2 Nisan 1939 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10

2 Nisan 1939 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e e7e Wi Hğun - y g e vi vir A ——— 10 Elektrık Fabrıkasında Yeni Kazan Dairesinin TemelıMerasımleAtıldı Tİstanbulun elektrik ihtiyacını karşılamak maksadiyle Silâhtarağa - /|daki elektrik fabrikasında tesisi ka - - rarlaştırılan 25 bin kilovat takatin - de cereyan temin edecek yeni kazan %' iresinin temel atma merasimi dün afia Vekili Ali Çetinkaya tarafın - — dan yapılmıştır. — Merasimde Vali ve Belediye Rei. — si Dr. Lütfi Kırdar, Elektrik İdaresi Müdürü Kadri Musluoğlu, fabrika /— mühendisleri, idare memurları ve bir çok davetliler de hazır bulunmuşlar- dır. Bu münasebetle fabrika bayrak- larla donatılmıştır. |— İlk harcı Nafıa Vekili koydu — Saat onda Nafia Vekili Ali Çetin- | kaya vali ile fabrikaya gelmiş ve ka- pıda Elektrik idaresi erkânı, fabrika — müdürü Mustafa Necip ve mühen - /| disler tarafından karşılanmıştır. Ve- - kil doğruca inşaat yerine giderek yeni dairenin kurulacağı sahayı tet- ik etmiş, fabrika mühendislerinden P üzerinde izahat almıştır. — Bundan sonra temele konacak / hatıra kâğıdı Ali Çetinkaya, Vali ve /" Elektrik İdaresi Müdürü tarafından bir kavanoza konmuş .- " Nafia Vekili kavanoza ayrıca kâğıtla beraber bir de gümüş Jlira “yerleştirmiştir. Temel üzerinde bir urban kesilmiş, Ali — Çetinkaya; “Cümhuriyet hükümetinin ve istik - ulin Türk milletine temin ettiği vaffakıyetlerden biri olan Elek - k Şirketinin de€ millileştirilmesin - den sonra yapılan bu inşaatın mil - et ve İstanbul halkı için hayırlı ol- —ması” temennisiyle ilk harcı temele koymuştur. Vekili, Vali ve diğer da- /— vetliler takip etmişlerdir. ©©- Temel atma merasimini mütea - kip, Vekil fabrikadaki tesisatı gez - ' miş, cereyan santralı ve diğer işler “üzerinde, fabrika müdüründen ve mühendislerden, izahat almıştır. — Merasimden sonra, hazırlanan bü- de davetlilere limonata ve pasta ikram edilmiştir. 'Ali Çetinkayanın ızalıatı — Ali Çetinkaya, fabrikadaki yeni esisatı, bugünkü cereyan takati, ve eni yapılan kazan etrafında şu İza- z' m iki kuru kol kemiği arasına yale- —mış (Mek marka eroin) yazısına te- sadüf etti ve bunları hiç bir şey “anlamadan ortadan kaldırdı. — Ve böylece duvarın temizlen - tam iki gün sürdü. Sonra, aa. » oei törti engi açık sarıydı. Avlunun ç kirli va katı toprağına unu- tulmuş bir güneş ziyası gibi uzun — ve dökük bir ışıltı ile aksediyor- Mmesi Son fırçalar vurulurken, uzak- n seyrediyordum. Duvarın ya - had bile — mahpush çininsanı avutacak bir hadısey- di. - Recep usta, işini — bitirdikten mra, uzun saplı fırçasından dam- liyan renkli kireç damlacıklarına chemmiyet vermiyerek geri geri çekildi ve tablosunu seyreden bir essam gibi gözlerini — süzerek jî'Bi.r şeye karar vermiş te için- “den mücadele ediyormuş gibi mü- teredditti. Gözlerini yere, indirdi, duvarda ve etrafında dolaştırdı. Ve yavaşça yürüdü, kalın ka- Taslardan yapılmış