilere düşkün olan bu Ameri - kalı evrensel kültürü, insanları tanrya - bilişi, taşrdığı metod ve araştırma ruhu dolayısiyle kendisini, bir ulusun dâhi bir şahsiyetin kuvvet ve tesiri sayesin- de nasıl değiştiğine en doğru bir şahit olarak bulmuştur. Bundan sonrasını generalin Gazi hakkımda beslediği sem- pati yapmaştır. Netekim bu — sempati bize Gazinin şahsr hakkında elimizde mevcut malümatf çok doğru bir tarıda tamamlamamıza yardım eden pek me- raklı bir kitab temin etmiştir. General Sherrili eski bir Nevyorklu ailedendir. Dört kuşak önceki bubası, 1639 yılında, bindiği geminin kazaya uğraması yüzünden Ametika kıyılarına çırçıplak çıkmış idi. Charles H. Sher- rill Yalc'da kuvvetli bir tahsil yaptık- tan ve mülhümn spar muvallakiyetleri ka- zandıktan sonra doğduğu şehirde avukat hık etmeğe başlamıştır. Fakat ilim ve ede biyat ile bealcamiş olan ruhu, avukatlık müdafaalarından ve röllerinden sek sık uzaklaşryordu. Orta z2aman güzel sa- natları kendisini cezbediyordu. Gene- ral mubtelif Avrupa memleketlerinde- ki sanatkârane camlar hakkında ber biri birer otorite demek olan cserler yazetmiştir. Pransa'daki camlara dair yazdığı eser dilimize çevrilmiştir. Za- ten Tol framsız güzel sanatını ter - cihan sevmektedir. Bunu, Nevyork ü- niversitesinde kurduğu güzel sanatlar kollejine fransız tesirlerini sokmak için sarfettiği gayretlerle isbat etmiş- tir. Generalın meslek Haricindeki faali- yeti buna münhasır kalmamıştır. ÖOnu siyaset dahi alâkadar ediyordu. Cüm- huriyet fırkasının sözü geçen azasından olan grvera) Sherrill memleketinin as - lından — ve bilkassa Amerika istiklâ! harbı kabramanlarının — menkabelerine takıtmıştır. Amerika ittihadınım — baş- tangıc devri hakkında muasır fransız- lar tarafından yazılmış 84 hatıra bu- muştur. — Bunlardan meydana — getir- diği eser, bundan yüz sene evel yaşa- mış olan avrupakların cedleri hakkın- da verdikleri hükümlerle çok elâkadar olan amerikalılar arasında büyük bir muvaffakiyet kazanmıştır. Bundan sanra dinya harbı çıktı. Askerf rütbeler hakkında amerikalıla- rın kullandığı sisten malümdur. Bu sistem, herkese, verimine uygun rüt- beler vermek sistemidir. Bunun için avukat barp çıkar çıkmaz Nevyork mi- Tisine liva tayin olundu. Nüfusu 15 Mmilyon olan Nevyork devleti tçerde aöker toplamak vazifesile tavzif olunan Sübakan İlk gördüğünüz bir keli- me! Bunu Başbakanımız, Milk Müdafaa Bakanlığma gönderdiği bir kâğıdın altı- na yazdı. Türkcede Sü Asker demektir. Şimdi Sübakanlığının Milli Müda- gencral Sherrill rubunda meknuz ni- zam ve teşkilatcılık hassalarının yar« dımile harikalar yarattı ve bir sene zarfında Fransaya 364,000 kişi gönder- meğe muvaffak oldu. Meslekten bir axker de bundan daha eyi bir şey ya- pamazdı. Sulh olunca Genceral, askerlikten uzaklaştı ve sanatkârzın yerine tarihçi geçti. Avrupaya gelerek kongrelerde ve konleranslarda yeni nizamım doğuşuna şahid eldu ve bundan da mütcaddid e- serler için esaslar çıkardı. Bu