Me ne MA e aym mem Komedi Fransez'in Üçüncü Temsili Mizantrop - Açık Durmal Evi Molyer'in Mizantrop'u ile başlıyayım: Bu beş perdelik manzum eser İlk defa olarak 4 Haziran 1666 da yani tam 214 sene evvel Pale Ruvayyal tiyatrosunda oynanmıştır. Molyerin şâheserlerinden olan Mizantrop ile Tartüf arasında hangisinin diğerine (sik olduğunda tereddüt olunur. Molyerin eserleri yalnız Fransada değil, bütün Avrupada büyük takdir ile karşılandı. Her lisana tercüme veyahut adapte edildi. Molyerin ©- serlerini lisanlarına tercüme eden ük İngiliz müellifleri kelime be keli. me naklettiler. Ondan sonrakiler Fransız komedisini İngiliz âdâtına uydurdular, Sahneleri ve hâdiseleri değiştirdiler: bu suretle Viçerley, Molyerin Mizantrop'unu (Açık fikirli sdam) serlevhasile adapte etti. Biz Molyerin lisanımıza naklini Ahmet Vefik paşa merhuma medyunuz, Memlekette Avrupa tarzında ilk ti. yatro cereyanını uyandıran, Fehim- leri, Hulüsiyi, Holâsları yetiştiren Bir Kapı Ya ı Ya Kapalı hir eden bir adam şekli veriyor; ve hakikaten tahammül edilir şey de değil. İşte Molyer bu ciheti tırnağı. Da takmıştır ve zabnediyoruz ki bu yaradılışı haklı olarak hirpalamıştır. Böyle olmayıp da Alsest, insanların hulüşkürlığından müteneffir. dürüst, sağlam faziletlere malik bir adam gibi tasvir edilmek ve o yolda oy. nanmak iştenilseydi . mevzu alelâde bir eser olur, fakat Molyer olmazdı. Cidden faziletkâr bir adamın bu- lundüğu muhitte herkesi kıracak ka. dar doğruya tarafdarlığı fazilet değil, kusurdur. İnsanlar koltuğa gelirler, methedilmeği severler, O halde Al, sest zannelunduğu kadar o meziyetli bir adam değil, çünkü kendisinde meziyetlerin en ehemmiyetlisi olan mülâyemet hassası yok. Molyer Alsest'e sevimsiz bir tip Vermek suretile bu noktayı açıkça anlatmış, bilhassa bu kusuru göster. miştir, Alsest, şiirlerini beğenmediği O. Tont'un hüsumetini celbediyor. Ar- ÇOCUK Bilmecemizde Kazananlar 18 Mart tarihli çocuk sayfamızdaki v-| pıeceyi doğru balledenlerden hediye ka-| zamanların Tistesi: DOLMA KURŞUN KALEMİ KAZANANLAR Nişantaşı kız orta okulunda Nurseli, Ka- bataş lisesi 1889 Gürbür Tunçbilek, Be- yoğlu Tozkoparan Cami sokak 23 Noda Süleyman. MÜREKKEPLİ KALEM KAZANANLAR YARI ERTUĞRUL MUHSİN'in YARATTIĞI ve şimdiye kadar çevrilen yerli türkçe filimlerin en güzeli $Sehvet Kurbanı Baş Rollerde : ERTUĞRUL MUHSİN - CAHİDE - SUAVİ - FERDİ TAYFUR. N Mafinelerden İtibaren OP>YERKPA, Sinemasında Başliyor İzdihama mahal kalmamak için lütfen yerlerinizi evvelden aldırınız. sunuz İstanbul Süleymaniye Ayşekadın sokak |16 Noda Müzeyyen Sanal, Bostancı Ça-' gö talçeşme Bağdat caddesi No. 448 Tiraje Ü- çel, Bagiktaş 18 inci ilkokul telebesinden. Rıdvan Akçay. ALBÜM KAZANANLAR Babkesir sıhhat müdürlüğü kâtibi Lam- #nur Silmer, G. Antep Yahya Yaltın oğlu Orhan Yaltın posta kutusu 14, Tokat Bil- sin Kemal okulu talebesinden 779 Yıldız. RESİM MODELİ KAZANANLAR "Tekirdağ orta okulunda Vefa Akın, A- dana eski İstasyon civarında No. 40 Olgun Sanesktar, Tokat orta okulu sınıf 1-C de FERAH | ii Sinema; İ ÇEMBERLİTAŞ Sinemalar SARAY ş “Bir gecelik sevgili Bu mevsimin yegâne iddaa MELEK 1 <MİKADO, TÜRKÇE Sözlü Ül irex 4 «Sevimli Hayduts arkalı GUNGADİN: Le TAKIM * eFedailer Alayı az LÂLE eMüyonerler Barıs «Ölüm Geçidi ve Yusuf Arslan. KALEM BOYASI KAZANANLAR Antakya erkek Yisesi No, 441' Mehmet Aba, Kastamonu lisesi sınıf 4 - C de 263 Nö.lu İrfan Göksel, Diyarbakır İnkilâp okülü 77 Nolu Mehmet Şengül KART KAZANANLAR Davutpaşa orta okul sınıf 3 - B de Ce- .da Ayhan Öven, Bakırkby orla okü- Vu sınıf II-A da 522 Müjgân Özaydın, Or iaköy Tüşmezdiven Posta sokak No. 8 de gvmmm BUGÜN MATİNELERDEN İTİBAREN mma, SÜMER SİNEMASI Mevsimin 3 ncü Fransız Süper filmi takdim ediyor, Sinemada ilk defa olarak beraber oynayan VİCTOR FRANCEN - HARRY BAUR € Node Ayhan ör aram yekinİğ ve ANNİE DUCAUX tarafından yaratılan “e * «Damgalı Kadınları SAKARYA 1 «Şimal Oteli ml «Bırakılmış kızlar» ve Mİ GŞARLI ŞAN» iŞevhet Kurbanın ve «Madam Buterflay» 4Son Bastan ve «Ben ALEMDAR Og Molyerin dehasına kendi dehasını mezcederek memleketimizde inki, şaf ettiren bu büyük adamın Şehir Tiyatrosunun fuvayesinde resmini a. radım, ismini bile bulamadım; içim sızladı. Şimdi bu satırları yazarken yine onun adapte değil, aynen (Adamcıl) serlevbasile tercüme ettiği eseri göz. lerimin önünde duruyor. Ruhu şâdol sun. $ Molyer çok itirazlara uğramıştır. Onun İnsanların kusurunu değil, gü- tünç taraflarını teşhir ettiği iddia e. kadaşı Filent'in haklı târizlerine uğ. ruyor. En sevdiği maşukasını bile e. linden kaçırıyor... Ve yapayalnız ka, iyor. Piyesin etrafında döndüğü en kuv. vetli mihver, şair olduğunu zanneden Oront'un Alsest tarafından tezyif e- dilmesidir. Zaten o zaman 'da böyle kendini şair zanneden birçok hüdayi nabit kafiyeciler . çıkmışlardı. AL sest'in eski bir türküyü, taklit pir. lântaların şaşaasına benziyen bu gi. bi şiirlere tercih etmesi sadeliğin kuvvetli bir müdafaasıdır, Fatma, PERGEL KAZANANLAR Kadıköy Yeldeğirmeni Ayrilik Çeşme sokak 88 Noda M. Feride, Gelenbevi or- ta okulunda Ejder Varansu, Beyoğlu Ana- dolu Han Na. 18 Olga, Aksaray Haseki caddesi 30 No.da Munhlâ, ———— mükemmel olmadığını ve üslüp ha. taları bulunduğunu itiraf etmiştir. Mizantrop oynanırken o Molyerle Rasinin arası açıktı. Buna rağmen bu iki dâhi birbirlerinin meziyetlerini İnkâr edecek ruhta değildiler, Piye. sin oynandığından bir gün sonra Ra, Taptığın Kadın Nezih, Hissi, Milessir ve kuvvetli bir şaheserdir. an İlâveten: EKLER JURNAL Son dünya ve harp haberleri — — Şehir Tiyatrosu artistleri yakında Turneyo çıkacaklarından Kadıköy OP E RA Sinemasırda Yarın Akşam son veda müsameresi olarak HERKES KENDİ YERİNDE on bir pranga kacağıyıma «Çingeneler Barn, ÇEMBERLİTAŞ ; «Gece yansı şarkıcısıs ve «Pastırmacıyan ve Şürekâs: miLLİ «Şevhet Kurbanm © #Madam Ruterflaya Kadıköy OPERA: «O Kadim Mesut Bir Evlenme Karagâhi umumi! ve C. T ve Diva. nı Harbi Urfi heyeti tahkikiyesi âza- sından ve. İstanbul hâkimlerinden mütekait Vehbi Tor'un kızı Bayan Mizyal ve Piyade üsteğmeni Bay Şükrü Kıvilermin düğünleri Martın 30 uncu Cumartesi akşamı Kadıkö. dilir. Bilfarz Mizantropta da Molye. rin insanların pek az affettikleri fa. zilet taslaklığile alay etmesi tabii Malerb ile kiliseye mensup bir sin'e dostlarından biri gelmiş ve pi. yünde Şifada 18 No. lu köşkte iera genç arasında böyle bir meseleden yesin soğukluğundan ve düşüklü- dolayı şiddetli bir kavga olmuş, Genç ğüden bahsetmiş. Rasin: zannedilmiş. Fakat bu eser, gülünç müdür? Yoksa ciddi bir komedi mi. dir? Bu mesele iki yüz bu kadar se- bedenberi halledilmemiştir. Buna dair dikkate şayan bir yazı okudum. Müellif şöyle söylüyordu: “Molyer, mevzuunu “feri hap etmiş, Yanlışlıkla mı? Hayır. Onun fikri mütefes- sil düşünceli adstnlita höş Yörünmek idi. Bunun için fazfleti hırpalaması, fazilet tas- lamaktan daha tehlikelidir.” Mizantrop gülünç bir eser gibi oy. nanırsa bu yolda düşünmek doğru. dur, Fakat dürüstlüğü, açık fikirlili. ği terviç eder tarzda telâkki edilirse, Molyer, halk üzerinde lâzım gelen tesiri yapmış âddolunur. Münekkidin Mölyeri fazileti tezyif fle ilham etmesi sakat bir mantıktı. Fazilet tezyif edilemez. Bu iki keli. me yanyana konulursa birbirini yer, bitirir Mizantropun ruhu bizde “Kör papas, Malerbe bazı şiirlerini getir. miş ve Fransız edebiyatının babası! sayılan şairden fikrini sormuş. Ma- lerb gence şöyle cevap vermiş: His bu derece berbat bir şey meşrederek kendinizi gülünç bir mevkie, koymayı ma? Molyerin, Alsest ile Oront sahne. sini bu hikâyeden mülhem olarak yapmış olması da varittir. Zaten Molyer büyük Lâfonten gi. bi mevzularının şahsiyetlerin © tam bir portretist gibi tiplerin aslını çiz. mekle yaratır ve bundan dolayıdır ki eserleri ölmez. (Kadınlar Mektebi) nin kazandığı muvaffakiyete gülünç denecek bir surette öfkelenen filozof Plapisso. — Bir daha seyrediniz. hem de dikkatle seyrediniz. Molyer kötü pi. yes yazamaz! demiş. Büyük Komedisini oynayacaklardır. Biletler şimdiden gişelerimizde satılmaktadır. Tel: 60821 u kılınmıştır. Tarafeyne saadetler dile- riz. gm . Yarın Akşam . Komedi Fransa? artistleri, çağikiı. a yağa GE “GOPİREL RAM ber arar haşmet ve azametini Molyerin &seri. le Şehir Tiyatrosunda bir daha par- attılar. Eme Klarion, Alsest rölün- de tamamen makyajlarında kendisi. ni Molyere benzetmişti. Sesil So. rel'de alem olan Selimen rolünde Ma. Fİ Bel o asra ait bir minyatür kadar ince ve zarifti. Tuvalet ve makyajın. da Madam Dö Mentenon tarzını ter. cih etmişti. Şambröy, Oront'u hoca. lığına lâyık bir şekilde oynadı. Lui Senle'ye gelince, Komedi Pransez'in zevkini bize tattıran bu artiste bir daha hayran olduk. Akast rolünde henüz konservatuar talebesinden o. Kadı” hikâyesile tahlil edilir. (Mülü. | nun Mizantropta Alsestin şahsiyetine lan Jüllen Berto kendisini bekliyen | romantizmi en zevkli bir çerçeve içe. bir tarzda küfür, dobra dobra n. li müreccahtır.) Molyer bunu dü. şünmüş, yoksa fazileti tezyif değil, Zira eserde (Kör Kadı) nın muhata. bı mevkiinde bulunan Alsest'e büs. bütün başka bir şahsiyet veriyor. Alsest bütün piyeste sert, sabırsız, haksız bir adam gibi görünüyor. O. Da tamamen (fazileti mücesseme) ti- pini vermiyor. Bilâkis bulunduğu benzediğini iddia edenler de oldu. SAFİYE KUNSEKLÇ Beyazıtta | İMARMARA ersere Sinemasında Bütün yerler numarshdır BL letler gişede satılıyor. Loca kal, mamıştır, Telefon: 23860 azı amaaa Nİ Sommerin Büyük Müsamere Nişantaşı Kızılay şubesi tara- fından 9 nisan 940 salı akşamı saat 21 de Fransız tiyatrosunda büyük bir müsamere verilecek. tir. Zengin numaralar arasında MEVLÜT Eşim ve validemiz Bayan Gülgüle Ekmekcinin vefatının kırkıncı gü- nü iyle 3-4. e gelirde ii Nebevi kıraat olunacağından #âyın dostlarımızın ve bilcümle din kar- deşlerimizin teşriflerini rica ederiz, Turan Ekmekçi ve Evlâtları İYENİ NEŞRİYAT : İ İNANÇ — Sanat, fikir ve aktualite mec- muarının 4 üncü sayısı birçok yenilikler ve resimlerle neşredilmiştir. KÜLTÜR — 92 nel sayısı çıktı. Reşat Ekrem Koçu tarafından (Küçük Tarih Kütüphanesi) adile neşredilmekta olan tarihi metinlerimizin (ikinci kitabı vlursk nir Haşmetin Vilâdemamesi gık» maştır, franga, sanat. Büyük münekkitler Mizantrop'u Molyerin en iyi yazılmış eserlerinden addetmekle beraber bazı üslüp hata- ları bulunduğunu kaydetmişlerdir. Bunu kendisi de Kont dö Brussen'in evinde Despero ve Dük dö Vitri ile istikbali bize şimdiden söylüyordu. | risine sığdiran dekoru mu? Nedim: e Kangsın alsam gülü, yahud. ki Müsen'in bu bir perde! i câmi, ya seni? kişilik kamedisini Senle vine; iy Der. Acaba o zaman biri çıkıp da: Rue oynadılar. En ziyade dikkatimizi ik hepsini! Mm bir nokta celbetti. İki sanatkâr sah-) Dün bize arzedilen bu güzel yemek yerken itiraf etmiştir. Molyer hakleylediği Lükres'den birkaç şiir okuyacağına oMizantrop'un birinei neyi hareketlerile, sözlerile o kadar | Lkler karşısında methedilecek nok. güzel doldi lardı ki, kendimizi | talarda tercih yapatıyoruz: en kalabalık biz ii isi — Hepsi, hepsi, hepsi mükemmel.. kâr Münir Nurettinin alaturka konserleri de vardır. j i ASKERLİK İŞLERİ : Fatih Askerlik Şubesinden: | 039 yılı askerlik meclisinde son yokla- ması yapılan ehliyetnamesiz kisa hizmet- lerin 1 Biayıs 040 da yedek subay oku-| Tuna gönderileceklerinden hemen şubeye PASI İ EM ASR Rİ RR A ADE tesirini lik kullanışta göreceksiniz. bw müracaatla müsmelelerini yaptırmaları, 30 Kuruştur muhite soğukluk veren, hayatı ken- disine ve bilhassa bı rına da 78- Kırlara çıkınca Mehmet otomobili birdenbire durdurarak nişanlısının elini tuttu. — Ayşe, oru sana getirirken sevineseksin diye: pek memnundum ama şimdi... Genç kiz kayretle ona bakarak sordu: — Şimâi? — Onu kıskanıyorum. Besi boğuk ve kısıktı. — Köpeği mi kıskanıyorsun? Niçin Mehmet? — Sözlerime belki gülecek, benimle alay ede“ çeksin Ayşe, fakat onu okşarken yüzünde, gözlermde öyle candan bir sevgi vardı ki, birdenbire kalbim burkuldu, Mehmet bunları söylerken eldden-müteessirdi, fakat Ayşe gülmekten kendini alamadı, — Demek Cini benden kıskandın hal Ne garip insansın Mehmet! — Garip ceğilim Ayşe, seni çok, pek çok sevi. yorurı ve kalbinin yalnız benim sevgimie çarpmasını istiyorum. Genç kız ktilarını nişanlısının boynuna dolaya.. rak gülümsedi. — Fakat onu asıl senden geldiği için o kadar çök sevdiğimi nasıl anlamadın? Sustular Ikisi de saadetle sarhoş gibiydiler. Arkadan klâksor. çalarak bir otobüs yaklaşınca baş» larını kuldırarak göz göze bakıp gülümsediler. * — Mehmet, bu tenha yolda otomobili biraz ben kullanayım mi? — Bırak bugün seni ben gezdireyim Ayşecik.? Görmüyor musun süratin getirdiği rüzgâr ne tatlı ve serin... Seninle böyle nereye gittiğimizi düşünmeden sdoce beraber olmak ve beraber uzaklara uçmak se diyoruz! perdesini akumuş ve dinleyenlere bu | zannediyorduk.” “Eseri mi methede. | 19 beyitlerin o Desperonunkiler kadarİlim? Artistleri mi? Yoksa tamamen ULUNAY İlân olunur. vircile göğünlerimiz kabararak gidelim, gidelim, — Peki Mehmet... Ele avuca siğmiyan yaramaz Ayşe, umumi ha. yatta mağrur. ve ağır başlı Ayşe, derin bir mkiyatla başını Mehmedin göğsüne bıraktı. Saçlarmın üzerin. de onun sıcak wefesini, kulağının altında onün kal, binin sert ve derin çarpıntısını duyuyozdu. Kırlar, ağaçlar, dağlar, baş döndürücü bir sü. râtle geri geri giderlerken Ayşe ile Mehmet varlık. larında esen kuvvetli saadet rüzgârile ileriye doğru uçuyorlatdı. Btraflarmdaki bütün güzellikler onların bahti. yarlıklatını *ikmsl İçin yaratılmışlar gibi bu güzel. İikleri' içleri. alıyorlar ve beraber olmanın sonsuz lezzetini tadıyorlardı. * FP. Ayşe-odanın' kapısında göründüğü vakit Iki çift göz büyük bir hayret ve takdirle açıldı. :ki ses ayni Saniyede çınladı: — Bu ne zarafet, bu ne şıklık, Ayşe! Genç kız heyecandan ve hicaptan penbeleşen yüzünü .yengesile dayısından saklamak istiyormuş gibi bafılce-başını eğerek pencereve doğru vürüdü. No. 70 Z- Ay'ordanberi beni bir köylü kızı kıyafetinde görmiye elışmışlınız. Bu akşamki ziyafet şerefine ş0. hirli bir hanın olmak istedim, fena mi ettin? »— Fena du söz mü Fakat seni her günkü spor esvaplarınla görmeği beklerken birdenbire büyük bir otelde bir gece yemeği yiyecekmişsin gibi ipekli bir elbise içinde bütün parlaklığınla karşımıza çi kınca, doğrusunu İstersen şaşırdık. — Size bir sürpriz yapmak istemiştim. Nasıl, elbisemi beğendiniz mi 0? — Çok güzel lksöyl ba cidden yakışmış Ay. ge. Kumaşı da yumuşak olduğu için vücudünün çiz. gilerini daha iyi gösteriyor. — Rengi de nefis, gurup rengil, Ayse day'sının kendisine dikkatla bakan gözle. dinin Karşısında kirpiklerini önüne eğerek kabahatli bir şöcuk-gibi duruyor, ufak bir sözü veya hareke. tile sapdetini meydana vurmaktan korkuyordu — Eh.. Haydi yola düzülelim çocuklar, Mehme. din sabrı tükenmiştir. Bundan maada ben de pek a, cıktım. Artık tahammül edecek halim Yalmadı, p> Sandal hazır mı? 2 Evet, Yarım saattenberi bizi beklyor! Güzel bir yaz sonu akşamı idi. Hafif rüzgârın getirdiği serinlikle ağır ağır dalgalanan deniz üze, rinde sandal kızıllaşan suları bir ok gibi yararak ka. yıyordu. Ayşe, bu güzel akşamı kendisine doğru çekmek ve cna sarılmak istiyormuş gibi kollarını uzattı, dus daklarını hafifçe aralıkladı: — Ne güzel akşam, kendimi rüya âleminde zan, nediyorum. — Ben de öyle, bu harikulâde akşamlar yalnız İstanbula mahsustur. Ayşe, dayısı ile yengesinin sözlerini dinlemiyor. du. O, kendi içinde, kendi öleminde yalnız yaşa. mabte idi. Lâcivertleşmiye başlıyan gökte altın bir çizgi gİbi ayın ve bir tek yıldızın ihtişamla parladığını gö. rünce bir saniye gözlerini kapayarak Mehmedin. ku. lağında uğuldayan sıcak sesini hatırladı: — Bu ayım mesut günlerle dolu geçecek. Ayı görür, görmez sana baktım Ayşe... Ne güzel akşamdı 0.. Belki de aşkları o Zünder başlamıştı, Belki de daha o zamandan biribirlerini seva'klerini anlayarak bunu töbakkuk edemiyecel bir hulya gibi gördükleri için 6-kadar hırpalanmış. lar, biribirlerinder öyle kaçmışlardı! Fakât artık bütün o üzüntülerin sonu gelmişti. Buna benziyen bir akşam fzeri başlıyan romanları bu gece bir hakikat olacak, hayatları ebediyen bir- leşecekti. Seniha Hanım yavaşca koluna #okundu. — Adaların tek tük parlayan ışıklarına bak Ay. se, ne lâtif değil mi? (Devamı var)