kıymetli iske - i iki cephenin — birleştiği viyeye kadar sürükledi. Ben ev- leke gördü de bir kaç fırça z ecek zannettim. Halbuki is- eleye, fırçasını duvara dayaya- rak, elleri boş çıktı. Duvarın in- an boyundan biraz yukarısına, el yetışemiyeceği için sili rım hatı veı'mıştır: — Mefsuh elektrik şirketi 1938 senesinde satın alındığı zaman Si - lâhtar fabrikasının takati türbin ba- kımından takriben 70 bin kilovat ol. masına mukabil mevcut kazan taka- ti ancak kırk bin kilovattı. Bu mık- tarın da yalnız 25 bin kilovatlık kısmı modern bir tesisattı. Mütebaki 15 bin kilovatı 1913 senesinden kal. ma eski tipte alçak tazyikli 8 küçük kazandan müteşekkildi. Halbuki İs - tanbul şehrinin elektrik ihtiyacı her gün biraz daha artmaktadır. 1938 se- nesinde âzami anı takat 33.600 kilo- vatı bulmuş ve önümüzdeki seneler- de süratle artacağı tahmin edildiğin- den mevcut kazan tesisatının bugün bile emniyet bakımından kâfi gel - mediği görülmüştür. Bu sebeple ar- tacak ihtiyacı karşılamak için 25 bin kilovat takatinde yeni bir kazan da. iresinin acilen tesisi kararlaştırıl - mıştır. Yeni kurulacak kazan dairesine en modern tesisatla mücehhez ve be- heri saatte 62 ton yüksek tazyik ve yüksek hararetli buhar veren iki ka- zan kurulması tensip edilmiştir. 1 milyondan fazla harcanacak Silâhtar fabrikasının bulunduğu arazi killi çamurdan müteşekkil ol - duğundan üzerine kurulacak binala- rın tehlikeli bir surette çökmemeleri için ancak santimetre murabbaına 3600 kilogram tahmil etmek caizdir. Bu sebepten inşa edilecek kazan da- iresi için bin metre murabbal sathın- da ve 4 metre irtifaımda betonarme hususi şekilde bir temel yapmak za. rureti hasıl olmuştur. İşin müstace - liyeti ve temel sikletinin asgari had- de indirilmesi gözönünde tutularak temel betonunda Simon Fandü kul- lanılacaktır. Kuvvetli — demirlerle arme olan bu beton temelin maliye- ti. Dür firmasına ihale edilen iki kazan ve montaj masrafı, bina ve bo- ru tesisatı, tulumbalar, kömür nakil tesisatı ve teferruat olarak yeni te- sisat için 1 milyon 100 bin lira kadar bir para sarfı mukarrerdir. Bu kazanlar komple olarak kış mevsimi girmeden hizmete girecek ve bu suretle şehrin elektrik ihtiya- cını,büyük bir emniyet emsali ile karşılamak mümkün olacaktır. Bu kabil mühim inşaatın şirket zamanında yaptırılması istenildiği zaman, şirket tarafından tarifenin arttırılması, imtiyazın uzatılması gi- bi taleplerle karşılanırdı. Şimdi ken- dimizin malı olan bu tesisatı onlar - dan daha mükemmel olarak ve daha Hiıı ynpmş | z V Vekil, saat on bir buçuğa kadar fabrikada meşgül olmuş, öğleden sonra Metrohanına gelerek saat 17 ye kadar tetkiklerine devam etmiştir. Ali Çetinkaya bugün yapılacak Parti Grupu içtimaında bulunmak üzere dün akşam Ankaraya gitmiş- tir. ._—o—-_'— Resmi Rupor (Başı 1 incide) ve neticede gemilerin vaziyetlerin- de tekne, makine, kazan yapı ve kul- lanış bakımlarından can ve malları tehdit edici asli veya bunun hari - cinde mukaveleye aykırı