21.7.9939 TAHLİL VE TE NKİT anma İm YAAA TA i Son Haftalar İçinde Neşredilen Eserler NURBABA Yazan: Yakup Kadiri Kara osmanoğlu Remzi Kitabevi ur Baba, yepyeni bir mev- zu olarak, daha doğrusu malüm gibi gö- ründükleri hal de tamamile ör- tülü ve meçhul kalan flemler- den birinin w fuklarını perde perde açsrek &- debiyat sahamı- za gelen bir eser- dir. Ben, onun tefrika edildiği şünlerin okuyuculara verdiği mah- 3uz şaşkınlığı bizzat yaşiyanlarda- nım. Hemen hemen her eserini 0- kuduğum Yakup Kadri, hiç bir ya. zısında bana bu romanda olduğu kadar zeki, hurdebin, keşşaf ve o- peratör görünmedi. Nur Baba, biz. de eşsiz kalmış, edebi bir şaheser olduğu gibi Yakup Kadrinin de üs- tatlık vesikasıdır. Bu kıymet bimiz ancak bu mümtsz vesika le edebiyat tarihine girdi ve o ta- rihte parlak biryer aldı. | ---/ Basan: N Nur Baba, bir Bektaşi şeyhinin aşklarını hikâye eder,' Fakat bu hikâye, hiçbir romancının bu- güne kadar el değdiremediği sımlı âlemlerin kalbe durgunluk getirecek kadar karışık sırlarını taşımaktadır. Bektaşi tekkesi ne. wa LİNE hi nasl bir huviyettir, bu hüviyet nasıl bir şüle hissettirirve'bu şüleye hul- yalı, esrarsever kadın ruhları na- İşte eserde bu bâkir mavzuler - birbirine bağlı, birbirini tamamlayıcı halkalar ha. linde - sıralanmıştır, “tahlil olün- muştur. Romanda çok kıvrak sayfalar vardır ve bunlar başlı başına bi- ter edebiyat mümuünesidir. Fakat müharririn muvaffakiyeti esere koyduğu şiirin bolluğunda ve ol. gunluğunda değil, seçtiği mevzu- un bikri ile o mevzuu tahlilde gös. terdiği yüksek kudrettedir, Gönül, herkesin, her okur yazar yurddaşın bu pek nefis eseri oku- masını İstemekten kendini alamı. yor.-Okumalı ve hayran kalmalı!.. * “La Vie Juririguc des Peuples,, külliyatından: TURÇEUİE Yazan: On bir Türk hukuk âlimi Basan: Baris Dalagrave matbaası ransanın beynelmilel şöh- F ret sahibi büyük hukuk â. Jimlerinden H. rake - Ullmana Mirkine Guetzöviteh ta- rafından mik letlerin adli ha- yatını bir arada göstermek muk- sadile tesis ve idare olunan Muasız Hukuk phanesi kül liyatmın vezinci ei Türkiyeye tahsiş olunmuş ve bu cilt yurdu- muzun en kıymetli, en salâhiyetli en şöhretli hukuk âl çi dırılarak son günler sızca olarak Pariste basılmıştır. Hukuk ilmi ile - ne hazin itiraf - alâkam olmadığı halde bu güzel i gösterişim onda tarihi- mizle gördüğüm münasebetlerden- dir. Çünkü Türk hukuku ve Türk adli hayatı, cümhuriyet rejiminin temelini teşkil eden inkılâplar 88- risinin hemen hemen mihveri de- sıl pervane olür?. TUROULE ği yenme ami esere M. Turhan TAN mektir. Evet, hepimiz biliyo din ile devlet biribirinden ayrık. mamış, tek mahkeme usulü kabul edilmemiş ve hele mecellenin ye- rine Türk Medeni kanunu konul- mamış olsaydı, Türk ilinde “ölü den sonra ha mucizesi, vücüde gelen muazzam değ kuru bir sözden ibaret kalırdı. Fakat yaptığımız adli ve hukuki inkılâp, saltanatın refi, hilâfetin lâğvı, kıyafetlerin ıslahı, kadının hürriyeti ve bunlara benzer yeni likler gibi ilk lAhzada görünen, $e- zilen değişikliklerden değildir. O, tâbir caizse, bir öz inkılâbidır ve bü haysiyetle yüzümüzden özü ze geçebilenlere açılar katlerdendir. İşte şü halet, adli ve hukuki in- kılâbımızın yabaner miiletle maile anlaşılmasını, - kavranma- miştir. Poliga- minin bizde gülünç bir tarih ha- tırası haline ifrağ edildiğini henüz duymıyan ve miras işlerinde kadı. nın hâlâ erkekten aşağı tutuldu- ğuna İnanan yabancılar