4 Temmuz 1941 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2

4 Temmuz 1941 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ŞEHİRDEN REPORTAJLAR? Amerikadan Gelen Bir Türk Artisi l 1 ayatını Anlutıyor İ/iyanalı Artistin Karşısına Çıkaran Tesadüf - | inter Garden'de İlk Temsil Akrobasi Dersleri - Artistten Ayrıldıktan Sonra Gecen Hayat z i e — (ok sıcak değil gucu bir sıcak. iamay — Yo, doğrusu çalışmanın zev ti başkadır. Ne isterse olsun ça - ar! Bu sözlerin sahibine dikkatle bökıyorum. Küçük misafir odası” bir koltuğuna iğreti otur - kiş, Sim siyah yüzünün orta - ndaki iri gözleri fıldır, fıldır dö- hüyor. Kıvırcık siyah - saçlarının İlmdan sızan terler tâ ensesine *yor. Elinde büyük bir bavulla kat merdivenimi çıkıp karşı- 8 oturduğu on dakikadan fazla İmuyor. Amerikadan henüz ge- Jen bu artistin hazırlamakta ol ağu revlnün provasndan gel diğini biliyorum ve dinlenmek onuşmak için geldiği evimde Gsha soluğunu almadan o, sıcak Mi tun şikâyet eden beni âdeta ayıp “Wliyor. Hele kalın dudaklarındaki b tebessüm!... “Hayatın güçlüklerini, çalışma «| ii j ik dar iyi kavramış olan bu ada-| Insan ehemmiyetini ve zevkini bu mın yüzünde maziden kalmış iz: © arıyorum. Buna imkân yok! İZira karşımda hislerini ve sinni- “hi gizlemiye bilen bir zenci yüzü var... Ve şimdi bu yüzün sabibi gâyet tatlı bir sesle geçmişini tıyar: — “Bundan on beş sene evv üz on dürt on beş yaşında bir Çocuk iken Istanbul sokaklarında i dünyada tek başıma kalmış - tm. raklık, bo -| Eş $ bulursam 0 yapıyor, nerede olursa orada f#tiyordum. Sözün kısası Istan - bulun yüzlerce küçük serserile - Yinden biriydim.,, “ “O vakitler en büyük zevkim içamak girdiğim sinemalarda wlerdeki zenci dansör ve şar - srı seyrelmekti. Yer göste - olsa benim de ayni pabileceğimi sanıyordum. Mu- ile son derece istidadım var - “Ve nihayet benim de yıldızım ladı, Bir gün Tokatlıyan ot hu İ inin önünde duran büyük bir o- ömobilden Osi Roney isminde Viyanalı bir artist çıktı. Bu genç adın o zamanki Tepebaşı ba - birkaç ay oynadı ve Is - anbulu mestetti Memleketine dönerken beraberinde küçük bir ci götürmek ve onu yetiştir- hevesine kapıldı.,, “Tesadüf karşısına beni çıkar- Ve bir gece cebimde bir tek 'ürk lirası önümde meçhul bir at Avrupa katarlarından bi « tinde İstanbuldan uzaklaştık. Osl a trende e mn dersi ver- azam al) indik ve bir i gün istirahallen sonra hemen mıya başladık. ; ys neye uğra ştım. Fakat muntazam piyano, , nola ve ilâh. dersleri günle- dolduruyor, şaşkınlığımı bir ereceye kadar götürüyordu.,, © “Böyle tam dokuz sy durma - dan, dinlenmeden çalıştık. Bir Osi: l ” — Ali Rıza, dedi. Şimdi ken - ini göstermek sırası geldi. Ber- e gidiyoruz, Winter Gardende uyacağız.,, ihayet o gün de geldi. Ku- lisin arasıda sıramı bek- ken başımı şöyle dışarıya u - kattım. İnsan ve ışık bolluğu be- i ürküttü. Hele sıfam gelince ir titremiye başlıyayım... Zaval-| lı Osl yanı başımda beni teşvik ©) dip duruyor, ben ise ha bire naz- İsnıyordum. Yanımızda duran perdecinin sabn tükenmiş olacak fi, arkama bir tekme vurduğu gi £ bu nazlı siyah çocuğu sahneye “Artık olan olmuştu. Halk, kar ında afal afal bakan bir zenci rusu, görür görmez alkışı bas- Yüzlerce elin çıkardığı bu ses bana cesaret verdi. Sonrası ko- lay oldu. © “Bundan sonra muvaffakıyet iç Avrupanın büyük mefkez - ni dolaştık, en meşhur yerler- “İ rafından Nihayet Amerikada Yazan: SEVİM SERTEL Ali Riza miye çekildik. Bir gün bana: — Al, dedi. Şarkı ve dans sah nesinde imtihan verdin, profes » yonel oldun. Şimdi akrobasi öğ - renmek ister misin?” Amma ha - berin olsun bu güç bir iştir.,, “Bunun güç bir şey olması be- ni daha çok tahrik etti. Muhak - ksatla yollandığım jim- ne muazzam bir yerdi. Yüzleren hevesli atlıyor, koşu - or, zıplıyordu. Benim İlk şaşkın- İiğım geçmemişti ki, bir köşede müthiş bir çığlık koptu. Bir deli- kanlı metro yükseklikteki tra- pezden düşmüş, kolunu kırmıştı. Gözümün önünde onu bir sediye- ye koyup götürdüler. Iki dakika sonra hiçbir şey olmamış gibi her kes işinin başına döndü.,, “Bu müthiş bir şeydi. Vücu - düm öyle yoruluyordu ki, gitti - gim yerde uyüya kalıyordum. Bir gün havada takla atarken bire min içine düştüm, göz kapağım kesildi. Doktorun diktiği dikişin patlaması ihtimali geçer geçmez yine işe başladım. Bir kere yola çıkmıştım. Artık patlasam ge, Gönmezdim.., (Arkası var) şeyleril <€— Talebe Birliği Ühiversite talebe birliği zamnamesi Dahiliye Vekâi tesdik edilerek Üniver- siteye gönderilmi; ği me mucibince yapılması icap e- den hazırlıklara o başlanmıştır. 1941 — 1942 ders yılı başın dan itibaren Üniversite talebe birliği faalivete geçmiş buluna - caktır. Birlik için şimdilik, niversitede bir oda ayrılacaktır. Ders basından itibaren Fa- kültelerde ve sınıflarda mümes - #iller seçimi ikmal edihince top- lanacak umumi kongreyi mütea- kıp hususi bir bina tedarikine | > Raporları de teşkil edilen İrülen fikirli Dilmen cevap veri İrn tevhidi istenmiştir. Net İralmaştr. Dün İda Türk dili muhitle, yazı ve imlânın dil ile liği, garp dillerinin prefiksleri, rak üçe &i sürülmektedir: Islah işi Islah işinde yazı ve imlâ deler ileri Kütüphaneler 'Birleştirilecek Maarif Vekâleti şehrimizdeki bütün umumi kütüphanelerin birleştirilmesine ve bu şehir kü- tüphanesinin Üniversitenin ilmi ve idari mürakabesi altında acık bulundurulmasına karar vermiş- ir Vilâyet de bu umumi şehir in Üniversite bina- iz yanındaki eski Âli Paşa kona- ğı arsasında inşasını doğru bul - muş, bu iş için sekiz vüz bin li- relık bir tahsisat kabul etmişti "Yapılacak umumi şehir kütüp- hanesinde toplanacak bütün e- . |serler beynelmilel usullere göre .İtasnif edilecek, bilhassa yazma eserlerin itinalı bir surette tet - kiki için hususi okuma ve tetkik etme kaideleri kabul edilecektir. Bu umumi şehir kütüphanesinde muhtelif kütüphaneler ve çok miktarda kitap hediye edenler i- cin hususi höcreler bulundu- . | rulacaktir. İstanbul Nüfus Müdürlüğü Ankara, 3 (TAN) — İstanbul ül: ürlüğüne nüfus umum şeflerinden Muhar- Tetkike Başlıyan “Terim koordinas - ; dün rektörün başkanlığında toplan- mıştır. Komisyonda edebiyat fakületsinin hazır - esaslar ile tıp, hükük ve fen fakültelerinin raporları ve dil kurumu genel