feri mahi- yette bir kusur veya noksa.u tesbit edilmemiştir. HI — Akay tipi “Suvat ve Ü- lev” gemileri: . Bu gemiler hakkında ileri sürülen itiraz ve tenkitler tetkik edilmiş ve neticede süratlerinin düşmediği, kö- mür sarfiyatlarının mukavele ve şartname hükümlerine uygun bu - lunduğu görülmüştür. imkânsız bir yerine uzandı. Bir yler yaptı. Sonra — yaramazlık —- bir çocuk telsşıyle yere indi. Fırçasını hızla kavrıyarak — içeri di. Merakla yaklaştım. Duvar- €ğri büğrü yazılar vardı. Güç- Te okudum: Karamanda Kuduz Köpekler Karaman (TAN) — Son günlerde burada kuduz köpekler çoğalmıştır. H. Celâl mahallesinde bir çoban kö- peği 3—4 çocuğu ısırmıştır. Köpek, polis tarafından öldürülmüş, beledi- ye doktoru Halit Şevki Akyüz, ku- duz şüphesini tesbit etmiştir. Çocuklar berayı tedavi belediye tarafından Konya leket hasta - Gîinün Meselesi: Polonya (Başı 1 Inclde ) ya arasında bulunan Koridoru ver- mişlerdir. Bu Koridorun denize çı. kan kısmında Gdinya limanı Po- lonyayı denize bağlayan biricik limandır. Polonya, sanayii de bil- hassa harp sanayii için muhtaç ol- duğu ham maddeyi bu liman yolu ile hariçten getirir. İhracatının mü him bir kısmını bu yoldan yapar. Binaenaleyh, Danzig ve Korido- run Almanlar tarafından alınma - sı Polonyanın denizini kapar. Onu hariçten ham madde gitirmekten ve harice mal sevketmek'ten me - neder, Zaten Baltık denizinde Polon. yanın deniz kuvvetleri olmadığı için, Almanya bu pencereyi Polon- yaya daima kapayabilir. Almanlar Şarki Prusya ile Ana Almanyanın birbirine birleşme - sini isterler. Zaten Danzig şehrin- de hâkim olan Nazilerdir. Binaen- aleyh yarın öbürgün Danzig şehri kendisinin Almanyaya ilhakını i- lân edebilir ve bu emrivaki Kori- dorun Almanlar tarafından işgali- ni intaç edebilir. P olonyayı tehdit eden ikinci Alman tehlikesi de cenuptan gelir. Almanyanın emellerinden bi . ri de müstakil bir Ukrayna devle- ti kurmaktır. Müstakil Ukrayna Alman Silezyasından ve Slovakya hudutlarından başlayarak Polon - ya, Rusya ve Romanyadaki Ukray- nalıları içine alan ve tâ Volgaya kadar uzanan 50 milyon nüfuslu muazzam bir ülke olacaktır. Müs- takil Ukrayna topraklarının mü - him bir kısmı Polonyadadır. Al - manlar bir kaç senedenberi bu Ukraynalılar arasında istiklâl ha- reketi uyandırmağa çalışıyor ve mütemadiyen tahrikât yapıyorlar, Çekoslovakyayı işgal ettikten son. ra bu tahrikât bir misli daha arttı- rılmış ve Polonya hükümetini ra- hatsız edecek bir hale gelmiştir. Almanya istiklâlini kurtaracağı 50 milyonluk bu Üülkeyi iktısaden kendisine bağlamak ve bu suretle refaha kavuşmak emelindedir. İşte bu plânlarını tatbik saha- sına koymak emeliyle Almanya evvelâ Çekoslovakyayı işgal ede - rek Polonya hududuna gelmiş, Ro- manya ile anlaşarak cenuptan Po- lonyayı müttefikinden — ayırmış, Memeli işgal ederek şimalden de Polonyayı çevirmiştir. Bu suretle Polonya askeri bakımdan gayet sıkı bir çember içine alınmıştır. Polonya bu Alman tehdidi kar- şısında gayet nazik bir