vardır. Onun-için Ali Fuat Basgil, Sıd- dik Sami Onar, Cezmi Erçin, Saffet seyin Avni Göktürk, Ahmet Samim Gönensay, Ali Kemal Elbir, Mus. tafa Reşit Bölsegay, Cemil Bilsel, Kemalettin Birsen gibi yüksek hu- uz ki, ola: ce ta. sını biraz güçleşt kukçularımızın kaleminden çıkan böyle bir eseri takdir ile, şükran & le karşılamayı borç tanıdık. Kita- beynelmilel ilmi bir kütüphane eczası arasına şevk ile, tehalük ile kabul olunmasından zi. yade yazıcılarının şahsiyet ve fa- zilet ve meziyetleri tekeffül et- mektedir. Biz, inkılâbımızın en ha- yati yabancı milletlere safha safha tanıtacak o- lan böyle eser ka- Jeme âlan hukuk âlimlerimizi hür- metle selâmlarız ve memleketimizi hukuk bakımından okumak isti- yerlere bu eseri hararetle taysi. ye ederiz. bın kıymetir mahiyette “olanını kemmel bi * AGO PAŞANIN HÂTIRATI Yazan: Refik H Basan: Semih Lütfi Kitabevi Yerlerin böyle sık sık oku- dukça Refik Halide karşı beslediğim hay- rarlık (derece derece artıyor. Samimi olarak söylüyorum ki | bu yüksek edi- | bimizde bir si. İ hirbaz o hüner- i verliği var. Bir çekirdek onun i elinde - okuyu. cuyu hayretten heyrete düşüren - bedii istihale- lerle bir fidan, dallı budaklı koca bir ağaç ve bir katre yine ayni kalıpktan kalıba geçişle bir göze, bir gül ve bir derya oluyor. Bu, habbenin kubbe olmasını andıran bir mübalâğa değildir. İnceliğin, tasvir kudretinin bilgi kuvvetine dayanarak eb'at bakı. mından seçkinleşmesidir. Evet. Refik Halit bir papağanın minimini bir şekeri ancak alabi- len küçücük ağzına birkaç devrin terihini sığdırmakta ve o tarihi o papağana takrir ettirmekte hiç zaraletin, güçlük çekmiyen bir sanatkârdir Bu işi bir başka kalem 3 papağanın takriri kuşça, kuş be- yinlice olur, mânasızlaşır, gülünç- leşir. Fakat Refik Halidin kale. minden iş, bedii şartların. va ların hepsini satırlarında taşıy bir şiir olarak çıkıyor. Üstadın Ago paşanın hatiratı adli kitabı yirmi dokuz nefis hi- eden teşekkül ediyor, İlk hi- kâye bir papağanın mânalı ve çok zarif hal tercümesini ihtiva ettiği için ben de sanatkârın yüksek kuj- retine işar/t ederken iğandan bahsettim. Okuyucuların Azo paşa hatıratında daha pek çök şey, nükte, haz ve heyecan - bulacak. larını temin edi * EDEBİYATÇILAR GEÇİYOR! Yazan: Halit Fahri Ozansoy Basan: Kanaat Kitabevi K anaat Kitabevi bu hafta rö- kor kırdı, güzel ve faydalı eser basma ba. kımından birin- kazandı, rin son ne: riyatı bir dü neyi ob Fakat bu kitap. Jarın hepsini he- müz “okuyama- dığımdan bugün yatçılar © geçi. yalnız. (Pdebi- yor) adlı eseri okuyucularıma tak- dim edebiliyorum. Kitap, Sair Ha Vit Fahri Ozansoyun edebi hatıra- larından bir kısmını ihtiva ediyor, Ben, ilk sayfalara bakınca esere edebiyatçılar değil, mebuslar ge. çiyor adını yermenin daha muva- fik olacağını düşünmek zorunda kaldım. Çünkü şairin, kendilerin- den bahsettiği ediplerin o sayfa- lara tesadüf eden kısmı bugün hep mebus. Fakat daha sonraki sayfalarda henüz muharrirlikten, şsirlikten kurtulamıyan şahsiyet. lere de tasadüf ediyoruz. Şair Halit Fahri, bu eserine, e- debiyat tarihi bakımından kıy. metli sayılacak güzel hatıralar Meselâ (Aşçı Çavu- şun dükkânında piyaz ve paça sohbetleri) başlıklı parça çok en- teresandır. Şemsitâp mahallesin- deki toplantılardan da hayli şey öğreniyoruz. Bu parçada Ahmet Haşimin birkaç güzide şairi eşek- likle itham etmek gibi - hâşâ hu. zurdan - bir eşekliği var ki üstad kaydetmiş şairlerimizin