eserler “İlk nazırlar ve ilk başvekiller; Bis- mark ve Mussolini” vesairedir. Bunun için, Cümhuriyet fırkası ken ditini Ankaraya büyük elçi olarak gön- derdiği zaman gencral Sherrill yeni va- zifesi için tamamen hazırlanmış bulu- nuyotdu. Doğrusunu söylemek — icab ederse bu vazife o kadar güç değildi. Amerika ile Türkiye arasında ne hali hazırda bir temas noktası ve ne de geç- miş zamana aid hatıralar arasında acık- h olanlar vardı. Bunun için büyük el- çi İle devlet şefi arasında çok çabukça hakikf bir dastluk doğdu, gözüşüp ko- nuşmalar itimad ve teklifsizlik çerçe- vesi içinde sıklaştı. Amerikalı mütead- did yıtlardan vücud bulmuş olan bir ge i türk milletine birdenbire aştır- mak istiyen Gazi'nin ilerlemç iradesine meftun oldu; Gazi'nin hayatının baş- tangıçtarmı, nasıl vücud bulduğunu ve geçirdiği merbaleleri anlamak istedi. Ve Kemal anlattıkça diplomatın Tu- hunda tarihçi dirildi ve Büyük Ada- mın portre İni çizmeğe karar verdi. Mücttif yazdığı eserde Gazi hakkın- da duyduğu hayranlığı gizlememekte- dir. Bu kitabta Gazi'nin gençliğini ve mücadelelerini anlattığı çok canlı sa- yılalar, sevilerek okunacaktır. Bu sa- yıfalarda Gazi'nin sesi işidiliyor, Ga- zinün, teklifrizce konuşmalarını çabuk çizilmiş krakilerle tasvir ettiği görü- kalem vuruşu ile zaferli manavralardan biri canlanmakdadır. General Sherrill ile birlikte türk inkılâblarını sayalım : 1923 yılındanberi yapılar türk inkılâb- larının — sayısı enbirdir ve yapılacak daba inkılâblar vardır. Bundan sonra kitabta generalin, ibtiyar garblıların daha uzun aaman Konstantinopl diye adlamakta srar edecekleri İstanbul hak kında verdiği tzahat okunacaktır. Ge- neral, modern Ankara Cümhuziyetinde eski Türkiyeden kalmış übideler ve manzaralar hakkında <n bassas, eu mütebahbir ve en aşık bir rehber gibi irahat vermektedir. General, Mustafa Kemal'in çok canlı portessini eski Bi- zang imparatorlarile sultanlar payı- tahtı olan İstanbula hasrettiği iki fa- sıl ile çerçevelemektedir. Sanki tarih- çİ, Gazi'nin türk milletini doğum yeri olan dağlar atasıma çekmekten maksa- dı, ona büyük fütuhat devirterinin fa- tiletlerini yeniden aşılamak ve türk w lusunu bu defa Bizans bazinelerine de- gik garbin ilim ve rerakkilerine — sal- dırtmak oldüğüne işaret etmeği — brl- hassa istemiştir Fransız skademisı azasından Marechal Fianebet D'Esporey . Kuşkulanan Avrupa *Slovo” Salya, 19 Sonteşrin 1854 Yugaslavyanım Uluslar Cemiyetine yaptığı teşebbüs sükün içinde olmryan Avrupayı endişe ve mechuliyet karşı- sında brraktı. Şüphesiz Marsilya ewi- kasdi foilinin meydana çıkarılmazı la- tırodır. Anlaşılıyor ki bunu bürün dev- letler istiyor. Ve gene Avrupanın irtik balinin tedhişcilerin ellerine berakılmı- yacağı ve onların acunu ölüm tehlike- sine sörüklemclerine meydar 'miye- ceği de itizaz kabul etmiyen bir keyfi- yettir. Cenevrede toplanan Ulustar Ce- miyeti ağır bir mesele karşısında bıra- kılmıştır. Eğer, diplomat'ık, son anda güçlük- Teti