vaziyette . dir. Polonya tek başına Alman is- tilâsına karşı duramaz. Romanya- ya güvenemez. Ona en kuvvetli müzahir Sovyet Rusye olabilir. Fakat Polonyalılar mem. “etleri - ne girecek Rus ordularını. bir da- ha çıkmıyacağından korktukları i- çin bir türlü Sovyetlerle askeri bir ittifak yapmağa yanaşmamışlar - dır. Polonya için yegâne mesnet Garp devletleridir. Onun için Po- lonya Hariciye Nazırı Beck bir ta. raftan dahilde müdafaa hazirlık - ları yaptırırken, bir taraftan da Garp demokrasileriyle kere - lere girişmiştir. Şimdi de Londra- ya hareket etmiştir. Fakat Garp demokrasileri, Polonyanın parça - lanmasındaki büyük tehlikeyi ev- velden gördükleri için şimdiden Polonyaya teminat vermeğe lü- zum görmüşlerdir. Ve Almanya, Polonya topraklarına ayak attığı gün karşısında Sövyet Rusyayı, Fransayı ve İngiltereyi bulacaktır. akat Almanya Polonyayı as- keri işgal altına almak ni. yetinde değildir. Çünkü Alman er- kânıharbiyesi Sovyet Rusya ordu- lariyle Polonya topraklarında çar- pişmağa taraftar görü TAN Büyük Üstat Ile Mülâkat (Başı 7 incide) luyor. Zaten okuduğum felsefi e- serlerin meziyeti de, anlaşılabilme- lerinde... Bir de bizim yerli filozof- ların kitaplarına baksana? Müba- rekler, felsefeyi bilmeceye çevirdi- ler. Halbuki, ben de ara sıra felse- fi yazılar yazıyorum. Bunu bir ö- ğünme sanma. Çünkü felsefi yazı k, masal y ktan daha mühim bir iş değildir. Benim yaz- dığım felsefi yazıları, şu bizim Hayriyeye okuyorum: O bile, yaz- dıklarımın manasını anlıyor. Hal- buki geçen gün kızcağıza bizim fi- lozoflardan birinin yazısını oku- dum. Dikkatle dinledi, dinledi de: — Nece yazılmış bu? diye kema- li ciddiyetle sordu. Hüseyin Rahmi, yanındaki yazı- hanenin kenarından bit defter ala- rak sözüne devam etti: ğ — Neler yazdığımı da öğrenmek istiyordun.. Sana bir iki misal ve- reyim: Karıştırdığı defterinden şu cüm- Jeleri okudu: “— Adaleti tatbik eden, Allah 'değil kullardır!”, “Ülühiyet, asla bir isim taşımıyacaktır: Çünkü her isim onu feza ve zaman icinde tah- dit etmiş olacaktır!”, “Allah bizzat ademi halkedemez!”, “Mesut say- dığımız anlarımız. ruhumuzun ha- yatla tam âyar edilmiş dakikaları- dır!,, Di S onra defterini kapayıp yeri- ne koydu ve gülümsiyerek: — İşte, dedi, gördüğün gibi, işi ukalalığa döktüm.. ve ilâve etti: — Hem geçelim bu bahsi.. Dün- ya ne âlemde? Yeni ne havadisler var? Onları söyle, Güldüm: — İsviçrede Almanlara hakaret ediliyormuş! Hüseyin Rahmi: — Demek sıra Isviçrede.. dedi. Ve dudağını büktü: — Fakat bu seferki bahaneye »— kimse inanmaz. Bu aralık Almana kim dokunur ki? Yazıh g g mebus listesi ilişti. Alıp göstererek: — Okudunuz tabii? dedim. — Azar azar öokuyorum: Hepsi- ni tamamlıyamadım daha, — Kendinize gelmediniz mi? Güldü ve: j — Hayır.. dedi.. demek ben, pek *“sona kalmışım!,, Eğer onu yormak ıl-ndişesi içimi mütemadiyen dürtmeseydi, üstadı dinlemek zevkini, daha kim bilir ne kadar sürdürebilirdim. Ben ve- daa hazırlanırken, bütün gayreti- me rağmen o