sekreterli urladığı esaslar tetkik edilmiştir. Birçok profe- İsörler etraflı mütalâalarda bulunmuştur, İleri sü- re dil kurumu genel sekreteri Necmi ve raporlardaki bazı esasla» cede dil kurumu Fa- ii ve karşılıklı esaslar dahilin- nlarının çalışması kararlaştı - “Terim Koordinasyon Heyeti,, tarafından | İlneelenen edebiyat fakültesinde hazırladığı rapor in ıslahı için sosyolojik şartlar ba - İkımından millilik ve milletler arası münasebetler, pedagojik şartlar bakımından da yazının kültürel tedris buhram karşısında pedagogların incelenmektedir. Bundan başka Türk dilinin ıs- lahı bakımından kelime ve şekil fazlalığı için esas hı mütslâalar yürütülmekte, son ekler ile ön ek- İler ve arapça mükesser şekiller hakkında izahat İverilmektedir. Dilimizdeki eksiklikler; Şekil eksik kelime eksikliği ılmakta, dile yeniden alınacak ke- Jimeler için esaslar tesbit edilmekte ve şu mad- sistemini daima gözö- ırmak, imlâ yerli ve yabancı bütün İkelin d üzere, fonetik ve iştikak prensipleri arasında makul bir ahenk tesis etmiş olmak, ıslahta tedricllik esası gözetilerek, Rrameri, sonra önce mürekkep, gerek gramer ve mizleme ve türk me cihetini düşü alı dar bugünkü tü tamamlama için inin ha- fı tarihi şecerele sözler için en ya bir imlâ şekli münasebetleri, vazifesi ruhumuza uygun ni kelime ve şel Şimdi ıslah yabancı bütün kı hetik ve iştikak ahenk tesis edilm: Sınıflara Fiyatları Mürakabe Koordinasyon Heyeti görp unsurlar ve şeklİler sinde şekilci değil masla önünde bulundurulması, Dilmizin lah Terim Koordinasyon Heyeti Dün Toplandı Fakülte Komisyonlarının Karşılıklı Esaslar Dahilinde Çalışmasına Karar Verdi lügat nazara almak, gramerde sonra müştak tabirler işlemek, gerek lügat ıslahında evveli leştirme, sonra da zenginleştir - inmek, yerinde kalacak ve yeni ak kelimeleri gramerce mümkün olduğu ka ekçemizin bünyesine uydurmak, önce yerli sözlere, son: e başvurmak, her ik atçı davranmak, bunla rine göre değil, canlılık ve bay - gınlık derecelerine göre takdir etmek, öz türkçe kın membalardan başlanılıp Gök- türkçe ve Yakutçaya kadar gitmek, dilde bıra - kılacak şark sözlerinin yaşamalarına müsalt i ye - bulmak, bu olmayınca rine mutlaka türkçe veya milletler arası garp söz leri aramak, yeni i alınacak unsurların eskilerden daha açık, kıvrak, kuvvetli ve güzel olmaları, ye ni kelime ve şekiller miş bütün membalardan alınabilecek dilimize ve ve yatkın gelmek şartiyle tama- | men yapma olarak da vücude getirilebilecek, ye- ce taranmış ve derlen - er yaratmada bütün Avrupa, battâ Asya dillerinin de ıstılah sistemlerinden oz çok ilham almak, işinde yazı ve imlâ sisteminin imlâ yerli ve elimelere şamil olmak üzere 10- prensipleri arasında makul bir €si ve slahatta tedricilik esası gö- zetilerek evvelâ gramerin sonra lügatin nazara almması gramerde de önce mürekkep, sonra müş| m İtak tâbirin işlenmesi dün toplanan terim koordi- evvelâ'nasyon heyeti tarafından kabul edilmiştir. Şehrimizdeki | Tuhafiye Dükkânları Ayrılacak Bürosu Dün Birçok Maddeler Üzerinde Esaslı Tetkikler Yaptı Fiyatları Mürakabe Komisyo - nu dünkü toplantısında tuhafiye mağazalarının sınıflara ayrılma - sına karar vermiştir. Bügünden itibaren tuhafiye mağazaları, Fi- yatları Mürakabe Bürosuna mü- racaat ederek, birinci veya ikin- .İci sınıf olduğunu isbat edecek - lerdir. Komisyon, odun fiyatları hak-|di kında tetkikler yapmış, neticede geçen sene tatbik edilen odun narhının bu sene de devam et- mesine karar vermiştir. Komisyon, çivi, çimento mev- zularını da görüşmüştür. Ticaret Vekâleti İstanbulun ihtiyacı için 30 ton çimento ay- rıldını Komisyona bildirmiştir. Çimento alacak kimseler, Fiyat- ları Mürakabe Komisyonuna mü racaât ederek ihtiyaçlarını bildi- receklerdir. Fasulyeye 21 kuruş narh kondu Kuru fasulye tâcirleri, çalı fa- sulyesine 17 kuruş bir fiyat tes- Jens Peter Jaootsan, ilk defa, meş hur Danimarka hikâyecisi Ande se'nin tesiri altında yazmıya baş lameş ve kısa bir zamanda mem. leketin en iyi roma hikâyecisi olmuştur. 1885 yılında 35 yaş ölem Jacebeen'in bu hikâyesi, onun firik tarzı bakımın» dan çok şayanı dikkattir. ** m ve ku neşeli bir nehir & kıyıda küçük çok ha- zin, âdela mezar gibi s köy, Bütün erlerinin, bu sahilden öbü- rüne geçmiye, paraları yet medi için, nehrin bu kıyısın- paynu büklük, yoksul benziyen gi halleri vardır, Kambur, çö kük omuzlarına, biri diğerine, diğeri öbürüne dayalıdır ve koltuk değnel m destekleriyle — nehr abanmışlardır. Baş- lâri samanla örtülü, çatık kaş dam- lar altından, buğulu, donuk cam gözleriyle, karşı yakanm daha bahti- yar evlerine kt » dilsiz henciyle baki Bu harap evler sırasında, İç açın, hiçbir merut aydınlığı rasllanmaz; ber biri, kürün gibi bir kar ağırlığı altında ezilmiş gibidir, ir, sanki sundal (Gg ireş batmak üzere TA, v- zaktn bir sandal gözükmüştü. :den bizinde, parn sandala bakıyordu, denecek kadar oynadık. Üçüncü senenin s0 - Ösinin şatosuna dinlen - armış gibi, sexip bir şeffaflıkla bit edilmesine itiraz etmişlerdi. Kuru fssulye tâcirlerinden mü rekkep bir heyet Ankaraya gi derek, bu mesele hakkında Tica- ret Vekâleti nezdinde teşebbüs- lerde bulunacaklardır. Fasulye tâcirlerinin iddiasına göre, çalı fasulyesine asgari olarak 25 ku- rüş fiyat tesbit edilmesi lâzim- ir. Fiyatları Mürakabe Komisyo - nu dünkü toplantısında kuru fa- sulye meselesini de tetkik et - miş, neticede çalı fasulyesine 21 kuruş fiyat konulmasına karar verilmiştir. Komisyon mısır fiyatlarını 8 bucuk kuruş üzerinden tesbit et- miştir. Peynir fiyatları Büro peynir fiyatları hekkin- da da tekrar tetkiklere başla- mıştır. Bazı tâcirlerin yeni sene peynir mahsulünü pahalı sattık- ları anlaşılmaktadır. Komisyon. yakında yeni bir peynir narhi hazırlıyacaktır. SİHİRLİ DEMET parlıyordu. Gözleri, ümitsizlik içinde, derin bir korkü ifadesiyle uzaklara dikilmişti. Yorgun ve ilirek dudaklar rmda, başıboş bir tebessüm geziniyor; fskat çatık alnımda, daha İlk bakışta göze batan, derin, amudi kırışıklıklar bütün yüzüne ümitsiz bir karar göl- gesi serpiyordu, » * üçüle köy kilisesinin çam çal- muya başlamıştı. Çan sesine doğru döndü ve sanki duymak İste - yormuş gibi, başı iki yana salla- “bekliyemem, bekliyemem ar- Fâkat çan sesi ketilmiyordu! m gibi, taşlıkta bir a- gidip gelmiye baş- aki ümitsiz. karışıklıklar, daha da koyulaşmaş #deta nefesi 4- Birlaşmıştı. Boşanmak istemeyip de boşanamıyan fırtınalı bir öğle sonu- mu andırıyordu. Uzun yıllar boyunen, yürürken, bakarken, otururken, ona bir türlü rahat. vermiyen, işkenceli bir hasta- lik çekmişti, Birbiri ardısıra, baş vur- madığı kap ığı uğurlu çeş- me kalmamişte. Nihayet, son bir &— itle, mukaddes Bartholo meos'un mezarımı ziyarete kostuğu bir orada, tek gö. ribe rastladı Derdini açıldı , |culardan biri bir sigara yaktı, Jens Peter Jacobsen'den -- dıhda bir demet nadir çiçek, bir eam s1, bir buğday başağı, mezar- lietan koparılmış birkaç ot, kendi sa- çmdan bir bukle, ve bir tabut kıyma ğını bir araya sarıp, bir akar su Üs- tünden geçen genç, sıhhatli, mesut bir kadına doğru atmasını söyledi; Hastalık, onu birakıp, öbürüne sa- rılacaktır., * * Çihirli demet, salmırı altmda du- Tuyordu, Pu, © hazır oldu olalı, Oradan geçen ilik sandaldı. Tekrar parmmaklığı dayandı, sandal hayli yaklaşmıştı. Artik içindeki altı yol- cu, iyiden İyiye seçilebiliyordu, Altı. sının da yabancı oldukları belliydi, Dümenâe genç bir kadın vardı. Ya - Mibaşında, gözlerini tek bir dakika bile, ondan ayırmıyan bir delikanlı »ürüyordu, Öbürleri sandaln orta. sındaydılar, Hasta kadın, nehre doğru eğildi; vüzünün her hattı, #deta tetikteydi. Nefesi kesilmiş gibiydi, burun delik- leri, durmadan açilp kapanıyordu. yanakları slev alevdi, Gözleri alabil- diğine açılmış, sandalı daba'da yak» taşması bekliyordu. Sandal tarı önünden geçerken, yol- ik, kışa, donuk birkaç alev parütsiyle, dörendeki gene kanım yüzünü av. Çeviren: Ha - Ça ssxsi dınlatmışt.. Hafifçe aralık dudakla - rında, mesut tebessümler oynaşan taze, tat bir genç kız yüzü,, Zifiri karanlık göğe dalmış açık gözlerinde, bir rüya mânası okunuyordu, Tşk birden sönmüştü. Suda hafif bir şı- sanki nehre bir şey Ve sonra sandal akıp ağla ir akşam üstüydü. Güneş, neh- rin kara sularını karmızı gölgeler #erpiştiren bulutlar arasında batıyor, kırlarda serin rüzgârlar esi. yordu, Hasta kadım, nehrin tam kıyısında ayaktaydı. Tâ, uzaklarda, yine bir sandal o gözüküyordu, “O gün, ün üstünden aşağı yukarı bir sena geç- işti, Ö sihirli demetli genç kadına, fırlatıp attığı ân, güçlükle hatırlıya- biliyordu; baydmaştı..,. düşmüş gibi., gitti . 2. bir gün her masılsa, o civara uğrıyan bir belediye doktoru, hasta- lığın yavaş yavaş iyiliğe yüz tuttu - ğunu söyledi; hakikaten zamanla bi- vaz daha iyileşiyordu İlk günleri, bu hiz, kaç yıllardır unuttuğu, bu sıhhat yevki, onu Adeta sarhoş etmişti.. Fa- kat, bu duygu pek uzun sürmedi tekrar büyük bir üzüntü içine düş” wüeti, Bir Girl rahat edemiyordu Sahte Çek Tanzim ,Etmişler Maznunlar Dün Ağır | Cezada Sorguya Çekildiler Kendisine İzmirde tütün tüc-| çarlığı yapıyormus sü tanbula gelen "Nuri Fatma, burada arkadası Sevki #- ine misafir olmuşlardır. Bir hafta sonra İz- mire gitmek üzere inin e- vinden ayrılan Nuri, karısını Ü ve karısı » müfettisi ol bir tüccara karısına para yolla almız. posta mu. duğunu söyli müracaatla «melesinin