$ehir Tiyatrosunda Fevkalâde Bir Temsil" Meşaleler,, enry Batallle, ba: (Tiyatroya ıklı kita- söyle bah- Burada Meşaleler âlimlerdi Fakat ilk sahneden itibaren gi rülüyor ki bu isim ilim çelengiy- le süslenen başların hududunu 4- $ıyor, beşeriyetin muzlim hayatı. nı murlandırmak isteyen fikirle- re, yüksek düşüncelere de aleim 0- luyor. Halbuki âlimler ne kadar parlak olurlarsa olsunlar, tiyatro Sahnesine çıkarıldıkları zaman soluk ve siliktirler, Ben bu es€- rimle eski bir mücadelenin bazı safhalarım çizmek istedim: Ha“ dise ile fikrin, madde ile ruhun, vücut ile nefsin musaraası... “Me- şaleler,, de ilk plâna aldığım â- lim cemiyetin ona verdiği kıy- metle tevafuk etmeyen bir hare“ kette bulunmuştur. Enaniyetin telkinine tâbi oluyor ve bundan müthiş bir ihtilâf hadis oluyor. O bu vaziyet karşısında âciz ve €- Jin bir itirafla inle '— Ben mes'uliyet hislerimi kaybetmedim. Duyduğum yüksek fikirleri nasıl kendime ram et- timse bu hislerimi de kendime öyle tâbi kıldım! Hayatla fikri imtizaç ettirmiş ölmüyor mu- yum? Çalıştığı odanın dört duva» ri arasında hayatın âmillerini e linde tuttuğunu zanneden adam, AÂciz bir âlim, fena bir münek- kittir! “Dramımda gi en büyük rolü oynuy yet var: Fikri Tekvi siyet her şeyin ilerisine geçiyor, bütün vakaya hükmediyor ve ö- nündekileri silip s “Yalnız karilerim emin olsun- lar, Vakanın en mühim eşhasın- dan olan Tekvin Fikrinin mevcu- diyeti ibtiyaridir. İsterlerse sade- ce vakayı düşünerek onu ihmal edebilirler... Bunu söylemekle ben de bir feragat ihtiyar etmiş olmuyorum. Böyle söylemiekliğim uzun senelerdenberi tiyatronun | bende husule getir kanaatin mahsulüdür. “Sanatın yaşayan (şeklinden başka bir şey olmıyan tiyatro tamamiyle hayata tatbik edil ** iyük tiyatro müellifinin şu bir kaç sözünden de anla- sılıyor ki piyes demir bir leblebi kadar çiğnenmesi güç bir eserdir. Ve (Batalile) ın “Çıplak kadın, Çılgın bâkire, Aşk mahsulü, gi- bi hayatta emsaline daha çok te Sadüf edilen diğer eserlerine ben. zemiyor, Bu ağır eser bütün güç- de temsil edi bilirim ki pek, pek güzel temsil edilmiştir. la Ertuğrul Muh: | men neferine kadar bütün | tiyatro erkânını ayrı ayrı tebrik ederim. Bize beklediğimizden fa Jasını verdiler. “Meşaleler, dört — Büyük odada... Nejat sakin Dışarıya çıktık gözlerini ariyarak sordu: Bi nin Nejadın yüzü birdenbire sert — Yaralıyı şu yıkılan a yapılma: yerek yıkık bir benim parti; İcinde, çalınan paranın bir k para ortadan kaybolmuştu. Belki ıyacak. Bun! sina baktı. — Hâlâ benim masum olduğuma iİnaniyor musunuz? ana facianın vuku bulduğu yeri gö; ağacın di uvarı şurada buldula: arı söyledikten sonra göz ucuyla Ker se... Yazan: Maeieeeereikieze eşi kieyivea ; ; ; ; ULUNAY sereeieeeemanememesasaeeeeeeeeeaemieesesi “Meş'aleler,, yiyesinin bi rinci perdesinden bir sahne ga e le) daha anlaşılması kolay İle temsil inde “ufak bi alım ha ırflar le kayda seza bir hadisi dir, Daha perde açılır açılma atro tekniğinin en büyük üst, beyecanın tam Ondan sonra ar- tık ortada ne okuyucu, ne de şe-| nemiz: ıştır. Herkes mevzu ile |Tak temin: edilmiş görüyorum. fırlatır yirci kalmi onunla kaynaşır. Bu nokta, Bataille' kuvve fak ol sesle bu suallere cevap veri zaman genç kadın kocası- Nakleden:; bir mana aldı. işaret