yenmek kuvvet ve imkânımı ken- disinde bulamazsa, Avrupa da yeniden bir felâket karşısında kalacaktır. He maen temenni edelim ki, sulh ülküsüne tâbi olanların adedi bu defa Cenevrede lüyor. Bunlarda birkaç kurşun A fazlalaşmış olsua, ULUS Fransada adalet bitaraflığı etrafında Yeni Fransız Adliye Bakanı M. Jorj Porno bütün fransız müddeiumumileri. ne gönderdiği bir tamimde bunları ada- Jeti bitarafça tatbike davet etmektedir. M., Perno birkaç adli rezaletin doğurdu- gu fena efkârı umumiyece hemen umumlleştirildiğini, bu yüzden ulusun adalete olan güveninin saraıldığını, bu güveni sağlamlaştırmak içir adaletin bitaraf, çabuk — ve tam — manasiyle tatbiki Tazım geldiğini söyledikten son- yapılan hiçbir ihmal ve yol- ile karşılıyamıyaca- ın adalcte karıştırılmasının katiyen caiz olmadığını, bu yolda mü deiumumilerce görülüp kendisine bildi- Tilecek bütün yolsuzlukları, nereden gelirlerse gelsinler, çok ağır surette ce- zalandıracağını bildiciyor. Fransada adaletin dağıtılması işinde- ki yolsuzlukların bir bakanım böyle bir tamim yapmasına yol açması, franstz ga zetelerinin de dikkatini çekmiştir. Entrantijan gazetesi bu tamimden bahsederek diyor ki : “İnsanlara en ilk hakikatleri batır- latmanın, onlara, kitablarının Üzerine eğilerek çalışan mekteb çocuklarına ya- pıldığı gibi birçok şeyleri öğretmenin gerektiği bir zamandayız. Adliye Bas kanı, müddelimumilere gönderdiği bir tamimde adaletin bitaraf, çabuk ve tam manasiyle tatbiki gerekliğini söylüyor. Şu balde, hâkimler bunu unutmuşlar- miydi? Tabif hepsi değil! Şerefleri- ni idrâk eden ve elbiselerini lekesiz e- larak taşımağı Ülkü edinen hâkimleri- miz var. Fakat, biz bu işe ehemmiyet vermezsek, onları herkes budala yerine koyacak, Abiak kendi mükâfatını kendinle ta şıdığı için doğrulukla çalışan bir adam budala yerine konulamaz, Fakat şimdi- ki gibi, maddi düşüncelerin yaşayışımız ra bu yolda da çok yer tuttuğu silişik zamanlar- dâa yöksek duygulara her taraftan sal- dırıtıyor. Önce bundan acı duyan vice danlar İlerlemenin, muvaffakiyetin kö- lelikle olduğunu görünce bozulmağa başlıyor. Bunları temiz tutmak için za- man zaman yüksek bir sesin, ölmez ha kikatleri haykırması gerektir. M, Per- no hâkimlere, ötekine berikine yardım etmek değil, hüküm vermek mecburi- yetinde olduklarını batırlatmakta hak- lıdır. Buna mecbur kalması acıdır; ama bunu yaptığını görmek de krvanç veri- cidir. Tun gazetesi de tamimin ana çizgi- lerinden, sıyasal ve 3di rezaletler kar- şısında ulusun düydüğü Bedan bahset- tikten sonra diyor ki ! “ » hâkimlere bitaraflığı tavsiye et. mek çak iyidir. Fakat hâkimleri sıya- sanan ve sıyasal adamların onlar Üzerin de yaptıkları tesirden kurtarmak daha iyidir. Bir hâkim, en yakın ümiriyle en büyük şefimin kendisini koruduğu- nu hissetse bile bilhassa taşrada bazı seçim ve komite kurumlarının, “müte- göllübe”lerin tazyikinden korkahilir, Bakanlar — hattâ en iyileri olduğu kadar az iyileri bile — geçer, giderler; komiteler kalırlat ve sıyaza — de- vam eder. Pransada adaletin geçirdiği hastalıkla kurumlarımızın şimdiki ha)- de gecirdiği. rejimi bile tehlikeye dü- şürem hastalrklar birbirine girifttir. “ « Onun için dönüb dolaşıb gene la- kırdıya dönüyoruz; Göreneklerimizin, Bdetlerimizin düzelmesi için önce ku- rumlarımız: Cüzcitmeliyiz. — Hükümet şabelerinin ve er önce adaletin normal bir tarzda çalışabilmesi için, hükümeti düzeitmeliyiz İcrai kuvvetlerimiz meb- uslar Meclisiniz. tazyiklerinden ve met fakat hükümet kuyvetlerinin adaletin işletine kerramıyacak iyi bir misal söstermele- ti ccrek değil midir?,, Budapeşte mektubu. Türk ana tarihinin ünlü ulu öndeti Atatürk dan iki vı! önce T.I.T.C, inde çalışmak üzere Türkiye'ye olan tarihçi Ba namıma görüş ettim. Ünl 'Türk uluşunun di evinde siyaret ü çok dostça ka- bul ederek: “Ulus'u ve onun yazı heye- tini iyi tanıyor ve samimi olarak se- viyorum, dedi.. Oturmadan önce, ev sahibinden, müzeyi andıran — dairesini gezmeyi diledim. Atölyesinin bir kö - şesinde uzun ve kitabla dolu etajerler, duvarlarda boş yer kalmıyacak kadar resimler asılı, masalarda ve sehpalarda yaztlar, eski eserler dolu. Fakat bütün bu değerli şeyler arasında en enteresan olan gene ev sahibinin kendisi idi. Kitablarına yaklaşırken — değerli ta- rihçi dedi ki: — Bu kitapları yıllardan. beri tane tane topladım. Bu, türk tari- hinin ana hatlarını toplu olarak göste- ren eşsiz bir kitabhanedir. Türk ulusu- na ve onun Ulu Önderine duyduğum bü- yük sevgiden dolayı Ankarada bulunur- ken bütün kitablarımır T. A. T. C, ine armağan ettim. Şimdi bunların bir kısmı Ankaradadır, kalanları da yakın- da gönedreceğim. Şimdi de türk tari- bir bilginile görüşme # ILKKANUN 1834 j hinin ana çizgileriyle meşgulüm. BU — masalar ve sohpalar üzerinde gi nürz eserler ve kâğıtlar bu araştrrmalâl Tıma yarayen şeyleri yakında ni ceğim “Türk tarihi ansiklopedisi, Mit * belgeleridir. Bu ansiklopedinin 24 dinde dünyaaın bütün Ünlü kil lerinde ve evrak hazinelerinde belgelerin fotoğrafları ile, okunma Wf” killerini ve ayrıca türkçe, macarca ** ingilizce çevirmeleri bulunacaktır. AM siklopedinin türkçe, macarca ve İl Hizce birer baskıları yapılacaktır. Ünlü tarihçi bana, acınun ber Yf nünden kendisine gönderilmiş ve #07f tırmalarına dair malümat istiyen tupları gösterdi. Bunlardan biri Japoff ya'dan geliyordu ve yapacakları Atilâ filmi için ve türk tarihi ansiklej hakkında sorgularla dolu idi, Bu kadar büyük ve güç işleri wtf başardığını sorduğum zaman: “Biliyef” sunuz ki, yalnız değilim, dedi, o M bilgin benimle beraber çalışıyor... Zajti Ferenc'in ilmi araştırmaları” dan Ulus okurlarını — daha etraflı sürette gelecek mektuhumlu edeceğim. NEGH Bay Zajti Ferenc Budapeş te'deki çalışma odi -- b aai ie A Yeni icad motör Pariser Tageblatt, 10 sonteşrin 1934 Jan Warlenler isminde 22 yaşında bir Hollandalı mühendis bir ihtira vü- cüde getirmiştir. Bu ihtira, yaşamak kabiliyeti gösterecek olursa, cihan ik- tısadiyatında kat'i değişiklikler yapa- caktır. İcat olunan şey bir motör olup işlemek için at benzin, ne ağır yağ ve ne de herzhangi bir kuvvet maddesine ihtiyac hissettirmiyor : suya bile ihtiyac yoktur. — Makinanın kuharrik kuvwvrti komprime haline getirilmiş havadır. Mühendisler bu yeni icad edilen motö- rün küdret ve takatı hakkında hayran- lık göstermişler ve bu sayede bütün motör sanayiimin değişip yeni bir esas Üzerine kurulabileceği fikrini izhar et- mişlerdir. Tazyik edilmiş olan havalı motörün istilzam ectiği yegüne bakım her üç ayda bir defa yapılması iezbeden esaslr. Dir yağlamadır. Bo motör ber maksgad içm, yami otomobiller, kamıyon- lar ve istanyoner muharrik kuvvet grup larr ve ber meviden makinaların işletil- mesi için kullanıfabilir. İşletme mas- rafı bir otomobi! motörü için İnkrtasız çalşışma halinde senede 25 florini geç- memektedir; bu hesabta yağlama mas. rafı da dahildir. - Bugün mevcut motörlere karşı bu yeni Idad motörün bahşettiği faydal.r Üzerine Jan Wardenler'nin bu icadının hayranlık husvle getirmesi pek tabii- dir. Mucidin oturduğu Wolvega kasa- basının belediye reisi ve belediye mec- Hisi ve diğer müteaddit ve umumi mü- essescler ve birçok ileri gelen mühen- disler ve maliyeciler bu tazyik edici bavalı mdtörün tamimi için 11 milyon florin sermayeli bit sindika teşkil et- mişlerdir. k 1835 senesi başlangıcında bu yeni icad olunan otomobil motörleri yapmak için bir fabcika açılacaktır. Bu fabrika da 13000 amele çalıçacaktır. Gene bu İcad üzerine ağır motörler yapmak için e diğer bir fabriks Ameterdam yakı- Bulgar moratoryemu 18 sönteşrin tarihti Jurnal dan: “Dün gelen haberler Bulgarist kümetinin harici borclar tediyesini tatil ettiğini bil Pariste menkul kıymetler hastl İLĞE cesmiyeti bundan resmen haberdâf ş memiş olduğunu beyan etmektedir. Üf çemiyet Bulgarıstan hükümetinin ’ tena niyet göttereceğine msmlf"’ç memektedir. Cemiyet diyor ki: garistanın maliye bakımından — Pilig karşılaşacağı zatluklar gözününde * #urularak bundan birkaç ay öntt n pılmaş olan bir anlaşmanın tadili zuu bahis olamaz.” ö Fakat biz yakında bu nw“;' dikkate alınması mecburiyetinit ya -çıkmasından korkmaktayız. 1926 senesinde yapılmış olafi ma, Bulgaristanın 1914 se Ğ mış olduğu istikrazlara aittif. ’”,I tikrazlarda 9ç 5 faizli 1896, %:ıi'” 1904 ve Çe4.5 faizli 1907 istikrat ) V Bulgar bükümeti akdetmi$ mükaveleleri — dikkate ıı_ıd,:&’ tan önce yapmış olduğuwd,v ve Uluslar Cemiyetinin n yt 1926 senezinde akdettiği *b 7 trarışlı olmak üzere 1428 ııı'"”f' tığı 042,5 faizli kalkınma ıı"l hakkında moratoryom ilânına di.” Bu gazete Bulgar borcları nin Bulgar Hükümetine on 4677 1 git itimat gösterdiklerini ve tık yeni bir kanaat hasıl gduklarını yağıyot, nmda kurulacaktır. Tasyik '“3 wa motörü ile techiz d_. çok teerübe arabaları ıl-l":/ n Ü de keâin bir fabrikada vücude BO gaW” — tir. “Pecrübelerin neticesi PEK Tğgek —- niyet verici bir halde tecelii n d  v&  $