da yerinden ka'ktı: — Demek gidiyorsun.. dedi. Bi- raz sonra doktor da gidecek.. Payansız bir hayat iştahile Mar- maraya dalan gözleri yine yaşardı: — Ve.. dedi.. Ben yine yalnız kı- lacağım!. Üstadın yüksek hünerli elini ö- püp çıkarken tıpkı, içine kapatıldı- ği odada yalnızlık korkusile hıçkı- ,ran bir çocuktan ayrılır gibi oldum. ————OC— N Çavuşlu Köyünde Bir Yaralama Çanakkale (TAN) — Çavuşlu ko— yünde bir kavga inde Meh ği Ka Hüseyin Rahmi Hitler Chamberlain'e Cevap Verdi (Başı 1 incide) şen kanuna riayet etmiye mecbur olmak için yaratmamıştır. Alman- ya onlara itaatla mükellef değildir. Almanya bizzat kendi ihtiyaçlarma göre yaşıyacaktır. Bugün biz, diğer devletlerin veya onların devlet a- damlarının lütuf veya kahrına tâ- bi bulunmuyoruz. Eger bugün bir İngiliz devlet adamı, bütün mesa- leler hususunda kendisiyle görüş- memiz lüzumuna, binsenaleyh bu lel açık görüşmelerle hal- ledilmesi icap ettiğine ve bu suretle bütün —Mmeselelerin halline imkân bulunduğ kail ise, k şu cevabı vermeliyim: Tam on beş se- ne bunu yapmak fırsatına malik bulunuyordunuz. Fakat bugün şuna kani olduk ki, eğer Miilletler Cemi- yetinin uzun nutuklarda bizim me- selelerimizle meşgul olmasını bek- lemekte devam etseydik iç ve dış politikada muvaffakıyetsizlikten mu vaffakıyetsizliğe uğrıyacaktık. Belki de ebediyete kadar bekliyecektık. “Az faziletli İngiltere,, Bugün dünyada milletlerin, fazi- letli ve faziletsiz olmak üzere ikiye ayrılabileceği sık siık iddia ediliyor. Faziletli milletlerin başlıca mümes- silleri onlarca İngilizler ve Fran- sızlardır. Faziletsiz milletler de bil- hassa Almanlar ve İtalyanlardır. Bu gibi tefriklerde bulunmak bizce bir beşerin işi değildir. Böyle doğru bir farkı ancak Tanrı yapmağa mukte- dirdir. Bir İngiliz devlet adamı ge- lip bana “Tanrı faziletli milletleri, kendilerine dünyanın dörtte birini vererek mükâfatlandırmak ve di- ğerlerini de dünyanın her türlü ni- metlerinden mahrum etmek sureti- le hükmünü vermiştir,, diyebilir. Ancak şunu söyliyeyim ki, İngiltere üç yüz sene Mmüddetle çok az fazi- letli bir millet olarak hareket etmiş- tir. Ancak bugündür ki ihtiyar İn- giltere birdenbire fazilgtlerini hatır lamıya başlamıştır. Bu faziletleri tefrik etmek bun - dan yirmi sene evvel hiç şüphesiz İn- giliz adamları için henüz zordu; Bil- hassa başkalarının malına tesahüp eti Tei ğer İngilterenin —— Son Kararı ; Alkışlanıyor — — (Başı 1 incide) Lehistan, Romanya ve bütün şaf ki Avrupa devletleri Ingılteremn e mi dur. Lehist j yasi mahafline göre İngiltere ilk de fa olarak ÂAvrüpanın şarkı için Av * rupanın garbı derecesinde sulh gâ rantileri prensibini kabul — etmiştil! Lehistan mahafilini en çok memnuf eden nokta, İngilterenin Lehistani kendini tehlikede görmek bahsind€ serbest bırakmasıdır. Bu suretle İn giltere yüz senedenberi takip edege diği infirat siyasetinden tamamiyi tecerrüt etmiş oluyor. Bütün İngiltere gazeteleri hükü meti teyit ve Mister Chamberlain'in tını tasvip ktedir. Deyli Telgraf, Mister Chamber lain'in beyanatını İngiltere - siyasetinde bir dönüm noktası say yor. Ve artık İngilterenin Avrupa * daki hududu Ren nehri üzerinde de ğil, Vistül nehri üzerindedir, diyor. Liberal News Chronicle ile ame- le gazetesi olan Daily Herald da be yanafı tasvip etmektedir. Taymis, Mister Chamberlain'in bu beyanat la Lehistanı karış karış müdafaay! taahhüt etmediğini, fakat onun ser“ best müzakere yolu ile bütün ihtilâf- ları bertaraf etmesi için icabeden bütün teminatı verdiğini söyledik * ten sonra '“Bütün dünyanın vicda" nını titreten meydan — okumaların kati cevabı oldığını” ilâve ediyor. İngilterenin taahhüdü sarihtir Londranın resmi mahafili, A: panın öteberisinde Chamberlain rafından söylenen sözlerin ehemmi * yetini küçültmek yolunda vukubu © lan teşebbüsleri hayretle karşıla makta ve taahhüdün son derece sa * rih olduğunu söylemektedir. Lehistan hükümetinin bundan böyle her yeni inkişaf hakkında İn- gitereye malümat vermesi bekleni - yor. Fakat İngilterenin asıl hedefi, Lehistanın vaziyeti üzerinde tesir et- mek değildir. Maksat onun serbestii hareketini temindir, Lehistanın Londra sefiri bugün Lord Halifax ile görüşmüştür. j Mister. Chımhulım;ın son. beya- natı, Lehistan Hariciye Nazırı mira- 1 bey ci etmek mevzuu bahis O zamanlar müstemleke futuıhatı fa ziletle pekâlâ tev'em görülüyordu. Çünkü o zamanlar en kuvvetlisi oy- du. 15 sene Almanya kadere büyük bir tevekkülle boyun eğdi. * Hattâ biz Nasyonal — Sosyalistler iktidarı elimize Idığımız vakit bile, meseleleri müzakere yolu ile hallet. meğe çalıştım ve her mesele için sa- rih tekliflerde bulundum, Fakat bü- tün bu teklifler müttehiden redde - dildi. Her milletin kendisi için mü- kaddes menfaatleri vardır! bu menfaatler onun kendi hayat şe - killeri ve meşru haklariyle yek vü - cuttur. Fakat bir İngiliz devlet adamı her meselenin, hattâ Alman milleti- nin hayat sah dahil bul da, ancak İngiltere İle evvelden mü- zakere edilmek şartiyle halledilmesi ni veya ortaya konulmasını isterse, ayni suretle ben de . İngilterenin kendi imparatorluğu içinde her neyi olursa olsun halletmeden evvel Al- manyaya müracaat etmesini talep e- debilirim. Almanyanırı hayati menfaatleri oğlu Osman, Mehmet oğlu Sabriyi bıçakla ağır surette yaralamıştır. Os- man tutulmuştur. likeye kaymağa kâfidir. Bir taraftan da cenuptan Uk - raynalılar istiklâllerini ilân ederek Almanyanın yardımını isteyecek - lerdir. Almanya, 'Orta Avrupanın hâkimi sıfatiyle bu parçalanmayı uzaktan idare edecektir. Bu tak - dirde Polonya askeri bir tecavüze uğramış olmıyacağı için büyük demokrasiler yardıma imkân bu - lamıyacak ve Polonyanın parça - dir. Polonya topraklarında Sovyet orduları ile yapılacak bir muha - rebe Almanyayı zayıflatabilir. O- nun için Almanya Polonyayı aske- ri işgal suretiyle değil, siyasi par. çalanma yolu ile küçültmek tasav- vurundadır. Memelde olduğu gibi Danzig kendiliğinden Almanyaya ilhakını ilân ed. Danzig'in bu hareketi Gdinya lim na seyirci kalacaklardır. Fakat Beck Londrada demok . i Alman milleti, bugünkü Alm&nya artık hayati mesufaatlerini terketmek fikrinde değillerdir. On- lar ufukta beliren tehlike karşısında atıl kalmak istemiyorlar. Eğer müt- tefikler Avrupanın haritasını, hakkı, tacihi şartları, mantıki ve coğrafi za- ruretleri göstermeksizin değiştirebil- di iseler, biz Almanlar o zamanlar bu- na mâni olmak imkânını bulamadığı- mizdand Eğer bugünkü A! ya- lay Beckin Londrayı ziyaretine hu - susi bir ehemmiyet vermiştir. Hattâ bu yüzden İngilterenin kadro haric edeceği bir takım zırhlıları Lehista- na vereceğine dair bir takım şayia - lar da çıkmıştır. Fra.nsa hükümeti, geçen p b denberi Mister Chamb "nın ya- pacağı beyanattan malümattardı ve bu beyanatı tasvip etmiş bülunuyor- du. Bütün Fransız mahafili Ingiliz teminatını memnuniyetle — karşıla- mıştıı' Sağ, sol lditün gazeteler bu ittefiktir. E bu itti- fak Daladier'nin son nutkundanberi göze çarpmaktadır. Blum, Populaire gazetesinde, de- mokrasiler arasındaki beraberliğin harp kapısını kapadığını söylüyor. — İtalyan gazetelerinde süküt — Italyan gazeteleri hâlâ mütalea dermeyan etmemektedir.Fakat Vati- kan gazetesi olari Popolo Romeno, te- derin tesirinden bah K tedir. | Sinyor Mussolini, bugün Romaya dönmüş ve Chamberlain tarafından yapılan beyanatın metni kendisine takdim olunmuştur. diğim şiddetli bir arzuya dayanıyor- du. Fakat bu arzu karşılıklı olmak gerektir. Mademki bu arzu İngilte- rede bugün mevcut değildir, mez- kür anlaşmanın şartları da ortad kalkmış demektir. Almanya noyle bir cereyanı sükünetle karşılıyacak- tır. Kendimizden eminiz, eminiz çün- kü kuvvetliyiz. Kuvvetliyiz, çünkü Ç SA v dan, bazı peyk devletlerin Al ya- ya uıarruz edecek derecede kuvvet- üsaadekârlık bekliyor- larsa, müttefik devlet adamları alda- nıyorlar. Bugünkü Almanya harpten evvelki Almanya değildir. Eğer bir devlet büyük devletlenn hesabına rasilerle yapacağı anlaşmayı, Al- manyaya karşı kuvvetli ve müşte- rek bir cephe halinde tahakkuk et- tirebilirse o vakit Almanyanın bu plânını tahakkuk ettirmesi güç- leşir. Ve belki de o vakit Şarka “doğru akamıyan Alman seli cenu- bu şarki istikametine çevrilir. Ç 4 ! ten kest. i çıkarmak için ma- şalikyapmıkhevııinedümçnk dikkat etsin, Parmaklarını yakma. sın.,, Savaşa her an hazırız İngiltere ile günün birinde bir an: laşma yapmıstım: Deniz anlaşması. Bu anlaşma, iki tarafın biribirine knıııılıhırpotmamıılghlbıılo— ı'ı- e e birleşikiz ve i:m-ıııa ça lışmak istiyoruz. O derece eminiz ki dünyıda hiç bir kuvvet öyle cümlelerle elimiz- den silâhlarımızı bıraktırmağa mu- vaffak olamaz. Ve eğer herhangi bir millet silâhlarını bizim sîlâh!ı-' rımızla hakikaten ölçmek i.ıtiym bu savaşa her an hazırız.., Her Hitler, daha sonra kuvvetli dostluğu temsil ettiğini an7 latmış, Chamberlain İngilteresi ile tıpkısı olduğuna göre Bolşeviklik ile demokrasinin ayni olduüımu fh de etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: