29-6-939 TARİHTEN ML İNN Bir Yaltaklanmanın Muazzam Bedeli #kimiyetini kaybetmiş mil - letlerin, batıp gitmiş devlet. lerin tarihlerinde göze çarpan en büyük kusur, israftır. Bu gibi mil letler ve devletler mutlaka müs - riftirler, kazançla; vermişlerdir. Kaziye, böyledir, garptede. Fak rihi israf yüzünden uç varlanmış devletleri hikâye et - mekte daha cömerttir. Çünkü o ta. rihe giren devlet müessisleri ve adamları, müesseselerini ve ken. dilerini yeşatmak için dört tarafa para dağıtmayı er müessir idare ürndesi olarak kabul O etmişlerdi. Halbuki halkın muhabbetini para ile kazanmağa çalışmak, idare e. denlerin idare olunanlara rüşvet vermesi demektir. Rüşvetle hayra varmak ise tabistiyle imkânsızdır. Hükümet hazinesinden halka rüşvet dağıtmak usulünü islâm ta. rihinde ihdas eden Muaviyedir. Bu adam, Peygamber neslinden olan Alevilerin ve salrenin © kendisine rakip olmalarından, gürültü ve 21- rıltı çikarmalarından korktuğu & çin “maaş” namı altında o rüşvet dağıtmak yolunu tutmuştu. Mese - lâ; onun Şamda kuvvet bulup sal. tanat sürmeğe başladığı güne'ka » dar peygamberin torunları Hasan ile Hüseyinc devlet hazinesinden beşer bin dirhem maaş veriliyor - du. Muaviye onlürm tahsisatını bir kalemde birer milyon dirkeme çu kardı, Mis dâhi denecek kadar zeki bir adamdı, Hazineyi tamtakır o bırakacak derecelerde terata gitmeni Sonun elbette”göz rüyordu. Fakat o, ahlâkın para ile kolayca ifsat olunacağını ve ahli. kı bozuk kitlelere ise adamakıllı tahakküm edeceğini biliyordu. Ay. ni zamanda paranın gevşeklik ve devlet işlerine karşı ekseriya ka- yıtsızlık uyandıracağını da &nli - yanlardandı: Bu sebeple yüksek tabakayı, hattâ bütün halkı bol paraya boğup sefahat içinde sar « hoş yaşatmak istiyordu. Bu politikanın çok gülünç ve çok iğrenç tarafları vardır. Mese. lâ Muaviyenin oğlu Yezit, meşhur Kerbelâ hâdisesini yaratıp ta E» meviler saltatında katar bulduk - tan sonra babası gibi dört “tarafa para dağıtmıya başlamıştır. Pey - gamber silesinden ve Yezidin öl - dürttüğü “Hüseyin bin Ali” nin amcası (oğullarından Abdullah da yağma edilmekte olan büyük börekten pay almak üzere Şama geldi, Yezidin huzuruna kümdar, ailece düşman olduğu bu adamın kendisini ziyarete gelme. sinden maksadın para koparmak olduğunu sezdiğinden ona sordu: —B — Bin bin dirhem (bir milyon demektir). — Biz bu maaşı iki yoruz, m sana ne veriyordu? at vapl bdullah kendi amucası oğ - lunu feci surette öldürt - müş olan Yezidin elini öptü: — Beni. dedi, mahcup ettin. Anam, babam sana feda olsun, Ve ilâveye lüzum gördü: — Bu sözü senden başkasına söylemiş değilim. Söylemem de. Yezit, bu ük müdahene ü zerine gülümsedi: — Öyleyse, dedi, biz de kim . seye yapmadığımı sana yapalım, maaşını bir misli daha çoğaltalım, Bu suretle Abdullahın den alacağı para, dört milyon dirheme çıkarılmış oluyordu. Ye - zit, bilhassa çöl halkını kendine bağlamak isterdi. Çünkü onlar, verdikleri sözde dururlar ve söz- leri uğruna icap ederse ölmeyi bi- Virlerdi. Halbuki şehir halkı, pa- rasını yedikleri adamı zayif gö rünce ekseriyâ nankörlük ediyor. hazine. M.