bahsederek bir cek verilmesini avı da bu tüccara öde: Parayı alan tüccar, 60 Uralık bir çek vermekte mahzur olma- dığını düsünerek, İstanbulda is yaptığı tüccarlardan biri ben ceki Nuriye vermistir. Nur' ceki karısına yollamış ve Fatms tüccardan 60 lirayı almıştır. Bus- dan bir defa 1400 lirali fa da 1540 Jiralık i etmiştir. sahte olduğunu anlıyarak zabıta etmistir. Bu şayan! vakasının duruşmasına dün ikinci ağır ce- za mahkemesinde başlanmıştır. Nuri ifadesinde, karısına yal nız 60 liralık bir çek yolladığını karısının da sadece bu çeki tahsil ettiğini, 1400 ve 1540 liralık cek lerden haberi olmadığını; söyle - tir, Duruşma başka bir güne bırakılmıştır. ADLİYEDE : Satye Davasına Dün de Bakıldı Satve davasına dün birinci #-| ir ceza mahkemesinde devam edilmiştir. Duruşmada Yusuf Zi- ya Önisin ve Tahir Kevkeb'in avukatları müdafaalarını yap maşlar ve beraetlerini istemiş- terdir. Yusuf Ziya Öniş'in avukatı müdafaasında, müekkilinin, ba-| siretli bir tüccar gibi hareket et- tiğini ve o zamanki şartlar için- de böyle yapmıva mecbur oldu: Zunu söylemiştir. Neticede o muhakeme, diğer maznunların da dinlenmesi için baska bir güne bırakılmıştır. Tevkif Edilen Muhtekir — Bir müddet evvel nisadır ticareti va- pan Marko Parlo, iki sene sür - gün, 500 lira para cezası ve ni- sadırların müsaderesine mahküm olmuştu. İddin makamının yaptığı tet- kikte Marko Parlonun kalay ih- tikârı da yaptığı anlaşılmıstır.| inci asliye cezada duruşması yapılan muhtekir dün yeniden muhakeme edilmek üzere tevkif edilmiştir. Yakalanan Hırsız — Bulgaris. tanlı Yakup adında biri 13 muh telif hırsızlıktan sonra yakala- narak adliyeye verilmiştir. Yapı- | lan duruşmada suçlarını itiraf etmiş ve tevkif olunmuştur. Genç kadmın taze, masum yüzl göz- lerinden gitmez olmuştu! Darac odanm bir köşesine serili, bir ye-| tağmda, onun, gece gündüz iniediğini | duyar gibi oluyordu... Omü, birara unuttuğunu sandı. F-| kat çok geçmeden, yanıldığını anladı: 9 tekrar gözükmüştü... Âdeta erimi: bilmiş Kibi, solgun, harap bir bali vardı; alabildiğine açılan trap sözlerle dimdik yüzlne bakıyordu. ** ir akşam, yine ayni nehir kıy smdsydi. Elindek! değnekle yumuşak çamura, birbir ardısıra, haç- lar çiziyordu... Kilisede akşam çanı çalınmıştı” Son haç resmini de dizkatle bit , değneği yere biraktı ve dizdi duaya koyuldu, Sorra nehre daldı. vu koltukları hizasına gelinciye ka» der yürüdü. ve kollarını kavuştura - rak kendini akıntıya kapıp koyuver- Sular, onu bir anda derinliklerine doğru çekip, sonra, hiçbir şey olma- mışçasma yine eskidi gibi, Köyd lardan, kırlarda uzağa, daha daha seklere doğru senip kışırtılar- imdi sandal daha da yaklaşmış- &., İçinde bir sene evvel, dü- mende oturan ayni iki genç vardı lenmişlerdi. Delikanlı baş tarafin yordu. Genç kız, geniş, İpek bir sala sarunmıştı, başında küçük kır- mızı bir bere vardı, Sendalın orta- sında, yelken direğine | dayanmış, gözleri bulutlarda, hafif sesle, nagel iNe Kolay İftira Ediyorlar! Yazan: Naci Sadullah ir kaç gün evvel, bu sü- tunda, dünya şampiyonlu- ğunu kazanan pehlivan Y. dan bâhis bir yazım çıkmıştı, günden sonra, beni bir kaç defa mevzuuba- iftiraya asla, fail olmadığını, ikis, şahsım hakkında © iftira ile taban tabana zıt duygularla mütehassis bulunduğunu söyle- mekte, ve bu çihetleri okuyucu- larıma da bildirmemi samimi bir ısrarla istemektedir, Ben, bu teminatı verİtken, ve bu talepte bulunurken, fazla has. sas bir vatandaş nıyacağır mız pehlivan, özlerinden ar. İh mış, daha doğrusu aldatılmışım: Ve peh Yaşar, kendisine i- k yapmış olanlara iftira ede- cek derecede karaktersiz bir va» tandaş sanılmak | talisizliğinden alabildiğine masundur. Fakat, ona bu hakkını vermek, benim o günkü iddiamın haksız- luğını isbata kâfi değ Hattâ bilâkis, Yaşarın şifahi tekzibi, benim o yazımla ileriye sürdü- ğüm kanaati teyit etmektedir, Çünkü ben: '— Ne cabuk iftira ediyoruz yarabbi!” eümlesiyle ba kü fıkramda, müfteri timai bünyemizde mullü mevkii tefrike çabalamış, ve kopasıca, ko, ni, uyuyanları korkunç yılan şeklinde kullanan ların çoğalışından: “— İllâllai demiştim. Pahlivan Yaşarın hak» kımdaki sözleri, bu kanaati bat etmek arzusunu duyduğum anda hatırladığım sayısız misal lerin yalniz bir tanesiydi. Şimdi Yalan söylüyorlar, | ben size iftira etmedim!” Kabul, Fakat bu samimi tek- zipten de anlıyoruz ki, şu anda | müfteri mevkiinde kalanlar, peh. liyan Yaşarn bana iftira ettiği. iyliyenlerdir. Binaenaleyh, şimdi, ortadan bir tek müfteri, .yani bir tek mi- sal. eksilmiş, fakat onun yerini, pehlivan Yaşarın — aleyhimdeki diyor; yani bir çok canlı misaller doldurmuştur, Bundan da bellidir ki, Yaşarın © sfahi ve samimi tekzibi, benim o günkü iddiamı çürlitmemis, bi- — Ne kolay iftira ediyoruz, SE Evet.. Aksini iddia edecekler huzuruna, bu acı kanaatimi sağ- lamlaştıran bir yığın delille çi- kabileceğimi söyliyerek tekrar- liyorum ki, iftira, sgerek şahsi, gerek mesleki, gerek idari, ve gerek siyasi sahada. hepimize hicap verecek kadar bol kullanı lan iğrenç bir silâh haline gir- miştir: Ve biz, bir çok hakikat- leri, hem de bir çok mühim be- kikatleri oldukları gibi xörmek imkânma ancak, bu iğrenç, bu süfli silâhı elbirliğiyle, ve çatır çatır kırdığımız gün kavuşaca- Kolsuz, Bacaksız ve Başsız Bir Ceset Evvelki akşam Ahırkapı sahil, lerinde bulunan kolsuz, bacaksız ve başsız cesedin bir kadına alt olduğu anlaşılmıştır. Ceset de- İ nizde çok kaldığı icin bozulmuş ve teşhisi zor olmustur. Vücudü- nün bir kısım azasiyle başının cürüyerek koptuğu ve kısmen balıklar tarafından da yenildiği tahmin edilmektedir. Maamafih cesedin kolu, bast, ağı kopuk bir cinayet hissi- dir. Zabıta ve roüddelumumilik esrarengiz cö- set tahkikatına de etmekte dir. İstanbul Borsası : 1/7/941 FİYATLARI : e AL Ai Sterlin Dolu F. Frangı Liret İsviçre Pr. Florin 6. Mark Belga Drahal Levu Cek kronu Peçete 1 100 100 100 100 100 106 100 100 100 100 100 100 100 100 100 Londra Nevyork Paris Milâno Cenere ymsterdam erin Eğrlleğet Atina Sofya Prag Mindrit Varşova Budapeşte Bükreş Belgrat Yokohama 100 İsviçre Kr. Stokholm 100 Diner ESHAM ve TAMVİLÂT 8 arıtıpdıı bir şarkı mıldanıyordu.. Sıvas - Erzurum © 7 988 YU,

Bu sayıdan diğer sayfalar: