3 5-9-99 5 Eylül 1939 , TAN ABONE BEDELİ Türkiye Ecnet 2800 Kr. 1600 1 Sene s Ay say 1Ay rası posta iithadına dahil olmıyan memleketler için abone bedeli müddet seresiyle 30, 16, 9 38 liradır. Abone bedeli peşindir. Adres değiştirmek 25 kuruştur. Cevap Için mektuplara 10 kuruşluk pul ilâvesi lâzımdır. (LBAŞMAKALE | İtalyanın Vaziyeti Ne Olacak? Yazan: M. Zekeriya SERTEL Benin en mühim meselesi bu. dur: İtalyanm vaziyeti ne o- lacak? İtalya askeri bir ittifak ile Al - şmanyaya bağlıdır. Böyle olduğu hal. de İtalya şimdiye kadar seferberlik ân etmemiş, fevkalâde mahiyette hiç bir askeri tedbir almamış, şeh derini boşaltmağa teşebbüs etmemiş, bir aydanberi hiç bir tarafa sevki - yat yapmamıştır, İtalyan gazetelerinin Almanya - ya sadakat izhar etmekte devam et - melerine rağmen İtalya (hükümeti bu sadakatini gösteren hiç bir hare- kette bulunmamıştır. O halde İtalyanın vaziyeti ne o- Iacaktır? Görünüşe nazaran İtalya şimdilik hiç bir askeri harekete işti. rak etmek niyetinde değildir. Alman- ya ile garp devletleri arasında baş . layan bu kanlı muharebede bitaraf kalmağa mütemayil görünmektedir. İtalyan gazetelerinden alınan in. tıbaa göre Mussolininin fikri şu ol mak lâzımdır; Harpte mümkün ol . duğu kadar ve mümkün olduğu müd. detçe bitaraf kalmak. Bu O müddet zarfında hem Almanyaya, hem garp vyava saa MAMUGMM UNMUNATAK Tü“ Ni vaziyetini kuvvetlendirmek. Bir taraftan da el altından askeri hazır . lıklarına devam ethek. Bu suretle başkaları yorulup yıpranırken zen » ginleşmek ve kuvvetlenmek, Sonra hangi taraf için galibiyet yüz göste- rirse o tarafa iltihak etmek veyahut iki tarafın zaafından istifade ederek kendi emellerinin tahakkukunu te - mine teşehbüs etmek, İtalya için pek parlak görünen bu proje mevcut hakiki vaziyetle ne de. receye kadar barışabilir? Almanya Polonyada meşgulken garp devletleri tarafından sıkıştırı - labilir ve müttefiki İtalyanın yardı. munı İsteyebilir. Bu takdirde İtalyu askeri ittifakını inkâr edip demek rasilere mi iltihak edecek Yahut garp devletleri Zigfrid hat- tını yaramazlarsa Almanyaya hi . cum için başka bir cephe kurmak ih. Hiyacımı duyabilirler? Hattâ © askeri plânları icabı bugünden buna lüzum görebilirler? Bu takdirde İtalya garp| devletlerine kapılarını açıp yol mu verecektir, yoksa onlarla harpbe mi girmeyi tercih edecektir? İşte bugün için halledilmesi lâ - m gelen munmmalardan biri bu . dur. İtalya şimdiki halde, garp der. etlerini bir ültimatom vermekten men için, onlara yumuşak yiz gös- termektedir. Hattâ bir hafta evvel kapadığı Fransız hududunu yeniden açmak suretiyle Fransaya bir cemi - le göstermek istemiştir. İngiltere ve Fransa şimdilik bir düşmanı olsun bertaraf etmiş olmak için İtalyanın lam dostluğuna inanacaklar mi. ; Bizim kanaatimize göre İtalya bu bâdirede hitaraf kalamaz ve kalma- malıdır. İtalyanın bitaraf veya, bu - gün olduğu gibi, mütereddit ve fır Satçı bir vaziyette kalması, garp dev- etlerinin aleyhinedir. Garp devlet leri şimdiden bir ültimatom vererek İtalyadan vaziyetini tasrih etmesini İstemelidirler. Eğer İtalya hakikaten bitaraf kalacaksa, © vakit © resmen Almanya ile ittifakını reddetmeli, or du ve donanmasını garp devletleri İçin bir tehlike teşkil etmeyecek ha- getirmelidir, Bu suretle İtalyanm © vaziyetten ylnda etmesine imkân vermemeli. ir. Kuvvetli ve modern Fransız ordusunda motörize kıaat bir geçit resminde İngiltere ve Fransa Hangi Kuvvetlere Dayanıyorlar 'edinci Edvard ile, Lou- bet tarafından temeli a- tılan dostane anlaşma, hâdi- satın seyrinden doğan ihti - yaçlara verilen elzem ve fii | bir cevaptı. Son harbe ra; men, siyasetlerimizin hakiki imtizacı, bu son anlaşma sa - yesinde mümkün olmuştur. Büyük Britanya ve Fran- sa, müştereken, oAvrupayı kuvvet tahakkümü altında yaşamaktan kurtarmanın Ça- resini aradılar. Bugün artık ne bir İngil- tere politikasından, ne de bir Fransa politikasından bahset- meğe lüzum yoktur: Zira bu- gün mevcut olan politika, sa- dece, müşterek İngiliz - Fran- sız siyasetidir. Bunu, noktasi nazarlarımız arasında tam bir mutabakatin teessüsüne borç luyuz. Fransa, ve Büyük Britanya, ta- rihin yeni bir faslını müştereken aşacaklarına inanmakla bahtiyar. dırlar. İki milletin halkıda bil mektedir ki, artık, kolay zengilin. liğin, ve kolay otoritenin hüküm. ran olduğu uzun devre nihayet bulmuştur. Ve yine onlar bilmek- tedirler ki, bugünkü vaziyetle: nin ve nüfuzlarının devamı için, milli” ekonomilerinde, ve yaşayış tarzlarında disiplini ve fodakârlığı dava edinmek mecburiyetindedir- ler. B ugün Fransız ve Ingiliz or- duları arasındaki temaslar, o kadar dostane bir mahiyet al- mıştır ki birbirimizden gizledi miz bir tek “askeri sır, bulunma- dığından eminiz. Bütün malümatı- mızdan, bütün bilgilerimizden, ve İ tecrübelerimizin bütün meyvala- rından müştereken müstefit'ol- maktayız. Dostça yaşıyoruz, ve icap ettiği zaman, böyle öleceğiz. Nazırlarımız arasndaki diploma- tik temaslar da, hiç bir zaman ol- madığı kadar samimi ve sıkıdır. Ve Londra ile Paris arasındaki bu tam birlik, şekilden ibaret bir an- laşmanın maddeleri üzerine kurul. muş değildir. Bilâkis, aramızda, tahiriri hiç bir metin bulunmayışı, anlaşmamızın en karakteristik ve şayanı dikkat cihetidir. Ve biz, yardımımızı, hodbin bir görüşle, yalnız biribirimize inbiser ettirmiş değiliz. İstiklâllerini tehlikede gö- recek olan diğer milletler hesabına harekete geçmiye de âmâdeyiz. aha nelere güvenebiliriz. Bu gün, Fransanın, dünyanın en İyi talim görmüş ordusuna sa- Yazan: Hoar Belisha (İNGİLTERE HARBİYE NAZIRI ) hip bulunduğu gayrikabili müna- kaşa bir hakikattir. O kudretli or- dunun ruhu, misilsiz bir zafer ah- anesiyle, misilsiz bir vatanperver- likle, ve eşsiz bir cesaretle müte- harrik ve mücehhezdir. O ordu, her tehlike karşısında, yanında or- i > dn bulanlar, Ve ii ve fer, biz, onun kudretini çoğaltmak için, muhasamatın başlamasını bekiemiyeceğiz. İngiltereyi tehdit eden tehlikeler, bizi askerlik siste- mimizi kökünden değiştirmek mee buriyetinde bıraktı, Bu sistemi kö- künden değiştirişimizin zorluğunu kavramak için, tem iki elli sene içinde, yalnız bir defa, veo da, dört yıldan 'az süren, “mecburi as- kerlik, devresi kabul edebilmiş ol- duğumuzu hatırlamak kâfidir. Fakat buna rağmen, millet mec- buri askerlik kararını, bütün kal- biyle alkışladı, gençlerimiz de bili- yorlar ki, Fransız ger i de bir asırdanberi, yalnız vatan toprakla- Tinih müdafaasindi “muzaffer ol- mak azmiyle silâha sarılmışlardır. eçen üç ay içinde, mecburi askerlik kanunu, 200 bin ii Sanı bayrak altına çağırıyordu. Fa- kat müracaat eden gönüllülerle, GÜNÜN MESELELERİ Propagandanın ve İhtikârın Önüne Geçelim hakikati birbirinden ayrıt ed-cek vaziyette değildir. Bu itibrla ga- zetelerimizin biraz daha dikkatli olmaları ve propağanda heşriyata B ütün devletler harple bera- ber propaganda endüstrile rini de faaliyete sevkettiler. Bir taraftan cephelerde dövüşürken, bir taraftan dünya efkirı umumi- Yesini şaşırtacak, halkın manevi- ını bozacak haberler neşir ve işae ediyorla, Bu zehirli propagandanın en mühim merkezi hiç şüphe yok ki Berlindir. Berlinin ve Romanın her verdiği habere inanmamak, onların propagandalarına vasıta | olmamak, yanlış ve maneviyat bo- zucu haberlerden korunmak I- zımdır. Bu vaziledeen ziyade Türk matbuatına teveccüh etmek- tedir. Gazetelerimiz bu sırada haber rekabetine girişmemelidirler. He pimizin membaları malöm, Hiç bi- rimizin Avrupa payitahilarında hususi istihbar vasıtalarımız mevs cut değil, Radyolardan ve ajans- lardan aldığımız haberleri süzgeç- ten geçirmek, propaganda mahiye- tini haiz olanları ayıklıyarak hal- ka mümkün olduğu kadar bakika- te yakın haberler verinek buzün- kü gazetecinin en mühim vazife sidir. Bazı gazetelerimizin son gün- lerde bu zarurete kâfi derecede e- hemmiyet vermediklerini görüyor, ve Rusyada seferberlik ilân edildi, Almanlar Polonyada muzafferane ilerliyorlar gibi, muayyen kaynak- lardan çıktığı anlaşılan propagan- da mahiyetinde bazı haberler ver- diğine şahit oluyoruz. Bu heve - canlı günlerde kari propaganda ile vasıtalık etmekten içtinap etmele- ri vatani vazifeleridir. * İhtikâra Meydan Vermiyelim Dünya yeni bir cihan harbine girer girmez bazı | toptancılar bazı eşyanın fiyatlarını arttırma" Ha, bazı eşyayı satıştan kaldırma» Ea teşebbüs ettiler, Umumi harbin acı günlerini hatırlıyanlar, bu ihtikâr haşlan - gicı karşısında biraz tereddüt ve telâşa düştüler, Türkiye henüz harpten çok w- zaktadır. Fazli olarak memleke timizde gıda maddesi ve her türlü eşya mebzulen mevcuttur. Mem- leketto mahsulümüz ihtiyaçlarımı. zı karşılamağa müsaittir. Fabrika- | larımız bize cihan harbinde çekti- imiz sıkıntılara düşmemize mey- reketleri hem manasız, hem de za- rarlıdır. Hükümet şimdiden işe vazıyet «dip eşyaya maktu fiyatlar koya- rak bunların serbestçe ve ihtikâra meydan vermiyecek şkilde satışını temin etmelidir. Buna şiddetle ve süratle lüzum vardır, ordumuza Katılan askerlerin yekâ- nü, bu rakamın iki mislini buldu. İlk müracaat eden 50,000 insanın sıhhi muayenesi yapılınca anladık” ki, orduda hizmet gör: li görülenlerin idi, Şimdi soruyorum: Sıhhi tered- dimizi iddia ve ilân eden doktorlar neredeler? Bir sene evvel muhtazam teşki- line başlanılan ordumuzun mevcu- dü, bir milyon insanı bulmak Üze- redir. Ve bu rakamın büyüyeceği- re de şüphe yoktur Bugün artık, daimi askerliğin lüzum ve “ehemmiyetini, bütün millet kavramış bulunmaktadır. Ve bundan böyle, Fransada oldu- ğu gibi, bizde de, her aile, ordu- nun hayatiyle sıkı bir münasebet haline sokulacaktır. Bu değişiklik, askerin ruhunda, ve milletin dimağında, derin ve yararlı bir tesir yaratacaktır. Nasıl Fransa, dünyanın en kud- retli ordusuna sahipse, Büyük Bri- tanya da, dünyanın en kudretli harp donanmasına maliktir. Ayrıca, dünyanın en modern, ve en kudretli hava filolarına sahip bulunduğumuzu da hatırlatmak is- terim B ütün bunlar, bizim malzeme bukımından sahip bulundu- ğumuz maddi avantajlardır. Bu- nun haricinde biz, büyük ehemmi- yeti haiz, manevi bir avantaja da malikiz, Serbest münakaşa metodumuz sayesinde, devletin siyase ve milletin siyaseti haline gelmiş- tir. Bugün, İngiltereye harbi kabul ettiren bertaraf olunmaz sebeple- ri, İngiliz diplomatı kadar, İngiliz halkı da müdriktir. Zira, biz, ihti- lâf mevzularını halkın gözü önüne koymak için, nihaf günün gelmesi- ni beklemeyiz: Demokrasilerde, gizli kapaklı siyaset metodu yok- tur. Milletin kazanılmış bulunan reyini ve itimadını da, bu açıklığı- mıza borçluyuz. Bugün, vaktiyle silâhları bırak- mıya taraftar bulunan siyasi par- tilerimiz bile, silâhların çoğaltıl- ması emelindedirler, Mütemadi ve tecavüzkâr hareketler, onların ka- naatlerini bile değiştirmiş bulunu- yor. Ve bu kanaat birl tımizı, imanımızı 6 lendirmiştir ki, bügün, milletimi. zin müdafas kabiliyeti, çelik mü- dafaa silâhlarından bile üstün kudrettedir, İngiltere Fransayı İngiltereye diyebilir ki: “.- Ayni şeyi düşünüyoruz. Ay- ni neticelere vâsıl olduk. Ayni ga- yeyi besliyoruz. Dostuz. Kuvvetli yiz, tehlike ne olursa olsun, onu karşılıyacağız!,, iye ehliyet- nisbeti, yüzde 97 ve Fransa Sırası geldikçe : Tıbbiyelilere Cevap Yazan : Aka Gündüz Möstubunuzu hem geç aldım, hem bir defa okuduktan son. ra mereye koyduğumu unutum. Fakat o hatırımda Okaldığna gö re bir sinema hâdisesi ile bir dersten bahsediyordunuz. 1 — Bir sinen gibi bir şay seyrediyo: de yaşlıca bir kokona uruyormuş. Kon işeiniz. Sine Jurnal UşsunuZ. Ön sıra üki küçül çocuk şmalarından kokonanın olduğu anlaşılıyor. ir parçası da resmi safirin istasyonumuza çıkışını gös- yormuş. Misafirin marşı çalınmış, sön- na aldırış etmemişler. Bizimki çalımırken önce duraklamışlı bir iki kişi kalkmış, onlârı görenler de gürran diya a- yaklanmışlar, Faks o mürebbiye kokona kalkmamış. Çocukları da kuldırmamış. Ço» cuklar sebebini sormuşlar, demiş ki: — Eğer bizim marş çalınırken kelksa- sizin marş çakrırken ben da kal- sor Bunun hakknda fikrimi soruyorsunuz! 3 — Tan gözetesi bir sütün ayıramaz mı? Bu sütunda mungeret dersleri veremez ve yerlerde hareket usulleri öğrete- redyomumun bıktırıncaya ethofenin sentonileri gibi habre çalınmaz. Ul le kahvesi gramofonu gibi yirmi dört sa- 8* çalınmaz. Akla gelen yerde ve zamanda çalınmaz. Yürürken çalınmaz. Dururken çalınır. Resmi işlerde, resmi ziyafetlerde, resmi yerlerde ve kısa müddetle çalınır, | Halk, gençlik, çeşitli kurumlar, resmi ku- rumlar, milli bayramların açılış zamanlar 71 ki aşağı yukarı hepsinin hareketi yarı O vakliler de ve bir defa çalınır. Bu mahiyette çalınırken işiten yolcu olduğu yerde, selâm vaziyetin. de durur, Merasimde bulunanlar zaten res- mi tâzim vaziyetindedirler, Oturanlar da ayağa kalkarlar, İ Sinemsda çalımızsa kalkılır m? Hem | kalkılır, hem Kalkılmaz. Eğer sinemada bir merasim için toplanılmışsa kalkılır. Fakat aktünlite gösteriliyor. Bir yerde fren devrilmiş, Göbels kürsüye çıkmış ye- ni bir nutuk savuruyar, Arnavutluk kral paralarını sayıyor, Amerikada ma- revraları, resmi bi misafir yor vesal | leri sörterilirten o İmryor. Burad Çünkü marş hakiki olarak orada değil, öte- ki yerde çalınmış, ve meresimde bulu» nanlar selim durmu Eğer “bileti sinema sennslarında, #yatro piyeslerinin icap eden yerlerinde, komşunun grtmofö- nunda çalınırsa kalkılması doğru değildir. Milli marşa karşı tözim vazilesi iyi kullar nılmamış olur. Tüzimin istediği vakar te» min edilmez. Ama o gün kulkılmış. Bu orada bulü- man halkımızın milif marşırmıza karşı olan yüksek tâzim duygularını göstermek itiba» tile takdire değer, Mürebbiye kokona yanlış, herkes kalktıktan onun m bir defa eşekliktir. Hem ası, hem etrafa duyuracak sesle ması, İki defa eşeklik- biyesine verilen yavrulara Kalmamış. Doğru sanra lamazı o çocukların babaları ile harım an- nelerindedir. O çift eşek, masum çocı rına bir yaban mür tir. Fakat amli eşekliğ #i © çocukların babaları ile hanım annele- rimdedir. O Oçifte eşek, masum çocukları» İna bir bayan mürebbiye kiral Zaman mürebbiyenin & bilgisi, ahlâkı gidişi hakkında hiçbir malü- “urup edinmemişler mi? Bey ba- balık Hanim annelik bu değil miydi? O yavru * in binden nın değildir ki, onlar bu vatanın, bu ce miyetin malı, yavrularıdır. Hadi o iki na- eşeğe ağızbirliği ile burada te- Bence bu iş bundan ibarettir. Başka türlüsünü ve daha iyisini bilen varsa söy- ler, onu da yazarız. Marş işinden konuşu en sancak işini bir defa daha hatırlıyalım, MİM sancak böyle değildir. O, her yerde, her zaman ve derhal durulup, kalkılıp selâmlanır. Bu sancak bir mütrezenin, bir tesekkülün, bir kılanın, merasimle toplanmış bir halkın önünde bulunması lâzımdır. Eline her sancak elıp geçen hususi geçiy sancağı ya evine götürliyor, ya başka yere Yalnız sancsk değil, askeri kıta da nla, Suncuk geçerken veya sancaksız bir aske ri kıla geçerken ve kolbaşı önümüzden gös çene kadar hemen durup şapkamızı çıkarmaz ve selimlamazsak biz de eşek- Mk etmiş oluruz. Böyle yapan görürsen niz polise gösteriniz, sancak kurununa ay- kırılık ve mü sancağa hürmetsizlik maddesinden mahkemeye verir. Devlet retsinin forsası da sancak gibi tözimle ve görülen yerde selâmlanır. Bu işleri daha iyi bilenler, ilgiler bu iMi vazifeleri anlatmıyorlar mi ne. 2 —'Tan güzetesinin bir muaşeret dersleri #ülununu açıp açmıyacağını kestiremem. Patronlarından değilim, proleteriyim, Pa- kat Tan gazetesinin halka hizmet etmek İstediğini yakından bilirim. Rica edeyim, belki yapariz Fukat bence bu dersler yalnız gaze (Lütfen sayfayı çeviriniz)