-Turhan-TA.N lar, velinimetlerinin vorlardı. düşmanları Bu sebeple şlırırdı, be- teker teker gelip aylık istemeleri için propaganda yaptırırdı. ızi bu propagandalara Kumlar içinde ve kızgın güneş altında bir avuç süt içip yarı çıplak yaşamaktan hevesine düştü, koca- a gideceksin, diyer- lık bağlatacaksın. umu yak. On du, kendine Devele ları da birlik sın. Bana giy ceksin?, irüp satacak: ek şeyler getire- edevi, karısının ibramına dayanamadı, yer yüzünde malü mülk namına sahip olduğu üç deveyi önüne kattı, Şama doğ- ru yollandı. Onları satacak, para- #iyle karısına ipekli kumaş alacak ve Yezidin sarayına gidip oradan da kendine aylık bağlatacaktı. Bu hulya ile develeri sürüp giderken rından birine rast gel- ları sulamak istedi, Fe- kat onlardan biri nedense ürktü, havuz başından sıçradı, geriye doğru koşmıya başladı. Öbür iki deve de arkadaşlarına uydukların- dan bedevi ister istemsz onların ari -dur- madan, dinlenmeden yürüyerek kendi yurtları ö nüne kadar gel vallı çöl çocuğu da ter içinde kâ- rısının önüne dikilmek zorunda kaldı. gemin satılacağını, kendi- #ne kumaşlar getirileceğini umup bu hulya ile bir iki gününü süslemiş olan kadın, kocasının pe- rişan bir vaziyette karşısına çiık- tiği, develerin de neşeli neşeli böğürerek çadır etrafında dansa giriştiklerini görünce şaşırdı ve — Ne e döndün herif. Yoksa Şama gitmekten korktun mu? O, mahzun mahzun cevap verdi: — Ben korkmadım, develer ürktü. Demek ki, sarayın korkusu hayvanları bile g zim bundan ibret a çeviriyor. Bi- amız, yurdü- muza bağlanıp kalmamız lâzım. Bu gülünç sahneye rağmen Şamda yeğma Hasanın böreği te- Tanesi devam edip gidiyordu. Bu israf, bir aralık öyle bir şekil aldı ki bizzat hükümdarlar düşünür oldu. Meselâ Mervan oğlu Abdül- melik bu ağır ği retle şikâyet ediyordu: “Mesut a- dam kimdir diye bana sorsalar vereceğim cevap şudur: Yiyecek bir dilim ekmeği, kendine uygun karısı olan ve sarayla hiç ilişiği bulunmıyan adam!,, er devrindeki israflar ni- © muazzam, © muhteşem devleti yıktı ve Emevi hükümdar- İsr sülâlesini kan içinde boğul mak felâketine uğrattı. Halkın vicdanı satın alınmaz, adaletle tes- hir olunur. Bu hakikati anlamis yanlar daima aldanmışlar ve tari- hin bedbaht tanıdığı güruha ka- tılmışlardır | Keskinde Elektrik Keskin'den yazılıyor: Sekiz aydanberi devam eden elek. irik tesisatı vücude getirmek faali yeti bitmek üzeredir, Santral binası. nın inşası tamamlanmıştır. Alman. yaya sipariş edilen dinamo, tevzi kablosu vesaire gelmiştir. 60 beygir kuvvetindeki buhar makinesi 15 İtemmuzda gelecektir. Elektrik t İsatı, 30 ağustos zafer bayramında iş- lömeğe başlıyacaktır. Büyük fidanlık Bol ve nefis suyu, güzel havasile şöbret bulan 1200 evli kazamız, son döri « beş senede çok güzelleşimi; Otuz bin metre murabbal sahada kurulan fidanlık, kasabamıza âdeta bir cennet şirinliği vermiştir. Kırıkkale ile muvasala Çok muntszam bir şose ile mer. but bulunduğu ve otomobi'le yarım saatte gidilen Kırıkkale istasyonu ile kasabamız arasında her gün muay. yen saatlerde beş otobüs seferi ya. İ pılmaktadır. TAN l | ATAY Resimleri Gönderdiğimiz Foto Muhabirimizden) ——— (Hususi Surette Hatayın anavatana kavuşmasını tesiden halka söylenen ateşin nutukların verildiği balkonda (Hususi foto muhabirimizden) emmi İzci kızlarımız Payas - İsken- derun hudut tasını getiriyorlar Sureti mahsusada Hataya giden arkadaşımız, Hatay Devlet Reisi Tayfur Sökmenle görüsürken Halay ilhakının tesidi günü Türkiyeye karşı şükran ifade eden hatiplerden biri nutkunu söylüyor (Hususi foto muh abirimizden)