etti — Lâ sımz?” Dedi, de hiç Nuri, o kadar) meselesine |ki fırtinanın buralarda bazı zararlı nde bul-| ber aldığımdan bunu görmek a hücum daha ileride, ağaçlar ara-| muhteşem çınarın yerinde yeller 6siyor. ! Son sözleri İ genç edam karısına hi en beni Beyefendiyle tanıştırır mi gâyretlerini bile tahlile imkân yoktur. Halbuki her hareket, her söz €n ufak teferrüatına kadar bir kronometre intizamiyle hazırlan- miş ve düşünülmüştür. Bunun İle sade sahnelerden zi de kültürlü zannolunan hayat safhalariyle işlemeyi tercih eder. Bu nokta Baâtaille'in eserle, ni daha güç, daha ağır bir hüvi- et ür. Bu muazzam öçlükler düşünüldükçe, onu ye- kuvvetlerin şeref hissesi de tabiatiyle o nisbette artmış a şöyle hulâsa ediyor: ük bir filozof ve biyole- kendinde tet- kik yüzünden nishiyet ye tenkit hassalarını kaybediyor. fin ve cemiyetin çerçevesinden harice çıkıyor. Nihayet ölürken | telâkkisinden ne ediyor ve ibu hal onu öyle bir kehanete sevkediyor ki, zekânm ona mu- halif olduğu maddeye sit ka- nunlarla imtizaç edebilecek bir ;,|29man geleceğini iddiaya kadar varıyor! Piyesin filozofik tezi budur. Bunu sövliyen vaka artık ikinci! plüinda kalır. * * YY varda “Meşale, lerin dörtbaşı mamür bir tarz- da oynandığını yazmıştım. Sah. de bu ahengi ilk defa ola Evvelâ eseri limanımıza nakle - len Mebrure Sami Koray, lisan| çok itina eden Ba- | taille'a lâyık bir tercüme yap- ik İ mıştır. O kadar ki, uazzez Tahsin Berkamu £ yaplığını ha için geldim. Şu Nejada dönerek söylediğinden Aben; Serminin kalbi yerinden fırlayacakmış gibi carpıyordu. Metanetini iki erkeği birbirine tak — Zevcim Nejat Çinar, Jürlerinden Nuri Bey... hâlâ tebessüm ederek elini Nejada u- iclükle muhafaza ederek İnsanlı. | © : İğindan kalkıme: Fabrikamizin mü-| TAN - 9.3 “Eşsiz Cesaret, gibi pek ufak| bir iki şivesizliği kaydetmek h susunda çok tereddüt ettiğimi tiraf ederim. Oynayış tarzında, daha doğ- rusu; oyunun edasında biraz “yeknesaklık,, vardı. Halbuki ilk perdede üç, ikinci perdede İki, ücüncü perdede yine iki yerde metinden o yeknesaklığın orada olmaması lâzım geldiğini anla - tan sarih cümleler mevcuttur. Bu noktalarda ses perdesi ve beyecan sekli biraz daha kuvvet lendirilecek olsaydı, eser tesirini daha fazla yapardı Bunları kusur olarak kavdet- miyorum. Cünkü eserin, kema nın dört teline benziyen hen - gindeki insicamını bozmak bana azap verir. Söylediklerim yalnız | bir mülâhazadan ibarettir. zikredeceğim, Ci rolünde her türlü sitay Nihal rolü da bir apoten e sünhem yok. Dos- toye skw'nin “Aptal, ra bu gene artist, maklarını hayret edilecek bir sü- ratle çıktı ve nihayet dün ak- sam onu muvaffakıyetin şahika» sında gördüm. Tenkitte ne kadar merhamet- siz isem, kadirşinaslıkta da o ka- ar bitarafım: Otuz $ i a yatro havatını takip ederi hidenin bu rolde gösterdiği hari- kulâde sanati pek az sanatkâr. larda gördüm. Duyduğu heyec: nın tabiiliğinden mütehassis o mamak kabil değildi. . Deruh ettiği rolünü o kadar benims mişti ki, gözlerinden dökülen yaşlarda bile ca'liyet yoktu. noktayı bilhassa kaydediyorum Sahnede cidden yan Madam Simone'den Cahideyi gördüm. Bütün sa: miyetimle tebrik ederim. Türk sahnesi şimdi Cahide ile iftiha edebilii Neyire Ertuğrul icin muvaf kıyel tabiidir. Ondan muvaffa- kıyetsizlik beklemiye hakkımız yoktur. Bunun için Neyire Er- tuğrul'dan bahsedildiği zama “tabii güzel oynadı. cümlesi, o- nun sanat hayatına hâkkedil haklı bir muvaffakıyet darşası- dır. Hadi Hun mükemmeldi. T; ve bilhassa o emsalsiz söyleyiş tarziyle Kemal Gürmen hariku- ide güzel oynadılar. Sahne tertibatından dede Ziyanın idaresinde! cidden fevkalâdedir. Şehir Tiyatrosu - Batsille'in Meşaleler, iyle sanat âbid nin eline bir zafer meşalesi ver- miş oldu. Bunu fahr İle kayde diyorum. son per- 1 buluş Hilmi Ziya Bir Konferans Verdi Profesöz Hilmi Ziya Ülken dün Eminönü Halkevinde 1700| öğretmene “Çocukta terbiye kat adlı bir konferans vermiş - İtir. Bu konferansta bilhassa ta - |lebe terbiyesinde rol oynıyan un- | İ surları tebarüz ettirilmiştir. Dericilere Akredetif “Ticaret Vekâleti, deri ithali - çin, deri ithalât birliğine 673 bin İngiliz liralık akreditif muamele- si açılmasını temin etmiştir. Bu deriler cenubi Amerika ve cenu- bi Afrikadan ithal edilecektir. madın mı? Söyle, beş seneyi sen din mi? Arka arkaya sorulan bu sualler, Muvazenesini ve metanetini kaybe- derek şaşkın ve aptal gözlerle Nejada ba ın bir harabe halinde ayaklarının dibine yı- İ kıldığını hissediyordu. Birdenbire müthiş bir irade kuvveti; semletmisti ömrü disini toplıyarak ellerini uzattı — Hay allah senin belânı versin! Ne cesa Lider destroyer: Denizaltı gemileri: gn Göğsü bir kale, kahramanlığı bir destan... cesareti bir efsane olan “Bir gün daha geçti' medin mi? Bazi defa kendi kendine: “O hapisha- neden çıkinca benim halim ne olacak? d Amerikan Donanması Bugün Ne Vaziyette ? (Başı 8 üncüde) © rasında insa edilmiş, su üst BUGUNKU PKUGRAM Kruvazör: 1803 Yad 16,16 s- İade az merikan Konuş! halen 17 tonluk 18 adet kru' Bunların ekserisi 1! ter ra inşa edilmiş ve muhtel nelerde tadil ve m ye mistir. Bu 18 adet 63 adet denizaltı tonajı vardır. dir. 9 adet 203 santimetrelik erika donanmesın< topla, 8 adet 12.7 santimetrelik. ca bir cok mayın gemil 2 adet 4.7 sani ik, 8 adet çın tarayıcı gemiler, deni 4 santimetrelik taşıdıkları avci gen cum bet gibi mevcut i Uzak Sark- menfaatlerini ko: ak Remi gemilerden ma mu tonluk 19 adet hafif k 2ör de vardır. Bunlardan 6 adet te inşa halindedir. Bu gemilerin bir kısmı 8000 bir kısmı 7000 bir kısmı da 10000er ton- r 10000 er tonluk olanlar 15 a- det 15.5 topu, 8 adet 127 santi metre tayvare dafi topu ve tay yare tasırlar, tleri 32.7 mil dir. 7000 tonluklar ise 4 adet 7.6 santimetrelik topu, 6 torpitol kovanı, 3 tayyare ve 30 mayın| taşırlar. Bu gemilerin bir kısmı | CUM 7 A yg mize, Sayili | ale İç rek Üsküdar hapishaneleri olup 930 senelerinde tadi bilcümle hususatını dikkatle göz lah edilmiştir. den geçirecek ve bunların ıslahı ip erişen babümız Bay Hâl * nı araştıracaktır. Bu) LİD SERDAR'ın tedtin merasi nda bilhassa mahküml in ne gerek bizzat İştirek, gerei alıstıklafı muhtelif sanatlara a, se bilvasıta bu büyük “acımığ k ö Ji t atölyelerin mümkün olduğu çalışmak lütfunda bul | dar ba pu er dost ve akrabaya teşekki iliriz. daha faydalı bir hale getiril ne çalısılacaktır, li y Mahşeri Kalabalık eanna Uurbin'in İLK AŞKİ Boris Kariof'ün ASILAMAY ADAMINI mek için dün o Şebşodebaşı “ERAH Sinemaya Koşuşan sinema meraklılarında Mübalâgasız 2000 kişi mayap geri dönmeli ların hepsi hak- nda ayrı ayrı malümat ver k imkânsızdır. Doktor Ali Hayder Erel'in | Doktor Prolesö Muh: rel'in enişteleri Haseki Hasta si sabık Baş Eezacısı İyi Hapishaneler Müdürü Tetkiklere Başladı Bir kac gündenberi sehrimizde bulunan hapishaneler umum © REDDİN C etmiştir. C: bat Persembe, Kabukluce Rahmeti raf * u sınıf: 870 mecmu tonluk 13 adet gemi var- dır. Bu gemiler 37.5 sürstte ve| 1800 ör tonluktur, 8 adet 12.7 santimetrelik t adet ma- kineli tüfek ve dörderli olma ü torpito kovanları olup 12 torpito taşırlar, TROYER — Bu sınıftan halen vazilede 261.195 mecmu tonluk 215 adet gemi olup, bi lardan mjada let te inşa €- dilmektedir. Bunlar 942 yılında vazifeye slınac: rdır. Bu gemiler 1300 ton ile 1500 ton arasında tehalüf eder. Süratleri 35 ilâ 40 mildir, Top makineli tüfek ve torpito taşır- lar. borç Merhumun oğulları | Hüseyin Serter o Nedim Kal | Ba TEŞEKKÜR — Kayseride kimy ger Orhan Akanay'ın a Bani kadaşlı ra tegekki DRAM KISMINDA Aktam saat 2030 da MEŞALELER * KOMEDİ KISMINDA Bu akşam saat 2010 da KİRALIK ODALAR * * A5 donanmasın, 14,170 mecmu tonluk 6 adet denizaltı kruvazö: miler 197 Gelecek, Hata YÜZEN KALE. İİ, LER, ÇTüriçe) smmm İLE ERROL FLYNN'e Büyük Rejisör MİCHAFL CORTEZ yepyeni bir tip yarat tırdı Bu Akşam LÂLE 'de Göreceğiniz) Fransızca BAKİR ADAM Eşsiz ERROLL FLYNN'ın Güzel JOAN BLONDELLe Çevirdiği en güzel bir film - Masum bir gencin en büyük günahıdır. DİKKAT: Denizde, havada, karada vukua gelen son harpler Türkçe Britich paramunt jurnalda Yerlerinizi evvelden aldırınız. Tel: 43595 sına karşı göstermek mecburiyetinde olduğu ne- zaketi hatırladı ve onun karşısında (tabasbusla BULMAC eğildi , — Alteğarıiniz Banimeğesal, ;binmeandde) > 1719 SEY bu sözleri söylediğime cidden pek müteessirim Öğrendiğiniz şeyler sizi mutlaka fena halde sars- mıştır; çünkü bu efendinin sizinle evlenirken, öm- rünün son beş senesini nerede getirmiş ©) size söylemeyi unuttuğuna eminim, Çok rim efendim... Başını kal birden bi ve bir Nejad Mama İN rip Şerminin gözlerini görünce, ş sözünün sonunu getiremedi bir karısına baktıktan sonra koşa uzakiştı, at bir iki dakika hareketsiz kaldı. Yanın- da karısı, heyecanını zapta çi ık gözleriyle Nuriyi takip ediyordu. O gözden büsbütün kaybo- lunca Nejat kendine geldi, karısına dönerek şu Sözleri söyledi: Şu sefil adamın şahadetini nazarı ahküm etmeleri ne feci bir vaka! E se sebep ©- diye üzi e sor- böyle geçirme- Nuriyi ser- ha Hafta! günlerinden biri 2 — Tuhaf, £ rip 3 — Çırak değil - Kapıda bU lunur 4 — Yüz - Tors okunur Istılah 5 Meshur bir mg Yudunma - İçinde cdi yanar 7 — Azarlama - Yarı K alara! vet, benim beş senelik mahkümiyet nun valancı şahitliğidir. Şermin kocasının kolunü tutarak müteessir — Her zaman bu kanaati besliyeceğim Nejat. Bu seste derin, tatlı bir ahenk vardı. Nejat “heyecanım belli etmemek için iki üç adım ilerle- di; fakat birdenbire olduğu yere mihlararak y sesle; - Birisi geliyor! Dedi, Kocasının ndeki acaiplik Sı dikkatini celbettiğinden yaklaşarak onun baktığı | tarafa baktı, Burada, ağaç dallarını kendisine si per eden bir m yere çömelmiş, kuru yaprakla» rı elleriyle ayırıyordu. Genç kadın ga: ihtiyari| bir hareketle kocasını kolundan tutarak öteye cekmek istedi. Fakat ayni dakikada adam başımı kaldırmış, onları görmüştü. Şermin hayretle hay: kırmamak için dişlerini sıkarak Nejadın kulağına: — Nuridir. Simdi ne yapacaksınız? Dedi. — Hiç bir sey. Ben Nuriden korkmam, Fabrikanın ikinci müdürü Sermini derhal ta- mmıs, dudaklarında geniş bir tebessümle ona yaklaşmıştı: — Bonjür hanımefendi. Bu sabah, dün gece- attı, Fakat 0, karşısındakini tepeden tırnağa ka- dar süzüyor, elini cebinden çıkarmıyordu. Bu va- ziyet Nurinin nazarı dikkatini celbettiğinden © vakte kadar yere eğilmiş duran başını kaldırıp aktı ve birdenbire dudaklarındaki tebessüm si- inerek boğuk bir sesle: n! Diye haykırdı Nejat bir hareket yapmadan sadece: — Evet, ta kendisif"Deki, Nuri Şemrinin İmldfeidiyetini “Bile unutarak heyecanla sordu; — Demek hapisten çıktin, artık serbestsin! Nejat: — Evet Nuri, artık serbestim! Sözlerini öyle tehditkâr bir ifade ile söyledi ki Nuri suratına bir tokat yemiş gibi iki adım geriledi Nejat ayni sükünetle sözünde devam ediyordu: — Benim serbest olmam, senin için pek şa- sılacak bir şey olmasa gerek! Beş senedenberi, sen de benim gibi, her geçen günü, haftayı, ayı ve seneyi birer birer saymadın mı? Her sabah yata- retle bana bu sözleri söyliyebiliyorsun? F Katil! Galiba hapishanede yaşamak senin aklı başından almış! Nejat sükünetini kaybetmeden cevap verdi: - Filhakika hapiste yatmak beni deli edebi- lirdi amma, çıktığım zaman yapacağım işleri dü sünerek kendimi oyaladım. Sen hiç merak etme Nuri! Bir adim ilerlemişti. Şermin onun ellerini ce- binden çıkardığını görünce parmaklarını yavaş- ca omzuna dokundurdu: — Nejat, rfea ederim. — Merak etme, şimdilik ona vuracak değilim. Nuri bu müddet zarfında soğuk kanlılığım biraz toplamıştı: — O zavallı veznedarı nasıl vurmuşsan, beni de niçin hemen vur muyorsun? Mutlaka sen di bütün senin gibiler gibi bir korkak ve alçaksın' Hirsiz! Bu sözleri söyledikten sonra birdenbire Ser- minin orada olduğunu hatırlayarak patronun kı- bir sesle ervap ve — Biliyorum, Hepsini anlıyorum.. Cidden ret bir şey! Bu dakikada sizin neler his- mekte olduğunuzu tahmin ediyorum Nejat! Genç edam birdenbire elleriyle yüzünü ka padı. Nuriyi görmek ona beş senelik sefil ve acı hayatını o kadar kuvvetle hatırlatmıştı ki, o gün- leri yeniden yaşadığını zannediyordu. Karısı onu bu müthiş hatıralardan kurtarmaya çalıştı. — Acaba ohun burada ne İşi vardı? Bu sual, beklenen tesiri göstermişti. düşünceli bir sesle tekrarladı — Hakikaten, onun burada ne işi vardı? — Sözde fırtınanın yaptığı ziyanı görmek İ- in gelmis. masal — Yalancının biridir — Onu gördüğümüz zaman ağacın dibindeki yaprakları karıstırıyordu. Bizi â beyaz kesildi. Acaba bir şev mi arıyordu? Bu çı- narın dibine bazı evrak saklamış olmasın? (Arkası Var) se Nejat yanlık 8 — Ters okunursa: Ağ Ta uygun 9 — Bir harf deki se tarla olur - Bir bağlama edi Yukarıdan asağı en mühim siyactlerir 2 — İcilir - Çalgı 3 — Aşiretler 4 — Ters okunur” Bir çocuk oyunu 5 — Ters oki nursa: Hayâ - İrf'nin bir heel Bir nota 6 —Birsehir 7 Meşhur bir tepe 8 — Hrvw” sapı 9 — Ters okunursa: Ha değil - Bir nota. » Evvelki Bulmaca — sağa: 1 — Söndürmek 2 — An - Ars 3 — Ar. EU Darlan - Um 5 — İhtar 6 — Enik 7 — Mum - Rauf Elim - Oslo 9 — Asur - Mi Sold in