bile taşı cevher veya $ göslermek gayreti bazan ne kadar inada düştüklerini cevhei isbat ediyor Kimi sağ, kimi ölü, birçok meş- hur kalem sahiplerinin: hayatın. dan dikkate ve ibrete değer par- çalar okumak İsteyerlerin bu ese- re alâka göstermelerini ve çok in- ce duygulu şair Halit Fahrinin kendi ilk eserini basan Rübap mecmuası sahibi merhum Cemal Nâdire karşı izhar ettiği küfram da hoş görmelerini tavsiye ederim. * Yeni eserler : HİND DENİZLERİNDE TÜRKLER Mi, Turhan Tanım - Devrilen Kazan» dan sorma çikan - nefis bir romanıdır. Pek heyecanlı vakalar hikâye etmek” tedir. Kunaat Kitabevince | basılmıştır. Hem tarihi bilgi, hem edebi haz temin &mek, isteyenler orcumaldı TÜRK TIP TARİHİ ARKİVİ — İsten-| bul Üniversitesi tarafından yılda dört sayı çıkarılan ve parasız verilen bu seerin 13 İnci sayısı inlişa retmiştir Miyan) N IŞu Garip Dünya : , Dünyanın En Büyük | Trampeti l ampeti ge. genlerde Londrada yapılmıştır." Bu *rampet d rosunun malı yhanırken temsi sit edilecektir. Trampetin kutru 3 metredir. Ya. pılışı da 18 ay sürmüştür. Gerilen en büyük deri de bütün İngilterede aranarak müşkülâ uştur. Trampetle ii rtına gü rültüsü tecrübeleri bu yaz yi caktır. Bu dünyanın en büyük trampeti, 100 İngiliz lirasına mal olmuştur. . En yaşlı Fransız kadını Bugünlerde 109 Ortin Fransanın en yaşlı kadınıydı Şimdi bunun ye. İrini 108 yaşınde Düzkez almıştır Bü münasebetle ransanın şimdi ki halde en yaş lı kadını olarak gazeteciler, oonu ziyaret etmişlerdir. elleri m iy mıştır. Çünkü dediğine cileri 110 yaşına geldiği liyormuş. Gazetecilere beyanaatında demiştir kiz *— Geçen asır esnası çok iyiydi. Fakat ye: mizdenberi hayat beple yeni asırdan lim.,, nda h asra girdi fenalaştı. Bu se. memnun deği. Dünyanın en eski haklelikkizi kapiller Bulgar gazötelerinin' yazdıklarına r. Bunun atro bi. yası edile. ekmiş Bu inşa kahvehane bülda bulu yormuş. İlko. larak müşterilerini 1540 senesinde açık bulundu. ğu esnada hep ayni n elinde bulunmuş. Şöyle ki, kahvehane hep i n ailenin torunlarından torunlarına geçmekle maada Avrupada da şöhr tur. Kahvehanenin bulunduğu (Yapı; 200 sene evveli tamir görmüş giz “ ulm; di ise umumi plân mucibince yıkı maktadır Yerine İstanbulun en büyük <&. Yatrosu yapılacakmış * İJapon Üniversitelerine “Aşk,, yasaktır Japon Maarif Nezaretinin emriy. | le Üniversitede ve diğ: de ders müddeti zamanında meşgul © olmak sevda o peşinde koşmak yasak © dilmiştir, Bu maksatla, ü- niversite kütüp- | hanelerinden bütün aşk romanları, jve hikâyeler kaldırılmıştır. aşkla * Âli tahsilli kizlar evlenemiyorlar tarafından üni. Bir İngiliz mecmuası neşredilen bir istatistiğe göre, versite mezunu lan veya âli tah» il gören kızlar. Jan ancak yüzde 10 u evlenebi vorlarmış; halbu. â âli tahsili ol kızlardan İ yüzde 70 3 evleniyormuş. Şu halde âli tehsilli kızlar evlenememektedir. le 2 a ULH ZAMANINDA HARP YAPANLAR larının tertibatını kesletmek için bi b MER 2 k gayret sarfettikleri Plonya müdafaa hattındaki müstahkem mevkilerden bir görünüş. Alman Casusları Fransada Nasıl Çalışıyorlar ? (Paris - Soir gazetesi, Alman ensusluk teşkilâtının nasıl çalış tığını gösteren ve Fransız erkâ- nıharbiyesinin gizli dosyalarına istinat eden bir yazı serisi neş. ir. İlk kısmını dün oku. duğunuz bu serinin ikinci ya- zısı da aşağıdadır.) * S ümumiyede, “Almalı casusları neyi öğrenmek is- tiyorlar?” — kabilinden bir suale bilecek olan cevap şudur: Her şeyi?” Filhakika onlar, Fransız ordu suna, Fransız donanmasına, Fran- sız havikkuvvetlerine, Fransız sa. nayi Fransız iktisadiyatına müteallik her şeyi, her sirri öğ- renmek emelindedirler. üreti Ve filhakika, Fransayı kara bir ağ gibi sarmış bulunan gizli ajan- lar, Fransız olan hiçbir idirler. Fransada çalışan Alman casus. ları 1 muhit te çılar, ve monden casuslar vardır ki, £: ka imalâtının esrarını araştırmak ihtisasına — sahiptirler, © Bunlar, fabrikalara komşu lokantalara, kahvelere girip çıkarak, ve orala, çan ederek, bu fabrikalarda pılan milli müdafas vessitinin ehemmizeti hakkında bir fikir sa, hibi olmak imkânını bulurlar. Bir Alman, casusluk etmek niye- tile Fransaya geldi sada bülui şeflerine h Zaman, Fran- ğu müddetçe, kendi içbir malümat vermez. Casuslar tarafından bu haberler Almanyaya dalma bitaraf bir imemleketten “gönderilir. Alman usu, Fransada topladığı mal natı şeflerine bildirmek maksadi- şehirde, ken- rahat veya tedavi için seyahat eden bir insan olarak ta. nıtır, Po ransada oturan bir Alman, fevkalâde dürüstisile naza- rı dikkati celbeder. Hiç kimseyle düşüp kalkmaz. Üç veya dört ay- da bir İsviçreye gider, ve “orada âhar ömrünü geçirmek üzere bir âile pansiyonuna çekilmiş bulu. an ihtiyar anasına misafir olur. Eğer o pansiyonda casusun ana- $1 yoksa, bir ping pong, bir briç partisinde, veya bir akşam ziya. feti, bir otomobil gezintisi esna. sında, casustan alacağı toplanmış mati (vesikaları, tahriri ve. ahi raporları) alıp Almanya. ya götürecek bir misafir mutlaka vardır. Alelâde ajanlar, ekseriyetle, ek. nayet masalarında çalışan sivil memurlar, yabancılar ve siyasi muhacirler arasından seçilir. Bun- ların hepsin&“Eitlerin başı üzeri- vemin ettirilir. Ve sadakatleri kölelik derecesini bulan bu adam- lar, adam kaldırmaktan, adam öl dürmeğe kadar her işte kullahılır. Hususi ajanlara gelince, onlar, teknik mekteplerde tâlim ve ter» biye görürler. Bugünkü Almanyada, her biri birer ayrı janrın nümüneri sayı- labilecek birçok casusluk mektep. leri mevcuttur. Bunlar arasında on tanesi de tanınmıştır Buralara girenlerin otuz yaşını geçmemiş olmaları lâzımdır; Mek. tebe kabul ölunanlar, gayet ciddi bi jir mnastik ve âdâbı muaşeret ırlar, ve cinai “kanunları öğrenirler. Bittabi onlara, gönde- rilecekleri memleketlerin ka; ları, ananeleri, âdetleri i retilir. »tihitlerien partiler hakkın. da çok kati malüm tamamen vakıftırlar. On- ların içtima merkezlerini ve şef- lerini katiyetle tanırlar. Onların hafıza mümareselerini artırmak için, casusluk profesörleri sinema. dan istifade ederler. Kadın ve er- kek casuslar, bu sinemalarda. gör- dükleri insanların vücutlarındaki hususiyetleri ve kusurları. kulak- larınm, yüzlerinin biçimlerini. a. yaklarımn. ellerinin boylarını ve sair bariz uzvi vasıflarını haf zalarına yerleştirmeye alışıris Bu ekzersizler sayesinde. casu- sun dımağınin ve hafızasının emin ve sağlam bir not delteri haline getirilmesine çalışılır. Ve bu sa- yede casuslar, üz 1 bilecek birer vesika taşımak mee- buriyetmden kurtarılırlar. Bu sa- yede, gittikleri © memleketlerde bulunan bütün askeri fır kaların, kıtaların yerlerini, num, malzemelerini ve harek bir not almak lüzumunu d dan hafızalarında tutabilmek ve lâzım gelen yerlere bildirmek im- kânmına kavuşurlar, Casuslara, asıl malümatı alelâ- de bir mektup veya bir cümle i- çinde şüpheyi U celbetmeden ver. menin usulleri de öğretilir. Me. (Devamı 10 uncuda)